Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İmar Kanunu 42. maddeye dayanarak Kesilen İdari Para Cezası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-02-2011, 15:40   #1
uugur

 
Varsayılan İmar Kanunu 42. maddeye dayanarak Kesilen İdari Para Cezası

Müvekkilin ve ortaklarının sahip olduğu taşınmaz üzerine kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile apartman yapılmak üzere x müteahhit ile anlaşılıyor. 21.04.2010 tarihinde inşaatta belediyece yapılan inceleme neticesinde encümen kararı ile 19.089.00 TL idari para cezası veriliyor. Encümen kararını aynen yazıyorum arkadaşlar.
Yapılan incelemede inşaatın müteahhitinin x, arsa sahibinin A ve yapı denetiminin Y olduğu anlaşılmıştır. yapı denetimi usul ve esasları yönetmeliğinin 14. maddesinde Yapı sahibi taksidini veya kısmi taksidini peşin olarak yatırmadan, müteakip bölümün devamına ilgili idarece izin verilmez denildiği %20 hakediş bedelinin yatırıldığı, üst dilimleri yatırılmadan inşaata devam edildiği şuanki seviyenin %90 olduğu 23.0.3.2010 tarihli yapı tatil zaptı ve zabıtnamenin mahallinde tanzimi yapılarak ilgili yapı denetim hizmet bedelinin yatırılması istenmiş ve yapı mühürlenmiş olup yapı tatil zaptının mahalle muhtarına tebligatı yapılarak yapı yerine asılmıştır.
Toplam inşaat alanın 1515m2 olduğu, %70 lik kısımın bir üst diliminin yatırılmadan yapıldığı ( ilk %20 lik hakediş bedelinin yatırldığından, inşaatın şuankiş seviyesinin %90 olduğunu tesbit ettiklerinden 90 dan 20 yi çıkarmışlar) 1515x70/100=1060,5m2x18 =19.089.00 TL arsa sahiplerine, müteahhite ve yapı denetim firmasına ayrı ayrı ceza ya hükmetmişler. 1060,5 i 18 ile çarpmasının sebebi imar kanunu 42. maddesinin a bendinin 3.alt bendine göre yapının sınıfının 3A olması sebebiyle m2 ye 18 tl ceza kesmişlerdir. Ayrıca kararın arkasında tebligatname adında bir belge daha yer almakta ve tebliğ eden tebellüğ eden, tebliğ tarihi bulunmakta en altta da tebligat kanunundaki son değişiklikler yer almaktadır. Kanun yoluna ilişkin herhangi bir bilgi mevcut değildir.Karar 22.04.2010 tarihinde verilmiş olmasına rağmen 23.02.2011 de tebliğ edilmiştir..
Şimdi öncelikle dava sulh cezada değilde idare de mi açılacaktır.
ve bu konuda yeterli araştırmam yapmam rağmen pek bir şey bulamadım. Yazdığım encümen kararına göre yapabileceğim hukuki bir şey varmıdır.Tecrübeli arkadaşların yardımlarını bekliyorum.
Teşekkürler.
Old 25-02-2011, 23:39   #2
BALDIRAN

 
Varsayılan

kANIMCA, 5326 sayılı Kabahatler >Kanununun 27.md.gereği 15 gün içinde Sulh Ceza mahkemesine başvurmanız gerekir. Öte yandan,kararda, başvuru süresinin ve yerinin gösterilmemiş olması da kanımca bir iptal sebebi olabilir(Anayasa md.40 gereği) Saygılar
Old 26-02-2011, 17:08   #3
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan uugur
Müvekkilin ve ortaklarının sahip olduğu taşınmaz üzerine kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile apartman yapılmak üzere x müteahhit ile anlaşılıyor. 21.04.2010 tarihinde inşaatta belediyece yapılan inceleme neticesinde encümen kararı ile 19.089.00 TL idari para cezası veriliyor. Encümen kararını aynen yazıyorum arkadaşlar.
Yapılan incelemede inşaatın müteahhitinin x, arsa sahibinin A ve yapı denetiminin Y olduğu anlaşılmıştır. yapı denetimi usul ve esasları yönetmeliğinin 14. maddesinde Yapı sahibi taksidini veya kısmi taksidini peşin olarak yatırmadan, müteakip bölümün devamına ilgili idarece izin verilmez denildiği %20 hakediş bedelinin yatırıldığı, üst dilimleri yatırılmadan inşaata devam edildiği şuanki seviyenin %90 olduğu 23.0.3.2010 tarihli yapı tatil zaptı ve zabıtnamenin mahallinde tanzimi yapılarak ilgili yapı denetim hizmet bedelinin yatırılması istenmiş ve yapı mühürlenmiş olup yapı tatil zaptının mahalle muhtarına tebligatı yapılarak yapı yerine asılmıştır.
Toplam inşaat alanın 1515m2 olduğu, %70 lik kısımın bir üst diliminin yatırılmadan yapıldığı ( ilk %20 lik hakediş bedelinin yatırldığından, inşaatın şuankiş seviyesinin %90 olduğunu tesbit ettiklerinden 90 dan 20 yi çıkarmışlar) 1515x70/100=1060,5m2x18 =19.089.00 TL arsa sahiplerine, müteahhite ve yapı denetim firmasına ayrı ayrı ceza ya hükmetmişler. 1060,5 i 18 ile çarpmasının sebebi imar kanunu 42. maddesinin a bendinin 3.alt bendine göre yapının sınıfının 3A olması sebebiyle m2 ye 18 tl ceza kesmişlerdir. Ayrıca kararın arkasında tebligatname adında bir belge daha yer almakta ve tebliğ eden tebellüğ eden, tebliğ tarihi bulunmakta en altta da tebligat kanunundaki son değişiklikler yer almaktadır. Kanun yoluna ilişkin herhangi bir bilgi mevcut değildir.Karar 22.04.2010 tarihinde verilmiş olmasına rağmen 23.02.2011 de tebliğ edilmiştir..
Şimdi öncelikle dava sulh cezada değilde idare de mi açılacaktır.
ve bu konuda yeterli araştırmam yapmam rağmen pek bir şey bulamadım. Yazdığım encümen kararına göre yapabileceğim hukuki bir şey varmıdır.Tecrübeli arkadaşların yardımlarını bekliyorum.
Teşekkürler.

SEvgili Uğur;

İmar Kanununun 42. maddesine göre verilmiş idari para cezalarına karşı idare mahkemesinde iptal davası açılmalıdır.

Ben sulh cezaya başvurulması gerektiği şeklindeki görüşe katılam ayacağım.

imar yasasına göre kesilen para cezaları ile iilgili çok sayıda iptal kararı aldığım oldu. Özellikle Anayasa Mahkemesi para cezası ile ilgili maddeyi iptal ettiği dönemde ..yanılmıyorsam 2010 yılının 6 ve 7. ayında Anayasa Mahkemesi kararı ile doğan boşluk dolduruldu.

Sizin müvekkilinize kesilen ceza (encümen kararı) 22.04.2010 ise (kontrol etmedim ama) o tarihte 42. madde iptal vaziyette idi. Ve biz Belediye encümenlerinin imar kanununa göre kestiği cezaların tamamını iptal ettirebilmiştik.

Bu bakımdan

1. size gönderilen encümen kararı veya ceza ihbarnamesinde kanun yolunun gösterilmemiş olması,

2. cezanın kesildiği dönemde ilgili maddenin iptal halde bulunmasından ötürü işlemin sebep yönünden sakat olduğu,

3. cezanın kesilmesine neden olan olayla ilgli olaya özel diğer nedenlerle

idare mahkemesinde iptal davası açmanız doğru olur.

Saygılarımla...
Old 26-02-2011, 20:39   #4
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Umarım aşağıdaki güzel karar konunun çözümüne yardımcı olur. Kolay gelsin.

T.C.
DANIŞTAY
6. DAİRE
E. 1998/6893
K. 1999/6576
T. 15.12.1999
• YOLA İZİNSİZ HAFRİYAT DÖKME NEDENİYLE HASAR BEDELİNİN ÖDETİLMESİ KARARININ İPTALİ TALEBİ ( Görevli Yargı Yolu )
• HAFRİYATI İZİNSİZ OLARAK YOLA DÖKMEKTEN DOLAYI KARAR VERİLEN HASAR BEDELİNE İTİRAZ ( Görevli Yargı Yolu )
• GÖREVLİ YARGI YOLU ( Yola İzinsiz Hafriyat Döken Davacı Hakkında Verilen Hasar Bedelinin Ödetilmesi Kararının İptali Davasında )
3194/m.40,42
ÖZET : Dava, yola izinsiz olarak hafriyat döküldüğünün saptanması üzerine hasar bedelinin 3194 sayılı yasanın 40. Maddesi uyarınca davacıdan istenilmesine ilişkin belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmıştır. 3194 sayılı yasanın 40. Maddesi uyarınca belirlenen mahzurun giderilme masrafları ve bu masrafların dayanağı idari işlemlere ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

İstemin Özeti: İstanbul 5.İdare Mahkemesinin 11.8.1998 günlü, E:1998/332, K:1998/467 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Gonca Temizhan'ın Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Savcı Habibe Ünal'ın Düşüncesi : Dava, davacı tarafından imar yoluna izinsiz hafriyat döküldüğü saptanarak 33.351.789.150 lira hasar bedelinin 3194 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca davacıdan istenilmesine ilişkin 12.3.1998 günlü, 94 sayılı belediye encümeni kararının iptali isteğiyle açılmış, idare mahkemesince, 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca anılan Yasanın 40. maddesinde belirtilen yükümlülüğü yerine getirmeyenlere verilen para cezasına karşı sulh ceza mahkemesince itiraz edilebileceği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3194 sayılı Yasanın 40. maddesinde; arsalarda, evlerde ve sair yerlerde umumun sağlık ve selametini ihlal eden şehircilik, estetik veya trafik bakımından mahzurlu görülen enkaz veya birikintilerin, gürültü ve duman tevlideden tesislerin hususi mecra, lağım, çukur, kuyu, mağara ve benzerlerinin mahzurlarının ne şekilde giderileceği ve giderilme masraflarının tahsiline ilişkin esas ve usuller düzenlenmiştir.

Olayda da, imar yoluna izinsiz hafriyat dökülmesi üzerine davalı idarece anılan yasa kuralına göre bu mahzurun giderilmesi için gerekli kazı ve nakliye bedelleri hesaplanarak 3194 sayılı Yasanın 40. maddesine göre hasar bedeli olarak davacıdan talep edilmiştir.

3194 sayılı Yasanın 42. maddesinde öngörülen yaptırım ise, 40. maddede öngörülen yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde asgari ve azami sınırları yasada belirlenmiş para cezası olup, 40. maddede öngörülen mahzurun giderilme masrafından tamamen ayrı olarak düzenlenmiştir.

İdarenin 3194 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca mahzurun giderilme bedelini davacıdan tahsil etme yetkisi bulunduğu gibi, ayrıca bir suç olan bu hareket nedeniyle aynı Yasanın 42. maddesine göre para cezasına hükmetme yetkisi de vardır.

3194 sayılı Yasanın 42. maddesine göre verilen para cezasına karşı aynı maddenin 5. fıkrası gereğince sulh ceza mahkemesine itiraz edilmesi gerekirken, 40. maddesine göre tahakkuk ettirilen masraflar ve bu masrafların dayanağı idari işlemler idari yargı denetimine tabidir.

Açıklanan durum karşısında, idare mahkemesince 3194 sayılı Yasanın 40. maddesinde düzenlenen konunun selameti için alınacak tedbirlerle, aynı Yasanın 42. maddesinde düzenlenen 40. maddede belirlenen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında verilecek para cezaları birbirine karıştırılarak verilen temyize konu kararda isabet görülmediğinden bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, yola izinsiz olarak hafriyat döküldüğünün saptanması üzerine 33.351.789.150.-TL. hasar bedelinin 3194 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca davacıdan istenilmesine ilişkin 12.3.1998 günlü, 34 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; idare mahkemesince, 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca anılan Yasanın 40. maddesinde belirtilen yükümlülüğü yerine getirmeyenlere verilen para cezalarına karşı tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde sulh ceza mahkemesine itiraz edilebileceği, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevinde bulunduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3194 sayılı Yasanın 40. maddesinde: "Arsalarda, evlerde ve sair yerlerde umumun sağlık ve selametini ihlal eden, şehircilik estetik veya trafik bakımından mahzurlu görülen enkaz veya birikintilerin, gürültü ve duman tevlideden tesislerin hususi mecra, lağım, çukur, kuyu, mağara ve benzerlerinin mahzurlarının giderilmesi ve bunların zuhuruna meydan verilmemesi ilgililere tebliğ edilir.

Tebliğde belirtilen müddet içinde tebliğe riayet edilmediği takdirde belediye veya valilikçe mahzur giderilir, masrafı %20 fazlasıyla arsa sahibinden alınır veya mahzur tevlit edenlerin faaliyeti durdurulur" hükmü yer almaktadır.

Madde hükmü ile belirtilen yerlerde meydana getirilen mahzurların ne şekilde giderileceği ve giderilme masraflarının tahsiline ilişkin esas ve usuller düzenlenmiştir.

Dosyanın incelenmesinden,5.3.1998 günlü tutanakla davacı şirket tarafından yola izinsiz olarak hafriyat döküldüğünün tespiti üzerine 3194 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca mahzurun giderilmesi için gerekli kazı ve nakliye masraflarının hesaplanması suretiyle belirlenen bedelin istenilmesine ilişkin dava konusu belediye encümeni kararının tesis edildiği anlaşılmaktadır.

3194 sayılı Yasanın 42. maddesinde öngörülen para cezası ise 40. maddede belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde asgari ve azami sınırları yasada belirlenen ve anılan Yasanın 40. maddesinde öngörülen hasar bedelinden tamamen aynı ve bağımsız bir para cezası niteliğindedir.

3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı anılan maddenin 5. fıkrası gereğince sulh ceza mahkemesinde itiraz edilmesi gerekirken, 40. madde uyarınca belirlenen mahzurun giderilme masrafları ve bu masrafların dayanağı idari işlemlere ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevi bulunmaktadır.

Bu durumda 40.maddeye göre mahzurlarını giderilmesi için yapılmış masrafın istenmesine ilişkin işleme karşı açılan davanın görev yönünden reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle İstanbul 5.İdare Mahkemesinin 11.8.1998 günlü, E:1998/332, K:1998/467 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 15.12.1999 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU

194 sayılı Yasanın 42. maddesinin 2. fıkrasında anılan Yasanın 40. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında asgari ve azamı sınırları yasada belirtilmiş olan para cezası düzenlenmektedir. Anılan Yasanın 5. fıkrasında da anılan cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz edilebileceği hükmü yeralmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden davacı tarafından imar yoluna izinsiz olarak hafriyat döküldüğünün tespiti üzerine meydana gelen hasar nedeniyle 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin dava konusu belediye encümeni kararının tesis edildiği kararın sonuç kısmında para cezasının uygulanması ibaresinin yer almış olması da uyuşmazlık konusu para cezasının 3194 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca verilmiş olduğu açık olduğundan davanın görev yönünden reddi yolundaki idare mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.
Old 28-02-2011, 13:45   #5
uugur

 
Varsayılan

Cevap veren tüm arkadaşlara teşekkür edrim.
Sayın Av.Bülent ÖZKAN
42. madde değişikliği 09.12.2009 tarihinde yapılmadı mı? yani bu tarihten sonra uygulanan cezalar hukuka uygun değil midir?
Old 26-09-2011, 13:32   #6
Ayça Sezer

 
Varsayılan

Konuyla ilgili olarak 17.11.2008 Tarih 2008/290 E. , 2008/329 K. sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü kararı gereği 3194 sayılı kanuna muhalefet 32. ve 42. maddelerle ilgili olarak itiraz mercii: İdare Mahkemeleridir.

ilgili Karar:

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından

Uyuşmazlık Mahkemesi Kararı (Hukuk Bölümü)

Karar Tarihi: 17.11.2008

Esas No: 2008/290

Karar No: 2008/329

Resmi Gazete Tarihi: 24.07.2009

Resmi Gazete Sayısı: 27298

Özü: 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.


K A R A R


Davacı : M.E.Y.


Vekilleri : Av. A.H.A. - Av. M.E.A.


(ICD-IMEX (c) 1998 - 2009 * Binlerce Sayfa Kitap)

Davalı : Muğla Valiliği


O L A Y : Muğla Valiliği'nin 12.4.2005 gün ve 147 sayılı para cezası kararı ile, yapı veya tesisin ruhsat almadan yapımına başlandığının tespiti üzerine 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesine göre mühürlenmek suretiyle tatil edildiği belirtilerek, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca davacı adına idari para cezası verilmiştir.


Davacı, 2.6.2005 tarihinde tebliğ edilen bu işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.



(ICD-IMEX * (c) 1998 - 2009 * Tüm Telif Hakları Saklıdır.)

MUĞLA İDARE MAHKEMESİ; 20.10.2005 gün ve E:2005/1172, K:2005/1579 sayı ile, davanın, davacının Muğla İli, Marmaris İlçesi, Söğüt Köyü, Cumhuriyet mevkiinde, 149 ada, 020d-12b-2b pafta, 52 parsel sayılı taşınmaz üzerine yapı yaptığından bahisle 3194 sayılı Yasa'nın 42. maddesi uyarınca 6.000.-YTL para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 12.4.2005 tarih ve 147 sayılı Muğla Valiliği işleminin iptali istemiyle açıldığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun muhtelif maddelerinden söz ederek, Kabahatler Kanunu hükümleri incelendiğinde, ceza hukukunun genel prensipleriyle yakın ilişki içinde bulunan ve bu ilişki nedeniyle Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendirilen bütün kanunlardaki idari para cezaları için artık Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği sonucuna ulaşıldığı, Kabahatler Kanunu'nun gerekçesi ile TBMM Adalet Komisyonu raporundan söz ederek, bütün bu açıklamalar ile Kabahatler Kanunu'nun sistematiği ve gerekçesi dikkate alındığında 1.6.2005 tarihinden itibaren açılacak bütün idari para cezası davalarında artık 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun uygulanması gerekeceği, bu durumda, dava tarihi itibariyle artık Kabahatler Kanunu kapsamında olan dava konusu idari para cezasının görüm ve çözümü adli yargı mercilerinin görev alanında bulunduğundan, davanın görev yönünden reddinin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.


MARMARİS 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 19.2.2008 gün ve Değişik İş:2006/974 sayı ile, itiraz eden vekili dilekçesinde, Muğla Valiliği'nin, Marmaris İlçesi, Söğüt Köyü, Cumhuriyet mevkiinde yaptığı inşaat dolayısıyla 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca imara aykırı inşaat yapmaktan idari para cezası kesildiğini belirterek idari yaptırım kararının kaldırılmasını talep ettiği,Muğla Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü'nün düzenlediği ceza ihbarnamesinden, kabahatli hakkında ruhsat almadan (kaçak) yapı yaptığından bahisle 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca para cezası düzenlendiği ve yapının 32. maddesi uyarınca mühürlendiğinin anlaşıldığı, yapı tatil zaptında ruhsatsız olarak yapılan yapının mühürlenmek suretiyle tatil edildiğinin belirtildiği, Anayasa Mahkemesi'nin 5.4.2007 tarih ve 2007/35-36 sayılı kararından söz ederek, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 4.6.2007 tarih ve 2007/24-83, 2.7.2007 tarih ve 2007/16-119 sayılı kararlarında da Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun'la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezalarına karşı açılacak davaların çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna vardığı, dosyada da 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesince, ruhsatsız inşaatının derhal durdurulması, 42. maddesi uyarınca ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine para cezası verildiği, İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesi işlemi, imar mevzuatına aykırı bir yapılanmanın tespiti, önlenmesi veya giderilmesine yönelik idari bir işlemin devamı niteliğinde olduğundan, Kabahatler Kanunu'nun 27. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca idari yaptırım kararının yanısıra idari yargının görev alanına giren başka bir kararın da verilmiş olduğunun ve buna bağlı olarak söz konusu para cezalarına karşı açılacak davalarda idari yargının görevli olduğunun kabulü gerektiği, Anayasa'nın 153/son maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanıp yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağından Mahkemelerince bu karar uyarınca karar verildiği, bu nedenle, idari yaptırım kararına karşı yapılan başvuruda Kabahatler Kanunu'nun 3 ve 27/8 maddeleri uyarınca Mahkemelerinin görevsizliğine, idari yaptırım kararına karşı yapılan başvuruyu inceleme görev ve yetkisinin Muğla İdare Mahkemesine ait olduğuna, 2247 sayılı Yasa'nın 15/1-a maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir.


İNCELEME VE GEREKÇE:


(ICD-IMEX (c) 1998 - 2009 * Osmanlı'dan Günümüze T.C. Külliyatı)

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK'ın katılımlarıyla yapılan 17.11.2008 günlü toplantısında;


l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;


Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu'nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..." açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.



(Bu dokuman ICD-IMEX için hazırlanmıştır. * ICD-IMEX (c) 1998 - 2009)

2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesindeki "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma olanağını tanımıştır.


Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re'sen Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına da karar verilmiştir.


Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa'da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Marmaris 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nce re'sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi'nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.


(Bu dokumanın tam metni ICD-IMEX 'ye işlenmiştir. * (c) 1998 - 2009)

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:


Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesine göre verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.


3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesinin birinci fıkrasında, ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine, fenni mesule ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana para cezası verileceği kurala bağlanmış; anılan Yasa maddesinin itiraz merci olarak sulh ceza mahkemesini belirleyen beşinci fıkrası Anayasa Mahkemesi'nin 15.5.1997 tarihli ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla; bir idari işlemin bir bölümünün idari yargının, diğer bir bölümünün ise adli yargının denetimine bırakılmasında, kamu yararı bulunmadığı, zira bu işlemlerin, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğu, çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olacağı, idarenin aynı yapı için aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı, idari bir işlemin bölünerek bir bölümünün idari yargının bir bölümünün de adli yargının denetimine bırakılmasında isabet bulunmadığı belirtilmek suretiyle iptal edilmiş olup, yasama organınca bu konuda düzenleme yapılmamıştır.



(ICD-IMEX (c) 1998 - 2009 * Binlerce Sayfa Kitap)

Anayasa Mahkemesinin iptal kararını gözeten Uyuşmazlık Mahkemesi, 3194 sayılı Yasa'nın 42. maddesine göre verilen idari para cezalarına karşı açılan davaları, göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.

30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesinde "(1) Bu Kanunun;


a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,


b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,


(ICD-IMEX (c) 1998 - 2009 * Binlerce Sayfa Kitap)

uygulanır." denilmiştir.


Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu'ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.


19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, Kabahatler Kanunu'nun; İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.



(ICD-IMEX (c) 1998 - 2009 * Binlerce Sayfa Kitap)

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.


Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.


İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu'nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu yapı ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın(mühürleme) da verildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.


( (c) 1998 - 2009 * Tüm Telif Hakları Mevlüt ÖZER'e aittir.)

Bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun'la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.


Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.



Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna,bu nedenle Marmaris 1.Sulh Ceza Mahkemesi'nin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Muğla İdare Mahkemesi'nin 20.10.2005 gün ve E:2005/1172, K:2005/1579 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.


(ICD-IMEX (c) 1998 - 2009 * Yüzbinlerce Sayfa Mevzuat)
Old 16-11-2013, 15:38   #7
Av.Selcen COŞKUN

 
Varsayılan Anayasa 40. maddeye aykırı ceza

Üstatlar,konu aktif görünmüyor ancak benim de bir sorum olacak.
İmar Kanunu madde 42 ye göre verilen imar cezalarının sadece, Anayasa mad. 40,2. fıkraya dayanarak iptalini talep etmek mümkün müdür sizce? Yani Belediye Encümen Kararı başkaca hiçbir hukuka aykırılık bulunmasa da itiraz için "kanun yolları ve sürelerinin" belirtilmemiş olması gerekçesine dayanarak cezanın iptaline gidilir mi? Bu konuda içtihada ulaşamadım. Tecrübe eden ya da elinde bu konuda karar bulunan meslektaşlarımının yardımını rica edeceğim. Şimdiden teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Belediye tarafından kesilen kaçak yapı para cezası Avukaat Meslektaşların Soruları 5 25-01-2011 23:03
Baro seçimleri için kesilen para cezası aysegulegemen Meslektaşların Soruları 1 09-07-2009 12:46
İdari Para Cezası (Çevre Kanunu madde 20/r) Av.Cengiz Aladağ Meslektaşların Soruları 3 23-01-2009 15:36
Köy Tüzelkişiliği Tarafından Kesilen İdari Para Cezalarının Tahsili yildiz2005 Meslektaşların Soruları 2 13-08-2007 12:07
SSK İdari Para Cezası - Adli-İdari Yargı Görev Uyuşmazlığı YALÇIN ÖNDER Hukuk Soruları Arşivi 8 01-03-2007 00:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05753398 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.