Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

gebeliğin 2.5 aylıktan fazla olması - kürtaj

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-08-2010, 09:58   #1
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan gebeliğin 2.5 aylıktan fazla olması - kürtaj

Bana şunu söylermisiniz bir kadının gebeliği 2.5 aylıktan az ise sonlandırılabiliyor da 2.5 aylıktan fazla ise niye sonlandırılamıyor. Tıbbi zorunluluklar nasıl nasıl gündeme gelmeli? Hele ki bu çocuk amerikada oluşmuş ve türkiyeye gelmiş ise nasıl bir yol izlemek gerekmektedir. Hangi hukuk uygulanacak?

( Çoğunlukla İstanbul'da ve Ege'de Doktorunu bulan bayanların serbestçe bu işlemi uyguladıklarını - bir başkasının eli değmeden ve belki tedbirsizlik sayılabilecek çocuk ölümlerinden olan düşük yapmanın bebek ölümlerinin cezasının olmadığını - Türkiye'de mahkemeden karar almanın 10 aydan fazla sürebileceğini ve amerikada kürtajın yasal olduğunu hatırlatmak isterim )
Old 13-08-2010, 11:35   #2
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

Dünyada en çok tartışılan konuyu ne yazık ki bizim ülkemizde kimse konuşmuyor. Oysa ki siyasetçiler din adamları ve doktorlar bu işten geçimlerini sağlıyorlar
Old 14-08-2010, 23:42   #3
Nur Deniz

 
Varsayılan

Tartışma konusu nedir?
Kürtajın yasal olup olmaması mı?
10 hafta sınırı mı?
Yurtdışında oluşmuş gebeliğin Türkiye'de sonlandırılamaması mı?
Yasal olmayan kürtajın muayenehanelerde ya da başkaca yerlerde yapılması mı?
Eş onayı mı?
Old 15-08-2010, 04:58   #4
suskun_juliette

 
Varsayılan

Kürtaj için getirilmiş olan şart kanunda açıkça belirtilmiştir.10 hafta sonrasında tıbbi zorunluluk bulunmadıkça gebelikler sonlandırılamaz.Çocuğun ana rahmine bir başka ülkede düşmüş olmasının bir farkı yoktur.Nihayetinde kürtaj Türkiye'de gerçekleştirilmek isteniyor anladığım kadarıyla.Bu sebepten ötürü mülkîlik ilkesi gereğince Türk hukuku uygulanır.2,5 aylık bir ceninin alınması doktor açısından çocuk düşürtme suçu,anne açısından ise çocuk düşürme suçu olarak yaptırıma bağlanmış suçlardır.Bu sebeple Ceza hukukunun mülkilik prensibi devreye girer.

Tıbbi zorunluluktan kasıt,gebeliği sonlandırmanın haklı ve geçerli sayılabilecek bir nedene bağlı olmasıdır.Örneğin annenin sağlığını tehdit etmesi (dış gebelik,kan uyuşmaması gibi) ve çocuğun özrünün bulunması gibi nedenler tıbben zorunluluk teşkil eder diye düşünüyorum.
Old 15-08-2010, 09:03   #5
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan İlginize teşekkür ederim

Tartışma konusunu şöyle genişletebiliriz: Çocuğun özürlü mü tam sağlıklı mı olduğunu anne içgüdüleri dışında doktor bile yeterince anlayamıyor. Tıp dünyası yeni geliştirilen sistemlerle belki de Türkiye'de olmayan bir sistemle kan tahlili dna örneği sistemi ile buna bir çözüm getirmeye çalışmaktadır. Anne iç güdüleri de yeterli olamayabilir çoğu zaman çünkü bu konu istatistikleri de hesaba katmak gerektiğini göstermektedir. En önemlisi de Dünyadaki sayısını bilmiyorum ama Türkiye'de duyduğum 14 milyon özürlü insan varmış. Tıb dünyasının bunun önüne geçemediği ortada. Geriye bir tek anne iç güdüleri kalıyor. Çocukların geçirdiği hastalıkları saymıyorum bile. Hatta dünyada en çok aşılamanın bizim ülkemizde olduğunu da. Bu konuda sizlerin görüşlerinizi bekliyorum.
Old 15-08-2010, 09:10   #6
Nur Deniz

 
Varsayılan

Türkiye nin toplam nüfusuna göre verdiğiniz rakam inanılmaz. Buna göre yaklaşık her 4.5 insandan 1'i özürlü. Sizce bu mümkün mü? Böyle bir şeyin olması genetik felaketin habercisi değil mi?

Hem Türkiye'de de birçok genetik tetkik, amnio sentez, üçlü test vs birçok test gebelik sırasında yapılmaktadır. Tıp konusunda çok geri bir ülke değiliz.
Old 15-08-2010, 12:59   #7
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan Bir konuya da daha değinmek istiyorum

Sizlerin takdirlerinize sunmak istediğim bir konu da şu: Bildiğiniz üzere doğumdan sonra her annenin sütü olmuyor. Buna çözüm olarak farklı kültürler farklı yanıt vermişlerdir. Peki bu çocuk annenin sütü olmadığı takdirde ne gibi bir durum ile karşı karşıyayız. Bu sorunun çözümünü buldum gibi ama bana kalsın. Bu arada avrupada bin yıl kadar meyva yemek vücutta kötü koku bıraktığı gerekçesi ile yasaklanmıştır. Peki yeni sütten kesilen bir çocuğa et veremiyeceğimiz bir gerçek değil midir? Edindiğim sonuç: sütten kesilen bir çocuğa ne verebiliyorsak sütü olmayan bir annenin çocuğuna da onu verebilmemiz gerekmektedir. Ancak süt içmemek veya annenin sütünün olmaması tıpta sayılan durumların dışında bir özür durumu yaratır mı? Tabi ki bunlar üzerinde tartışılması gereken konulardır.
Old 15-08-2010, 13:30   #8
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ekin EKŞİ YILMAZER
Sizlerin takdirlerinize sunmak istediğim bir konu da şu: Bildiğiniz üzere doğumdan sonra her annenin sütü olmuyor. Buna çözüm olarak farklı kültürler farklı yanıt vermişlerdir. Peki bu çocuk annenin sütü olmadığı takdirde ne gibi bir durum ile karşı karşıyayız. Bu sorunun çözümünü buldum gibi ama bana kalsın. Bu arada avrupada bin yıl kadar meyva yemek vücutta kötü koku bıraktığı gerekçesi ile yasaklanmıştır. Peki yeni sütten kesilen bir çocuğa et veremiyeceğimiz bir gerçek değil midir?(1) Edindiğim sonuç: sütten kesilen bir çocuğa ne verebiliyorsak sütü olmayan bir anneye de onu verebilmemiz gerekmektedir. Ancak süt içmemek veya annenin sütünün olmaması (2)tıpta sayılan durumların dışında bir özür durumu yaratır mı? Tabi ki bunlar üzerinde tartışılması gereken konulardır.

Sn Yılmazer edindiğiniz sonucu hangi bilimsel verilere dayandırıyorsunuz? Bir bebekle yetişkin bir insan vücudunu aynı şekilde nitelendirmeniz doğrusu bana çok ilginç geldi.

Tıpta anne sütünün olmaması bir özür kabul edilmezki. Bunun nedenleri vardır, en basit örneği doğum sonu depresyondur örneğin.

Anne sütünün bir hukuk sitesinde tartışılması gereken bence tek bir yönü vardır. O da:Süt iznidir. Sütü olsun ya da olmasın süt ve emzirme izni çalışan kadınlara verilmektedir.

Old 15-08-2010, 15:09   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ekin EKŞİ YILMAZER
Bana şunu söylermisiniz bir kadının gebeliği 2.5 aylıktan az ise sonlandırılabiliyor da 2.5 aylıktan fazla ise niye sonlandırılamıyor. Tıbbi zorunluluklar nasıl nasıl gündeme gelmeli? Hele ki bu çocuk amerikada oluşmuş ve türkiyeye gelmiş ise nasıl bir yol izlemek gerekmektedir. Hangi hukuk uygulanacak?

( Çoğunlukla İstanbul'da ve Ege'de Doktorunu bulan bayanların serbestçe bu işlemi uyguladıklarını - (1) bir başkasının eli değmeden ve belki tedbirsizlik sayılabilecek çocuk ölümlerinden olan düşük yapmanın bebek ölümlerinin cezasının olmadığını - (2) Türkiye'de mahkemeden karar almanın 10 aydan fazla sürebileceğini ve (3) amerikada kürtajın yasal olduğunu hatırlatmak isterim )

Alıntı:
Yazan Ekin EKŞİ YILMAZER
Dünyada en çok tartışılan konuyu ne yazık ki bizim ülkemizde kimse konuşmuyor. (4) Oysa ki siyasetçiler din adamları ve doktorlar bu işten geçimlerini sağlıyorlar

Alıntı:
Yazan Ekin EKŞİ YILMAZER
Tartışma konusunu şöyle genişletebiliriz: (5-a) Çocuğun özürlü mü tam sağlıklı mı olduğunu anne içgüdüleri dışında doktor bile yeterince anlayamıyor. Tıp dünyası yeni geliştirilen sistemlerle belki de Türkiye'de olmayan bir sistemle kan tahlili dna örneği sistemi ile buna bir çözüm getirmeye çalışmaktadır. (5-b) Anne iç güdüleri de yeterli olamayabilir çoğu zaman çünkü bu konu istatistikleri de hesaba katmak gerektiğini göstermektedir. En önemlisi de Dünyadaki sayısını bilmiyorum ama (6) Türkiye'de duyduğum 14 milyon özürlü insan varmış. Tıb dünyasının bunun önüne geçemediği ortada. (5-c) Geriye bir tek anne iç güdüleri kalıyor. Çocukların geçirdiği hastalıkları saymıyorum bile. Hatta dünyada en çok aşılamanın bizim ülkemizde olduğunu da. Bu konuda sizlerin görüşlerinizi bekliyorum.

Alıntı:
Yazan Ekin EKŞİ YILMAZER
Sizlerin takdirlerinize sunmak istediğim bir konu da şu: Bildiğiniz üzere doğumdan sonra her annenin sütü olmuyor. Buna çözüm olarak farklı kültürler farklı yanıt vermişlerdir. Peki bu çocuk annenin sütü olmadığı takdirde ne gibi bir durum ile karşı karşıyayız. Bu sorunun çözümünü buldum gibi ama bana kalsın. (7) Bu arada avrupada bin yıl kadar meyva yemek vücutta kötü koku bıraktığı gerekçesi ile yasaklanmıştır. Peki yeni sütten kesilen bir çocuğa et veremiyeceğimiz bir gerçek değil midir? Edindiğim sonuç: sütten kesilen bir çocuğa ne verebiliyorsak sütü olmayan bir anneye de onu verebilmemiz gerekmektedir. Ancak süt içmemek veya annenin sütünün olmaması tıpta sayılan durumların dışında bir özür durumu yaratır mı? Tabi ki bunlar üzerinde tartışılması gereken konulardır.

Sayın Yılmazer, şaşırtıcı derecede yanlış iddialarınız var.

1- Düşük yapmanın cezasının olmadığını iddia etmişsiniz, oysa TCK 100. madde bu suçu düzenlemiştir:

Alıntı:
Çocuk düşürme
MADDE 100. - [1] Gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının çocuğunu isteyerek düşürmesi hâlinde, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

2-"Türkiye'de mahkemeden karar almanın 10 aydan fazla sürebileceğini" belirtmişsiniz? Oysa kürtaj için mahkemeden karar alınması gerekmemektedir.

3- Amerika'da kürtajın yasal olduğunu belirtmişsiniz. Oysa Amerika Birleşik Devletleri'nde kürtaj konusundaki yasal düzenlemeler eyaletten eyalete değişmektedir; bazılarında tamamen yasak, bazılarında ise 20 haftaya kadar yasaldır. Ülkemizde de kürtaj yasaldır. Yasal olması, bunun sınırsızca uygulanacağı anlamına gelmemektedir.

4-İlk mesajınıza bir gün yanıt alamayınca "Oysa ki siyasetçiler din adamları ve doktorlar bu işten geçimlerini sağlıyorlar" demişsiniz. Doktor neyse de, din adamları ve siyasetçilerin kürtajdan geçimlerini sağladıkları iddianız oldukça garip.

5(a-b-c)- Gebelikte çocuğun sağlıklı mı, özürlü mü olduğu konusunda annenin içgüdülerine önem atfeden mesajlarınız da bilimsellikle bağdaşmamaktadır.

6- "Türkiye'de duyduğum 14 milyon özürlü insan varmış." demeden önce keşke biraz araştırsaydınız. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı'nın verilerine göre ortopedik, görme, işitme, konuşma ve zihinsel özürlülerin sayısı yaklaşık 1,8 milyon, nüfusa oranı da %2.58'dir.

7- Meyve yemenin Avrupa'da bin yıl kadar yasaklandığı iddianızın da hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Tam tersine meyveler insanlığın "toplayıcılıkla" geçindiği dönemlerden beri besin kaynağıdır. Üstelik "kötü koku" açısından meyve ete oranla çok daha avantajlıdır.

Saygılarımla.
Old 15-08-2010, 16:43   #10
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan Sayın Cengiz Aladağ

Sizin söylediklerinize karşı kısa yanıtlarım şu şekilde olabilir:
1) Meyva yemenin Avrupada yasak olduğu döneme ilişkin bilgiyi bir ansiklopediden öğrendim.Kaldı ki hukukta da bildiğiniz üzere yasak ağacın yasak meyvası terimi yerleşmiş bir deyimdir.
2) Çocuğun özürlü olması konusunu yukarıda açık bir biçimde belirttim. Ayrıca sizin verdiğiniz rakamlar çok da ortalamanın altındadır.
3) Amerikada eyalet sistemi olduğunu ben de biliyorum.Ancak bu internetten okuduğum bir araştırmadır.
4) Tıbbi nedenlerle kürtaj yaptırmak isterseniz yasal süre daha uzun ve 10 haftadan fazladır.
5) Düşük yapmanın cezası sadece yasalarla sınırlı olup buna neden olan kişilerin cezalandırılmaları uygulamada yok sayılır.
Old 15-08-2010, 18:21   #11
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

Haber Yayın Tarihi: 20 Nisan 2007 Cuma Saat 17:04



Amerika'da Kürtaj Tartışmasında Son 30 Yılın En Önemli Kararı

ABD Federal Yüksek Mahkemesi, kürtaja yasal izin veren 1973 tarihli "Roe v. Wade" davası kararından sonra ilk kez, kürtaja karşı olanların lehine bir karar verdi. Kürtaj tartışmasında son 30 yılın en önemli mahkeme içtihadı olarak nitelendirilen karar, "kürtaj karşıtlarının en büyük hukuk zaferi" olarak nitelendirildi.





Bu Haberi Paylaş:









ABD Federal Yüksek Mahkemesi, kürtaja yasal izin veren 1973 tarihli "Roe v. Wade" davası kararından sonra ilk kez, kürtaja karşı olanların lehine bir karar verdi. Kürtaj tartışmasında son 30 yılın en önemli mahkeme içtihadı olarak nitelendirilen karar, "kürtaj karşıtlarının en büyük hukuk zaferi" olarak nitelendirildi.
Karara konu olan davada Yüksek Mahkeme, Başkan Bush tarafından 2003 yılında onaylanan ve hamileliğin geç döneminde kürtajı yasaklayan yasanın iptali için yapılan başvuruyu 4'e karşı 5 oyla reddetti. Kararla ilgili yazılı açıklama yaparak memnuniyetini dile getiren Başkan Bush, "Her bebeğin hayata gözlerini açma hakkının korunma altına alınacağı güne kadar çalışmaya devam edeceğiz" dedi. (Cihan Haber Ajansı) 20.04.2007 17:04 [773491]
Old 15-08-2010, 18:23   #12
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

sanırım bu kararı yanlış okumuşum veya farklı algılamışım ancak bulabildiğim en son karar bu şekildedir.
Old 15-08-2010, 18:26   #13
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

ABD'de kürtajın geleceği meçhul

Yasemin Çongar
Washington, ABD




“Kürtaj hakkı” deyip geçmemek lazım. Amerika’nın en derin siyasi fay hatlarından olan bu meseleyi tartışmaya başlamadan önce, “Bir yandan kürtajın yasal olmasını savunurken, bir yandan da kürtajla başka yollardan mücadele yanlısı olunabileceğini hatırlamak lazım.”

Amerikan halkının yüzde 57’si kürtajın yasallığından yana

Bu sözler, eski First Lady, şimdinin New York senatörü ve 2008’in olası başkan adayı Hillary Clinton’a ait.

Ama tabii, Amerika’da herkes bunu yapmıyor.

Dini inançları gereği kürtajı günah sayanlara ya da bireysel hakların döllenme anından itibaren başladığını savunanlara göre, kürtaj hakkı yanlıları da günahkar ve cani.

Velhasıl, Amerikan toplumunda kürtaj, basit bir tartışma konusu değil; milyonlarca seçmenin kime oy vereceğini belirleyen temel kıstas, siyasi olduğu kadar duygusal bir cepheleşme nedeni.

Kürtaj hakkı yanlıları, tepkiler nedeniyle çoğu zaman bu kelimeyi ağızlarına bile almadan “pro-choice” yani “kadının seçme hakkından yana” olduklarını söylemekle yetiniyorlar. Kürtaj karşıtları ise, kendilerine “pro-life” yani “hayat yanlısı” diyorlar, diğer tarafın “hayat karşıtı” olduğunu da ima ederek.

Peki, plansız başlayan ve mutlu bir aile ortamına ya da en azından sağlıklı bir anne-çocuk bağına ulaşması mümkün görünmeyen hamileliklerin, yasal ve denetimli koşullarda, uzman hekimlerin müdahalesiyle bitirilmesi “bir temel hak” sayılabilir mi?

Kürtaj yanlıları “evet” diyor; çünkü onlara göre, bu hak olmazsa çok sayıda kadın denetimsiz, sağlıksız seçeneklerle hamileliği sona erdirme yoluna gidebilir. Ya da dünyaya istenmeyen, sahiplenilmeyen sayısız çocuk gelir. Ya da tecavüz kurbanları anne oluverirler… Ya da…

Karşı taraf ise uzayıp giden bu argümanları, “Bırakın o çocuklar doğsun, onları da evlat edinecek aileler var, körpe canları katletmeyin” diye yanıtlıyor.

Amerika’da kürtaj 1973’te Yüksek Mahkeme’nin kısaca “Roe’ya Karşı Wade” olarak anılan davadaki kararından beri yasal. 32 yılda tam 38 kez bu hakkın geri alınmasına zemin yaratan davalar, Yüksek Mahkeme’de hep “Roe’ya karşı Wade”in yeniden onanmasıyla sonuçlanmış.

Anketlere göre, Amerikan halkının yüzde 57’si kürtajın yasallığından yana. Yüksek Mahkeme’nin kürtaj hakkını geri almasını isteyenler arasında ise, Katolikler ile evanjelistler başı çekiyor.


Alito, kürtaj karşıtı görüşleriyle biliniyor

İşte Başkan Bush’un Yüksek Mahkeme’ye aday gösterdiği Yargıç Samuel Alito da, Amerika’daki bu siyasi tablo nedeniyle tartışılan bir isim.

Muhafazakarlar, Yargıç Alito’ya “‘Roe’ya Karşı Wade’i silecek adam” gözüyle bakıyor, Alito sayesinde, 9 üyeli Mahkeme’de yıllardır 4’e karşı 5 yargıcın oyuyla ayakta kalan kürtaj uygulamasına sınırlama, hatta yasak getirileceğini umuyorlar.

Kürtaja karşı olduğu bilinen Alito’nun gönlünden geçen de bu belki. Ancak görevinin onaylanması için ılımlı Cumhuriyetçilerin de oyunu alması gerektiğini biliyor. Nitekim Senato önünde tam bir laf cambazıydı. Roe’ya karşı Wade’in “ağırlıklı bir emsal” olduğunu söyleyerek, kürtaj hakkı yanlılarını yumuşattı önce. Bir sonraki oturumda, “Roe’ya karşı Wade” kararının da pekala gözden geçirilebileceğini belirtip değişikliğe açık kapı bıraktı.

Beklentiler Alito’nun, Demokrat üyelerin muhalefetine rağmen Senato’dan onay alıp Yüksek Mahkeme’ye çıkacağı yönünde. Açık bıraktığı kapıdan geçip geçmeyeceği ise henüz bilinmiyor. Kesin olan şu ki, Amerika’da kürtaj hakkının geleceği artık daha bir meçhul…
Old 15-08-2010, 18:26   #14
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ekin EKŞİ YILMAZER
Sizin söylediklerinize karşı kısa yanıtlarım şu şekilde olabilir:
1) Meyva yemenin Avrupada yasak olduğu döneme ilişkin bilgiyi bir ansiklopediden öğrendim.Kaldı ki hukukta da bildiğiniz üzere yasak ağacın yasak meyvası terimi yerleşmiş bir deyimdir.
2) Çocuğun özürlü olması konusunu yukarıda açık bir biçimde belirttim. Ayrıca sizin verdiğiniz rakamlar çok da ortalamanın altındadır.
3) Amerikada eyalet sistemi olduğunu ben de biliyorum.Ancak bu internetten okuduğum bir araştırmadır.
4) Tıbbi nedenlerle kürtaj yaptırmak isterseniz yasal süre daha uzun ve 10 haftadan fazladır.
5) Düşük yapmanın cezası sadece yasalarla sınırlı olup buna neden olan kişilerin cezalandırılmaları uygulamada yok sayılır.

Alıntı:
Yazan Ekin EKŞİ YILMAZER
sanırım bu kararı yanlış okumuşum veya farklı algılamışım ancak bulabildiğim en son karar bu şekildedir.

Bence ansiklopediyi de bir daha okuyun.
Old 15-08-2010, 18:31   #15
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

şimdi asıl ve en önemli karar budur. dolayısı ile ortada iki karar vardır: biri 1973 tarihli diğeri 2007 tarihli benim bilgim bunun ile sınırlı.

Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum: doğum ile ilgili işlemler sırasında kadınlar ölmektedir. Veya eski inanışla aile büyükleri kurban verilmektedir. bu nedenle bu tür konuları kadınların ele alması belki daha doğru olabilir.
Old 16-08-2010, 00:59   #16
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Bence ansiklopediyi de bir daha okuyun.

Haddim olmayarak ekliyorum, bence her okuduğunuz şeye inanmayın.
Old 16-08-2010, 01:07   #17
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ekin EKŞİ YILMAZER
bu nedenle bu tür konuları kadınların ele alması belki daha doğru olabilir.

12 yılda 1500'den fazla bebek (mesleğim gereği) dünyaya getiren biri olarak, yasal kürtajı şahsen -kadın olarak da- onaylıyorum.

Bir canlı daha dünyaya gelecek diye yaşayan bir insanın hayatı karartılmamalı. Örneğin:Ensest tecavüzler, tecavüzler, evlilik birliği içerisinde bile olmuş olsa yalnızca koca bir çocuk daha istiyor diye gebe kalan kadınlar.

Sn Yılmazer sorumu lütfen mazur görün, gerçekten anlamadığım için soruyorum. Konu ne?

Sütü olmayan kadınların özürlü sayılıp sayılmaması mı?

Amerika'da kürtajın yasal olup olmamasının, siyasetle ilgisi mi?

Yoksa T.C hukukunda kürtajın yasal olmasının eleştirilmesi mi?
Old 16-08-2010, 10:13   #18
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

Konuyu biraz daha genişletmek gerekir ise: Tecavüz veya başka yasal nedenler olmadan sadece keyfi olabilecek ve hatta kendi insiyatifi ile kürtaj yapan kişilere daha sonra çocuk doğurma hakkı tanınmalı mıdır? Bu kişinin kendi yaptığı hata ile bir kişinin hayatını sonlandırabildiğini ve bu hakka sahip olduğunu göstermektedir.
Old 16-08-2010, 11:42   #19
suskun_juliette

 
Varsayılan

Kişinin çocuk yapma hakkının kaldırılması mantıksızdır.Hangi nedene dayanarak bu iddia edilebilir?Yasal sınır olan 10 haftaya kadar hiç kimse istemediği bir çocuğu dünyaya getirme mecburiyetinde değildir.Kaldı ki kürtajın keyfi olduğu ileri sürülerek hiçbir kadının bu hakkı ortadan kaldırılamaz.
Old 16-08-2010, 15:45   #20
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

sayın juliette sorduğunuz soruyu şöyle soralım bir kadın veya bir kadın ile birlikte erkek hangi nedene dayanarak gebeliğini sona erdirmektedir. Evlilik dışı olduğundan mı? bakamayacağından mı? içgüdüsel mi? toplum baskısı mı? yasalar emrettiği için mi? Kimse kendini zorunlu hissetmese böyle bir yola başvurmaz diye düşünüyorum.Ancak sadece keyfi nedenlerle bu oluyor ise bu o canlı dokuyu kendi hataları yüzünden öldürme sayılmayacak mıdır? Bir insanın kendi kolunu kesmesine izin vermek değil midir bu? veya arebeskçilerin kendilerine jilet atmasına benzemiyecek midir?
Old 16-08-2010, 17:50   #21
suskun_juliette

 
Varsayılan

Oldukça sıradışı bir bakış açısı.Hangi gebe kadın bir sabah uyanıp da 'Bugün bir kürtaj yaptırayım' der ki?Sizce bakamayacak olması keyfi bir sebep midir?O çocuğun ileride sokakta,kavşaklarda mendil satması,kışın evsiz barksız kalması ya da yetiştirme yurtlarında ziyaretçilere Anne veya Baba diye seslenmesi mi daha iyidir?

Ya da diyelim bir çocuğun sorumluluğunu taşıyacak konumda değil,farz edelim 17 yaşında bir genç kız olsun,illa ki doğursun mu diyorsunuz?

Evlilik dışı çocuk ayağa batan bir diken gibi rahatsız edici bir faktör mü?Ben öyle olduğunu düşünmüyorum.En nihayetinde 2010 yılındayız,1970lerde yaşam sürmüyoruz.

Kontrolsüzce bir gebeliğe sebep olan yalnızca kadın mıdır?Öyleyse kalkalım bütün keyfi kürtaja sebep olan erkek ve kadınların çocuk yapma haklarını ortadan kaldıralım,9 ayda bir müfettiş tutalım ki çocukları olmuş mu olmamış mı denetleyelim.Hatta bu yasağa uymayanları en ağır cezaya çarptıralım.Sanırım böyle bir cevap beklentisi içerisindesiniz
Old 17-08-2010, 11:56   #22
dogukansavas

 
Varsayılan

Kürtaj, fetüs ile ilişkiye geçmesi muhtemel kişiler açısında birçok beklenen hukuki ilişkiyi kesmesi bakımından değerlendirilebilir. Fakat burada asıl sorun kadının kendi bedeni üzerindeki tasarruf hakkıdır. Her hak gibi bu da bazı sınırlandırmalara tabidir. Şu anda 10 haftalık süre bunlardan birisidir. Aynı zamanda bu hak diğer bazı haklarla da yarışır, örneğin erkeğin özel yaşam hakkı gibi.

Hep şu noktadan hareket etmemiz lazım, fetüsün yaşam hakkı yoktur. Kürtajın belirli bir dönemde sınırlandırılmasının sebebi, beden üzerindeki keyif tasarrufların sınırlandırılması olarak değerlendirilmeli bence.
Old 17-08-2010, 12:29   #23
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

Fetüsün yaşam hakkı yoktur. Dediğimiz zaman onu bir tümör(kanser) olarak görüyoruz demektir. Ancak doğanın bir kanunu var ve bizim onu anlayabilmemiz gerekiyorsa. Bildiğiniz üzere dünyada bilinen üç eski topluluk var. Bunlardan birincisi mayalar ve bugün yoklar ikinsi mısır bunlar da kültürlerini mayalar gibi kaybetmişler üçüncüsü çinliler onlar ise kendilerini dış etkenlerden korumaya çalışarak yeni dünya düzeni ile de yarışarak varlıklarını sürdürmektedirler. Japonyanın ben tarihin eski zamnlarında deprem ülkesi olduğunu düşünüyorum ama çok fazla bir bilgim yok. Ruslar şu anki bulundukları yere sonradan gelmişler diye biliyorum. Avrupa ise bildiğiniz üzere hep iç egemenlik mücadeleri ile karışmış bir toplum sayılabilir ama kültürlerinin devam ettiği söylenebilir. Bir toplum daha var : o da bir zamanlar açık kıyafetler giymesine rağmen sonraları kendini kapatmış bir toplum. Afrikadan bahsetmek biraz eleştiriye neden olacak ama hastalıkla ölen insanlarına neden olan başkalarının yaptıkları olabilir.

Bir de şünu da değerlendirmemiz gerekmekte sizin söylediklerinizden yola çıkarak kadın ile erkek bir bütündür tabi ki. Ben yalnızca kadının ezilmesine veya yalnızca erkeğin ezilmesine de karşıyım.Ancak kadının yapısı yalnız evdeki ilerle sınırlı değildir. Erkeğin de tek işi dışarıda iş yapmak değildir. Evlerine kimler girecek çıkacak beraber karar vermelidirler. Ancak bunlar uygulamada çok az anlayışlı insanda oluyor veya rahatsızlananlar olunca mecbur bakıcılar geliyor vs..

Kadın ile erkeğin bir bütün oduğunu tüm dünya kabul etmektedir ancak ataerkil miyiz anaerkil miyiz konusu tartışmalı. Bununla birlikte geçmişte yaşayan bir çok ileri uygarlığın bugün artık kültürel varlıklarını yitirmiş olduklarını ve kendilerini korumayı başarabilen toplumların ayakta kaldığını görüyoruz. Ancak sizin görüşlerinizin de olumlu tarafları olduğu muhakkak.
Old 18-08-2010, 03:03   #24
Nur Deniz

 
Varsayılan

Amerika'dan Japonya'ya, kürtajdan cenine, ceninden bebeğin bakıcısına, ben bile bu fikir ve konu firarına yetişemem.

Oysa ben ''geveze'' liğimle tanınırdım.
Old 18-08-2010, 09:05   #25
dogukansavas

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ekin EKŞİ YILMAZER
Fetüsün yaşam hakkı yoktur. Dediğimiz zaman onu bir tümör(kanser) olarak görüyoruz demektir.

Sayın Ekin;

Onu bir tümör yahut kanser olarak görmüyoruz, yaşam hakkı olmamaması bu manaya gelmez, yaşam hakkı olmaması henüz daha onun "insan" olarak sınıflandırılmadığı manasına gelir. Yani fetüs anne bedenin herhangi bir organı olmadığı gibi onun bir parçası olmadığını da düşünmek yersizdir kanımda.

Fetüsün yaşam hakkının olması ne gibi acı sonuçlar ve hukuki mantıksızlıklar doğurur düşünebiliyor musunuz?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bir Gayrimenkulün birden fazla kişiye satılmış olması? MBU Meslektaşların Soruları 3 11-11-2009 12:30
18.Haftada gebeliğin sonlandırılması avmurat Meslektaşların Soruları 1 14-02-2008 14:15
Kalorifer Peteği Sayısının Fazla Olması av.cgoksen Meslektaşların Soruları 5 23-01-2008 16:47
çocuğun 2 aylıktan fazla olması halinde kürtaj??? avangardea Meslektaşların Soruları 1 02-07-2007 08:45
Bir Katın Birden Fazla İşyeri Merkezi Olması ad-hoc Meslektaşların Soruları 1 01-07-2007 11:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08637404 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.