Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay Kararına ihtiyacım var

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-01-2015, 11:55   #1
Mtaslak

 
Varsayılan Yargıtay Kararına ihtiyacım var

3. HD 2013/16514 E. 2014/278 K.
Teşekkürler
Old 09-01-2015, 12:00   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mtaslak
3. HD 2013/16514 E. 2014/278 K.
Teşekkürler

3.Hukuk Dairesi
Esas: 2013/16514
Karar: 2014/278
Karar Tarihi: 15.01.2014

Dava: Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı vekili; müvekkilinin hissedarı ve yöneticisi bulunduğu dava dışı D... Kalıpçılık Deri Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. adına ticari faaliyette bulunduğu işyeri ile ilgili olarak şahsı adına davalı şirketle abonelik sözleşmesi imzaladığını, şirketin kısa bir süre işyerini kullandıktan sonra kiraya veren tarafından işyerinden tahliye edildiğini, kiralananın 20.05.1996 tarihinde kiralayana teslim edildiğini, bu tarihten sonra taşınmazın başkalarına kiralandığını, davalı şirketin bu tarihten sonra ödenmeyen elektrik tüketim bedelini müvekkilinden istediğini, abonelik sözleşmesinin müvekkili üzerine olmasının elektriği onun tarafından tüketildiği ve sorumlu olacağı sonucunu doğurmayacağını, müvekkilinin kullanmadığı elektrik bedellerinden sorumlu olmadığını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında; abonelik sözleşmesini fesh etmeyen davacının tüketilen elektrik bedelinden sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davacının, yasal abonesi olduğu tesisatta abonelik döneminde sarf edilen elektrik tüketim bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının ödenmeyen tüketim bedelleri nedeniyle aboneliği sona erdirmediği, davacının kullanıma açık olan elektriği borçlarını ödemeden kullanmaya devam ettirdiği, davalının elektriği kesmemesinin davacının zararına sebebiyet verdiği, ancak davacı tarafından davalının hizmet kusuru yönünden bir itirazı olmadığından bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı belirtilerek hesaplama yapılmıştır. Oysaki davacı davalı idarenin borca rağmen elektriği kesmediğini ileri sürerek dava açmış olmakla davalı eylemine itiraz etmiştir.

Bu durumda mahkemece elektrik tüketim döneminde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri ve davacının rapora itirazları gözetilmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna uygun bir karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması nedeniyle; (sair yönler incelenmeksizin) Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07.04.2011 tarih 2010/9547 Esas, 2011/4588 Karar sayılı ilâmı ile karar bozulmuştur. Mahkemece, usul ve yasaya uygun bulunan 19. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamına uyulmuştur.

Mahkemece bozma sonrası yeniden yapılan yargılama safahatında, bozma öncesinde rapor veren aynı bilirkişiden ek rapor alınmış, bilirkişi ek raporunda; olayda davacının %80, davalının %20 oranında müterafik kusurlu oldukları, kusur oranına göre, 07.09.2005 tarihli cari hesap borç döküm tarihine kadar 2.794,19, TL, 08.08.2007 takip tarihine kadar davacının 3.087,79 TL den sorumlu olduğu, 08.01.2012 tarihinde ayrı bilirkişiden alınan rapora göre; davalı idarenin borcun fiili olarak kime ait olduğunu tespit etmesi gerektiği halde bunu yapmadığı, buna ek olarak davalı idarenin sayaç endekslerine göre hazırlanmış olan faturalar için öncelikle Elektrik Tarifeler Yönetmeliğine uygun şekilde takibini yapması gerekirken bunu yapmadığından, davacının; menfi tespit davasında %100 haklı olduğu, icra takibinde belirtilen borçtan sorumlu olmadığı kanaatinden olduğunu bildirmiştir.

Mahkemece; fatura tarihlerinde yürürlükte bulunan Elektrik Tarifeler Yönetmeliğinin 26. maddesi uyarınca aboneliğin başlangıcının sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih olduğu, başka yere taşınacak abonenin taşınma tarihinde en az bir hafta önce idareye başvurarak sayaç değerinin okunmasını istemek zorunda olduğu, bu süre içinde değer belirlenmediği takdirde abonenin bildiriminin esas kabul edileceği, 38. maddede; idarenin faturalama dönemlerinde abone sayacının kaydettiği değeri mahallinde ve zamanında okuyarak faturalamaya esas olacak şekilde kayda geçilmesinin esas olduğu, 50. maddesi uyarınca fatura bedeli son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde 20 gün içinde Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, tebligattan sonra fatura bedeli on gün içinde ödenmediği takdirde abonenin elektriğinin kesileceğinin belirlendiğini, dosya kapsamından davalı idarenin alacağını tahsil ekmek için mevzuatta belirtilen şekilde takip yapmadığı, düzenli olarak endeks okuma ve fatura düzenlemediği, okumalar sırasında abonenin işine devam edip etmediğinin tespitini görevli memurlar eliyle yerine getirmediği, davacı adına düzenlenmiş bir ihbarname bulunmadığı, anılan tesisatın bulunduğu işyerinin elektriğinin kesilmediği, ilk ve son okuma tarihleri arasındaki dönem için işyerinin sürekli kullanıldığı, son okuma tarihinden dört yıl sonra alacağın tahsili işlemine başlandığı, faizin asıl alacaktan çok fazla olduğu, dosya kapsamında bulunan ve davacı tarafından ibraz edilen kira sözleşmesi, vergi ve SGK kayıtlarından tesisatın bulunduğu işyerini davacının 10.05.1996 tarihinde boşaltıp farklı bir adrese taşındığı, davaya konu 01.10.199-27.01.2003 tarihleri arasındaki borcun sorumlusunun davacı olamayacağı sonucuna varılması ve davacının davasında %100 haklı olduğuna dair 16.07.2012 tarihli rapordaki değerlendirmelere de itibar edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.

Uyuşmazlık; aboneliği iptal ettirmedikçe fiili kullanıcının kullandığı elektrik bedelinden abonenin de kullananla birlikte müteselsilen ve zamanında ödenmeyen elektrik faturalarından dolayı tarife ve yönetmelik hükümleri gereğince davalının elektriği kesmesi gerekirken kesmemesi nedeniyle davacının ana tüketim bedeli ile faiz ve gecikme zammından sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Benzer bir olayda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu abonenin sorumluğunun hüküm altına alındığı 24.09.2003 gün ve 2003/13-492/505 esas, karar sayılı ilamı ile; <davalı su abonesinin hizmet alma ihtiyacının tahliye yüzünden ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi hem de karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlardan arınmış olarak kiralanandan ayrılması mümkün iken, bunu yapmayarak kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanımış olması dahi, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı, dolaysıyla da, sonuçlarına katlanması gereken bir davranış niteliğinde olduğu kabul edilmelidir> denilmek suretiyle abonenin aboneliğini iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceği benimsenmiştir. (HGK'nın 2008/19-174 Esas, 199 Karar esas karar sayılı ilamında da aynı ilkeler kabul edilmiştir)

Aboneliğin bulunduğu yerde, kaçak elektrik kullanıldığı yerin kayden satılmasına rağmen aboneliğini iptal ettirmeyen kişinin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı, abonesiz kaçak kullanan kişinin haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kaçak kullanımdan dolayı her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre davacının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi, somut olayda davacı alacağını sözleşme nedeniyle sorumluluğu bulunan davalı aboneden talep edebileceğine karar verilmiştir. (HGK. 27.04.2011 tarih, 2011/19-104 Esas, 239 Karar sayılı kararı) 09.11.1995 tarih, 22458 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 26. maddesine göre; aboneliğinin başlangıç tarihinin sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih olduğu, başka bir yere taşınacak abonenin taşınma tarihinden en az bir hafta önce şirkete yazılı olarak başvurarak sayaç değerinin okunmasını istemek zorunda olduğu, bir hafta içinde sayaç değeri belirlenmediği takdirde abonenin bildiriminin esas kabul edileceği, 38. maddeye göre idarenin faturalama dönemlerinde abone sayacının kaydettiği değeri mahallinde ve zamanında okuyarak faturalamaya esas olacak şekilde kayda geçirilmesinin esas olduğu, 50. maddeye göre fatura bedeli son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde 20 gün içerisinde Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, <bu tebligattan sonra fatura bedeli 10 gün içinde ödenmediği takdirde abonenin elektriği kesilir> hükmü getirilmiştir.

25.09.2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24. maddesine göre; zamanında ödenmeyen borçlar başlığı altında <müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması halinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir> şeklindedir.

01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2. maddesine göre, <müşterinin perakende satıp sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir> söz konusu durum 2 gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.

09.11.1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 01.03.2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.

HMK'nın 30. maddesine göre; yargılamaya hakim olan ilkelerinden birisi de usul ekonomisi ilkesidir.

Somut olayda; davacı, davalının elektrik abonesidir. Davacı aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte davalıya karşı müteselsilen sorumludur. Davalının 4 yıl gibi uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davalı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi tüketim bedeli olan ana borçtan hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davacının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden sorumluluğunu ortadan kaldırır. Aksine düşünce davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki buda yukarıda bahsedilen usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder. Mahkemeler bir davadan başka bir dava üreten kurumlar olmadığı gibi hukukî uyuşmazlıkları nihaî olarak sona erdiren yargı merciieridir.

Hal böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan Elektrik Tarifelerinin ilgili maddeleri uyarınca; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu, Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davalının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda ancak davacı için gecikme zammı ve faizden muafiyetini sağlayacağı nazara alınarak bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay 9. hukuk dairesi 08.07.2008 tarih, 2008 / 25370 Esas, 2008 / 19682 karar sayılı kararına ihtiyacım var KARİNE Meslektaşların Soruları 9 08-11-2011 00:03
Yargıtay kararına ihtiyacım var. hakikiavukat Meslektaşların Soruları 1 10-11-2010 10:43
yargıtay kararına ihtiyacım var bilirkişi değişikliğiyle ilgili limpid Meslektaşların Soruları 3 20-10-2008 16:39
Yargıtay Kararına ihtiyacım var CANSU İSBİR Meslektaşların Soruları 3 26-03-2008 16:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05273104 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.