Üniversite eleştiriye tahammülsüz

Muğla Üniversitesi'ndeki yayında 'İdamları imzalarken elim titremedi' diyen Evren için, 'Çalıştığım üniversitenin darbeciye kucak açmasından utanıyorum' yazan Hattatoğlu hem uyarı cezası aldı, hem doçentlik kadrosu yenilenmedi
İSTANBUL - 12 Eylül 1980 askeri darbesinin mimarı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in, Muğla Üniversitesi'nde darbeyi öven açıklamalar yapmasını protesto eden Yrd. Doç. Dr. Dilek Hattatoğlu'nu üniversite affetmedi. Hattatoğlu, hem uyarma cezası aldı, hem de 'yardımcı doçentlik' kadrosu yenilenmedi.
Mahkemeye başvurmaya karar veren Hattatoğlu, "Bir üniversitenin çalışanları ve öğrencilerinin eleştiri hakkı vardır. Demokratik hakkımı kullanmıştım" dedi. Rektörlük ise atamanın yapılmamasının Evren protestosuyla ilgili olmadığını savundu.
İSTANBUL - 12 Eylül 1980 askeri darbesinin mimarı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in, Muğla Üniversitesi'nde darbeyi öven açıklamalar yapmasını protesto eden Yrd. Doç. Dr. Dilek Hattatoğlu'nu üniversite affetmedi. Hattatoğlu, hem uyarma cezası aldı, hem de 'yardımcı doçentlik' kadrosu yenilenmedi.
Mahkemeye başvurmaya karar veren Hattatoğlu, "Bir üniversitenin çalışanları ve öğrencilerinin eleştiri hakkı vardır. Demokratik hakkımı kullanmıştım" dedi. Rektörlük ise atamanın yapılmamasının Evren protestosuyla ilgili olmadığını savundu.
Tepki çekmişti
Kanal D'de yayımlanan 'Genç Bakış' programının geçen mart ayındaki konuğu 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'di. Program, Muğla Üniversitesi'nden canlı yayımlandı. Evren, programda yaptığı konuşmada, darbeden pişmanlık duymadığını söylerken, idam kararlarını verirken ellerinin titremediğini da açıkladı.
Açıklamalar tepki çekti. Evren hakkında 'darbeyi övmek'ten suç duyurusunda bulunuldu, basın açıklamaları yapıldı, yazarlar tepkilerini köşelerine taşıdı. Evren'e tepki gösterenlerden biri de programın çekildiği Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Dilek Hattatoğlu'ydu.
Hocalık vakarı!
Hattatoğlu, bir kâğıda 'Çalıştığım üniversitenin bir darbeci generale kucak açmasından utanıyorum ve protesto ediyorum' yazarak, odasının kapısına astı. Bu tepki beraberinde disiplin soruşturmasını getirdi. Hattatoğlu, bu soruşturmanın sonunda mayıs ayında 'uyarma' cezası aldı. Cezanın gerekçesiyse 'öğretim üyeliği vakarına uygun davranmamaktı.'
Rektörlük cezayı onayladı. Hattatoğlu da buna karşı mahkemeye başvurdu. Aradan yaklaşık üç ay geçtiğinde Hattatoğlu bu kez başka bir kararla karşılaştı
Üç yıllık yasal sürenin sonunda 'yardımcı doçentlik' atamasının yapılmasını yeniden istemesine karşın atama gerçekleşmedi. Gerekçelerini öğrenmek için Bilgi Edinme Yasası uyarınca yaptığı başvuruya da olumsuz yanıt aldı.
Hattatoğlu yürütmenin durdurulması ve atama yapılmaması kararının iptali için idare mahkemesine başvurmaya karar verdi. Yasal haklarını sonuna kadar arayacağını belirten Hattatoğlu, "Benim yaptığım, kimseyi şiddete kışkırtmayan, şiddet içermeyen, eğitim öğretimi engellemeyen, devlet malına zarar vermeyen bir tepkiydi. Demokratik şekilde tepki verme hakkım var.
Bu kadar büyümesi beni üzüyor, 'Nasıl bir ülke oluyoruz' diye düşündürüyor. Biliyorum ki Türkiye'de bu, ilk ve tek olay değil.
Üniversite çalışanları ve öğrencilerinin de fikirlerini söyleme hakkı vardır" diye konuştu.
Rektör: İlgisi yok
Muğla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şener Oktik ise olayla ilgili şunları söyledi: "Bir öğretim üyesi hakkında soruşturmayı da açan, cezayı da veren o fakültenin dekanlığıdır. Bana gelen bilgilere göre dekanlık Hattatoğlu' nu kapısına astığı yazı nedeniyle 'öğretim üyesini taraflı gösterebileceği, herkesin kapısına bir şey asmasının doğru olmayacağı, öğrenciye yanlış mesaj vereceği' şeklinde uyarmış. Dilek hanım buna uymamış ve ceza verilmiş.
Üniversitedeki bu olayın, yardımcı doçentliğe atanmamasıyla ilgisi yok. Yardımcı doçentin yeniden atanması için üniversitenin koyduğu kurallar içinde belli sayıda çalışma yapması gerekir. Benim önüme gelen evrak, atanmasının mümkün olmadığı yönündeydi. YÖK'ten onay alıp kendisini öğretim üyesi kadrosuna atadık. Dersleri vermeye devam edecek, ancak titri kullanması için yayınları ve çalışmalarının komisyon tarafından kabul edilmesi gerekiyor."


http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=196137

Nu mutlu bizlere ki, bu ülkede memurlaşmayan BİLİM İNSANLARI var ve var olmayı sürdürecekler.

Sayın öğretim üyesi "Yrd. Doç. Dr. Dilek Hattatoğlu"nu tanımıyorum; ancak, onurlu davranışı nedeniyle saygılar sunuyorum.

"...Darbenin şartlarının olgunlaşmasını bir yıl daha bekledik... 11 Eylül ile 12 Eylül günü arasında olaylar bıçak gibi kesilmiştir... Asmayalım da besleyelim mi?..."
gibi sözlerle bir dönemi yönetenlere karşı bir tepki gösterilmiştir. Bu tepkideki düşüncenin Üniversite Yönetici kadrolarındaki amirlerin düşüncesini onaylaması gerekmez; tam tersine, üniversite ortamında karşıt düşünceler üretilebilmelidir.

Üniversite yöneticilerinin EMİRLERİNE karşın DÜŞÜNCESİNDEN VAZGEÇMEDİĞİNİ GÖSTERMEK, önce İnsan niteliği ve sonra Bilim İnsanı niteliğine uygun bir davranıştır.

Özellikle o dönem yöneticilerinin hukuk ve yargı alanındaki davranışlarının kanıtları "APOLETLİ ADALET" adlı kitapta AYRINTILI VE BELGELİ olarak yazılmıştır.

O dönem yöneticileri, yapılanlardan suç iddialarının yargı önünde tartışılmasını yasaklamışlardır. Anayasa geçici 15 m.

Hukukun üstünlüğü kavramı herkese gerekli.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu, Yeni Sanık

Bugün bazı darbeciler ceza evlerinde çürürken bazılarıda, villasında resim yapıp satmakta...

İşkence ettiği binlerce gencin kanları daha kurumamışken, tamamen kurgulanmış tv programına çıkma cesaretini gösteren şahsı alkışlayan öğrenci arkadaşlar uyutulmuştur, tıpkı koca bir nesilin uyutulduğu gibi...

Programın mimarı ben gazeteciyim diye hala boy gösteriyor ya, o ayrı bir konu...

Sayın Hattatoğlu çalıştığınız üniversite, darbeciye kucak açtı diye utanmanızdan gurur duyuyorum, ben şahısla aynı havayı soluduğuma, şahsı alkışlayan, pohpolayan zihniyenitin varlığının varolmasına utanıyorum...

Bu arada aklıma gelmişken bir bilgilendirme ve hatırlatma yapayım; Galatasaray üniversitesinin denize bakan kantininde PROF. Necmi YÜZBAŞIOĞLU ve bugün yök başkanı olan Prof. Erdoğan Teziç ile öğrenci arkadaşlarla sohbet ederken, Sayın Teziç'in lakırdısını aynen aktarıyorum: "elimde olsa evreni, nurnberg mahkemelerinde yargılayıp, Auschwitz-Birkenau'da etinden sabun yaparım"

evet hocam geçmek bilmeyen 15. madde size engel ama bugün Muğla Üniversitesi için Sayın Hattatoğlu'na yapılan haksızlık için bir soruşturma fırsatı doğdu, hassayetinizi bekliyorum...

bu ülkede maalesef bazı şeyler hiç mi hiç değişmiyor daha doğrusu değişmeye imkan verilmiyor değiştirmeye çalışanların da önlerine engeller konularak değişmeye ne kadar da tahammülsüz olduğumuz ortaya konuluyor bir öğretimgörevlisi dahi bu ülkede fikirlerini yasalara uygun biçimde ortaya koyamıyorsa bu ülke nasıl gelişecek bir bilim adamı fikirlerini ortaya koyamıyorsa ve bu durumun kendisi bizzat hukuka aykırı ise bizler hangi hukuku savunuyoruz bilim adamlarının böylesine ideolojik görüşler nedeni ile önlerinin kapatılmasına KARŞIYIM bu tür hukukdışı eylemlere tepkisiz kalmayan öğretim görevlisini de tebrik ediyorum zira fikirlerin hukuka uygun şekilde açıklanmasına anayasa bizzat izin vermekte zaten

BELKİ BİZ GÖREMEYEBİLİRİZ, ANCAK, DEĞİŞİMİ BİZ İSTEYELİM.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu, Yeni sanık