Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kambiyo senedinin illetten mücerretliği hakkında aykırı yargıtay kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-05-2012, 19:46   #1
Av.Kemal Kıyak

 
Varsayılan Kambiyo senedinin illetten mücerretliği hakkında aykırı yargıtay kararı

Sayın Meslektaşlar iyi çalışmalar,
Bir konuda yardımınıza başvurmak istiyorum
Bilindiği üzere kambiyo senetleri illetten mücerrettir. Soyut borç ilişkisi doğururlar. Bu borç ilişkisi içerisinde ise kişisel def'iler rücu edene yada edilene karşı ileri sürülemez ancak sadece kambiyo senedinin bu özelliğini baz almak ve sadece bu yönüyle değerlendirmenin arada hiçbir borç ilişkisi yada hiçbir ticari ilişki olmaması durumunda gayri hukuki durumlar ortaya çıkaracağını ve aksi bir durumun sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum . Yargıtay'ın son dönemde sadece kambiyo senedinin(örn; çek) olması durumunda aradaki ilişkiyi irdelenmemesi durumunda sırf mücerretlik yönü ile alacaklının davasını kabul etmediğini biliyorum ve bu konuda kararlar okuduğumu da hatırlıyorum ancak şu an bulamıyorum.Konuyu dağıtmadan özetlemem gerekirse sadece ortada bir çekin olmasının o çekin lehdarının yada hamilin alacaklı olduğu anlamına gelmediğini gösterir düşünce yada yargıtay kararı istemekteyim. Bu konuda yardımcı olabilecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim
Old 15-05-2012, 21:33   #2
tncey

 
Varsayılan

Aşağıya ekleyeceğim Yargıtay kararı bir nebze buna ışık tutmaktadır. Hamilin şirket olduğunu var sayarak ekliyorum.

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/10178
K. 2011/625
T. 24.1.2011
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükümün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, dava ve birleşen davasında, davalıdan alacağı kereste karşılığı her bir; 8.350.00.-TL bedelli üç adet çek keşide ederek davalıya verdiğini, ancak davalının keresteleri teslim etmediğini belirterek karşılıksız kalan çeklerden dolayı borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, çekin bir ödeme vasıtası olup illetten mücerret olduğunu, davacının çek bedelini ödediğini kanıtlaması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, çekin ödeme vasıtası olduğu, davacının iddialarını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verdiği karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafça keşide edilen çeklerin karşılıksız olup olmadığı, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talebinden kaynaklanmaktadır.

Davacının davalıya her biri 8.350.00.-TL meblağlı üç adet çek verdiği, bu çeklerin karşılığının çıkmadığı, davalının davacı hakkında icra takibi yaptığı dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu hususlar tarafların ve mahkemenin de kabulündedir.

Menfi tespit davasında kural olarak alacaklı davalının, alacaklı olduğunu yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Diğer bir deyişle alacaklının senede dayanması halinde (çek, bono vs.) borçlu olmadığının ispat yükü davacıdadır. Davacı aynı nitelikte bir delil ile borçlu olmadığını kanıtlamalıdır. Davalı elinde yukarda açıklandığı üzere 3 adet çek vardır; çekin ödeme vasıtası olduğu gözetildiğinde davalının alacaklı olduğu davacının aynı şekilde yasal delille borçlu olmadığını kanıtlaması gerekir.

Davaya konu çeklerin keşidecisi davacı olup davalı şirket lehdar konumundadır. Davalı şirket olduğundan tacir olduğunun kabulü zorunludur. Davacı dava dilekçesi ve delil listesinde davalının ticari defterlerine dayandığını kabul etmiştir. Diğer bir deyişle davalı defterlerindeki kaydı kabul edeceğini beyan etmiştir. Davalı tacir olduğuna göre T.T.K. 66. maddesi gereğince, her tacir, ticari işletmenin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tespit etmek maksadıyla, işletmenin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri tutmaya mecburdur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı bir hukuki işlem sebebiyle alacaklı ise buna defterlerine kayıt etme zorunluluğu vardır. Tacirin ticari defter tutma ve işlemlerini kayıt etmesi veya etmemesi hukuki sonuçlar doğurur. Bu bağlamda usulüne uygun tutulmuş defterlerdeki kayıtlar sahibi lehine delil teşkil eder. Buna karşılık usulüne uygun tutulsun veya tutulmasın aleyhteki kayıtlar da sahibi aleyhine delil teşkil eder.

T.T.K.66 ve devamı maddelerine göre davalı, davacıdan çek sebebiyle alacaklı olduğunu ticari defterlerine kayıt etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı sonuçlarına da katlanmalıdır. Çünkü ticari defterlere kaydedilen bir kayıt belli koşulların gerçekleşmesi halinde sahibi lehine delil kabul ettiği gibi, kaydın mevcut olmaması da aleyhine delil teşkil eder.

Mahkemece, davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu olan 9.2.2009 tarihli bilirkişi raporunda; açıkça davalı defterinde davacıdan alacaklı olduğuna dair bir kaydın bulunmadığı saptanmıştır. Bu belirleme davalı aleyhine delil teşkil eder.

Bu durumda davalı T.T.K.66. maddesi gereğince kaydı zorunlu olmasına rağmen ticari deftere bunu kaydetmemiş olması sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekir. Ne var ki, davalı cevap dilekçesinde sair delil demek suretiyle yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından davalıya yemin teklif etmek hakkı hatırlatılıp sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

2-) Yukarıdaki belirtilen nedene göre bu aşamada sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle hükümün davacı lehine BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan 17.15.-TL temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 24.1.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; dava İ.İ.K.nun 67. maddesine dayalı ve çek sebebiyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin olup, T.T.K.nun 557. maddesi hükmü gereğince, bunlarda mündemiç olan hakkın senetten ayrı dermeyan edilemeyeceği gibi, başkalarına da devredilemeyeceğine, ödeme vasıtası olan çekin aynı zamanda ispat vasıtası olma özelliğini de taşımasına (Prof. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku Sh. 20), davalının böyle bir senede dayanması ve asli ilişki bakımından kendini bağlayıcı hiçbir beyanda bulunmaması karşısında davacının aynı kuvvette bir yazılı belge ile senedi hükümden düşürmesinin zorunlu olmasına ve tacir olan davalının davaya konu çeki ticari defterlerine işlememiş olmasının somut olayda sonuca etkili olmaması karşısında yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun kararına katılamıyoruz.
Old 16-05-2012, 08:27   #3
özfn_34

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Kemal Kıyak
sadece ortada bir çekin olmasının o çekin lehdarının yada hamilin alacaklı olduğu anlamına gelmediğini gösterir düşünce yada yargıtay kararı istemekteyim. Bu konuda yardımcı olabilecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim

Esas :2001/15-520
Karar:2001/553
Tarih:27.06.2001
Taraflar arasındaki "menfi tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Zonguldak Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14/12/1999 gün ve 1997/651-1999/588 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, YARGITAY 15.Hukuk Dairesinin 25/4/2000 gün ve 2000/1711-2030 sayılı ilamı ile; (...TTK.nun 692 nci maddesi hükmünce çek, kayıtsız şartsız belli bir miktarın ödenmesini öngören BİR HAVALEDİR. Başka bir deyişle, çek bir ÖDEME VASITASIDIR. Bundan dolayı, çekin ödemeden başka bir amaçla verildiği iddiasının keşideci (somut olayda davacı) tarafından KANITLANMASI GEREKİR. Olayda, davalı çekin ödemeye karşılık keşide edildiğini savunarak eser sözleşmesi ilişkisini reddettiğinden bu ilişkinin varlığı ve ardından çelik kapıların teslim edilmediği dolayısıyla çekin bedelsiz kaldığı iddiası HUMK.nun 288 inci maddesi uyarınca davacı tarafından yazılı ŞEKİLDE KANITLANMALIDIR. Davacı, bu konuda bir delil getirememiş ise de dava dilekçesinde ve sair deliller demek suretiyle yemin deliline de dayandığından davacıya bu hakkı hatırlatılarak sonucu dairesinde bir hükme varılması yerine ispat külfenin tayininde yanılgıya düşülüp davanın yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki KARARDA DİRENİLMİŞTİR.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
Dava, icra takibine konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tesbitiyle inkar tazminatı İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.
Davacı; 13 adet çelik kapı yapımı karşılığında davalıya, 27/12/1997 günlü 500.000.000 TL. tutarlı hamiline çekin verilmesine karşın halen kapıların teslim edilmediğini, ödeme gününün geldiğini belirterek 27/12/1997 günlü çek nedeniyle borçlu olmadığının tesbiti ile %40 inkar tazminatına karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
Davalı; çekin bir havale ve ödeme vasıtası olduğunu, çek karşılığı mal verilmediğinin iddia edilemeyeceğini ileri sürerek, borcun inkara yönelik olması nedeniyle %40 inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, davanın REDDİNİ SAVUNMUŞTUR.
Mahkemece; Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin BK.nun 355 inci maddesi anlamında eser sözleşmesi olduğu, davacı tanıklarının çelik kapı teslim edilmediğini doğruladığı belirtilerek; Davacının takip konusu çek nedeniyle borçlu olmadığının tesbitine, %40 oranında inkar tazminatının davalıdan ödetilmesine KARAR VERİLMİŞTİR.
Özel Daire yukarıda açıklanan nedenlerle HÜKMÜ BOZMUŞTUR.
Yerel mahkeme, önceki KARARDA DİRENMİŞTİR. Hüküm davalı tarafça TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
Bu durumda, uyuşmazlık; Alacağın kambiyo senedine bağlanması karşısında, temel ilişkiye girilip girilemeyeceği, buna bağlı olarak davacının borçlu olup olmadığı NOKTASINDA TOPLANMAKTADIR.
Öncelikle, belirtmek gerekir ki, TTK.nun 692 nci maddesi hükmünce, çek, kayıtsız ve koşulsuz belli bir bedelin ödenmesi için yapılan havaledir ve bir ödeme aracıdır. Bu noktadan hareketle, çekin ödeme - tediye dışında başka bir amaçla, iddia edildiği gibi mal karşılığında verilmediğinin keşideci (davacı) tarafından KANITLANMASI GEREKİR.
Kambiyo senedi düzenlendiğine göre artık kural olarak temel ilişkiye girilmez. Ancak, çek illetten mücerret olmakla birlikte, yanlar çekin düzenlenmesine neden olan ilişkiyi yargılama sırasında açıkladıklarından, uyuşmazlık bu ÇERÇEVEDE ÇÖZÜLMELİDİR.
Somut olayda; çek, hamiline yazılı olmakla beraber, taraflar 2/3/1998 günlü oturumda 13 kapının teslimi konusunda anlaştıklarını belirterek çekin bu temel ilişkiden KAYNAKLANDIĞINI AÇIKLAMIŞLARDIR.
Mahkemece; davalının 2/3/1999 günlü oturumda belirtilen hukuki ilişkiyi kabul etmesi gözönünde tutularak davacının bu ilişkiye göre borçlu olup olmadığı araştırılmalı; taraf delilleri toplanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir..
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve YASAYA AYKIRIDIR. Bu nedenle direnme KARARI BOZULMALIDIR.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 27/6/2001 tarihinde yapılan ikinci görüşmede OYÇOKLUĞUYLA KARAR VERİLDİ.

...
Karşılıksız çekin söz konusu olması halinde:

Esas :2002/172
Karar:2002/791
Tarih:24.01.2002
Dava dilekçesinde 470.168.000 liralık takibe yönelik itirazın iptali ve %40 inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan TAHSİLİ İSTENİLMİŞTİR. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı davada, davalının aralarındaki ticari ilişki nedeniyle kendisine borçlandığını ve karşılığında da davalının kendisine toplam 260.000.000 lira tutarında iki adet çek verdiğini, bu çeklerin karşılığını tahsil edemeyince alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptaline ve %40 icra-inkar tazminatına karar verilmesini talep ve DAVA ETMİŞTİR.
Davalı, savunmasında davanın reddine karar verilmesini İFADE ETMİŞTİR.
Mahkemece; davanın kabulüne KARAR VERİLMİŞTİR.
Davada davacı dava ve takip konusu çeklerin karşılıklarının bulunmadığını belirterek bedelinin faiz ve inkar tazminatıyla birlikte tahsilini istemekle temel borç ilişkisine DAYANDIĞI ANLAŞILMAKTADIR.
Karşılığı bulunmayan hamile yazılı çek alacağın varlığını tek başına ispata yeterli olmaz. Bu nedenle yazılı delil başlangıcı olarak kabulüyle taraflar arasındaki mücerret borç ilişkisinin davacı tarafından İSPATI GEREKİR.
O halde davacıya tanık dahil tüm delilleri sorularak, gerektiğinde yemin teklif etme hakkının bulunduğu da hatırlatılarak yapılacak yargılamanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırmayla davanın kabulüne karar verilmesi BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.01.2002 gününden OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
teminat senedinin bir kısmının kesilerek kambiyo senedi haline getirilmesi Ayşe BİLGİÇ TAHTACI Meslektaşların Soruları 2 26-08-2015 16:42
Yargıtay Kararı-Kendisinin zannettiği mal hakkında hırsızlık gavel Meslektaşların Soruları 13 12-12-2011 14:26
Kambiyo senedinin iadesi zorunlu mudur ? Canavar Avukat Meslektaşların Soruları 4 03-12-2011 19:03
Ticari zarar hakkında Yargıtay kararı arıyorum. Av.Ademx Meslektaşların Soruları 2 10-05-2011 16:03
Taksitli satışlarda kambiyo senedinin geçersizliği ÇİZMECİ Meslektaşların Soruları 0 23-04-2009 11:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04500890 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.