Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

eşe satın alınan evi, geri almak mümkün müdür?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-09-2010, 17:22   #1
Hukuka Saygı

 
Varsayılan eşe satın alınan evi, geri almak mümkün müdür?

Eşler 3 yıldır evlidirler. Koca 1 yıl önce eşinin üzerine bir ev satın almıştır. Paranın tümünü koca ödemiştir. Evin satın alınışından sonraki bir tarihte, kadın eş kocaya, "bu evin parasının tamamını eşim verdi" şeklinde bir yazılı belge vermiştir. Koca, boşanma davası açmayı düşünmektedir. Boşanma davasından ayrı ve bağımsız olarak ev hakkında, tapu iptali ve tescil davası açabilir miyiz?
Tapunun iptalini sağlamak mümkün müdür?
Old 28-09-2010, 21:24   #2
Av. Murat Safkalp

 
Varsayılan

Mal rejiminin tasfiyesi davası sorunu çözecektir. Ancak müvekkiliniz tümünü istiyordur. Ancak başka bir sonuç almak benim aklıma gelmedi.
Old 28-09-2010, 23:07   #3
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan

Evin kişinin kendi üzerine ya da eşinin üzerine alınması edinilmiş mallara katılım rejiminde malların tasfiyesinde sonucu değiştirmeyeceğinden tapu iptal ve tescili yolu ile ev müvekkiliniz üzerine tescil edilse bile edinilmiş mal olduğundan diğer eş yine yarısına hak kazanacaktır. Bu evin tamamının müvekkile ait olması hususunun anlaşmalı boşanma yolu ile protokolde belirleyebileceğiniz gibi mal tasfiyesi davasında eşin kabulü ile olabileceğini düşünüyorum. Yine de cevabımın kesin bir bilgiden ziyade yorumuma dayandığını belirtmek isterim. Saygılarımla.
Old 29-09-2010, 08:59   #4
Hukuka Saygı

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım Av. Hilal Ceren Hatipoğlu. Cevabınızdan, tapu iptali ve tescili davası açarsak evin müvekkilim adına tescil edilebileceğini anlıyorum. Doğru mu anlamışım? Eğer öyle ise hangi sebeple bu davayı açmak lazım? Muvazaa mı, sebepsiz zenginleşme mi veya başka bir nedenle mi?
Çünkü müvekkile, benden evvel başvurduğu bir meslektaşım da, elinde evin parasını senin verdiğine dair belge olduğu için, evi dava açarak kendi adına tescil ettirebilirsin demiş. Ben bunun yasal dayanağını arıyorum. Bu nedenle mal rejiminin tasfiyesi yolu ile varılacak çözümü şimdilik düşünmüyorum.
Old 29-09-2010, 10:48   #5
yeditepelişehir

 
Varsayılan

Tapu iptal ve tescil davası açılacaksa kişi kendi muvazaasına dayanamaz diye biliyorum.
Old 29-09-2010, 10:56   #6
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

E:2005/3715
K:2005/4348
T:11.04.2005

Muvazaa , irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir.

818 s. BK m. 18
743 s. MK m. 1025
743 s. MK m. 6
1086 s. HUMK m. 288,290,293,428

Davacı, evlilik birliğinin devam etmesi ve evi terk eden davalının eve dönmesi için şart koşması üzerine 29 parsel sayılı
taşınmazın 1 nolu bağımsız bölümünün yarı payını eşi olan davalıya bağışlamak zorunda kaldığını, ancak tescilden sonra davalının çeşitli bahaneler
uydurarak evi terk ettiğini, akabinde boşandıklarını ileri sürerek, tapu iptal tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi
gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-
Dava,tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden toplanan delillerden davacının kayden maliki bulunduğu 29 parsel sayılı taşınmazdaki mesken nitelikli 1 nolu
bağımsız bölümün yarı payını 30.5.2000 tarihli akitle satış yoluyla davalı eşine temlik ettiği görülmektedir.
Davacı, anılan işlemi evlilik birliği ilişkisinin sürdürülmesi amacıyla gerçekleştirildiğini ileri sürmüştür.İddianın belirtilen bu niteliği
itibariyle temlikin iradi olarak gerçekleştirildiği açıktır.Davacı, bu işlemi yaparken tapuda satış göstermesine karşın temlikin bağış olduğunu
belirtmiştir.Bu şekliyle kendi muvazaalı isteminden kaynaklanan olgu nedeniyle iptal isteğinde bulunmaktadır.
Bilindiği üzere; muvazaa kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada
taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için
anlaşarak bazan aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek
iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki birsözleşme ile gizlemektedirler ( nisbi muvazaa ) Yanlar, ister salt
bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından,
tabandaki sözleşmede tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadıgından geçersizdir.
Hernekadar muvazaayı düzenleyen B.K.nun l8. maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sozlesmelerin hükum ve sonuçları
hakkında bir acıklık bulunmamakta ıse de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı
olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin
ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmiyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.
Hemen belirtmek gerekirki, muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil yolsuz bir
tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da Medeni
Kanunun 1025. maddesine göre iptali gerekir. Ayrıca muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç
doğurmayacağından açılan dava sonunda verilen karar, yenilik doğurucu (inşai) bir hüküm değil, açıklayıcı (ihdasi) bir hükum durumundadır.
Öte yandan, muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı (halefi) sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sozleşmenin
yanlarından birine teb'an dava acan kisi Medeni Kanunun 6. maddesi geregince bu ıddiasını isbat etmek zorundadır. Senede bağlı bir sözleşmeye
karşı muvazaa iddiası, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288 ve 290. maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme
aynı kanunun 293. maddesinde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille isbat edilmesi gerekir.Böyle bir
sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde dahi olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı öğretide ve kararlılık kazanmış içtihatlarda
ortaklaşa kabul edilmiştir. İşte bu görüşten hareketle 5.2.l947 tarih 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad ( namı-
müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir. Somut olaya gelince; davacı yukarda
açıklandığı anlamda iddiasını kanıtlar nitelikte bir belge ibraz etmiş değildir.
Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz
itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK.428.maddesi gereğince BOZULMASINA,peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.4.2005
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 29-09-2010, 11:28   #7
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hukuka Saygı
Değerli meslektaşım Av. Hilal Ceren Hatipoğlu. Cevabınızdan, tapu iptali ve tescili davası açarsak evin müvekkilim adına tescil edilebileceğini anlıyorum. Doğru mu anlamışım? Eğer öyle ise hangi sebeple bu davayı açmak lazım? Muvazaa mı, sebepsiz zenginleşme mi veya başka bir nedenle mi?
Çünkü müvekkile, benden evvel başvurduğu bir meslektaşım da, elinde evin parasını senin verdiğine dair belge olduğu için, evi dava açarak kendi adına tescil ettirebilirsin demiş. Ben bunun yasal dayanağını arıyorum. Bu nedenle mal rejiminin tasfiyesi yolu ile varılacak çözümü şimdilik düşünmüyorum.

Sayın meslektaşım,
Tapu iptal ve tescil davası sonucunda gayrimenkulün müvekkiliniz üzerine tescil edilmesi tabi ki bir ihtimal ama ben cevabımda "tescil edilir" demek gayesinde değildim. Böyle bir dava açabileceğinizi düşünmekle birlikte bunu sebepsiz zenginleşmeye dayandırmanız kanımca süre bakımından mümkün olmayabilir. Zira sebepsiz zenginleşme için 1 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Süre henüz dolmadıysa buna dayanabilirsiniz. Ancak bu iddianız kabul edilmeyerek iradenizin bağış olduğu, geçerli olarak evin bağışlandığı ileri sürülür ise bağış olmadığını ve zenginleşmenin sebepsiz olduğunu ispatlamakla yükümlü olursunuz. Muvazaaya dayanırsanız da muvazaanın tarafı olduğunuzdan muvazaa iddianızı yazılı delille ispat etmek zorunda kalacaksınız.
Eğer boşanılacak ise sonucun zaten değişmeyeceğini ve tescil ile uğraşmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Ama boşanmadan evi müvekkil üzerine alıp, satmak gibi bir düşünceniz varsa da müvekkilin eşinin ikna edilmeye çalışılmasının en doğru yöntem olduğu kanaatindeyim.
Old 29-09-2010, 12:50   #8
Arif Aydın

 
Varsayılan

Tapu iptali ve tescil davasını neye dayanarak açacaksınız. Davacı zaten kendi rızası ile eşine daire almıştır. Tapu iptali ve tescil davasının konusu sebebi, boşanma davası olamaz. Sorun Mal Rejiminin tasfiyesi neticesinde halledilebileceğini düşünüyorum.
Old 29-09-2010, 13:21   #9
orodreth

 
Varsayılan Konu malların tasfiyesidir

Sayın meslektaşım tamamen kendi kanaatim olmak üzere anlatmış olduğunuz olayda (bazı eksik bilgiler var ne yazık ki bu sebeple genel hükümlere göre gidiyorum) olayın çözüm şekli boşanma neticesinde edinilmiş malların tasfiyesidir. Bu sebeple öncelikle malın kimin üzerinde olduğu kadar malın edinilmesine sebep olan paranın kaynağı da önemlidir. Örn: Bu malın edinilmesinde kullanılan para sizin müvekkilinizin evlilik öncesi kazanımı veya bir kazanımın dönüştürülmesi olabilir. (eski evin satılarak parasıyla yeni ev alınması gibi) bu durumda her ne kadar evlilik birliği içinde edinilmiş olsa da ve mal diğer eş üzerinde bulunsa da, müvekkilinizin bu malın parasını ortaya koyduğu yer daha belirleyicidir. Bu para müvekkilinizin evlilik öncesi şahsi kazancı olabileceği gibi evlilik birliği içinde iken elde edilen miras geliri de olabilir. Bu sebeple o para ile elde edilen maldaki değer hala şahsi mal özelliğini korumaktadır. Bu sebeple müvekkilinizle bu konuyu görüşmenizi de öneririm.
Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hem Emekli aylığı hem de yetim aylığı almak mümkün müdür? av.gzm Meslektaşların Soruları 2 17-03-2016 18:03
aynı icra dosyasından ikinci kez taahhüt almak mümkün müdür? Av.bozkara Meslektaşların Soruları 7 28-01-2010 18:06
Galeriden satın alınan otomobilin satışı hk. Muhsin KOÇAK Meslektaşların Soruları 10 07-11-2008 18:38
ihale ile satın alınan taşınmazın tahliyesi m.a.günay Hukuk Soruları 0 28-04-2007 19:33
Kiralık Olan Bir Dükkanı Satın Almak peleki Hukuk Soruları Arşivi 1 01-03-2002 21:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04993701 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.