Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

haklı fesih

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-07-2009, 22:53   #1
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan haklı fesih

Merhabalar meslektaşlar.
1-Aslında daha yüksek ücret alırken ilk defa asgari ücret bordrosu imzalatılmak isteniyor. Haklı fesih nedeni midir? Şartları nelerdir?
2-İlk değil de daha önce de asgari ücrete imza karşılığı gerçek ücretler ödenmiş olsun. Uzun deneyim ve tecrübeye sahip ve kalifiye (üniversite mezunu) işçinin ücreti için yine de imzalı bordro kesin ve yeterli delil olur mu? Yoksa ücret araştırması ve tanık ifadesi gerçek ücretin ispatında yeterli midir?
3-Sözlü olarak fazla mesai yapılması talebi müvekkil tarafından kabul edilmez ise, işveren fesihte haklı mıdır? Yoksa 22. maddeye göre esaslı değişiklik midir? Şimdiye kadar sözlü talep üzerine fazla mesai yapılmış olması, yazılı talep halinde aleyhimize delil olarak değerlendirilir mi?
4-İşçimin akdini fesetmek istediğini düşünelim. Benim ücretimi kuruma asgari ücretten gösteriyorsun, bunu değiştir diye işverene ihtar çekmek, 24/2-e gereği haklı fesih kabul edilir mi? (Tabi işveren buna uymazsa)
Teşekkürler..
Old 03-08-2009, 11:16   #2
advocat63

 
Varsayılan

Bu çıktı Dominant Mevzuat ve İçtihat programından alınmıştır.

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Tarih : 24.11.2005
Esas No : 2005/9424
Karar No : 2005/37137


4875 - DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU 32
818 - BORÇLAR KANUNU 161
1475 - İŞ KANUNU 14

ÖZET : DAVACI, KIDEM VE MANEVİ TAZMİNAT, FAZLA ÇALIŞMA PARASI, HAFTA VE GENEL TATİL GÜNDEKLERİ İLE CEZAİ ŞART ALACAĞININ ÖDETİLMESİNE, KARŞI DAVACI İSE CESAİ ŞART ALACAĞININ TAHSİLİNE KARAR VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
1- DAVACININ YAPTIĞI İŞ İLE İLGİLİ MESLEK KURULUŞUNDAN KAÇ LİRA ÜCRET ALACAĞI SORULARAK VE DOSYADAKİ DİĞER DELİLLERLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLEREK SONUCUNA GÖRE HÜKÜM VERİLMESİ GEREKİR.
2- HİZMET AKTİ DAVACI İŞÇİ TARAFINDAN FESHEDİLDİĞİNDEN, HAKLI NEDENE DAYANSA DAHİ FESİH DAVACI TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLMEKLE İŞVEREN ALEYHİNE CEZAİ ŞARTIN HÜKÜM ALTINA ALINMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR. BÖYLE OLUNCA CEZAİ ŞART İSTEĞİNİN REDDİ YERİNE KABULÜ HATALIDIR.
3- BORÇLAR KANUNUN 161/SON MADDESİ GEREĞİNCE ÇALIŞILAN VE ÇALIŞILMAYAN SÜRE ORANLANARAK CEZAİ ŞARTTAN MAKUL BİR İNDİRİM YAPILMASI GEREKİRKEN AKİTTE ÖNGÖRÜLEN TÜM CEZAİ ŞART ALACAĞININ HÜKÜM ALTINA ALINMASI DA YERİNDE DEĞİLDİR.

DAVA : Davacı, kıdem ve manevi tazminat, fazla çalışma parası, hafta ve genel tatil gündekleri ile cezai şart alacağının ödetilmesine, karşı davacı ise cesai şart alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, asıl davayı kısmen hüküm altına almış, karşı davayı reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Davacının imzalı bordrolardaki ücreti asgari ücrettir. Davacı tanıkları iddia gibi aylık 500.000.000 TL net ücret aldığını ifade etmişlerdir. Bu çelişkili durum karşısında davacının yaptığı iş ile ilgili meslek kuruluşundan kaç lira ücret alacağı sorularak ve dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm verilmesi gerekirken eksik araştırma ile ücretin yazılı şekilde kabulü isabetsizdir.

3-Taraflar arasında imzalanan beş yıl süreli hizmet aktinin 11. maddesinde işveren için öngörülen üç aylık brüt ücret tutarındaki cezai şart, hizmet aktinin İş Kanunun 17.maddesinde belirtilen haklı fesih sebepleri dışında işverence fesih durumunda uygulanacak bir cezai şarttır. Somut olayda hizmet akti davacı işçi tarafından feshedildiğinden, haklı nedene dayansa dahi fesih davacı tarafından gerçekleştirilmekle işveren aleyhine cezai şartın hüküm altına alınması mümkün değildir. Böyle olunca cezai şart isteğinin reddi yerine kabulü hatalıdır.

4-Kabulü göre ise; Borçlar Kanunun 161/son maddesi gereğince çalışılan ve çalışılmayan süre oranlanarak cezai şarttan makul bir indirim yapılması gerekirken akitte öngörülen tüm cezai şart alacağının hüküm altına alınması da yerinde değildir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu çıktı Dominant Mevzuat ve İçtihat programından alınmıştır.

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Tarih : 20.01.2004
Esas No : 2003/10129
Karar No : 2004/357


1475 - İŞ KANUNU 14 / 16 / 26 / 35
4857 - İŞ KANUNU (İK) 24 / 32 / 41

ÖZET : DAVA, KIDEM TAZMİNATI, ÜCRET VE FAZLA MESAİ ÜCRETİNİN ÖDETİLMESİ İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.
DAVACI İŞÇİ, İŞ SÖZLEŞMESİNİ 1475 SAYILI İŞ KANUNUNUN 16. MADDENİN 2. FIKRASI UYARINCA FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETLERİNİN ÖDENMEMESİ VE SİGORTA PRİMLERİNİN GERÇEK ÜCRET YERİNE ASGARİ ÜCRETTEN YATIRILMASI NEDENİYLE HAKLI OLARAK FESHETTİĞİNİ BİLDİREREK İŞYERİNDEN AYRILMIŞTIR. DAVADA FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETLERİNİN ÖDENMEDİĞİ VE SİGORTA PRİMLERİNİN GERÇEK ÜCRETTEN YATIRILMADIĞI MAHKEMECE KABUL EDİLDİĞİ HALDE, KIDEM TAZMİNATI İSTEĞİNİN REDDİNE KARAR VERİLMİŞTİR.
OLAYDA, DAVALI İŞVERENİN FESİH İDDİASI YOKTUR. DAVACI İŞÇİ, İŞ AKDİNİ HAKLI OLARAK FESHETTİĞİNE GÖRE, KIDEM TAZMİNATI İSTEĞİNİN KABULÜ GEREKİR.

DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ücret ve fazla mesai ücretinin ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davacı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.1.2004 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat Murat E. geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Davacının temyizine gelince:

Davacı işçi, iş sözleşmesini 1475 Sayılı İş Kanununun 16. maddenin 2. fıkrası uyarınca haklı olarak feshettiğini bildirerek işyerinden ayrılmıştır. Anılan fesih yazısında fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi ve sigorta primlerinin gerçek ücret yerine asgari ücretten yatırılması fesih nedeni olarak gösterilmiştir. Davacının açmış olduğu bu davada fazla çalışma ücretlerinin ödenmediği ve sigorta primlerinin gerçek ücretten yatırılmadığı mahkemece kabul edildiği halde, kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmiştir. Buna gerekçe olarak da, davacı işçinin işverene verdiği zararın on günlük ücretinin üzerinde olması gösterilmiştir. Bu konuda belirtmek gerekir ki, davalı işverence davacının iş sözleşmesi zarar iddiasıyla feshedilmiş değildir. Esasen somut olayda davalı işverenin fesih iddiası da bulunmamaktadır. Davacı işçi, iş sözleşmesini fazla çalışma ücretlerinin ödenmemiş olması ve sigorta primlerinin düşük ücretten yatırılması sebebiyle 1475 Sayılı İş Kanunun 16/2-d bendi uyarınca haklı olarak feshettiğine göre, kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekir.

Mahkemece anılan isteğin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 375.000.000 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,20.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu çıktı Dominant Mevzuat ve İçtihat programından alınmıştır.

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Tarih : 20.11.1990
Esas No : 1990/8001
Karar No : 1990/12296


1475 - İŞ KANUNU 16

ÖZET
SİGORTA PRİMLERİNİN TAM OLARAK ÖDENMEMESİ YA DA GERÇEK ÜCRETE GÖRE EKSİK ÖDENMESİ, İŞÇİ YÖNÜNDEN HAKLI FESİH NEDENİ OLUŞTURUR. BÖYLE OLUNCA DA İHBAR TAZMİNATI ALAMAZ İSE DE, KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANIR.

DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;

KARAR : Davacının yeni sezon başında verilen işi kabul etmemesi ve dolayısıyla çalışmak istememesinin sigorta primlerinin gerçek ücreti üzerinden ödenmemesi ve çok kısa süre prim ödemiş olması iddiasına dayandığı anlaşılmaktadır. Gerçekten davacının çalıştığı süreye ait sigorta primleri tamamen ödenmemiş veya gerçek ücretine göre noksan ödenmiş ise, davacı işi kabul etmemekte ve iş akdini feshetmekte haklı olur. Böyle olunca da ihbar tazminatı alamaz ise de, kıdem tazminatına hak kazanır. O halde bu husus üzerinde durulup gerekli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde kıdem tazminatının reddedilmiş olması doğru değildir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 20.11.1990 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Bu çıktı Dominant Mevzuat ve İçtihat programından alınmıştır.

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Tarih : 04.11.2003
Esas No : 2003/5119
Karar No : 2003/18634


1086 - HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU ( HUMK ) 83
1475 - İŞ KANUNU 13 / 14 / 16 / 26

ÖZET : HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNUNUN 83/SON MADDESİ HÜKMÜ UYARINCA TARAFLARDAN HER BİRİ YARGILAMA SIRASINDA ANCAK BİRER KEZ ISLAH HAKKINI KULLANABİLİR. DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN BU ISLAH DİLEKÇESİNİN KABUL EDİLMEDİĞİ TAKİP EDEN İLK OTURUMDA AÇIKLANMIŞTIR. BÖYLE OLUNCA MAHKEMECE 20.1.2003 TARİHLİ ISLAH DİLEKÇESİ İLE ARTTIRILAN MİKTARLARIN DA HÜKÜM ALTINA ALINMASI HATALI OLMUŞTUR.
İŞYERİNDE ÜCRETSİZ İZİN UYGULAMASINA GİDİLDİĞİ İDDİASI, DAVACI İLE AYNI DURUMDA OLAN VE İŞVERENE KARŞI DAVA AÇAN DAVACI TANIKLARINCA DA DOĞRULANMIŞ İSE DE SALT BU TANIK ANLATIMLARINA GÖRE SONUCA GİDİLMESİ DOĞRU OLMAZ. BUNUN DIŞINDA ÜCRETSİZ İZİN UYGULAMASINI GÖSTEREN BİR DELİL BULUNMAMAKTADIR. ÖTE YANDAN ANILAN TARİHLERDE DAVALI FİRMANIN ÜRETİMLE İLGİLİ BAZI SİPARİŞLERİ ALMIŞ OLDUĞU VE İŞÇİLERİN İŞİ BIRAKMASI SEBEBİYLE BU TALEPLERİN YERİNE GETİRİLEMEDİĞİ, BUNA BAĞLI OLARAK SİPARİŞLERİN İPTAL EDİLDİĞİ DOSYADAKİ BELGELERDEN ANLAŞILMAKTADIR. SÖZ KONUSU BELGELER, DAVALI TANIKLARININ ANLATIMLARIYLA BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE, EKONOMİK KRİZE BAĞLI OLARAK SON BİRKAÇ AY ÜCRETLERİNİN ÖDENEMEDİĞİ ANCAK MEVCUT SİPARİŞLER ÜZERİNE ÇALIŞILMASI HALİNDE KISA SÜRE SONRA BU ÖDEMELERİN YAPILABİLECEĞİNİN İŞVERENCE AÇIKLANDIĞI, DAVACININ DA ARALARINDA BULUNDUĞU BİR KISIM İŞÇİLERİN İŞE GELMEYEREK İŞ SÖZLEŞMELERİNİN FESHETTİKLERİ KABUL EDİLMELİDİR. GERÇEKTEN, 1475 SAYILI İŞ KANUNUNUN 16/II -D BENDİ ÜCRETİ GÜNÜNDE ÖDENMEYEN İŞÇİYE HAKLI FESİH İMKANI VERMEKTEDİR VE DAVACININ İŞVERENLE ARALARINDA GEÇEN KONUŞMADAN SONRA İŞYERİNE GELMEMESİ, ANILAN FIKRA UYARINCA İŞ SÖZLEŞMESİNİN İŞÇİ TARAFINDAN FESHEDİLDİĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR. BU DURUMDA DAVACININ İHBAR TAZMİNATINA HAK KAZANABİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.MAHKEMECE İHBAR TAZMİNATI İSTEĞİNİN REDDİNE KARAR VERİLMELİDİR.
DAVACI VEKİLİ 26.9.2002 TARİHLİ DİLEKÇE İLE MAYIS 2002 ÜCRETİNİN ÖDENMEDİĞİNİ BELİRTEREK DAVA KONUSUNU ISLAH YOLUYLA ARTTIRMIŞ VE MAHKEMECE ANILAN İSTEĞİN KABULÜNE KARAR VERİLMİŞTİR. NE VAR Kİ, DAVALI TARAFÇA SUNULAN VE DAVACI İŞÇİNİN İMZASINA İTİRAZ ETMEDİĞİ ÜCRET BORDROLARI İÇİNDE MAYIS 2002 BORDROSU DA BULUNMAKTADIR.ANILAN ÜCRET BORDROSU DİKKATE ALINMAKSIZIN MAYIS 2002 ÜCRETİNİN ÖDENMEDİĞİNİN KABULÜ İLE HÜKÜM ALTINA ALINMASI DOĞRU DEĞİLDİR.
DAVACININ AYLIK ÜCRETİNİN MİKTARI KONUSUNDA DA TARAFLAR ARASINDA UYUŞMAZLIK SÖZ KONUSUDUR. DAVACI İŞÇİ SON ÜCRETİNİN AYLIK NET 270.000.000 TL OLDUĞUNU İLERİ SÜRMÜŞ, DAVALI İSE 255.000.000 TL BRÜT OLDUĞUNU SAVUNMUŞTUR. DAVACI İŞÇİ BU HUSUSU AYNI DURUMDA OLUP İŞVERENE KARŞI DAVA AÇAN TANIKLAR YOLUYLA İSPAT YOLUNA GİTMİŞ, DAVALI İSE İMZALI ÜCRET BORDOLARINI SUNMUŞTUR. MAHKEMECE DAVACININ İDDİA ETTİĞİ ÜCRETİ KABUL EDİLEREK SONUCA GİDİLMİŞSE DE GERÇEK DURUMUN ORTAYA ÇIKARILABİLMESİ İÇİN İLGİLİ MESLEK KURULUŞUNDAN ÜCRET ARAŞTIRMASI YAPILMASI GEREKLİDİR.BU KONUDA EKSİK İNCELEMEYLE KARAR VERİLMESİ HATALIDIR.

DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar,kıdem ve sendikal tazminat, izin ücreti öğrenim yardımı, sosyal yardım ve ücret alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davacı Avukatıncada duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 4.11.2003 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat Ebru Us ile karşı taraf adına Avukat Hatice Güngör geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazlarıyle davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83/son maddesi hükmü uyarınca taraflardan her biri yargılama sırasında ancak birer kez ıslah hakkını kullanabilir. Davacı taraf önce 26.9.2002 tarihli dilekçe ile Mayıs 2002 ayına ait ücret alacağı için dava konusunu arttırmış, daha sonra 20.1.2003 tarihli ıslah dilekçesiyle tüm istekler yönünden fazlaya dair haklarını ıslah suretiyle arttırma yoluna gitmiştir. Davalı vekili tarafından bu ıslah dilekçesinin kabul edilmediği takip eden ilk oturumda açıklanmıştır. Böyle olunca mahkemece 20.1.2003 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırılan miktarların da hüküm altına alınması hatalı olmuştur.

3-Davacı işçi, işverence ücretsiz izin uygulamasına gidildiğini ve işe çağırılmayı beklerken devamsızlık nedenine dayalı olarak davalı işverence iş sözleşmesinin feshedildiğine dair yazıyı aldığını belirterek ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinde bulunmuştur.

Davalı işveren ise işçilerin ödenmeyen ücretleri sebebiyle işyerine gelmeyerek çalışmadıklarını, 8-10 Temmuz 2002 tarihlerinde devamsızlık sebebiyle durumun 11 Temmuz 2002 günü noter marifetiyle tespitinin ardından 12. Temmuz 2002 tarihinde 1475 Sayılı İş Kanununun 17/II-f maddesi uyarınca haklı olarak davalı işçinin iş sözleşmesinin feshedildiğini savunmuştur.

Mahkemece davacının iddiasına değer verilerek istek konusu tazminatların kabulüne karar verilmiştir.

İşyerinde ücretsiz izin uygulamasına gidildiği iddiası, davacı ile aynı durumda olan ve işverene karşı dava açan davacı tanıklarınca da doğrulanmış ise de salt bu tanık anlatımlarına göre sonuca gidilmesi doğru olmaz. Bunun dışında ücretsiz izin uygulamasını gösteren bir delil bulunmamaktadır. Öte yandan anılan tarihlerde davalı firmanın üretimle ilgili bazı siparişleri almış olduğu ve işçilerin işi bırakması sebebiyle bu taleplerin yerine getirilemediği, buna bağlı olarak siparişlerin iptal edildiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Söz konusu belgeler, davalı tanıklarının anlatımlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, ekonomik krize bağlı olarak son birkaç ay ücretlerinin ödenemediği ancak mevcut siparişler üzerine çalışılması halinde kısa süre sonra bu ödemelerin yapılabilceğinin işverence açıklandığı, davacının da aralarında bulunduğu bir kısım işçilerin işe gelmeyerek iş sözleşmelerinin feshettikleri kabul edilmelidir. Gerçekten, 1475 Sayılı İş Kanununun 16/II -d bendi ücreti gününde ödenmeyen işçiye haklı fesih imkanı vermektedir ve davacının işverenle aralarında geçen konuşmadan sonra işyerine gelmemesi, anılan fıkra uyarınca iş sözleşmesinin işçi tarafından feshedildiğini göstermektedir. Bu durumda davacının ihbar tazminatına hak kazanabilmesi mümkün değildir.Mahkemece ihbar tazminatı isteğinin reddine karar verilmelidir.

4- Davacının 1.12.1991-12.7.2002 tarihleri arasında çalıştığı taraflar arasında tartışmasızdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda hizmet süresi 11 yıl 7 ay 11 gün olarak hesaplanmış ve mahkemece buna itibar edilerek davaya konu tazminat ve alacaklar yönünden hesaplama yapılmıştır. Ancak, anılan tarihler arasında geçen süre 10 yıl 7 ay 11 gün olup, bu şekilde hizmet süresinin, olduğundan daha fazla olarak kabulü de hatalıdır.

5-Davacı vekili 26.9.2002 tarihli dilekçe ile Mayıs 2002 ücretinin ödenmediğini belirterek dava konusunu ıslah yoluyla arttırmış ve mahkemece anılan isteğin kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, davalı tarafça sunulan ve davacı işçinin imzasına itiraz etmediği ücret bordroları içinde Mayıs 2002 bordrosu da bulunmaktadır.Anılan ücret bordrosu dikkate alınmaksızın Mayıs 2002 ücretinin ödenmediğinin kabulü ile hüküm altına alınması doğru değildir.

6- Dava dilekçesinde Mayıs, Haziran, Temmuz 2002 dönemine ait ödenmeyen ikramiye ve sosyal hakları talep edilmiş, bilirkişi tarafında bu dönemde iki dini bayram varmış gibi bayram harçlığı hesaplanmıştır. Oysa anılan dönem içinde dini bayram bulunmamaktadır. Mahkemece bayram harçlığı isteğinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi de hatalıdır.

7-Davacının aylık ücretinin miktarı konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur. Davacı işçi son ücretinin aylık net 270.000.000 TL olduğunu ileri sürmüş, davalı ise 255.000.000 TL brüt olduğunu savunmuştur. Davacı işçi bu hususu aynı durumda olup işverene karşı dava açan tanıklar yoluyla ispat yoluna gitmiş, davalı ise imzalı ücret bordolarını sunmuştur. Mahkemece davacının iddia ettiği ücreti kabul edilerek sonuca gidilmişse de gerçek durumun ortaya çıkarılabilmesi için ilgili meslek kuruluşundan ücret araştırması yapılması gereklidir.Bu konuda eksik incelemeyle karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 275.000.000 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 4.11.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

Old 03-08-2009, 11:55   #3
avahmetevcimen

 
Varsayılan

Üstad SSK primlerinin eksik ödenmesi halinde işçiye haklı fesih hakkı tanındığına ilişkin yargıtay kararları sunulmuş.. fazla çalışma yönünden ise;

"Ülkenin genel yararları yahut işin niteliği veya üretimin artırılması gibi nedenlerle fazla çalışma yapılabilir. Fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır. Fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamaz. 4857 SK -41

Bu nedenle işçinin onayına bağlı değildir ve çalışma koşullarının değiştirilmesi
sayılmaz.. diye düşünüyorum.. saygılar.
Old 03-08-2009, 12:03   #4
avahmetevcimen

 
Varsayılan

GERÇEK ÜCRETİN İSPATI :

şöyle bir yargıtay kararı var.

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda ....

saygılar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
haklı nedenle fesih advocat63 Meslektaşların Soruları 3 18-01-2009 23:51
İş Kanununa göre haklı fesih hukukcu15 Meslektaşların Soruları 3 19-03-2008 09:54
haklı nedenle fesih ersen Meslektaşların Soruları 1 07-06-2007 08:51
haklı nedenli fesih av_mine Meslektaşların Soruları 4 28-02-2007 16:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06798005 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.