Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kazı yapmak suretiyle yan arazilerde çökme tehlikesi oluşturmak/TCK /uzamış zamanaşım

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-09-2010, 09:19   #1
furugferruhzad

 
Varsayılan Kazı yapmak suretiyle yan arazilerde çökme tehlikesi oluşturmak/TCK /uzamış zamanaşım

Kazı yaparak yan arazilerde heyelan tehlikesi oluşturmak,haksız fiil ve uzamış ceza zamanaşımı konusunda sorularım var.
Tespit yapılıyor.Kısmi dava açılıyor.Tespitle belirlenen değer çok yüksek.Kısmi davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutuluyor.Failde yanılma var.İki fail var.Dava da birinci davalı hariç diğer davalının başka biri olduğu öğreniliyor.Tespitten itibaren 1 yıl geçmiş ve herhangi bir ek dava açılmamış.Kısmi davada dinlenen tanıklar başka bir fail adı zikrediyor ve halen kapalı galeri şeklinde kazı çalışmalarının devam ettiğini söylüyor.Tespitten itibaren 1 yıl içinde dava açılmadığı için doğru gösterilen 1. davalı yönünden 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş mudur?

1)Kapalı galeri şeklinde işletime ve kazıya devam edildiği için süren zarar var kabul edilebilir mi?

2)Fiil suç mudur?Uzamış ceza zamanaşımına tabi miyiz?

3)Her halükarda 10 yılık süreye tabi miyiz?
Old 20-09-2010, 15:58   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan furugferruhzad
Kazı yaparak yan arazilerde heyelan tehlikesi oluşturmak,haksız fiil ve uzamış ceza zamanaşımı konusunda sorularım var.
Tespit yapılıyor.Kısmi dava açılıyor.Tespitle belirlenen değer çok yüksek.Kısmi davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutuluyor.Failde yanılma var.İki fail var.Dava da birinci davalı hariç diğer davalının başka biri olduğu öğreniliyor.Tespitten itibaren 1 yıl geçmiş ve herhangi bir ek dava açılmamış.Kısmi davada dinlenen tanıklar başka bir fail adı zikrediyor ve halen kapalı galeri şeklinde kazı çalışmalarının devam ettiğini söylüyor.Tespitten itibaren 1 yıl içinde dava açılmadığı için doğru gösterilen 1. davalı yönünden 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş mudur?

1)Kapalı galeri şeklinde işletime ve kazıya devam edildiği için süren zarar var kabul edilebilir mi?

2)Fiil suç mudur?Uzamış ceza zamanaşımına tabi miyiz?

3)Her halükarda 10 yılık süreye tabi miyiz?

Anlatımınız dahilinde mala zarar verme suçu var gibi görünmekte ise de bildiğiniz üzere bu suçun manevi unsuru kasıttır. Bu nedenle uzamış ceza zamanaşımının söz konusu edilemeyeceğini düşünüyorum.

Diğer taraftan kazıya devam edildiğini belirtmişsiniz; bu ahvalde halen zararın kapsamının tam olarak belirlenemediği; başka bir ifadeyle zararın devam ettiği bir durum söz konusu olmakla somut olayınızda zamanaşımı süresinin işlemeye başlamadığı kanaatindeyim.

Saygılar...
Old 21-09-2010, 11:28   #3
furugferruhzad

 
Varsayılan

Sayın Nevra Hanım;
Değerli bilgi ve öneriniz için teşekkürler.Ben de aynı şeyleri düşünüyorum.Bir sorum daha olacak yardımcı olursanız sevinirim;A şirketi kömür ocağında çeşitli ve değişen şirketlerle anlaşmalar yaparak kazı çalışmalarına devam ediyor.Yapılan kazı bizim müvekkillerin arazilerinde ciddi zararlara sebebiyet veriyor.Dinlenen tanıklardan zararın devamedegeldiği gerçek failin diğer şirketler ile anlaşma yaparak kazı çalışması yaptıran A şirketi olduğu şekillenip somutlanıyor.Bu durumda haksız fiil faili kimdir?A şirketi olduğu kesin.Bu şirketle anlaşmalar yaparak sürekli değişen diğer şirketler de(sanırım kiralama benzeri bir akit yapıyorlar imzalanan akitlerin ne olduğunu tam olarak anlayabilmiş değilim)haksız fiil faili midir?Bunu nasıl belirleyeceğiz?
Old 21-09-2010, 11:57   #4
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın furugferruhzad,

Rica ederim .

A Şirketi ile kazı yapma konusunda anlaşma/sözleşme yaptığı diğer şirketler arasındaki akdi ilişki, tarafların iç ilişkisidir ve müvekkilinizi ilgilendirmez; başka bir ifadeyle, kazının yapılması konusunda denetim yetkisi olmadığını/işi tamamen devrettiğini/diğer şirketlerle arasındaki ilişkide kontrol ve sorumluluğu olmadığını v.b. iddiaları ileri sürecek olan A Şirketidir. Buna muadil şayet A Şirketi ile diğer şirketler arasında kazı/kömür ocağı işinin tamamen devredilmesi söz konusu değilse A Şirketi diğer (fiilen kazı çalışmasını yapan) şirketlerle birlikte müvekkilinize karşı sorumludur(diye düşünüyorum ).

Saygılar...
Old 21-09-2010, 12:50   #5
furugferruhzad

 
Varsayılan

Eski tespit hükmüne göre bu şirketlerden birini ve asıl mesul a şirketini açtığımız kısmi bir dava ile takip etmekteyiz.Bu durumda eski tespit hükmüne göre 1 yıllık süre içinde ek dava da açılmadı müvekkiler rakam çok büyük olduğu için açmak istemediler ama ben de yazılı bir beyanları yok benim hukuki sorumluluğum doğar mı ben davadan çekileceğim.
Old 21-09-2010, 12:53   #6
furugferruhzad

 
Varsayılan

Müvekkiller kısmi dava açmak üzere görevlendirdiler vekaletnameler ile bir kısım masraf bırakıp gittiler.Gerçekten çok korkuyorum.Kısmi davayı açtık.Kalan rakam üzerinde kendileri ile iletişim kurmam mümkün olmadı.Açılan davada aleyhine tespit yapılan o tarihte orada devren çalışan şirket yetkilisi de kayıp zaten tebligat bile yapılamıyor.Hem müvekkillerle hem bu durumlarla uğraşabilecek gücüm kalmadı davadan çekileceğim korkum müvekkiler bana ek dava açmadın deyip bana bir tazminat davası falan açarlar mı?Ne olur yardımcı olun.Sağolun.
Old 21-09-2010, 13:09   #7
furugferruhzad

 
Varsayılan

Ek dava açmam için bana hiç bir masraf getirilmediği gibi bu süre zarfından 1 müvekkilim hariç hiç biri ile de iletişim şansım olmadı,sadece bırakılan kısmi dava için verilen bir miktar avans dışında bir şey görmedim,müvekkiller beni arayıp tehdit edip eski tespit hükmünü zamanaşımına uğrattın seni dava edeceğiz deyip durmaktalar.davadan çekilmek dışında aklıma bir şey gelmiyor,
Old 21-09-2010, 13:53   #8
furugferruhzad

 
Varsayılan

AVUKATLIK ÜCRETİNİN BELLİ BİR İŞE HASREDİLMESİ:

Madde 173 - Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kararlaştırılan avukatlık ücreti yalnızca avukatın üzerine almış olduğu işin karşılığı olup, mukabil dava, bağlantı ve ilişki bulunsa bile başka dava ve icra kovuşturmaları veya her türlü hukuki yardımlar ayrı ücrete tabidir.

Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harc ve giderler iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekte avukata veya gerektiği yere ödenir. Bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için, yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerektir. Avukatın iş için yapacağı yolculuk masrafları ve bulunduğu yerden ayrılma tazminatı, anlaşma gereğince iş sahibi tarafından ayrıca ödenir. Bu giderler peşin olarak ödenmedikçe avukat yolculuğa zorlanamaz. Bu hükmün aksine sözleşme yapılabilir.

Bir de bunu bulabildim
Old 21-09-2010, 15:15   #9
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın furugferruhzad,

Öncelikle sayın meslektaşlarımızca çokça tereddüde düşülmesi sebebiyle belirtmek isterim ki; avukatın yaptığı harcama ve giderlerin tamamının, müvekkili tarafından avukata peşin olarak verilmiş olduğu yasal karine olarak kabul edilir (sebebi avukatın yaptığı tüm işlerin, müvekkilinin hukuki alanında sonuçlar doğuruyor olmasıdır); bunun aksini iddia eden avukat, işbu iddiasını ispatla mükelleftir.

Diğer taraftan ikame ettiğiniz davada yukarıda da açıkladığım sebeplerle henüz zamanaşımı süresinin işlemeye başlamadığı kanaatindeyim. Bu aşamada davadan çekilmek niyetinde iseniz müvekkillerinize davanın ıslahını isteyip istemediklerini, ıslah istemeleri halinde ıslah harç ve giderlerinin ödenmesi gereğini, ödenmemesi halinde vekillikten istifa edeceğinizi ve ayrıca vekalet ücretinizin de tarafınıza ödenmesi gereği ile ilgili bir ihtarname keşide ederek süre verebilir; işbu süre sonunda da vekillikten istifa edebilirsiniz (diye düşünüyorum).

Saygılar...
Old 03-03-2011, 12:34   #10
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan furugferruhzad
...Dava da birinci davalı hariç diğer davalının başka biri olduğu öğreniliyor.Tespitten itibaren 1 yıl geçmiş ve herhangi bir ek dava açılmamış. Kısmi davada dinlenen tanıklar başka bir fail adı zikrediyor ...1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş mudur?..

Elimdeki bir dava hakkında araştırma yaparken gördüğüm YHGK na ait aşağıdaki karar, forum konusunu aklıma getirdi; daha sonra araştırma yapacak meslektaşlarımızın karardaki gerekçe ve açıklamalardan faydalanması amacıyla eklemek istedim.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 17.09.2008 T., 2008/4-558 E., 2008/547 K.: "Taraflar arasındaki “maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 09.11.2005 gün ve 2005/143E-344K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 02.04.2007 gün ve 2006/6189E-2007/4346K sayılı ilamı ile;


( ... 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının, davalılardan A____ G____'e yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-Davacının, diğer davalı şirkete yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı gerçek kişi hakkındaki davanın kesin hüküm nedeniyle, davalı şirkete yönelik davanın ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı, davalı tarafça yapılan hafriyat çalışması sırasında zarar gören evi ve eşyaları nedeniyle tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, zarar tespitinin 09.04.2001 gününde yapıldığı; davanın ise 10.5.2002 tarihinde açıldığı ve yasada ön görülen bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle yazılı biçimde karar verilmiştir. Zamanaşımının başlangıcı bakımından, failin ve zararın öğrenildiği tarih esas alınmalıdır. Davacı, 09.04.2001 gününde yapılan tespit sonrasında düzenlenen 14.05.2001 tarihli bilirkişi raporunun 28.05.2001 gününde tebliği ile zararı öğrenmiştir. Şu durumda, BK.’nın 60/1.maddesinde düzenlenen zamanaşımı süresi dolmadan 10.05.2002 günü eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davalı şirkete yönelik davanın esasının çözümlenmesi gerekir. Karar, açıklanan nedenle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiş... ),

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı N____ B____ dava dilekçesinde; Davalı A____’in komşu 9 no'lu parsel üzerinde gerekli önlemleri almadan hafriyat çalışmasına başlaması nedeniyle kendisine ait taşınmaz üzerinde bulunan ev ve müştemilatının yıkıldığını, 09.04.2001 tarihinde mahkemeye yaptırdığı tespit sonucu ibraz edilen bilirkişi raporunun kendisine 28.05.2001 tarihinde tebliğ edildiğini, bilirkişi raporu ile 8.160.00 YTL. zarar meydana geldiğinin belirlendiğini, eldeki davadan önce , davalı A____ aleyhine aynı konuda Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2001/491 E. sayılı dava açtığını, anılan mahkemece, zararın davalı A____ tarafından değil, komşu parsel malikleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzalayan G____ Turizm Limited Şirketi tarafından verildiği gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddedildiğini, kararın temyiz ve karar düzeltme aşamasından geçerek 02.12.2002 tarihinde kesinleştiğini, eldeki davada; 8.160.00 YTL. zararın 09.04.2001 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar A____ G____ ve G____ Turizm Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde; A____ G____ yönünden davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, davalı şirket yönünden ise, 15.02.2001 tarihinde yapılan hafriyat nedeniyle meydana gelen zararın tespitinin 09.04.2001 tarihinde yapıldığını,bu durumda davacının haksız fiili öğrenme tarihinin 15.02.2001 olduğunu, davanın ise 10.05.2002 tarihinde 1 ( bir ) yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını ileri sürerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini cevaben istemiştir.

Mahkemece, davalı A____ G____ aleyhine açılan davanın kesin hüküm sebebiyle reddine,davalı şirket yönünden ise; davacı, mahkemeden 09.04.2004 tarihinde tespit talebinde bulunduğundan, en geç bu tarihte fiili ve faili öğrenmiş olduğu kabul edilerek; davanın, Borçlar Kanununun 60.maddesinde öngörülen 1 ( bir ) yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 10.05.2002 tarihinde açıldığı belirtilerek zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir.

Özel Dairece,yukarıda belirtilen gerekçe ile karar bozulmuş,yerel mahkemece ilk hükümde direnilmiştir.

Borçlar Kanunu'nun zamanaşımını düzenleyen 60. maddesinde; "Zarar ve ziyan yahut mânevi zarar namıyla nakdi bir meblâğ tediyesine müteallik dâva, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz. Şu kadar ki zarar ve ziyan dâvası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun ve müruru zamana tâbi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsî dâvaya da o müruru zaman tatbik olunur." hükmü yer almaktadır.

Anılan maddede haksız fiillerle ilgili üç tür zamanaşımı öngörülmektedir. Bunlar, bir yıllık kısa zamanaşımı; on yıllık uzun zamanaşımı ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımıdır.

Haksız fiil nedeniyle tazminat alacakları bir yıllık kısa zamanaşımına tabi tutulmuş olup, bu süre "mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttıla tarihinden itibaren" işlemeye başlayacaktır.

Zamanaşımı süresinin başlaması için zarar görenin hem zararı, hem de failini öğrenmesi gerekmektedir. Bunlardan sadece birinin öğrenilmesi kısa zamanaşımı süresinin işlemesi için yeterli değildir.

Gerek uygulamada gerekse bilimsel görüşlerde de bir senelik zamanaşımının zarara ve faile ıttıladan itibaren işlemeye başlayacağı kabul edilmektedir ( Hukuk Genel Kurulu’nun 22.10.2003 gün ve 2003/4-603E.-594K.; 16.02.2005 gün, 2004/4-764 E., 2005/75 K.; 12.07.2006 gün, 2006/4518 E.-526K. sayılı kararları, Tazminat Hukuku;Mustafa Reşit Karahasan ,Cilt:2, sayfa:457,467, Borçlar Hukuku;Umumi Kısım, Çeviren; Cevdet Edege,Cit:1-2,Sayfa:697 ).

Somut olayda, davacı 09.04.2001 günü tespit talebinde bulunduğu sırada zararı öğrenmiş ve önce davalı A____ G____ aleyhine 04.07.2001 tarihinde dava açmıştır. Ancak Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesi 05.12.2001 gün ve 2001/491E. -962K. sayılı kararı ile ; hafriyatı A____ G____’in değil G____ Turizm Nakliyat Gıda Tic.Ltd.Şti.’nin yaptığı gerekçesiyle dava husumet nedeniyle reddedilmiştir. Davacı gerçek faili, anılan red kararının kendisine tebliğ edildiği 07.03.2002 tarihinde öğrenmiştir. Eldeki bu dava ise bir sene geçmeden 10.5.2002 tarihinde açılmıştır.

Davalılar, davacının gerçek faili daha önce öğrendiğini yeterli delillerle kanıtlayamamışlardır. Aksine davacı tanıkları inşaatın önündeki levhada şirket adının yazmadığını söylemişlerdir. O halde dava süresinde açılmıştır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.09.2008 gününde, oybirliği ile karar verildi."

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=10659

Saygılar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Fahiş su faturası ve suyun kapatılması tehlikesi Av. Aylin Kaya Meslektaşların Soruları 1 16-02-2010 13:29
Hisseli arazilerde cebri icra Av.Serhat Günenç Meslektaşların Soruları 1 04-06-2009 12:32
E-kİtap OluŞturmak kobayhemster Teknoloji ve Bilgisayar 1 03-04-2008 22:49
İcbar Suretiyle Irtikap mı ikna Suretiyle Irtikap mı? Nesrin D. Meslektaşların Soruları 6 19-01-2007 20:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04272699 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.