Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Menfi Tespit Davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-02-2012, 14:24   #1
researcher

 
Varsayılan Menfi Tespit Davası

Merhabalar..
Menfi tespit davası borca itiraz edilmediği veya itiraz edilip de itirazın kaldırıldırıp takip kesinleştiğinde açılabilmekteydi bildiğim kadarıyla. icra hukuk mahkemesinde İtirazın kaldırılması davası devam ederken menfi tespit davası açılabilir mi menfi tespit davası kesin delillerle mi ispat edlilir?Örneğin yazılı kira sözleşmesi olan kira ilşkisinde kiracının tahliyeyi gerçeklşetiği tanık delili ile ispat edilebilir mi?yanıtlar için şimdiden teşekkürler..
Old 21-02-2012, 14:55   #2
tiryakim

 
Varsayılan

Yazılı kira sözleşmesinin bulunduğu durumlarda tanık dinlenemez...Yazılı Sözleşmenin bulunduğu durumlarda sözleşmeye karşı ileri sürülebilecek işlemler için tanık deliline başvrulmaz...

T.C.YARGITAY
6.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/4343
Karar: 2010/7982
Karar Tarihi: 28.06.2010
 
TAHLİYE DAVASI - TEMERRÜT NEDENİ İLE KİRALANANIN TAHLİYESİ İSTEMİ - DAVALIYA YEMİN TEKLİF ETME HAKKI BULUNDUĞUNUN HATIRLATILMASI - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ
ÖZET: Olayda, davalı cevap dilekçesinde her türlü yasal delile dayanmış olup bunun içinde yemin delilinin de bulunduğunun kabulü ile davalının savunmasını kanıtlaması yönünden yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak davalının yemin teklif etmesi halinde, davacıya yemin eda ettirilmesi için usulüne uygun yemin davetiyesi çıkarılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekir.
(818 S. K. m. 260)
Dava: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak niteliği itibariyle duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Uyuşmazlık, temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalı kiracının taşınmazın 2006 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarına ait aylık 1.000-TL üzerinden 6,000-TL kira parasından sadece 2.000-TL ödediğini, bakiye 4.000-TL kira parasının ödenmesi için ihtarname gönderilmesine rağmen, 30 gün içinde ödeme yapılmadığını, temerrüt oluştuğundan BK 260. maddesi uyarınca temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı vekili, ihtarname tebliğinden itibaren 30 gün içinde ödeme yapıldığını, buna rağmen kötü niyetli tahliye davası açıldığını, kira parasının bir kısmını banka hesabına, bir kısmını elden kapalı zarf içinde Beşiktaş'ta Mutlu Eczanesindeki davacının arkadaşına verildiğini, bir kısmının ise yine elden davacının eşine makbuz karşılığı verildiğini, tüm kira bedelinin yasal süresinde ödendiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının 2006 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları kira parasından bakiye 4.000-TL kira parasının ödenmemesi nedeni ile noter ihtarı tebliğ edildiğini, talep edilen kira parasının ödemesinin 30 gün içinde yapıldığına ilişkin bir belge sunulmadığını, temerrüt oluştuğundan davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 01.10.2003 başlangıç tarihli 3 yıl süreli, aylık peşin 1.000-TL ödemeli kira sözleşmesi hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kira parasının bir kısmının davacının Beşiktaş'ta bulunan Mutlu Eczanesindeki arkadaşına elden, bir kısmını ise davacının eşine makbuz karşılığı ve bir kısmını da banka hesabına ödediğini savunmuştur. Bu durumda kira parasının ödendiğinin, davalı tarafından kanıtlanması gerekir. Tarafların bildirdiği kira bedeli dikkate alındığında ödeme savunmasının tanık ile kanıtlanması mümkün değildir. Davalı ödeme savunmasını yazılı belge ya da kesin delillerle kanıtlayabilir. Davalı cevap dilekçesinde her türlü yasal delile dayanmış olup bunun içinde yemin delilinin de bulunduğunun kabulü ile davalının savunmasını kanıtlaması yönünden yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak davalının yemin teklif etmesi halinde, davacıya yemin eda ettirilmesi için usulüne uygun yemin davetiyesi çıkarılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK. nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.06.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi
Old 21-02-2012, 14:57   #3
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

19.Hukuk Dairesi
Esas: 2000/5579
Karar: 2000/8104
Karar Tarihi: 27.11.2000


İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - İTİRAZIN KALDIRILMASI - DERDESTLİK

ÖZET : Mahkemece, davacının, icra takibine itiraz üzerine İcra Tetkik Merciinde dava açıp bunu takipsiz bırakarak itirazın iptali davası açtığı, İcra Tetkik Merciinde derdest bir dava mevcut iken yeni bir dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı icra takibine itiraz olunması üzerine 1.6.1999 tarihinde İcra Tetkik Merciinde itirazın kaldırılması davası açmış ise de, bu davayı takip etmeyerek 7.7.1999 tarihinde müracaata bırakmış ve 3.8.1999 tarihinde itirazın iptali davasını açarak, İİK'nun 67.maddesindeki genel yetkili mahkeme yolunu tercih ettiğini ortaya koymuş ve takip edilmeyen İcra Tetkik Merciindeki davada 12.10.1999 tarihinde işlemden kaldırılmıştır.
Bu durumda mahkemece derdest bir dava bulunmadığı gözetilerek işin esasına girilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekir.



(2004 S. K. m. 67)

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, dava dışı Şerafettin A.'ya kullandırılan krediye davalının kefil olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı savunmasında, davacının İcra Tetkik Mercii'nde de itirazın kaldırılması davası açtığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacının, icra takibine itiraz üzerine İcra Tetkik Merciinde dava açıp bunu takipsiz bırakarak itirazın iptali davası açtığı, İcra Tetkik Merciinde derdest bir dava mevcut iken yeni bir dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı icra takibine itiraz olunması üzerine 1.6.1999 tarihinde İcra Tetkik Merciinde itirazın kaldırılması davası açmış ise de, bu davayı takip etmeyerek 7.7.1999 tarihinde müracaata bırakmış ve 3.8.1999 tarihinde itirazın iptali davasını açarak, İİK'nun 67.maddesindeki genel yetkili mahkeme yolunu tercih ettiğini ortaya koymuş ve takip edilmeyen İcra Tetkik Merciindeki davada 12.10.1999 tarihinde işlemden kaldırılmıştır.

Bu durumda mahkemece derdest bir dava bulunmadığı gözetilerek işin esasına girilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.11.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.



T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
E. 1999/1342
K. 1999/1570
T. 1.3.1999
• İTİRAZIN KALDIRILMASI ( Aynı Anda İtirazın İptali Davası Açılması )
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( İtirazın Kaldırılması İstendiği Halde Açılan )
• DERDESTLİK ( İtirazın Kaldırılması Yoluna Başvurulduğu İlk İtirazı )
2004/m.67
ÖZET : İcra Tetkik Merciinde itirazın kaldırılması isteği, mahkemedeki bir davada derdest olarak kabul edilemeyeceği gibi kesin hüküm olarak da nitelendirilemez. Bu nedenle alacaklı bu iki hakkı bir arada kullanabilir.
DAVA: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Dava itirazın iptali, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili davalının dava konusu taşınmazda 1.11.1997 başlangıç tarihli sözleşmeyle kiracı olduğunu, sözleşmenin özel şartlar 2. maddesi gereği tüm kira yılına ait kira bedelinin muaccel hale geldiğini, kira bedellerinin ödenmesi için başlatılan icra takibi nedeniyle davacıya 7/30 günlük ihtarlı ödeme emri tebliğ edildiğini, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile kiralanandan tahliyesini talep etmiştir. Davalı aynı konuda davacının İcra Tetkik Mercii Hakimliği`nden itirazın kaldırılmasını istediğini, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece de davacının itirazın kaldırılması için İcra Tetkik Mercii Hakimliği`ne talepte bulunduğu bu nedenle ayrıca mahkemede dava açamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. İlamsız icra takibine itiraz halinde alacaklının iki hakkı vardır. Alacaklı tetkik merciinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir ya da İcra İflas Kanunu`nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası açabilir. Olayımızda alacaklının bu iki yolu kullanabilip kullanamayacağı sorusu karşımıza çıkmaktadır. İcra hukuku takip hukukudur. İcra Tetkik Merciinde itirazın kaldırılması isteği, mahkemedeki bir davada derdest olarak kabul edilemeyeceği gibi kesin hüküm olarak ta nitelendirilemez. Bu nedenle alacaklı bu iki hakkı bir arada kullanabilir. Bunu önleyen bir yasa hükmü de yoktur. Ancak alacaklı tetkik merciinin kesinleşen kararıyla hakkı istihsal etmişse onu infaz ettirmeyerek dava açmasında veya davayı yürütmesinde bir yararı olmayacaktır. Bu durumda davanın reddi gerekecektir. Bu nedenle işin esası incelenip neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.`nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 1.3.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 22-02-2012, 16:11   #4
yılmazkan

 
Varsayılan

İtirazın kaldırılması davası devam ederken menfii tespit açılabilir diye düşünüyorum. Burdaki ispat vasıtaları daha geniş olmakla birlikte sayın Tiryakim'inn söylediği gibi yazılı sözleşme varsa karşı iddaiların da yazılı belge ile ispatı gerekir. Tahliye iddiası da yazı ile ispatlanmalıdır. Yargıtay eskilerde verdiği bazı kararlarında tahliye halinin eylemli bir durum olduğunu bu yüzden tanıkla da ispatlanabileceğini kabul ediyordu diye hatırlıyorum.
Old 22-02-2012, 16:19   #5
Av. Öznur Aktürk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan researcher
Merhabalar..
Menfi tespit davası borca itiraz edilmediği veya itiraz edilip de itirazın kaldırıldırıp takip kesinleştiğinde açılabilmekteydi bildiğim kadarıyla. icra hukuk mahkemesinde İtirazın kaldırılması davası devam ederken menfi tespit davası açılabilir mi menfi tespit davası kesin delillerle mi ispat edlilir?Örneğin yazılı kira sözleşmesi olan kira ilşkisinde kiracının tahliyeyi gerçeklşetiği tanık delili ile ispat edilebilir mi?yanıtlar için şimdiden teşekkürler..

Sayın researcher,
İtirazın kaldırılması davası devam etmekteyken menfi tespit davası açmanıza hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Tahliye sorunuza ilişkin olarak ise, Yargıtay'ın yerleşik içtihatları ile kiralananın tahliyesinin başlı başına kiracının edimlerini tamamen yerine getirdiği anlamına gelmediği, anahtarların da kiralayana teslimi gerektiği, anahtar tesliminin ise hukuki bir olgu olması itibariyle yazılı belge ile kanıtlanması gerektiğidir. Dolayısıyla tahliyeye ve anahtar teslimine ilişkin olarak karşı tarafın açık muvafakati olmaksızın tanık dinletemeyeceğiniz kanaatindeyim.
Saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Menfi tespit davası ile alacak (eda) davası birlikte açılabilir mi? av.s_ulusinan Meslektaşların Soruları 6 22-05-2014 11:24
tüketici mahkemesinde menfi tespit davası ve istirdat davası açılabilir mi? dilaykar Meslektaşların Soruları 10 14-12-2011 17:57
Menfi Tespit Davası vselek Meslektaşların Soruları 1 07-09-2011 14:18
senet iptali davası ve menfi tespit davası, derdestlik itirazı tuncay07 Meslektaşların Soruları 3 31-08-2010 23:20
İstirdat davası menfi tespit davası hükmünde midir? ad-hoc Meslektaşların Soruları 3 11-01-2010 15:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04686093 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.