Maliki Tapu Kaydindan Anlaşilmayan Taşinmazin Olağanüstü Zamanaşimi Ile Kazanilmasi

İyi günler sayın meslektaşlarım,

Müvekkilim, bir tarlayı yaklaşık 50 yıldır sürmektedir. 50 yıllık süreye kendisinden önce babasının kullanımı da dahildir.
Bu tarlanın tapuya kayıtlı maliki bir başkası olup 1300 doğumlu Ahmet kızı Ayşe X olarak gözükmektedir. Ancak nüfusta kayıtlı böyle bir kişi bulunmamaktadır.

Fakat müvekkilim köyde yaptığı araştırma ile 1300 doğumlu Ahmet kızı Ayşe Y adında birisinin yıllar önce öldüğünü ve tapuya soyadının yanlış yazılmış olabileceğini öğrenmiştir.

1- Bu durum TMK Md.713 uyarınca, tapu kaydından malikin kim olduğu anlaşılamaması durumuna girer mi? (Çünkü malik olarak gözüken kişi nüfusta yok )

2- Girmeyerek soyadının yanlış yazıldığının anlaşılması durumunda ise bu davanın kazanılma ihtimali yok diye düşünüyorum, çünkü Anayasa Mahkemesi kararı ile malikin 20 yıl önce ölmüş olması hükmü maddeden çıkarıldığı için dayanağımız kalmıyor. Bu düşünceme katılıyor musunuz?

1- Yargıtay ulaşılamayan tapu malikinin "tapu kayıtlarından kim olduğu anlaşılamayan" kişi olarak kabul etmiyor.

2- Anayasa mahkemesi kararları geriye yürümediğinden ilgili hüküm iptal edilmeden önce 20 yıllık olağanüstü kazanma şartları oluşmuşsa kazanılmış haklar korunur demekte 8. Hukuk Dairesi. (22.12.2011 tarih, 2010/5048E -2011/7468K)

Benzer olaya ilişkin davam salı günü kabulle sonuçlandı. Hazine temyiz edecektir sonucun gelmesi 1 yıl kadar sürer tahminimce.

Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim.

1- Mahkeme tapuda malik olarak gözüken kişiyi sorduğunda böyle bir kişinin nüfusta bulunmaması hali "tapu kayıtlarından kim olduğu anlaşılamayan" durumuna girer diye düşünmüştüm.

2- Evet bizim olayımızda ilgili hüküm iptal edilmeden evvel 20 yıllık süre tamamlanmış. O zaman buna dayanarak davamı açabilirim.
Çok teşekkürler

Bir de bu durumda davayı, hem hazineye hem de tapu malikine mi yönelteceğiz ?

Tabi davanızda talebinizi terditli açarak iki ihtimale dayanarak da talep edebilirsiniz, ancak ilgilendiğim dava sebebiyle epey araştırma yapmıştım. Davayı bir başka meslektaş açmış, onun vefatı üzerine dosya bana gelmişti. dava x oğlu y oğlu z adına tapuda kayıtlı olan gayrimenkulün kadastro çalışmaları sırasında malikinin kim olduğu belli olmadığından hazine üzerine tesciline itirazdı.
yaptığı araştırmalarda tapu adı geçen şahsın mirasçılarına ulaşamama, etrafta kimsenin tanımıyor olması onun kim olduğunun anlaşılmadığı anlamına gelmez doğrultusunda onlarca yargıtay kararına denk geldim, ıslahla davayı terditli yaparak 20 yıl sebebiyle teciline talep ederek kabul ile sonuçlandırdım.

Lale Sirmen'in Eşya Hukuku kitabında da çok kısa olarak bundan bahsetmiş, dosyaya sunduğum kararı da kitaptan bulmuştum.

Alıntı: Yazan olgu Tabi davanızda talebinizi terditli açarak iki ihtimale dayanarak da talep edebilirsiniz, ancak ilgilendiğim dava sebebiyle epey araştırma yapmıştım. Davayı bir başka meslektaş açmış, onun vefatı üzerine dosya bana gelmişti. dava x oğlu y oğlu z adına tapuda kayıtlı olan gayrimenkulün kadastro çalışmaları sırasında malikinin kim olduğu belli olmadığından hazine üzerine tesciline itirazdı. yaptığı araştırmalarda tapu adı geçen şahsın mirasçılarına ulaşamama, etrafta kimsenin tanımıyor olması onun kim olduğunun anlaşılmadığı anlamına gelmez doğrultusunda onlarca yargıtay kararına denk geldim, ıslahla davayı terditli yaparak 20 yıl sebebiyle teciline talep ederek kabul ile sonuçlandırdım. Lale Sirmen'in Eşya Hukuku kitabında da çok kısa olarak bundan bahsetmiş, dosyaya sunduğum kararı da kitaptan bulmuştum.

Sayın meslektaşlarım,
Müvekkilimin hissedarı olduğu ve 30 yıldan fazla süredir zilyetliğinde bulunan tarlanın diğer hissedarları olarak tapuda x oğlu y,x oğlu z dışında bir bilgi yok.Nüfusta da herhangi bir bilgiye ulaşamadık.Doğal olarak bu kişilerin var olup olmadığı ve ölmüş iseler ölüm tarihleri de bilinmiyor.Ölüm tarihini de bilmediğimizden 20 yıl hesabını da yapamıyoruz.Bildiğimiz tek şey 1977 tarihinde tesis kadastrosunun yapıldığı ve hissedarların isimleri. Terditli dava mı açmalıyız?

Önerilerinizi bekliyorum.
Saygılarımla.

Sayın olgu, verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler. Ben de yaptığım araştırmada gerçekte var olmayan bir kişi adına kayıtlı ise(bizim olayımızda ki gibi) "malikinin kim olduğu belli olmaması" durumu olarak kabul edildiğini tespit ettim. Ancak yine de riske atmayıp dediğiniz gibi terditli açacağım.

Davalı olarak hazine ve tapuda yazılı malikin mirasçılarını (fakat böyle bir kişi olmadığı için mirasçısı da yok )mı göstermem gerekiyor?


Sayın Onur Özsoy, sayın olgu'nun da belirttiği gibi "ulaşılamaması" halini Yaargıtay kim olduğunun anlaşılmayacağı durumu olarak değerlendirmiyor. Eğer Any. Mah. kararının iptal tarihinden önce kazanılmış hakkınız varsa buna dayanmanızı öneririm.

Alıntı: Yazan Av. Buse Sayın olgu, verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler. Ben de yaptığım araştırmada gerçekte var olmayan bir kişi adına kayıtlı ise(bizim olayımızda ki gibi) "malikinin kim olduğu belli olmaması" durumu olarak kabul edildiğini tespit ettim. Ancak yine de riske atmayıp dediğiniz gibi terditli açacağım. Davalı olarak hazine ve tapuda yazılı malikin mirasçılarını (fakat böyle bir kişi olmadığı için mirasçısı da yok )mı göstermem gerekiyor?

Tapu malik olarak gözükenlere husumet yöneltiyorsunuz, ancak ulaşılamazsa tebligat ilanen yapılabileceği gibi hakim kayyım atanması kararı da verebilir.

Tapuda malik olarak gözüken kişi 1300 doğumlu sayın meslektaşım. Ancak nüfus kaydı olmadığı için mirasçısı da tespit edilemiyor.

Bu tür davalar tapuda malik gözükene husumet yönelterek açılması gerekiyor, bence davalıya kayyım atanmasını talep etmekten başka çareniz yok. Bahsettiğiniz tapu Osmanlı tapusu mu Türkiye Cumhuriyeti döneminde mi tutulmuş?
Doğum tarihi olan 1300 hicri takvime göredir, miladi takvime göre de 1882 -1883 yıllarına denk gelmekte. Osmanlı nüfus kayıtları istenip mahkeme mirasçıları için incelebilir.

Kayyım ataması yapılamaz bu tür davalarda. İlanen tebligat yapılması gerekir. (YGT. 2012/12707E. 2013/10365K.)