Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Miras

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-03-2009, 00:02   #1
Numerus Clausus

 
Varsayılan Miras

İyi geceler sayın meslektaşlarım...
Bir müvekkilimin miras ile ilgili bir davasında fikirlerinizi ve varsa bildiğiniz Yargıtay kararlarınızı almak istiyorum. Olay şu:
Müvekkilin babası, müvekkilin annesi öldükten sonra 2. kez evlenmiş ve 25 yıl kadar bu evliliği devam etmiş. Kendi adına olan ve 2. eşiyle oturdukları yüksek fiyatlı evi eşinin üstüne yapmış ve bunu satım gibi göstermiş. Müvekkil ve ağabeyi bunu öğrenince babalarına evi geri alması için baskı yapmışlar. Bunun üzerine babaları evi geri almak istemiş ancak eşi evin yalnızca %50 hissesinin vermiş ve bu hisse üzerine intifa hakkı koydurmuştur. Müvekkilin babası 5 yıl önce ölmüş. Müvekkil ve ağabey bu süreler zarfında üvey annelerinden herhangi bir talepte bulunmamışlardır. Daha sonra müvekkilin ağabeyi de alt soy bırakmadan ölmüştür, ancak eşi sağdır. Şu anda müvekkil bu evi geri almak istemektedir.
Bu konuda nasıl bir yol izleyebileceğimiz hakkında fikirlerinizi öğrenmek isterim Ben ne yapılabileceği hakkında tam bilgiye sahip değilim. Zaman ayırıp bilgi veren herkese teşekkür ederim.
Old 18-03-2009, 09:48   #2
fozyilmaz

 
Varsayılan

Muris muvazaası nedeniyle açılacak tapu iptali davasında satımın gerçekleştiği tarihte davalının taşınmazı satın alabilecek ekonomik gücünün olmadığı ispatlandığında lehe bir sonuç elde edilebilir.Yardımcı olabileceğini düşündüğüm bir yargıtay kararı sunuyorum.
TC
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/3413
K. 2004/4120
T. 12.4.2004
• MURİS MUVAZASI ( Sözleşme Tarafların Gerçek İradelerine Uymadığından Gizli Bağış Sözleşmeside Öngörülen Şekil Koşullarından Yoksun Bulunduğundan Geçersizliğinin Tesbitinin İstenebilmesi )
• MUVAZAA ( Muris Muvazaası Olarak Tanımlanan Muvazaanın Niteliği İtibariyle Nisbi Muvazaanın Türü Olması )
• SÖZLEŞMENİN GEÇERSİZLİĞİ ( Sözleşme Tarafların Gerçek İradelerine Uymadığından Gizli Bağış Sözleşmeside Öngörülen Şekil Koşullarından Yoksun Bulunduğundan Geçersizliğinin Tesbiti Lüzumu )
• MİRAS BIRAKANIN İRADESİ ( Muris Muvazaası İddiası - Temlikin Gerçek Yönünün Miras Bırakanın Asıl İrade ve Amacının Duraksamaya Yer Bırakmayacak Biçimde Ortaya Çıkarılmasına Bağlı Olması )
4721/m.716
818/m.213
2644/m.26
ÖZET : Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi ( mevsuf-vasıflı ) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacılar, miras bırakanlarının adına kayıtlı 2 parseldeki gayrimenkulü mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla davalı kardeşlerine devrettiğini, davalıya yapılan devrin muvazaalı olduğunu, herhangi bir bedel ödenmediğini ileri sürüp, davalı adına olan kaydın iptali ile miras payı oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, taşınmazı emlakçıdan parasını ödeyerek satın aldığını, iddiaların asılsız olduğunu, taşınmazı satın alabilecek gücü bulunduğunu, taşınmazlar için masraf yaptığını, bütün bunları davacıların bildiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, dava konusu taşınmazın miras bırakan tarafından dava dışı kişiye satıldığı bedelinin alındığı ve satış tarihinden çok sonra miras bırakanın öldüğü, davalının da taşınmazları dava dışı kişiden aldığı gerekçesiyle, yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Berna Dizdaroğulları Koç'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Dava, muris muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi ( mevsuf-vasıflı ) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Somut olaya gelince; tarafların ortak miras bırakanı Hatice Balık'ın tevhitle 2 parsel olan 244, 245, 246 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 02.02.1984 tarihli akitle ve toplam 3.000.000.TL. bedelle dava dışı Mehmet Hakkı Onaran'a temlik ettiği, bundan 3 ay sonrada adı geçenin anılan paylarını 10.05.1994 tarihli akitle bu kez 6.000.000.TL. bedelle davalıya intikal ettirdiği görülmektedir.

Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle değerlendirildiğinde, pay satışlarında öngörülen bedellerin bilirkişilerce saptanan gerçek değerlere nazaran sembolik mahiyette bulunduğu ve gerçek değerini yansıtmadığı, kısa sürede el değiştirme işlemleri yönünden temliklerin gerçek satış olgusu yönünden kuşku yarattığı, miras bırakanın taşınmazdaki paylarını satması için inandırıcı sebeplerin ileri sürülüp kanıtlanamadığı, satış bedelinin fazla olduğu ve bunun ödendiği yolundaki savunmanın da belge ile doğrulanmadığı, öte yandan ödendiği ileri sürülen paranın miras bırakanın terekesinden çıktığına ilişkin bir saptamanın da dosyaya yansımadığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, miras bırakanın dava dışı kişiye yaptığı temlikin gerçek bir satış olgusuna dayalı bulunmadığı, miras bırakanın davacı kızlarından mal kaçırmak amacıyla ve dava dışı kişiyi vasıta kılmak suretiyle oğluna intikali sağlamak düşüncesi ile hareket ettiği anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddedilmiş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir.

SONUÇ : Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.04.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
miras bırakandan önce ölen ilk eşin miras payı var mıdır? Av.Sergül Sandıkçı Meslektaşların Soruları 8 29-04-2010 13:13
mirasçının miras bırakan hayatta iken kendi miras payına düşecek miras payını satması prag Miras Hukuku Çalışma Grubu 3 03-12-2008 09:59
miras atrocity Meslektaşların Soruları 0 27-05-2008 21:46
Miras-miras Hukuku azmi Hukuk Soruları Arşivi 10 25-09-2006 16:54
Miras ertokmurat Hukuk Soruları Arşivi 1 23-08-2002 15:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03965497 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.