Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2008/630 K. 2008/3223 T. 12.06.2008 kararını arıyorum.

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-03-2022, 10:52   #1
Batu Han

 
Varsayılan Terditli Tasarrufun İptali Davasında Yargılama Usulü, Yetki ve Ücreti Vekalet

Esasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2008/630 K. 2008/3223 T. 12.06.2008 kararını arıyordum. Fakat konuyu açtıktan sonra buldum.

Karar tasarrufun iptali ile muvazaa davasının terditli şekilde tek bir dava üzerinden açılabilmesine ilişkin.

Alıntı:
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalılardan borçlu Ö.... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını bu nedenle borçlunun sahibi olduğu taşınmazlarını, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi sonucu açılan tescil davası ile davalı şirkete devri, davalı şirketin aynı taşınmazı R....’e onun da Vedat’a satışına ilişkin tasarrufların iptaline, taşınmazlar üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına bu mümkün olmadığı takdirde muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescile karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı şirket, R.... ve V....davanın reddini istemişlerdir.

Diğer davalı borçlu usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve cevap vermemiştir.

Mahkemece, taşınmaz vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edildiği tarihten itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece ilk tasarruf tarihinden itibaren İİK 284. maddesinde yazılı 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Ne varki davacı taraf dava dilekçesinde maddi vakıaları açıklamış, tasarrufların iptalini istemiş olmakla birlikte bu talebinin kabul görmemesi halinde satışların muvazaalı olarak yapılması nedeniyle taşınmazların devrine ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların tapu sicilinin borçlu Ö.... A....... adına tesisini istemiştir. Açıklanan şekli itibariyle dava terditli (kademeli) isteği içermektedir. Terditli davalar hakkında HUMK'da açık hüküm yoktur. Ancak gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında terditli davaların caiz olduğu düşünülmektedir. Mahkemece davacı tarafın asıl talebinin reddine karar verildiğine göre 2. (terditli) talep hakkında da karar verilmesi gerekirdi. Muvazaa hukuki nedenine dayalı açılan davalarda zamanaşımı ve sükut-ü hak süreleri söz konusu değildir. Somut olayda davacı taraf terditli davasını muvazaa iddiasına dayandırdığına göre davacı tarafın dilekçesinde dayandığı tüm deliller toplanmalı, keza davalıların da karşı delilleri sorulmalı, tüm delillerin toplamasından sonra yapılacak değerlendirmeye göre terditli talep konusunda hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu yönden kabulü gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 12.6.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu vesile ile şunu sorayım, esasen bu kararı arama nedenim terditli talepler reddedildiği taktirde davalı yan lehine çifte vekalet ücretine mi hükmedilir onu öğrenmekti. Ayrıca davalardan biri basit yargılama usulüne tabi, diğeri yazılı. Biri şahsi dava diğeri ayni. Burada farklı yargılama usulleri ve yetki kuralları bakımından çıkabilecek sorunlara ilişkin bir açıklama olur diye ummuştum. Bu konuda fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Old 14-03-2022, 19:08   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yargıtay 1.Hukuk Dairesi
Esas : 2019/876 Karar: 2021/1325
Karar Tarihi: 09.03.2021

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil - muhdesat aidiyetinin tespiti davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil talebinin reddine, muhdesatın aidiyeti talebinin kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince; tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafın bu yöne değinen isitinaf başvurusunun yerinde olmadığı, ancak taraf vekillerin harç ve vekalet ücretine ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, tapu iptali ve tescil talebinin reddine, muhdesat aidiyetinin tespiti yönündeki talebin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.03.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

Dava, tapu iptali ve tescil ile muhdesat aidiyetinin tespiti isteklerine ilişkindir.

Davacılar, 1730 parsel sayılı taşınmazdaki 18 dairelik apartmanda daire sahipleri olduklarını, bu daireler dışında apartmanda boş daire olmadığını, her birinin kaba inşaattan daire satın alarak 1998 yılından bu yana bu şekilde kullandıklarını, davalının 2014 yılında apartmanda arsa payının olduğu ve aynen taksiminin mümkün olmadığını ileri sürerek ... ... 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/114 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açtığını, bahsi geçen mahkemece kendilerine verilen süre içinde işbu davayı açtıklarını, apartmanda davalıya ait olan hisseye isabet eden bir daire bulunmadığını, davalının taşınmazda pay satın almasının, 2000 yılında yani, inşaat bitip tüm hisse sahipleri dairelerine yerleştikten 2 yıl sonra olduğunu, arsa sahibi ...'ın davacılardan sonra satış yapmadığını ve yapılmış ise bilgisi dahilinde olmadığını söylediğini, davalının fiilen olmayan veya hayali olan bir taşınmaz satın aldığını, bu nedenle tapu tescilinin haksız ve batıl olduğunu ileri sürerek muvazaa sebebiyle tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz üzerindeki apartmandaki dairelerin kendilerine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, dava dilekçesindeki tüm beyanların, muvazaa iddialarının hukuk ve gerçek dışı olduğunu, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu parsel üzerindeki binanın kaçak olması nedeniyle ortaklığın giderilmesi davası açmaktan başka çare kalmadığını, asıl olanın mülkiyet hakkı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının dava konusu taşınmazdaki 4/13 (16/52) hissesini 21.08.2000 tarihli resmi akit ile ... isimli bir kişiden satın aldığı, geçerli bir satış olduğu, davacıların muvazaa iddiasına dayanmalarına olanak bulunmadığı, tapu kayıtlarının oluşmasında da bir hatanın yapılmamış olduğu gerekçesi ile tapu iptali ve tescil talebinin reddine, ancak davalı tarafından açılmış olan ... ... 9. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/114 esas sayılı dosyasına konu ortaklığın giderilmesi davası sebebiyle davacıların muhdesatın aidiyetinin tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunduğu gerekçesi ile bu yönden davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince, tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafın bu yöne değinen istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, ancak taraf vekillerin harç ve vekalet ücretine ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, tapu iptali ve tescil talebinin reddine, muhdesat aidiyetinin tespiti yönündeki terditli talebin kabulüne, davalının tapudaki 3/12 payına tekabül eden muhdesat değeri olan 300.553.84 TL üzerinden harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı şekilde tapu iptali ve tescil talebinin reddine, muhdesat aidiyetinin tespiti yönündeki talebin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacıların ve davalının işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

Davalının yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nun “davaların yığılması” başlıklı 110.maddesinde; “ Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Somut uyuşmazlıkta davaların yığılması söz konusu olup asıl dava tapu iptali ve tescil, diğer dava ise taşınmaz üzerindeki muhdesatın davacılara ait olduğunun tespiti davasıdır. Yani iki ayrı dava söz konusudur.

Bu durumda asıl dava reddedildiğine göre taşınmazın zemin değeri esas alınmak suretiyle davalı lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

Davalı vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflardan gelen davalı vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz eden davalıya geri verilmesine, aşağıda yazılı 23.40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 09/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Alıntı:
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi
Esas: 2020/5525
Karar:2021/2392
Karar Tarihi: 08.03.2021
Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı, davalıdan satın aldığı otomobilin pert kaydı olduğunu öğrendiğinde 20/06/2014 tarihinde davalıya ihtarname göndererek sözleşmeden döndüğünü satış bedelinin kendisine iade edilmesini istediğini, davacının iade yapmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla satış bedeli olan 36.000 TL 'nin bu mümkün olmazsa aracın değerindeki düşüş nedeniyle uğradığı zararın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 05/01/2015 tarihli dilekçesiyle bilirkişi tarafından değer farkı olarak tespit edilen 12.000 TL'nin ihtarname tarihinden ve bu miktara bugüne kadar işlemiş faiz tutarı olan 1.656 TL nin dilekçe tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne 12.000 TL'nin 27.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen ilk kararın Yargıtay 13.HD'nin 2016/22906e. 2019/7047 k. Tarihli kararıyla hükmün gerekçesinde reddedilen faiz talebinin hangi kısıma ilişkin olduğu ile ilgili açık ve anlaşılır bir gerekçe gösterilmediği gerekçesiyle bozulması ve mahkemece bozmaya uyulması üzerine bu sefer ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren temerrüt oluştuğu belirtilerek yine davanın kısmen kabulüne 12.000 TL'nin 27.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere davalının bütün temyiz sebeplerinin reddi gerekir.

2-HMK’nın 111. maddesinde düzenlenen biçimde terditli dava açılabilir. Terditli davalarda aynı davalıya karşı birden fazla talep, aralarında bir aslilik ferilik ilişkisi kurmak suretiyle aynı dava dilekçesinde ileri sürülebilir. Ancak bu talepler arasında hukuki bağlantının bulunması şarttır. Öte yandan, anılan Yasa’nın 111/2. maddesinde belirtildiği üzere mahkemece davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz. Terditli (kademeli) olarak açılan davalarda ilk talebin reddine bağlı olarak ikinci talep hakkında kabul kararı verilmesi durumunda iki ayrı dava için iki ayrı harç ve yargılama giderlerine hükmedilemez. İkinci talep hakkında verilen karara göre harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderleri hakkında hüküm kurulur.

Somut olayda davacı satış bedeli olan 36.000 TL'nin iadesini olmazsa uğradığı zararın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 05/01/2015 tarihli dilekçesiyle zarar talebini bilirkişi raporu üzerine 12.000 TL olarak belirlemiştir. Mahkemece davacının ikincil talebi kabul edildiğine göre davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, 2.880,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi tekrar yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK m.438/7 hükmü gereğidir.

Sonuç: 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün "4-Davalı vekili için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.880,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine," şeklindeki 4.bendinin metinden çıkartılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, 609,30 TL bakiye harcın davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Somut olayınız için değerlendirme yapmanıza yardımcı olacak kararlar ekledim.

Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
15 HD 15/01/2008 tarihli 2007/210-2008/101 kararını arıyorum denizizm Meslektaşların Soruları 2 06-11-2013 11:27
Yargıtay 9. HD. 25.07.2008 gün 2008/27310 E, 2008/22095 K arıyorum. denizizm Meslektaşların Soruları 16 01-12-2012 14:44
"HGK.31.12.2008; 2008/1-772; 2008/790 sayılı kararıı arıyorum sailor1981 Meslektaşların Soruları 1 01-02-2012 12:20
Yargıtay 9. hukuk dairesi 08.07.2008 tarih, 2008 / 25370 Esas, 2008 / 19682 karar sayılı kararına ihtiyacım var KARİNE Meslektaşların Soruları 9 08-11-2011 00:03
Danıştay 12.Dairesinin 2007/1854 Esas 2008/5150 Karar ve 14.10.2008 tarihli kararını arıyorum Fatma KAPUÇAM Meslektaşların Soruları 3 22-08-2011 13:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04512691 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.