Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Danıştay kararı lazım

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-06-2016, 12:00   #1
Mtaslak

 
Varsayılan Danıştay kararı lazım

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25.12.2013 gün ve 2011/2123 Esas, 2013/4686 Kararı

ve

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25.12.2013 gün ve 2011/2420 E. 2013/4687 K. sayılı kararı lazım.

Tam metinleri paylaşırsanız çok memnun olurum. Teşekkürler.
Old 14-06-2016, 12:17   #2
Av.volkankaya

 
Varsayılan DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2011 / 2123 Karar No : 2013 / 4686 Kar

DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2011 / 2123
Karar No : 2013 / 4686
Karar Tarihi : 25.12.2013
İlgili Mevzuat :
1136 AVUKATLIK KANUNU ( Madde 95 )
2709 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI ( Madde 135 , Madde 138 )
DAVA : İstemin Özeti : Danıştay Ondördüncü Dairesinin 15/07/2011 günlü, E: 2011/13296, K: 2011/450 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Şehnaz Gençay Karabulut

Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; Gebze - Orhangazi - İzmir Otoyolu (İzmit Körfez Geçişi ve Bağlantı Yolları Dahil) projesi için çevresel etki değerlendirmesi sürecinin başlatılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Çevre ve Orman Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğü'nün 15/04/2011 günlü, 33538 sayılı işlemi ile dayanağı Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin Geçici 3. maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin 14/04/2011 günlü, 27905 sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay Ondördüncü Dairesinin 15/07/2011 günlü, E: 2011/13296, K: 2011/450 sayılı kararıyla; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan birisi olan "dava açma ehliyetinin, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade ettiği; her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen sübjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin; kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edileceği; Anayasanın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesinde; kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kurulan kamu tüzelkişilikleri olduğu, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamayacaklarının kurala bağlandığı; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun baroların kuruluş ve niteliklerini düzenleyen 76. maddesinin birinci fıkrasında baroların; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olduğu hükmüne yer verildiği; 95. maddesinde ise, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmanın, korumanın ve bu kavramlara işlerlik kazandırmanın Baro Yönetim Kurulunun görevleri arasında sayıldığı; ancak, baroların hukukun üstünlüğünü savunma görevinin avukatlık mesleğinin geliştirilmesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği; baronun avukatlık mesleğini ilgilendirmeyen ve avukatların ortak menfaatlerini koruma amacı dışında kalan işlemleri dava konusu etmesi durumunda, bu davaların sübjektif ehliyet koşulunun bulunmaması nedeniyle reddedileceği; her ne kadar, Danıştay kararlarında, çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyeti geniş yorumlanarak, özellikle yörede ikamet eden vatandaşların da dava açma ehliyetlerinin bulunduğunun kabul edildiği görülmekte ise de, çevreyi geliştirmeyi, çevre sağlığını korumayı, çevre kirliliğini önlemeyi Devlete bir ödev olarak veren, ayrıca herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirten Anayasa'nın 56. maddesine dayanılarak, yaşadığı çevre ile ilgili işlemler nedeniyle, Anayasal hakkı ihlal edilen kişilerce açılan söz konusu davaların, bu dava için emsal oluşturmayacağı; ayrıca, odalar gibi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, kendi görev alanlarını ilgilendiren, bu bağlamda çevre, imar planı gibi konularda dava açma ehliyetine sahip olmalarının, kuruluş kanunlarında yer alan ve görev alanları ile ilgili konularda dava açmalarına olanak veren düzenlemelere dayandığı; barolar ile ilgili mevzuatta benzer bir düzenleme bulunmadığından, söz konusu meslek kuruluşları tarafından açılan davaların da, bu davaya örnek teşkil etmesinin hukuken olanaklı görülmediği; dolayısıyla, baroların yukarıda yer verilen kuruluş amaçları dikkate alındığında, dava konusu işlemlerin baroların meşru, kişisel ve güncel bir menfaatini etkilemediği gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacı, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri "iptal davaları" dır.

İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla sübjektif ehliyet koşulunun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.

Bir idari faaliyet ile, dava açmayı sağlamaya yetecek ölçüde muhatap olup, menfaat ilgisini kuran kişi ve kuruluşlar, bu faaliyetle ilgili idari işlemlerin iptali istemiyle dava açabilirler. Açılan iptal davasında "menfaat" ilgisinin bulunup bulunmadığının, davacının idari faaliyet karşısındaki tutumu, statüsü ve sıfatı belirlenerek saptanması gerekir.

Bakılan davada, 17/07/2008 günlü, 26939 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Geçici 3. maddesinde yer alan ÇED sürecinden muafiyet tanıyan hükmün hukuka aykırı bulunarak yürütmesinin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 07/10/2010 günlü, YD İtiraz No: 2010/968 sayılı kararıyla durdurulması üzerine, Danıştay Altıncı Dairesinin 02/02/2011 günlü, E: 2008/8999, K: 2011/165 sayılı kararıyla anılan maddenin kısmen iptaline karar verilmesine rağmen, söz konusu Yönetmelikte yapılan değişiklikle yargı kararı dikkate alınmaksızın Geçici 3. maddede yer alan muafiyet hükmünün 2015 tarihine kadar uzatıldığı, Gebze - Orhangazi - İzmir Otoyolu (İzmit Körfez Geçişi ve Bağlantı Yolları Dahil) projesinin de yeni düzenleme gerekçe gösterilerek ÇED sürecinden muaf tutulması yönünde işlem tesis edildiği; bu durumda, hukuk devleti ve Anayasanın 138. maddesinin zorunlu gereği olan "yargı kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi" ilkesinin bertaraf edildiği öne sürelerek dava konusu işlemlerin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Barolar, yargılama faaliyetinde bulunan avukatların bağlı olduğu meslek kuruluşu sıfatı ile, mesleki çalışmalarının yanında hukukun üstünlüğünü korumak ve savunmakla da yükümlü olduklarından, İzmir Barosu Başkanlığının, yargı kararının uygulanmadığını öne sürerek dava konusu işlemlerin iptali istemiyle açaçağı davada menfaat ilgisinin olduğunun kabulü gerektiğinden, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulüne, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 15/07/2011 günlü, E: 2011/13296, K: 2011/450 sayılı kararının BOZULMASINA, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Old 14-06-2016, 12:53   #3
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

T.C. Danistay

İdari Dava Daireleri Kurulu
Esas: 2011/2123
Karar: 2013/4686
Karar Tarihi: 25.12.2013


İPTAL DAVASI - BARO BAŞKANLIĞININ YARGI KARARININ UYGULANMADIĞINI ÖNE SÜREREK DAVA KONUSU İŞLEMLERİN İPTALİ İSTEMİYLE AÇACAĞI DAVADA MENFAAT İLGİSİNİN OLDUĞUNUN KABULÜ GEREKTİĞİ - HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Barolar, yargılama faaliyetinde bulunan avukatların bağlı olduğu meslek kuruluşu sıfatı ile, mesleki çalışmalarının yanında hukukun üstünlüğünü korumak ve savunmakla da yükümlü olduklarından, … Barosu Başkanlığının, yargı kararının uygulanmadığını öne sürerek dava konusu işlemlerin iptali istemiyle açacağı davada menfaat ilgisinin olduğunun kabulü gerektiğinden, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir.

(2709 S. K. m. 56, 138) (1136 S. K. m. 76, 95)

İstemin Özeti: Danıştay Ondördüncü Dairesinin 15.07.2011 günlü, E: 2011/13296, K: 2011/450 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Şehnaz Gençay Karabulut

Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava; Gebze - Orhangazi - İzmir Otoyolu (İzmit Körfez Geçişi ve Bağlantı Yolları Dahil) projesi için çevresel etki değerlendirmesi sürecinin başlatılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Çevre ve Orman Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğü'nün 15/04/2011 günlü, 33538 sayılı işlemi ile dayanağı Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin Geçici 3. maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin 14/04/2011 günlü, 27905 sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinin iptali istemiyle yapılmıştır.

Danıştay Ondördüncü Dairesinin 15/07/2011 günlü, E: 2011/13296, K: 2011/450 sayılı kararıyla; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan birisi olan <dava açma ehliyeti>nin, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade ettiği; her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen sübjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin; kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edileceği; Anayasanın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesinde; kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kurulan kamu tüzelkişilikleri olduğu, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamayacaklarının kurala bağlandığı; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun baroların kuruluş ve niteliklerini düzenleyen 76. maddesinin birinci fıkrasında baroların; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olduğu hükmüne yer verildiği; 95. maddesinde ise, hukukun üstünlüğü insan haklarını savunmanın, korumanın ve bu kavramlara işlerlik kazandırmanın Baro Yönetim Kurulu'nun görevleri arasında sayıldığı; ancak, baroların hukukun üstünlüğünü savunma görevinin avukatlık mesleğinin geliştirilmesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği; baronun avukatlık mesleğini ilgilendirmeyen ve avukatların ortak menfaatlerini koruma amacı dışında kalan işlemleri dava konusu etmesi durumunda, bu davaların sübjektif ehliyet koşulunun bulunmaması nedeniyle reddedileceği; her ne kadar, Danıştay kararlarında, çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyeti geniş yorumlanarak, özellikle yörede ikamet eden vatandaşların da dava açma ehliyetlerinin bulunduğunun kabul edildiği görülmekte ise de, çevreyi geliştirmeyi, çevre sağlığını korumayı, çevre kirliliğini önlemeyi Devlete bir ödev olarak veren, ayrıca herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirten Anayasa'nın 56. maddesine dayanılarak, yaşadığı çevre ile ilgili işlemler nedeniyle, Anayasal hakkı ihlal edilen kişilerce yapılan söz konusu davaların, bu dava ipin emsal oluşturmayacağı; ayrıca, odalar gibi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, kendi görev alanlarını ilgilendiren, bu bağlamda çevre, imar planı gibi konularda dava açma ehliyetine sahip olmalarının, kuruluş kanunlarında yer alan ve görev alanları ile ilgili konularda dava açmalarına olanak veren düzenlemelere dayandığı; barolar ile ilgili mevzuatta benzer bir düzenleme bulunmadığından, söz konusu meslek kuruluşları tarafından yapılan davaların da, bu davaya örnek teşkil etmesinin hukuken olanaklı görülmediği; dolayısıyla, baroların yukarıda yer verilen kuruluş amaçları dikkate alındığında, dava konusu işlemlerin baroların meşru, kişisel ve güncel bir menfaatini etkilemediği gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacı, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri "iptal davalaradır.

İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla sübjektif ehliyet koşulunun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.

Bir idari faaliyet ile, dava açmayı sağlamaya yetecek ölçüde muhatap olup, menfaat ilgisini kuran kişi ve kuruluşlar, bu faaliyetle ilgili idari işlemlerin iptali istemiyle dava açabilirler. Açılan iptal davasında <menfaat> ilgisinin bulunup bulunmadığının, davacının idari faaliyet karşısındaki tutumu, statüsü ve sıfatı belirlenerek saptanması gerekir.

Bakılan davada, 17/07/2008 günlü, 26939 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Geçici 3. maddesinde yer alan ÇED sürecinden muafiyet tanıyan hükmün hukuka aykırı bulunarak yürütmesinin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 07/10/2010 günlü, YD İtiraz No: 2010/968 sayılı kararıyla durdurulması üzerine, Danıştay Altıncı Dairesinin 02/02/2011 günlü, E: 2008/8999, K: 2011/165 sayılı kararıyla anılan maddenin kısmen iptaline karar verilmesine rağmen, söz konusu Yönetmelikte yapılan değişiklikle yargı kararı dikkate alınmaksızın Geçici 3. maddede yer alan muafiyet hükmünün 2015 tarihine kadar uzatıldığı, Gebze - Orhangazi - İzmir Otoyolu (İzmit Körfez Geçişi ve Bağlantı Yolları Dahil) projesinin de yeni düzenleme gerekçe gösterilerek ÇED sürecinden muaf tutulması yönünde işlem tesis edildiği; bu durumda, hukuk devleti ve Anayasanın 138. maddesinin zorunlu gereği olan <yargı kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi> ilkesinin bertaraf edildiği öne sürülerek dava konusu işlemlerin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Barolar, yargılama faaliyetinde bulunan avukatların bağlı olduğu meslek kuruluşu sıfatı ile, mesleki çalışmalarının yanında hukukun üstünlüğünü korumak ve savunmakla da yükümlü olduklarından, İzmir Barosu Başkanlığının, yargı kararının uygulanmadığını öne sürerek dava konusu işlemlerin iptali istemiyle açacağı davada menfaat ilgisinin olduğunun kabulü gerektiğinden, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulüne, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 15.07.2011 günlü, E: 2011/13296, K: 2011/450 sayılı kararının BOZULMASINA, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.


T.C. Danistay

İdari Dava Daireleri Kurulu
Esas: 2011/2420
Karar: 2013/4687
Karar Tarihi: 25.12.2013


YÖNETMELİK MADDESİNİN İPTALİ İSTEMİ - BAROSU BAŞKANLIĞININ YARGI KARARININ UYGULANMADIĞINI ÖNE SÜREREK İPTAL İSTEMİYLE AÇACAĞI DAVADA MENFAAT İLGİSİNİN OLDUĞU - DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNİN İSABETSİZ OLUŞU

ÖZET: Barolar, yargılama faaliyetinde bulunan avukatların bağlı olduğu meslek kuruluşu sıfatı ile, mesleki çalışmalarının yanında hukukun üstünlüğünü korumak ve savunmakta da yükümlü olduklarından, İ… Barosu Başkanlığının, yargı kararının uygulanmadığını öne sürerek dava konusu işlemlerin iptali istemiyle açacağı davada menfaat ilgisinin olduğunun kabulü gerektiğinden davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir.

(2709 S. K. m. 56, 135, 138) (1136 S. K. m. 76, 95) (Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Geç. m. 3)

İstemin Özeti: Danıştay Ondördüncü Dairesinin 21/09/2011 günlü, E:2011/13584, K:2011/795 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen katarın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde ona sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Şehnaz Gençay Karabulut

Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davacının yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava; Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin Geçici 3. maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin 14/04/2011 günlü, 27905 sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay Ondördüncü Dairesinin 21/09/2011 günlü, E:2011/13584, K:2011/795 sayılı kararıyla; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan birisi olan <dava açma ehliyetinin, her idari işleme karşı herkes taralından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için dava konusu edilecek işlem de dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade ettiği; her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen sübjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin, kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edileceği; Anayasanın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesinde; kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakım korumak maksadı ile kurulan kamu tüzelkişilikleri olduğu, kuruluş amaçlan dışında faaliyette bulunamayacaklarının kurala bağlandığı; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun baroların kuruluş ve niteliklerini düzenleyen 76. maddesinin birinci fıkrasında baroların; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olduğu hükmüne yer verildiği; 95. maddesinde ise, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmanın, korumanın ve bu kavramlara işlerlik kazandırmanın Baro Yönelim Kurulu'nun görevleri arasında sayıldığı; ancak, baroların hukukun üstünlüğünü savunma görevinin avukatlık mesleğinin geliştirilmesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği; baronun avukatlık mesleğim ilgilendirmeyen ve avukatların ortak menfaatlerini koruma amacı dışında kalan işlemleri dava konusu etmesi durumunda, bu davaların sübjektif ehliyet koşulunun bulunmaması nedeniyle reddedileceği; her ne kadar, Danıştay kararlarında, çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyeti geniş yorumlanarak, özellikle yörede ikamet eden vatandaşların da dava açma ehliyetlerinin bulunduğunun kabul edildiği görülmekte ise de, çevreyi geliştirmeyi, çevre sağlığını korumayı, çevre kirliliğini önlemeyi Devlete bir ödev olarak veren, ayrıca herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirten Anayasa'nın 56. maddesine dayanılarak, yaşadığı çevre ile ilgili işlemler nedeniyle Anayasal hakkı ihlal edilen kişilerce açılan söz konusu davaların, bu dava için emsal oluşturmayacağı; ayrıca, odalar gibi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, kendi görev alanlarını ilgilendiren, bu bağlamda çevre, imar planı gibi konularda dava açma ehliyetine sahip olmalarının kuruluş kanunlarında yer alan ve görev alanları ile ilgili konularda dava açmalarına olanak veren düzenlemelere dayandığı, barolar ile ilgili mevzuatta benzer bir düzenleme bulunmadığından, söz konusu meslek kuruluşları tarafından açılan davaların da, bu davaya örnek teşkil etmesinin hukuken olanaklı görülmediği: dolayısıyla, baroların yukarıda yer verilen kuruluş amaçları dikkate alındığında, dava konusu işlemlerin baroların meşru, kişisel ve güncel bir menfaatini etkilemediği gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacı, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını islemektedir.

İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri <iptal davaları>dır.

İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla sübjektif ehliyet koşutunun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.

Bir idari faaliyet ile, dava açmayı sağlamaya yetecek ölçüde muhatap olup, menfaat ilgisini kuran kişi ve kuruluşlar, bu faaliyetle ilgili idari işlemlerin iptali istemiyle dava açabilirler. Açılan iptal davasında <menfaat> ilgisinin bulunup bulunmadığının, davacının idari faaliyet karşısındaki tutumu, statüsü ve sıfatı belirlenerek saplanması gerekir.

Bakılan davada 17/07/2008 günlü. 26939 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Geçici 3. maddesinde yer alan ÇED sürecinden muafiyet tanıyan hükmün hukuka aykırı bulunarak yürütmesinin Danıştay İdari Dava Daireleri Kumlunun 07/10/2010 günlü, YD İtiraz No: 2010/966 sayılı kararıyla durdurulması üzerine, Danıştay Altıncı Dairesinin 02/02/2011 günlü. E:2008/8999, K:2011/165 sayılı kararıyla anılan maddenin kısmen iptaline karar verilmesine rağmen, söz konusu Yönetmelikte yapılan değişiklikle yargı kararı dikkate alınmaksızın Geçici 3. maddede yer alan muafiyet hükmünün 2015 tarihine kadar uzatıldığı; bu durumda, hukuk devleti ve Anayasanın 138 maddesinin zorunlu gereği olan <yargı kararlarının gereklerinin yerme getirilmesi> ilkesinin bertaraf edildiği öne sürülerek dava konusu Yönetmelik hükmünün iptali istemiyle dava açılmıştır.

Barolar, yargılama faaliyetinde bulunan avukatların bağlı olduğu meslek kuruluşu sıfatı ile, mesleki çalışmalarının yanında hukukun üstünlüğünü korumak ve savunmakta da yükümlü olduklarından, İstanbul Barosu Başkanlığının, yargı kararının uygulanmadığını öne sürerek dava konusu işlemlerin iptali istemiyle açacağı davada menfaat ilgisinin olduğunun kabulü gerektiğinden davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulüne, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 21/09/2011 günlü, E2011/13584, K:2011/795 sayılı kararının BOZULMASINA, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmediğinden 30.30 TL harcın istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY

Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz işleminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay kararı lazım Av.Onur Civelek Meslektaşların Soruları 1 24-08-2013 14:07
Yargıtay Kararı Lazım wihsky Meslektaşların Soruları 2 21-08-2013 09:08
yargıtay kararı lazım lawyergm Meslektaşların Soruları 1 24-01-2013 10:58
danıştay kararı lazım! avktderya Meslektaşların Soruları 3 23-10-2010 12:51
yargıtay kararı lazım... advokat34 Meslektaşların Soruları 1 25-10-2008 12:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03646398 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.