Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Arsa Tahsİsİnİn İptalİ

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-06-2010, 16:13   #1
Av. Gnc

 
Önemli Arsa Tahsİsİnİn İptalİ

Çankaya Belediyesi 2981 sayılı kanun uyarınca (belediye ve hazineye ait araziler üzerindeki gecekonduların hak sahiplerine tahsisi ile ilgili) müvekkil adına 145 m2'lik arsa tahsis etmiş, karşılığında müvekilden 108.750.000 TL bedel almış (1997 yılında). Daha sonra belediye 2003 yılında aldığı kararla, müvekkile tahsis edilen arsanın aslında belediyeye ait olmadığını, şahsa ait olduğunu, bu nedenle tahsis işelminin hatalı olduğunu belirterek tahsis işleminin iptaline karar vermiş. Müvekkil de bu kararın iptali için idare mahkemesinde dava açmış. İdare mahkemesi, şahıslara ait arazilerin tahsise konu olamayacağını söyleyerek davayı reddetmiş, temyiz üzerine karar onanmış ve kesinleşmiştir.Şimdi müvekkil belediyeye ödediği 108.750.000 TL yi ve bu arsa için 1997 yılından beri ödediği vergileri geri almak istiyor.

Bunun için belediyeye karşı tam yargı davası mı açmak gerekir? Dava açma süresi idare mahkemesinin kararının kesinleştiği tarihten itibaren 60 gün müdür? Dava değeri ne olacaktır? Fazlaya ilişkin haklar saklı tutulabilir mi? Vergilerin iadesi için vergi mahkemesine başvurmak mı gerekir? Tam yargı davası açmadan önce idareden zararı karşılaması istenmelimidir gibi bir çok soru takıldı aklıma.
Old 18-06-2010, 17:15   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sebepsiz zenginleşme ilkeleriyle geri alım talebi hakkında:

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 12.04.2005 T., Esas: 2005/232, Karar: 2005/6225:"Davacı, dava dışı şahıstan bir gecekondu satın aldığını, imar affı kapsamında 11.12.1985 tarihinde davalı idareye başvurduğunu, davalının 13.11.1987 tarihli encümen kararına dayanarak taşınmazı kendisine tahsis ettiğini, tapuda devrin gerçekleştirildiğini, tahsis bedelini taksitler halinde 763.000 TL. olarak ödediğini, davalının tapuda devir işleminin üzerinden 12 yıl geçtikten sonra 2981 sayılı yasanın 10/b maddesine dayanarak verdiği tapuyu iptal ettiğini idare mahkemesine açtığı davayı kaybettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle şimdilik taşınmaz rayiç değerinden 12.000.000.000 TL. nın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının imar affı başvurusunda bulunurken davaya konu yeri işyeri olarak bildirdiğini, 2981 sayılı yasa hükümlerine göre işyerlerine tapu tahsisinin mümkün olmaması nedeniyle adına verilen tapunun iptal edildiğini, ancak ödediği bedeli isteyebileceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, kamu kurumu olan davalının davacının başvurusunu kabul edip, belirlediği bedeli tahsil ettiği ve taşınmazı tapuda devrettiği böylece güven sağladıktan 12 yıl sonra kendisinin yanlış yaptığı tahsis işlemine sığınarak davacı adına olan tapu kaydını iptal etmesinin M.K.nun 2. maddesine uygun bir davranış olmayacağı gerekçe gösterilmek ve taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerini belirleyen bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu taşınmazın evveliyatının gecekondu olduğu, bu yerin eski zilyedi olan dava dışı V.'nin 23.3.1983 tarihinde imar affından yararlanmak amacıyla davalı kuruma başvurduğu, bu yeri eski zilyedinden satın alan davacının da 11.12.1985 tarihli dilekçesiyle başvurup, tahsis talebinde bulunduğu, davalının da 13.10.1987 tarihli Çankaya Belediyesi Encümen Kararına dayanarak davaya konu taşınmazı 190.750 TL.si peşin, bakiye 572.250 TL.si de 4 yılda ve 12 eşit taksitte ödenmek koşuluyla davacıya tahsis ettiği, tapuda devir işleminin gerçekleştirildiği ancak, davacının bakiye 572.250.-TL.lık borcuna karşılık aynı taşınmaza davalı lehine ipotek tesis edildiği, borcun ödenip ipoteğin kaldırılması aşamasında davalı belediyece tahsise konu taşınmazın işyeri olduğunun anlaşılması üzerine 2981 sayılı yasanın 10. maddesine dayanarak tahsisin iptal edildiği, davacının idari işlemin iptaline ilişkin olarak Ankara 3. İdare Mahkemesinde açtığı davasının reddedilip, hükmün kesinleşmesinden sonra açtığı bu dava ile talepte bulunduğu anlaşılmaktadır.
2981 sayılı yasanın 8. maddesinde diğer şartların yanında gecekondularını 'mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanan gecekondu sahipleri ile evvelce konut olarak kullanıp sonradan işyerine çevirenlerin imar affından yararlanacağı açıklandıktan sonra aynı yasanın 10. maddesinde de hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapularının iptal edileceği hükme bağlanmıştır. Nitekim davacının da hak sahibi olmadığı halde davaya konu taşınmazın tapusunu aldığı, sonradan davalı idarece durumun anlaşılması üzerine anılan yasa maddesine dayanılarak yapılan tahsis işleminin iptali cihetine gidildiği ve davacı adına olan tapu kaydının iptal edildiği, iptal işleminin de hukuka uygun bulunduğu taraflar arasında görülüp kesinleşen Ankara 3. İdare Mahkemesinin 2000/17-446 sayılı kararıyla sabittir.
2981 sayılı yasa kamu düzenine ilişkin hükümler ihtiva etmekte olup, az yukarıda açıklanan 10. madde hükmü de buna örnek teşkil etmektedir. Kamu düzenine ilişkin hüküm ihtiva eden yasa maddesine aykırı olarak düzenlenen sözleşmeler geçersiz olup, geçerli sözleşmelerde olduğu taraflarına hak ve borç yüklemez. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler.
Ne var ki hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın haksız iktisap kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle haksız iktisabın kapsamını tesbitteki ilke ve esasların açıklanmasında zaruret vardır.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri ( alım gücü ) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir.
Bu güne kadar uygulanan kurallara göre geçersiz sözleşme gereğince alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına neden olmuş, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılmıştır. Hukuk kuralları, gerçek hayata uygun olduğu, toplumun adalet ihtiyacına cevap verebildiği sürece hayatiyetini devam ettirip saygınlık sağlar ve hukuk kuralı olma özelliğini korur. O nedenle hukuk kuralları, görevli organlarca değiştirilince bu konuda yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar zedelenmeden gerçek hayata çağın gereklerine uygun olarak yorumlanıp uygulanmalıdırlar. Bu görevin ise yargıya ait olduğunda duraksamaya yer yoktur. Nitekim gerek Yargıtay kararlarında ve gerekçe öğretide bu görüşe paralel düşünceler bulunmaktadır.
Akit öncesi sorumluluk kurallarının geçersiz sözleşmelerde de uygulanması gerektiği, geçersiz sözleşmelerden dolayı olumsuz zararın istenebileceği, bu zarar kapsamında kaçırılan fırsat karşılığının da bulunduğu, olumsuz zararın bazı özel durumlarda olumlu zarar kadar dahi olabileceği, M.K.nun 2. maddesine göre akdin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği hallerdeki zarar kavramları, hep bu zaruretin sonucu ortaya konulan düşünce ve uygulamalardır. Yargının asıl görevi toplumun huzurunu sağlamaktır. Bunun için uygulanması gereken kurallar, mevcut yasaların ışığında bu yasa hükümlerine aykırı düşmeyecek şekilde yorumlanıp uygulanmalıdır.
Hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır. Tüm bu açıklamaların ışığı altında somut olayda mahkemece, davacının 19.10.1987 tarihinden itibaren 13.8.1 991 tarihine kadar taksitler halinde ödemiş olduğu toplam 763.000 TL.nın çeşitli ekonomik etkenlere göre ( enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, döviz kurlarındaki artış vs. ) taraflar arasında görülüp kesinleşen Ankara 3. İdare Mahkemesinin 2000/17 esas sayılı kararının kesinleştiği ( davacının aktin ifasının imkansızlaştığını öğrendiği ) tarihteki ulaşacağı alım gücü yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında ve gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişi ve kurulundan nedenlerini açıklayıcı taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmeli, bu yolla belirlenecek miktara istemle de bağlı kalınarak hükmedilmelidir. Bu hususun gözardı edilerek taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir."

Mükerrer ödemenin geri alımına ilişkin bir karar:

Uyuşmazlık Mahkemesi, 05.06.2006 T., Esas: 2006/78, Karar: 2006/90: "Dava, davacının 2981/3290 sayılı Yasalar uyarınca hak sahibi bulunduğu taşınmazın tapu devri nedeniyle, davalı Belediye'ce tahsil edilen 7.740.800.000.-TL'nin, mükerrer ödendiğini ileri sürerek, geri verilmesi istemiyle açılmıştır.

2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun, imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemek amacını taşımakta olup, valilik veya belediyelerce yetki ve sorumluluk alanlarında ıslah imar düzenlemeleri yapılmak suretiyle, yeniden gecekondu yapılmasının önlenmesi için temin edilecek arsaların ve muhafazası mümkün görülen gecekonduların Yasada öngörülen usul ve esaslara göre hak sahipliği belirlenen kişilere verilmesine olanak sağlamıştır.
Bu doğrultuda yapılan ıslah imar planlaması çerçevesinde, Yasada öngörülen usul ve koşullara uygunluğu saptananlara hak sahipliği ölçütüne dayalı olarak idarece arsa veya hisse tahsis edilmekte ve tapu verilmektedir.
Ayrıca, 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 9. maddesinin ( b ) bendinin ilk fıkrasında; Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya arazileri üzerine yapılmış gecekonduların ( a ) fıkrasındaki hükümlere tabi olup, arsa bedeli ilgili kuruluşa peşin veya en geç 4 yıl içinde oniki eşit taksitle, bu Kanun hükümlerince çıkarılacak Yönetmelikte belirtilen esaslara göre ödeneceği, ükme bağlanmış, Tapu Verme başlıklı 10. maddesinin ( a ) bendinin ilk fıkrasında, bu Kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların, 12. madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi" verileceği hükmüne, Harçlar, Arsa Bedelleri, Paylar başlıklı 18. maddenin ( e ) bendinin üçüncü fıkrasında ise, belediye ve mücavir alan sınırları içinde yer alan kanun kapsamındaki gecekondu ve imar mevzuatına aykırı yapılardan alınacak arsa bedelleri, harçlar ve düzenleme ortaklık payı karşılığı bedellerin, belediyeler, büyükşehirlerde ilçe belediyelerince oluşturulacak fon hesabına; belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan Kanun kapsamındaki gecekondu ve imar mevzuatına aykırı yapılardan alınacak arsa bedellerinin, harçlar ve düzenleme ortaklık payı karşılığı bedellerin, valilikler emrinde kullanılmak üzere oluşturulan fon hesabına yatırılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Olayda, mülkiyeti Hazineye ait taşınmaz ile ilgili olarak, 2981 sayılı Kanunun uygulanması gereği, Milli Emlak Müdürlüğünce davacı adına tapu tahsis belgesi ile hak sahipliği ihdas edildiği, davacının arsa bedelini 12 eşit taksitle Milli Emlak Müdürlüğüne ödediği, bilahare 2981 sayılı Kanun doğrultusunda işlem yapılmak üzere taşınmazın davalı Belediyeye devri üzerine Belediyenin tüm işlemleri tamamlandığı ve davacının Belediye Encümeni kararı gereği tapu devri için talep edilen uyuşmazlık konusu meblağı yatırması suretiyle taşınmazın davacı adına tapu tescilinin sağlandığı, bu kez davacının söz konusu taşınmaz bedelinin evvelce Milli Emlak Müdürlüğüne yatırılmış bulunduğu, Belediyece, tahsil edilen bedelin mükerrer olduğu gerekçesiyle, belediyeden geri alımının sağlanması amacıyla bakılan davayı açtığı, dolayısıyla; anılan Yasanın 9, 10 ve 18. maddeleri uyarınca hak sahibi olan davacının, mükerrer olarak ödediğini iddia ettiği miktarın istenilmesine ilişkin davanın, 2981 sayılı Kanun gereğince tesis edilen idari nitelikteki uygulama işlemine ilişkin Belediye Encümeni kararından doğduğu, bunun ise kamu gücüne dayalı, resen ve tek yanlı olarak tesis edilen bir idari işlem niteliğini taşıdığı kuşkusuzdur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Bu durumda, 2981 sayılı Kanun gereğince tesis edilen idari nitelikteki uygulama işlemine ilişkin Belediye Encümeni kararından doğduğu anlaşılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı görevli bulunmaktadır. Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı'nın başvurusunun kabulü ile Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Bağcılar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmiştir."

P.S: Kanaatimce geçersiz sözleşme mucibince, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı olarak ikame edilecek ödenen paranın geri alınması talepli davada adli yargı görevlidir.

Saygılarımla...
Old 20-07-2013, 15:28   #3
ümitkar

 
Varsayılan

Müvekkil, 1987 yılında tapu tahsisli yerini bedel karşılığında almak için Milli emlak müdürlüğüne 400 m2 için 240.000 tl para yatırmıştır. Geçen süre zarfında arsa müvekkile verilmemiştir. Fiili olarak kullanmaktadır. Milli emlak müdürlüğüne arsanın iadesi için 07.05.2012 tarihinde başvuru yapılmış 15.05.2012 tarihli gelen cevapta bu yerin 2b alanında kaldığı söylenmiş ödediği paranın İstanbul valiliği fon hesabına yatırıldığı belirtilmiş bu paranın buradan takip edilmesi gerektiği bildirilmiştir. Bu durumda tapu iptali davası açma imkanım varmı dır. Ya da paranın iadesi için ne tür yol izlemem gerekir. Görevli mahkeme hangisidir. Parayı neye göre değerlendirirler. Şimdiden teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
(acil)KOOP.GENEL KURULUNUN İPTALİ İLE ORTAKLIKTAN ÇIKARILMA KARARININ İPTALİ hulya_h Meslektaşların Soruları 1 13-05-2009 15:07
Arsa tahliyesi avybaltaci Meslektaşların Soruları 1 04-08-2008 18:08
Arsa Payı Nexus Hukuk Soruları Arşivi 1 04-08-2004 16:48
Arsa Sahibi Murat^^ Meslektaşların Soruları 4 08-09-2003 22:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03971601 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.