Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Fransız İş Hukuku - Mevzuatı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-11-2007, 14:50   #1
üye18761

 
Varsayılan Fransız İş Hukuku - Mevzuatı

Üstadlar;
Fransa'da çalıştığı sırada vefat eden bir işçi için hizmet tespiti ve işçi alacaklarına yönelik dava açmayı düşünüyorum.
Bu konuda Fransız Hukuku ve Yargılama Sistemi ile ilgili bilgisi olan veya kaynak gösterebilecek olursa çok makbule geçer.
Old 27-11-2007, 23:04   #2
üye18761

 
Varsayılan

Bu mesajı buraya attım ama ustadlarımdan cevap alamadım. Bu sebeple de tek başıma tüm AB müktesebatını inceledim. Bu bir sitem değil. Hiç kimseye böyle bir davanın denk gelmemiş olması biraz şaşırttı doğrusu. Sanırım Türkiye deki işçi alacakları sorununu bile halledemedik kaldıki yurtdışı diyecekler ustadlar. Sözüm meclisten dışarı. Site kullanıcılarına faydalı olacağını düşündüğüm için kendi büro sitemizde, yayınladığım çalışmamı buraya da koymak istedim. Faydalı olması dileğiyle.

AB MÜKTESEBATI ve İŞÇİ ALACAKLARI

Gerek AB topluluğu olsun ve gerekse de dış ülkeler olsun günümüz toplumlarının birçoğunda uluslararası sözleşmeler ile dahi hüküm altına alınan bir takım hakların şahıslara bağışlandığı aşikârdır. Bu açıdan bakıldığında özellikle gelişmiş bir hukuk sistemini kabul eden AB müktesebatı ve bu müktesebatın eseri olan türeme kurallar işçi sağlığı ve güvenliği ile ölüm halinde mirasçılarının gerekli tazminatları alması üzerine sıkıca ve hakkaniyete uygun bir yaklaşım sergilemiştir. Bu bağlamda AB üyesi olan her ülkenin Avrupa Sosyal Şartlarını da kabul ettiği göz önüne alındığında şahsın hem maddi ve hem de manevi yönden tatmin edilmesi gerekliliği kaçınılmazdır. Avrupa Birliği kurucu kollarından olan Avrupa Topluluğu (AT), Birlik Kurucu Andlaşması’nda sosyal güvenliğe veya sosyal güvenlik hukukuna ilişkin düzenlemelere ayrıntılı bir şekilde yer vermiştir esasında.
Bu konuda, temel sayılacak kurallar şeklinde sayacağımız bu düzenlemeler bir yana türeme norm şeklinde oluşturulan düzenlemeleri de birlik ve bu meyanda topluluklar hukuku içerisinde değerlendirmeye almak gerekir. Bu açıdan Türk soylu kişilerin AB dolayısıyla Topluluklar hukukunun yarattığı haklardan yararlanmaları ve bu hukukun öngördüğü çeşitli yükümlülüklere muhatap olmaları söz konusudur. Bu bağlamda konuyu ele aldığımızda, esasında çok sıkı bir inceleme yapmak gerektiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle karışık ve yoruma açık asli ve türeme normların başlık şeklinde ele alınarak irdelenmesi gerekmektedir. Tabi kapsamı daraltıldığında yanlış yorumlar ortaya çıkacağı için de konuyu ayrıntısı ile inceleyeceğiz. Buna göre müktesebatı aşağıdaki maddeler dahilinde ele alarak hem konuya açıklık kavuşturmuş olacağız ve hem de bugüne değin bir çok hak kaybının yaşandığı bu alanda gerçek hukuki sonuca varacağız.
Şimdi konuyu tek tek ele alalım.

A-Gerçek ve Tüzelkişilere Yönelik Sosyal Güvenlik İlkesi ve Kapsamı
Konunun açıklığa kavuşturulması veya sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi için, birlik hukukunda ve uygulamalarında sosyal güvenlik hukuku konusunda, AT Kurucu Andlaşması’nın ilgili düzenlemeleri ve bu düzenlemelere istinaden tesis edilen türeme normları kısaca açıklamak gerekmektedir.

Sosyal Güvenlik İlkesi Asli Normları
AT Kurucu Andlaşması’nın giriş kısmından başlamak üzere sosyal politika ve güvenliğe ilişkin birçok düzenlemeyi tespit etmek olasıdır. Bunlardan önemli olan birkaç düzenlemeye burada yer vermek uygun olacaktır. Bu anlamda, AT Kurucu Andlaşması’nın 42. Md.’si AB Bakanlar Konseyi işçilerin serbest dolaşımını sağlamak gayesiyle sosyal güvenlik alanında gerekli önlemleri alır ve bu amaçla göçmen işçilere ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerle ilgili olarak ulusal mevzuat farklılıkları nedeniyle göz önünde bulundurulan bütün sürelerin, sosyal yardıma hak kazanılması, bu hakkın korunması ve yardım miktarının hesaplanması için birleştirilmesini, üye Devletlerin topraklarında ikamet eden kişilere ödemelerde bulunulmasına imkân verecek düzenlemeler yapar.

AT Kurucu Andlaşması’nın sosyal konulara ilişkin en önemli düzenlemeleri 136–145.Md.’ler arasında yer almaktadır. Bu kapsamda, AT Kurucu Andlaşması’nın 136. Md:’si şu düzenlemeyi içermektedir: “Topluluk ve üye Devletler, 18 Ekim 1961 tarihinde Torino’da imzalanan Avrupa Sosyal Şartı ve 1989 İşçilerin Temel Sosyal Hakları’na Dair Topluluk Şartı’nda belirtilen temel sosyal haklar gibi hakları göz önünde bulundurarak, istihdamı ve ilerlemeyi korurken, bunlar arasında uyumu mümkün kılacak şekilde ileri düzeyde yaşam ve çalışma koşullarının geliştirilmesi, uygun sosyal koruma, yönetim ve işgücü arasındaki diyalog, uzun süreli yüksek istihdamın temini ve dışlanmayla mücadele etmek amacıyla insan kaynaklarını geliştirme hedeflerine sahiptirler.
Bu amaca ulaşmak için Topluluk ve üye Devletler, özellikle akdi ilişkiler alanındaki farklı ulusal uygulamaları ve Topluluktaki rekabetin korunması ihtiyacını dikkate alan önlemleri yürürlüğe koyarlar.
Bu yöndeki gelişmenin, sadece sosyal sistemlerin uyumlaştırılmasını destekleyen ortak pazarın işleyişinden değil, aynı zamanda bu Antlaşma’da yer verilen usullerden ve yasa, tüzük ve idari eylemlerin yaklaştırılması ile meydana geleceği kanaatindedirler”.
Bu düzenlemeyi dikkate aldığımızda, AT, Avrupa Sosyal Şartı - ki bu şartlar 1996 yılında yeniden ele alınarak bir takım değişiklikler yapılmıştır- ve İşçilerin Temel Sosyal Haklarına Dair Topluluk Şartına açıkça atıf yaparak üye Devletlerin bu uluslararası hukuk işlemlerine taraf olmalarını arzuladığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Türkiye Avrupa Sosyal Şartı’nın 12. Md.’sinin 2. ve 4. Prg.’larını benimseyip maddeyi tümüyle kabul etmiştir. Sosyal güvenlik hakkı başlığını taşıyan 12. Md. şu düzenlemeleri içermektedir:
Yüksek Akit Taraflar, sosyal güvenlik hakkının etkin işleyişini sağlamak gayesiyle:
1. Bir sosyal güvenlik rejimi kurmayı ve sürdürmeyi;
2. Avrupa Sosyal Güvenlik Kodu’nun onaylanması için en azından gerekli olan tatmin edici düzeyde bir sosyal güvenlik rejimini sürdürmeyi;
3. En yüksek düzeyde bir sosyal güvenlik rejimine tedricen ulaşmaya gayret etmeyi;
4.Uygun ikili veya çok taraflı anlaşmalar akdederek veya başka yollarla ve bu anlaşmalarda benimsenen koşulların ihtiyati kaydıyla:
a. Korunan kişilerin ne suretle olursa olsun yer değiştirmeleri sırasında, sosyal güvenlik mevzuatından doğan avantajların korunması dahil olmak üzere sosyal güvenlik hakları ile ilgili olarak Yüksek Akit Tarafların kendi vatandaşları ve diğer Akit Tarafların vatandaşları arasında eşit muamele görmelerini;
b. Akit Taraflardan her birinin mevzuatına uygun olarak yapılan sigorta ve çalışma sürelerinin birleştirilmesi yoluyla sosyal güvenlik haklarının aktarılması, sürdürülmesi ve yeniden başlatılmasını sağlamak için önlemler almayı;
taahhüt ederler”.
AT Kurucu Andlaşması’nın 137. Md.’si de sosyal politika veya güvenlik konusunda önemli düzenlemeler içermektedir. Bu madde, AT üyesi Devletlerin şu faaliyetlerini desteklemeyi ve tamamlamayı taahüt etmiştir: İşçilerin sağlık ve güvenliğini korumak için özellikle çalışma ortamının iyileştirilmesi; çalışma koşulları; işçilerin sosyal güvenliği ve korunması; iş akdinin feshedilmesi halinde işçilerin korunması; işçilerin bilgilendirilmesi ve işçilere danışılması; ortak yönetim de dahil işveren ve işçilerin çıkarlarının kollektif savunulması ve temsil edilmesi; Topluluk sınırları içinde düzenli olarak ikamet eden üçüncü Devlet vatandaşlarının istihdam koşulları; işgücü pazarından dışlanan kişilerin entegrasyonu; işgücü pazarı fırsatları ve işyerinde muamele açısından kadınlar ve erkekler arasında eşitlik; sosyal dışlanma ile mücadele; sosyal güvenlik sisteminin modernizasyonu. Bu amaçla AB Bakanlar Konseyi, yenilikçi yaklaşımları sağlamaya çalışma ve deneyimleri değerlendirme, en iyi uygulamaları ve bilgi değişimini geliştirme ve bilginin arttırılması yöntemleri aracılığıyla, üye Devletlerin yasa ve düzenlemelerinin uyumlaştırılması hariç olmak üzere, üye Devletler arasında işbirliğinin teşvikine yönelik önlemleri kabul edebilir. Bu konuda AB Bakanlar Konseyi, yönergeler aracılığıyla, her üye Devletin koşulları ve teknik düzenlemelerini göz önüne alarak, kademeli olarak uygulanabilir asgari talimatları karara bağlayabilir. Bu yönergeler, küçük ve orta ölçekli işletmelerin kurulmasına ve gelişmesine engel olmayacakları gibi idari, mali ve hukuki güçlük de empoze etmekten kaçınırlar. Fakat, AT Kurucu Andlaşması’nın 137. Md.’si’nin 4. Prg.’ı, üye Devletlerin egemen yetkilerini korumalarını sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Bu anlamda, AT Kurucu Andlaşması’nın 137. Md.’sinde kabul edilen düzenlemeler, üye Devletin sosyal sisteminin temel ilkelerini belirleme hakkına ve mali dengenin hassasiyetine etki etmemesi ve üye Devletin bu Antlaşma ile uyumlu olan daha sıkı koruyucu önlemler almasını veya sürdürmesine engel oluşturmaması ilkelerine dayandırılmıştır.

AT Kurucu Andlaşması itibarıyla sosyal politika veya güvenliğe ilişkin önemli diyebileceğimiz düzenlemelerden diğerleri 138. 139. 140. 141. 142. 143. 144 ve 145. Md.’lerde hükümselleştirilmiştir. Örneğin bu düzenlemelerden 140. Md. itibarıyla, Komisyon, üye Devletlerarasındaki işbirliğini teşvik etmekte,istihdam, iş hukuku ve çalışma koşulları, temel ve ileri seviyede mesleki eğitim, sosyal güvenlik, meslek hastalıklarının ve kazalarının önlenmesi, mesleki sağlık, dernek kurma ve işverenler ile işçiler arasında toplu pazarlık konularında eylemlerin eşgüdümünü kolaylaştırmaya çalışmaktadır. Bu amaçla, Komisyon, üye Devletlerle çalışmalar yaparak, görüşler beyan ederek ve gerek ulusal düzeydeki gerek uluslararası organizasyonları ilgilendiren sorunlar hakkında istişarelerde bulunarak yakın temas halinde hareket etmeye gayret göstermektedir.
AT Kurucu Andlaşması’nın 144. Md.’si, Avrupa Parlamentosu’na danıştıktan sonra AB Bakanlar Konseyi’ne, Komisyon ile üye Devletlerarasında sosyal koruma konusunda işbirliğinin geliştirilmesi gayesi ile istişari nitelikte görev üstlenecek bir “Sosyal Koruma Komitesi kurma yetkisi vermiştir. Sosyal Komite’nin görevleri şunlardır: Topluluk ve üye Devletlerde sosyal koruma politikalarının gelişimini ve sosyal durumu takip etmek; üye Devletlerarasında ve Komisyon ile bilgi, deneyim ve en iyi uygulama değişimlerini kolaylaştırmak; AT Kurucu Andlaşması’nın 207. Md.’sine halel gelmemek üzere, AB Bakanlar Konseyi’nin veya Komisyon’un talebi üzerine veya kendi inisiyatifiyle, raporlar hazırlamak, görüş oluşturmak veya yetki alanındaki diğer işleri yapmaktır.

B- AB’nde Sosyal Güvenliğe İlişkin Türeme Normlar

Sosyal güvenlik konusunda, 14.06.1971 tarih ve 1408/71 sayılı ve daha sonra defalarca değiştirilen AB Bakanlar Konseyi Tüzüğü ile 21.03.1972 tarih ve 574/72 sayılı ve 1408/71 sayılı Tüzüğün uygulanmasına ilişkin diğer bir AB Bakanlar Konseyi Tüzüğü bulunmaktadır. Gerçi bu tüzüklerde zaman içerisinde değişiklikler olmuşsa da değişiklikler, çoğu kez sosyal güvenlik ve sosyal yardımları bir arada içeren şekilde yapılmıştır. Bununla beraber mevcut yasal durum sosyal güvenlik alanında genel bir sistem getirmemekte, farklı sistemlerin varlığına imkân vermektedir. Bu durumda, işçi bu farklı sistemlerden birine dayanarak sosyal güvenlik hakkını elde edebilmektedir. İşçi veya sadece üye Devlet ulusal hukukuna veya ulusal hukuk yanında AT Kurucu Andlaşması’nın 42. Md.’sine dayanabilmektedir. Ayrıca, aile yardımları konusunda ise 1408/71 sayılı Tüzüğü değiştiren AB Bakanlar Konseyi’nin 30.10.1989 tarih ve 3427/89 sayılı Tüzüğü de hatırlatmak gerekmektedir. Diğer yandan, AB Bakanlar Konseyi’nin AT bünyesinde işçilerin serbest dolaşımı ile ilgili 15.10.1968 tarihinde tesis ettiği Tüzük de sosyal güvenlik kapsamında değerlendirilmesi gereken diğer bir türeme norm olmaktadır.

Yukarıda belirttiğimiz Tüzüklerin hükümleri uyarınca Avrupa Toplulukları yargı mercilerinde açılmış pek çok dava bulunmaktadır. Ancak şu hususu da belirtmek gerekir ki, AB’nde sosyal güvenlikte ve sosyal avantajlarda eşit muamele ilkesinin hâkim kılınması temel ilke olarak benimsenmektedir.

AB dolayısıyla Topluluklar hukukunda sosyal güvenliğe ilişkin ulusal mevzuatların eşgüdümünü gaye edinen düzenlemelerin ikili bir işlevi olduklarını belirtmek gerekir. Bu düzenlemeler, bir yandan işçiler ve serbest meslek sahipleri ile onların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin üye Devletlerde sosyal güvenceye kavuşturulmasını, öte yandan AT Kurucu Andlaşması’nın 12. Md.’sinde yer alan, üye Devlet vatandaşları arasında ayrımcılık yasağına uymayı hedeflemektedir. Belirttiğimiz bu gayeler kapsamında AB dolayısıyla Topluluklar hukukunda gerek asli gerek türeme normlar dikkate alındığında sosyal güvenliğin kapsamını açıklamak kısaca alt başlıklar şeklinde açıklamak veya genel ve soyut anlamda tespitlerde bulunmak uygun olacaktır.

a- Sosyal Güvenlik Yardımları Kavramı

Topluluklar hukukunun asli veya türeme normlarında sosyal güvenlik yardımları genel ve soyut olarak belirlenmiştir. Bu husus türeme normlarda daha kapsamlı olarak düzenlenmiştir. Gerek asli normlar gerek türeme normlarda sosyal güvenlik yardımlarından yararlanacak olan süjeler (işçi, emekli, eş ve çocukları vb.) ile bu konuda yükümlülüğe sahip olan gerçek veya tüzel kişiler hakkında açıklayıcı bilgiler veya tanımlamalar mevcuttur.

b - Sosyal Güvenlik Kapsamında Bulunan Kişiler

14.06.1971 tarihinde AB Bakanlar Konseyi tarafından benimsenen 1408/71 sayılı Tüzüğün sadece işçiler için değil aynı zamanda serbest meslek sahipleri açısından da uygulanmaya başlanmasının ardından sosyal güvenlik kapsamında yer alan kişilerin kapsamı da genişlemiştir. Bu kişiler şunlardır: İşçi, serbest meslek sahibi üye Devlet vatandaşları, bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler, üye Devletlerde işçi veya serbest meslek sahibi olarak çalışan sığınmacılar, vatansızlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilerdir. Ayrıca öğrenciler de bu kapsam içerisinde değerlendirmeye alınmıştır. Sosyal güvenlik kapsamında değerlendirilen bu kişilerin mirasçıları ve kamu görevlileri ile ilgili ulusal mevzuatın bu nitelikte gördüğü kişiler de yardımların yararlanıcısı durumundadır.

c - Yardımlar

AB Bakanlar Konseyi’nin benimsediği 1408/71 sayılı Tüzük gereğince usulüne uygun olmak kaydıyla öngörülen sosyal güvenlik yardımlarından bazıları üye Devletlerden Topluluk yardımları olarak istenebilmektedir. Bunlar, hastalık ve hamilelik yardımları, çalışma yeteneğinin geliştirilmesi veya korunması için verilenler de dâhil olmak üzere malullük yardımları, yaşlılık ve destekten yoksun kalma yardımları, işyeri kazası veya işyeri hastalığı sonucu verilen yardımlar, ölüm tazminatları, işsizlik ve aile yardımları, öksüz ve yetimlere yönelik yardımlar, sosyal güvenlik sigortasından yararlananların bakmakla yükümlü oldukları çocuklarına ödenen yardımlar şeklinde tehditsiz sayılabilmektedir.

d - Uygulanacak Hukuk

İşçiler veya serbest meslek sahipleri, başka üye Devlette ikamet etseler veya işyeri merkezi başka Devlette olsa dahi, çalıştıkları yerin hukukuna tâbidirler. 1408/71 sayılı Tüzüğün 10. Md.’sine göre (Tüzüğün aksi yöndeki düzenlemeleri hariç olmak üzere), yararlanıcının başka bir üye Devlette ikamet etmesi ve ödemeyi yapacak kurumun diğer bir üye Devlette kalması halinde, bir veya daha fazla üye Devletin mevzuatına istinaden kazanılmış bazı sosyal güvenlik yardımlarının (yaşlılık, ölüm, sakatlık, işyeri kazası veya mesleki hastalık yardımları) ne geri alınması, ne kaldırılması, ne indirilmesi ne de değişikliğe maruz kalması söz konusu olamamaktadır.

e - Sigorta Sürelerinin Birlikte Hesaplanması

AT Kurucu Andlaşması 42. Md.’sinde öngörülen, üye Devletlerde sigortalı olarak geçirilen sürelerin sosyal güvenlikten yararlanmada dikkate alınması ilkesi, AB Bakanlar Konseyi’nin 574/72 sayılı Tüzüğünde ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Buna göre, hastalık ve hamilelik, malullük, yaşlılık ve ölüm ile işsizlik yardımlarının hesaplanmasında, üye Devletlerin yetkili kurumları diğer üye Devletlerde sigortalı olarak geçen süreleri kendi ulusal mevzuatlarına göre tamamlamış süreler gibi ele alacaklardır.

Yukarıda kimi hükümlerini aktarmaya çalıştığımız Avrupa Sosyal Şartı’nın 12. Md.’sinin 4. Prg.’ının b bendi bu konuda bir düzenleme getirmektedir. Bu düzenlemede Şarta taraf olan Devletlere, her birinin mevzuatına uygun olarak yapılan sigorta ve çalışma sürelerinin birleştirilmesi yoluyla sosyal güvenlik haklarının aktarılması, sürdürülmesi ve yeniden başlatılmasını sağlamak için önlemler alma yükümü getirmektedir.

SONUÇ

AB bünyesinde yukarıda kısaca açıklamaya çalıştığımız asli ve türeme normlar aracılığıyla sosyal politika veya sosyal güvenlik konuları üye Devletlerdeki gerçek kişiler açısından haklar yaratacak veya yükümlülükler getirecek şekilde düzenlenmiştir.

Av. Peyami AYDOĞDU
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ssk mevzuatı hakkında volkanvolkan34 İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubu 4 30-04-2007 11:56
Türkiyede Kadın Hakları Mevzuatı Av.Ünzile Küçüköner Aile Hukuku Çalışma Grubu 1 06-04-2007 18:04
Türkıye'de Kadın Hakları Mevzuatı Av.Ünzile Küçüköner Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 16-02-2007 16:20
Marka Mevzuatı Ve Basın Kanunu ikbalc Hukuk Soruları Arşivi 8 25-08-2005 18:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06594610 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.