Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Marka tescilinden doğan tecavüz ve bilirkişi raporundaki beyanlar

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-02-2012, 14:56   #1
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan Marka tescilinden doğan tecavüz ve bilirkişi raporundaki beyanlar

Davacı müvekkilin tescilli marka hakkına tecavüz teşkil eden fillerden dolayı yoksun kalınan kazançının(maddi tazminatın) tespitinin 556 sayılı KHK m.66/a göre yapılmasını talep etmiştim.

556 sayılı KHK m.66/a-Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı,marka sahibinin markanın kullanılması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre..

Gelen bilirkişi raporunda ;''maddi tazminatın hesaplanabilmesi için davacının davalının ilk kullanımı ispatlayan deliller sunması,o tarihten itibaren bilanço ve gelir tabloları ya da karlılık ile aynı tarihlere ait davalı tarafın kurumlar vergisi beyannamesine ekli bilanço ve gelir tablolarının ve dava konusu markanın kullanılarak verilen hizmetle ilgili olarak elde ettiği geliri gösteren satış faturalarının dosyaya ibrazı gerekmektedir. " şeklinde geçiyor.

Bilgi ve görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Old 29-02-2012, 16:12   #2
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

KHK m.66/a sizin defterleriniz ve başkaca kayıtlarınız, delilleriniz üzerinden yapılması yeterli gelen bir hesaplama yöntemidir. Mutlak surette davalıya ait bu belgeleri sunmanız gerekmez. Kaldı ki sizin bu belgeleri temin etmeniz de oldukça zor. (ilk kullanıma ilişkin delil kısmını bu açıklamamdan ayrı tutuyorum.)

Bilirkişinin bahsettiği hesaplama yöntemi (yani ağırlığın davalının defterlerine verildiği hesaplama yöntemi) KHK m.66/b'de sözü edilen "Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre" bendine daha uygun düşmektedir. Özellikle bu hususa vurgu yaparak, bilirkişi raporuna itiraz edebilirsiniz. Öyle olsa 66/b'yi seçerdiniz, niye 66/a'yı seçesiniz... Ben bu görüşü doğru bulmadım açıkçası.

Siz kendi defter ve kayıtlarınızı sunmamış mıydınız?
Old 29-02-2012, 16:32   #3
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık
KHK m.66/a sizin defterleriniz ve başkaca kayıtlarınız, delilleriniz üzerinden yapılması yeterli gelen bir hesaplama yöntemidir. Mutlak surette davalıya ait bu belgeleri sunmanız gerekmez. Kaldı ki sizin bu belgeleri temin etmeniz de oldukça zor. (ilk kullanıma ilişkin delil kısmını bu açıklamamdan ayrı tutuyorum.)

Bilirkişinin bahsettiği hesaplama yöntemi (yani ağırlığın davalının defterlerine verildiği hesaplama yöntemi) KHK m.66/b'de sözü edilen "Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre" bendine daha uygun düşmektedir. Özellikle bu hususa vurgu yaparak, bilirkişi raporuna itiraz edebilirsiniz. Öyle olsa 66/b'yi seçerdiniz, niye 66/a'yı seçesiniz... Ben bu görüşü doğru bulmadım açıkçası.

Siz kendi defter ve kayıtlarınızı sunmamış mıydınız?

Mahkeme 2009 ve 2010 yıllarına ait defter ve kayıtların sunulmasını istemişti bizde bu yıllara ait defter ve kayıtları sunduk.

Davalının ilk kullanımının ispatı için bir öneriniz var mı?Ben vergi kayıtlarının istenmesi olarak düşünüyorum ama emin olamadım.
Old 29-02-2012, 16:37   #4
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Vergi kayıtlarının ilk kullanıma yönelik delil teşkil edemeyeceğini düşünüyorum. Vergi kayıtları yalnızca şirketin ticaret hayatına başladığı tarihe yönelik bir delil olabilir; davalının markaya ilişkin ilk kullanımını kanıtlamaz. Bu nedenle bunu önermem.

Bilirkişi raporunda marka tecavüzü ile ilgili görüş bildirilmemiş mi? Zaten kullanımı ispatlayamazsanız davanız reddedilir. Bu konuda şimdiye kadar bir çok delil sunmuş olmanız gerekir.
Old 29-02-2012, 16:44   #5
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık
Vergi kayıtlarının ilk kullanıma yönelik delil teşkil edemeyeceğini düşünüyorum. Vergi kayıtları yalnızca şirketin ticaret hayatına başladığı tarihe yönelik bir delil olabilir; davalının markaya ilişkin ilk kullanımını kanıtlamaz. Bu nedenle bunu önermem.

Bilirkişi raporunda marka tecavüzü ile ilgili görüş bildirilmemiş mi? Zaten kullanımı ispatlayamazsanız davanız reddedilir. Bu konuda şimdiye kadar bir çok delil sunmuş olmanız gerekir.

Marka tecavüzü olduğunu belirtmiş fakat davalının ilk kullanımını belgeleyen ve yukarıda belirttiğim defter ve kayıtlar sunulmadığı takdirde tazminatın hesaplanmasının mümkün olmadığı belirtilmiş.Delilleri bildirmiştim.

Davalılar çalışmaya başladıkları günden beri müvekkilin işyerinin ismini kullanıyorlar.Tabeları da bu şekilde.Bu yüzden vergi kayıtlarını düşünmüştüm.
Old 29-02-2012, 18:20   #6
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Marka tecavüzü olduğunu belirledi ise burada bakması gereken sizin isteminize konu ettiğiniz döneme ilişkin olarak 66/a'ya göre hesap yapmaktır. İlk kullanımı niçin belirlemeye çalışıyor ki? Örneğin davalının ilk kullanımı 1989 yılı, sizin davanız ise 2010 da açılmış. 1989 yılından başlayıp hesap mı yapacak?!

Kullanım ile ilgili karşı yanın belirttiğiniz gibi bir durumu var ise en azından ek bir delil olarak vergi kayıtlarından yararlanabilirsiniz. Fakat bunun için de illa ki vergi kayıtlarına ihtiyacınız yok. Maksat ilk kullanımı bu yolla belirlemek ise o halde ticaret sicil müdürlüğünün web sayfasından Şirket kayıtlarına ilişkin geçmişe dönük döküm alın.

Bence burada asıl mesele ilk kullanımın araştırılmasının gereksiz olması... Sizin davanız eskiye dayalı kullanımdan kaynaklanan bir hükümsüzlük davası değil ki marka tecavüzünden kaynaklanan bir tazminat davası. Mahkemeye bu hususları açıklamanız gerekir.

Kişisel merakımdan dolayı bir soru sorabilir miyim? Davaya AHM mi bakıyor İhtisas Mahkemesi mi? Yani dava açtığınız yerde İhtisas Mahkemesi yok mu? (FSHHM) AHM'ler bu konularda İhtisaslara göre deneyimsiz olduğundan böyle yanlış sonuçlar doğabiliyor. AHM bilirkişileri de marka konusu karşılarına çok çıkmadığından rapor hazırlarken zorlanabiliyorlar.
Old 29-02-2012, 18:23   #7
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Marka tecavüzü olduğunu belirtmiş fakat davalının ilk kullanımını belgeleyen ve yukarıda belirttiğim defter ve kayıtlar sunulmadığı takdirde tazminatın hesaplanmasının mümkün olmadığı belirtilmiş.

Diyelim ki maddi tazminat hesaplanamayacak durumda. O halde de BK Genel Hükümler'e başvurulacaktır. Marka tecavüzü aynı zamanda bir haksız fiildir. Bu nedenle BK m.42'ye göre ;

BORÇLAR KANUNU
II - ZARARIN TAYİNİ

MADDE 42 - Zararı ispat etmek müddeiye düşer, zararın hakikî miktarını ispat etmek mümkün olmadığı takdirde hâkim, halin mutat cereyanını ve mutazarrır olan tarafın yaptığı tedbirleri nazara alarak onu adalete tevfikan tâyin eder.
Old 01-03-2012, 09:52   #8
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık
Marka tecavüzü olduğunu belirledi ise burada bakması gereken sizin isteminize konu ettiğiniz döneme ilişkin olarak 66/a'ya göre hesap yapmaktır. İlk kullanımı niçin belirlemeye çalışıyor ki? Örneğin davalının ilk kullanımı 1989 yılı, sizin davanız ise 2010 da açılmış. 1989 yılından başlayıp hesap mı yapacak?!

Kullanım ile ilgili karşı yanın belirttiğiniz gibi bir durumu var ise en azından ek bir delil olarak vergi kayıtlarından yararlanabilirsiniz. Fakat bunun için de illa ki vergi kayıtlarına ihtiyacınız yok. Maksat ilk kullanımı bu yolla belirlemek ise o halde ticaret sicil müdürlüğünün web sayfasından Şirket kayıtlarına ilişkin geçmişe dönük döküm alın.

Bence burada asıl mesele ilk kullanımın araştırılmasının gereksiz olması... Sizin davanız eskiye dayalı kullanımdan kaynaklanan bir hükümsüzlük davası değil ki marka tecavüzünden kaynaklanan bir tazminat davası. Mahkemeye bu hususları açıklamanız gerekir.

Kişisel merakımdan dolayı bir soru sorabilir miyim? Davaya AHM mi bakıyor İhtisas Mahkemesi mi? Yani dava açtığınız yerde İhtisas Mahkemesi yok mu? (FSHHM) AHM'ler bu konularda İhtisaslara göre deneyimsiz olduğundan böyle yanlış sonuçlar doğabiliyor. AHM bilirkişileri de marka konusu karşılarına çok çıkmadığından rapor hazırlarken zorlanabiliyorlar.

Bilirkişiler talimatla FSHHM 'si tarafından belirlenmişti.İlginize çok teşekkür ederim.
Old 06-03-2012, 16:05   #9
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık
Marka tecavüzü olduğunu belirledi ise burada bakması gereken sizin isteminize konu ettiğiniz döneme ilişkin olarak 66/a'ya göre hesap yapmaktır. İlk kullanımı niçin belirlemeye çalışıyor ki? Örneğin davalının ilk kullanımı 1989 yılı, sizin davanız ise 2010 da açılmış. 1989 yılından başlayıp hesap mı yapacak?!

Kullanım ile ilgili karşı yanın belirttiğiniz gibi bir durumu var ise en azından ek bir delil olarak vergi kayıtlarından yararlanabilirsiniz. Fakat bunun için de illa ki vergi kayıtlarına ihtiyacınız yok. Maksat ilk kullanımı bu yolla belirlemek ise o halde ticaret sicil müdürlüğünün web sayfasından Şirket kayıtlarına ilişkin geçmişe dönük döküm alın.

Bence burada asıl mesele ilk kullanımın araştırılmasının gereksiz olması... Sizin davanız eskiye dayalı kullanımdan kaynaklanan bir hükümsüzlük davası değil ki marka tecavüzünden kaynaklanan bir tazminat davası. Mahkemeye bu hususları açıklamanız gerekir.

Kişisel merakımdan dolayı bir soru sorabilir miyim? Davaya AHM mi bakıyor İhtisas Mahkemesi mi? Yani dava açtığınız yerde İhtisas Mahkemesi yok mu? (FSHHM) AHM'ler bu konularda İhtisaslara göre deneyimsiz olduğundan böyle yanlış sonuçlar doğabiliyor. AHM bilirkişileri de marka konusu karşılarına çok çıkmadığından rapor hazırlarken zorlanabiliyorlar.


T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/10238

Karar: 2011/9042

Karar Tarihi: 19.07.2011

 

HAKSIZ REKABET

İN TESPİTİ VE ÖNLENMESİ DAVASI - KAZANÇ KAYBININ DAVACININ ELDE ETMESİ MÜMKÜN VERGİ ÖNCESİ NET KARA GÖRE BELİRLENMESİ - RAPORLARA YÖNELİK İTİRAZLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ - KAZANÇ KAYBININ MADDİ TAZMİNAT OLARAK BELİRLENMESİ GEREĞİ

ÖZET: Kazanç kayb





ı, davacının elde etmesi mümkün vergi öncesi net kara göre belirlenecektedir. Bu durum karşısında, taraf vekillerinin raporlara yönelik itirazları da dikkate alınıp, davacının, uyuşmazlık konusu dönem itibariyle davalının haksız rekabeti nedeniyle uğradığı kazanç kaybının tespiti ile bulunan meblağın maddi tazminat olarak hüküm altına alınması gerekir.

(6762 S. K. m. 57, 58)

Dava: Taraflar aras

ında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 14.04.2009 tarih ve 2005/244 - 2009/168 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 19.07.2011 gününde davacı avukatı İ. E. ile davalı avukatı S. S. gelip, temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi B. Ş. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye'nin elektrik motoru imalatında öncü bir kuruluş olduğunu, köklü geçmişi bulunduğunu, davalının da İtalya'da mukim aynı alanda faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, iki ayrı patentin in müvekkilince ihlal edildiğinden bahisle, müvekkilinin aynı tipteki ürünlerini sattığı S.ve T. firmalarına ihtarname çektiğini, anılan şirketlerin de müvekkiline ihtarname keşide ettiklerini, müvekkilleri ile olan ticari ilişkilerini zayıflattığını, daha sonra da kestiklerini ve emtiaları davalıdan almaya başladıklarını, davalının müvekkili müşterilerine karşı keşide ettiği ihtarnamede açıkladıkları patentin Türkiye'de tescilli olmadığını, ülkesellik prensibi gereği bu tescilin Türkiye'de bir hükmünün bulunmadığını, kaldı ki, ortada patent tecavüzünün de olmadığını, davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak eyleminin haksız rekabet olduğunun tespitine, son verilmesine ve maddi durumun kaldırılmasına, 240.749.86 Euro maddi ve 15.000 Euro manevi tazminatın tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, dava dilekçesinde açıklanan iki ayrı firmanın müvekkilinin patent haklarının korunduğu ülkelere patent konusu emtiaları sattığını, bu ürünleri davacıdan aldığının tespit edildiğini, ihlallerin tespiti bakımından davacı ve bir kısım firmalar hakkında Bologna Mahkemesinde dava açtığını, hiçbir zaman davacının müşterisinin müvekkili müşterisi olmadığını, Avrupa Patent Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin haklarının korunacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia: savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı tarafından üretilen ürünlerin, davalı firma tarafından üretilen ürünlere teknolojik olarak bilinen ve öteden beri uygulanan hususlar dışında benzemediği, davalı tescillerinin ihlali niteliğinde bulunmadığı, buna rağmen davacının ticari ilişkisi bulunduğu firmalara başvurarak davacının ürettiği malları kötülediği, kendisine ait patentin ihlal edildiğini bildirdiği, eyleminin TTK'nun 57/b.1 maddesinde tarifini bulan haksız rekabeti oluşturduğu, maddi tazminatın tespiti bakımından üç raporun da farklı olduğu, üçüncü raporun, birinci ve ikinci rapora göre aşırı farklı bulunduğu, hüküm kurmaya elverişli olmadığı, ikinci raporun davacı vekilinin itirazı üzerine alındığı ve talebine yakın bulunduğu, maddi tazminatın hesaplanmasında bu raporun esas alındığı, davacının manevi zararının da doğduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, men'ine düzeltilmesine, 40.852.91 TL maddi ve 8.500.00 TL manevi tazminatın tahsiline ve hüküm özetinin ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1 - Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2 - Dava haksız rekabetin tespiti, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece maddi tazminatın belirlenmesine ilişkin olarak üç kere bilirkişi incelemesi yaptırılmış, yukarıda açıklanan gerekçeyle ikinci bilirkişi kurulu raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. TTK.nun 58 inci maddesinde haksız rekabet nedeniyle zarar gören kimsenin isteyebileceği hususlardan birisi de maddi tazminat olarak belirtilmiştir. Kural olarak böyle bir istemin kabul edilebilmesi için davacının uğradığı zararı kanıtlaması gereklidir. Bu şekildeki tazminat davasında asıl olan, haksız rekabet nedeniyle davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, bu tür zararın ispat edilmesindeki güçlüğünü dikkate alan kanun koyucu, TTK.nun 58/e maddesinde eylemin mali bakımından karşılıksız kalmaması bakımından haksız rekabette bulunanın davranışı sonucu elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığını da maddi tazminat olarak hükmetme yetkisini yargıca vermiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı taraf, dava dilekçesinde maddi tazminatın nasıl hesaplanması gerektiği yönünde açık bir tavır takınmamıştır. Yaptırılan birinci bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda maddi tazminat, davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının bu dönem itibariyle uğradığı kazanç kaybı esasına göre hesaplanmış, davacı bu şekilde yapılan belirlemeyi kabul etmiş, ancak maliyet hesabı bakımından itirazda bulunmuştur. Hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporunda ise, davalının, uyuşmazlık konusu dönemde davacının müşterisine sattığı emtia sayısı esas alınarak tazminat hesaplanmış, başka bir anlatımla onun elde ettiği menfaat karşılığı tespit edilmiştir. o halde, davacının ilk rapora yönelik olarak açıklamaları dikkate alındığında maddi tazminatın belirlenmesinde haksız rekabet fiilinin başladığı tarih ile dava tarihine kadar olan dönemde uğradığı kazanç kaybını maddi tazminat olarak istediğinin kabulü gerekir. Anılan dönem itibariyle davacının davalının haksız rekabet fiili nedeniyle kazanç kaybının belirlenmesi zorunludur. Kazanç kaybı, bu dönem itibariyle davacının elde etmesi mümkün vergi öncesi net kara göre belirlenecektedir.



Bu durum karşısında, taraf vekillerinin raporlara yönelik itirazları da dikkate alınıp, davacının, uyuşmazlık konusu dönem itibariyle davalının haksız rekabeti nedeniyle uğradığı kazanç kaybının yukarıda açıklanan şekilde tespiti ile bunan meblağın maddi tazminat olarak hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

3 - Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın taraflar yararına bozulmasına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, takdir olunan 825,00 TL vekalet ücretinin her bir yandan alınarak yekdiğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 19.07.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)





Sinerji Mevzuat ve

İçtihat Programı

Maddi tazminatın hesaplanmasında dikkate alınan dönemler açısından değerlendirme yapabilirseniz sevinirim?Ben bu kararın bilirkişinin davalının ilk kullanımın tespiti yönündeki talebini destekler nitelikte olduğunu düşünüyorum.
Old 10-03-2012, 13:21   #10
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yukarıdaki Yargıtay kararının ilgili kısmı
o halde, davacının ilk rapora yönelik olarak açıklamaları dikkate alındığında maddi tazminatın belirlenmesinde haksız rekabet fiilinin başladığı tarih ile dava tarihine kadar olan dönemde uğradığı kazanç kaybını maddi tazminat olarak istediğinin kabulü gerekir. Anılan dönem itibariyle davacının davalının haksız rekabet fiili nedeniyle kazanç kaybının belirlenmesi zorunludur. Kazanç kaybı, bu dönem itibariyle davacının elde etmesi mümkün vergi öncesi net kara göre belirlenecektedir.

Sanırım bu kısmı yorumlamamı istiyorsunuz. Tazminat davaları zamanaşımına tabidir. Dolayısıyla aşağıdaki mesajda örneklediğim kısmı yine alıntılıyorum.

Alıntı:
Yazan Av. Duygu Işık
Marka tecavüzü olduğunu belirledi ise burada bakması gereken sizin isteminize konu ettiğiniz döneme ilişkin olarak 66/a'ya göre hesap yapmaktır. İlk kullanımı niçin belirlemeye çalışıyor ki? Örneğin davalının ilk kullanımı 1989 yılı, sizin davanız ise 2010 da açılmış. 1989 yılından başlayıp hesap mı yapacak?!
Buradan hareketle sorayım:

1-) Sizin isteminiz hangi dönemlere ilişkin, dava dilekçenizde ve sonrasında nasıl ifadeler kullandınız?
2-) Eğer çok eski tarihlerden bu yana tazminat istediyseniz karşı yan zamanaşımı def'i ileri sürmedi mi?
3-) Şirketin ticaret sicile kayıt yılı nedir? (Ki hala bu tarihin markasal kullanım yönünden belirleyici ve ispata yarar olmadığı düşüncesindeyim. İşletme adı, ticaret unvanı ve markasal kullanım tamamen farklı kavramlardır.)
Old 12-03-2012, 09:50   #11
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık
Sanırım bu kısmı yorumlamamı istiyorsunuz. Tazminat davaları zamanaşımına tabidir. Dolayısıyla aşağıdaki mesajda örneklediğim kısmı yine alıntılıyorum.


Buradan hareketle sorayım:

1-) Sizin isteminiz hangi dönemlere ilişkin, dava dilekçenizde ve sonrasında nasıl ifadeler kullandınız?
2-) Eğer çok eski tarihlerden bu yana tazminat istediyseniz karşı yan zamanaşımı def'i ileri sürmedi mi?
3-) Şirketin ticaret sicile kayıt yılı nedir? (Ki hala bu tarihin markasal kullanım yönünden belirleyici ve ispata yarar olmadığı düşüncesindeyim. İşletme adı, ticaret unvanı ve markasal kullanım tamamen farklı kavramlardır.)

1-"Davalının eylemleri ile kusurlu ve bilinçli olarak davacı markalarına ve uzun yıllardır kullanmakta olduğu şirket adına tecavüz ettiği,haksız rekabet yarattığı açık olduğundan maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Davalı şirketçe müvekkilin tescilli marka haklarına vaki tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiilleri nedeni ile meydana gelen maddi ve manevi zararın tazmini için... toplam TL tazminatın ,davalının ihtarname ile haberdar edildiği 16.10.2009 tarihinden itibaren ticari işletmeleri uygulanan..."
Old 12-03-2012, 09:53   #12
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık
Sanırım bu kısmı yorumlamamı istiyorsunuz. Tazminat davaları zamanaşımına tabidir. Dolayısıyla aşağıdaki mesajda örneklediğim kısmı yine alıntılıyorum.


Buradan hareketle sorayım:

1-) Sizin isteminiz hangi dönemlere ilişkin, dava dilekçenizde ve sonrasında nasıl ifadeler kullandınız?
2-) Eğer çok eski tarihlerden bu yana tazminat istediyseniz karşı yan zamanaşımı def'i ileri sürmedi mi?
3-) Şirketin ticaret sicile kayıt yılı nedir? (Ki hala bu tarihin markasal kullanım yönünden belirleyici ve ispata yarar olmadığı düşüncesindeyim. İşletme adı, ticaret unvanı ve markasal kullanım tamamen farklı kavramlardır.)

2-Zamanaşmı def'i ileri sürülmedi.Sadece keşif talebimizden vazgeçtiğimiz için davanın ispatının mümkün olunmayacağı ileri sürüldü.Davalı şirkete ait ürün örnekleri sunulmuştu.

3-22.12.2005(işletme adı,tecaret unvanı benzer.Aynı mahallede benzer ürünler satan iki şirket.)
Old 14-03-2012, 11:14   #13
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Özlem Peksüslü
Davalı şirketçe müvekkilin tescilli marka haklarına vaki tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiilleri nedeni ile meydana gelen maddi ve manevi zararın tazmini için... toplam TL tazminatın ,davalının ihtarname ile haberdar edildiği 16.10.2009 tarihinden itibaren ticari işletmeleri uygulanan..."

Hakim talepten fazlasına hükmedemez. Dolayısıyla eğer davalının "eskiye dayalı kullanım hakkı"ndan bahisle bir savunması yok ise ilk kullanımı tespit etmekte ya da o tarihten bu yana kayıtların getirtilmesine 66/a'daki tazminat hesabı yönünden herhangi bir hukuki fayda olmadığı düşüncesindeyim.

Hakim isteminizle bağlı olduğuna göre bilirkişinin de en fazla 16.10.2009 dan davanın açıldığı tarihe kadar geçen süredeki tazminatı hesaplaması gerekir. Bunun için de 2005'lere kadar dönmesine gerek yok. Kaldı ki vergi kayıtları da belirleyici olmayacaktır. Sadece küçük bir veri sağlayabilir. Zira o Şirket zarar bildirmiş olabilir. Bu durumda bilirkişinin mantığı ile sizin 66/a'yı seçmiş olmanızın hiçbir anlamı kalmaz. Eğer 66/b seçmiş olsaydınız bu kayıtları isteyip oradan hareket etmesi yerinde olabilirdi. Daha önce de ifade ettiğim gibi sizin mutlaka hesap yöntemleri arasındaki farkları belirtmeniz ve dikkati buraya çekmeniz gerekiyor.

Sizin seçtiğiniz hesap yöntemi 66/a idi. Bu durumda karşı yanın kazancı üzerinde bu kadar durulması ve hesabın esasının oraya dayandırılması da doğru değil. (Daha önce de söyledim, siz 66/b'yi seçmediniz ki! Niye oraya takıldılar?)

2- İlk soruya verdiğiniz cevap sonrasında bu soruya gerek kalmadı.
3- Yine ilk soruya verdiğiniz cevap sonrasında bu soruya da gerek kalmadı.

İyi çalışmalar dilerim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bilirkişi raporundaki net ve brüt değerler-işçi alacağı prag Meslektaşların Soruları 11 14-06-2013 12:36
Marka hakkına tecavüz Rekoğlu Meslektaşların Soruları 4 08-05-2011 23:31
Marka Tesciliniden Doğan Haklara Tecavüz Av.Özlem PEKSÜSLÜ Meslektaşların Soruları 6 13-04-2011 14:28
İki marka arasında farklı ibareler varsa bu marka hakkına tecavüz olur mu Av. Salim Meslektaşların Soruları 6 23-09-2008 18:30
marka hakkına tecavüz anti-leviathan Hukuk Soruları Arşivi 3 15-12-2006 19:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09358597 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.