olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı

Herkese iyi çalışmalar
Müvekkil tapu kütüğüne kayıtlı olmayan bir taşınmazı 1990 yılından itibaren zilyetliğinde bulundurmaktadır. Bu sebeple tescil davası açtık. Fakat davayı açtıktan sonra 2011 yılında hazine tarafından 3083 sayılı yasa gereği taşınmazların tescil edildiğini öğrendik. Şimdi 1990-2011 yılı arası 21 yıl geçtiğinden müvekkilin kazanılmış hakkı korunur mu yoksa dava açıldığı tarihte taşınmaz hazine tarafından tescil edildiği için dava reddolunur mu?

Alıntı: Yazan lawyer0202 Herkese iyi çalışmalar Müvekkil tapu kütüğüne kayıtlı olmayan bir taşınmazı 1990 yılından itibaren zilyetliğinde bulundurmaktadır. Bu sebeple tescil davası açtık. Fakat davayı açtıktan sonra 2011 yılında hazine tarafından 3083 sayılı yasa gereği taşınmazların tescil edildiğini öğrendik. Şimdi 1990-2011 yılı arası 21 yıl geçtiğinden müvekkilin kazanılmış hakkı korunur mu yoksa dava açıldığı tarihte taşınmaz hazine tarafından tescil edildiği için dava reddolunur mu?

İlgili taşınmazın müvekkilinden önceki evveliyatı nedir. Hazineye mi ait, orman mı vs. Hazine adına tescil ne zaman olmuş.

Taşınmazlar dere kenarında olup müvekkil tarafından ihya edilmiştir. Müvekkil tarafından tescil edilemeyecek yerlerden değildir. Aksi takdirde hazinenin kendi adına tescil edilmesine gerek kalmazdı. 2011 yılında hazine tarafından tescil edilmiştir.

Eğer olağanüstü zamanaşımı ile edinilmeye elverişli bir taşınmaz ise MK m.713/f.5 'e göre 20 yıl dolduğu anda diğer koşulların da varlığı halinde mülkiyet kazanılır. Bu andan sonra taşınmaz kimin adına tescil edilirse edilsin ona karşı tapu iptal ve tescil davası açılabilecektir.

Alıntı: b. Olağanüstü zamanaşımı Madde 713- Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce (…)(1) hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır. Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur. Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur. Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler. Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir. Özel kanun hükümleri saklıdır.

Peki aynı davada tescil talebimizi tapu iptal ve tescil olarak değiştirmememiz mümkün mü? Mümkünse nasıl?

Sayın meslektaşım hiç bir şey olmamış gibi davanıza devam edin yargıtay onama ilamından sonra kararı ilgili yerin krokisi ile tapuya götürün Tapu Sicil Müdürlüğü karar çerçevesinde işlem yapmak zorunda.

Benimde benzer şekilde bir konum var. Şöyle ki, müvekkil 20 yıldır zilyet olarak tarlasını kullanmakta fakat 1950'li yıllarda yapılan tapulama da kütüğe ali oğlu ahmet gibi kişilerinde adı yazılmış ve 27/1 şeklinde hisseleri var. Ben Medeni Kanun m.713/2'ye göre taşınmazın maliki tapu kütüğünden anlaşılmadığından olağanüstü zamanaşımı nedeni ile tapu tescil iptal davası açıcam..Fakat bulduğum yargıtay kararlarında hazineninde dahil olması gerekli diyor. Soyadlarının bilinmemesi anlaşılmadığı anlamına gelmez mirasçılarını bulun hazineye kaldıysa da davalı o diyor.. Ne yapmam lazım yardımcı olur musunuz ?

Sayın meslektaşım ALİ oğlu Ahmet şeklinde yazılmış ise tapulama tutanağını inceleyiniz.Şayet Ali oğlu Ahmet açısından belirlenebilir kişilerden ise bu durumda bilindiği gibi Anayasa mahkemesince MK Madde 713'ün ikinci fıkrasında yer alan “… ölmüş …” sözcüğü, 17.3.2011 günlü, E. 2009/58, K. 2011/52 sayılı kararla iptal edildiğinden bu durumda davanız bu şahıs açsından red edilecektir

Ancak tapulama tutanağı ve zabıta tahkikatrı ile bu kişinin kim olduğu anlaşılmıyorsa bu durumda hazine her ne kadar davalı olsa da bu durum davanız açısından bir sıkıntı yaratmaz yeterki müvekkilinizin nizasız ve fasılasız zilyedliğini ispat edin.Saygılarımla