Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

müşterek mülkiyette muhtesadın durumu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-01-2013, 17:14   #1
sevrim

 
Varsayılan müşterek mülkiyette muhtesadın durumu

Sayın Meslektaşlarım,

Müvekkilin belli hissesinin olduğu müşterek arazide başka bir belli hisseli hissedar kişi, tüm arsaya yayılmak sureti ile meyve ağacı diker ve hasadı kendi toplayarak 30 yıl geçim sağlar.
Diğer hissedarlar, geçimi bozulmasın diyerek bu durumu sorun etmezler. Şuan hali hazırda izale i şuyu davası açılmıştır. Dava karar aşamasındadır. Ancak ağaçları eken hissedar muhtesatın tespiti davası açarak yayılarak ektiği ağaçların bedelini istemektedir.
İyi niyetle, geçimine katkı sağlasın diye ağaçların ekimine izin veren ve aslen araziyi ağaçsız olarak isteyen diğer paydaşların arazinin tesliminde diğer paydaşın daha fazla kazanç elde etmesini sağlayacak bu durumu engellemelerini sağlayacak bir yargıtay kararı arıyorum.

Saygılarımla....
Old 11-01-2013, 17:27   #2
detay82

 
Varsayılan

Sayın sevrim,

Olayınızda diğer hissedarların uzun yıllar, bu duruma itiraz etmemeleri hatta kabul etmeleri ağaçları eken hissedarın lehine bir durumdur.

Bu muhtesatların, o hissedara ait olduğu muhtemelen tespit edilecektir. Bu durumda da ağaçların bedeli kendisine ödenecektir.

Aşağıdaki Yargıtay kararında işinize yarayacak bilgiler bulunmaktadır.

6.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/12068
Karar: 2008/13761
Karar Tarihi: 15.12.2008


ÖZET: Paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç gibi bütünleyici parçanın kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde eğer bunların değeri sulh mahkemesinin görevine giriyorsa olay bir hadise olarak, sulh mahkemesinde çözümlenir. Aksi halde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere on günlük yasal süre verilmelidir. Yasadan doğan bu süre kesin olup kısaltılamaz ve uzatılamaz. Bu süre içerisinde dava açılırsa sonucun beklenmesi, açılmaz ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.

(4721 S. K. m. 698) (1086 S. K. m. 567)

Dava: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Uyuşmazlık, 101 parsel nolu taşınmazın ortaklığının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece, satış kararı verilmiş, hüküm davalılar Muammer ve Cemil vekili tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı vekili dava dilekçesinde, 101 parsel nolu taşınmazın aynen, olmadığı takdirde satılarak ortaklığının giderilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar Muammer ve Cemil vekili, müvekkilleri tarafından 200 adet zeytin ağacı, 30 adet meyve ağacının dikildiğini, taşınmazın duvar ve çit ile çevrildiğini belirterek mülkiyetin tespiti için dava açacaklarını, süre verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, A... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/71 Es. ile dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan ağaç ve duvarın aidiyeti hususunda davalılar tarafından açılan davanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmiş ise de anılan ara kararından dönülerek dava konusu taşınmazın üzerindeki muhdesatlar ile birlikte satılarak ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.

Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.

Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç gibi bütünleyici parçanın (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde eğer bunların değeri sulh mahkemesinin görevine giriyorsa olay bir hadise olarak, sulh mahkemesinde çözümlenir. Aksi halde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HUMK.'nun 567. maddesi hükmü uyarınca on (10) günlük yasal süre verilmelidir. Yasadan doğan bu süre kesin olup kısaltılamaz ve uzatılamaz. Bu süre içerisinde dava açılırsa sonucun beklenmesi, açılmaz ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.

Olayımıza gelince; davaya konu edilen ve satışına karar verilen 101 parsel nolu taşınmaz üzerinde çok sayıda zeytin ağacı bulunduğu, tel örgü ile çevrildiği, basit bir bağ evi bulunduğu yerinde yapılan uygulamalı keşif sonucu belirlenmiştir. Davalılar Muammer ve Cemil Örnek vekili söz konusu ağaçların müvekkilleri tarafından dikildiğini, duvarın da yine müvekkilleri tarafından yaptırıldığını ileri sürerek mülkiyetin tespiti için dava açacaklarını bildirmiş ve A... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 2004/71 Es. sayılı dosyasında açılan dava mahkemece incelendikten sonra bekletici mesele yapılmasına karar verildiği halde HUMK.'nun 567. maddesinde öngörülen süre içinde davanın açılmadığı gerekçesiyle bekletici mesele yapılmasından vazgeçilmiştir. Anılan madde hükmü hakimin taraflara önel vermesi hallerinde uygulanır. Olayımızda ise muhdesatın mülkiyetini iddia eden davalılar kendiliğinden dava açtıklarına göre bu davanın süresinde açılmadığından söz edilemez.

Bu durumda mahkemece muhdesatın aidiyetine ilişkin işbu davanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre satış bedelinin dağıtılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK. nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.12.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.





Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
müşterek mülkiyette ortaklığın giderilmesi. Avbelgin Meslektaşların Soruları 1 01-10-2012 11:57
Müşterek Mülkiyette Ecrimisil saadet Meslektaşların Soruları 9 13-01-2012 17:18
Müşterek Mülkiyette ecrimisil ve men-i müdahalede imperium Meslektaşların Soruları 0 05-12-2010 23:56
müşterek mülkiyette kira sözleşmesi olmaması durumu Av.S.C Meslektaşların Soruları 1 20-08-2010 10:48
müşterek mülkiyette izale-i şuyu hırs Meslektaşların Soruları 2 31-12-2007 17:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04492903 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.