Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

hakimin sorumluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-01-2013, 15:55   #1
incapita

 
Varsayılan hakimin sorumluluğu

Hakim davanın saikine girerek kararını okursa ve bu saik dosyada hiçbir sanık, tanık, rapor vs ile dosya içinde yazılı ya da sözlü olarak yer almıyorsa ancak bu duruma dayanarak red için süreler kaçırılmış ve dosya Yargıtaya gitmiş halen inceleme evresindeyse nasıl bir yol izlenebilir?
Bu kararın verilmesinde dosyadaki evraklarla tespit olunmamış bambaşka sebeplerle karar verilmiş olduğu düşülüyorsa ve bu durum karar duruşmasında karar okunurken zapta yazdırılmış bulunuyorsa artık iş işten geçmiş mi olacaktır?
Sanığın hakkında olumsuz yargıya varılarak karar verilmiş olunması karşısında elde bir imkan bir yol kalmamış mı olacaktır?
Sanığın kusur durumunu tespit ederken takdir hakkını kullanırken sanığın ve tanıkların ifadelerinden değil de kendisi olayın oluş biçimi böyle olmuştur diyerek karar verilebilir mi?
Gecikmiş bir red başvurusu yapılması için imkan var mı?
Saygılarımla..
Old 11-01-2013, 18:18   #2
incapita

 
Varsayılan

hakimin takdir hakkın kullanmasının sınırlarının kasten yada kusur ile aşılması olarak meseleye yaklaşırsak bu aşamada (Yargıtay aşamasında) müdahale yolu nedir?
Old 12-01-2013, 14:34   #3
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

YCGK
Esas : 2008/5-19
Karar : 2008/31
Tarih : 19.02.2008
KANUN YARARINA BOZMA ( Hakimin Takdirini Hatalı Kullanması )
YASA YARARINA BOZMA ( Hakimin Takdirini Hatalı Kullanması )
OLAĞANÜSTÜ DENETİM MUHAKEMESİ YOLU ( Yasa Yararına Bozma )
TEMEL CEZA MİKTARININ SAPTANMASINDA KULLANILAN ÖLÇÜTLERİN HATALI TAKDİR EDİLMESİ ( Kanun Yararına Bozma )
CMK.309, 310
TCK.43, 53, 62, 247
5252 Sa.Ka.9
765 Sa.Ka.33, 59, 80, 202, 219
Çözümü gereken hukuki sorun; temel ceza miktarının yasada öngörülen sınırlar içinde saptanması işlemi yapılırken takdirin hatalı kullanılmış olmasının, yasa yararına bozma istemine konu edilip edilemeyeceğine ilişkindir.

Yasa yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Yargılaması Yasası`nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu denetimin konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır.
Ancak, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir.
Nitekim, yasa yolunun bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, örneğin; temel ceza miktarının saptanmasında kullanılan ölçütlerin hatalı takdir edilmesi, cezada artırma ve indirme yapılırken kullanılan oranların seçimindeki isabetsizlik gibi hususlar, Yargıtay`ın sadece olağan bir denetim yolu olan temyiz incelemesi sırasında dikkate alabileceği hukuka aykırılıklardandır.
DAVA VE KARAR:
Sanık İsmail Oğraş`ın zimmet suçundan dolayı yapılan yargılaması sonunda, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Yasası ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının ilgili hükümleri uygulanmak suretiyle bunlardan lehe sonuç verdiği saptanan 765 sayılı TCY`nın 202/1, 80 ve 59/2 maddeleri uyarınca 5 sene 10 ay hapis ve 102.815 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, adli para cezasının taksitlendirilmesine, zimmetine geçirdiği 123.073 YTL`nin 202/4 madde uyarınca sanıktan alınarak katılan idareye verilmesine, 219/son madde uyarınca memuriyetten müebbeden mahrumiyetine, 33. madde uyarınca hapis halinin sona ermesine kadar yasal kısıtlılık altında bulundurulmasına ilişkin Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 17.11.2006 gün ve 149-274 sayılı hükmün temyiz edilmeksizin kesinleşmesinden sonra Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 26.07.2007 gün ve 39976 sayılı istem yazısı ile;

"... Mahkemece sanık hakkında 765 sayılı Kanun`un 202/1. maddesi gereğince alt sınırdan ceza tayin edilmiş bulunması karşısında, sanığın eylemine 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu`nun 247/1, 43/1, 62. maddelerinin tatbiki halinde bulunacak cezanın miktarı itibarıyla sanığın lehine olduğu halde, kıyaslama yapılırken, 5237 sayılı Kanun`un ilgili hükümlerinin uygulanması sırasında asgari hadden uzaklaşılarak cezanın belirlenmesi suretiyle, anılan Kanun`un lehe olmadığından bahisle, 765 sayılı Kanun`a göre hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu..." görüşüyle yasa yararına bozma isteminde bulunmuştur.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi 18.09.2007 gün ve 9513-6672 sayı ile;

"... Kanun yararına bozma, 5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca hakim veya mahkemece verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulan olağanüstü bir yasa yoludur.

Kanun yararına bozma yolu ile; yasaların tüm insanlara eşit biçimde uygulanması, Yargıtay denetiminden geçmeksizin kesinleşen kararlardaki maddi hukuka ve gerekse usul hukukuna aykırılıkların giderilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim veya mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.

Kanun yararına bozmanın konusu hukuka aykırılıkların giderilmesi olunca; ayrıntıları 26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile Ceza Genel Kurulu`nun 28.04.1986 gün ve 35/278 sayılı ve 21.12.1978 gün 479-669 sayılı kararlarında; kanuna aykırılık halleri açıklanmış ve bunların uygulamadaki yanlışlıklar ile esasa etkili usul hatalarından ibaret olduğu belirtilmiştir.

İnceleme konusunu oluşturan davada olduğu gibi; sanık hakkında zimmet suçundan yargılama devam ederken 5237 sayılı TCK.nun yürürlüğe girmesi ile, mahkeme 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 3. fıkrasında açıklandığı üzere lehe olan yasayı belirlerken, 5237 sayılı Yasa uyarınca kurduğu hükümde alt sınırdan uzaklaşıp, 765 sayılı Yasa uyarınca kurduğu hükümde ise alt sınırdan ceza tayin ederek, netice cezaların karşılaştırılması sonucu da 765 sayılı TCK.nu lehe olarak görüp bu Yasadan uygulama yapmıştır. Karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. 5237 sayılı Kanun`un ilgili hükümlerinin uygulanması sırasında temel cezanın asgari hadden uzaklaşılarak tayin edilmesi mahkemenin takdirine tabidir. Böyle bir husus, kanun yararına bozma istemine konu edilemez..." gerekçesiyle, istemin reddine karar vermiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.01.2008 gün ve 165226 sayı ile;

"Sanığın sübut bulan eylemi için 765 sayılı TCK.nun 202/1. maddesinde 6-12 yıl ağır hapis ve ağır para cezası, 5237 sayılı TCK.nun 247/1. maddesinde ise 5-12 yıl hapis cezası öngörülmüştür. Bu durumda 5237 sayılı TCK.nun 247/1, 43, 62 ve 53. maddelerinin uygulanması sanığın lehine bulunmaktadır.

Mahkemenin kanun yararına bozma istemine konu olan 17.11.2006 tarihli kararı ile bu karardan önceki iki kararında temel ceza alt sınırdan belirlenmiş, artırımlar en alt orandan, indirimler ise en üst orandan yapılmak suretiyle sonuç ceza belirlenmiştir.

Sanığın hukuki durumunun 5237 sayılı TCK.nun yürürlüğe girmesi nedeniyle yeniden değerlendirilmesi sırasında 5237 sayılı TCK.nun 247/1 maddesi gereğince cezanın yazılı şekilde belirlenerek lehe hüküm olan 5237 sayılı Yasa yerine 765 sayılı Yasaya göre hüküm kurulması yasaya aykırıdır." görüşü ile itiraz etmiş ve Özel Daire kararının kaldırılmasını, Adalet Bakanlığının isteminin kabulü ile Yerel Mahkeme kararının yasa yararına bozulmasını istemiştir.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARI:
İncelenen olayda;

Yerel Mahkeme, sanık İsmail Oğraş`ın sonuncusunu 30.12.2002 tarihinde gerçekleştirdiği zincirleme eylemlerinin gerek suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Yasasının 202/1. maddesinde, gerekse sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 247/1. maddesinde tanımlanmış bulunan zimmet suçunu oluşturduğunu, her iki yasaya göre zincirleme suç nedeniyle cezada artırım yapılması gerektiğini, ayrıca olayda takdire dayalı indirim koşullarının da var olduğunu kabul etmiştir. Kararın gerekçe kısmında ise, her iki yasanın ilgili hükümlerini bir bütün halinde ayrı ayrı olaya tatbik suretiyle iki farklı uygulama gerçekleştirmiştir. Ardından da, 765 sayılı TCY`nın 202/1, 80 ve 59. maddelerinin uygulanması halinde sanığa 5 yıl 10 ay hapis cezası verilmesi gerekeceği, oysa 5237 sayılı TCY`nın 247/1, 43 ve 62. maddelerinin tatbiki durumunda sanığın 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılması gerekeceğine işaret ederek, 765 sayılı Yasanın uygulanmasının daha lehe sonuç verdiğinden bahisle anılan yasa maddeleri ile uygulama yapmış, bu hüküm Yargıtay denetiminden geçmeksizin kesinleşmiştir.

Adalet Bakanlığı, sanık hakkında 765 sayılı Yasanın 202/1. maddesi gereğince alt sınırdan temel ceza tayin edildiğini, oysa lehe yasanın saptanmasına ilişkin karşılaştırma sırasında 5237 sayılı Türk Ceza Yasası`nın 247/1, 43/1, 62. maddeleri ile uygulama gerçekleştirilirken temel cezanın asgari had aşılmak suretiyle belirlendiğini, bu ikinci uygulamada da cezanın asgari hadden başlatılması halinde 5237 sayılı Yasanın daha lehe sonuç vereceğini belirterek hükmün yasa yararına bozulması isteminde bulunmuştur.

Özel Daire, temel cezanın alt düzeyden uzaklaşılarak tayin edilmesinin mahkemenin takdirine tabi olduğunu, bu hususun yasa yararına bozma başvurusuna konu edilemeyeceğini belirterek istemi reddetmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise, yasa yararına bozma isteminin kabulü gerektiğini belirterek itiraz etmiştir.

Çözümü gereken hukuki sorun; temel ceza miktarının yasada öngörülen sınırlar içinde saptanması işlemi yapılırken takdirin hatalı kullanılmış olmasının, yasa yararına bozma istemine konu edilip edilemeyeceğine ilişkindir.

Yasa yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Yargılaması Yasası`nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu denetimin konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Ancak, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir. Nitekim, yasa yolunun bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, örneğin; temel ceza miktarının saptanmasında kullanılan ölçütlerin hatalı takdir edilmesi, cezada artırma ve indirme yapılırken kullanılan oranların seçimindeki isabetsizlik gibi hususlar, Yargıtay`ın sadece olağan bir denetim yolu olan temyiz incelemesi sırasında dikkate alabileceği hukuka aykırılıklardandır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddi gerekmektedir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının ( REDDİNE ),

2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ( TEVDİİNE ), oybirliği ile karar verildi.
YCGK 19.02.2008 - K.2008/31 YOL GÖSTERİCİ OLABİLİR
Old 12-01-2013, 15:47   #4
incapita

 
Varsayılan

Önce kimse cevap vermeyecek sandığım bir anda cevabınızla mutlu oldum, teşekkür ederim. Burada anladığım kadarıyla temyiz yoluna gidilmeden kesinleşmiş bir karar var ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerel mahkeme kararını kanun yararına bozma talebi "kanun yararına bozma hallerine girecek hususların sayılı olduğu ve bu durum o hallere girmediği için ve hakimin takdirini hatalı kullandığı hususunda ki aykırılıklar temyiz incelemesine tabi konu olduğu için " reddedilmiş.
O halde benim meselemde "hakimin takdir yetkisini kullanmasında hukuka aykırılık" bulunduğunu düşünmemle halen temyiz incelemesinde olduğu ve temyiz eden tarafta biz olduğumuza göre bir dilekçeyle bu hususlarda inceleme yapmasını talep edebilirim. Doğru anlamış mıyım?
Benim mesele haline getirmemin başlangıç noktası hakimin dosyada geniş takdir yetkisi ve dosyadan edindiği yargıları edinmesine imkan verecek bir delil ortada yokken, "sanığın iyi halini göremeyip" mahkumiyet kararı vermek istemesi ancak bunu yaparken delillerin net olarak ortaya koymadığı hususta sanığın lehine karar vermek dururken bence "sen bu suçu işlemişsindir" anlamına gelecek bir ifade kullanarak mahkumiyet kararı vermiş olması.
Tekrar teşekkür ederim. iyi çalışmalar..
Old 12-01-2013, 15:50   #5
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cergin77
Önce kimse cevap vermeyecek sandığım bir anda cevabınızla mutlu oldum, teşekkür ederim. Burada anladığım kadarıyla temyiz yoluna gidilmeden kesinleşmiş bir karar var ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerel mahkeme kararını kanun yararına bozma talebi "kanun yararına bozma hallerine girecek hususların sayılı olduğu ve bu durum o hallere girmediği için ve hakimin takdirini hatalı kullandığı hususunda ki aykırılıklar temyiz incelemesine tabi konu olduğu için " reddedilmiş.
O halde benim meselemde "hakimin takdir yetkisini kullanmasında hukuka aykırılık" bulunduğunu düşünmemle halen temyiz incelemesinde olduğu ve temyiz eden tarafta biz olduğumuza göre bir dilekçeyle bu hususlarda inceleme yapmasını talep edebilirim. Doğru anlamış mıyım?
Benim mesele haline getirmemin başlangıç noktası hakimin dosyada geniş takdir yetkisi ve dosyadan edindiği yargıları edinmesine imkan verecek bir delil ortada yokken, "sanığın iyi halini göremeyip" mahkumiyet kararı vermek istemesi ancak bunu yaparken delillerin net olarak ortaya koymadığı hususta sanığın lehine karar vermek dururken bence "sen bu suçu işlemişsindir" anlamına gelecek bir ifade kullanarak mahkumiyet kararı vermiş olması.
Tekrar teşekkür ederim. iyi çalışmalar..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakimin Hukuki Sorumluluğu (HMK 46) Av.Sefa Özkök Meslektaşların Soruları 2 18-10-2016 11:57
Değerlendirme-3 Hakimin Yasaklılığı- Hakimin Reddi- Hakimin Hukuki Sorumluluğu halit pamuk Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu 4 25-12-2012 13:44
hakimin hukuki sorumluluğu Av.Nilgün Altındağ Meslektaşların Soruları 2 07-09-2010 15:08
hakimin hukuki sorumluluğu Av. Naif ŞAŞMA Meslektaşların Soruları 2 16-06-2008 12:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05516005 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.