Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Zorunlu dava arkadaşlığı var mıdır?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-11-2010, 11:43   #1
avukatedali

 
Varsayılan Zorunlu dava arkadaşlığı var mıdır?

öncelikle herkese iyi çalışmalar diliyorum.Müvekkilin annesi vefat etmiş babası da başka bir hanımla evlenmiş.Annesine ait olan arazi kadastro sırasında babasının da orada bulunmaması nedeniyle ikinci eşin üzerine kaydedilmiş.Şimdi tapu iptali ve tescil davası açacağım ancak mirasçıların tümü adına mı açmam gerekir?Bu durumda ikinci evliliğini yapan koca da mirasçı olduğu için onun vekaleti de gerekir mi?Şimdiden teşekkürler
Old 24-11-2010, 14:03   #2
Boborkun

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 2004/1-379
Karar No : 2004/382
Tarih : 23.6.2004


tapu iptalİ ve tescil TALEBİ ( Eyhliyetsizlik Hile ve İkrah İddialarıyla - dava Sürerken davacının Ölmesi/Mahkemece Tüm Mirasçılar davaya Dahil Edilerek Yargılamaya Devam Edilmesi Gereği )
EHLİYETSİZLİK HİLE ve İKRAH İDDİALARINA DAYALI tapu iptalİ ve tescil TALEBİ ( dava Sürerken davacının Ölümü - Mirasçılar Arasında Mecburi dava arkadaşlığı Bulunması/Mahkemece Tüm mirasçıların davaya Dahil Edilmesi Gereği )
MECBURİ dava arkadaşlığı ( dava Devam Ederken davacının Ölümü Halinde Mirasçılar Arasında - Mahkemece Tüm mirasçıların davaya Dahil Edilmesi Gereği )
MİRASÇILAR ARASINDA MECBURİ dava arkadaşlığı BULUNMASI ( dava Devam Ederken davacınn Ölmesi - Mahkemece Tüm mirasçıların davaya Dahil Edilmesi Gereği )



ÖZET :

1- dava; ehliyetsizlik, hata, hile ve ikrah nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Somut olayda yargılama sırasında davacı vefat etmiş olup, mirasçıların tamamı davaya katılmadan, izinleri alınmadan veya terekeye temsilci tayin edilmeden, mirasçıların bir kısmının katılımıyla yargılamaya devam edilerek mahkemece hüküm kurulmuştur. Oysa davacının ölümü ile mirasçıları arasında elbirliği mülkiyeti oluşmuştur. Bu nedenle aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. O halde, davacının vefatından sonra yargılamaya devam edilebilmesi için mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması, mümkün olmaması halinde tüm mirasçılardan izin alınması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerekir.


dava :

Taraflar arasındaki " tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.11.2001 gün ve 514-828 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 2.5.2002 gün ve 5096-5665 sayılı ilamı ile; ( ... dava ehliyetsizlik, hile ve ikrah hukuksal nedenlerine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

Gerçekten Adli tıp kurumu raporu içeriğinden, temliki işlemi gerçekleştiren davacının o tarihte ( akit tarihinde ) ehliyetsiz olduğunu söyleyebilmek olanağı yoktur. Nevarki; mahkemenin hile ve ikrah nedenlerine dayalı iddia yönünden red gerekçesi yasal değildir.

Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K'nun 28/1 maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili ( makable samil ) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Ayrıca; bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. Borçlar kanununun 30.maddelerinde belirtildiği üzere ikrahtan söz edilebilmesi için tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, ikraha maruz kalanın subjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız ( hukuka aykırı ) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidinin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur.

Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili ( makable şamil ) olarak ortadan kaldırılabilir. Hemen belirtmek gerekir ki iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim ayni bir istihkak davası ( tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası ), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.

Hal böyle olunca; toplanan ve toplanacak delillerin yukarıda değilinen ilkeler çerçe vesinde değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere, davanın reddine karar verilmesi doğru değildir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:


KARAR :

dava; ehliyetsizlik, hata, hile ve ikrah nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

davacı vekili, davacının temyiz kudretine sahip olmadığı halde davalıların davacıya ait taşınmazları önce yol yapacağız diye satın almak istediklerini, başarılı olamayınca tehdit yoluna başvurduklarını, 500 milyonluk taşınmazı 140 milyona satın aldıklarını, tescil işleminin baştan itibaren ehliyetsizlik, esaslı hata, hile ve ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapusunun iptali, davacı adına tescili ile taşınmaz üzerinde yapılmakta olan inşaatın kalini istemiştir.

davalılar davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemenin, 4 ve 8 parseller hakkında açılan davanın aktif husumet yokluğu, 5 parsel hakkında açılan davanın ise akit tarihinde davacının medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip olduğu, hile ve ikrahın akit tablosunun resmi belge olması nedeniyle ancak sahteliği iddia edilebileceğinden ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine dair kararı Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuş, mahkeme kararında direnmiştir.

Ancak somut olayda yargılama sırasında davacı vefat etmiş olup mirasçıların tamamı davaya katılmadan, izinleri alınmadan veya terekeye temsilci tayin edilmeden mirasçıların bir kısmının katılımıyla yargılamaya devam edilerek mahkemece hüküm kurulmuştur.

Oysa davacının ölümü ile mirasçıları arasında elbirliği mülkiyeti oluşmuştur. Elbirliği mülkiyeti kanundan veya kanunda sayılmış olan sözleşmelerden doğar. Burada ortakların belirlenmiş payları olmayıp eşyanın mülkiyeti ortakların tümüne aittir. Miras ortaklığı da kanundan doğan elbirliği mülkiyeti olup 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 640.maddesinde düzenlenmiştir. 4721 sayılı TMK. Yürürlüğe girmeden önce ise elbirliği ile mülkiyet 743 sayılı Medeni Kanunun 581.maddesinde düzenlenmişti. Her iki maddede de; mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip oldukları, sözleşme veya kanundan doğan temsil yada yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edeceklerine dair hüküm bulunmaktadır. 640.maddenin 4.fıkrasında "Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır." Denilmekte ise de somut olay terekenin korunması anlamında nitelendirilemez. Bu nedenle aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır.

O halde, davacının vefatından sonra yargılamaya devam edilebilmesi için mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması mümkün olmaması halinde tüm mirasçılardan izin alınması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerekir.

Taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulmuş olduğundan, yukarıda açıklanan hususlar yerine getirilmek üzere direnme kararı usul yönünden bozulmalıdır.


SONUÇ :

davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.6.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 24-11-2010, 14:04   #3
Boborkun

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi

E:2008/6628
K:2009/1148
T:13.04.2009

MİRASÇILIK BELGESİNİN İPTALİNDE TARAF TEŞKİLİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalılar N. ve Z. ile A. ve arkadaşları tarafından istenilmekle,temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi,dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Dava mirasçılık belgesinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan yargılama usul hükümlerine uygun düşmemiştir.
Taraf koşulu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca öne sürülmesse dahi mahkemece kendiliğinden dikkate alınır. Mirasçılık belgesinin iptali istemine ilişkin davalarda iptali istenen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen ve kendisine pay verilen tüm mirasçıların taraf olması ve yine aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan davalılardan birinin davadan önce ölmüş olduğunun belirlenmesi halinde dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün ölü olan davalının müirasçılarına tebliği ile yargılamaya devam edilmesi,ölü kişi hakkında hüküm verilmemesi gerekir.
Dosya içeriğinde toplanan deliller ve özellikle getirilen nüfus kayıtlarından iptali istenilen Sulh Hukuk Mahkemesinin 1977/353 Esas, 1977/260 Karar sayılı 07.04.1977 günlü mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen S.,A. ve B. çocukları F. ve Z., H.mirasçıları N.B.Z.M.H.A.İ. ve S'nin davada taraf olmadığı, yine aleyhine dava açılan İ'nin 01.03.1985 tarihinde davadan önce öldüğü buna rağmen dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün ölü kişiye tebliğ edilerek yargılamanın sürdürüldüğü ve ölü kişi hakkında hüküm verildiği anlaşılmaktadır. Az yukarda açıklanan hukuksal olgular ve mirasçılık belgesinin iptali davalarında iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen ve kendilerine pay verilen kişiler arasında zorunlu arkadaşlık bulunduğu gözetildiğinde iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen ve isimleri açıklanan kişilerin davada taraf olmalarının gerektiği ve davanın ölü İ'nin mirasçılarının belirlenerek mirasçılarına tebliğat yapılmak suretiyle sürdürülmesi gerektiği kuşkusuzdur. Nevarki, mahkemece bu olgu göz ardı edilmiş, taraf koşulu oluşturulmadan ve davanın tarafı olması gereken kişilere savunma hakkı tanınmadan hüküm verilemez.
O halde mahkeme az yukarda açıklanan doğrultuda işlem yapılmalı, iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen kişilerin tümü davaya dahil edildikten sonra bu kişilere ve yine ölü olduğu belirlenen davalı İ'nin belirlenecek mirasçılarına tebliğat yapılarak taraf koşulu oluşturulmalı, duruşma oturumuna geldiklerinde davaya karşı diyecekleri varsa delilleri sorulup saptanmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece taraf koşulu oluşturulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalılar N. ve Z. ile A ve arkadaşlarının temyiz itirazları bu nedenelerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 13,10 TL.harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 13.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
zorunlu dava arkadaşlığı sebebiyle davalı tarafa davayı teşmil usulü nedir? Av.Ayşe Öcalan Hukuk Sohbetleri 3 18-10-2010 13:21
zorunlu dava arkadaşlığı Nuriye Değer Meslektaşların Soruları 1 22-06-2010 11:34
Acil,zorunlu dava arkadaşlığı gökmen17 Meslektaşların Soruları 3 19-04-2010 08:22
Tapu İptali ve Zorunlu Dava Arkadaşlığı Yerleşik Yabancı Meslektaşların Soruları 1 15-10-2009 22:12
Ayıplı Mal-Zorunlu dava arkadaşlığı ve Tefrik Av.Abidin MUTLU Meslektaşların Soruları 3 15-11-2008 11:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04649401 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.