Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

boşanma,tam kusur

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-07-2012, 14:08   #1
egemen48

 
Varsayılan boşanma,tam kusur

Mrb.Yargıtay tam kusurlu eşlerin boşanma davası açamayacağını,açarsa davanın reddedilmesi gerektiğini belirtiyor.Peki tam kusurlu davacı boşanma davası açsa,davalı eş boşanma istemini kabul etse,bu durumda hakim gene de boşanma isteminin reddine mi karar verecektir?
Old 31-07-2012, 14:21   #2
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Bu Durumda AnlaŞmali BoŞanma SÖzkonusu Olur. Dava Kabul Edİlİr.
Old 31-07-2012, 14:23   #3
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan egemen48
Mrb.Yargıtay tam kusurlu eşlerin boşanma davası açamayacağını,açarsa davanın reddedilmesi gerektiğini belirtiyor.Peki tam kusurlu davacı boşanma davası açsa,davalı eş boşanma istemini kabul etse,bu durumda hakim gene de boşanma isteminin reddine mi karar verecektir?


Türk Medeni Kanunu
VI. Evlilik birliğinin sarsılması
Madde 166/3: Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma talebi davalı tarafça kabul edilir ise evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılacağından, boşanmanın kabulüne karar verilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Old 31-07-2012, 14:27   #4
egemen48

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hatun Olguner
Bu Durumda AnlaŞmali BoŞanma SÖzkonusu Olur. Dava Kabul Edİlİr.
peki bizim cevap dilekçemizde tazminat,nafaka,velayet taleplerimiz varsa?Bu durumda bu talepler üzerinde anlaşılmış olunmuyor,sadece boşanma istemi kabul oluyor.Bana göre bu durumda anlaşmalı boşanma da olmaz
Old 31-07-2012, 14:42   #5
yılmazkan

 
Varsayılan

Boşanma talebi kabul edildiği için boşanma kararı verilir. Diğer hususlar da anlaşma yoksa anlaşmalı boşanma davası değil, çekişmeli boşanma davası olur. Hakim,iddialara, delillere ve tarafın talebine göre tazminat, nafaka, velayet konularında karar verecektir.
Old 31-07-2012, 14:50   #6
egemen48

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yılmazkan
Boşanma talebi kabul edildiği için boşanma kararı verilir. Diğer hususlar da anlaşma yoksa anlaşmalı boşanma davası değil, çekişmeli boşanma davası olur. Hakim,iddialara, delillere ve tarafın talebine göre tazminat, nafaka, velayet konularında karar verecektir.
yani davalının boşanma davasını kabul etmesi nedeniyle,tam kusurlu eşin açtığı boşanma davasının reddedilmeyeceğini belirtiyorsunuz,bence de böyle olmalı ama benzer karar bulamadım,olaya benzer karar olan varsa paylaşabilir mi?
Old 31-07-2012, 18:06   #7
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

eğer anlaşmalı boşanma yapılmazsa tam kusurlu eşin açtığı boşanma davası reddedilebilir.Çekişmeli boşanma davalarında hakim davalının kabulü ile bağlı değildir.
Old 31-07-2012, 23:08   #8
egemen48

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hatun Olguner
eğer anlaşmalı boşanma yapılmazsa tam kusurlu eşin açtığı boşanma davası reddedilebilir.Çekişmeli boşanma davalarında hakim davalının kabulü ile bağlı değildir.
evet hakim cekismeli de hatta anlasmalıda dahi kabulle baglı değil,fakat hakimin kabulle baglı olmaması evliligin devamının faydalı olacagı görüsünde olması halinde gecerli.İki es de bosanmayı istiyorsa ve davacı es tam kusurlu ise,evliliğin devamında yarar olacagından bahsedilebilir mi?
Old 01-08-2012, 00:11   #9
av.ozgul

 
Varsayılan

dava nizalı olarak devam eder.Boşanmayı kabul etse dahi diğer konularda araştırma yapıp karar bağlanması gerekir diye düşünüyorum.
Old 01-08-2012, 10:07   #10
egemen48

 
Varsayılan

aslında davacının açtığı davanın reddini talep edip,karşı dava açma olasılığı mevcut fakat dava adli yardım davası olduğu için müvekkilin sanırın karşı dava için tekrar adli yardım talebinde bulunması gerekecek ve bu da maddi olarak da zor
Old 01-08-2012, 10:12   #11
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
2005/2-729 E. 2005/705 K. 07.12.2005 Tarih

Dava: Taraflar arasındaki <boşanma ve tazminat> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; K. 3. Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne nafaka isteminin kısmen kabulüne maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 19.3.2004 gün ve 2003/4-2004/425 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 5.10.2004 gün ve 2004/7873-11242 sayılı ilamı ile;

(... 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

1- Davalı vekili, 21.05.2004 tarihli dilekçesiyle temyiz talebinden feragat ettiğini bildirdiğinden davalının temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.

2- Davacının temyizine gelince;

Hüküm maddi ve manevi tazminat yönünden temyiz edilmiştir. Toplanan delillerden davacının bir başka kadınla ilişkisinin olduğu, tanıklar Z, R ve Y'nın beyanlarından anlaşılmaktadır.

Davacı tanıklarından kardeşi M. <...davalının kocasına Ordu krosu dediğini> tanık A <...on yıl önce davalının kocasına tokat vurduğunu>, tanık Atilla, davalının, kayınvalidesine davacıyı kastederek <...çocuğun işe yaramaz, iyi koca değil> dediğini ifade etmişlerdir. Bu duruma göre boşanmaya sebep olan hadiselerde az da olsa davalıda kusurludur. Türk Kanunu Medenisinin 143/1-2 maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. O halde davalının maddi ve manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple bozulmasına...)

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: A- DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı, tarafların 1977 yılında evlendiklerini, evliliğin ilk yıllarından itibaren çeşitli sorunlar çıktığını, son yıllara doğru sorunların arttığını, davalının aşırı baskıcı ve otoriter olduğunu, 9.12.1999 tarihinden beri ayrı yaşadıklarını, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, yeniden bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını açıklayarak tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir.

B- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı, davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının kendisinden 20 yaş küçük G isimli bir kadınla 8-10 yıldır birlikte karı koca hayatı yaşadığını, evlilik süresi içinde davacının eve sık sık geç geldiğini, bazı günler ise hiç gelmediğini, vaktini bu kadınla geçirdiğini, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu açıklayarak, davanın reddine, 500 milyon TL. yoksulluk, çocukları Özge için 600 milyon TL.iştirak nafakası ile boşanmaya karar verilmesi halinde 150 milyar maddi, 30 milyar manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.

C- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Davacının eşini G, isimli bayanla aldattığı sabit olmakla birlikte, yargılama esnasında her iki tarafın boşanmaya razı olmasına, esasen taraflar arasındaki evlilik müessesesinin fiilen bitmiş olmasına göre; tarafların boşanmalarına; tarafların müşterek çocuklarının yargılama sırasında 18 yaşını ikmal etmiş olmasına göre velayet ve iştirak nafakası yönünden hüküm tesis edilmemesine, ancak boşanma davasının açılmasında davacının ağır kusurlu bulunmasına, davacı tarafından edinilen malların alınmasında en az davacı kadar davalının da katkısının olmasına göre; davalı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir...

D- TEMYİZ EVRESİ VE DİRENME: Davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıya aynen alınan gerekçelerle karar bozulmuştur.

Yerel mahkeme ise; davacı tanıkları tarafından davalının 10 yıl önce söylediği iddia edilen <Ordu krosu ve işe yaramaz, iyi koca değil> gibi sözlerin ve kocasına tokat attığına ilişkin beyanın tarafların yakın akrabası olmayan tarafsız tanık beyanları ile doğrulanmadığı gibi, davalı tanık beyanları ile de çelişki oluşturduğunu, diğer delillerle de desteklenmediğinden inandırıcı bulunmadığını, öte yandan bu şekilde bir muameleye maruz kaldığı iddia eden davacının 10 yılı aşkın süre evliliğini devam ettirmesi ve bu kadar uzun bir süre ses çıkarmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının ancak psikologla yaptığı görüşmeden sonra boşanmayı kabul ettiğini, bu evlilikte asıl mağdurunun davalı kadın olduğunu, uzun yıllar önce meydana geldiği iddia edilen, sebep ve saikı belli olmayan bir takım söz ve davranışlar gerekçe gösterilerek davalı kadının kusurlu kabul edilmesinin ve buna göre de maddi ve manevi tazminatın reddedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu açıklayarak önceki kararda direnmiştir.

E- UYUŞMAZLIK: Boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının da kusurlu bulunup bulunmadığı, tali (fer'i, ikincil) kusuru bulunan taraf lehine tazminata hükmedilebilip hükmedilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.

F- GEREKÇE: Somut olayda taraflar 1977 yılında evlenmişlerdir. Bu evlilikten müşterek iki çocukları bulunmaktadır. Dosya kapsamına ve tanık beyanlarına göre; Davacının 10-12 sene öncesinde aynı işyerinde birlikte çalıştıkları kendisinden 20 yaş küçük bir kadınla ilişkisi olduğu, bu kadınla birlikte çok samimi olarak dolaştığı, sinemaya gittiği, daha sonra ilişkisini ilerletip karı koca hayatı yaşadığı, bu nedenle önce evine geç gelmeye başladığı, bir süre sonra ise tamamen müşterek haneyi terk edip bu kadınla birlikte yaşadığı, bankada memur olan ve daha sonra emekli olan davalının da katkısı ile alınan taşınmazların davacı üzerine kaydedildiği anlaşılmaktadır.

Öte yandan davacı tanıkları olan davacının kız kardeşi herhangi bir zaman, mekân sebep ve saik beyan etmeden davalının kocasına <ordu krosu> dediğini ifade etmiştir. Yine davacının dayısı A; <10 sene kadar önce davalının kocasına bir tokat attığını> gördüğünü, ayrıca, bir gün kayınvalidesine <çocuğun işe yaramaz, iyi koca değil> dediğini duyduğunu beyan etmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, 4722 sayılı Türk Medeni Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. maddesinin 1. fıkrası <Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır> hükmünü taşımaktadır. Buna göre; Türk Medeni Kanunu 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmiş, görülmekte olan dava ise 28.06.2001 tarihinde açılmış olduğundan, olayda 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin <Boşanma halinde maddi ve manevi tazminat> kenar başlıklı 143. maddesi; <Mevcut ve hatta muntazar bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kabahatsiz kan veya kocanın kabahatli olan taraftan münasip maddi bir tazminat talebine hakkı vardır.

Bundan başka boşanmaya sebebiyet vermiş olan hadiseler karı veya kocanın şahsi menfaatlerini ağır bir surette haleldar etmiş ise, hakim manevi tazminat namıyla muayyen bir meblağ dahi hükmedebilir.> hükmünü taşımaktadır.

Buna göre tazminata hak kazanmak için; tazminat isteyenin kusursuz, karşı tarafın kusurlu olması ve boşanma olayının bu kusurlu davranıştan kaynaklanması, maddi tazminat için mevcut veya beklenen bir yararın hukuka aykırı olarak zedelenmiş olması, manevi tazminat için ise kişilik haklarının ağır şekilde zedelenmiş olması gerekir.

Maddi olayın sağlıklı bir çözüme kavuşturulması için, kusur unsurunun niteliği ile kapsam ve ağırlığının açıklığa kavuşturulması gerekir.

Bilindiği üzere Türk Kanunu Medenisinin 143.maddesine göre boşanma nedeniyle diğer eşten tazminat istenilebilmesi için, tazminat talep eden eşin kusursuz olması gerekir. Burada <kusursuz olma> deyimine verilecek anlam son derece önemlidir. Gerçekten kusursuz olmadan maksat acaba tazminat talebinde bulunacak eşin <mutlak kusursuzluğu> mudur? Başka bir söyleyişle <kusursuz eş> deyiminden, boşanmada en küçük bir kusuru bile bulunmayan eşi mi anlamak gerekir?

Doktrinde <kusursuz olma> deyiminden mutlak kusursuzluğun anlaşılmasının doğru olmayacağı kanaati yaygındır. (Oztan, B. Aile Hukuku 1979 Baskı s. 299; Fevzioğlu, F.N. Aile Hukuku 1986 Baskı, s.404 vd; Akıntürk, T.Aile Hukuku 1975 Baskı s.232. Velidedeoğlu H.V. Aile Hukuku 1965 Baskı s.259 vd.; Tekinay, S.S. Türk Aile Hukuku 1986 Baskı s.268)Zira, bir boşanma davasında hele uzun yıllar sürmüş bir evlilikte eşlerden birinin mutlak olarak kusursuz olması pek enderdir. Çoğunlukla az ya da çok her iki eşin de kusurlu olması olasılığı vardır. Eğer tazminat talep edecek eşin mutlak surette kusursuz olması aranacak olursa, bu şart maddi tazminat talebinin sınırlarını çok daraltır ve onu ancak istisnai hallere indirger ki, böylece tazminat kurumu da pratik değerini büyük ölçüde kaybetmiş olur. Bu düşünceden hareket eden İsviçre Federal Mahkemesi; Evlilik birliğinin bozulmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda tazminat talep eden eşin herhangi bir kusuru arasında nedensellik bağının mevcut olup olmadığının araştırılması gerektiği ilkesini benimsemiştir. Buna göre hakim, tazminat talep eden kişinin davranışları ile evliliği sona erdiren nedenler arasında bir illiyet bağı tespit ederse tazminat isteyen eşin kusurlu olduğunu kabul etmeli ve isteğini reddetmeli; diğer durumda, eğer bir illiyet bağ bulunmuyorsa kusursuz olduğunu kabul edip tazminata hükmetmelidir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun çoğunluğu tarafından benimsenen ilke; tazminat isteyen eşin kusurları bulunmakla beraber bunlar, birliğin bozulmasına sebep olan diğer olaylara göre ikinci derecede kalıyor veya bir takım kışkırtmaların tahriklerin basit birer tepkisi olmaktan öteye gitmiyorsa, onu yine kusursuz saymak gerektiği yönünde olmuştur. İsviçre Federal Mahkemesinin görüşü de aynı yöndedir. Diğer yandan tazminat isteyen eşin ağır kusuru varsa, birliğin dağılmasına, boşanmaya neden olan bu kusur değil de başka olaylar olsa bile yine de tazminat istemi reddedilmelidir.

Hatta İsviçre Federal Mahkemesinin sonraki kararlarında az kusurlu eşe de tazminat verilebileceği yönündeki içtihatlarını iyice genişletmiştir. (BGE 99 II 129=JdT 1974 156; -BGE 99 II 353= JdT 1975 134; BGE 98 II 9=JdT 1972 1582)Bu görüş doktrinde de kabul görmektedir. (Tekinay, S.S. Türk Aile Hukuku İstanbul 1978 s.267 vd.; Belgesay, M.D. Türk Kanunu Medenisi Şerhi Şahsın Hukuku İstanbul 1957 s.90)Bununla beraber, hak sahibinin kusuru oranında tazminat miktarı indirilebilir. (BK.m.44/ı)(Egger, A./Escher, A./Haab, R./Oser, H. Çeviren Volf Çernis İsviçre Medeni Kanunu Şerhi Giriş ve Kişinin Hukuku, Ankara 1947 s.l72; Oztan, B. Aile Hukuku Ankara 1979 s.299)

O halde yasanın amaçladığı kusursuzluğun mutlak anlamda kusursuzluk olarak değil, boşanmayı sağlamada yeterli ağırlık taşımayan hafif kusur olarak değerlendirilmesi (Y.2.HD.29.6.1992 gün 1992/7261-7408 sayılı ilamı) ve bu nitelikte boşanmaya yol açan olay yada olaylarla doğrudan İlliyet bağlantısı bulunmayan fer'i (yan, ikincil) nitelikteki kusurların tazminat istemine engel olmayacağının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu ilkelerin ışığında somut olaya bakıldığında; boşanma sonucunu doğuran hususun davacının eyleminden kaynaklandığı, davacının 8-10 yıldır kendisinden 20 yaş küçük olan bir kadınla birlikte metres hayatı yaşadığı, bu nedenle eşini ve çocuklarını ihmal ettiği, önce eve geç gelmeye başladığı, daha sonra da tamamen terk ettiği, yaşanan bu olaylar sonunda davacının ağır kusurlu bulunmasına karşın, davalının da özellikle psikologla görüşmesinden sonra artık evlilik birliğinin yeniden kurulamayacağı kanaatine vararak boşanmayı kabul etmesi üzerine mahkemece boşanmaya karar verildiği anlaşılmaktadır, Özel Dairenin gerekçesinde yer alan davacının yakın akrabası olan bir tanığın <on yıl önce davalının kocasına tokat vurduğunu gördüm> şeklindeki beyanı değerlendirildiğinde; bu eylemin sebep ve saikının, yerinin ve zamanının tam olarak açıklanmadığı gibi, tarafların bu eylemden sonra evliliklerini devam ettirmeleri nedeniyle, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; artık davacı davalıyı affetmiş sayılması gerekeceğinden boşanmaya neden olan olaylarda davalıya kusur izafe edilmesi mümkün değildir.

Öte yandan yine davalı tanıklarınca doğrulanmamakla birlikte, davacının yakın akrabası olan bir kısım tanıkların yine sebep ve saikını açıklamadan; davalının kocasına <Ordu krosu>, kayınvalidesine ise; <oğlun işe yaramaz, iyi koca değil> şeklinde beyanda bulunduğunu ifade ettikleri anlaşılmaktadır.

Davalının bu sözlerinin uzun süre devam eden ailesine karşı ilgisizliğine, karısını metres hayatı yaşayarak aldatmasına ve kocalık vazifelerini yapmamasına tepki olarak söylenen sözler olduğu anlaşıldığından; Yargıtay'ın istikrarlı uygulamasına göre başlı başına boşanmayı sağlayacak eylemler olarak değerlendirilemez. (YHGK. nun 15.11.2000 gün ve 2000/2-1626-1696 sayılı ilamı, 26.6.2002 gün ve 2002/2-528-569 sayılı ilamı, 10.12.2003 gün ve 2003/2-747-738 sayılı ilamı)

Hal böyle olunca; boşanmaya davacının eşini metres hayatı yaşayarak uzun süredir aldatma şeklinde gerçekleşen eyleminin neden olduğu, davalının yukarıda açıklanan eylemlerinin, boşanmaya neden olan olaylarla arasında doğrudan bir illiyet bağının bulunmadığı, bu fer'i (ikincil yan) nitelikteki kusurların tazminat istenmesine engel olmayacağı anlaşıldığından, yerel mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi doğrudur. Ne var ki hükmedilen tazminat miktarına yönelik davacı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği yönündeki mahkeme kararı doğru olmakla birlikte, davacı vekilinin hükmedilen tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.12.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 01-08-2012, 10:33   #12
egemen48

 
Varsayılan adli yardım,karşı dava

mrb sitede araştırma yaptım ama kafam karıştığı için sonma gereksinimi duydum.Müvekkile karşı açılmış bir boşanma davası var,müvekkil de boşanma istemekte fakat ayrıca maddi-manevi tazminat,nafaka ve velayet talebi var.Bu durumda ne yapmalıyım?
1-Açılan davaya karşı,müvekkilin talepleri için karşı dava mı açmalıyım?Fakat karşı dava harca tabi olduğu için ve müvekkil adli yardımdan yararlanan kişi olduğu için bu olasılık zor görünüyor.
2-Davacının açtığı davaya karşı verdiğimiz cevap dilekçemizde(karşı dava açmadan),davacının açtığı davanın reddi ile birlikte boşanmanın da kabulüyle (fakat bizim bildirdiğimiz nedenlerden kaynaklandığı)tazminat,nafaka ve velayet talebinde bulunabilir miyiz?
Old 01-08-2012, 10:43   #13
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan egemen48
mrb sitede araştırma yaptım ama kafam karıştığı için sonma gereksinimi duydum.Müvekkile karşı açılmış bir boşanma davası var,müvekkil de boşanma istemekte fakat ayrıca maddi-manevi tazminat,nafaka ve velayet talebi var.Bu durumda ne yapmalıyım?
1-Açılan davaya karşı,müvekkilin talepleri için karşı dava mı açmalıyım?Fakat karşı dava harca tabi olduğu için ve müvekkil adli yardımdan yararlanan kişi olduğu için bu olasılık zor görünüyor.
2-Davacının açtığı davaya karşı verdiğimiz cevap dilekçemizde(karşı dava açmadan),davacının açtığı davanın reddi ile birlikte tazminat,nafaka ve velayet talebinde bulunabilir miyiz?

2 numaralı sorunuzdaki kendi cevabınız doğrudur. Bu yolu takip edin. Boşanmanın eki niteliğindeki TMK 174 gereği maddi ve manevi tazminat istemleri harca tabi değildir. Ayrıca cevap dilekçeniz ile nafaka ve velayeti talep edbilirsiniz. Saygılar.
Old 01-08-2012, 10:53   #14
egemen48

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
2 numaralı sorunuzdaki kendi cevabınız doğrudur. Bu yolu takip edin. Boşanmanın eki niteliğindeki TMK 174 gereği maddi ve manevi tazminat istemleri harca tabi değildir. Ayrıca cevap dilekçeniz ile nafaka ve velayeti talep edbilirsiniz. Saygılar.
Müvekkilde davacının açtığı boşanma davasını kabul ediyor,fakat davacı müvekkilimin aldattığından bahsederek ayrıca manevi tazminat talebinde bulunmuş,bu durumda biz cevap dilekçemizde manevi tazminat talebinin de reddini talep edeceğiz.Bu durumda hem davacının açtığı davanın reddini talep ederken,bizim de boşanma isteminde bulunmamız çelişkili olmayacak mı?Bu nedenle karşı dava açılması gerekmez mi?Sitede daha önce tartışılan bu kouda karşı dava açılması gerektiği belirtilmiş
Old 01-08-2012, 11:20   #15
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Ben de bir katkıda bulunayım. ))

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2010/13124 Esas 2010/15162 Karar

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Toplanan delillerden davacının birlik görevlerini yerine getirmediği, eşi ve çocuğuna bakmayacağını belirttiği boşanmaya neden olan olaylarda davacının tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.

Öyle ise Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.

Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK. md. 166/2)

Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple bozulmasına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22.09.2010

**Burada davalının asla boşanmaya yanaşmadığını, istemediğini görüyoruz. Eğer mahkeme, davalının da boşanma isteği varsa, evlilik birliğinin iki taraf için de yararsız, çekilmez olduğu gerekçesiyle boşanma kararını verirse, boşanma hükmü taraflarca temyiz edilmezse Yargıtay boşanma hükmü kesinleştiğinden bozmaz.

Saygılar,
Old 01-08-2012, 11:24   #16
egemen48

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
Ben de bir katkıda bulunayım. ))

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2010/13124 Esas 2010/15162 Karar

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Toplanan delillerden davacının birlik görevlerini yerine getirmediği, eşi ve çocuğuna bakmayacağını belirttiği boşanmaya neden olan olaylarda davacının tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.

Öyle ise Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.

Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK. md. 166/2)

Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple bozulmasına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22.09.2010

**Burada davalının asla boşanmaya yanaşmadığını, istemediğini görüyoruz. Eğer mahkeme, davalının da boşanma isteği varsa, evlilik birliğinin iki taraf için de yararsız, çekilmez olduğu gerekçesiyle boşanma kararını verirse, boşanma hükmü taraflarca temyiz edilmezse Yargıtay boşanma hükmü kesinleştiğinden bozmaz.

Saygılar,


teşekkür fakat sitede bu konu ile ilgili bir başlıkta açmıştım.Dava adli yardımdan geldi,davacı da müvekkil de boşanmak istiyor.Fakat müvekkil aynı zamanda tazminat,nafaka ve velayet talep ediyor.(Davacının talep ettiği manevi tazminatında reddini talep ediyoruz)Bu durumda karşı dava mı açmalı,yoksa karşı dava açmadan cevap dilekçesi ile de bu taleplerde bulunabilir miyiz?
Old 01-08-2012, 11:34   #17
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Kişisel düşünceme göre;

Davacının davasının reddinin size bir zararı yok ki, haklı olan sizsiniz.Davası reddedilen sizin peşinizde koşsun. (Bu noktada anlaşmalı boşanma da doğabilir.)

Cevap dilekçesi ile öncelikle davanın reddini ve mahkeme aksi kanaatte ise, ilgili taleplerle boşanmaya karar vermesini istemekte bir sıkıntı görmüyorum.

Davanın neticesine göre, siz haklı bir boşanma davası açabilirsiniz.

Saygılar,
Old 01-08-2012, 11:39   #18
egemen48

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
Kişisel düşünceme göre;

Davacının davasının reddinin size bir zararı yok ki, haklı olan sizsiniz.Davası reddedilen sizin peşinizde koşsun. (Bu noktada anlaşmalı boşanma da doğabilir.)

Cevap dilekçesi ile öncelikle davanın reddini ve mahkeme aksi kanaatte ise, ilgili taleplerle boşanmaya karar vermesini istemekte bir sıkıntı görmüyorum.

Davanın neticesine göre, siz haklı bir boşanma davası açabilirsiniz.

Saygılar,
dediğim gibi dava adli yardımdan geldii,açılan davayı red ettirsek boşanmayı nasıl sağlayacağız
Old 01-08-2012, 11:39   #19
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan egemen48
dediğim gibi dava adli yardımdan geldii,açılan davayı red ettirsek boşanmayı nasıl sağlayacağız

Ayrı bir dava için ayrı bir görevlendirme ile.
Old 01-08-2012, 11:46   #20
egemen48

 
Varsayılan

müvekkil bu açğılan davada boşanma istemekte malesef onun için aklıma gelen tek şey karşı dava
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kusur Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 07-06-2012 14:50
BoŞanma Davasinda Mal KaÇirma. Kusur Oranini Artirir Mi? yasa2721 Meslektaşların Soruları 4 15-11-2011 23:13
Fiili Ayrılık Sebebi ile Açılan Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat-KUSUR Av.Beste Meslektaşların Soruları 2 12-10-2011 15:54
boşanma ,maddi tazminat, kusur KAANKAL Meslektaşların Soruları 6 30-03-2007 11:28
Deniz hukuku : taşıyanın sorumluluğu altında teknik kusur ile ticari kusur curto Hukuk Soruları Arşivi 0 18-04-2006 23:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07071400 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.