Trafik kazasında tazminat ve taksirle yaralama suçu

2007 yılında saat 21.00 de gerçekleşen trafik kazası sonucu araç yayaya çarpmıştır. Şoför aracı orda bırakarak çağırdığı arkadaşının aracıyla ve çağrılan ambulansla kaza geçiren şahsı zaman kaybetmeden hastahaneye kaldırmışlardır. Kaza geçiren yaya 3 gün hastahanede kaldıktan sonra taburcu edilmiştir. Tüm masraflar araç sahibi tarafından ödenmiş ve iyi niyet dahilinde yapılabilecekler arzedilmiştir.
Trafik tarafından yaya kusurlu bulunmuş ve şoför de dikkatsiz sayılmıştır. Tek sorun şoförün kaza mahalini terk etmesi ve tutanakta ŞOFÖR FİRAR olarak geçmesidir.
Yayanın yakınları ve şoför arasında iletişim kurlumuş fakat yaya ve yakınları o dönemde şoför e söylemeselerde mahkemeye vermişlerdir.
Olayda yaya ayağında 3 cm kısalma olduğunu
çalışamaz durumda olduğunu
maddi ve manevi zararının olduğunu belirtmiştir.
Yaptığımız araştırmada yayanın ayağında gözle görülür bir sorun olmadığı ve çalıştığı şahitlerle ispatlanmaktadır.
Ayrıca bize ceza davası da açılmıştır taksirle adam yaralamaktan
Bu konu benim için çok hassas ve kendi ailemin işi olduğu için korku ve heyecanla çok başarılı davranamıyorum.
Bize açılan bu iki davaya müdahil olacağız fakat bana bu konuda uzaman olan meslektaşlarımın yardımı olacağını düşünerek paylaşmak istedim.
Selam ve muhabbetle
Av. Yasemin Güllüoğlu

Öncelikle kusur tesbiti yapılır.Bu tesbit üzerine ceza yargılaması devam eder.Aracı kullananın sorumlu tutulabilmesi için kusurunun olması gereklidir.Ceza davasında bu kusura göre yargılama yapılır.Hukuk davasında ise ceza davasının sonuçlanmasınım ardından kesinleşen kusura göre zarar ziyan tesbit edilir.

Alıntı: Yazan yyyasemin 2007 yılında saat 21.00 de gerçekleşen trafik kazası sonucu araç yayaya çarpmıştır. Şoför aracı orda bırakarak çağırdığı arkadaşının aracıyla ve çağrılan ambulansla kaza geçiren şahsı zaman kaybetmeden hastahaneye kaldırmışlardır. Kaza geçiren yaya 3 gün hastahanede kaldıktan sonra taburcu edilmiştir. Tüm masraflar araç sahibi tarafından ödenmiş ve iyi niyet dahilinde yapılabilecekler arzedilmiştir. Trafik tarafından yaya kusurlu bulunmuş ve şoför de dikkatsiz sayılmıştır. Tek sorun şoförün kaza mahalini terk etmesi ve tutanakta ŞOFÖR FİRAR olarak geçmesidir. Yayanın yakınları ve şoför arasında iletişim kurlumuş fakat yaya ve yakınları o dönemde şoför e söylemeselerde mahkemeye vermişlerdir. Olayda yaya ayağında 3 cm kısalma olduğunu çalışamaz durumda olduğunu maddi ve manevi zararının olduğunu belirtmiştir. Yaptığımız araştırmada yayanın ayağında gözle görülür bir sorun olmadığı ve çalıştığı şahitlerle ispatlanmaktadır. Ayrıca bize ceza davası da açılmıştır taksirle adam yaralamaktan Bu konu benim için çok hassas ve kendi ailemin işi olduğu için korku ve heyecanla çok başarılı davranamıyorum. Bize açılan bu iki davaya müdahil olacağız fakat bana bu konuda uzaman olan meslektaşlarımın yardımı olacağını düşünerek paylaşmak istedim. Selam ve muhabbetle Av. Yasemin Güllüoğlu

Sn. Meslektaşım;

Öncelikle geçmiş olsun. Kaza mahalline gelen kolluk tarafından tanzim edilen tutanakta "SÜRÜCÜ FİRAR" yazması, sürücünün firar ettiğini göstermez. Karayolu Trafik Yönetmeliğinin 152. maddesi, "d) Yaralılara ilk yardım ve acil müdahale yaptırmak maksadıyla kaza mahallinden ayrılma hali hariç, olayı; yetkili ve görevlilere bildirmek ve bunlar gelinceye kadar veya bunların iznini almadan kaza yerinden ayrılmamak," demekle, bu konuda bir açık kapı bırakmıştır.

Zaruret hali varsa kaza yeri terk edilebilir.

Geriye kalan hususlar ise tamamen mahkemeye sunacağınız deliller ve savunmalara, ayrıca yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucuna göre hakimin kanaatine kalmış.

Saygılarımla
Av. Fatih KARACA

Sayın meslektaşım öncelikle geçmiş olsun diyorum. Değerli meslektaşım sayın KARACA'nın da belirtiği gibi zaruret hali varsa kaza yeri terk edilebilir. Kaldı ki , firar edilmiş olsa bile bu durum kusur dağılımı ile ilgili değildir.
Yayanın ayağındaki 3 cm'lik kısalma hususuna gelince; görünüşte yayanın ayağırnda gözle görülür bir aksama olması bile bu husus bilirkişi incelemesi ile anlaşılacaktır. Mahkemece tedaviye ilişkin tüm hasta kağıtları ilgili hastanelernden istenecek ve yaya Adli Tıp 3. İhtisas kuruluna sevk edilerek yaşına ve mesleğine göre sakatlık oranı belirlenecektir. Yani sakatlık durumu ve bunun oranı mutlaka saptanacaktır. Bu sapta ile birlikte davacının gelirine, yaşına, sakatlık orarına ve gelir durumuna göre sürekli işgöremezlik zararı hesaplanacaktır. Diğer yandan Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre, özel durumlar göz önünde tutularak uygun ve ılımlı bir manevi tazminata da hükmedilecektir. Diğer yandan yayaya çarpan aracın sigortacısının verdiği teminat ve bu teminatın sigortalı aracın kusurlu olarak üçüncü kişilerin ölümü dışında sürekli işgöremezlik zararlarını da karşılamaya yönelik olduğu gözetildiğende sigorta şirketi hakkında maddi tazminat davası açılmamışsa davanın sigorta şirketine ihbarı da gerekmektedir. Selamlar

Sürücünün olay yerini terk etmesi olay gerçekleşdikten sonraki döneme ait olduğunden kusur oranını etkilemez. Ancak örneğin sürücünün alkollü olduğu iddia edilirse diğer delillerle desdeklendiği takdirde ve alkolün olaya neden olduğunun anlaşılması durumunda bu iddiayı destekleyebilir.

Ceza davası sürücü aleyhine açılır.Araç sahibi aleyhine açılmaz. Tanıklar dinlenir. Mahkeme bilirkişi incelemesi yaptırarak kusurlu davranışlar varsa onu tespit ettirir. Adli Tıptan rapor alabilir. Sonuçta kusur durumunu mahkeme tayin eder.

Hukuk Mahkemesi Ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ile bağlı bereat karaı ve kusur durumu tespiti ile bağlı değildir. Genel kural olarak Hukuk Mahkesinin ceva davası sonucunu beklemesi gerekir. Hukuk Mahkemesi yeniden bilirkişi incelemesi yaptırabilir.Adli Tıptan rapor alabilir. ( Hukuk Mahkemesi ceza mahkemesinde alınan raporu benimseyebilir. Fakat Ceza mahkemesi % üzerinden kusur oranı tespit etmeyeceğinden en azından kusur oranının % olarak dağılımı konusunda yeniden rapor alması gerekir)

Hukuk Mahkemesinde ayrıca tanık dinlenebilir. Ceza da dinlenen tanıkların beyanına dayanılabilir. Yaralanan kişinin ayağında kısalık olup olmadığı , varsa çalışma gücünde hangi oranda azalmaya neden olduğu adli tıp raporuyla tespit ettirilir. Davacının geliri araştırılır. Manevi tazminatı hakim tayin eder. Maddi tazminatın hesabında bilirkişi inelemesi yaptırılır.

Çalışma gücündeki azalma karşılığı tazminatın hesabında kusur ve müterafik kusur durumu dikkete alınır. SSK ve Bağ-Kur tarafından gelir bağlanmışsa , sigorta şirketince ödeme yapılmışsa bunlar tazminat miktarından düşülür.

Genel hatları ile davaların gelişimi bunlar...

Herkese teşekkürederim
Duruşmaya girdim hazırladığım güzel dilekçe davacı tarafı baya şaşırttı anlaşma yoluna gitmek istediler fakat biz kabul etmeyeceğiz.
Fatih bey in verdiği madde ile , Trafik kanunun maddesini de sürücünün firar etmediği konusunda, ekte de hastahane faturalarını göstererek ispat yoluna gittim.
Selam ve saygıyla
Yasemin