Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İcra dosyasındaki alacağın muvazaalı temliki

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-12-2013, 22:36   #1
Av.Doğanay İĞDE

 
Varsayılan İcra dosyasındaki alacağın muvazaalı temliki

Çok kıymetli meslektaşlarım. Hepinize selam eder iyi çalışmalar dilerim.

Borçlu A hakkında icra takibi başlattık. İcra takibi kapsamında borçlu A adına kayıtlı aracına, taşınmazına (üzerinde ipotek var) ve maaşına haciz koyduk. A'nın maaşından düzenli olarak her ay kısım kısım icra dosyasına kesinti gelmektedir. Lakin dosya alacağımız epey yüksek.

Daha sonra öğrendik ki, borçlu A, alacaklısı olduğu bir dosyayı eşi B'ye temlik etmiş. Yani biz, A'nın alacaklı olduğu dosyaya haciz koyma fırsatı bulamadan, dosyayı eşine muvazaalı bir şekilde temlik etmiş ve o dosyada alacaklı sıfatı sona ermiş.

Sorun şu:

1-) Açmam gereken dava ne davasıdır? Alacağın temlikinin iptali diye bir dava var mıdır? varsa bir nevi tasarrufun iptali davası mıdır?

2-) Tasarrufun iptali davası gibi olduğunu varsaydığımızda iş bu davanın ön koşulu olan "aciz vesikası"nı bizim dosyamızdan almamız mümkün değil zira A'nın adına araç ve taşınmaz var. Alacağın temlikinde farklı bir durum söz konusu mu?

Kıymetli tecrübe ve bilgilerinize ihtiyacım var. Şimdiden teşekkür ederim.
Old 23-12-2013, 23:11   #2
fayuhervaz

 
Varsayılan

Aciz vesikası ,tasarrufun iptali davalrında dava şartıdır,ancak yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir,borçlunun borca yetecek mal varlığı bulunmamasının anlaşılması da geçici aciz belgesi niteliğindedir.
İyi çalışmalar
Old 23-12-2013, 23:16   #3
Av.Doğanay İĞDE

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan fayuhervaz
Aciz vesikası ,tasarrufun iptali davalrında dava şartıdır,ancak yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir,borçlunun borca yetecek mal varlığı bulunmamasının anlaşılması da geçici aciz belgesi niteliğindedir.
İyi çalışmalar



Cevabınız için teşekkürler. Lakin sorumun içerisinde de belirttiğim gibi borçlunun adına kayıtlı menkul ve gayrimenkulleri mevcut. Yani aciz vesikası almamız zor. Bizim yapmamız gereken, yapılan bu muvazaalı temliki iptal ettirmek. Açılacak dava yine tasarrufun iptali davası mıdır? başka bir çözüm yolu olmalı diye düşünüyorum.
Old 23-12-2013, 23:23   #4
fayuhervaz

 
Varsayılan

Tasarrufun iptali davası açılacak.Tartışılmış bir konu bir meslektaş karar örneği de paylaşmış idi,
Yargıtay 15 HD 2001-2502 :Tediye kabiliyetini kısmen veya tamamen kaybetmiş borçlunun, iyi niyetli bir şahıstan veya basiretli bir tacirden beklenilmiyecek tasarruflarla mevcudunu eksilttiği ve üçüncü şahsın bu durumu ve muamelenin mahiyetini bildiği veya bilmesi gerektiği hallerde yapılmış olan tasarrufları batıldır
Old 27-12-2013, 17:44   #6
Av.Doğanay İĞDE

 
Varsayılan

Kimi meslektaşlarım, icra dosyasındaki alacağın muvazaalı olarak eşe temlik edilmesi işleminin icra hukuk mahkemesi tarafından iptal edileceğini söylemektedirler. Bununla ilgili yapmış olduğum araştırmalarda hiçbir şey bulamadım. Siz ne düşünürsünüz acaba?
Old 27-12-2013, 17:53   #7
etez

 
Varsayılan

Dar yetkili icra hukuk mahkemesinin tasarrufun iptali davasında yetkili değildir.

Bence aciz vesikası her zaman ibraz edilebildiği için tasarrufun iptali davası açın.

Bu arada araca ve eve ilişkin satış işlemlerine başlayın.

Süreler geçmemişse İİK 331'den kaynaklanan şikayet hakkınızı da kullanın.
Old 27-12-2013, 17:55   #8
olgu

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
8.11.2007 Tarih,
E: 2006/12753,
K: 2006/13696
Özet: Muvazaalı icra takibinin iptali için iptal davası açılabileceği-

I- Dava, «muvaza nedeniyle icra takibinin iptali» istemine ilişkindir.

Mahkemece, "...davacının, icra takip dosyasında taraf olmadığı, takibe konu alacak borç ilişkisinin davalı Bülent Kurtuluş ile dava dışı bahri Genç arasında olduğu, yapılan takibin yasal prosedüre uygun olarak gerçekleştiği ve kesinleştiği satış aşamasına kadar getirildiği yapılan işlemlerde herhangi bir yasaya aykırılık durumunun olmadığı, kaldı ki davacının da icra takibinde taraf olmaması nedeni ile böyle bir dava açma yetki ve sıfatının da bulunmadığı ayrıca hukuki bir menfaatinin de olmadığı..." belirtilerek "davanın reddine" karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalıdır. Bu yön, mahkemenin de kabulündedir. Kural olarak, hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, muvazaalı işlemin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü tarafların muvazaalı işlemi; üçüncü kişiler yönünden haksız eylem niteliğindedir. Şu durumda, davacının taraf sıfatı bulunmakta olup, işin esasının incelenmesi gerekir. Ancak üçüncü kişinin zarar gördüğünün benimsenebilmesi için, onun muvazaalı muamelede bulunandan bir alacağının olması ve bu alacağının ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir.

Somut olayda; dava dışı Bahri Genç, sahibi olduğu arsa üzerine bir apartman yaptırmış, 15.9.1997 tarihli noterce düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile bu apartmanın 4 no'lu dairesini, davacıya satmayı vaat etmiş ve taşınmazın bedelini peşinen almıştır. Ancak bu taşınmazın, tapuda davacı adına tescili sağlanmamıştır.

Eldeki bu davada dinlenen davacı tanık beyanlarından; arsa sahibi Bahri Genç'in, bu binanın üzerine projeye aykırı olarak kendisi adına kat çıkmak istediği, apartmanda bulunan diğer bağımsız bölüm sahipleri ile davacının buna izin vermemesi üzerine Bahri Genç'in davacıya ve diğer mal sahiplerine hitaben "...ben buranın bir kısım hissesini bilerek kendi üzerimde bıraktım o zaman bende bu hisselerin üzerine haciz koydururum burayı sattırırım, siz de gününüzü görürsünüz..." şeklinde sözler zarf etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bahri Genç, daha sonra 23.6.1999 tarihinde avukatına verdiği vekaletnamesinde; "... alacaklı Bülent Kurtuluşa aramızda yapılan oto alım satımından doğan veya nakit 15 milyar borcum ve bakiyesi nedeniyle ve bununla sınırlı olmak üzere icra takiplerinde ödeme emrini tebliğe, lehime işleyen sürelerden feragat ederek alacaklı tarafça yapılacak takipte borcu kabul etmeye, mal beyanında bulunmaya, gayri menkullerim üzerine haciz ve satılamaz kaydı konulmasına muvafakat etmeye..." biçiminde yetki vermiş ve aynı gün davalı Bülent tarafından, Bahri Genç aleyhine ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Takip talebinde miktarı belirtilen borcun sebebinin, "gayrimenkul satış vaadi kaparosu" olduğu yazılmış, ancak herhangi bir sözleşme ibraz edilmemiştir. Takibin başlatıldığı gün ödeme emri borçlu vekiline elden tebliğ olunmuş ve orçlu vekili, "... borcu kabul ettiğini, sürelerden, feragat ettiğini, takibin kesinleştirilmesini istediğini ve borcuna karşılık maliki bulunduğu dava konusu gayrimenkulün tapu bilgileri verilerek kaydına haciz konulmasını istediğini..." beyan etmiştir. Bunun üzerine aynı gün icra takibi kesinleştirilmiş ve borçluya ait taşınmazın kaydının üzerine haciz konulmuştur. Böylece gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu edilen taşınmazın üzerine de haciz konulması sağlanmıştır. İcra takibinin devamı sırasında takip borçlusu Bahri Genç vefat etmiş, yasal mirasçıları olan eşi ve çocukları mirası reddetmişler ve icra dairesince ölen borçluya ait nüfus kayıtları getirtilerek borçlu Bahri Genç'in anne ve babası olan diğer davalılar raleyhine icra takibine devam olunmuştur.

Dosya içindeki bilgi ve tarafların açıklamalarından; üzerine haciz konulan taşınmazın sazılmış olduğu ve davacının ölen borçlunun anne ve babası olan davalılar aleyhine tapu iptal ve tescil davası açmış olduğu o dıavanın halen devam ettiği ve açtığı tapu iptal ve tescil davasının sonuçsuz kalmaması için de eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; iptaline karar verilmesi istenen icra takibinde davacıya gayri menkul satmayı vaat eden Bahri Genç'in borçlu olarak gösterilmesi, borçlunun vekaletname ile vekiline verdiği yetkiler, takibin başladığı gün kesinleştirilmesi, borçlunun, üzerine haciz konması için taşınmazın tapu kaydı bilgilerini vermesi, böylece gayri menkul satış vaadine konu taşınmazın üzerine haciz konulmasının ve satışının sağlanması, davalı Bülent ile diğer davalıların murisinin davacının alacağının tahsiline engel olmak için el ve işbirliği içinde bulunduklarını göstermektedir.
Olayların yukarıda anlatılan gelişim biçimi ve icra dosyasındaki gelişmeler gözetildiğinde; davalılar arasındaki icra takibi işlemlerinin muvazaalı olduğu, davacının iddiasını ispat ettiği anlaşılmaktadır. Şu urumda mahkemece, muvazaanın varlığı kabul edilmek suretiyle, "icra takibinin iptali" yönünde hüküm kurmak gerekirken, tüm dosya verileri tartışılmadan yanılgılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 8.11.2007 gününde oybirliği karar verildi.
Old 31-12-2013, 17:43   #9
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Selamlar,

Anlattığınız olayda gerek İİK 277 vd. gerekse 280. maddedeki dava şartları gerçekleşmemiş gibi gözüküyor.Zira, 277 açısından, henekadar dava safahatınde ibraz edilebilse de, "geçici" veya "kesin" aciz vesikası şartı gerekli.Ama borçlunun taşınmazları bulunduğundan belgeyi almanız zor.

280 md. açısından ise "Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlu" gerektiğinden yine dava şartı eksik.

Ne var ki, olayda borçlunun eşine yaptığı temlik borçlar hukuku anlamında "danışıklı" bir işlem katında değerlendirilebilir.Zira, halihazırda borçları bulunan kişinin alacaklı olduğu dosyayı eşine devri danışığa karinedir. Kaldı ki İİK 278 açısından değerlendirildiğinde de ivazlı dahi olsa eşe yapılan temlikin iptale tabi olduğu belirtilmiştir.

Bu nedenle dosyaya tedbir koyulup muvazaa nedeniyle temlik işleminin iptalinin genel görevli asliye hukuk mahkemesinden talep edebilirsiniz diye düşünüyorum.
Old 31-12-2013, 17:53   #10
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

Tasarrufun iptali şartları yerinde olmadığı takdirde genel hukuk hükümleri ve borçlar kanunu muvazaa hükümlerine başvurulmak suretiyle söz konusu işlemin iptalinin talep edilebilmesi mümkündür. Tarafımca rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibimden kaçmak için şahısların rehin konulmamış ancak rehnin ana unsurlarından birisini yakınlarından birinin üzerine kaçırmaları üzerine böyle bir dava açtım ancak sulh olunması nedeniyle karar çıkmadı.
Talep ''Bu nedenle eldeki belgelerin yeterli olması nedeniyle İİK 277 vd. geçen ‘’İvazlar arasında dengesizlik, Aciz halinde yapılan tasarruf işlemi, Zarar verme kastıyla borçlunun durumunu bilerek tasarruf işlemi içerisinde bulunma’ gerekçesiyle söz konusu tasarrufun iptaline karar verilmesi ve bahsi geçen dosyadan satışına karar verilmesi aksi kanaatte ise her halde Borçlar Kanunu’ nun 19. Maddesi gereğince muvazaalı işlemlerin dikkate alınması suretiyle söz konusu kooperatif hissesinin ........ isimli kişiye borçlu .... tarafından satışının iptali ve mamalekin borçlu ..... adına aynen tesciline karar verilmesini arz ve talep ediyoruz.''
şeklindedir.
Kanaatim o dur ki İİK 277 vd. şartlarını taşımıyorsa genel hukuk hükümlerine müracaat edilebilir.
Old 31-12-2013, 18:23   #11
Av.Doğanay İĞDE

 
Varsayılan

Kıymetli yorum ve değerlendirmeleriniz için teşekkür ediyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
alacağın muvazaalı temliki sebebiyle sıra cetveline itiraz Av.Şevval Meslektaşların Soruları 4 08-02-2013 14:42
alacağın temliki Av.Aylin Süzen Meslektaşların Soruları 1 16-11-2012 12:34
Alacağın temliki jusmers Meslektaşların Soruları 2 21-11-2010 14:51
Alacağın Temliki üye19870 Meslektaşların Soruları 4 29-11-2007 12:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04987907 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.