Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Evlatlık ilişkisinin kurulması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-05-2011, 17:47   #1
hukukcu03

 
Varsayılan Evlatlık ilişkisinin kurulması

Sayın Meslektaşlarım; takılmış olduğum bir konuda yardımınızı rica ediyorum. Sulh Hukuk mahkemesi 25.12.1986 tarihindeki kararı ile, şuan vefat etmiş Mukaddesin müvekkil D. yi evlat edinmesine izin vermiştir. Ancak ortada bir sözleşme yoktur. Evlatlık ilişkisi nüfus kaydında görünmemektedir. Elimizde sadece sulh hukuk mahkemesinin izin verme kararı vardır. Müvekkilin mirastan yararlanması için tespite yönelik bir davamı açmalıyım yoksa veraset ilamı talebinde 86 Esas tarihli kararı sunduğumda mirasçısı olduğunu mahkeme kabul edermi? Nasıl bir yol izlemeliyim? Şimdiden teşekkürler..
Old 24-05-2011, 06:42   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Katkı

TMK.m.305 vd. incelenmeli…

1.Evlatlığın mirastan yoksun bırakılmasına ilişkin bir sözleşme olabilir mi?

2.Evlâtlık, kendisini evlat edinen kimseye nesebi sahih füruu gibi mirasçı olur.

3.Evlatlık, kendisini evlatlığa alanın aile ismini taşır ve ona mirasçı olur.

4.Evlatlığın, miras ve başka haklarının zedelenmemesi, aile bağlarının devam etmesi için evlatlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlat edinenin aile kütüğü arasında her türlü bağ kurulur.
Ayrıca evlatlıkla ilgili kesinleşmiş mahkeme kararı her iki nüfus kütüğüne işlenir.

Evlat edinme ile ilgili kayıtlar, belgeler ve bilgiler mahkeme kararı olmadıkça veya evlatlık istemedikçe hiçbir şekilde açıklanamaz. (TMK.m.315/5,6)
Old 24-05-2011, 07:08   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hukukcu03
Sayın Meslektaşlarım; takılmış olduğum bir konuda yardımınızı rica ediyorum. Sulh Hukuk mahkemesi 25.12.1986 tarihindeki kararı ile, şuan vefat etmiş Mukaddesin müvekkil D. yi evlat edinmesine izin vermiştir. Ancak ortada bir sözleşme yoktur. Evlatlık ilişkisi nüfus kaydında görünmemektedir. Elimizde sadece sulh hukuk mahkemesinin izin verme kararı vardır. Müvekkilin mirastan yararlanması için tespite yönelik bir davamı açmalıyım yoksa veraset ilamı talebinde 86 Esas tarihli kararı sunduğumda mirasçısı olduğunu mahkeme kabul edermi? Nasıl bir yol izlemeliyim? Şimdiden teşekkürler..

1986'da yürürlükte bulunan 743 sayılı (Eski) Medeni Kanun'da evlat edinme, üç aşamada gerçekleşiyordu:
- Hakimin izni
- Noterde evlatlık sözleşmesi (resmi senet) yapılması
- Nüfus kaydına işlenmesi
Sorunuzdaki olayda sadece hakim izni alınmış, noterde resmi senet yapılmamışsa evlatlık ilişkisi kurulmamış, dolayısıyla mirasçı olunamaz demektir.
Old 24-05-2011, 07:59   #4
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş

İfaya hukuksal değer tanımak…

Alıntı:
Sulh Hukuk mahkemesi 25.12.1986 tarihindeki kararı ile, şuan vefat etmiş Mukaddesin müvekkil D. yi evlat edinmesine izin vermiştir.


Olayda evlatlık sözleşmesi resmi şekilde yapılmamış ise de, taraflar evlat edinenin ölümüne kadar sözleşmenin gereklerini geçerli olduğu düşüncesiyle yerine getirmişler (ise...)(1986 -2011)...

Alıntı:
...olayda sadece hakim izni alınmış, noterde resmi senet yapılmamışsa evlatlık ilişkisi kurulmamış, dolayısıyla mirasçı olunamaz demektir.

Şekil eksikliği veya bozukluğu nedeniyle sözleşmenin iptali isteminde bulunmak hakkının da, TMK.2. maddesinin “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü uyarınca dürüstlük kuralıyla bağdaşamayacak bir biçimde kullanılmaması zorunludur.

TMK.m.5 hükmüne göre, “Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.”

Konu yönünden önemli bir düzenleme 818 s.BK.m. 11/2’
de "Kanunun emrettiği şeklin derecei şûmul ve tescili hakkında başka bir hüküm tayin olunmamış ise, akit bu şekli riayet olunmadıkça salih olmaz " şeklinde yer almıştır.
Ancak, kanunun öngördüğü şekle uyulmamakla birlikte, sözleşmenin ifa edilmesi halinde bu ifaya hukuki değer tanıyan özel hükümler de mevzuatımızda mevcuttur.Örneğin:
BK .m.238. maddesi hükmünce, bağışlama taahhüdü yazılı şekle tabi tutulmuş ise de, şekle uyulmadan yapılan bağışlama, ifa edilince, elden bağışlama hükmüne tabi olmaktadır.

TTK.m. 283.hükmüne göre, Anonim Şirketlerde iştirak taahhütnamesi özel bir şekle tabi tutulmuş olup, bu şekle uyulmamakla beraber, ifada bulunulması halinde bu ifaya hukuki değer tanınarak 284. madde ile şu hükümler, sevk edilmiştir:
"iştirak taahhütnameleri yukardaki madde de yazılı şekilde tanzim edilmediği veya iştiraki taahhüt eden kimse kuruluş umumi heyetinin ilk toplantısında hazır bulunan veyahut sonradan pay sahipliğine ait hakları kullanır ve vazifeleri yerine getirirse kayıt ve şartlardan ari ve şekline uygun bir taahhütname ile şirkete bağlı sayılır"

Bu durumda...

1.Evlatlık (Müvekkil) mirastan yararlanma talebinde bulunur (Talepte izlenecek yol !?),
2.İzlenecek yolda "ifaya üstünlük" gerekçesine dayanılır..

Ne dersiniz?

Mola...
Old 27-05-2011, 11:02   #5
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
İfaya hukuksal değer tanımak…



Olayda evlatlık sözleşmesi resmi şekilde yapılmamış ise de, taraflar evlat edinenin ölümüne kadar sözleşmenin gereklerini geçerli olduğu düşüncesiyle yerine getirmişler (ise...)(1986 -2011)...



Şekil eksikliği veya bozukluğu nedeniyle sözleşmenin iptali isteminde bulunmak hakkının da, TMK.2. maddesinin “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü uyarınca dürüstlük kuralıyla bağdaşamayacak bir biçimde kullanılmaması zorunludur.

TMK.m.5 hükmüne göre, “Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.”

Konu yönünden önemli bir düzenleme 818 s.BK.m. 11/2’ de "Kanunun emrettiği şeklin derecei şûmul ve tescili hakkında başka bir hüküm tayin olunmamış ise, akit bu şekli riayet olunmadıkça salih olmaz " şeklinde yer almıştır.
Ancak, kanunun öngördüğü şekle uyulmamakla birlikte, sözleşmenin ifa edilmesi halinde bu ifaya hukuki değer tanıyan özel hükümler de mevzuatımızda mevcuttur.Örneğin:
BK .m.238. maddesi hükmünce, bağışlama taahhüdü yazılı şekle tabi tutulmuş ise de, şekle uyulmadan yapılan bağışlama, ifa edilince, elden bağışlama hükmüne tabi olmaktadır.

TTK.m. 283.hükmüne göre, Anonim Şirketlerde iştirak taahhütnamesi özel bir şekle tabi tutulmuş olup, bu şekle uyulmamakla beraber, ifada bulunulması halinde bu ifaya hukuki değer tanınarak 284. madde ile şu hükümler, sevk edilmiştir:
"iştirak taahhütnameleri yukardaki madde de yazılı şekilde tanzim edilmediği veya iştiraki taahhüt eden kimse kuruluş umumi heyetinin ilk toplantısında hazır bulunan veyahut sonradan pay sahipliğine ait hakları kullanır ve vazifeleri yerine getirirse kayıt ve şartlardan ari ve şekline uygun bir taahhütname ile şirkete bağlı sayılır"

Bu durumda...

1.Evlatlık (Müvekkil) mirastan yararlanma talebinde bulunur (Talepte izlenecek yol !?),
2.İzlenecek yolda "ifaya üstünlük" gerekçesine dayanılır..

Ne dersiniz?

Mola...

Sayın Üstadım,

Görüşlerinize saygı duyuyorum. Çekincenizi en başta belirtmişsiniz: "Olayda evlatlık sözleşmesi resmi şekilde yapılmamış ise de, taraflar evlat edinenin ölümüne kadar sözleşmenin gereklerini geçerli olduğu düşüncesiyle yerine getirmişler (ise...)(1986 -2011)..." Yanlış anımsamıyorsam Yargıtay da, taraflar arasında uzun süre yerine getirilmiş evlat edinen-evlatlık ilişkisine değer veriyor ve resmi şekil eksikliğine rağmen ilişkiyi tanıyor.

Ancak kişisel olarak yasal düzenlemelerin, düzenlemenin tam tersine sonuç doğuracak biçimde esnek yorumlanmaması kanısındayım. Eski MK döneminde evlat edinme için hakim izni+noterde resmi sözleşme+nüfusa tescil yolunun yasada düzenlenmesinin bir amacı olmalı. Evlat edinmek için hakim izni alan kişi öldükten sonra, "taraflar arasında sözleşmenin (olmayan sözleşmenin) yerine getirildiğinin" kanıtlanması (*) halinde salt hakim iznine tüm prosedür yerine getirilmiş gibi değer tanımak, bence diğer mirasçılara haksızlık etmek demektir.

(*) Ki bu, tanıkla kanıtlanacak; ne kadar sağlıklı bir delil! Belki evlat edinme iznini alan (muris), bu izinden sonra evlat edinmekten vazgeçti ve bu yüzden noterde sözleşme yapmadı. Muris ile evlatlık olduğunu iddia eden arasında "evlatlık ilişkisinin olduğunu" hangi olaylar gösterir? Ne kadar muğlak! Diyelim birbirlerine sıcak davranıyorlardı, yardımlaşıyorlardı vb. Tüm bunlar "evlatlık ilişkisi" olduğunun kanıtı mıdır?
Old 27-05-2011, 11:43   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Hemdert

Sayın Aladağ,

Uygulayıcı olarak, hukuk tekniği yönünden farklı düşünmüyoruz..."Kural,kuraldır".

Yaşam - Yasa uyumu...(Adalet !).
Yasalar...
Öylesine "eğitimli/bilinçli" yurttaşları "varsayıyor ki!"

Şekle ilişkin hükümlerin farklı kültürlerdeki (ülkelerdeki) bilinirliği ve uygulanışı..!

Olay bağlamında... "Ya haklıysa..!"...
Hukuk-Yasa-Yargıç...

"Kanundan önce yargıç..."

Hepimize kolay gelsin.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
evlatlık ilişkisinin kaldırılması hususunda bilgisi olan arkadaş varmı Av.Gamze Korkmaz Meslektaşların Soruları 7 10-04-2013 11:20
evlatlık ilişkisinin kaldırılması Av.Ebru Caner Meslektaşların Soruları 7 14-02-2009 11:00
Evlatlık ilişkisinin karşılıklı rıza ile kaldırılması av_mehmet Meslektaşların Soruları 1 19-01-2009 22:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09159994 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.