Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukat Karar düzeltme talep etmek zorunda mıdır

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-04-2012, 16:56   #1
Av. İlhan SALBAŞ

 
Varsayılan Avukat Karar düzeltme talep etmek zorunda mıdır

Boşanma davası kabul edildi, müşterek çocuk ve müvekkil kadın lehine nafakaya hükmedildi ancak maddi ve manevi tazminat talebimiz (50.000TL) reddedildi. Yargıtay onadı. Avukat Karar düzeltme dilekçesi vermek zorunda mıdır? Onama kararı üzerine müvekkilin kız kardeşi telefonda tarafıma hakaret etmiş bulunması, karşılık vermem üzerine müvekkilin kendisine telefonda hakaret ettiğim gerekçesiyle Savcılığa şikayette bulunması (kendisi ile hiçbir görüşmem olmadığı halde) nedeniyle birde karar düzeltme talebinde bulunmadığım gerekçesiyle şikayette bulunabileceği endişem, telefon numarası dışında adresinden taşınmış olması ve vaktin darlığı ve masraf verilmemesi nedeniyle karar düzeltme talebinde bulunmazsam meslek kurallları ve diğer yasalar karşısında sorumluluğum olur mu? Kısacası avukat karar düzeltme yapmak zorunda mıdır?
Old 04-04-2012, 17:06   #3
üye7160

 
Varsayılan

16.06.2006
E. 2006/154
K. 2006/227
* Haktan vazgeçme anlamındaki işlemlerde, müvekkilin yazılı muvafakatinin alınması zorunluluğu
* Avukatlık görevini ihmal
* Özen yükümlülüğü
* Mesleğin itibarını sarsacak davranışlardan kaçınmak
(Av. K. m.34; TBB Meslek Kuralları m.3, 4)

Şikayetli Avukat hakkında, Erdemli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003/… esasında kayıtlı boşanma davasında, müvekkilinden yazılı muvafakat almaksızın, tanık dinlenmekten vazgeçtiği, karar duruşmasına mazeretsiz olarak katılmadığı ve kararı temyiz etmeyerek kesinleşmesine sebebiyet vererek avukatlık görevini ihmal ettiği, iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu, eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

Şikayetli Avukat, tanık S.Ş.’nin şikayetçinin oğlu olup Şikayetçinin isteği ile dinletmekten vazgeçtiğini, karar duruşmasına 12.12.2003 günü Mersin 2.Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 2003/… Esas sayılı davanın duruşması sebebiyle mazeret vererek katılmadığını, kararın tebliği üzerine Şikayetçi ile görüştüğünü, “nesini temyiz edelim, aynen tasdik gelir.” demesi ve masraf da vermemesi üzerine temyiz etmediğini, boşanma dava dosyası tetkik edildiğinde görevini tam olarak yaptığının görüleceğini bildirmiş, suçsuz olduğunu savunmuştur.

İncelenen dosya kapsamından, tanık S.Ş.’nin dinlenmesinden 18.09.2003 günlü duruşmada vazgeçildiği, 12.12.2003 günlü duruşmaya mazeret bildirilmediği, 12.12.2003 gün ve 2003/… Esas, 2003/… Karar sayılı kararın 15.03.2004 tarihinde tebellüğ edildiği ve temyiz edilmeksizin 31.03.2004 tarihinde kesinleştiği, dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit bulunmaktadır.

Bir haktan vazgeçme anlamındaki işlemlerden dolayı müvekkilin yazılı muvafakatinin alınması zorunludur. Herhangi bir vazgeçme eyleminde, müvekkilin zararı olmayacağı düşünülse dahi, bu hususun vekil edene bildirilmesi ve yazılı olurunun sağlanması, avukatlık mesleğinin ciddiyeti ve görevin özenle yerine getirilmesi ilkesinin gereğidir.

Avukatlık Yasası madde 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının madde 3-4 deki ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe olan güveni sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütmek” ve “mesleğin itibarını sarsacak her türlü tutum ve davranıştan özenle kaçınmak zorundadır.”

Bu nedenle Baro Disiplin Kurulunca eylemin disiplin suçu oluşturduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme isabetli bulunmuş, eylem Avukatlık Yasası 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları 3 ve 4. maddelerine aykırı olduğundan kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak, Şikayetli Avukat itirazının reddine, Mersin Barosu Disiplin Kurulunun kınama cezası verilmesine ilişkin kararının onanmasına, oybirliği ile karar verildi
Old 04-04-2012, 23:47   #4
armegedon23

 
Varsayılan

Sorumluluğun doğacağını düşünmüyorum. Aksini düşünürsek her davada Avrupa insan hakları mahkemesine kadar gitmemiz gerekecek. Cezai yönden olmasa da tazminat yönünden bir karar ekliyorum. Kolay gelsin.

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/429
Karar: 2001/2307
Karar Tarihi: 15.03.2001

ÖZET: Davada verilen hükmün temyiz süresi içinde görevde olan yeni yönetim kurulu üyelerinin o davada verilen hükmün temyiz edilmemesi yönünde işbu davanın davalılardan E. ‘ye talimat verip vermedikleri, E.'in temyiz etmeyeceği kanaatini müvekkillerine bildirip bildirmediği, hüküm temyiz edilse idi, müvekkilleri lehine bir sonuç istihsal edilip, edilmeyeceği hususlarının araştırılması ve tartışılması gerekir.

(818 S. K. m. 41, 390) (1136 S. K. m. 34) (6762 S. K. m. 341)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 6. Ticaret Mahkemesince verilen 27.9.2000 tarih ve 1999/331-2000/425 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili ile davalılar S., A., E., B. ve D. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup; incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin denetçiliğini yaptığı kooperatif aleyhine bir üyenin açtığı dava sonunda tazminata ilişkin verilen hükmün, davalılardan Ekrem'in kooperatif vekili olduğu halde kararı temyiz etmemesi sonucu kesinleştiğini, ilamda yazılı miktarı ödemek zorunda kalan kooperatifin bu zararından yönetim kurulu üyesi diğer davalıların da sorumlu olduğunu, 20.6.1999 tarihli Genel Kurulda <gerekli görüldüğü taktirde yetkili kooperatif organının ilgililer hakkında TTK'nun 341. maddesine göre sorumluluk davası açmaları için yetkili kılınmalarına> karar verildiğini ileri sürerek 369.893.763 liranın 23.5.1999 ödeme tarihinden itibaren reeskont oranında faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar S., A., E., B. ile D., genel kurulda haklarında dava açılmasına karar verilmediğini, yönetim olarak yapılan değerlendirme sonucunda kararın temyiz edilmemesinin kooperatif yararına olacağının düşünüldüğünü, ilamda yazılı miktarın 13.4.1997 tarihinde değişen yeni yönetim tarafından ödendiğini, dolayısıyla sorumluluklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.

Diğer davalılar da davanın reddini istemişlerdir.

Mahkeme'ce; iddia, savunma, toplanan kanıtlar doğrultusunda, davacının temyizi ile, 9.4.1997 tarihli kararın bozulması üzerine, yapılan yargılamada; davalı kooperatifin ödemesi gereken bir borç belirlenmiş ise de, kararı temyiz etmemesi sonucu diğer taraf lehine kazanılmış hak doğduğu için sonuçta 125.256.482 lira tazminata mahkum olduğu bu ve kararın onanarak kesinleştiği, ancak davalılar E. ile M.'nın karar tarihinden önce görev yaptıkları, kooperatif vekili durumundaki davalı E.'in ise diğer davalıların kararın temyiz edilmemesi yönündeki talimatı nedeniyle kararı temyiz etmediği, diğer davalıların gerek talimatı veren durumunda olmaları gerekse karar tarihinden sonra 13.4.1997 tarihine kadar görevde kalmaları dolayısıyla kararın temyiz edilmemesinden sorumlu oldukları, anlaşıldığından davanın, dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte kabulüne, karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili ile davalılar S., A., E., B. ile D. temyiz etmişlerdir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar S., A., E., B. ile D.'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 9.4.1997 tarihli kararı, o davada davalı olan Bahçelievler Yapı Kooperatifinin vekili olan işbu davanın davalılarından E.'e 29.7.1997 tarihinde tebliğ edilmiş olup, temyiz süresi o tarihte başlamıştır. Bu tarih itibariyle yönetim kurulu üyeleri işbu davanın (E. dışında kalan) davalıları olan üyeler değildir. İş bu davada verilen hükmü temyiz eden davalılar S., A., E., B., ile D.'ın, yönetim kurulu üyelikleri, 13.4.1997 tarihli genel kurulda yapılan yeni üye seçimi ile sona ermiştir. Bu durumda, bu davalıların Avukat E.'e o davada hükmü temyiz etmeme talimatı vermiş olmaları mümkün değildir. Dolayısıyla, bu davalıların kararın temyiz edilmemesinden sorumlu tutulmaları doğru olmamıştır.

O halde, bu davalılar hakkında da davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulü, bozmayı gerektirmiştir.

3- Davacılar vekilinin temyizine gelince; avukatlar BK'nun 390. maddesi uyarınca görevlerini özen ve doğruluk içinde yerine getirmek durumundadırlar. Vekillik yaptığı davada verilen hükmü temyiz edip, etmemesi hukuki taktirine bağlı olmakla beraber, temyiz etmeyeceği kanaatini müvekkiline bildirmesi gerekir. Hükmü temyiz etmemek ve temyiz etmeyeceğini de müvekkiline bildirmemek suretiyle müvekkilini zarara uğratan bir avukatın tazminata mahkum edilebilmesi için, hükmün temyiz edilmemiş ve bunda avukatın kusurlu olması yeterli değildir. Bundan başka, hüküm temyiz edilse idi Yargıtay'ın hükmü bozacağı hususunun da ispat edilmesi gerekir.

Somut olayda; mahkemece, o davada verilen hükmün temyiz süresi içinde görevde olan yeni yönetim kurulu üyelerinin o davada verilen hükmün temyiz edilmemesi yönünde işbu davanın davalılardan E.'e talimat verip vermedikleri, E.'in temyiz etmeyeceği kanaatini müvekkillerine bildirip bildirmediği, hüküm temyiz edilse idi, müvekkilleri lehine bir sonuç istihsal edilip, edilmeyeceği hususlarının araştırılması ve tartışılması gerekirken, bu yönler üzerinde durulmadan, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçelerle davalılardan E. hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.

4- Yukarıda açıklanan bozma neden ve şekline göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle, davalılar S., A., E., B., ile D.'ın sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle, bu davalıların ve davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu davalılar ve davacılar yararına BOZULMASINA, 4 nolu bentte açıklanan nedenle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 15.03.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 05-04-2012, 13:00   #5
Av. İlhan SALBAŞ

 
Varsayılan

Temyİz Konusunu SaĞir Sultan Da Bİlİyo Da Benİm Net BİlmedİĞİm Husus Karar DÜzeltme Yapmak Zorunda Mi? TŞk
Old 05-04-2012, 13:08   #6
Av.Suleyman.Karadag

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İlhan SALBAŞ
Temyİz Konusunu SaĞir Sultan Da Bİlİyo Da Benİm Net BİlmedİĞİm Husus Karar DÜzeltme Yapmak Zorunda Mi? TŞk

Eğer ikilemde kalıyorsanız en güzeli müvekkilinizin vekalet adresine karar düzeltme yoluna başvurulmasını talep edip etmediği, talep ediyorsa masraf göndermesi gerektiğini içerir iadeli taahhütlü bir ihtarat göndermek olacaktır.

Adresten ayrılmış diyorsunuz. Eğer ayrılmışsa sorumluluğunuz da ortadan kalkacaktır. Vekalet adresi geçerli adresi kabul edilecektir...
Old 05-04-2012, 16:19   #7
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İlhan SALBAŞ
Temyİz Konusunu SaĞir Sultan Da Bİlİyo Da Benİm Net BİlmedİĞİm Husus Karar DÜzeltme Yapmak Zorunda Mi? TŞk

Sayın Salbaş, Öncelikle size cevap vererek yardımcı olmaya çalışan meslektaşlarınıza cevap verirken daha özenli kelimeler seçmenizin yerinde olacağını düşünüyorum.

Konuya gelince nazicane fikrim ;
karar düzeltme bile olsa bir haktan vazgeçme anlamına gelen her eylem için bence müvekkilinizin yazılı olurunu almanız, ileride sıkıntı yaşamamanız için önemlidir.Zorunlu olsun olmasın en çok müvekkillerinizle problem yaşayabileceğinizi,hakkınızda yersiz şikayet yollarına başvurulabilme ihtimalini,kaybedeceğiniz zaman ve itibarınızı dahi düşünerek hareket etmekte fayda var..Müvekkil oluru zararınıza değil faydanıza olur.
Saygılarımla...
Old 25-08-2012, 13:53   #8
ottomann

 
Varsayılan

avukatın, karar düzeltmeye mutlaka gitmek zorunluluğu yoktur
Old 26-08-2012, 21:48   #9
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ottomann
avukatın, karar düzeltmeye mutlaka gitmek zorunluluğu yoktur
Sayın ottoman

Bu görüşünüzün dayanağı nedir?

Saygılarımla
Old 26-08-2012, 22:28   #10
carlito

 
Varsayılan

Avukatın; eger muvekkilinden aksi yonde bir talimat(yazili belge) almadiysa, -Tashih-i Karar yoluna gitme zorunluluğu vardır- kanaatindeyim..
Old 27-08-2012, 18:27   #11
Av. Tuba

 
Varsayılan

Eski HUMK'ya göre karar düzeltme olağanüstü kanun yolları arasında sayılmaktadır bir diğeri de yargılanmanın yenilenmesidir. Yeni HMK'da ise karar düzeltme olağan kanun yolları arasında sayılmış ve İstinaf Mahkemelerince görüleceği belirtilmiştir. Ancak İstinaf Mahkemeleri daha kurulmadığında halen başvurulacak kanun yolları konusunda da eski HUMK'ya tabii olduğumuzdan karar düzeltme olağanüstü kanun yollarındandır. Temyiz hükmün kesinleşmesinde direk etkili olduğundan olağan ve zorunlu kanun yoludur. Karar düzeltmenin hükmün kesinleşmesinde direk etkisi olmamasından ve bu başvuru yolu hükmün icrasını durdurmadığından karar düzeltmeye başvurmamanın mesleki anlamda sorumluluk doğuracağını düşünmemekteyim.
Old 27-08-2012, 19:29   #12
olgu

 
Varsayılan

Ankara Barosu tarafından basılan "Avukatlık hukuku Uygulama Örnekleri" adlı kitapcıkta, verilen bir disiplin kurulu kararında "Avukatlık Yasası'nın 171. maddesi, avukatın üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takibi, kesin hükme kadar yapılabilecek tüm yasal yolları kapsar" cümlesi vardır.

Kesinleşene kadar tüm yasal yollar dediği için TBB'ne göre karar düzeltme yoluna başvuru da zorunluluk içerisinde değerlerdirmek gerekir.
Old 27-08-2012, 21:46   #13
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Avukat yasa yollarına müracaat haklarını müvekkiline bildirir ve onu aydınlatır. Buna karşın, vekil edenin iradesi yasa yolunun kullanılmaması yönünde ise bu hususta kendisinden yazılı bir beyanı alınıp dosyasında muhafaza edilmelidir.
Vekil edenin, vekaletnamesinde yazılı ve vekiline bildirdiği adres ve iletişim telefonlarına herhangi bir sebepten ulaşılamıyorsa ve müvekkil vekiline yeni bilgilerini de bildirmemişse, uhdesinde söz konusu işlemi yapmak hususunda masraf avansı bulunmayan vekilin, bu noktadan sonra sorumluluğundan bahsedilmesi hukuktan önce, ölçü ve nasafet kaidelerine aykırıdır. Bilgilenmek isteyen müvekkil, avukatındaki iletişim bilgilerini güncel tutmasını da bilmelidir.

Saygılarımla.
Old 25-11-2014, 12:44   #14
Heradres

 
Varsayılan

Avukatlık Kanunu madde 171 'de belirtilen "sonuna kadar" terimini davanın bitimi ve olağan kanun yollarına başvurma olarak anlamak gerekir. Karar düzeltme yolu ise olağan üstü bir kanun yoludur ve avukat bununla alakalı özel bir talimat almadıkça karar düzeltme yoluna gitmek zorunluluğu yoktur.
Old 25-11-2014, 15:36   #15
Av. Tulse

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Heradres
Avukatlık Kanunu madde 171 'de belirtilen "sonuna kadar" terimini davanın bitimi ve olağan kanun yollarına başvurma olarak anlamak gerekir. Karar düzeltme yolu ise olağan üstü bir kanun yoludur ve avukat bununla alakalı özel bir talimat almadıkça karar düzeltme yoluna gitmek zorunluluğu yoktur.

Ancak müvekkilin "karar düzeltme" kanun yolunu bilmesi de beklenemeyeceğinden, müvekkil bu konuda bilgilendirildikten sonra ve eğer müvekkil bu görüşme sonucu karar düzeltme yoluna gitmeyi gereksiz görürse yazılı beyanı alınmalı diye düşünüyorum.
Old 25-11-2014, 17:31   #16
Heradres

 
Varsayılan

İyi de meslektaşım o zaman müvekkil bilmiyor diye AYM'ye ve hatta AİHM e de müracaat edebileceğini belirtmek ve yazı almak lazım. Bence bu kadar geniş yorum yapamayız, sonuçta temyiz ile birlikte aldığımız görev son bulmuştur, bundan sonra ki aşamalar müvekkilin ekstra talebi niteliğindedir, ben böyle düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
derdest davada faiz talep etmek talep sonucunu değiştirmek-genişletmek sayılır mı? avenginakbaba Meslektaşların Soruları 2 11-04-2011 10:45
Evi terk etmek zorunda kaldım, haklıyım nasıl bir yol izlemeliyim? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 28-06-2010 21:21
ALTIN alacağı için "fiili ödeme günündeki karşılığını " talep etmek mümkün müdür? juristbtl Meslektaşların Soruları 1 17-06-2010 13:48
Ağır ceza mahkemelerinde karar düzeltme istemek mümkün müdür? avukat erdoğan Meslektaşların Soruları 1 10-06-2010 22:01
cevap dilekçesinde yanlışlıkla husumetten reddi talep etmek savunma yasağı mıdır? avtubapinar Meslektaşların Soruları 5 19-10-2007 11:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10120296 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.