Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Trafik Sigortası Rücu Hakkı Kusur Oranı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-01-2017, 13:30   #1
Av.Ender Sezer

 
Varsayılan Trafik Sigortası Rücu Hakkı Kusur Oranı

Arkadaşlar, müvekkil sahibi olduğu aracı ehliyetsiz olarak kullanırken maddi hasarlı bir trafik kazasına karışıyor, kazada bir araç ve bir dükkan hasar görüyor, müvekkil tali kusurlu kazaya karışan diğer araç asli kusurlu, müvekkilin aracının sigorta şirketi asli kusurlu aracın ve dükkanın hasarını ödüyor ve tali kusurlu olan müvekkile bu ödediği hasarların tamamı için ticaret mahkemesinde rücu davası açıyor, şimdi sigorta şirketi müvekkilin ehliyetsiz araç kullanmasından dolayı tali kusurlu olmasına rağmen zararların tamamını müvekkilden isteyebilir mi, müvekkil tali kusurlu olduğu için kusur oranına göre asli kusurludan da talep etmesi gerekmiyor mu, sadece müvekkil davalı gözterilmiş. Teşekkürler İçtihatı olan var sa sevinirim Tşkler
Old 23-01-2017, 11:30   #2
Emine Yıldız Balkan

 
Varsayılan

Aynısı benim de başımda...sorunuzu takipte kalıcam..
Old 23-01-2017, 18:34   #3
Av.Rıdvan Ergün

 
Varsayılan

Kanaatimce;
Hasarı ödeyen sigorta şirketi kusur yönünden ileri sürülmesi gereken savunmaları ileri sürmemiş olduğundan, yaptığı fazla ödemeden kendisi sorumludur.
Aşağıdaki içtihatlardan da aynı sonuca ulaşılmaktadır:


T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/8068
K. 2016/8127
T. 21.6.2016
• RÜCUEN TAZMİNAT (Ceza Mahkemesince Davalının Eyleminin Hukuka Aykırı Sayılamayacağı Yüklenen Suçun Sanık Tarafından İşlenmesine Rağmen Olayda Bir Hukuka Uygunluk Nedeninin Bulunduğu Gerekçesiyle Beraatine Karar Verildiği - Bu Tespitin Hukuk Hakimini Bağlayacağı/Anılan Davalı Yönünden Açılan Davanın Reddi Gerektiği)
• CEZA MAHKEMESİ KARARLARININ HUKUK HAKİMİNİ BAĞLAMASI (Beraat Kararı İle Bağlı Değil İse de Hem İlmi Hem de Kökleşmiş Yargı Kararlarında Ceza Mahkemesince Belirlenen Maddi Olgunun Hukuk Hakimini Bağlayacağının Kabul Edildiği - Rücuen Tazminat)
• HÜKMÜN İÇERİĞİ (Mahkemece Gerekçe Gösterilmeksizin Birleşen Dava Hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar Verildiği - Birleşen Dava Hakkında Hüküm Kurulması Gerektiği/Rücuen Tazminat)
• BİLİRKİŞİ RAPORU (Özellikle Raporlar Arasındaki Çelişkileri Giderici Nitelikte Konusunda Uzman Kişilerden Oluşturulacak Bir Bilirkişi Heyetinden Rapor Alınıp Hüküm Kurulması Gerekirken Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulmuş Olmasının Doğru Görülmediği - Rücuen Tazminat)
• TESELSÜL (Rücu Davasında Sorumlular Arasında Teselsül Hükümlerinin Uygulanamayacağı/Davalıların Ancak Kendi Kusurları Oranında Sorumlu Olduğu - Yasal Düzenlemeler Gözetilerek Mahkemece Davalıların Kusur Oranları Belirlenerek Temyiz Eden Davalının Sorumluluğunun Buna Göre Saptanması Gerektiği)
818/m.50,51,53
6098/m.61,62,74
ÖZET : Asıl ve Birleşen dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. 6098 Sayılı TBK'nın 74. maddesi (818 Sayılı BK'nın 53. maddesi) uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. Dava konusu olaya gelince, ceza mahkemesince davalının eyleminin hukuka aykırı sayılamayacağı, yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunduğu gerekçesiyle beraatine karar verilmiştir, bu bir olgu tespiti olup hukuk hakimini bağlar. Bu sebeple anılan davalı yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Öte yandan, mahkemece gerekçe gösterilmeksizin birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Birleşen dava hakkında hüküm kurulması gerekirken gerekçesi de gösterilmeden yazılı şekilde karar verilmesi de bozma nedenidir. Diğer yandan, olayın meydana geliş biçimine göre ceza dosyasında alınan ve mahkemece benimsenen kusur raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Özellikle raporlar arasındaki çelişkileri giderici nitelikte konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, açıklanan sebeple kararın bozulması gerekmiştir. Diğer yandan, rücu davasında, sorumlular arasında teselsül hükümleri uygulanamaz. Davalılar, ancak kendi kusurları oranında sorumludurlar. Yasal düzenlemeler gözetilerek mahkemece, davalıların kusur oranları belirlenerek temyiz eden davalının sorumluluğunun buna göre saptanması gerekirken yanılgılı gerekçe ile hüküm altına alınan tutarın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Davacı ... vekili tarafından, davalılar ... ve diğeri aleyhine 17.6.2010-6.7.2010 gününde verilen dilekçeler ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 6.11.2012 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalılardan ... vekili ile davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1-) Davalı ...'in temyiz itirazları yönünden;

Asıl ve Birleşen dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı idare, asıl ve birleşen davada davalıların muvazzaf askerlik hizmetini yapmakta iken 29.11.2005 tarihinde beraberce sevk ve idare ettikleri askeri araçla 2 askerin ölümlerine sebebiyet verdiklerini, ölenlerin yakınlarının açtığı dava sonucunda Askeri Yüksek İdare Mahkemesince hükmedilen maddi ve manevi tazminatların, davacı tarafından ödendiğini belirterek davacının üçüncü kişilere ödemiş olduğu tazminatın rücuen davalılardan tahsilini istemiştir.

Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişi raporu esas alınarak ve %40 hakkaniyet indirimi yapılarak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

.. sayılı dosyasında, davalılar hakkında taksirle öldürme suçundan dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda ikisinin de mahkumiyetlerine yönelik verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay .. karar sayılı ilamla davalı ...'ın mahkumiyetine yönelik hükmün onandığı, davalı ...'in mahkumiyetine dair hükmün ise, askeri aracı kullanan davalı ...'in tim ve araç komutanı olan davalı ...'ın emri doğrultusunda aracın çakar ve farlarını söndürerek seyrettiği olayda kendisine verilen emri yerine getirmesi sebebiyle fiilinin hukuka aykırı sayılamayacağı gözetilmeden beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozulduğu, mahkemece bozmaya uyularak .. sayılı ilamla davalı ...'in Bereatine karar verildiği,bu kararın da temyizi üzerineYargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından ilamla düzeltilerek onandığı UYAP ortamında yapılan sorgulamadan anlaşılmıştır.

6098 Sayılı TBK'nın 74. maddesi (818 Sayılı BK'nın 53. maddesi) uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. Dava konusu olaya gelince, ceza mahkemesince davalı ...'in eyleminin hukuka aykırı sayılamayacağı, yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunduğu gerekçesiyle beraatine karar verilmiştir, bu bir olgu tespiti olup hukuk hakimini bağlar. Bu sebeple davalı ... yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı ve davalı ...'ın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

3-) Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;

a-) 6100 Sayılı HMK'nın 297/2 maddesi “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü amirdir. Mahkemece gerekçe gösterilmeksizin birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Birleşen dava hakkında hüküm kurulması gerekirken gerekçesi de gösterilmeden yazılı şekilde karar verilmesi de bozma nedenidir.

b-) Dosya kapsamının incelenmesinde gerek rücuya esas dosyalarda, gerek soruşturma ve kovuşturma sırasında kusur yönünden bilirkişi raporları alındığı, eldeki dosyanın yargılaması sırasında da bilirkişi görüşüne başvurulduğu davalıların kusurlu oldukları yönünde raporlar tanzim edildiği anlaşılmakta ise de, gerek ceza dosyasına gerekse eldeki dava dosyasına ibraz edilen kusur raporlarında davalılara farklı sebeplerle farklı oranlarda kusur izafe edildiği, ölen askerlerinde nöbet sırasında yola yatarak uyudukları gerekçesiyle bölüşük kusuru bulunduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.

Olayın meydana geliş biçimine göre ceza dosyasında alınan ve mahkemece benimsenen kusur raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Özellikle raporlar arasındaki çelişkileri giderici nitelikte konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, açıklanan sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

4-) Davalı ...'ın diğer temyiz itirazlarına gelince;

Mahkemece, davalılar ortaklaşa ve dayanışmalı olarak (müştereken ve müteselsilen) sorumlu tutulup istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 50. ve 51. (6098 sayılı TBK.nın 61, 62) düzenlenmiş bulunan teselsül kuralları, birden çok kişinin birlikte bir zarara yol açmaları ve aynı zarardan dolayı sorumlu olmaları durumuna dair olup zarara yol açanlar ile zarar gören arasındaki ilişkinin düzenlenmesine yöneliktir. Dava, rücuen tazminat ödetilmesi istemine dair olup; rücu davasında, sorumlular arasında teselsül hükümleri uygulanamaz. Davalılar, ancak kendi kusurları oranında sorumludurlar. Yasal düzenlemeler gözetilerek mahkemece, davalıların kusur oranları belirlenerek temyiz eden davalı ...'ın sorumluluğunun buna göre saptanması gerekirken yanılgılı gerekçe ile hüküm altına alınan tutarın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda (1) sayılı bentte gösterilen sebeplerle davalı ... yararına, (3/a-b) sayılı bentlerde gösterilen sebeplerle davacı yararına, (4) sayılı bentte gösterilen sebeplerle davalı ... yararına BOZULMASINA; bozma nedenlerine göre davacının yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davacı ve davalı ...'ın öteki temyiz itirazlarının (2) sayılı bentteki sebeplerle reddine ve davalılardan peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



9. Hukuk Dairesi
2014/16639 E. ,
2015/30734 K.


Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, .. Kurumları bünyesinde aralarında hukuki ve organik bağ bulunan davalı işverenler nezdinde 01/10/1997 tarihinde hizmetli olarak işe başladığını, fazla mesai, yıllık izin ücreti, resmi ve dini bayram tatili ücretlerinin ödenmediğini, bu alacaklarının ödenmesi için Kadıköy 5. Noterliğinin 22/08/2012 tarih ve 08180 yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ettiğini, ihtarnamenin işverenlere tebliğinden sonra işverenlerin ödeme yapmadığını, iş akdinin05/09/2012 tarihinde haksız yere feshedildiğini, hafta içi 07/30- 18:00 saatleri arasında çalıştığını, cumartesi günleri 08:30 - 15:00 saatleri arasında çalıştığını , ayda bir defa pazar günleri 07:30 - 18.0 saatleri arasında çalıştığını, iş yerinde yemek verildiğini, son aylığının net 1.191,00 TL olduğunu iddia ederek; 100,00 TL kıdem tazminatı, 100,00 TL ihbar tazminatı, 15,000,00 TL fazla mesai alacağı, 100,00 TL genel tatil günleri alacağı, 100,00 TL hafta tatili alacağı, 100,00 TL yıllık ücretli izin alacağı ,100,00 TL ücret alacağı toplamı 15.600,00 TL’nin davalıdan tahsili talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı .. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesi ile; davacının şirket kayıtlarına göre 31/12/2004 tarihi itibariyle işinden ayrıldığının tespit edildiğini, bu tarihten sonra herhangi bir çalışmasına rastlanmadığını, şirket nezdinde işe girişten işten ayrılış tarihine kadar talep edilen kalemlerde davacı adına tahakkuk etmiş ve ödenmemiş bir alacağın mevcut olmadığını, diğer davalı şirketle arasında organik bağ bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı D.. Ü.. Rektörlüğü cevap dilekçesinde; vakıf üniversitesi rektörlüklerinin tüzel kişiliğinin bulunmadığını, davanın D.. Ü..ne yöneltilmesi gerektiğini, davacının davalı üniversitede 01/01/2005 tarihinden itibaren hizmetli personel olarak görev yaptığını, 06/09/2012 07/09/2012, 08/09/2012 ve devamındaki günlerde davacının haber vermeden ve herhangi bir mazeret ileri sürmeden işe gelmediğinin tutanaklarla tespit edildiğini, bu nedenle iş sözleşmesinin İş Kanunun 25/II -g bendine göre tazminatsız olarak feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalı Gözaçan Ltd. Şti işyerinde de belli bir dönem sigortalı gösterildiği, her iki davalı şirketin aynı adreste kurulu olduğu, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu, iş akdinin davalı işverenlikçe, davacı tarafından ödenmeyen bir kısım işçilik alacaklarını talep etmesi üzerine feshedildiği, akdin tazminat gerektirmeyecek şekilde feshedildiğinin davalı işverenlikçe kanıtlanamadığı gerekçesi ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, genel tatil günleri alacağı, hafta tatili alacağı, yıllık ücretli izin alacağı taleplerinin kabulüne, ücret alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar yasal süresi içinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 155. maddesinde “ zamanaşımının müteselsil borçlulardan birine karşı kesilmesi durumunda diğerine karşı da kesilmiş olacağı” hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 163. maddesine göre ise “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder”. Devam eden 164. Maddeye göre ise “Müteselsil borçlulardan biri, alacaklıya karşı, ancak onunla kendi arasındaki kişisel ilişkilerden veya müteselsil borcun sebep ya da konusundan doğan def'i ve itirazları ileri sürebilir. Müteselsil borçlulardan biri ortak def'i ve itirazları ileri sürmezse, diğerlerine karşı sorumlu olur”. Bu hükümler dikkate alındığında, zamanaşımı defi müteselsil borçlular için ortak bir defidir. Bu nedenle birinin ileri sürmesi halinde diğeri de yararlanır.
Mahkemece her iki davalı şirketin aynı adreste kurulu olduğu, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu kabul edilmiştir. Dosya kapsamında yer alan belgelerin incelenmesinde; davalı .. Ltd. Şti.’nin idare ve temsile yetkili kişisinin İsmail Doğu Gözaçan, davalı D.. Ü.. temsilcisinin İ.. D.. G.. olduğu, her iki davalının adresinin aynı olduğu, aralarında organik bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkemece yapılan bu tespit doğru olmakla beraber, davalı .. Ltd. Şti.’nin dava dilekçesinde talep edilen alacaklara karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Bu durumda diğer davalı D.. Ü.. bu ortak defiden yararlanmalıdır. Mahkemece davalı Üniversite zamanaşımı itirazında bulunmamış olması nedeniyle zamanaşımının sadece davalı .. Ltd. Şti. yönünden değerlendirilmesi hatalıdır.



Mahkemece davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı itirazının her iki davalı açısından geçerli olduğunun kabulü ile işçilik alacaklarının hüküm altına alınması gerekmektedir.
3-Mahkemece 2547 Sayılı Yasa’nın 56/b maddesi uyarınca harçtan muaf olan davalı D.. Ü..’ne harç yükletilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Old 25-01-2017, 22:36   #4
Av.Ender Sezer

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2011/17-2

K. 2011/140

T. 13.4.2011

• SÜRÜCÜ BELGESİ OLMAYAN KİŞİNİN SİGORTALI ARACI KULLANIRKEN KAZAYA KARIŞMASI ( Rücuan Tazminat Davası - Eldeki Davada Hak Sahiplerine Ödeme Yapan Sigorta Şirketinin Sigortalısına Rücu Hakkının Sürücünün Kusur Oranı İle Sınırlı Olduğu )

• RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI ( Sigortalı Aracın Sürücü Belgesi Olmayan Kişi Tarafından Kullanılırken Kazaya Karıştığı - Ödeme Yapan Sigorta Şirketinin Sigortalısına Rücu Hakkının Sürücünün Kusur Oranı İle Sınırlı Olduğunun Gözetileceği )

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Kesinleşmiş Davada Sigortalı Araç Sürücüsünün Kusuruna İsabet Eden Kısım Gözönüne Alınarak Hesaplama Yapıldığı - Eldeki Rücuan Tazminat Davasında Rücu Hakkının Sürücünün Kusur Oranı İle Sınırlı Olacağı )

• ARACIN EHLİYETSİZ KULLANIMI ( Rücuan Tazminat Davası - Rücu Hakkının Sürücünün Kusur Oranı İle Sınırlı Olacağı )

2918/m.91

ÖZET : Dava, trafik zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesiyle sigortalı aracın, sürücü belgesi olmayan sürücü tarafından kullanılırken, karıştığı kaza sonucu zarar gören üçüncü kişilere ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Eldeki rücu davasında, hükme dayanak alınan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin kararında hükmedilen tazminat miktarının hesabında sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına isabet eden kısmın belirlenip belirlenmediği ve buna göre sonuçta sigorta şirketinin sigortalısından rücu edebileceği tazminat miktarının tespitinde sigortalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesindeki kusur oranının dikkate alınıp alınmadığı, uyuşmazlık konusudur.

Mahkemece hükme dayanak alınan, bilirkişi raporunda davacı sigorta şirketinin sigortalısına rücu edebileceği miktar belirlenirken Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla belirlenen kusur durumu ile destekten yoksun kalma tazminatından sigortalı araç sürücüsünün kusuruna isabet eden kısım gözönüne alınarak hesaplama yapılmıştır. O halde, mahkemece, açıklanan bu rapora dayalı olarak ve hak sahiplerine ödeme yapan sigorta şirketinin ehliyetsiz araç kullanımı nedeni ile sigortalısına rücu hakkının sürücünün kusur oranı ile sınırlı olduğu da gözetilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki "rucüen alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Fatih Asliye Hukuk 2. Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.10.2007 gün ve 2007/229 E- 404 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 03.02.2009 gün ve 2008/2309-2009/365 sayılı ilamı ile;

( ... Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili tarafından trafik sigortası ile sigortalanan aracın, sürücü belgesiz bir kişi tarafından kullanılması sırasında meydana gelen kazada, kusurlu sürücünün iki çocuğunun hayatını kaybettiğini, hak sahipleri olan sürücü ve eşinin müvekkili aleyhine açtığı dava sonucunda hak sahiplerine 23.10.2002 tarihinde 19.683,00 YTL ödediğini ileri sürerek, anılan meblağın sigortalı davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı aleyhine açılan tazminat davasının müvekkiline ihbar edilmediğini, müvekkilinin aracın işleteni olmadığını ve asli kusurlu sürücünün neden olduğu kazada çocuklarının vefatından dolayı tazminat isteme hakkı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Beyoğlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi tarafından mahkemenin yetkisiz olduğu gerekçesi ile bozulmuş, bozma ilamına uyan mahkemece yetkisizlik kararı verilerek, kararın kesinleşmesi üzerine, dosya istemle Fatih Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, kazada dava dışı sürücünün 6/8 oranında kusurlu ve kaza sırasında ehliyetsiz olduğu, bu nedenle davacı sigorta şirketinin ödediği tazminatı sigortalıdan rücu hakkı bulunduğu gerekçesi ile, davacının yaptığı ödemenin dayanağını oluşturan mahkeme ilamında belirlenen tazminatın % 50'sinin hesaplandığı bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulüne, 9.975,11 YTL'nin 23.10.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Dava, trafik zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesiyle sigortalı aracın, ehliyetsiz kullanıldığı iddiasına dayalı, zarar gören üçüncü kişilere ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.

Davacı, davalıya ait aracın trafik sigortacısı bulunduğunu, bu aracın dava dışı ehliyetsiz sürücü kullanımındayken meydana gelen kazada, sürücünün araçta bulunan çocukları Tülay Ç. ve Gönül Ç.'ın hayatını kaybettiğini, davacı sigorta şirketi ölenlerin hak sahiplerine icra dosyasında 19.689,00 YTL tazminat ödediği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Trafik Sigortası Genel Şartları B.4. maddesi uyarınca, hak sahiplerine ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilme hakkına sahiptir.

Mahkemece, bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilerek, hak sahiplerinin zarar sorumlularına karşı açtığı dava sonucunda hükmedilen tazminatın % 50'sine tekabül eden ( % 25 oranında müterafik kusur ve % 25 oranında hatır taşıması indirimi ) 2.797,50 YTL tutarında tazminat ve masraflar toplamı sonucunda bulunan 9.975,14 YTL'ye hükmedilmiştir.Her ne kadar, hükümde, % 50 oranında indirim yapılmasının gerekçesi açıkça tartışılmamış, rapora atıf yapılarak hüküm kurulmuş ise de, temyiz edenin sıfatına göre, anılan husus bozma nedeni yapılmamıştır.

Ancak, hükme esas alınan 11.05.2002 tarihli raporda, sigorta şirketinin sigortalısından rücu edebileceği tazminat belirlenirken, sigortalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesindeki kusur oranı dikkate alınmamıştır. Oysa, hak sahiplerine ödeme yapan sigorta şirketinin ehliyetsiz araç kullanımı nedeni ile sigortalısına rücu hakkı, sürücünün kusur oranı ile sınırlıdır.

Bu nedenle, mahkemece, sigorta şirketinin rücu edebileceği tazminat miktarı belirlenirken, destekten yoksun kalma tazminatından sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına isabet eden kısım belirlenip yukarıda açıklandığı üzere davalının kazanılmış hakları da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, trafik zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesiyle sigortalı aracın, sürücü belgesi olmayan sürücü tarafından kullanılırken, karıştığı kaza sonucu zarar gören üçüncü kişilere ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.

Davacı Axa Oyak Sigorta AŞ. vekili, zorunlu mali sorumluluk trafik sigortası ile sigortalı davalının kayıt maliki olduğu aracın, sürücü belgesi olmayan Ahmet Zeki Ç.'ın kullanımında iken, 24.03.1999 tarihinde başka bir araçla çarpışması sonucu, sigortalı araç içerisinde bulunan Tülay Ç. ve Gönül Ç. adlı kişilerin vefat ettiğini, Ahmet Zeki Ç.'ın olayda 6/8 oranında kusurlu bulunduğunu, ölen kişilerin mirasçıları tarafından açılan tazminat davası sonucunda davacının 23.10.2002 tarihinde 19.683,00 YTL ödediğini, davalının işletmesinde bulunan aracın sürücü belgesiz kullanıldığı için sözleşmenin genel şartlarının ihlal edildiğini ve bu sebeple davacının ödediğini geri isteme hakkı doğduğunu, ifadeyle ödenen bu tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı Mesut K. vekili ise kazada ölenlerin mirasçıları tarafından sigorta şirketi aleyhine açılan davanın kendisine ihbar edilmediğini, kazada 6/8 oranında kusurlu olan Ahmet Zeki Ç.'ın kazada ölenlerin babası olduğunu, buna karşın çocuklarının vefatından dolayı davacı şirkete tazminat davası açmasının ve kazanmasının hukuka aykırı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını ifadeyle davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine yukarıda başlık bölümüne aynen alınan gerekçe ile mahkeme kararı bozulmuştur.

Mahkemece "Yargıtay 17.Hukuk Dairesi'nin değindiği kusur indirimi Kartal Asliye 4.Hukuk Mahkemesi'nin kararına dayanak olan 11.05.2002 günlü raporunda dikkate alınmamış ise de Kartal Asliye 4.Hukuk Mahkemesi tarafından dikkate alınmış, kusur indirimi yapılmış ve tazminata hükmedilmiştir. Mahkememizin bozulan kararında da Kartal Asliye 4.Hukuk Mahkemesi'nin bu kararı esas alınmıştır, bu sebeple mahkememizin önceki kararı dosyadaki delillere uygundur" gerekçesi ile önceki hükümde direnilmiş; hükmü temyize Davalı vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eldeki rücu davasında, hükme dayanak alınan Kartal Asliye 4.Hukuk Mahkemesi'nin destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin kararında hükmedilen tazminat miktarının hesabında sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına isabet eden kısmın belirlenip belirlenmediği ve buna göre sonuçta sigorta şirketinin sigortalısından rücu edebileceği tazminat miktarının tespitinde sigortalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesindeki kusur oranının dikkate alınıp alınmadığı, noktasında toplanmaktadır.

Hemen belirtmelidir ki, Trafik Sigortası Genel Şartları B.4. maddesi uyarınca, hak sahiplerine ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilme hakkına sahiptir.

Diğer taraftan, hak sahiplerine ödeme yapan sigorta şirketinin ehliyetsiz araç kullanımı nedeni ile sigortalısına rücu hakkı, sürücünün kusur oranı ile sınırlıdır.

Somut olayda; davalının kayıt maliki olduğu araç dava dışı Ahmet Zeki Ç.'ın yönetiminde iken dava dışı şahsa ait araç ile çarpışmış, meydana gelen kazada sürücü Ahmet Zeki Ç.'ın kızları Gönül Ç. ve Tülay Ç. vefat etmiştir. Ceza davasında, kazanın meydana gelmesinde aracı sürücü belgesiz kullanan Ahmet Zeki Ç. 6/8 oranında kusurlu bulunurken karşı araç sürücüsü 2/8 oranında kusurlu bulunmuş ve bu durum kesinleşmiştir.

Ahmet Zeki Ç. ve eşi Vasfiye Ç. aracın zorunlu trafik sigortacısı olan Axa Oyak Sigorta AŞ aleyhine Kartal Asliye 4.Hukuk Mahkemesinde açtıkları davada kusur oranlarını da gözeterek destekten yoksun kalma tazminatı istemiştir. Kartal 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında alınan ve hükme dayanak yapılan 11.05.2002 günlü bilirkişi raporunda "zarar hesabında kusur indirimi yapılmadığı" belirtilmesine karşın, anılan mahkeme kararının gerekçesinde açıkça "… ceza mahkemesinin ... günlü ilamına göre davacı Ahmet Zeki Ç. 6/8 oranında, diğer … sürücü 2/8 oranında kusurlu olup, bu kusur … dosya kapsamına uygun düştüğünden mahkememizce bu kusur oranı esas alınarak" şeklinde ifade edildiği üzere zarar miktarının belirlenmesinde kusur durumu nazara alınmış ve buna göre hesaplanan tazminata hükmedilerek karar kesinleşmiş ve davacı sigorta şirketince ilgililerine ödenerek rücu davasına konu edilmiştir.

Eldeki davada, mahkemece hükme dayanak alınan, 03.02.2005 düzenleme, 09.02.2005 havale tarihli bilirkişi raporunda davacı sigorta şirketinin sigortalısına rücu edebileceği miktar belirlenirken Kartal Asliye 4.Hukuk Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla belirlenen kusur durumu ile destekten yoksun kalma tazminatından sigortalı araç sürücüsünün kusuruna isabet eden kısım gözönüne alınarak hesaplama yapılmıştır.

O halde, mahkemece, açıklanan bu rapora dayalı olarak ve hak sahiplerine ödeme yapan sigorta şirketinin ehliyetsiz araç kullanımı nedeni ile sigortalısına rücu hakkının sürücünün kusur oranı ile sınırlı olduğu da gözetilerek hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Bu nedenle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gereklidir.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı ( 457.515 TL ) bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 13.04.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Trafik Kazası Kusur Oranı Av. İlker SARAÇ Meslektaşların Soruları 1 19-07-2010 09:42
trafik kazası-kusur oranı muzio Meslektaşların Soruları 9 18-05-2010 19:49
trafik kazasında kusur oranı idris sağlam Meslektaşların Soruları 2 24-11-2008 14:08
trafik kazsında kusur oranı tespiti Burak Demirci Meslektaşların Soruları 4 26-02-2007 13:08
Trafik Kazası Kusur Oranı demir Hukuk Soruları Arşivi 1 01-03-2002 23:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06044102 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.