Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

SGK Rücuen Tazminat Davasında İşveren A.Ş Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-01-2012, 13:28   #1
moonliner

 
Mutsuz SGK Rücuen Tazminat Davasında İşveren A.Ş Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu

Sayın Üyeler,
SGK tarafından ölümlü iş kazası neticesinde açılan Rücuen Tazminat Davasında müvkkil şirketin (A.Ş) yanısıra, şirket yönetim kurulu üyelerinden birine de şahsen davalı sıfatıyla husumet yöneltilmiştir. Gelen bilirkişi raporunda işveren şirkete %50 kusur izafe edilmiş, yönetim kurulu üyesi şahsın kusurunun da işveren kusurunun içerisinde değerlendirildiği belirtilmiştir. Bu tür davalarda işveren şirketin yanısıra yönetim kurulu üyesine de şahsen dava açılması mümkün müdür? ( Diğer yönetim kurulu üyelerine açılmamıştır.)Kusur sorumluluğu açısında gelen bilirkişi raporunu "Yönetim kurulu üyesinin kusurunudan sözedilemez,zira zaten işveren şirketin kusuru vardır" şeklinde mi değerlendirmek gerekir? Teşekkürler.
Old 21-01-2012, 19:26   #2
Erdal Arap

 
Varsayılan

Kanımca işveren kusuru içinde değerlendirildiğinde göre ayrıca sorumlu tutulmamıştır. Yani %50 zaten işveren A.Ş.'nin kusurudur. Bence buradan anlaşılması gereken A.Ş.'nin iç ilişkisinde YK üyesine zararın tamamını rücu edebileceğidir.

Bu arada diğer % 50'lik dilim işçiye mi verilmiş?
Old 21-01-2012, 20:28   #3
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan moonliner
Sayın Üyeler,
SGK tarafından ölümlü iş kazası neticesinde açılan Rücuen Tazminat Davasında müvkkil şirketin (A.Ş) yanısıra, şirket yönetim kurulu üyelerinden birine de şahsen davalı sıfatıyla husumet yöneltilmiştir. Gelen bilirkişi raporunda işveren şirkete %50 kusur izafe edilmiş, yönetim kurulu üyesi şahsın kusurunun da işveren kusurunun içerisinde değerlendirildiği belirtilmiştir. Bu tür davalarda işveren şirketin yanısıra yönetim kurulu üyesine de şahsen dava açılması mümkün müdür? ( Diğer yönetim kurulu üyelerine açılmamıştır.)Kusur sorumluluğu açısında gelen bilirkişi raporunu "Yönetim kurulu üyesinin kusurunudan sözedilemez,zira zaten işveren şirketin kusuru vardır" şeklinde mi değerlendirmek gerekir? Teşekkürler.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/11326

K. 2005/12243

T. 28.11.2005

DAVA : Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mesut Balcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR : Zararlandırıcı olaya maruz kalan sigortalı İlkalem A.Ş. işçisi olup, görevlendirilerek kullandığı diğer davalı işveren Enterkim A.Ş.'ne ait kamyon ile yurtdışında bulunduğu sırada Tuna Köprüsü yakınında bir otoparkta aracın içinde kalp krizi geçirerek iş kazası sonucu ölmüştür. Olayın iş kazası sonucu gerçekleştiğine dair hükmün kesinleştiği de uyuşmazlık konusu değildir.

İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.

11.3.2003 günlü bilirkişi raporunda; Davalılardan işveren Enterkim A.Ş.'nin %60 oranında kusurlu olduğu bu kusurun %5'inin Enterkim A.Ş'nin Genel Müdürü Orhan Günsav'a ve %5'inin de aynı şirketin yönetim kurulu üyesi olan M.Ali Aydoğan'a ait olacağı, %40 kaçınılmazlık olgusunun bulunduğu belirtilmiştir.

Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve işgüvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.

Kusur bilirkişi raporunda işverenin ve özellikle şirket yöneticilerinin İş Kanunu ve iş mevzuatının gösterdiği biçimde kusuru saptanıp işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden yapması gereken eylemler belirlendikten sonra ayrıca kişisel kusur ve sorumluluğu açıkça ortaya konmadan kusur dağılımı yapılamaz.
Bu tür bir uygulama sorumluluğun artırılmasına neden olur ve işverenin kusur durumu açıkça belirlenip ortaya konduktan sonra aynı eyleme yeni ve ilave edici bir sorumluluk yüklenmesi sonucunu doğurur. Bu gibi durumlarda, üst düzey yöneticilerin veya şirketin çalıştırdığı kişilerin, açık ve somut olarak iş mevzuatına aykırı ve kişisel kusurları ortaya konmadan sorumluluklarına gidilemez. Olayda olduğu gibi yönetim kurulu üyesi olan şirketin idaresinde görev alan kişilerin sorumluluğunun, kabulü için gerekli koşullar araştırılıp ortaya konmadan, işverene yüklenen sorumluluktan dolayı ikinci bir kusur verilerek sorumlu tutulmaları, sorumluluk kurallarına aykırı düşer. Kusur raporlarında bu durumların da gözetilmesi zorunludur.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan 77.maddenin öngördüğü koşulları içermeyen, ve işgüvenliği uzmanlarınca düzenlenmeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasa'ya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalıların temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 28.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/5591

K. 2003/6009

T. 24.6.2003

• İŞ KAZASI SONUCU MALULİYET ( Kusur Oranlarının Tesbiti Usulü )

• KUSUR ORANLARININ TESBİTİ USULÜ ( İş Kazasında - İşverenin İş Güvenliği Kuralları Çerçevesinde Sorumluluğu )

• İŞ GÜVENLİĞİ KURALLARI ( İşverenin İş Kazasındaki Kusur Oranının Tesbiti )

1475/m.73

ÖZET : İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73. maddesinin açık buyruğudur. Kusur bilirkişi raporunda işverenin İş Kanunu ve iş mevzuatının gösterdiği biçimde kusuru saptanıp işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden yapması gereken eylemler belirlendikten sonra ayrıca kişisel kusur ve sorumluluğu açıkça ortaya konmadan kusur dağılımı yapılamaz.-

DAVA : Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B. Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR : Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, olay günü işyerinde, montajı yapılacak reklam malzemesi için gerekli elektrik tesisatının tavanda yapılması sırasında 2 metre yüksekliğindeki gezer profil iskeleye çıkarken yağmur nedeniyle ıslanan iskeleden ayağının kayması sonucu beton zemine düşmesi neticesi işkazası sonucu ölmüştür.

İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73.maddesinin açık buyruğudur.

6.3.2002 günlü bilirkişi raporunda; işverenin %70, şirket yönetim kurulu üyesi Ömer A.'ın % 9, u ustabaşı Hamza B.'un % 1 ve kazalı işçinin ise % 20 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.

Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 73.maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve işgüvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 73.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.

Kusur bilirkişi raporunda işverenin İş Kanunu ve iş mevzuatının gösterdiği biçimde kusuru saptanıp işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden yapması gereken eylemler belirlendikten sonra ayrıca kişisel kusur ve sorumluluğu açıkça ortaya konmadan kusur dağılımı yapılamaz. Bu tür bir uygulama sorumluluğun artırılmasına neden olur ve işverenin kusur durumu açıkça belirlenip ortaya konduktan sonra aynı eyleme yeni ve ilave edici bir sorumluluk yüklenmesi sonucunu doğurur. Bu gibi durumlarda, işverenin çalıştırdığı kişilerin, açık ve somut olarak iş mevzuatına aykırı ve kişisel kusurları ortaya konmadan sorumluluklarına gidilemez. Olayda olduğu gibi yönetim kurulu üyesi olan şirketin idaresinde görev alan bir kişinin sorumluluğunun, kabulü için gerekli koşullar olayda gerçekleşmediği halde, işverene yüklenen sorumluluktan dolayı ikinci bir kusur verilmesi, sorumluluk kurallarına aykırı düşer. Kusur raporlarında bu durumlarında gözetilmesi zorunludur.

Öte yandan davalılardan Hamza B.'un da % 1 gibi sembolik oranda kusurlu tutulması usul ve yasa'ya aykırıdır. Mahkeme hükmüne esas alınan bilirkişi raporunda da gösterildiği gibi yalnızca ceza davasında taraf olması nedeniyle böyle bir sonuca ulaşmıştır. Oysa Ceza Mahkemesinde dava sonuçlandırılmamış ve bu alanda Hukuk Mahkemesini bağlayıcı ve kesin yargı durumunu alan bir durum oluşmamıştır. Bu durumun dahi dikkate alınmaması hatalı olmuştur.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan 73. maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasa'ya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalıların temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 24.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kooperatif Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu ssahin9 Meslektaşların Soruları 17 30-11-2012 14:20
Anonim Şirkette Eski Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu (ttk.337,340,336 Ve 309) Saim Dikici Meslektaşların Soruları 6 23-09-2012 16:31
sermaye şirketlerinde amme alacaklarından yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu kazimdeniz İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubu 1 06-05-2010 23:38
anonim ortaklıklarda yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu av.esra ipek Meslektaşların Soruları 3 25-08-2008 17:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06303096 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.