tapuda tescil yerine protokolle hisse sahibi olmak

değerli meslektaşlarım iyi çalışmalar diliyorum.Şöyle bi sorum olacak sizlere. müvekkilim diğer paydaş ile beraber paylı mülkiyet olarak arsa almaktadır ve ancak bu paydaşlığı tapuda tescil etmek yerine tapuya sadece maliklerden birinin adını tescil ettirmektedirler.Daha sonra ise kendi aralarında paylarını belirleyerek protokol yapmaktadırlar. Şimdi ise paydaş malik imar planındaki bi durumdan dolayı arsadaki payının değeri düştüğünü düşünerek müvekkile karşı tapuda tescili kabul etmemektedir. Buna karşı tapu iptali ve tescil davası mı açmak gerekir yoksa başka bir yol mu izlenmelidir. Şimdiden teşekkürler..

Tapu iptali ve tescili davası veya paydaş olunurken ödenen meblağı geri almak için sebepsiz zenginleşme davası açılabileceğini düşünüyorum.

Tapu iptali ve tescili davasında eğer yapılan protokol uzun süre önce yapılmış ise davanız kabul görebiliyor.

Alıntı: Yazan av.a.akın değerli meslektaşlarım iyi çalışmalar diliyorum.Şöyle bi sorum olacak sizlere. müvekkilim diğer paydaş ile beraber paylı mülkiyet olarak arsa almaktadır ve ancak bu paydaşlığı tapuda tescil etmek yerine tapuya sadece maliklerden birinin adını tescil ettirmektedirler.Daha sonra ise kendi aralarında paylarını belirleyerek protokol yapmaktadırlar. Şimdi ise paydaş malik imar planındaki bi durumdan dolayı arsadaki payının değeri düştüğünü düşünerek müvekkile karşı tapuda tescili kabul etmemektedir. Buna karşı tapu iptali ve tescil davası mı açmak gerekir yoksa başka bir yol mu izlenmelidir. Şimdiden teşekkürler..

"Daha sonra" dediğiniz zamanın tarihi protokolde yer almış mıdır? Tapu tescil tarinden daha sonraki bir tarih midir?
"İnançlı işlem"müessesesi hakkındaki tüm emsâl kararları inceleyip araştırmanızı öneriyorum.
Kolay gelsin...

tapuda tescil ve portokol işlemleri 2012 yılında aynı gün içerisinde yapılmıştır.

Yargıtay (önceki birtakım kararlarının aksine); BK m.18 (TBK m.19) ve 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı çerçevesinde; inançlı işleme dair protokolün/sözleşmenin, tapudaki işlem tarihinden önce veya sonra yapılmasının sonuca etkili olmadığını kabul etmektedir:

Alıntı: Yazan Yarg. HGK ...İnançları Birleştirme Kararlarının konularıyla sınırlı, sonuçlarıyla bağlayıcı bulunduğu tartışmasızdır. Belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararında da değinildiği üzere; inanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmelerdir. Bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığı kabul edilmelidir. Anılan İnançları Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inanç sözleşmesi olarak anılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi yeterli görülmüş olup, hiçbir yerinde inançlı işlemin dayandığı yazılı belgenin, en geç işlem tarihinde veya daha önceki bir tarihte düzenlenmiş olması gerektiği hususu tartışılmadığı gibi değinilen bu konuda en ufak bir açıklamada dahi bulunulmamıştır. Bunun dışındaki bir kabul, İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi anlamını taşıyacağından, bu durum hukuk düzeni tarafından kabul edilemez. ...İnançları Birleştirme Kararının içeriğinde yer almayan belgenin akit tarihinden önce düzenlenmesi gerektiği yönündeki ek koşulun yorum yolu ile de olsa İnançları Birleştirme Kararı kapsamına alınması mümkün değildir. (Ergun Özsunay, s.121; Gülay Öztürk, s.56) ..."

Kararın tamamı için:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=12068

Alıntı: Yazan Av.Nevra Öksüz Yargıtay (önceki birtakım kararlarının aksine); BK m.18 (TBK m.19) ve 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı çerçevesinde; inançlı işleme dair protokolün/sözleşmenin, tapudaki işlem tarihinden önce veya sonra yapılmasının sonuca etkili olmadığını kabul etmektedir: Kararın tamamı için: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=12068

Haklısınız da
Tapuya tescil edilmiş bir taşınmaz hakkında, sonradan protokol yapılması ve protokolün, tapuya kayıtlı taşınmazın belli bir hissesinin devrini içermesinin mümkün görülmesi ve buna da inançlı işlem denilmesi....
" Tapuya kayıtlı taşınmazlar hakkında yapılan işlemler resmi şekilde yapılmadıkça muteber olmaz" şeklindeki, kamu düzenine ilişkin ana kaideye aykırılık teşkil etmiyor mu? Tapuya gitmeye gerek yok,o zaman; daire maliki parasını alsın, alıcıyla da bir protokol yapıp göndersin!
Kolay gelsin...

Sayın Okyay,

Alıntı: Yazan Cumhur Okyay Haklısınız da Tapuya tescil edilmiş bir taşınmaz hakkında, sonradan protokol yapılması ve protokolün, tapuya kayıtlı taşınmazın belli bir hissesinin devrini içermesinin mümkün görülmesi ve buna da inançlı işlem denilmesi.... " Tapuya kayıtlı taşınmazlar hakkında yapılan işlemler resmi şekilde yapılmadıkça muteber olmaz" şeklindeki, kamu düzenine ilişkin ana kaideye aykırılık teşkil etmiyor mu? Tapuya gitmeye gerek yok,o zaman; daire maliki parasını alsın, alıcıyla da bir protokol yapıp göndersin! Kolay gelsin...

Siz de haklısınız da Aynı kararda yer alan aşağıdaki belirleme de haklı (diye düşünüyorum )

Alıntı: Yazan Yargıtay HGK ...Kaldı ki, haricen düzenlenen ve herhangi bir resmi makamın onayını taşımasına gerek bulunmayan bir belgeye akit tarihinden sonra düzenlenmesine rağmen, akit tarihinden önceki tarih atılmak suretiyle geçerlik kazandırılması ve böylece aranan şekli niteliğin verildiğinin kabul edilmesine karşılık işlem tarihinden sonraki bir tarih atılması durumunda belgenin geçerli kabul edilmemesi hali çelişki doğurmaktadır...

Taşınmaz satımı, şekle aykırılığın dışında tarafların iradelerinin hata,hile ve ikrah sebebiyle sakatlanması ya da muvazaa, inançlı işlem gibi irade ile beyan arasında istenerek meydana getirilen uygunsuzluk hallerinde de geçersiz hale gelmektedir.

Aksini savunmak, muvazaa davalarının ve irade ile beyan arasında uyumsuzluk olan tüm resmi satış işlemlerinin kafadan dava edilemez olduğunu savunmak olmaz mı?