Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay CGK kararı arıyorum!

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-04-2014, 22:19   #1
manolimato_06

 
Varsayılan Yargıtay CGK kararı arıyorum!

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2012/10-8 sayılı, YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2009/5-186 sayılı ve YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ E. 2012/21534 sayılı kararlarını arıyorum.
İlgilenen meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Old 26-04-2014, 15:10   #2
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Google arama motorunda buldum tavsiye ederim

E: 2009/5-186 - K: 2009/222
İÇTİHAT METNİ
ÖZET :
Yerel mahkemenin kararındaki yasa yolu bildiriminde, yasa yolunun mercii, şekli ve süresi gösterilmemiştir. Anılan hükümler, yerel mahkemenin bu eksikliği gidermek için yasa yolunun mercii, şekli ve süresine ilişkin eksikliği gidermeye yeterli açıklamalı tebligat ile hükümlüyü bilgilendirmesini zorunlu kılmaktadır. Böyle bir bilgilendirme yapılmadan, yapılan bildirimin geçerliliğinden ve buna bağlı olarak verilen kararın kesinleştiğinden söz edilemez.
Bu nedenle kararın kesinleştirilerek infaza verilmesi usulsüz olduğundan, sonradan yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasa ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunda yapılan değişiklikler nedeniyle uyarlama yapılması istemi üzerine, yerel mahkemece verilen ve yasa yararına bozma konusu yapılan karar hukuken değer ifade etmemektedir. Kaldı ki, bu kararda da yasa yolu bildirimine ilişkin herhangi bir ibare bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin yasa yararına bozma konusu yapılan kararının dayanağını oluşturan karar kesinleşmemiş bulunduğundan ve kesinleşmeyen hüküm veya kararlar hakkında yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulamayacağından, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, özel daire kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanlığı'nın yasa yararına bozma isteminin belirtilen nedenlerle reddine karar verilmelidir.
DAVA :
Hükümlü M.'ün;
1- Irza geçmeye teşebbüs suçundan 765 sayılı TCY'nın 414/1, 61/1, 2253 Sayılı Yasanın 12/2, 59 ve 647 Sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 2.250.-Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına,
2- Güveni kötüye kullanma suçundan 765 sayılı TCY'nın 508, 522, 2253 Sayılı Yasanın 12/2, 59 ve 647 Sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 119.-Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına,
3- Hükmolunan aynı türden para cezalarının 765 sayılı TCY'nın 72. maddesi uyarınca sonuç olarak 2.369.-Lira olarak toplanmasına,
4- Hükmolunan bu cezanın 2253 Sayılı Yasanın 38. maddesi uyarınca ertelenmesine,
5- 5395 Sayılı Yasanın 23/1. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı yasanın 23/3. maddesi gereğince 5 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin Bafra Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen 24.11.2006 gün ve 96-263 sayılı karar itiraz edilmeksizin kesinleştirilmiştir.
Samsun C. Başsavcılığı'nın istemi üzerine Bafra Ağır Ceza Mahkemesi'nce 25.01.2007 gün ve 32-32 sayı ile;
"... 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23. maddesindeki düzenlemede "çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda belirlenen ceza en çok üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir" şeklinde düzenlendiği, bu düzenlemenin her türlü suçları kapsadığı, oysa 5560 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklikte ise "çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki koşulların varlığı halinde mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Ancak bu kişiler açısından denetim süresi üç yıldır' hükmünün soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı suçları kapsadığı, bu hali ile 5560 Sayılı Kanunla getirilen yeni düzenlemenin hükümlü hakkında verilen cezanın şikayete bağlı suçlardan olmaması nedeni ile lehine düzenlemeler getirmediğinden 5 yıllık denetim süresinin aynen infazına..." karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığı'nca 24.01.2008 gün ve 4727 sayı ile; "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7/2. maddesinde yer alan "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" şeklindeki düzenleme ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlülük ve Uygulama Şekli H.nda Kanun'un 9/3. maddesindeki "Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir" şeklindeki düzenleme karşısında, sanık lehine olan kanunun tespit edilerek bütünüyle uygulanması gerektiği" gerekçesiyle yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nce 24.03.2008 gün ve 3074-2593 sayı ile;
"... Sanığın ırza geçmeye teşebbüs ve güveni kötüye kullanma suçlarından mahkumiyetine, 5395 Sayılı Kanunun 23. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasa ile denetimli serbestlik süresinin üç yıla indirildiği nazara alınarak 5237 sayılı TCK'nun 7/2 ve 5252 Sayılı Yasanın 9/3. maddeleri gereğince denetimli serbestlik süresinin üç yıla indirilmesi yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden ve bu itibarla kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden Bafra Ağır Ceza Mahkemesi'nin 25.01.2007 gün ve 2007/32 Esas ve 2007/32 Müteferrik Karar sayılı kararının CMK'nun 309. maddesi gereğince bozulmasına, denetimli serbestlik süresinin üç yıla indirilmesine hükümdeki diğer hususların aynen muhafazasına dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine..." karar verilmiş,
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 28.07.2009 gün ve 54751 sayı ile;
"... Kanun yararına bozmaya konu, uyarlama yargılamasına ilişkin Bafra Ağır Ceza Mahkemesi'nin 25.01.2007 gün ve 2007/32-32 müteferrik sayılı kararıdır. Ancak bu karara karşı kanun yararına bozma yasa yolu isteminin incelenmesi için söz konusu kararın hukuken geçerli bir karar olup olmadığının belirlenmesi zorunlu bulunmaktadır.
Kanun yararına bozma istemine konu karara dayanak oluşturan Bafra Ağır Ceza Mahkemesi'nin 24.11.2006 gün ve 2003/96-2006/263 sayılı kararı, 5271 Sayılı Yasanın 260. maddesi uyarınca yasa yoluna başvuru hakkı bulunan ilgililerin yüzüne karşı verilmiştir. Hükmün son kısmında yer alan yasa yolu açıklamasında; kararın itiraz yasa yolu açık olmak üzere verildiği belirtilmiş, ancak yasa yoluna başvurunun süresi, mercii ve şekli gösterilmemiştir. Yasa yoluna ilişkin açıklamadaki noksanlık nedeniyle yasa yoluna başvuru süresi işlemeye başlamamış, karar henüz kesinleşmemiş bulunmaktadır.
Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin 24.11.2006 tarih ve 2003/96-2006/263 sayılı kararının henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle uyarlama yargılaması sonucu verilen kanun yararına bozma konusu edilen aynı mahkemenin 25.01.2007 tarihli 2007/32-32 müteferrik sayılı kararının hukuki geçerliliği bulunmamaktadır..." görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak özel dairenin kararının kaldırılmasına ve yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu'nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR :
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkemenin yasa yararına bozma konusu yapılan 25.01.2007 tarihli kararının dayanağını oluşturan 26.11.2006 tarihli kararındaki yasa yolu bildiriminin yeterli olup olmadığı ve dolayısıyla bu kararın kesinleşip kesinleşmediğine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel mahkemenin 24.11.2006 gün ve 96-263 sayılı hükmündeki yasa yolu bildirimi; "...sanık M.ile ilgili kararın ise 5395 Sayılı Yasanın 23/7. maddesi gereğince itirazı kabil olmak üzere, sanık M., sanıklar müdafii Av. F.Ö. ile mağdur T.müdafii Av. M.Ş.'nin yüzüne karşı, C. Savcısı M.O.'nun huzuru ile talebe uygun oybirliği ile verilen karar okunup usulen tefhim kılındı" şeklindedir. Bu hükmün kesinleştirilmesinden sonra yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasa ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin yapılan değişiklikler nedeniyle uyarlama yapılması istemi üzerine, yerel mahkemece verilen ve yasa yararına bozma konusu yapılan 25.01.2007 tarihli kararında ise yasa yolu bildirimine ilişkin herhangi bir ibare bulunmamaktadır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 40/2. fıkrasında: "D., işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır" hükmüne yer verilmiş,
Bu düzenlemeye paralel olarak 5271 sayılı CYY'nın;
34/2. maddesinde: "Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir",
231/2. maddesinde; "Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir",
232/6. maddesinde ise; "Hüküm fıkrasında, 223'üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir" şeklinde emredici düzenlemeler yer almıştır.
Anılan hükümlerden, gerek yüze karşı, gerekse yoklukta verilen hüküm ve kararlarda başvurulacak yasa yolunun, süresinin, başvuru yapılacak mercii ile başvuru şeklinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça belirtilmesi gerektiğinin zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CYY'nın 40. maddesinin 1. fıkrasında, kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin, eski hale getirme isteminde bulunabileceği, 2. fıkrasında ise, yasa yoluna başvuru hakkının kendisine bildirilmemesi halinde, kişinin kusursuz sayılacağı açıkça belirtilmiştir.
Diğer taraftan, öğretide "olağanüstü temyiz" olarak da adlandırılan yasa yararına bozma yasa yolunun koşulları ve sonuçlan 5271 sayılı CYY'nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiş olup, yasanın 309. maddesinde Adalet Bakanlığı'na, 310. maddesinde ise Yargıtay C. Başsavcısı'na tanınan bu yetki, hakim veya mahkemelerce verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları gidermeyi amaçlayan olağanüstü bir yasa yoludur.
Bu açıklamalar ışığında tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemenin kararındaki yasa yolu bildiriminde, yasa yolunun mercii, şekli ve süresi gösterilmemiştir. Anılan hükümler, yerel mahkemenin bu eksikliği gidermek için yasa yolunun mercii, şekli ve süresine ilişkin eksikliği gidermeye yeterli açıklamalı tebligat ile hükümlüyü bilgilendirmesini zorunlu kılmaktadır. Böyle bir bilgilendirme yapılmadan, yapılan bildirimin geçerliliğinden ve buna bağlı olarak verilen kararın kesinleştiğinden söz edilemez.
Bu nedenle, 24.11.2006 tarihli kararın kesinleştirilerek infaza verilmesi usulsüz olduğundan, sonradan yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasa ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunda yapılan değişiklikler nedeniyle uyarlama yapılması istemi üzerine, yerel mahkemece verilen ve yasa yararına bozma konusu yapılan 25.01.2007 tarihli karar hukuken değer ifade etmemektedir. Kaldı ki, 25.01.2007 tarihli kararda da yasa yolu bildirimine ilişkin herhangi bir ibare bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin yasa yararına bozma konusu yapılan 25.01.2007 tarihli kararının dayanağını oluşturan 26.11.2006 tarihli karar kesinleşmemiş bulunduğundan ve kesinleşmeyen hüküm veya kararlar hakkında yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulamayacağından, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, özel daire kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanlığı'nın yasa yararına bozma isteminin belirtilen nedenlerle reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 24.03.2008 gün ve 3074-2593 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanlığı'nın yasa yararına bozma isteminin REDDİNE,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay C. Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 06.10.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.
Old 28-04-2014, 16:31   #3
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan manolimato_06
...YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ E. 2012/21534 sayılı kararlarını arıyorum.
İlgilenen meslektaşlarıma teşekkür ederim.

Yargıtay
3. Ceza Dairesi

Esas : 2012/21534
Karar : 2013/24629
Tarih : 12.06.2013

Özet:


Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ;

Sanığın savunmasından sonra, sanığın adli sicil ve nüfus kaydının okunduğu ve sanığın da okunan kayıtların doğru olduğunu beyan etmesi karşısında, sanık hakkında TCK'nin 58 inci maddesinin uygulanması hususunda ek savunma hakkının verilmesine gerek bulunmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki bozma düşüncesine İŞTİRAK EDİLMEMİŞTİR.

Diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve ertelemeye engel teşkil ettiği belirtilen ve tekerrüre esas alınan Sincan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/02/2007 tarih ve E.2006/380 - K.2007/65 sayılı, elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan önceki mahkumiyet hükmüyle ilgili olarak, 05/07/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 s. Kanunun geçici 2/2 nci maddesi ile "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar" hükmünün getirilmesi karşısında, uyarlama sonucu mahkemesinden sorularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1 inci maddesiyle yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321 inci maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 12.06.2013 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Kaynak:Corpus
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yargıtay kararı arıyorum yargıtay 10.ceza dairesi müebbet Meslektaşların Soruları 4 16-12-2010 14:00
Yargıtay Kararı arıyorum tahsindemirtas Meslektaşların Soruları 2 22-10-2010 11:04
Yargıtay kararı arıyorum Av.Serbay Meslektaşların Soruları 6 20-10-2010 16:11
yargıtay kararı arıyorum advocat63 Meslektaşların Soruları 1 04-01-2008 14:01
Yargıtay Kararı Arıyorum... av_ttc Meslektaşların Soruları 1 06-12-2007 17:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10519910 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.