|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
25-08-2008, 16:43 | #1 |
|
Delil Tespiti - Dava Açarken Tespit Miktarıyla Bağlı Olmak.
Merhaba,
Bir konu hakkında hukuki görüşlerinizi merak ettiğim için bu konuyu açtım. Y tüzel kişiliği, X'e ait taşınmazı kum, çakıl vs ile işgal etmektedir. X'in vekili el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açmadan önce, delil tespiti yoluyla taşınmazın işgali ve ecrimisil bedeli için tespit yaptırır. Bu tespitte teknik bilirkişi işgal edilen dava konusu taşınmaz için 7 yıllık toplam 2000 ytl ecrimisil bedeli olduğu kanaatine varır. Ancak X'in vekili bu bedele itiraz etmez. Daha sonra X el atmanın önlenmesi 25.000 YTL ecrimisil talebiyle dava açar. Sizce X delil tespitine itiraz etmeyerek, talebini 2000 YTL ile sınırlamış olmaz mı? Yani davacı X, delil tespitindeki miktarla bağlı değil mi? Delil tespitindeki miktardan fazlasını isteyebilir mi? |
25-08-2008, 16:56 | #2 |
|
Delil tespiti yolu ile alınan bilirkişi raporuna itiraz etmemiş olan yan bu itirazını hüküm verilinceye kadar mahkemeye bildirebilir.Tespit raporunun iddia ve savunmayı karşılayıp karşılamadığı hüküm kurmaya yeterli olup olmadığını denetleme işi hakime ait bir görevdir.Mahkemenin rapora itiraz edilip edilmediğinden önce raporun hükme yeterli olup olmadığına bakması gerekir.
Tüm bu açıklamalarımız ışığında, Delil tespitine itiraz edilmemiş olması talebin sınırlandığı anlamına gelmez Saygılarımla |
25-08-2008, 16:59 | #3 |
|
Teşekkürler,
Peki raporun hükme yeterli olup olmaması ne demek? Yani usule uygun olup olmadığından bahsediyorsunuz, anladığıma göre.. |
25-08-2008, 17:14 | #4 |
|
Delil tespiti sonucunda verilen rapor, davanın esastan kabulüne yönelik etken ve belirleyici rol oynayabiliyorsa rapor hükme yeterlidir diyebiliriz.Fakat uygulamada Mahkemelerin yeniden bilirkişiye başvurmaları sık rastlanan bir olgu.
Saygılarımla |
25-08-2008, 17:17 | #5 |
|
O zaman, Tespite itiraz edilmemesi diğer taraf için usulü muktesep hak doğurmaz mı?
|
25-08-2008, 21:16 | #6 |
|
Delil tespitinin maddi anlamda kesin hüküm niteliği yoktur. Bu bakımdan yeniden delil tespiti istenmesine de engel yoktur. O halde, açılan davada bilirkişli marifetiyle tespit edilmesi ve buna göre davanın 25.000 YTL üzerinden davacının talebi ile bağlı kalınarak hükme bağlanması gerekir kanaatindeyim.
Özetle; Delil tespitine itiraz etmemek ona rıza göstermek manasına gelmeyecektir düşüncesindeyim. |
25-08-2008, 21:52 | #7 |
|
Delil tespitinin asıl mahkemede bir bağlayıcılığı yoktur.Sadece dava değerini belirleme açısından yapılan bir işlemdir. Ayrıca Esas mahkemesi bu konuda yeniden bilirkişi raporu alacaktır.
|
26-08-2008, 07:53 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Görüşünüz çok mantıklı, ancak,aynı konu için dava devam ederken ya da kesin hükme bağlandıktan sonra delil tespiti yapılabilir mi? Sanırım herkes benden farklı düşünüyor. |
26-08-2008, 08:15 | #9 |
|
Konuyla ilgili şöyle bir Yargıtay kararı var:
"Davacı, davalının kiralananı hor kullandığı bu nedenle,daha önce açtığı davayı kazandığı ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğunu ileri sürerek hüküm altına alınan miktardan geri kalan ve daha önceki dosyada bilirkişi raporuyla saptanan,162.102.500 liranın tahsiline karar verilmesi istenmiştir. Davalı davanın reddini dilemiş. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Daha önce hüküm altına alınan davada, davacı tespit raporuna itiraz etmeyerek talebini bu miktarla sınırladıktan sonra, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmuş olması sonuca etkili değildir. Bu nedenle dvanın reddine karar verilmesi gerekirken" ( 13. HD. 17.03.1997 T, 1491/2150) |
26-08-2008, 09:14 | #10 | |||||||||||||||||||
|
Eda davası içinde yapılan bilirikişi incelemesi ve tespit raporuna itiraz edilmemesi halinde diğer taraf lehine usulü müktesep hak doğar ve verilen hükmün kesinleşmesi ile birlikte dava içinde yapılan tespit, hükme bürünür ve kesin hükmün neticeleri doğar kanaatindeyim.
Benzer bir karar:
|
26-08-2008, 09:26 | #11 |
|
Üstat, sizi şöyle mi anlamalıyım:
Eğer delil tespitinde bilirkişi raporuna itiraz edilmezse, buna dava süresince itiraz edilebilir ve bu nedeenle usulü muktesep hak doğurmaz.Ve davacı itiraz etmediği delil tespit miktarıyla bağlı değildir. Ancak dava(eda davası) sırasında itiraz etmediği bilirkişi raporu usulü muktesep hak doğurur. |
26-08-2008, 16:34 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben de Saim Bey gibi düşünüyorum. Ancak delil tespiti isteyen, dilekçesinde zarar miktarını da belirterek kendisini sınırlandırmışsa, açacağı davada fazlasını talep edemeyecektir. Sizin sorunuzdan miktarın belirtilmediği anlaşılmaktadır. |
26-08-2008, 16:36 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Teşekkürler, Zaten, Miktarı bilmediği için delil tespiti yaptırıyor,diye düşünüyorum. |
26-08-2008, 16:46 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Sizin olayınızda bilmeyebilir ama başka olayda (Örneğin trafik kazası nedeniyle tazminat davasından önce bir tespit)bilebilir ve tespitini isteyebilir. |
26-08-2008, 19:45 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet, Üstadım Sayın Koray. Ben o şekilde düşünüyorum. |
28-08-2008, 12:41 | #16 |
|
delil tespiti yaptırılamsının sebeplerinden birisi de Delillerin aynı haliyle korunamayacağı hallerdir.Örneklersek , yan dairede çıkan yangın nedeniyle bitişik dairede oluşan zarar için komşu A ,delil tepiti yaptırılmış olsun ve de yangın çıkan evin maliki komşu B itiraz etmemiş olsun.
Komşu A ,tespitten sonra evinde tadilat yaptırmıştır.Daha sonrada maddi hasarın tazmini çin dava açmıştır.Bu durumda karşı taraf itirazda bulunursa mahkeme neye göre bilirkişi raporu alacaktır? Bence bu tür bir durumda delil tespitine itiraz etmemiş olan taraf delil tespitiyle bağlıdır. |
28-08-2008, 13:13 | #17 |
|
Baki Kuru da 6 ciltlik 2001 tarihli Hukuk Muhakemeleri Usulü kitabının 4. ciltinde şöyle demektedir:
"Davacı, delil tespitinden sonra dava açarken delil tespiti yoluyla tespit ettirmiş olduğu zarar tutarından fazlasını isteyemez." Baki Kuru'ya katılıyorum, umarım Yargıtay'da katılır. |
28-08-2008, 13:22 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
İtiraz ediliyorsa muhakkak itirazın kabul edilebilir bir durumda olması gerekir. İtiraz nedenleriniz hukuken kabul edilemez nitelikte ise zaten itiraz ret edilir. Dolayısıyla somut bir kaç olayla olayı sınırlandırmak çok isabetli olmayacaktır. Her olayı kendi koşulları içinde değerlendirmek ve kabul edilebilir itiraz söz konusu olduğunda ise itirazı dikkate almak gerekir düşüncesindeyim. Delil niteliği tespit sonrasında ortadan kalkmış bulunan bir olgu için elbette ki mahkemenin tespit yapması mümkün olamayacak ve itiraz da gerçekçi ve uygulanabilir görülmeyecektir. Ben bu kanaatteyim. |
28-08-2008, 15:52 | #19 |
|
Katkı
T.C.
YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2003/3732 K. 2003/8636 T. 30.6.2003 • DELİL TESBİTİNE İTİRAZ ( Delil Tespiti Yokluğunda Yapılmış Olan Karşı Tarafın Delil Tespitine İtiraz Edebilmesinin Mümkün Olması ) • DELİL TESPİT RAPORU ( İtiraza Uğramış Olan Delil Tespiti Raporunun Hükme Esas Alınaması ) • İTİRAZ HAKKININ KULLANILMASI ( Delil Tespiti Yokluğunda Yapılmış Olan Karşı Tarafın Hüküm Verilinceye Kadar İtiraz Hakkını Kullanabilme İmkanının Olması ) 1086/m.373 ÖZET : Delil tespiti yokluğunda yapılmış olan karşı taraf, delil tespitine itiraz edebilir. Kökleşmiş Yargıtay kararları gereğince de davalı, hüküm verilinceye kadar bu hakkını kullanabilir. İtiraza uğramış olan delil tespiti raporu ise hükme esas alınamaz.Kökleşmiş Yargıtay kararları gereğince de davalı, hüküm verilinceye kadar bu hakkını kullanabilir. DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR : Davacı, kendisine ait dükkanlarda davalı kiracının 17.11.1998 tarihinde yangına sebebiyet vermesi nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, yaptırmış olduğu tespit gereğince 1.298.734.000 Tl.nın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, kusurlu olmadığını, tespit raporunun gereği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davalı yargılama sırasında tespit raporunu kabul etmediğini öne sürerek yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını istemiştir. HUMK.nun 373 maddesi gereğince, delil tespiti yokluğunda yapılmış olan karşı taraf, delil tespitine itiraz edebilir. Kökleşmiş Yargıtay kararları gereğince de davalı, hüküm verilinceye kadar bu hakkını kullanabilir. İtiraza uğramış olan delil tespiti raporu ise hükme esas alınamaz. Dosyada tespit dosyası bulunmamaktadır. o halde mahkemece öncelikle tesbit dosyası getirtilerek, tespitin davalının yokluğunda yapılmış olması halinde, davalının rapora itirazları doğrultusunda taraf ve Yargıtay denetimine açık, gerekçeli ek rapor veya yeniden bilirkişi raporu alınmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan hususlar gözardı edilerek, itiraza uğramış olan tesbit raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir; SONUÇ : 1. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
28-08-2008, 16:24 | #20 |
|
Bu karar oldukça yanlış. Tespiti mahkeme yapıyor. Bir durumu, hadiseyi delil kaybolmasın diye mahkeme sıfatıyla belirliyor. Taraflardan diğeri beğenmeyebilir ama neticede bu bir tespittir. İtiraz varsa mahkeme itirazı dikkate alıp, yeni bir inceleme yaptırabileceği gibi buna gerek duymayabilir de... Netice itibariyle tespit edilmezse kaybolacak yahut önemli bir eksiklik veya zorluk doğuracak bir olayda, salt karşı taraf itiraz ettiği için hükme esas alınamaması hakkın çüğnenmesinden başka bir anlam taşımaz.
Çünkü tespit isteyen taraf, karşı tarafın tespit'e itirazını bertaraf edebilme imkanına sahip değildir. O üzerine düşeni yapmış ve mahkemeye başvurmuştur. Mahkeme bir tespit yapmış ve bunu taraflara bildirmiş ise, karşı tarafın iitrazı üzerine mahkemenin hareketsiz kalması durumunda tespit isteyenin bunda bir kabahati olamaz, düşüncesindeyim. |
01-05-2013, 18:38 | #21 |
|
Sayın Koray,
Konunun üzerinden epey zaman geçmiş ve bu süreçte soruya ilişkin sonuç alınmıştır muhakkak. Yargıtay'ın, X'in "delil tespiti raporu"na itiraz etmemesini davalı yararına usulî müktesep hak olarak -değerlendirmediği- kanaatindeyim. Güzel bir konu ve ben de birşeyler yazmak istedim... Sayın Pehlivanoğlu'nun 2 no'lu mesajında belirttiği üzere HUMK döneminde Yargıtay'ın uygulaması: tarafın, delil tespitine dair rapora itirazını hüküm verilinceye kadar mahkemeye bildirebileceği şeklinde idi. Birçok kararında bu yorumunu "delil tespiti"ne itiraza dair süre olmadığıyla açıklamaya çalışan Yargıtay'ın bu gerekçesinde hata yaptığı kanaatindeyim. Çünkü; HUMK m.373/c.1 düzenlemesi: "Delillerin tesbiti hakkında sebkeden itirazlar delilleri tesbit eden hâkim tarafından hallonur" şeklinde olmakla ve HUMK m.373/c.2 atfı sebebiyle 8.faslın 3.kısmındaki HUMK m.283'teki "1 hafta"lık süre uygulamasından mütevellit; HUMK'ta delil tespiti raporuna itiraza dair süre olmadığı değerlendirmesiyle anılan yoruma varılamayacağı kanaatindeyim. Ayrıca HMK'da m.403/son cümle ile artık bir süre düzenlemesine de gidilmiştir; ki bu gerekçeyi doğru kabul edersek yeni Kanun döneminde artık yorumundan dönmesi (mi) gerekecektir??? Gerçi bu sefer de düzenlemede "kesin süre" söz konusu değildir deyip geçmeleri de mümkündür. Ben de, delil tespiti raporuna itiraz edilmemiş olmasının (açık kabul olmadığı sürece) karşı taraf yararına usulî müktesep hak oluşturmayacağı kanaatinde isem de; bunun gerekçesi yukarıdaki gibi süreyle ilgili değildir. Delil tespitinin konusu maddi vakıalardır (HMK m.400) ve bu kurumun amacı geçici hukukî koruma sağlamaktır (HMK m.400 vd.); dolayısıyla delil tespitinde bedele, zararın miktarına...v.b. ilişkin hususa itiraz edilmedi diye bu miktar kesinleşmez. Bu sebepledir ki miktara ilişkin usulî müktesep haktan bahsedilemez (diye düşünüyorum ). Saygılar... |
01-05-2013, 19:06 | #22 |
|
Şuan karar ekleyemem sebebiyle künyesini veriyorum.
(HGK 06.10.2010, 2010/7-450 E., 2010/461 K.) Delil tespitine karşı her zaman itiraz edilebileceği, karşı tarafa tebliğe rağmen itiraz olmazsa onu kabul anlamına gelmeyeceğine değiniliyor. |
01-05-2013, 19:20 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=14509 P.S: Arzu ederseniz (ve tarafıma bildirirseniz) şerhi, sizin adınıza ekleyebiliriz Saygılar... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
delil tespiti dilekçesi ile taraf tespiti istenebilir mi | erdal7 | Meslektaşların Soruları | 12 | 03-03-2010 22:41 |
dava açarken vekaletname eklememe | Av.Hülya İREN | Meslektaşların Soruları | 2 | 01-05-2008 14:24 |
Dava AÇarken Yetkİ | avseher | Meslektaşların Soruları | 4 | 12-12-2007 10:01 |
trafik kazasında kusur tespiti için açılan davada tanıksız delil tespiti | difensore | Meslektaşların Soruları | 0 | 03-10-2007 12:23 |
stj. avukatken emekli sandığına bağlı olmak sorun cıkarır mı? | calforn | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 7 | 19-01-2007 20:38 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |