Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Bİlmece Gİbİ Bİr Soru ( Hukukİ)

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-11-2006, 16:50   #1
erdal7

 
Varsayılan Bİlmece Gİbİ Bİr Soru ( Hukukİ)


Sayın Arkadaşlar ,

Bilmece gibi bir soru.

Bildiğiniz gibi ZAMANAŞIMI DEFİ , ilk itiraz olmasa da Mahkemesine ve yargılama usulüne göre esasa cevap süresi içerisinde defi olarak ileri sürülmesi gerekmektedir.
Hak düşürücü süreler ise resen gözetilir.

Bu nedenle " BANA ÖYLE BİR İSTİSNA GÖSTERİNİZ Kİ , ZAMANAŞIMI DEFİ İLERİ SÜRÜLMEDİĞİ HALDE MAHKEMECE ALACAĞIN ZAMANAŞIMINA UĞRADIĞI GEREKÇESİ İLE İSTEM VE TALEBİ RED EDİLSİN "

Saygılarımı sunarım. Av. Erdal
Old 03-11-2006, 22:23   #2
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Acaba nedir, nedir, nedir?
Old 03-11-2006, 22:56   #4
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_321.htm

Islahla ilgili olması bakımından makaleyi okuyabilirsiniz. Başlığı "Islahla Müddeabihin Artırılması Ve Zamanaşımı"
Old 03-11-2006, 23:16   #5
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Ben soruyu belli bir alacak çeşidine, belli bir hukuki kuruma tanınmış özel bir durum olarak algılamıştım. Yani zamanaşımı defiidir ancak şu halde defii olmasına rağmen re'sen nazara alınır gibi. Bu halde de atıyorum kamu alacaklarında durum budur gibi bir cevap bekliyordum. Yanlış mı anladım veya böyle bir durum olabilir mi?

Saygılarımla.
Old 04-11-2006, 04:50   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Kabahatlerde soruşturma zamanaşımı kademeli olarak artan şekilde 2, 4,... yıldır. Yargılama devam ederken süre dolar ise zamanaşımı nedeniye itirazın kabulüne karar veriliyor. Ancak sayın erdal7 soru başlığında "hukuki" ibaresini kullanmış. Ben de merak ettim..
Old 04-11-2006, 05:07   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Hiç ipucu vermemişsiniz, "alacak" ibaresi dışında.

Muhtemelen devletin ödemesi gereken borçlar veya iade yükümlülüğü ile ilgili bir konuda yapılan bir düzenleme olmalı.

İpucu?
Old 04-11-2006, 11:07   #8
erdal7

 
Varsayılan

Henüz söylemiyeceğim

Saygılarımı sunarım .Av.Erdal

Old 04-11-2006, 14:32   #10
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Mahkemenin zamanaşımını kendiliğinden dikkate alarak davayı reddetmesi olanaksızdır...(Yrg Kararından) Mahkemenin yanlış karar vermesi müstesna...başkaca bir istisna var mı bakıyorum...
Old 04-11-2006, 14:44   #11
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

"Kamu düzenini" ilgilendirdiği iddiasıyla re'sen gözetilmesi gerektiğine dair bir durum ve her halukarda "devletin borçluluğunu" gerektiren sorumluluk hallerine dair bir düzenleme olduğu konusunda ısrar ediyorum Ama tüm mevzuatı karıştırma imkanım olmadığından:

Sayın Erdal7, ne zaman açıklamayı düşünüyorsunuz?

Sabırsız...
Old 04-11-2006, 14:44   #12
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Ayrıca Davalı zamanaşımı terimi yerine yanlışlıkla hakdüşürücü süre terimini kullansa bile zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerekir....
Old 04-11-2006, 22:02   #13
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Tüm sabırsızlar birleşinnn!

Sayın Av.Erdal,
Tamam kabul bilemedik! Ama daha ne kadar bekleyeceğiz?
Old 05-11-2006, 03:33   #14
Av. Başak SANCAR

 
Varsayılan

Alıntı:
Islahla ilgili olması bakımından makaleyi okuyabilirsiniz. Başlığı "Islahla Müddeabihin Artırılması Ve Zamanaşımı"

------------------
Stj Av. Engin Özogul

Alıntı:
Ayrıca Davalı zamanaşımı terimi yerine yanlışlıkla hakdüşürücü süre terimini kullansa bile zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerekir....

Alıntı:
Merhaba, basit yargılama usulünne tabii olan davalarda, esas sözlü yargılama usulü olduğundan zaman aşımı def-i ilk duruşmaya kadar ileri sürülebilir.konuyla ilgili yargıtay kararları var. İşinize yararsa dava numaralarını vere bilim.

Alıntı yaptığım üç görüşe de katılıyorum. Ancak evet sorun çok açık ama bu soruyu ne amaçla sorduğunu da anlayabilsek...

Old 06-11-2006, 12:33   #15
erdal7

 
Varsayılan

Arkadaşlar bu soru aslında başka soruları da beraberinde getirecektir.

Örnek : (A) şahsının (B) şahsından akitten doğan bir alacağı mevcut olsun ve zamanaşımı da BK 125 e göre 10 yıl olsun . Alacağı da 10.000.YTL olsun

(B) şahsının da , (A) dan alacağı olsun .Bu alacak da sebepsiz zenginleşmeden doğsun .Bilindii gibi zamanaşımı sebepsiz zenginleşmede 1 yıldır. Alacak miktarı da 9.000.YTL olsun

(A) şahsı uyanıklık yapıyor ve (B) şahsının da kendisinden alacaklı olduğunu bildiği için .B şahsının alacağının zamanaşımına uğramasını bekliyor ve ondan sonra takip ve ardından itiraza uğraması üzerine dava yoluna( İTİRAZIN İPTALİNE ) gidiyor. (B) şahsı kendi alacağı daha az olduğu için icra müdürlüğünde yani davadan önce takas ve mahsup iddiasını ileri sürüyor ve borcun tamamanıa itiraz ediyor.

Yine bildiğiniz gibi , Takas Mahsup talebi her aşamada ileri sürülebilir. Peki Hakim , Zamanaşımına uğramış bir alacağın takas mahsup istemini nasıl değerlindirecektir.

BK: 118 / 3 de " MÜRÜRUZAMANA UĞRAMIŞ BİR ALACAK ,TAKAS DERMEYAN EDİLEBİLECEĞİ ZAMANDA MÜRURUZAMAN İLE SAKIT OLMUŞ DEĞİL İSE ONUN DA TAKASI DERMEYAN OLUNABİLİR "

Kitaplar da , Mahkemece , davalının takasını isteyebileceği tarihte alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığını araştırması gerektiği yazılıdır.

Eğer B takas mahsup istemini karşılık dava olarak açsa idi zamanaşımı defi ileri sürülmesi gerekirdi. Ancak B şahsı karşılık dava açmayıp takas mahsup istemini takas defi olarak ileri sürdüğü için işte bu istem ve talebinin yerinde olup olmadığı hususu BK 118 / 3 gereği resen gözetmesi gerekmektedir. İşte benim sorum bu idi .

Bu soruda ince bir ayrıntı vardır. O da A nın alacağının istenebileceği sorada ( Muaccel olduğu zamanda ) B nin alacağı zamanaşımına uğramamış ise takas mahsup istemi dikkate alınacaktır. Fakat A nın alacağının muaccel olduğu tarihte , B nin alacağı zamanaşımına uğramış ise mahkemece bu hususun resen gözetilmesi gerekmektedir.

Benim görüşüm bu şekildedir. Soruyu sormamdaki amaç salt fikir jimnastiği olması içindir. Yararlı olabildiysem ne mutlu bana .

Tüm meslektaşlarıma saygılarımı sunarım. Av.Erdal
Old 06-11-2006, 13:16   #16
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Eksik borçlar takas/mahsup edilemez mi?

Zamanaşımına uğramış bir borç, alacaklının da kabulü varsa, neden takas/mahsup edilemesin! Bu durumu hakim re'sen inceleyecekse, biz anlaşsak bile red mi edecek?

Sorulara cevap verdiğimde; hakimin re'sen incelediği cihetin esasen zamanaşımı değil; takas/mahsubun şartları olduğunu düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 06-11-2006, 14:09   #17
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Erdal7,

BK.m.118/3 te yer alan , alacak müruru zamana uğramamışsa takas ve mahsubu istenebilir ibaresinden, hakimin re'sen bu araştırmayı yapması gerektiği anlamını çıkaramıyorum.

Takas ya da mahsubu istenen alacak iddiasının zamanaşımına uğramış olduğunu, yine aleyhine takas/mahsup talep edilen A şahsının , talebi takip eden yasal süre içinde def'i olarak ileri sürmesi gerektiğini, takas , mahsup isteğine, zamanaşımı def'i ile karşı koyması gerektiğini sanıyorum.

Hakimin re'sen 118/3 araştırması yapması olanağı yok bana kalırsa.

B 10 günlük davaya cevap süresi içinde takas/mahsup def'ini ileri sürecek, A da yine cevaba cevap süresi içinde zamanaşımı def'ini ileri sürecek. B bu def'i ileri sürmezse, hakim re'sen senin alacağın zamanaşımına uğramış, takas mahsup edemezsin, diyemez kanımca.


Saygılarımla...
Old 06-11-2006, 14:15   #18
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Her ne kadar ifade edememiş olsam da; Sayın Av.Şehper Ferda Demirel'e katılıyorum.

Saygılarımla
Old 06-11-2006, 14:49   #19
erdal7

 
Varsayılan

Sayın Arkadaşlarım

Zamanaşımına uğramış bir alacağın Takas ı çok ilginç bir konudur. Hatta ve hatta Zamanaşımına uğramış olan bir alacak karşı alacağın muaccel olduğu tarihte zamanaşımına uğramamış ise takas defi olarak ileri sürülebilmektedir. Bu defi ye karşı siz ister dava dilekçesinde ister ise cevap dilekçenizde zamanaşımı defini ileri sürmenizin hiç bir önemi yoktur. Yani davalının takas mahsup iddiasının alacağının zamanaşımına uğradı diye savunmada bulunsanız ve hatta bulunmasanız bile 118 / 3 yaptığım araştırmada resen dikkate alınması gerektiği yönünde ,


Tabi burada kafa karıştıran husus şu, Mahkeme takası kabul etmeyerek zorunlu olarak takas ve mahsup iddia edilen alacağın zamanaşımına uğramış olduğunu incelemketedir. Müeseseler içi içe bir durum arzetmektedir. Bu nedenledir ki zamanaşımına uğramış bir borç dahi 118/3 deki şartlar dahilinde takas olarak dermeyan edilebiliniyor.

Saygılarımı sunarım. Av.Erdal

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1973/5180
K. 1973/5199
T. 27.12.1973
• TAKAS
• ZAMANAŞIMI
818/m.118
DAVA VE KARAR : Davacı, davalıya karşı taşıma taahhüdünü yerine getirdiği halde teminat mektubunun verilmesinden imtina olunduğundan bahisle teminat mektubunun iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı mukabil davasında, taşıma işinden dolayı alacaklı olduğunu ileri sürerek, muayyen meblağın takas ve mahsubunu istemiştir.
Mahkeme, dava ve mukabil dava Ticaret Kanununun 767. maddesi gereğince bir yıllık zamanaşımına tabi olduğu gerekçesi ile her iki davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz üzerine, teminat mektubu hakkında on yıllık - zamanaşımı cari olması nedeniyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ve teminat mektubunun iadesine karar verilmiştir.
1 - Borçlar Kanununun 118. maddesinin 3. fıkrası hükmü gereğince zamanaşımına uğramış bir alacak, takas dermeyan edilebileceği zamanda, zamanaşımı ile sabit olmuş değil ise, onun da takası dermeyan olunabilir.
Kural olarak, hakkında bir def'i dermeyan olunabilecek bir alacağın takası, diğer tarafın def'i dermeyan etmesi halinde hükümsüz olur.
Borçlar Kanununun yukarıda açıklanan hükmü bu kuralın bir istisnasını teşkil eder zira takas tef'inde bulunmaya yetkili olan alacaklı takas hakkına güvenerek bu hakkını zamanında kullanmayı kolaylıkla ihmal edeceğinden, zamanaşımı süreleri farklı olan takası kabil iki alacaktan birinin zamanaşımına uğraması halinde diğer alacağın tahsili alacağı zamanaşımına uğrayan taraf için hakkaniyete aykırı olur. Bu itibarla alacağı zamanaşımına uğramış olan tarafın, diğer tarafa karşı takas itirazında bulunmak yetkisi kabul edilmiştir.
Bu hükmün uygulanabilmesi için, alacağın zamanaşımına uğramış olmasına rağmen takasın ileri sürülebileceği zamanda zamanaşımına uğramış olması şarttır.
O halde mahkemece davalının alacağının takasını isteyebileceği zamanın tespit edilerek o tarihte alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığının araştırılması ve davalı yönünden Ticaret Kanununun 767. maddesinin 2. fıkrası gereğince eşyanın teslimi tarihinin göz önünde bulundurulması lazımdır.
Her ne kadar mahkemece davalının takas ve mahsuba ilişkin mukabil davası, zamanaşımına uğradığından reddedilmiş ve bu karar davalının temyiz etmemesi sebebiyle kesinleşmiş ise de, alacağın takasının mümkün olmadığını değil zamanaşımına uğradığını tespit niteliğini taşır. Gerçekten takasın kabul olunmaması, muhtelif sebeplerle vaki olabilir. Sonucu bakımından davalının takas ve mahsup isteği reddedelmekle beraber davacının davası da mahkemece reddedilmiş, ancak onun temyizi üzerine davacı yararına bozulmuştur.
2 - Kaldı ki davalı bozma kararına uyulduktan sonra, teminat mektubunu paraya çevirdiğini ve bu suretle alacağını da, tahsil ettiğini ileri sürmüştür. Bir kimse, diğer tarafın parası veya teminatı elinde bulundukça kendi alacağı zamanaşımına uğramış olsa dahi tahsil yolu ile takası gerçekleştirebilir.
3 - Bundan başka davacının talebinin kabul edilerek teminat mektubunun iadesine kara verebilmek için, iade şartlarının ve bunu istemekte haklı olduğunun incelenmesi ve davalının iade etmemekte haklı olmadığının tespit olunması lazımdır. Mahkeme bu bakımdan da gerekli araştırmayı yapmamıştır.
Bilirkişilerden, yetkili olmadıkları hukuki mütalaa alınarak yazılı olduğu şekilde ve açıklanan yönlerden inceleme yapılmadan karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebeplerden dolayı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1979/5603
K. 1979/5827
T. 21.12.1979
• MENFİ TESBİT DAVASI ( Alacağın Zamanaşımına Uğraması )
• ALACAĞIN ZAMANAŞIMINA UĞRAMASI ( Menfi Tesbit Davası )
• ZAMANAŞIMI DEFİ ( Takip Veya Dava Sırasında İleri Sürülmesi Zorunluluğu )
• İSTİRDAT DAVASI ( Alacağın Zamanaşımına Uğraması )
818/m.62
2004/m.72
ÖZET : Alacaklıya karşı haiz olduğu zamanaşımı def`ini "takip" veya "dava" sırasında ileri sürmeyen borçlunun, sonradan böyle bir nedene dayanarak "menfi tespit" veya "istirdat davası" açması da mümkün olamaz. Çünkü borçlunun bu hakkını kullanmamış olması, bundan vazgeçtiği anlamına gelir. ( Yarg.HGK`nin 15.4.1972 gün ve 265/242 sayılı kararı ). Borcun takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde bazı sürelere riayetsizlikten dolayı zamanaşımına uğraması ve takibin yenilenmesi halinde ise borçlunun takip hukuku hükümlerine ( İİK/33/a,71 ) göre tetkik merciine başvurup bu konuda oradan bir karar alması gerekir. Nitekim, davacı borçlu da böyle yapmış ve Ankara Beşinci İcra Hakimliği`nden, "takibin durdurulması" yolunda, 10.7.1979 tarih ve 282/306 sayılı kararı almıştır. Borçlu lehine verilen bu karar, 21.7.1979 tarihinde kesinleştiği gibi, esasen ortada, İİK`nin 71/son, 33/a-son maddeleri yoklaması ile aynı Kanun`un 33.maddesinin son fıkrasına göre açılmış bir istirdat davası da mevcut değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, Ankara Birinci Asliye Ticaret Mahkemesi`nce verilen 28.9.1979 tarih ve 156/237 sayılı hükmün temyizen tetkiki, davalı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekilinin, hamil sıfatıyla davalı tarafca aleyhine açılan icra takibi dayanağı bonoların cirantası ( 1 ) olduğunu, bu bakımdan TTK nin 690.maddesi delaletiyle, 661.maddesine göre müvekkili yönünden bir yıllık zamanaşımına tabi olup, bu takip ile ilgili son işlem tarihinden bu yana, yani müvekkili aleyhine vaki haciz talep ve muamelesinin yapıldığı tarihe kadar bir yılı aşkın bir süre geçmiş bulunmakla, takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığını öne sürerek, müvekkilinin işbu, takip konusu 107.537 lira borçlu olmadığının tespitine, takip kötü niyetle yapıldığından, zikredilen meblağın en az % 15`i nispetinde tazminat tahsiline ve bu arada İİK.`nin 72.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, iddianın aksine, söz konusu takibin kesinleşmiş bulunduğunu ve zamanaşımına uğradığını, inkıtaların daha çok davacı borçlu tarafca vaki itiraz ve şikayetlerin sonuçlarının beklenmesinden doğduğunu ve bunların sonuçları alındıktan sonra takibe devam edildiğini ileri sürerek, tedbir kararının kaldırılmasını, davanın reddini, teminat üzerine haciz konulmasını ve davacının suiniyetli olması bakımından da takip konusu meblağın % 15 inden aşağı olmamak üzere tazminat tahsilini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, davacının takip dayanağı bonoların cirantası durumunda olması bakımından, TTK`nin 661.maddesi uyarınca, 13.5.1977 tarihinden 25.4.1979 tarihine kadar geçen 1 yılı aşkın süre içinde hiçbir işlem yapılmamış bulunmakla, davacının bu takibe konu borcunun zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle davanın kabulü yolunda davacının işbu takip konusu toplam 107.537 lira borçlu bulunmadığının tespitine ve borçlunun yasa ile tanınan zamanaşımından yararlanmasının, alacaklının haksızlığı ve kötü niyetli olduğu anlamına gelmeyeceğinden bahisle de tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi, dava bir "menfi tespit" davasıdır. Ancak, burada önemli olan ve öncelikle üzerinde durulması gereken husus; zamanaşımı nedeniyle böyle bir dava ( menfi tespit ) açılıp açılamayacağıdır. Zira zamanaşımı, gerçekte alacaklılık ve borçluluk ilişkisini ortadan kaldırmaz. Zamanaşımına uğrayan borç, ( eksik bir borç ) olarak varlığını muhafaza eder. Bundan dolayıdır ki, zamanaşımına uğramış bir
borcu tediye eden borçlu, verdiğini geri isteyemez ( BK/m.62 ). Böyle bir ödeme,
hukuken geçerli bir ifa sayılır. Öte yandan, zamanaşımına uğramış bir alacağın "takas" edilmesine olanak tanınmasının nedeni de ancak bu suretle izah
edilebilir ( BK/m.118 ).
Zamanaşımının, alacaklı olan kimseye karşı etkisini göstermesi için,mutlaka borçlu tarafından dermeyan edilmesi gerekir. Borçlunun bu yetkiyi kullanması ise, ancak alacağın "takip" veya "dava konusu" yapılması halinde mümkün olur. Çünkü zamanaşımı, tam anlamı ile bir defi hakkı doğurur. Borcu "sukut ettiren" diğer nedenler gibi ( Örneğin tediye gibi ), zamanaşımının infisahi bir olay etkisi göstermesi beklenemez. ( Von Tuhr, Borçlar Hukuku - Cevat Edege Tercümesi, Cilt 2, sh.761 ). Borcun sukut etmesi için zamanaşımı süresinin geçmesi yeterli olmayıp, defi hakkının kullanıldığı yolundaki irade beyanının buna inzimam etmesi gerekir. Böyle bir beyan ise, ancak takip veya dava sırasında vaki olduğu takdirde hukuki bir sonuç doğurur. Borç ile ilgili herhangi bir muraaza olmadan defi hakkının etkili olacağı düşünülemez.
Öte taraftan, alacaklıya karşı haiz olduğu zamanaşımı def`ini "takip" veya "dava" sırasında ileri sürmeyen borçlunun, sonradan böyle bir nedene dayanarak "menfi tespit" veya "istirdat davası" açması da mümkün olamaz. Çünkü borçlunun bu hakkını kullanmamış olması, bundan vazgeçtiği anlamına gelir. ( Yarg.HGK`nin 15.4.1972 gün ve 265/242 sayılı kararı ).
Olayımızda olduğu gibi, borcun takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde bazı sürelere riayetsizlikten dolayı zamanaşımına uğraması ve takibin yenilenmesi halinde ise borçlunun takip hukuku hükümlerine ( İİK/33/a,71 ) göre tetkik merciine başvurup bu konuda oradan bir karar alması gerekir. Nitekim, davacı borçlu da böyle yapmış ve Ankara Beşinci İcra Hakimliği`nden, "takibin durdurulması" yolunda, 10.7.1979 tarih ve 282/306 sayılı kararı almıştır.
Borçlu lehine verilen bu karar, 21.7.1979 tarihinde kesinleştiği gibi, esasen ortada, İİK`nin 71/son, 33/a-son maddeleri yoklaması ile aynı Kanun`un 33.maddesinin son fıkrasına göre açılmış bir istirdat davası da mevcut değildir.
Yukarıdan beri yapılan açıklamalar karşısında, davacının açtığı ( menfi tespit ) davasının dinlenmeyerek reddine karar verilmesi lazım geldiğinden, mahkemece "davanın kabulü" yolunda tesis edilen hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının, isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.12.1979 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Zamanaşımı hususu davanın açıldığı tarihte tarafların bir tanesinin alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ile ilgilidir. Takas da ise Zamanaşımı hususu davadan daha önceki bir tarihte takas iddia edilen alcağın ( Defi olarak ileri sürülebileceğinden ) ilk alacağın muaccel olduğu tarihte takasının mümkün olup olmadığı zamana geri gitmektedir. Dolayısı ile ve zorunlu olarak zamanaşımı hususunda tespit hükmü içermektedir.
Bütün bunlara rağmen konunun yine de tartışmaya açmakta fayda görüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Soru...? NİLGÜN SEYMEN Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 7 23-01-2007 12:01
TÜrkİye Barolar BİrlİĞİ GÖrevlerİnİ Yeterİnce Ve GereĞİ Gİbİ Yerİne Getİrİyor Mu..? Hoca Hukuk Sohbetleri 6 04-11-2006 21:35
Soru Armağan Konyalı Test Alanı 1 08-03-2002 00:02
Soru yavuz Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 04:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05486012 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.