yolcu su yerine benzin içerse sorumluluk kimde olur?

Otobüste seyahet eden yolcu su istiyor ve muavin ilk defa açtığı(şişenin ilk defa açıldığı ve açılışta kapağın da yapışık olduğu hususunda diğer yolcuların tanıklığı var) şişeden bir bardak suyu bardağa koyup yolcuya veriyor.yolcunun içmesiyle püskürtmesi bir oluyor ve şişede su yerine benzin olduğu anlaşılıyor.hemen su içiriliyor yolcuya ve yola devam ediliyor.birkaç gün sonra gelen haberle yolcunun fenalaştığı,hastaneye kaldırıldığı ve ses tellerinin yandığı tespit ediliyor.bu olayda otobüs firmasının ve suyu üreten firmanın sorumlulukları nelerdir?dava süreci nasıl işler?

üstadım bu olayda her iki şirkette sorumludur. Aralarında müteselsil bir sorumluluk sözkonusudur. Suyu üreten şirket ile seyahat firması müvekkilinize karşı ortak sorumluluğa sahiptirler. Ancak seyahat firmasının size karşı olan sorumluluğuna halel gelmemek kaydıyla üretici firmaya karşı dava açması müvekkilinize ödemek zorunda kalacağı tazminatı ona rücu etmesi mümkündür.

Bir kimsenin başka bir kişiye zarar vermesi ve bu zararla zarar verenin fiili arasında nedensellik bağının olması sorumluluk için yeterlidir. Bu itibarla, yasalarla kusur aranmaksızın sorumlu kabul edilen kimselerin eylemlerinden zarar gören kişiler, karşı tarafın olayda kusuru bulunduğunu ispat etmek zorunda olmadıkları gibi, kusursuz sorumlu sayılan kişi ya da kurum olayda kusuru bulunmadığını ispat etmekle sorumluluktan kurtulamaz. Sorumluluktan kurtulmak için fiil ile zarar arasındaki sebep-sonuç ilişkisinin ortadan kalktığını ispat etmek gerekir. İlliyet bağının kopması zarar görenin veya üçüncü bir kişinin ağır kusuru nedeniyle olabilir. Diğer yandan beklenmeyen haller ve olağanüstü olaylar illiyet bağının kopması sonucunu doğurabilir.

Ortada zarar verici bir davranış varken, failin kusuru olmadığı gerekçesiyle mağdurun zararının giderilmemesi hakkaniyetle bağdaşmaz. Bu durumda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde mağdurun zararının, zararlı davranışı işleyen tarafından giderilmesi gerekir ki, bu tür sorumluluğa hakkaniyete dayanan sorumluluk denilmektedir.

Yargıtay 4.HD. 20.5.1998 Tarih; 1998/421 E.; 1998/3622 K. sayılı kararında, kusursuz sorumluluk halinde, kusur bir koşul olarak aranmadığı gibi, kusursuz sorumlu olduğu iddia edilen şahıs da; olayla zarar arasındaki illiyet bağının mücbir sebep, zarar görenin ve üçüncü kişinin tam kusuru ile kesildiğini kanıtlamak suretiyle sorumluluktan kurtulabilir denilmektedir.olayınızda mücbir bir sebebin doğduğunu veya 3.kişinin ağır kusuru olduğu kanısındayım. failin bu durumu öngöremez olduğunu belirtmeniz gerekmekte diye düşünüyorum.Zira şişenin ilk kez açıldığını belirtmişsiniz böyle bir durumda illiyet bağının kesilmesi söz konusu olacaktır.

Yolcu ile taşıyıcı arasındaki “yolcu taşıma sözleşmesine” uygulanabilecek sorumluluk hükümlerine bakıldığında, karşımıza üç temel hüküm çıkmaktadır. Bunlar Türk Ticaret Kanunu m. 806, Karayolu Taşıma Kanunu m. 17 ve Karayolları Trafik Kanunu m. 85’dir. Dikkat edilirse bütün bu maddelerin ortak özelliğinin, ortaya çıkan zararın bir kaza sonucunda gerçekleşmesi olduğu görülecektir. Bu olayda ise bir kaza söz konusu olmadığından bu hükümlerin uygulama imkanı yoktur. Bununla birlikte, TTK m.806/1’e göre, “Taşıyıcı, yolcuları gidecekleri yere sağ ve salim olarak ulaştırmakla mükelleftir.” Ortaya çıkan bu yükümlülük nedeniyle, taşıyıcı genel hüküm niteliğindeki BK m. 96 hükmü gereğince sorumlu olur. Ancak, taşıyıcı kusursuzluğunu ispat ederek bu sorumluluktan da kurtulabilir.

Bu durumda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 4 ve 4/A’ya göre ayıplı mal ve hizmetten dolayı, tarafların sorumluluğu yoluna gidilmesi zarar gören kişi için daha elverişlidir.

meslektaşlar; benzer bir sorun bende de var. bu konuyla bağlantılı olduğu için soruyorum.2 arkadaş, cafede Türk Kahvesi istiyorlar. su yerine ozon(Çamaşır suyu) getiriyorlar. müvekkillerin durumu fark etmesi sonucu ozonu tam yutmuyorlar. hemen hastaneye gidiliyor.erken müdahale ile bir kaç gün içinde dudaklar ve dildeki sorun da geçiyor.maddi zarar yok denebilir. her hangi bir zarar meydana gelmiş değil. ancak burda manevi tazminat davası açmayı düşünüyorum. bu arada savcı takipsizlik vermiş.bunun benim açacağım davaya olumsuz bir etkisi olabilir mi?BK haksız fiile mi yoksa Tük.Kor. Hak.Kanunun 4. maddesi ayıplı hizmetten mi dava açmak daha avantajlı olur?Zarar kavramı çerçevesinde durum nasıl olur?

Ceza hukuku açısından da değerlendirilebilir olay kanaatimce.Araştırmanızda fayda var.

Sayın lawyer-z,

Sanayi bakanlığının 13 Haziran 2003 t. li ve 25137 s.lı "AYIPLI MALIN NEDEN OLDUĞU ZARARLARDAN SORUMLULUK HAKKINDA YÖNETMELİK" hükümlerine de bakmanızı öneririm.