Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

muvaza nedeniyle tapu iptali, yetki, harç

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-03-2010, 14:50   #1
hukukcu22

 
Varsayılan muvaza nedeniyle tapu iptali, yetki, harç

merhaba sayın hukukçular,
ödeme emrini gönderdiğimizden iki gün sonra borçlu gayrımenkulünü kardeşine satıyor. Merak ettiğim konu;

1) borç miktarı 200.000 tl, borçlunun 2 adet daha arsası var ve miktarları toplamı ortalama 120.000 tl. İKİ arsaya haciz koyduk. devrettiği 3. gayrımenkül için muvazaa nedeniyle tapu iptali davası açabilir miyiz yoksa önce diğer iki gayrımenkulü sattırmak ya da değerini tespit ettirmek gerekli midir?

2) eğer muvaza nedeniyle tapu iptali davası açabilirsek (BK 18 dolayısıyla açacağımızı düşünüyorum) davayı icra takibinin yapıldığı A şehrinde yapabilir miyiz yoksa gayrımenkulün bulunduğu B şehrinde mi yapmak zorundayız?

3) dava açarken harç nasıl belirlenmelidir? (muvazaalı satışta gösterilen rakam üzerinden nisbi harç mıdır? )

Şimdiden teşekkür ederim.
Old 07-04-2010, 14:10   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

3. kişinin, borçlunun kardeşi olmasına, İİY’nin 278/1 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine, diğer taraftan kardeşin borçlu olan borçlu olan diğer kardeşin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali gerekir (İİY. 280/11). Öyle ise muvazaa nedeniyle iptal yerine İİK. 278/1 ve 280/11. maddesine dayalı iptal davası açmanız daha pratik olacaktır.
İcra ve İflas Kanununa göre açılmış iptal davaları için yetki konusunda bu kanunda özel bir hüküm almamıştır. Ancak İcra ve İflas Kanunu, İcra-İflas Hukuku ile ilgili bazı davalar hakkında özel yetki kuralı getirmiştir, hakkında özel yetki kuralı bulunan davalar, borçtan kurtulma davası (m. 69,II), menfi tespit ve istirdat davaları (m. 72, VIII) haciz ihbarnamesine itiraz etmeyen üçüncü kişinin takip alacaklısına karşı açabileceği menfi tespit davası (m.89, III) sıra cetveline itiraz davaları (m.142,I; 151, III; 235,I) iflas davası (m. 154/III), ihtiyati haciz talebi (m. 258,50,265), ihtiyati hacizden dolayı tazminat davası (m.259, IV), konkordato talebi (m.285, II) ve İcra-İflas Ceza Davaları (m.348) dır. İcra ve İflas Kanunu, İcra-İflas Hukuku ile ilgili bazı davaların ki bu arada 277 ve sonraki maddelere göre açılan tasarrufun iptaline ilişkin davaların genel mahkemelerde, genel hükümler uyarınca görüleceğini de düzenlemiş olup bu davalar İİK. nda özel usul hükümleri bulunmadıkça medeni usul hukukuna (HUMK. na) tabidir. O halde yetkili mahkemenin de HUMK. nun yetkiye ilişkin hükümlerine göre belirlenmesi iktiza eder. (Bkz.Baki Kuru - Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1979 bası Cilt: 1, s.347). Buna göre borçlu ile 3 ncü kişi aynı yerde ikamet etmekte iseler, iptal davası ikisinin müşterek ikametgahında, (HUMK. m.9,I), borçlu ile 3 ncü kişinin ikametgahları farklı yerlerde ise, dava her ikisinin ikametgahında da açılabilir. (HUMK.m.9, II) iptali istenen tasarruf, borçlu ve 3 ncü kişi tarafından alacaklıyı zarara sokmak amacıyla yapıldığı ve haksız bir eylem niteliğinde bulunduğu takdirde HUMK. nun 21.md. gereğince dava haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilecektir. İptal davası ayni bir dava olmayıp kişisel hakka ilişkin olduğundan iptale tabi tasarrufun konusu gayrimenkul olsa dahi HUMK. nun 13 md. uygulanamayacak, yetki hususu usulün 9 ve sonraki maddelerinde öngörülen kurallara göre çözümlenecektir.
Bu tür davalarda görevli mahkemenin genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir ve kural olarak iptal davalarında görevli mahkeme geçici veya kati aciz belgesindeki alacağın miktarına göre saptanır. Ancak iptal davasına konu somut olaydaki taşınmazın değeri davacı alacağından az ise malın değeri esas alınarak görev tayin edilir. Bu değer işlem tarihindeki gerçek değerdir. Harçlar Yasasına bağlı (1) sayılı ek Tarife uyarınca dava nisbi harca tabi bir davadır. Dava değerine göre harç alınacaktır.


Açılacak dava, İİK. nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, bu tür davaları elinde kat'i (İİK. nun 143.md) yada geçici (İİK. nun 105.md) aciz belgesi olan alacaklılar açabilir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olup mahkemece re'sen (kendiliğinden) gözönüne alınması gerekir. Dava açmadan önce İcra Müdürlüğünden geçici aciz belgesi almanızı önermekteyim.


Kolay gelsin , iyi çalışmalar
Old 07-04-2010, 14:20   #3
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan



Yüksek Mahkeme Kararları ve İçtihatları Sitesi
var maxi=1000; function countkeycomment(e){ if(charkeyboard(e).charCodeAt(0)==8){ maxi++; if(maxi > 1000) maxi=1000; }else if(charkeyboard(e).charCodeAt(0)>31 && charkeyboard(e).charCodeAt(0)=4) imageobject.filters.alpha.opacity=opacity }
By M.Mustafa ÖZKUL, on Çarşamba, 12 Aralık 2007
Views : 484
Favoured : 2
Published in : Hukuk,Yargıtay Hukuk İçtihatları

KARAR:
Taraflar arasındaki "tasarrufun iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul Asliye Sekizinci Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.4.1999 tarih ve 1996/291 -1999/475 s. kararın tetkiki davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 13.9.2000 tarih ve 3498-3768 s. ilamıyla; (... Taraflar arasındaki uyuşmazlık İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilirle koşullarından biriside, borçlu aleyhine yapılmış olan icra takibinin kesinleşmiş olması şarttır. Somut olayda alacaklı davacı Tekin borçlu A.... A.Ş. aleyhine giriştiği takibin kesinleştiği bunun sonucu olarak ta borçlu hakkında borç ödemeden aciz belgesi düzenlendiği görülmektedir.
icra takibi kesinleşip borçlu hakkında aciz belgesi düzenlendikten, başka bir deyişle takibe karşı itirazın iptali davası açılarak hüküm alındıktan sonra tasarrufun iptali davasını gören mahkemece borcun gerçek bir borç olup olmadığı veya takibin haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı incelenip buna göre bir sonuca varılamaz.
Bu bakımdan mahkemenin takibin geçerli bir alacağa dayanmadığı sonucuna varılarak davayı reddetmesi doğru olmamıştır. O durumda yapılacak iş, iddia ve savunma doğrultusunda ve özellikle İİK. 280. maddesi hükümü gözetilerek sonucu dairesinde bir hükme varmaktan ibarettir.
Bütün bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı biçimde karar kurulması bozmayı gerektirir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davacı vekili Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Dava, icra iflas Yasasının 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Uyuşmazlık; davalı 3. kişinin aciz belgesine bağlanan davacı alacağının gerçekte mevcut olmadığı ve borçlu ile alacaklı arasında muvazaa bulunduğu yönündeki savunmasının tasarrufun iptali davasında incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle konuyla ilgili kanuni düzenlemenin irdelenmesinde yarar vardır, iptal davaları 2004 s. icra iflas Yasasının 277 ve devamı maddelerinde özel olarak ve bütün ayrıntıları ile düzenlenmiş olup, tarafları, yargılama usulü ve nitelikleri kendine özgü olan bir dava türüdür.
Bilindiği üzere; icra iflas Yasasının "iptal davası ve davacılar" başlıklı 277 maddesinde; "iptal davasından maksat 278., 279. ve 280. maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler.
1- Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,
2- iflas idaresi yahut 245. maddede ve 255. maddenin 3. fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri." Denilmektedir.
Yine, "iptal davalarında yargılama usulü" başlıklı 281. maddede; "Mahkeme, iptal davalarını basit yargılama usulü ile görüp hükme bağlar ve bu davalara müteallik ihtilafları hal ve şartları göz önünde tutarak serbestçe takdir ve halleder.
Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez.
Davalılardan herhangi biri davacının alacağını ödediği takdirde, dava reddolunur. Bu durumda hakim, duruma göre her birini masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder." Hükümü yer almaktadır.
Diğer taraftan, "iptal davasında davalı" başlıklı 282. maddede ise; "icra ve iflas Yasasının 11. babındaki iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bunlardan başka, kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir, iptal davayı iyi niyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmez." denilmiştir...
Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, iptal davası hukuki niteliği itibariyle dava konusu malın aynına ait olmayıp, şahsi bir davadır. Bunun doğal sonucu olarak da dava ve tasarrufa konu mal devir alanın mal varlığından çıkartılarak borçlunun mal varlığına iade edilmez. Yalnızca alacaklıya malın bedelinden alacağını alma imkanı sağlar, iptal davasının amacı, İİK-277. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü gibi borçlunun mevcudunu azaltmaya yönelik tasarruflarını iptal ettirmektir. İİK.nun 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3. şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışı istenebilir. Sair söyleyişle bu dava alacaklıya borçlunun mal kaçırma amacıyla yaptığı tasarrufla ilgili mal üzerinde alacağın tahsilini sağlama yetkisini verir. Bu yetki de alacak miktarı ile sınırlıdır.
Bu özelliklerin doğal sonucu olarak davanın görülebilirlik şartlarından birisi alacağın varlığı sair söyleyişle tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması, bir diğeri de alacağın aciz vesikasına bağlanmış olmasıdır. Bu özelliği sebebiyle aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında davalı 3. kişi aciz belgesine dayanan alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebilir (Prof. D. Baki Kuru-İcra ve iflas Hukuku, c:4, sh:2506 v.d.). Çünkü dava şartlarından birisi de tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gereğidir. Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu halde tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmelidir. Bu nedenledir ki 3. kişi davalının borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının mahkemece tetkiki gerekir.
Nitekim Yargıtay 15. HD.nin 18.6.1996 gün ve 3294-3421 s. kararında da "İİK.nun 277. vd. maddelerine dayanılarak açılan tasarrufun iptali davalarında 3. Kişinin borçlu ile alacaklı arasındaki muvazaa iddiasını ileri sürmesi halinde mahkemece bu iddianın tetkiki gerekir. Çünkü iptal davasının dinlenebilirlik şartlarından biriside tasarrufta bulunan kişinin (borçlu) durumunda olması, başka bir deyişle alacaklıya karşı gerçek bir borcun varlığıdır. Eğer gerçek bir borç yoksa alacak da söz konusu olamayacağından iptal davasının dinlenmesi mümkün olmaz" denilerek bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Diğer bir yönüyle de konu ele alındığında da, İİK. 277.vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında takip borçlusundan hak iktisap eden 3. Kişilerin davacının takip borçlusundan alacaklı olmadığına ait savunmasının araştırılmasında zorunluluk vardır. Aksi takdirde takip alacaklısıyla anlaşarak veya nasıl olsa kendisinin borca batık olması sebebiyle gerekli çabayı göstermeyerek icra takibine itiraz etmeyen, itiraz üzerine durması söz konusu olmayan kambiyo senetlerine dayalı takibe karşı menfi tesbit davası açmayan takip borçlusunun bu davranışı karşısında borçludan mal edinen 3. Kişilerin yargı eliyle zarara uğratılması söz konusu olur ki bunun kabulüne olanak yoktur. Hatta tasarrufta bulunurken borçlu olmayan kötü niyetli kişilerin malvarlığındaki bir unsuru iyi niyetli 3. Kişilere devrettikten sonra hileli işbirliği halinde olduğu kimselere eski günlü borç senedi vererek elinden çıkardığı malları iptal davası yoluyla dolaylı olarak geri alması dahi imkan dahiline sokulabilir. Elbette ki bunlar yasaca amaçlanan durumlar değildir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığını göz ardı etmemek gerekir. Şu durumda tasarruf iptali davalarında davacının gerçekten alacaklı olmadığına ait 3. Kişilerce ileri sürülen savunmanın bu davalarda tartışılamayacağına ait düşüncenin kabulüne olanak bulunmayıp, bu düşünce hukukun temel ilkelerinden olan iki kişinin 3. Kişi aleyhine açık veya zımni şekilde anlaşmasının 3. Kişiyi bağlamayacağı prensibine de aykırıdır.
Ayrıca, dosya kapsamında takibe karşı açılmış bir itirazın iptali davası ve bu konuda verilmiş bir hüküm de bulunmayıp, buna değinen daire kararı maddi hataya dayanmaktadır.
Açıklanan sebeplerle Mahkemenin direnmesi usul ve kanuna uygun olup, yerindedir.
Ne var ki Özel dairece işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmediğinden dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
Sonuç: Yukarda açıklanan sebeplerle yerel mahkemenin direnmesi yerine görüldüğünden davacı vekilinin esasa ait temyiz itirazlarının tetkiki için dosyanın (15. HUKUK DAİRESİ'NE GÖNDERİLMESİNE), 19.6.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Old 07-04-2010, 14:51   #4
Av.Necati Yaşbey

 
Varsayılan tasarrufun iptali

Değerli Meslektaşım bu konuda açılacak dava kanımca tasarrufun iptali davası olmalıdır.(İİK 277 ve devamı)
Tasarrufun iptali davalarında dava şartlarından birisi alacaklının elinde geçici veya kesin aciz belgesi olmasıdır. Bunun içinde önce mevcut taşınmazlarını sattırmanız ve kalan borç bakımından tasarrufun iptali davası açmanız sanıyorum daha doğru olacaktır.
Talih Uyar son konferansında tasarrufun iptali davası açılırken borçlunun muvazaalı devrinin açılacak davada aynı zamanda haksız fiil oluşturduğu ileri sürülerse temyiz incelemesinde 4. Hukuk dairesi tarafından incelendiğini haksız fiil iddiasına dayanıldığı için 4. Hukuk dairesinin aciz vesikası istemediğini söyledi. Selamlar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Muvazaa Nedeniyle Tapu İptali Tescili Davası Tapunun Devredilmesinden Sonra Zamanaşımı Av.mdogan Meslektaşların Soruları 37 16-08-2022 08:48
yaşayan muris hakkında muvaza nedeniyle açılacak tapu iptal davası aysee Meslektaşların Soruları 5 16-04-2015 13:29
Muvazaa nedeniyle tapu iptali Av.Duygu Keleş Meslektaşların Soruları 9 14-01-2009 13:03
muvaza,tapu iptali tescil Av.mdogan Meslektaşların Soruları 4 19-01-2007 17:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05895090 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.