Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargılanma hakkının engellenmesinin sözleşme ile kısıtlanıp kısıtlanamayacağı sorunu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-09-2011, 17:30   #1
Av.Kemal Kıyak

 
Varsayılan Yargılanma hakkının engellenmesinin sözleşme ile kısıtlanıp kısıtlanamayacağı sorunu

Yargı yoluna başvurma hakkı niteliği itibariyle kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Aynı zamanda anayasal olarak da md 36 da hüküm altına alınmıştır.Bununla ilgili sorum eğer taraflar arasında yapılan sözleşmede tarafların birbirleri hakkında bundan böyle dava açmayacağı metne alınırsa ,bu maddenin ve buna bağlı olan cezai şartın geçersiz olacağı görüşündeyim.Bu şekilde metne alınmış bir sözleşme metni Borçlar Kanunu md 19. ve 20 anlamında uygulanamaz olmaktadır. Aynı zamanda yeni 6098 sayılı borçlar kanununun 27. maddesinde de bu yönde bir düzenleme mevcuttur.Bu bağlamda eski ve yeni borçlar kanunu anlamında konu değerlendirildiğinde kanunun emredici hükümlerine aykırı sözleşme hükmü kurmak mümkün olmayacaktır. Bu konudaki değerli görüşlerinizi ve mümkün olursa yargı yoluna başvurma hakkının engellenemeyeceği yönünde yargıtay kararları yönünde yardımlarınızı rica etmekteyim.
Saygılarımla
Old 08-09-2011, 17:42   #2
üye31284

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Kemal Kıyak
Yargı yoluna başvurma hakkı niteliği itibariyle kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Aynı zamanda anayasal olarak da md 36 da hüküm altına alınmıştır.Bununla ilgili sorum eğer taraflar arasında yapılan sözleşmede tarafların birbirleri hakkında bundan böyle dava açmayacağı metne alınırsa ,bu maddenin ve buna bağlı olan cezai şartın geçersiz olacağı görüşündeyim.Bu şekilde metne alınmış bir sözleşme metni Borçlar Kanunu md 19. ve 20 anlamında uygulanamaz olmaktadır. Aynı zamanda yeni 6098 sayılı borçlar kanununun 27. maddesinde de bu yönde bir düzenleme mevcuttur.Bu bağlamda eski ve yeni borçlar kanunu anlamında konu değerlendirildiğinde kanunun emredici hükümlerine aykırı sözleşme hükmü kurmak mümkün olmayacaktır. Bu konudaki değerli görüşlerinizi ve mümkün olursa yargı yoluna başvurma hakkının engellenemeyeceği yönünde yargıtay kararları yönünde yardımlarınızı rica etmekteyim.
Saygılarımla


11.HD. 14.10.1997 E. 1997/4264 K. 1997/7002

Doğmamış haktan peşinen vazgeçilemez ve feragat olarak nitelendirilemez.

Özet : Doğmamış haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesi gözden kaçırılarak, davacının borç miktarına itiraz etmeyeceği ve dava açmayacağına dair beyanına dayanılmak suretiyle sonradan çıkarılan borca karşı dava hakkından feragat ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin kurucu başkanı olduğunu ve kooperatifçe yaptırılan iki grup inşaat içinde birer hisseli ortaklığı bulunduğunu, kooperatif yönetim kurulunca 31.12.1994 tarihine kadarki borcun tek ünite için ( 2.827.981.020 ) TL borç çıkartıldığını ve bu miktarın gerçek borçla ilgisi bulunmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatifin iki üniteye sahip ortağı olduğunu ve 31.12.1994 tarihine kadar olan gerçek borcunun tespitini, anılan yönetim kurulu kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, yönetim kurulu kararının iptalinin doğrudan dava edilemeyeceğini, davacı borcunun üyeliğe şartlı olarak kabul edildiği 25.12.1994 tarihli genel kurul kararı doğrultusunda hesaplandığını ve davacının bu hesaplamaya itiraz etmemeyi taahhüt ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, mübrez belgelere, kooperatif kayıt ve belgeleri ile bilirkişi raporlarına dayanılarak, ortaklıktan ihraç dışında kalan yönetim kurulu kararlarına karşı doğrudan iptal davası açılamayacağı gibi, yapılan borç hesabının iki ünite üyeliği için olduğu ve davacının şartlı olarak üyeliğe kabulünün kararlaştırıldığı, davacının çıkarılacak borca itiraz etmeyeceğini söylediği 31.12.1994 tarihli genel kurul kararına uygun ve yasanın 23. maddesince öngörülen eşitlik amacını gerçekleştirmeye yönelik olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kabul şekline göre davanın, davalı kooperatif yönetim kurulu kararının iptali biçiminde nitelendirilerek bu çerçevede değerlendirilip sonuçlandırılması doğru görülmemiştir. Dava, teknik anlamda yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin olmayıp, davacı ortağın borç miktarının hesaplanması ve bildirimine ilişkin yönetim kurulu tasarrufunun geçersiz sayılarak gerçek borç miktarının belirlenmesi istenilmekle özde bir menfi tespit davası mahiyetindedir. Ayrıca, davacının iki üniteye sahip ortak olduğunun tespiti de talep olunmuştur Bu durum karşısında, davacının öncelikle ortaklık kapsamının araştırılması, ardından 1994 yılı sonu itibari ile davalı kooperatife olan borç tutarının saptanması gerekirken, doğmamış haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesi gözden kaçırılarak, davacının, şarta bağlı olarak yeniden üyeliğe kabulünün yapıldığı, 25.12.1994 tarihinde toplanan kooperatifın olağanüstü genel kurulunda hakkında yönetim kurulunca çıkarılacak borç miktarına itiraz etmeyeceği ve dava açmayacağına dair beyanına dayanılmak suretiyle sonradan çıkarılan borca karşı dava hakkından feragat ettiğinden bahisle yazılı biçimde hüküm kurulması da doğru görülmediğinden, kararın bu yönlerden dahi bozulması gerekmiştir.




13. HD. 11.10.2004 E. 2004/6611 K. 2004/14120

Doğmamış haktan feragat edilemez.


Özet : Taraflar arasındaki sözleşmede her ne kadar cezai şartın fahiş olmadığına ilişkin hüküm bulunduğu iddia edilmiş ise de, doğmamış haktan feragat edilemeyeceğinden bu husus araştırılmalıdır. Mahkemece hükmedilen cezai şartın fahiş olup olmadığı tartışılmalı, şayet fahiş görülür ise indirilecek miktar belirlenip sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Davacı doktor, laborant olan davalı ile tıbbi tahlil laboratuarı açtıklarını, ancak davalının kural dışı eylemlerini gördüğünü, kendisine ödemesi gereken aylık ücreti de ödemediğini öne sürerek, 4.500.000.000.- Lira ücret ile, 5.000.000.000.- Lira manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini savunmuş, açtığı ve bu dava ile birleşen davası ile başka bir işyeri açan davacının haksız olduğunu ileri sürerek, sözleşme gereğince 5.000.000.000.- Lira maddi tazminat ile 5.000.000.000.- Lira manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı, hakkında açılıp bu dava ile birleşen davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu işyerindeki tabelanın davalı-birleşen dava davacısı tarafından kullanılmasının men'ine, ruhsatın davacı-birleşen dava davalısına iadesine, birleştirilen davada 5.000.000.000.- Lira cezai şartın davacı birleşen dava davalısı H'den tahsiline, her iki tarafın fazla taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı-birleşen dava davalısı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı-birleşen dava davalısının sözleşme devam ederken ikinci bir işyeri açtığı gerekçesiyle, sözleşmede belirlenen 5.000.000.000.- Lira maddi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Tarafların sözleşmede kararlaştırdıkları bu tazminat mahiyeti itibariyle sözleşmeye aykırı davranışı engellemek amacı ile konulmuş cezai bir müeyyide, yani cezai şarttır. Ancak, mahkemece B.K.'nun 161/son maddesi gereğince cezai şart olarak hükmedilen bu miktarın fahiş olup olmadığı tartışılmamıştır. Her ne kadar davalı-karşı davacı sözleşmenin 7.maddesinde bu cezai şartın fahiş olmadığına dair hüküm bulunduğunu belirtmiş ise de; doğmamış bir haktan peşinen feragat edilemeyeceğinden, sözleşmenin bu hükmü geçersizdir. Mahkemece hükmedilen cezai şartın fahiş olup olmadığı tartışılmalı, şayet fahiş görülür ise indirilecek miktar belirlenip sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Adil yargılanma ilkesi Av.Ergün Vardar Hukuk Sohbetleri 5 20-12-2010 00:22
Evlilik Dışında Velayet Hakkının Birlikte Kullanılması ve Velayet Hakkının İçeriği Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 8 12-02-2010 11:54
85 Yaşındaki Kişinin Kısıtlanıp Vesayet Altına Alınması Prosedürü ? eser_29 Meslektaşların Soruları 2 10-10-2009 19:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04785299 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.