Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Aidiyetin(Muhdesatın Mülkiyetinin) Tespiti Davası / Kesinleşme

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-06-2010, 11:14   #1
Kemosabe

 
Varsayılan Aidiyetin(Muhdesatın Mülkiyetinin) Tespiti Davası / Kesinleşme

İyi günler değerli meslektaşlarım;ortaklığın giderilmesi kararı kesinleşmiştir.Satış işlemleri sırasında taşınmazın üzerinde bulunan yapılarla ilgili aidiyetin(mülkiyetin)tespiti davası açılmıştır.Ortaklığın giderilmesi kararı kesinleştikten sonra böyle bir dava açılamayacağına dair yargıtay kararı arıyorum.Yardımda bulunacaklara şimdiden çok teşekkür ediyorum.Saygılarımla.
Old 15-06-2010, 20:28   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
T.C. YARGITAY
7.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/4013
Karar: 2005/4029
Karar Tarihi: 20.12.2005

Dava: Taraflar arasında aidiyetin tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

Karar: İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava niteliği ve içeriği itibariyle 530 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatların aidiyetin in tespitine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Saptanan dava niteliği ve dosya içeriğine göre davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı belirlenmiştir. Kural olarak tespit davasının dinlenebilmesi için genel dava şartlarından başka iki özel koşula daha ihtiyaç vardır. Gerçekten sözü edilen ve aşağıda açıklanan koşullar öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında "TESPİT DAVASININ KENDİNE ÖZGÜ KOŞULLARI OLARAK NİTELENDİRİLMEKTEDİR".

Sözü edilen özel koşullara gelince;

1- Özel koşulların ilki, tespit davasının konusunu ancak bir hukuki ilişkinin oluşturabileceği tartışmasızdır. Gerçekten, tespit hükmü, hak ve alacakların doğduğu hukuki ilişkinin mevcut olup, olmadığını tespit etmekte olup, miktarları hakkında bir şey içermez. Bu nedenle uygulamada, konusu yalnızca maddi vakıa ya da vakıalar olan tespit davaların dinlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Kural olarak maddi vakıa ya da vakıalar ancak hukuki bir ilişki ile birlikte tespit davasına konu olabilirler.

2- Davacının sözünü ettiği, açık bir anlatımla öne sürdüğü hukuki ilişkinin, mevcut olup olmadığının hemen tespitinde, hukuki bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yarar koşulu, tespit davasını hükme bağlayan tüm yasalarda öğretide ve uygulamada kararlılıkla aranmaktadır.

Öte yandan, bir hukuki ilişkinin hemen tespitinde, hukuki yararın varlığının kabul edilebilmesi için, üç koşulun birlikte olması zorunludur. Sözü edilen üç koşulu hemen açıklamak gerekirse;

A) Davacının bir hakkı veya hukuki durumunun halihazır bir tehlike ile ciddi biçimde tehdit edilmiş olması ve sözü edilen TEHLİKENİN YAKIN VE TEHDİDİN CİDDİ OLMASI GEREKİR.

B) Bu ciddi tehdit sebebiyle davacının hukuki durumunun tereddüt ya da belirsizlik içinde olması. bu hususun davacı için bir zararı meydana getirebilecek nitelikte bulunması gerekir. Tehdit. objektif olarak değerlendirildiğinde. bir zarar doğurabilecek nitelikte olmalıdır.

C) Yalnızca koşulları usulün 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hükmün sonuçlarını meydana getiren, cebri-icraya yetki vermeyen bir başka deyişle İcra ve infaz kabiliyeti bulunmayan TESPİT HÜKMÜNÜN BU TEHLİKEYİ ORTADAN KALDIRACAK NİTELİKTE OLMASI ZORUNLU OLDUGU GİBİ, DAVACININ HUKUKEN KORUNMA İHTİYACI DA HALİ HAZIRDA BULUNMALIDIR. ÖZELLİKLE HUKUKİ YARAR KOŞULU TESPİT DAVASININ AÇILDIĞI GÜNDE MEVCUT OLMALI VE HÜKÜM VERİLENE DEĞİN VARLIĞINI SÜRDÜRMESİ ZORUNLUDUR. Açıklanan nedenle davacının, hukuki korunma (himaye) ihtiyacını, başka bir vasıta ile tamamen tatmin edebilmesinin mümkün olduğu hallerde, hukuki ilişkinin mücerret tespitinde hukuki yararının bulunmadığı bu nedenle tespit davası açamayacağı kuşkusuzdur.

Kural olarak, öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında "EDA DAVASI" açılmasının mümkün olduğu hallerde tespit davası açılmasında hukuki bir yararın bulunmadığı kabul edilmiştir.

Sözü edilen kuralın ayrık hali olarak "eda davası" ile elde edilecek tespit hükmünün kapsamı tespit davası ile elde edilecek tespit hükmünün kapsamından daha dar ise, "eda davası" açılması mümkün olmasına rağmen, eda davasından bağımsız olarak ayrı bir tespit davası açılabileceği de öğretide ve uygulamada kararlılık kazanmıştır.

Az yukarıda genel dava şartlarından ayrık olmak üzere tespit davasına özgü koşulların mahkemece resen gözetilmesi zorunludur. Bu hukuksal olguların ışığı altında duraksamasız belirtmek gerekirse HUKUKİ YARAR DAVA KOŞULUDUR.

Somut olayda aidiyetin tespiti davası, aidiyetinin tespiti istenen muhdesatların üzerinde bulunduğu. 530 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlandığı. hükmün kesinleştiği günden sonra açılmıştır. Hal böyle olunca aidiyetin tespiti davasının açıldığı günde ortaklığın giderilmesi davasının derdest olmadığı davacı tarafın sözü edilen taşınmazlarda dava gününden sonra paydaş olduğu dikkate alındığında davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabulü gerekir.

Sonuç: Mahkemece bu olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı tarafın yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne iadesine, 20.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C. YARGITAY
7.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/1683
Karar: 2004/2074
Karar Tarihi: 31.05.2004

Muhdesatın tespiti istemiyle açılan davada mahkemece verilen kararın incelenmesi davalı Şadıman vekili tarafından istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü;

Davacılar Ayşe ve paydaşları vekili, müvekkilleri ile davalı Şadıman ve arkadaşlarının müştereken malik oldukları 2161 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı 90 m2 binanın davacıların miras bırakanı İbrahim tarafından yapıldığının tespiti istemi ile dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, 2161 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 80 m2 miktarındaki ve 6.524.000.000.-TL. değerindeki binanın "muhdesatın" davacıların miras bırakanı İbrahim tarafından yapıldığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı Şadıman vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece dava ve temyiz konusu binanın "muhdesatın" davacıların miras bırakanı tarafından meydana getirildiği gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Davacıların öne sürdükleri ortaklığın giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda oluşturulan hükmün 19.9.2001 tarihinde kesinleştiği aidiyetin tespitine ilişkin davanın ise daha sonra 25.10.2002 tarihinde açıldığı dosya kapsamı ile belirlenmiştir. Öte yandan davacı taraf yargılama sırasında davasının "Aidiyetin Tespitine" ilişkin bir dava olduğunu açıklamıştır. Daha açık bir anlatımla davacı taraf davasını "Aidiyetin Tespiti" davası olarak sınırlamıştır. Hal böyle olunca davacıların "eda davası" açabileceği hallerde, icrai niteliği bulunmayan tespit davası açmakta hukuki yararlarının bulunmadığı tartışmasızdır. Hukuki yarar dava koşuludur. Ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanıp hüküm kesinleştiğine göre davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı daha geniş 'kapsamlı "eda davası" niteliğindeki tazminat davası açabilecekleri tespit davasında öne sürdükleri ve sürecekleri her türlü kanıtın eda davasının yargılaması sırasında tartışılacağı da kuşkusuzdur. Mahkemece davacılar yararına dava koşulunun oluşmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 31.5.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

Saygılar.
Old 04-10-2011, 14:58   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Peki "Muhdeatın Aidiyetinin tespiti" davası sonucu verilen karar "taşınmazın aynından kaynaklanan ve mülkiyet uyuşmazlığını içeren" bir hüküm müdür? Bu itibarla asıl ve ferilerinin icrası için kesinleşme gerekir mi?

Bilindiği üzere tapuya kaydedilecek hak ve şerhler sınırlı sayıda olup mülkiyetin tespitine dair muhdesat şerhi tapuya kaydedilemez.Bu itibarla bu dava sonucunda verilecek karar alacak hakkı ile ilgili olup ayni hakka etki etmeyeceğincen kanımca icrası için kesinleşmesi de gerekmez.

Bu hususta değerli yorumlarınızı bekliyorum.
Old 04-10-2011, 20:01   #4
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Katkı,

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2009/ 7-217 Esas 2009/276 Karar 17.06.2009 Tarih:"... Davacı, dava dilekçesinde sonuç talebini <taşınmaz üzerindeki binanın kendisine ait olduğunun tespiti> şeklinde açıklamış ise de, dilekçenin bütünü ele alındığında, davacının taşınmazın paydaşlarından olması ve paydaşlar arasında görülmekte olan paydaşlığın giderilmesi davasının varlığı karşısında; gerçek amacının <taşınmaz üzerindeki binanın kendisi tarafından inşa edildiğinin tespiti ve bu yolla paydaşı bulunduğu taşınmazın satışına karar verilmesi halinde muhdesatın bedelini talep edebilme olanağını elde etmek> olduğu anlaşılmaktadır.

Zira, davaya konu edilen muhdesatın (binanın) üzerinde bulunduğu taşınmazın mülkiyeti, 1/2 payla hükmen Hazine, 1/2 payla da satın alma yoluyla, davacıya aittir. Taraflar arasında görülmekte olan paydaşlığın giderilmesi davası sonucunda arza tabi olan muhdesatın arzla birlikte satışı söz konusu olabileceğinden, muhdesatın kendisince inşa edildiğini ileri süren davacının eldeki tespit davasını açmakta hukuki yararının olduğu açıktır.

Öyle ise, eldeki davanın, taşınmaz üzerindeki muhdesatın mülkiyetinin tespiti değil, bu muhdesatın (binanın) davacı tarafından inşa edildiğinin tespiti istemine ilişkin olduğunun kabulü gerekir. ..."

Somut kararınız yukarıdaki gibi ortaklığın giderilmesi davası ile ilgili olarak açılmış bir dava ise; benim görüşüm de yorumunuz gibidir.

Saygılarımla,
Old 04-10-2011, 22:03   #5
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av-ufuk
Somut kararınız yukarıdaki gibi ortaklığın giderilmesi davası ile ilgili olarak açılmış bir dava ise; benim görüşüm de yorumunuz gibidir.

Olayda ortaklığın giderilmesi değil ama muhdesatın tespiti davası açılmasında hukuki yararın varlığına delalet eden bir diğer dava tipi olan (derdest) "kamulaştırma davası" sözkonusudur. Sonuç açısından değişen yine bir şey olmayacaktır, zira her iki durumda da - alıtıladığınız kararda belirtildiği gibi - davacının amacı mülkiyet tespiti değil cebri satıştan veya kamulaştırma bedelinden arzda bulunan hissesine artı olarak muhdesat bedeli kadar daha alacak hakkına sahip olabilmektir. Netice itibariyle muhdesatın adiyetinin tespiti davası , hukuki nitelendirme ne olursa olsun, arza müteallik sayılmayacağından hükmünün infazı için kesinleşme koşulu aranmayacaktır.

Teşekkürler
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aracı Üzerine Almayan Kişiye Ne Yapılabilir? Mülkiyetin Nakli Davası Açılabilir Mi? av.egemen Meslektaşların Soruları 23 02-02-2022 08:41
Kati satış sözleşmesi mülkiyetin tespiti ve tescil Av.Bilal Barutcu Meslektaşların Soruları 0 17-03-2010 12:20
Mülkiyetin tespiti köktaş Meslektaşların Soruları 3 22-07-2009 10:10
mülkiyetin tespiti av.asen öznur Meslektaşların Soruları 4 02-06-2008 14:42
Mülkiyetin Tescili Davası bekirbilgu Hukuk Soruları Arşivi 0 16-02-2005 14:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05329895 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.