Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tazminat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-04-2007, 20:09   #1
Burak Demirci

 
Varsayılan Tazminat

Müvekkilin küçük oğlu evlerinin balkonunda oynarken balkona çok yakın geçen Tedaş'ın yüksek gerilim hattına kapılarak vefat ediyor. Söz konusu olay nedeniyle maddi ve manevi tazminar davası açmayı düşünmekteyiz.
-Açılacak davada adli yargı mı görevlidir?
-Maddi ve manevi tazminatın yanında destekten yoksun kalma tazminatı da talep edebilir miyiz.
-Dava açmadan önce yüksek gerilim hattının eve olan yakınlığı hususuna ilişkin tespit davası açmakta yarar var mı?
-Davada dağıtım şirketinin sadece olayın olduğu yerdeki müessese müdürlüğünü mü hasım göstermeliyiz. Saygılar.
Old 19-04-2007, 21:00   #2
av.mgul

 
Varsayılan

bildiğim kadarıyla bu konuda idari yargıda tam yargı davası açmanız gerekiyor..
saygılar..
Old 19-04-2007, 21:32   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,
Danıştay'ın şu içtihatına bir bakın derim. Ayrıca, idari yargıda husumet konusunda bir sorunla karşılaşılmaz.

"DAVACILARIN KÜÇÜK YAŞTAKİ ÇOÇUĞUNUN CADDE KENARINDA BULUNAN ELEKTRİK
DİREĞİNİN YANINDAKİ SU BİRİKİNTİSİNE BASMASI SONUCU ELEKTRİK AKIMINA
KAPILARAK ÖLMESİ NEDENİYLE UĞRANILAN ZARARI HİZMETİ KUSURLU İŞLETEN
İDARENİN ÖDENMESİ GEREKTİĞİ HK.<
Dava, davacıların 8 yaşındaki çocuğunun 28.10.1993 tarihinde
cadde kenarında bulunan elektrik direğinin yanındaki su birikintisine
basması sonucu elektrik akımına kapılarak ölmesi nedeniyle uğranıldığı
ileri sürülen toplam 600.000.000 lira maddi, 200.000.000 lira manevi
zararın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte
ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Erzurum İdare Mahkemesi; Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yö-
netmeliğine göre elektrik tellerinin yatay ve dikey geçiş uzaklıkları-
nın mesafesinin 1 metre olması gerektiği, yönetmelikte iletkenlerin
direklere bağlantılarında izolatörlerin kullanılması ve yıpranmalara
karşı ne tür iletkenlerin kullanılması gerektiğinin belirlendiği, olay
yerinde bulunan enerji nakil hattı ve elektrik direğinde söz konusu
hususlara uyulmadığının tespit edildiği, dolayısıyla hizmeti kusurlu
işleten davalı idarenin, bu eylemi nedeniyle verdiği zararı tazmin et-
mesinin zorunlu bulunduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda
baba için 82.640.250 lira, anne için 127.716.750 lira maddi tazminat
hesaplandığı gerekçesiyle davayı kısmen kabul ederek toplam 210.357.
000 lira maddi tazminatın, anne ve baba'dan herbiri için 20.000.000
lira olmak üzere toplam 40.000.000 lira manevi tazminatın idareden
tahsiline, hükmedilen maddi tazminata tazminat isteminin zımnen redde-
dildiği 7.5.1994 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar
vermiştir.
Davalı idare, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının
yüksek olduğunu ileri sürerek anılan mahkeme kararının temyizen ince-
lenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bo-
zulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3622 sayılı Ya-
sayla değişik 49.maddesinde yer alan sebeblerden birinin varlığı ha-
linde mümkündür.
Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı o-
larak verilen Erzurum İdare Mahkemesinin 6.11.1995 tarih 1995/1087 sa-
yılı kararı, usul ve hukuka uygun olup, bozma nedeni bulunmadığı anla-
şıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın onanmasına,
karar verildi. (MT/NÇ)(10. Daire-1996/6590E ve 1998/719K)
Old 19-04-2007, 22:23   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

TEDAŞ ( Türkiye Elektirik Dağıtım Anonim Şirketi ) hukuki statüsü gereği özel hukuk kurallarına tabi bir iktisadi devlet kuruluşudur. Haksız eylemle ilgili ve diğer konularda aleyhlerine açılan davaların adli yargıda görüldüğünü biliyorum.
Genel Müdürlüğün hasım olarak gösterilmesi doğru olur.
Ölen küçük için destekten yoksun kalma tazminatı da kural olarak istenebilir. Fakat çocuğun destek yaşına gelinceye geçecek sürede çocuğa harcanacak giderler de düşüleceğinden talep edilecek miktarda dikkatli olmak gerekir. Daha doğrusu bir uzman bilirkişiye danışmakta yarar var.
Yüksek gerilim hattının güzergahının değiştirilmesi gibi bir olasılık görülüyorsa , durumu tespit ettirmekte tabii ki yararlı olur.
Yüksek gerilim hattı bölgesi dahiline ruhsatsız ev yapılmışsa , çocuk küçükse yeterince denetlenmediği için anne baba yönünden müterafik kusur olarak değerlendirilebilir.
Saygılarımla.
Old 19-04-2007, 22:46   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Her ne kadar Danıştay'ında bu konuda karaları da olsa da kanaatimce de bu ddavada adli yargı görevli olmalıdır. Sayın Kocabaş'a katılıyorum.

4. Hukuk Dairesi 2003/138 E., 2003/706 K.

HAKSIZ EYLEM NEDENİYLE TAZMİNAT
KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ
YARGI YERİ

233 S. KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜ... [ Madde 5 ]
233 S. KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜ... [ Madde 2 ]
233 S. KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜ... [ Madde 4 ]
6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 18 ]
"İçtihat Metni"

Davacı Fadime vs. vekili avukat Fethi tarafından, davalı T...Telekomünikasyon AŞ aleyhine 25.2.2000 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; yargı yolu bakımından dava dilekçesinin reddine dair verilen 14.5.2002 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, haksız eylem nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacılar davalı kurumda çalışan desteklerinin gerekli iş güvenliği önlemleri alınmadığından elektrik arızasının tamiri sırasında meydana gelen kazada ölmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlar, yerel mahkemece davalı T... Telekomünikasyon AŞ hakkındaki davaya idari yargı yerinde bakılacağı gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Doğru bir sonuca varılabilmesi için somut olaya hangi hukuk kurallarının uygulanacağının tespiti bakımından öncelikle T.... Telekomünikasyon AŞ'nin hukuki statüsünün irdelenmesi gerekir.

Resmi Gazetenin 14.12.1984 gün ve 18435 sayılı mükerrer sayısında yayınlanan ve ceza hükümleri hariç yayınlandığı tarihte yürürlüğe giren Kamu iktisadi Teşebbüsleri hakkında 233 sayılı KHK'nin 2/1. maddesi uyarınca Kamu iktisadi Teşebbüsleri terimi, iktisadi Devlet Teşekkülü ile Kamu iktisadi Kuruluşlarını ifade eder. Bu yasal düzenlemeye göre iktisadi Devlet Teşekkülü, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsleridir. Kamu iktisadi kuruluşu ise, sermayesinin tamamı devlete ait olup, tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu hizmet dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsüdür.

TK.'nun 18/1 maddesine göre "ticaret şirketleriyle, gayesine varmak için ticari bir işletme işleten dernekler, kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere" kurulan teşekküllerin tacir sıfatını taşıyıp taşımadıklarının incelenmesine gelince; Ticaret Yasasında sözü edilen teşebbüslerin, yukarıda anılan kamu iktisadi kuruluşu ve kamu iktisadi teşebbüsü olduğu kabul edilmektedir. 233 sayılı KHK. 2/1. maddesinde, kamu iktisadi kuruluşu ve kamu iktisadi teşebbüsleri deyiminin, yukarıda anıldığı gibi iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşunun ortak adı olduğu ifade edilmiştir. Tüzel kişiliğe sahip olarak kurulan (KHK/233 md 4/1) bu teşebbüsler 233 sayılı KHK ile saklı tutulan konular dışında özel hukuk hükümlerine tabidir (233/4-2) Bunlar belli ölçüde de olsa da mali açıdan özerk kuruluşlar olup, Genel Muhasebe Kanunu, Devlet ihale Kanunu ve Sayıştay'ın denetimine bağlı değildir (233 m 4/3) Kamu iktisadi Teşebbüsünün tacir sıfatını kazanması için iki koşuldan birinin yerine getirilmesi yeterlidir. Buna göre, kuruluş yasaları uyarına özel hukuk hükümlerine göre yöneltilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere kurulmak gerekir.

Gerek 4502 sayılı Yasa, gerek 233 sayılı KHK, TK 18/1 maddesine uygun düzenlemeler getirmiştir. 233 sayılı KHK.nın 4/2 maddesine göre kamu iktisadi teşebbüsleri, 233 sayılı KHK de belirtilen konular dışında özel hukuk hükümlerine bağlıdır. 233 sayılı KHK.nin 5. maddesi uyarınca çıkarılan iktisadi devlet teşebbüsleri ve kamu iktisadi kuruluşlarının ana statülerinde bulunan özel hukuk hükümlerine göre işletilmek üzere kuruldukları belirtilmektedir. Bir kamu iktisadi teşebbüsünün tacir sayılabilmesi için ticari şekilde işletilmek üzere kurulması da yeterlidir.

Somut olayımızın konusunu teşkil eden kamu iktisadi kuruluşları tarif edilirken 233 sayılı KHK.nın 2/3 maddesinde bunların "kendilerine verilen görev ve kamu hizmetlerini ekonomik ve sosyal gereklere uygun olarak verimlilik ilkesi doğrultusunda yürütecekleri açıklanmıştır. Kamu iktisadi kuruluşları tekel mahiyetinde hizmet üretmek ve pazarlamak amacıyla (KHK 2/3) kuruldukları için üretim ve pazarlama faaliyetleri sırasında kar elde edecekleri açıktır. Kamu İktisadi kuruluşlarının özel hukuk hükümlerine tabi olacakları hükmü yanında bunların iktisadi devlet teşebbüsleri gibi mal ve hizmet pazarlarken sosyal amaç yanında verimlilik ilkesi doğrultusunda kar amaçladıkları açıktır. Bu durumda hizmet ve faaliyet sırasında ticari şirketlerin amacı olan verimlilik ilkesi doğrultusunda çalışan, işlerinin hacim ve mahiyeti itibariyle ticari muhasebe tutan, ticari müessese şeklinde çalışan kamu iktisadi kuruluşlarının bu faaliyetleri nedeniyle tacir sayılmaları gerekir.

Gerçekten idari eylem ve işlemlerden dolayı zarar gören kişiler tarafından açılacak tam yargı davaları idari yargı yerinde görülür ve çözümlenir, idari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevlerine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerden ibarettir, idari nitelik taşıyan yasalara dayanılarak yapılanlar idari işlemlerdir, idarenin eylem ve işlemleri, onun kamu hukuku alanındaki kamu gücünü (kamu otoritesini) kullanarak, idare hukuku kural ve gerekleri uyarınca yaptığı faaliyetlerin hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir. Kamu tüzel kişilerinin kamu hizmetlerine ilişkin olmakla beraber özel hukuk kuralları altında, özel hukuk tüzel kişisi gibi yaptığı eylem ve işlemleri, özel hukuk alanına ilişkin olduğundan bunlar idari eylem ve işlem olarak nitelendirilemez. Kamu idare ve kurumlarının kamu otoritesinin (egemenlik hakkının) bir temsilcisi olarak yaptığı faaliyetlerinde veya ondan kaynaklanan eylemlerinde hizmet unsuru söz konusu olduğu halde, kamu tüzel kişilerinin özel hukuk tüzel kişisi olarak yürüttüğü hizmetlere ilişkin faaliyetleri sırasında meydana gelen zararlardan ötürü, ilgili kamu tüzel kişisinin sorumluluğu özel hukuk hükümleri ve ilkeleri uyarınca belirlenmesi gerekir.

Tüm bu açıklamaların ışığında uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu sonucuna varıldığından yerel mahkemenin kararının bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 23.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 19-04-2007, 22:56   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

İlk kararda TEDAŞ ve TEAŞ'ın kurulup, TEK'in yerini almaları uzun uzun anlatılmış. İkinci kararda ise TEDAŞ'ın Özel Hükümlere tabi olduğu vurgulanmış ve Adli Yargı görevli denmiş. Üçüncü karar ise olayla neredeyse birebir benzerlik taşımaktadır.

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 1994/8253
Karar: 1995/4358
Karar Tarihi: 23.05.1995


(743 S. K. m. 539) (1163 S. K. m. 84) (1086 S. K. m. 186) (6762 S. K. m. 452/1, 451, 151/1) (233 S. K. m. 3)
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın husumet yönünden reddine ilişkin hükmün davacılar avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan, hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
Davacılar vekili; müvekkillerinin müşterek çocukları Gizem’in, 2.7.1972 tarihinde evlerinin önündeki muslukta meyve yıkarken elektrik çarpması sonucu öldüğünden bahisle, 2.7.1993 tarihinde açtığı bu dava ile maddi ve manevi zararlarının davalı Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürlüğü’nden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı TEK Genel Müdürlüğü vekili; davaya konu elektrik tesisinin ayrı bir tüzel kişiliği haiz TEK Muğla Elektrik Müessesi’ne ait olduğunu ileri sürerek, müvekkili Kurum’a husumet yönetilemeyeceğini savunmuş, mahkemece; davalının husumet itirazı yerinde görülerek,. TEK Genel Müdürlüğü’ne karşı açılan davanın husumet yönünden reddine 2.6.1994 tarihinden karar verilmiştir.
Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), dava tarihinden sonra 15.9.1993 gün ve 21699 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 12.8.1993 tarih ve 993/4789 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle "Türkiye Elektrik Üretim, İletim Anonim Şirketi (TEAŞ)" ve "Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ)" adlarıyla iki ayrı iktisadi devlet teşekkülü şeklinde yeniden örgütlenmiştir.
8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (KİT-KHK) 3. maddesi hükmüne dayanılarak yapılan işlemin koşulları, Bakanlar Kurulu Kararnamesinin eki kararda gösterilmiştir. Karara göre; TEAŞ ve TEDAŞ ünvanlı anonim şirket tipinde iki ayrı iktisadi devlet teşekkülü kurulmuştur (m. 1). Her iki şirketin malvarlıkları, TEK malvarlığı ve elektrik dağıtım müesseselerinin konuları itibarıyla TEAŞ ve TEDAŞ’a devri suretiyle oluşturulmuştur. Gerçekten de karara göre,TEK’in "elektrik dağıtım müesseseleri bütün aktif ve pasifleri, kullanımlarındaki menkul ve gayrimenkuller, araç, gereç ve malzeme bu kararın yayımı tarihi itibarıyla çıkarılacak devir bilançosu üzerinden (TEDAŞ’a) devredilir" (m. 3 c. 1). Buna karşılık TEK’in "üretim ve iletim hizmetlerinde kullanılan menkul ve gayrimenkuller, araç, gereç, malzeme de yine bu kararın yayım tarihi itibarıyla çıkarılacak devir bilançosu üzerinden (TEAŞ’a) devredilir" (m. 3 c. 2).-Yapılan bu işlem, TEK açısından "-yeni şirketler kurulması yoluyla bölünme-"; TEK elektrik dağıtım müesseseleri açısından da "-yeni şirket kurulması yoluyla birleşmedir" (Karşılaştırınız; Türk Ticaret Kanunu m. 452). Ancak kararda (geçici m. 3), TEAŞ ile TEDAŞ yönetim organları teşkil edilinceye kadar mevcut yönetim organlarının yetkilerini kullanmaya devam edecekleri belirtilmiş ve bu nedenle yeni kurulan her iki teşekkülün ana statülerinin kabul edilmesi ve Yönetim Kurullarının oluşmasına kadar TEK ile TEK’e bağlı elektrik dağıtım müesseselerinin tüzel kişiliği devam etmiş; 26.4.1994 gün ve 21916 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 22.4.1994 gün, 994/43096 ve 994/43097 sayılı ortak kararlarla her iki teşekkülün yönetim kurulları oluşturulduğundan, 26.4.1994 tarihi itibarıyla TEK ile ona bağlı elektrik dağıtım müesseselerinin tüzel kişilikleri sona ermiş, TEAş ile TEDAŞ iki ayrı iktisadi devlet teşekkülü olarak 26.4.1994 tarihinde tüzel kişilik kazanmışlar ve hukuki varlıkları sona eren TEK ile ona bağlı elektrik dağıtım müesseselerinin yerini almışlardır (Karar m. 3-4, geçici m. 3).
Gerçi, TEDAŞ ana statüsünde bulunan bazı hükümler (m. 25/3, 7),-elektrik dağıtım müesseselerinin durumu hakkında duraksamaya yol açacak niteliktedir: "Bu ana statü gereğince bağlantıları veya ünvanları değiştirilen,. devredilen Müessese, Bağlı Ortaklık, İştirak ve İşletmelerin ünvan değişikliği Vergi Usul Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu ve Diğer Kanunlar yönünden eski Müessese, bağlı Ortaklık, iştirak ve işletmelerin devamı addolunur (TEAŞ ve TEDAŞ ana statüleri m 25/3); Mevcut Elektrik Dağıtım Müesseseleri ve işletmeleri, 12.8.1993 tarih ve 993/4789 sayılı Kararname eki Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulmuş olan Teşekkül bünyelerinde faaliyetlerini sürdürür (TEDAŞ ana statüsü m. 25/7)". Elektrik dağıtım müesseseleri ile ilgili oldukları ölçüde ana statüdeki bu hükümlerin TEK’in anonim şirket tipinde iki ayrı devlet teşekkülüne bölen Bakanlar Kurulu Kararnamesi ve eki kararla TEDAŞ’a yapılan devirlerin anlamıyla bağdaşmadığı açıktır. Çünkü, bir tüzel kişinin, olayımızda elektrik dağıtım müessesesinin "bütün aktif ve pasifleri-" ile başka bir tüzel kişiye (TEDAŞ’a) devredilmesinden sonra, Bakanlar Kurulu Kararnamesinde tersine bir hüküm bulunmadıkça, o tüzel kişinin hukuki varlığını koruması sözkonusu olamaz. kararda, yapılacak devirlere rağmen müesseselerin tüzel kişiliklerini koruyacaklarına, devam edeceklerine veya faaliyetlerini TEDAŞ bünyesinde sürdüreceklerine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Tersine, kararda TEAŞ ve TEDAŞ yönetim organları teşkil edilinceye kadar ilgili konularda mevcut yönetim organlarının yetkilerini kullanmaya devam edecekleri belirtilmiştir (geçici m. 3). Bu ifade, elektrik dağıtım müesseselerinin yönetim organlarını da kapsayacak genişliktedir. Oysa, TEAŞ ve TEDAŞ yönetim kurulları oluşup her iki şirket tüzel kişilik kazandığı tarihte elektrik dağıtım müesseselerinin ayrı tüzel kişiliği ve ayrı yönetim organı kalmamıştır ve tüzel kişiliği olmayan birer işletmeye dönüştüklerinin kabulü gerekir (KİT-KHK m. 15). Bu işletmelerin yeniden müessese olarak örgütlenmesi ve tüzel kişilik kazanması ise, KİT-KHK m. 15 f. 1 ve 5 te öngörülen işlemlerin tamamlanmasına bağlıdır. Bu işlemler yapılmadığı sürece TEDAŞ ana statüsünün m. 25 f. 3 ve 7 hükümleri, Karar gereğince sona ermiş olan elektrik dağıtım müesseseleri bakımından bir anlam taşımayacaktır; Karar m. 3 c. 1. hükmü, oradaki "devir" işlemi bir yana itilerek sadece elektrik dağıtım müesseselerini TEDAŞ’a bağlayan bir hüküm olarak yorumlanamaz. Böyle bir bağlantı, ancak TEDAŞ ana statüsü m. 25/7 benzeri bir hükmün doğrudan doğruya Bakanlar Kurulu Kararında yer alması durumunda sözkonusu olabilirdi.
Açıklanan hukuki olgular nedeniyle, 26.4.1994 tarihi itibarıyla TEK ve ona bağlı elektrik dağıtım .müesseselerinin tüzel kişilikleri (hukuki varlıkları) sona ermiş ve bu tüzel kişiliklerin bütün aktif ve pasifleri devredilen TEDAŞ ve TEAŞ; Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca ve ilgilerine göre TEK ile ona bağlı müesseselerin külli halefi olmuşlardır. Külli halefiyet, ancak açık bir yasa hükmü ile (Örneğin, MK. m. 539; TTK m. 151/1, 451 c. 1, 452/1; Koop. K. m. 84 c. 1) öngörülen durumlarda sözkonusu olabilir ise de; TEK’in bölünmesi olayında Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle getirilen külli halefiyet hükümleri, KİT-KHK m. 3 ile Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye dayanmaktadır.
İnceleme konusu olayda, davalı gösterilen TEK Genel Müdürlüğü ile ona bağlı Muğla Elektrik Dağıtım Müessesesi’nin hukuki varlıklarının (tüzel kişiliklerinin) dava sırasında 26.4.1994 tarihinde sona ermiş bulunmasına ve müessesenin bütün aktif ve pasifinin TEDAŞ’a devredilmiş olmasına, 26.4.1994 tarihinde TEDAŞ tüzel kişilik kazanıp TEK ile Muğla Elektrik Dağıtım Müessesesi’nin külli halefi durumuna geldiğine, bir davada; tarafların, taraf olma ehliyetlerinin yargılama sırasında da devam edip etmediğinin mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesinin gerekmesine ve davacı taraf da davasını sürdürdüğüne göre; HUMK.nun 186. maddesi uyarınca TEDAŞ’a tebligat yaptırılmak suretiyle davaya devam edilmesi gerekirken, kabul şekli bakımından da hatalı bir şekilde davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Sonuç : Temyiz olunan kararın belirtilen nedenlerle (BOZULMASINA)ve davacılar yararına takdir edilen 750.000 lira duruşma avukatlık parasının davalılara yükletilmesine, 23.5.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/2226
Karar: 2003/6875
Karar Tarihi: 26.05.2003
ÖZET : Davalı, 233 sayılı Kanun hükmünde Kararname gereğince özel hukuk hükümlerine tabi bulanan bir kamu tüzel kişisidir. Her ne kadar kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasındaki hizmet kusurundan kaynaklanan bir sorumluluk bulunduğu düşünülebilirse de, davalının özel hukuk hükümlerine tabi bulunması ve somut olayda sözleşme dışı ( objektif ) sorumluluk hukuku kuralları gereğince tazminat istenmiş olması gözetildiğinde, uyuşmazlığın adli yargı yerinde görülmesi gerekir.
(818 S. K. m. 41, 47) (2577 S. K. m. 2) (233 S. KHK m. 1, 2)
Dava: Davacı Hava K. vekili Avukat Recep Akyürek tarafından, davalı TEDAŞ Artvin İl Müessese Müdürlüğü aleyhine 5.7.2002 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; yargı yolu yönünden dava dilekçesinin reddine dair verilen 26.9.2002 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
Karar: Dava, elektrik çarpması sonucu davacıların desteğinin ölmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı, 233 sayılı Kanun hükmünde Kararname gereğince özel hukuk hükümlerine tabi bulanan bir kamu tüzel kişisidir. Her ne kadar kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasındaki hizmet kusurundan kaynaklanan bir sorumluluk bulunduğu düşünülebilirse de, davalının özel hukuk hükümlerine tabi bulunması ve somut olayda sözleşme dışı ( objektif ) sorumluluk hukuku kuralları gereğince tazminat istenmiş olması gözetildiğinde, uyuşmazlığın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği, sonuç ve kanaatine varılmıştır. Şu durum karşısında işin esasının incelenmesi gerekirken mahkemece yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davacılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı temyizinin incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26.5.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/5698
Karar: 2001/10834
Karar Tarihi: 06.11.2001
ÖZET: Enerji nakil hattının sahibi olan davalı, tehlike arzeden bu yapı eserinin fena yapılmasından, bakımı ve işletilmesindeki eksikliklerden BK.nun 58. maddesi uyarınca sorumludur. Bu sorumluluk, hukuki niteliği itibariyle kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluktur. Somut olayımızda davacının zararı tehlike arzeden enerji nakil hattından kaynaklandığına göre davalı kusursuz olarak sorumlu bulunmaktadır.


(818 S. K. m. 41, 49, 58)
Dava: Davacı Ö. Güngör vekili Avukat Z. Aşçıoğlu tarafından, davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü aleyhine 3.4.1998 gününde verilen dilekçe ile ve birleşen dava dilekçesiyle istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 11.4.2001 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 6.11.2001 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı adına Avukat Z. Aşçıoğlu ile, karşı taraf davalı adına Avukat C. İstanbullu geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Karar: Dava, tazminat istemine ilişkindir. Davacı, balkon demirinin montajı sırasında balkona yakın mesafede bulunan enerji nakil hattından demirin elektrik çekmesi sonucu elektrik çarpması nedeniyle sakatlandığını belirterek maddi ve manevi zararının giderilmesini istemiştir. Yerel Mahkemece, davacının olayda tam kusurlu olduğu gerekçe gösterilerek dava reddedilmiştir.
Enerji nakil hattının sahibi olan davalı, tehlike arzeden bu yapı eserinin fena yapılmasından, bakımı ve işletilmesindeki eksikliklerden BK.nun 58. maddesi uyarınca sorumludur. Bu sorumluluk, hukuki niteliği itibariyle kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluktur. Somut olayımızda davacının zararı tehlike arzeden enerji nakil hattından kaynaklandığına göre davalı kusursuz olarak sorumlu bulunmaktadır. Öte yandan davacı tanıkları Salih Topçu ve Adem Aydemir'in "olay sırasında enerji nakil hattının binaya 1-1.5 metre mesafede bulunduğuna ve olay sonrasında hattın binadan daha uzağa çekildiğine ilişkin" yeminli beyanları ile dosyadaki kanıtlar gözetildiğinde; olay günü enerji nakil hattının binaya olan uzaklığının yönetmelikte belirtilen uzaklıkta bulunmadığı, sonradan uzaklaştırılmış olduğu ve bu itibarla davalının BK.nun 41. maddesi gereğince kusurlu olarak da davacının zararından sorumlu bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının kusup ise, davalının sorumluluğunu ortadan kaldıran değil, tazminatın kapsamını etkileyen husustur.
Şu durum karşısında tazminat kapsamı belirlenerek davalının sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece davanın reddedilmiş olması bozma nedenidir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve davacı yararına takdir olunan 97.500.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 6.11.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
(KAYNAK: Av. Talih UYAR)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 20-04-2007, 17:05   #7
Burak Demirci

 
Varsayılan

Tedaş özelleştirildiği için şu an elektirk dağıtım işini Fedaş adında bir şirket yapıyor. Hasım gösterilirken şirketin genel müdürlüğüne izafeten olayın olduğu yer müessese müdürlüğüne mi husumet yöneltilmeli? saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
466 S.Y Tazminat carnerion Meslektaşların Soruları 10 17-07-2011 16:19
Tazminat Davası... ZİLİF Hukuk Soruları Arşivi 5 25-08-2004 17:01
Tazminat snake Hukuk Soruları Arşivi 2 24-02-2004 20:00
Nakliye Ve Tazminat glossator Meslektaşların Soruları 0 06-06-2002 22:45
Tazminat ERTUĞRUL Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 17:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06463695 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.