Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

1. Deniz Hukuku

Yanıt
Old 04-08-2007, 08:01   #1
Zeki

 
Varsayılan 1. Deniz Hukuku

Deniz Hukuku konu içerikleri aşağıdaki gibidir.

1.Deniz Hukukuna Giriş
2.Deniz Kamu Hukuku
3.Deniz Özel Hukuku
4.Gemi
5.Kaptan
6.Donatan
7.Navlun Sözleşmeleri
8.Deniz Kazaları
9.Deniz Sigorta Hukuku



Old 04-08-2007, 08:13   #2
Zeki

 
Varsayılan Deniz Hukukuna Giriş

Deniz Hukukunun Tanımı, Kapsamı ve Dalları

Deniz Hukuku: Denizlerin ticaret, güvenlik, eğlence ve spor amaçlı olarak kullanılması durumunda oluşabilecek hukuki olayları düzenleyen kuralların hepsine denilir.

Deniz Hukukunun Kapsamı:Fertler (Gerçek kişi) arasında, Fertlerle devlet arasında, Devletler arasında oluşabilecek bir hukuki kapsamı vardır.

Deniz Hukukunun Dalları:
Deniz kamu hukuku; 1.Deniz devletler hukuku 2.Deniz idare hukuku 3.Deniz ceza hukuku 4.Deniz sosyal hukuku
Deniz özel hukuku; 1. Deniz özel hukuku 2. Deniz ticaret hukuku
Old 04-08-2007, 08:13   #3
Zeki

 
Varsayılan Deniz Kamu Hukuku



Deniz kamu hukuku dört kısma ayrılır; 1. Deniz devletler hukuku 2. Deniz idare hukuku 3. Deniz ceza hukuku 4. Deniz sosyal hukuku
1.Deniz devletler hukuku;Karasularının sınırları, Kıta sağanlığı, Açık denizlerin serbestliği ve benzer konularda karşılaşılan devletler arasındaki sorunlara ilişkin kurallardan oluşur.
2.Deniz idare hukuku; İlgili devletin denizde seyrüseferlerin kontrol edilmesi, Denizde can ve mal güvenliğini sağlanması, Gemilerin tescil edilmesi, Gemilerin bayrak taşıması, muayene edilmesi ve ölçülmesi gibi konuları düzenleyen kurallardan oluşur.
3.Deniz ceza hukuku; Deniz hukukuna ait olan herhangi bir kurala uyulmaması durumunda özel olarak konulmuş ceza içeren kurallardan oluşur.

4.Deniz sosyal hukuku; Gemi adamlarının sosyal güvenliklerine ait olan hukuki kurallardan oluşur.
Old 04-08-2007, 08:15   #4
Zeki

 
Varsayılan Deniz Özel Hukuku

Deniz özel hukuku: Fertler arasında veya fertlerle kamu tüzel kişileri arasında ortaya çıkan özel hukuk alanındaki olayları düzenleyen hukuk kurallarıdır.

Deniz özel hukuku iki bölümdür: 1. Deniz özel hukuku 2. Deniz ticaret hukuku
1.Deniz özel hukuku: Kamu gemileri hariç her tür deniz gemisinin mülkiyet ve rehin haklarını düzenleyen hukuki kurallardır.
2.Deniz ticaret hukuku: Ticaret amaçlı gemilerin denizde seyir etmesi durumunda ortaya çıkacak olan ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarıdır.
Old 04-08-2007, 08:48   #5
Zeki

 
Varsayılan Kaptan

Gemiyi sevk ve idare eden kimseye veya zorunlu sebeplerle görevi başında bulunmaması halinde ona vekalet eden kimseye “kaptan” denir. (Deniz İş Kanunu Mad.2.c)

Bir hizmet sözleşmesine dayanarak gemide çalışan kaptan, zabit ve tayfalarla diğer kişilere “gemi adamı” denir. Birden fazla kaptanın bulunduğu gemilerde birinci kaptan veya kendisine vekalet eden kimse (kılavuz kaptanlar dahil), Deniz iş kanununun iş sürelerine ilişkin hükümlerine tabi değildirler. Geminin, gemideki şahısların veyageminin selameti için kaptanın yapılmasını zorunlu gördüğü işler fazla saatlerle çalışma sayılmaz. (Deniz İş Kanunu)

İlgili hukuki mevzuatın taranması sonucu kaptanı ilgilendiren konular:

Düşman nakil vasıtasındaki tarafsız mal serbesttir. Bu mallar aşağıdaki hallerde zapt ve müsadereye tabi olur. Düşman refakatinde giden, kuvvet istimaliyle mukavemet eden yahut düşmanca himaye ve yardımda bulunanbir nakil vasıtasının kaptan veya sahibine ait ise.
(Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.16)

Düşman harp gemileri eşliğinde yolculuk etmesi sebebiyle zapt, ve müsadereye tabi olan bir nakil vasıtasındakidüşman malı zapt ve müsadereye tabidir. Nakil vasıtasının kaptan veya sahibine ait mal da aynı suretle zapt ve müsadereye tabidir. (Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.32)

Bir nakil vasıtası durdurulduktan sonra kaptan veya gemi adamlarının tarzı hareketleri yüzünden durdurulması veya araştırılması yapılamazsa, pasif mukavemette bulunmuş sayılarak nakil vasıtası zapta tabi olur. (Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.34)

Sahibinin, kiracısının veya kaptanının malümatiyle bir düşman kıtasını havi olur yahut yolculuk esnasında düşman harekatını doğrudan doğruya himaye ve buna yardım eden eşhası taşırsa; Düşmanca himaye ve yardım mevcuttur. (Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.37/6)

Yalnız nakil vasıtasının vesaikinin tetkikle, vaziyet yeterli derecede tenevvür etmezse nakil vasıtasında arama yapılır. Arama kaptan, gemi adamları ve yolcuların sorguya çekilmesiyle vesikaların ve münderecatının tam ve hakikate uygun olup olmadıklarının tetkik ve tespiti maksadı ile nakil vasıtası ve yükün muayenesinden ibarettir.(Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.57)

Nakil vasıtasında bulunan vesaik hıfzedilir ve bunun listesi yapılır. Nakil vasıtasının teçhizat ve yükü emniyetaltına alınır.Mümkün olursa nakil vasıtası kaptanına zapt hakkında bir vesika verilir. (Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.66)

Malın zaptı, nakil vasıtasının zaptı sureti ile olur. Bununla beraber Kaptan malı teslime hazır olursa mal müstakilen zapt olunabilir. (Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.67)

Zapt olunan düşman nakil vasıtalarının kaptan, doktor ve çarkçıları: Bitaraf bir Devlet tabiiyetinde olduklarını ispat ettikleri ve Harbin devamı müddetince hiç bir düşman nakil vasıtasında hizmet deruhte etmeyeceklerine dair yazılı şekilde söz verdikleri taktirde serbest bırakılır. Zapt olunan bitaraf nakil vasıtalarının kaptan, çarkçı, doktor ve diğer gemi adamları bitaraf bir Devlet tabiyetinde olduklarını ispat ettikleri takdirde serbest bırakılırlar. (Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.75)

Zaptolunan nakil vasıtasının yolcu, kaptan,çarkçılar ve doktor ile diğer gemi adamlarından serbest bırakılmayacak olanlar mümkün olduğu nispette bir Türk veya müttefik bir Devlet limanına getirilirler. (Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.78)

Zati istimallerine mahsus ve kendilerine ait olup nakil vasıtası ile tahrip edilmiş olan eşyaları için kaptan, çarkçı, doktor ve diğer gemi adamları ve yolcular bu eşyanın kıymetine tekabül eden bir tazminat talep edebilirler. (Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.81/3)

Devlet ajanı deniz müsadere mahkemesinin hükmüne esas teşkil edebilecek subut delillerini toplar ve lüzumu halinde ehlihibre dahi celp ve istima eder. Devlet ajanı: Evrak ve vesikaları açarken mümkün olan hallerde zabtolunan nakil vasıtasını sevkeden komutan veya kaptanı da celbederek hazır bulundurur; (Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.105/1)

Kaptanı ve nezaret altına alınan kimseleri ve icap eden şahitleri dinler. (Denizde Zabt ve Müsadere Kanunu mad.105/4)

1. Limandan sağlık işlemi yaptırmadan hareket eden, 2. Sağlık işlemlerini yaptırmak için sağlık merkezleri önünde, bu merkezlerin gösterdikleri yerde durmayan, 3. Yabancı bir limandan gelen bir geminin, limanda sağlık denetimi yapılıp serbest pratika almadan her hangi bir madde alan veya insan indirip bindiren, 4. Gerçeğe uymayan sağlık bildirimi veren, 5. Gerektiğinde mikrop, haşere ve fare ile mücadele hizmetlerini yaptırmak için ilgili görevlilere zamanında başvurmayan, 6. Bulaşık bir limandan gelen gemilerin sağlık muayenesi bitip temiz pratika almadan rıhtıma yanaşması ya da sağlık muayenesi sonunda temiz pratika alan ve fakat bazı şartlar altında rıhtıma yanaşmasına izin verilen gemilerin rıhtıma yanaştıktan sonra bu şartları yerine getirmeyen, 7. Bulaşık bir geminin, sağlık muayenesi bitip temiz pratika almadan limana girmesi ya da koruma yerine alınan bulaşık bir geminin, sağlık tedbirlerinin eksiksiz yerine getirilmesine karşı engeller ve güçlükler çıkarması ve temiz pratika almadan koruma yerinden hareket eden, 8. Gerektiğinde, geminin, gündüzleri ön direğine sarı karantina bayrağı ve geceleri de üstte kırmızı, altta beyaz fener bulundurmayan Gemi kaptanlarından, geminin ödemesi gereken sağlık resminin %25’i oranında para cezası alınır. Ancak, ceza miktarının tespitinde, 3. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen indirimler dikkate alınmaz ve Bu ceza, 1000 net tonluk bir gemiden tahsili gereken sağlık resminden az olamaz. Verilecek para cezası için,Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü nezdinde itirazda bulunulabilir. (Gemi Sağlık Resmi Kanunu mad.6 –Değişiklik)


Yeterlik Belgesi Harçları:
Uzakyol Kaptanı,
Uzakyol Başmakinist/Başmühendisi,
Uzakyol Birinci Zabiti,
Uzakyol İkinci Mühendisi/Makinisti,
Uzakyol Vardiya Zabiti,
Uzakyol Vardiya Mühendisi/Makinisti,
Liman Kılavuz Kaptanı,
İstanbul Boğazı Kılavuz
Kaptanı ve Çanakkale Boğazı Kılavuz kaptanı
(37,80 TL.) - (31.100.000 TL.) (Harçlar Kanunu Liman işlemleri 6)

Kaptan veya işveren adına ve hesabına harekete yetkili olan kimseye “işveren vekili”denir. İşveren vekilinin bu sıfatla gemi adamlarına karşı muamele ve taahhütlerinden doğrudan doğruya işveren sorumludur.(Deniz İş Kanunu Mad.2.ç)

Her kaptan, denizde, can tehlikesine uğramış olarak rast geldiği kimselere, düşman bile olsa,kendi gemisini, gemi adamlarını ve yolcusunu ciddi bir tehlikeye atmaksızın elinden gelen heryardımı yapmakla ödevlidir. (Denizde Can ve Mal Emniyeti Kanunu Mad.14)

Başka gemiden imdat işareti alan bir geminin kaptanı tehlikede bulunan kimselerin yardımınabütün hızı ile gitmek ödevindedir. Ancak kaptan bu türlü hareket etmeyi imkansız görür veya içinde bulunduğu özel haller dolayısı ile makul veya faydalı görmez veya 17. ve 18. maddeler gereğince bu ödevden muaf tutulmuş ise yardım yapmayabilir ve bu hali hemen, imdat işareti veren geminin kaptanına bildirmekle beraber kendisini yardıma gitmekten alıkoyansebepleri gemi jurnaline kaydeder. (Denizde Can ve Mal Emniyeti Kanunu Mad.15)

Yabancı ülkelerden geldiği halde geçerli neden olmaksızın belgelerinin gösterdiği rota dışında Türkiye karasularında rastlanan gayrisafi ikiyüz tonilato hacminden aşağı taşıtların yüküne el konulur. Yükü bulunmadığı halde, yükü olmadığını veya başka bir limana çıkarıldığını veya avarya olduğunu kanıtlayamayan gemi kaptan veya acentesine tonilato başına ellimilyon lira para cezası uygulanır. (Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu mad.14)

Yabancı ülkelerden gelen yasak eşya, yükleme veya taşıma elgelerinde belirtilerek gümrüğe getirilirse sağlam teminat altında geldiği yere veya diğer bir yabancı yere iade ve sevk olunur. Yükleme veya taşıma belgelerinde yer almayan yasak eşya, varış liman veya istasyonuna gelmesinden hemen sonra kaptan veya acentesi veya demiryolu idaresi tarafından gümrüğe bildirilip ve hatta teslim edilmiş olsa bile zoralımına karar verilmekle birlikte taşıyanlar hakkında 4 üncü maddenin (b) bendi uygulanır. Toplum ve çevre sağlığı yönünden tehlikeli ve zararlı eşya ile atık maddelerin zoralımına karar verilmeyip, geldiği yere sevk olunur ve verilecek cezaya eşyanın gümrüklenmiş değeri kadar ağır para cezası ilave edilir. Eşyanın değersiz, artık veya atık madde olması durumunda dökme halinde gelen eşya için ton başına birmilyar liradan; ambalajlı gelmesi halinde kap başına ellimilyon liradan az olmamak üzere ağır para cezasına hükmolunur. (Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu mad.15)

Limanlar dahilinde seyir ve seferin selametine engel olabilecek suret ve vaziyette batan bilcümle gemileri ve eşyasını liman reisleri tarafından tayin olunacak kısa bir müddet zarfında çıkarmağa bunların sahip, kaptan ve acentaları mecburdurlar. Bu müddet gazetelerle ilan ve ilişikliler malum olduğu takdirde kendilerine noterlik marifetile de tebliğ edilir. Fenni zaruret veya eşya ve gemiler üzerindeki hukuki vaziyet ve ihtilaf gibi sebeplerle ilişikliler tarafından yapılacak itirazlar üzerine bu müddet İktisat Vekaletince lüzumu kadar uzatılabilir. Sahip, kaptan veya acentaları tarafından tayin edilen müddetler içinde, çıkarılmayan gemi ve eşyasını, liman idareleri istedikleri gibi çıkartmağa veya imha ettirmeğe salahiyetlidir.Liman idarelerince imha edilmeyerek çıkarılabilen enkaz ve eşyayı çıkarma masraflarını ödeyerek almak üzere sahipleri gazetelerle ilan suretile çağrılırlar. Bu ilandan sonra onbeş gün geçtiği halde sahiplerince çıkarma masrafı ödenerek alınmayan enkaz ve eşya liman idarelerinin müracaatı üzerine mal memurları tarafından satılarak bedeli Haziney irat kaydedilir. Satış bedeli çıkarma masrafından fazla olursa farkı, müracaatlarında, Hazinece hak sahiplerine verilir. (Limanlar Kanunu mad.7)
Old 04-08-2007, 09:28   #6
Zeki

 
Varsayılan Kaptan

823 ila 826 ncı maddelere aykırı olarak Türk Bayrağı çeken veya aynı maddelerin hükümlerine göre Türk Bayrağı çekmesi lazım gelirken diğer bir devletin bayrağını çeken geminin kaptanı veya bu hareketleri menetmemiş olan donatanı 400 liraya kadar ağır para cezası veya altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Geminin suçluya ait olup olmadığı gözetilmeksizin müsaderesine de karar verilebilir. (TTK mad.832)

827 ve 828 inci maddelere aykırı olarak Türk Bayrağını çeken geminin kaptanı, iki yüz liraya kadar hafif para cezası veya bir aya kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır. (TTK mad.833)

827 nci maddenin son fıkrası ile 831 inci madde hükümlerine aykırı hareket eden kaptan yüz liraya kadar hafif para cezası veya on beş güne kadar hafif hapis cezası ile Harp gemileri ve sahil istihkamları önünde veya Türk limanlarına girerken yahut bunlardan çıkarken ticaret gemisine bayrak çekmeyen kaptan, yüz liraya kadar hafif para cezası veya on beş güne kadar hafif hapis ile cezalandırılır. (TTK mad.834)

849 uncu maddede yazılı haller ile gemi mülkiyetinin intikali veya bir gemi payının iktisabı halinde, 849 uncu maddenin 4 üncü fıkrasında zikrolunan şahıslar, gemi tasdiknamesini ve varsa tasdikli hülasasını sicil memurluğuna ibraza mecburdurlar. Gemi bağlama limanına veya sicil memurluğunun bulunduğu limana gelince bu mecburiyet kaptana da düşer. 850 nci madde burada da caridir. 851 inci maddenin 1 ve 3 üncü fıkralarında yazılı hallerde gemi tasdiknamesi ve varsa hülasası geri alınarak iptal olunur. (TTK mad.856)

Yeni bir gemi tasdiknamesinin verilebilmesi için eskisinin ibrazı veya zıyaa uğradığının ispatı şarttır. Tasdikli hülasa hakkında dahi aynı hüküm caridir. Geminin yabancı memlekette bulunması halinde sicil memurluğu yeni tasdiknameyi, eskisinin iadesi mukabilinde kaptana verilmek üzere mahalli Türk makamlarına gönderir. (TTK mad.857)

Aşağıdaki hallerde donatan üçüncü şahsın alacağından dolayı ancak gemi ve navlun ile mesuldür:1.Alacak; kaptanın hususi bir vekaletle değil sırf kaptan sıfatı ile haiz olduğu kanuni salahiyete istinaden yaptığı hukuki muamelelerden doğmuş ise; (TTK mad.948)

2.Alacak; donatan tarafından akdedilmiş olup da ifası kaptana düşen bir mukavelenin yerine getirilmemesinden yahut noksan veya fena ifasından doğmuş ise Donatma iştirakinin üçüncü şahıslarla olan münasebetlerinde gemi müdürü, bu sıfatla, donatma iştirakinin mutat işleri icaplarından olan bütün muameleleri ve hukuki tasarrufları yapmaya salahiyetlidir. Bu salahiyet; hususiyle geminin donatılmasına ve bakımına, taşıma mukavelelerinin yapılmasına, geminin, navlunun donatma masraflarının ve müşterek avaryadan doğan alacakların sigorta ettirilmesine ve işleri mutat seyri dolayısı ile dönen paraların kabzına da şamildir. Gemi müdürü bu hudut dahilinde donatma iştirakini mahkemede de temsil eder.Gemi müdürü kaptanı tayin ve azletmeye salahiyetlidir. Kaptan yalnız gemi müdürünün talimatına riayetle mükellef olup müşterek donatanlardan her hangi birinin vereceği talimata uymaya mecbur değildir. Gemi müdürü ayrıca hususi bir vekaleti haiz olmadıkça, donatma iştiraki veya müşterek donatanlardan her hangi biri namına kambiyo taahhütlerine girmeye yahut ödünç para almaya, gemiyi veya gemi paylarını satmaya, rehin etmeye salahiyetli değildir. (TTK mad.955)

Gemi müdürü, donatma iştirakine karşı, salahiyetlerinin şümulü hususunda iştirakçe konan tahditlere riayetle mükelleftir. Kezalik kararlara göre hareket ve kararları ifa etmeye mecburdur.Birinci fıkra hükmü mahfuz olmak üzere, gemi müdürünün iştirake karşı dahi salahiyetinin şümulü 955 inci madde hükmüne tabidir. Şu kadar ki; fevkalade tamirler yahut kaptanın tayin veya azli bahis mevzuu olduğu takdirde önceden donatma iştirakinin kararını alması lazımdır. (TTK mad.958)

Kaptan, bütün işlerinde hususiyle ifası kendine düşen mukavelelerin yerine getirilmesinde tedbirli bir kaptan gibi hareket etmeye mecburdur. İşlediği kusurlardan, hususiyle bu fasılla ilerdeki fasıllarda ve diğer kanunlarda yazılı vazifelerini yapmamasından doğacak zararlardan mesuldür. (TTK mad.972)

Kaptan, donatandan başka, taşıtana, yükletene, gönderilene, yolcuya, gemi adamlarına, alacağı 988 inci maddeye giren bir kredi muamelesinden doğan gemi alacaklısına, hususiyle deniz ödüncü verene karşı da mesuldür. Donatanın emrine uymuş olması; kaptanı, yukarda sayılan diğer kimselere karşı olan mesuliyetinden kurtaramaz. Durumu bilerek böyle emir veren donatan da şahsan mesul olur.(TTK mad.973)

Kaptan; yola çıkmadan, geminin 817 nci maddede yazılı bakımlardan denize ve yola elverişli olmasına ve gemiye, gemi adamlarına ve yüke ait vesikaların gemide bulunmasına dikkat etmeye mecburdu (TTK mad.974)

Kaptan; yükleme ve boşaltma aletlerinin maksada elverişli bir halde bulunmasına ve istif işleri hususi istifçiler tarafından görülse bile, istifin denizcilikte cari olan usul ve örflere uygun bir tarzda yapılmasına dikkat etmeye mecburdur.Kaptan; denizcilik örf ve usullerince geminin aşırı derecede yüklü olmamasına, lüzumlu safranın yerinde olmasına ve ambarların akit uyarınca taşınacak olan malların kabulüne, taşınmasına ve korunmasına elverişli ve tertibatlı bir halde bulunmasına dikkate mecburdur. (TTK mad.975)

Kaptan; yabancı memlekette iken o memleketin mevzuatına, hususiyle polis ve gümrük nizamlarına riayetle ve bunlara aykırı hareketlerinden çıkan zararları tazmin ile mükelleftir. Kezalik gemisine harp kaçağı olduğunu bildiği veya bilmesi lazım gelen malı yüklemesi yüzünden çıkan zararı da tazmin ile mükelleftir. (TTK mad.976)

Gemi kalkmaya hazır olunca kaptan ilk elverişli fırsatta yola çıkmaya mecburdur. Kaptan, hastalık veya diğer bir sebepten dolayı gemiyi idare edemeyecek bir halde bulunsa dahi geminin kalkmasını veya yolculuğun devamını işi bozacak surette geciktiremez; bilakis halin icabına göre donatandan emir almak mümkünse, vakit geçirmeden donatana manileri bildirip emir gelinciye kadar lüzumlu tedbirleri almaya halin icabına göre bu mümkün değilse yerine başka kaptan koymaya mecburdur. Bu kaptanı seçmekte kusuru gorülmedikçe kendine vekalet eden kaptanın fiillerinden dolayı mesul tutulamaz. (TTK mad.977)

Yükleme başladıktan boşaltma bitinceye kadar acil sebepler olmadıkça kaptan, ikinci kaptanla birlikte aynı zamanda gemiden ayrılamazlar; acil bir sebeple kaptan ve ikinci kaptan gemiden ayrılmaya mecbur kalırlarsa kaptan, ayrılmadan önce zabitler ve tayfalar arasından işini başarabilecek birini vekil olarak yerine koymaya mecburdur. Gemi emin olmayan bir liman veya sahilde bulunduğu zaman, aynı hüküm yükleme başlamazdan önce ve boşaltma bittikten sonra dahi tatbik olunur.Görünür bir tehlike halinde veya gemi denizde iken acil zaruret olmadıkça kaptan gemide hazır bulunmak mecburiyetindedir. (TTK mad.978)

Kaptan; tehlike karşısında, gemi zabitleriyle müşavereye lüzum görse bile verilen kararla bağlı olmayıp alacığı tedbirlerden daima bizzat mesul olur. (TTK mad.979)

Her gemide (Gemi jurnali) denilen bir defter tutulur. Bu deftere her yolculukta yük veya safranın yüklenmesi başlandığı andan itibaren geçecek belli başlı hadiseler yazılır. Gemi jurnali kaptanın nezareti altında ikinci kaptan tarafından ve bunun mazereti halinde bizzat kaptan yahut nezareti altında olmak şartı ile münasip bir gemi adamı tarafından tutulur. Bir liman içinde yolculuk eden küçük gemilerde jurnal tutmak mükellefiyeti yoktur. (TTK mad.980)

Gemi jurnali kaptan ve ikinci kaptan tarafından imzalanır. (TTK mad.981)

Kaptan, yolculuk esnasında vuku bulacak bütün kazaları, bunlar ister gemi veya yükün zıyaını yahut hasara uğramasını, ister geminin bir barınma limanına girmesini veyahut her hangi başka bir zararı intac etmiş olsun, gemi adamlarının tamamı yahut içlerinden bir kısmının iştirakiyle mahkemeye tespit ettirmeye mecburdur. Bu tespit, vakit kaybetmeden, aşağıda yazılı yerlerde yaptırılır:1. Varma limanında ve eğer varma limanı birden çok ise kazadan sonra varılacak ilk limanda;2. Gemi tamir edildiği veya yük boşaldığı takdirde barınma limanında;3. Yolculuk, geminin batması yüzünden veya diğer bir sebepten varma
limanına ulaşmadan biter ise kaptanın veya ona vekalet eden kimsenin uğradığı ilk münasip yerde. Kaptan ölür veya tespit yaptıramayacak bir halde bulunursa gemide kaptandan sonra en yüksek rütbeli zabit bunu yaptırmaya mezun ve mecburdur. Denizde Can ve Mal Koruma hakkındaki Kanun hükmü mahfuzdur. (TTK mad.982)

Tespit için kaptan, bütün gemi adamlarının ad ve soyadlarını ihtiva eden bir cetvel ve gemi jurnaliyle birlikte 982 nci maddede yazılı yerdeki mahkemeye müracaat eder. Müracaat üzerine mahkeme tespit için mümkün olduğu kadar yakın bir gün tayin ve münasip bir tarzda ilan eder. Şu kadar ki, ilan mahzurlu bir gecikmeyi mucip olacaksa bundan vazgeçebilir. Gemi veya yükle ilgili şahıslar ve kaza ile her hangi bir surette ilgili olanlar, bizzat mahkemede bulunabilecekleri gibi, bir vekil de bulundurabilirler. Kaptan gemi jurnaline istinaden izahlarda bulunur. Gemi jurnali mahkemeye getirilemiyorsa veya tutulması
mecburi değilse bu hallerin sebepleri bildirilmelidir. Hakim lüzum görürse gemi adamlarından gelmemiş olanları da dinleyebilir; işin iyi anlaşılması için kaptan ve diğer gemi adamlarına istediğini sorabilir. Kaptan ve diğer gemi adamlarına doğru söylemeleri lüzumu ihtar olunur. (TTK mad.984)

Gemi henüz bağlama limanında bulunduğu sırada kaptanın yapmış olduğu hukuki muameleler donatanı ilzam etmez; meğer ki, kaptan ayrıca verilmiş hususi salahiyete istinaden hareket etmiş veya borç başka hususi bir kanuni sebepten ileri gelmiş olsun. Kaptan bağlama limanında dahi olsa tayfa tutabilir. (TTK mad.986)

Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada kaptan bu sıfatla geminin donatılmasına, yakıt ve kumanyasına, gemi adamlarına, geminin iyi halde muhafaza edilmesine ve umumi olarak yolculuğun selametle icrasına mütaallik her türlü muamele ve tasarrufları üçüncü şahıslarla donatan namına yapmaya salahiyetlidir. Taşıma mukaveleleri yapmak ve kendi vazifeleri çerçevesine dahil hususlarda dava açmak da kaptanın salahiyetleri cümlesindendir. (TTK mad.987)

Kaptan, ödünç para veya veresiye mal almaya ve bu gibi kredi muamelelerine girişmeye, ancak gemiyi muhafaza etmek veya yolculuğu yapmak için zaruret halinde ve bu zaruretle ölçülü derecede salahiyetlidir. Kaptan ancak yolculuğun icrası için zaruret halinde ve yalnız bu zaruretle ölçülü derecede deniz ödüncü alabilir. (TTK mad.988) Muamelenin muteber sayılması, paranın hakikaten sarf edilmiş olup olmamasına veya kaptanın seçtiği kredi şeklinde isabet bulunup bulunmamasına yahut kaptanın emrinde para mevcut olup olmamasına bağlı değildir; meğer ki, üçüncü şahıs kötü niyet sahibi olsun. (TTK mad.984)

Kaptanın muamelelerinden ve bilhassa kambiyo taahhütlerinden dolayı donatanın şahsan mesul tutulması kaptana donatan tarafından açık bir temsil salahiyeti verilmiş olmasına bağlıdır (Madde 948, Fk. 1, Bent 1). Kaptan açıkça verilmiş bir temsil salahiyetini haiz olmadıkça, donatan tarafından onun hareket tarzına ait talimatlar veya işe ait emirler verilmiş olması kaptanın yapmış olduğu muamelelerden dolayı üçüncü şahıslara karşı donatanın şahsan mesul tutulmasına sebep teşkil etmez. (TTK mad.989)

Geminin bulunduğu yerin mahkemesi bilirkişi dinleyerek ve varsa Türk Konsolosunun mütalaasını alarak satışta kati zaruret bulunduğuna karar vermedikçe kaptan gemiyi satamaz. Geminin bulunduğu yerde mahkeme veya tahkikat yapabilecek başka bir makam yoksa kaptan hareketini haklı gösterecek bilirkişi raporu almak, buna da imkan yoksa başka deliller toplamak mecburiyetindedir. Satış açık artırma ile yapılır. (TTK mad.990)

Kaptanın kanundan doğan temsil salahiyetlerini tahdit etmiş olan donatan, kaptanın tahditlere riayetsizliğini yalnız bunları bilen kimselere karşı ileri sürebilir. (TTK mad.991)

Vekaleti olmadan donatan hesabına kendi parasından avans veren veya şahsan borçlanan kaptan donatandan tazminat isterken üçüncü şahıs hükmündedir. (TTK mad.992)

Kaptanın bu sıfatla ve kanuni salahiyetleri çerçevesi içinde, donatan adına hareket ettiğini bildirerek veya bildirmeyerek, yaptığı hukuki muamelelerle donatan üçüncü kişilere karşı hak iktisap eylediği gibi gemi ve navlun ile mesul de olur. İfasını tekeffül etmedikçe veya kanuni salahiyetleri çerçevesini aşmadıkça kaptan bu gibi muamelelerden şahsan mesul olmaz; şu kadar ki; kaptanın 972 ve 973 üncü maddelerde yazılı mesuliyetleri mahfuzdur. (TTK mad.993)

Kaptanın salahiyetleri donatan tarafından tahdit edilmiş olmadıkça kaptanın haiz olduğu salahiyetleri şümulüne mütaallik 986 - 990 ıncı maddeler hükümleri kaptanın donatan ile olan münasebetlerinde de tatbik olunur. Kaptan; geminin durumundan, yolculuk hadiselerinden, yaptığı sözleşmelerden, açılan davalardan donatana muntazam bir tarzda haber vermekle mükellef olduğu gibi hal ve zaman elverdikçe bütün önemli işlerde ve hususiyle 988 ve 990 ıncı maddelerde yazılı hallerde, yolculuğun değiştirilmesi veya kesilmesi zaruretinde ve fevkalade tamirler veya alımlarda donatandan talimat istemeye mecburdur. Kaptan fevkalade tamirleri ve alımları, elinde donatana ait kafi para bulunsa bile, ancak zaruret halinde yapabilir. Kaptan; bir ihtiyacı giderecek parayı deniz ödüncü almadan veya vazgeçilebilecek gemi teferruatı ve kumanyasını satmadan elde edemeyeceği hallerde, donatana en az zarar verecek tedbirleri almakla mükelleftir. Kaptan geminin bağlama limanına dönüşünde ve her isteyişinde donatana hesap vermeye mecburdur. (TTK mad.994)

Yükle ilgili olanların menfaatlerini korumak için kaptan yolculuğun devamında mümkün olduğu kadar yüke bakmakla mükelleftir. Bir zıyaın önüne geçilmesi veya azaltılması için hususi tedbirler alınmaya lüzum görüldüğünde kaptan, yükle ilgili olanların temsilcisi sıfatı ile menfaatlerini korumaya ve kabil oldukça talimatlarını alarak mümkün mertebe tatbike mecburdur; bunlara imkan bulunmazsa kaptan takdirine göre hareket eder ve umumi olarak yükle ilgili olanlara hadiselerden ve alınan tedbirlerden gecikmeksizin haber verir. Bu gibi hallerde kaptan, yükü tamamen veya kısmen boşaltmaya ve yükün bozulmasından veya sair sebeplerden ileri gelebilecek büyük bir zararın başka surette önüne geçilemeyeceği hallerde, satmaya yahut yükün muhafazası ve daha ileri götürülmesi için lüzumlu paraları elde etmek Maksadı ile deniz ödüncü almaya ve yük alıkonmuş veya müsadere edilmiş yahut başka bir suretle elinden çıkmışsa onu geri almak için adli ve idari makamlara veya fertlere karşı her türlü taleplerde bulunmaya ve her türlü davaları açmaya dahi salahiyetlidir. (TTK mad.995)

Yolculuğun ilk rotadan devamına umulmayan bir hal mani olursa kaptan, halin icabına ve imkan nispetinde tatbikine mecbur olduğu talimata göre yolculuğa ya başka bir rotada devam etmeye yahut bunu kısa veya uzun bir müddet için kesmeye veyahut kalkma limanına dönmeye salahiyetlidir. Taşıma mukavelesinin hükümden düşmesi halinde kaptan 1086 ıncı madde gereğince muamele yapa(TTK mad.996)

Kaptan, yükle ilgili olanların şahsi mesuliyetlerini doğuracak muameleleri 995 inci maddedeki hallerde bile, ancak hususi bir salahiyetle yapabilir. (TTK mad.997)

Kaptan, 995 inci maddede yazılı hallerden başkasında yolculuğun devamı için zaruri olmadıkça yükü karşılık göstererek deniz ödüncü almaya yahut yükün bir kısmını satmaya yahut başka suretle yük üzerinde tasarrufta bulunmaya salahiyetli değildir. (TTK mad.998)

Para ihtiyacı müşterek avaryadan ileri gelmiş olup da kaptan bunu gidermek için çeşitli tedbirler karşısında bulunursa bunlardan ilgililere en az zarar verecek olanı seçmeye mecburdur. (TTK mad.999)

TTK: Türk Ticaret Kanunu
Old 05-08-2007, 17:36   #7
Zeki

 
Varsayılan Kaptan

Müşterek avarya yoksa kaptan, yükü karşılık göstererek deniz ödüncü almaya yahut bir kısmı üzerinde satış veya başka suretle tasarruf etmeye ancak para ihtiyacının başka suretle giderilememesi veya diğer tedbirin alınmasının donatan için fahiş bir zararı mucip olması halinde salahiyetlidir. Kaptan bu hallerde bile 1160 ıncı maddenin 1 inci fıkrası gereğince yükü ancak gemi ve navlunu ile birlikte karşılık göstererek deniz ödüncü alabilir. Deniz ödüncü donatan için fahiş bir zararı mucip olmadıkça kaptan, satış yerine deniz ödüncü almak yoluna gider. (TTK mad.1000)

Kaptanın, 995, 998, 999 ve 1000 inci maddeler gereğince yaptığı hukuki muamelelerin muteber sayılması için 988 inci maddenin ikinci fıkrası hükmü tatbik olunur. (TTK mad.1002)

Kaptan; taşıtandan, yükletenden veya gönderilenden ikramiye, bahşiş, pey ve saire mükafat ve tazminat gibi her ne nam ile olursa olsun navlundan başka aldığı bütün paraları da donatanın matlubuna kaydetmeye mecburdur. (TTK mad.1003)

Kaptan, donatanın muvafakati olmaksızın kendi hesabına eşya yükletemez. Bu yasağa aykırı hareket ederse donatanın bu yüzden uğramış olduğu daha fazla zararı tazmin ettirmek hakkı mahfuz kalmak şartı ile, bu gibi yolculuklarda mümasil eşya için, yükleme yerinde ve zamanında verilmesi mutat olan navlunun en yükseğini vermeye mecburdur. (TTK mad.1004)

Aksi kararlaştırılmış olsa bile donatan tarafından kaptana her zaman yol verilebilir. Kaptanın tazminat hakları mahfuzdur. (TTK mad.1005)

İşe yaramadığından veya vazifesini yapamadığından dolayı kaptana yol verilmişse, kararlaştırılmış olan diğer bütün menfaatler de dahil olduğu halde işten çıkarıldığı güne kadar hak etmiş olduğu ücretler kendisine verilir. (TTK mad.1006)

Muayyen bir yolculuk için hizmete alınmış olan kaptan; harp, ambargo, abluka, ithalat veya ihracat yasağı yahut gemi veya yüke mütaallik umulmayan başka bir hal yüzünden yolculuğa başlanamamasından veya başlanmış iken devam edilmemesinden dolayı vazifesinden çıkarılmışsa, kararlaştırılmış olan diğer bütün menfaatler de dahil olduğu halde çıkarıldığı güne kadar hak etmiş olduğu ücreti alır. Muayyen olmayan bir müddet için hizmete alınıp muayyen bir yolculuğa başladıktan sonra yukarıdaki sebeplerden dolayı yol verilmiş kaptan hakkında da aynı hüküm tatbik olunur. Bu hallerde kaptana yol verilmesi yolculuk sırasında olmuşsa kaptan ayrıca hizmete alındığı limana parasız götürülmesini veya bunun tutarı olan tazminatın verilmesini isteyebilir. Bu kanuna göre parasız seyahat hakkı, yolculuktaki geçim masrafları ile kaptanın zati eşyasının taşınmasına da şamildir. (TTK mad.1007)

Muayyen olmayan müddet için hizmete alınıp da muayyen bir yolculuğa başladıktan sonra 1006 ncı ve 1007 nci maddelerde yazılı sebeplerden başka bir sebeple işten çıkarılan kaptan, 1007 nci madde hükmü gereğince alacağı paralardan başka Avrupa limanında çıkarılmışsa iki ve Avrupa dışı bir limanda çıkarılmışsa dört aylık ücretini de tazminat olarak alır. Ancak, alacağı tazminat yolculuğu bitirmesi halinde hak edeceği miktarı geçemez. (TTK mad.1008)

Ücret zaman itibariyle olmayıp da bütün yolculuk için götürü olarak tespit edilmişse 1006, 1007 ve 1008 inci maddelerdeki hallerde kaptana verilecek ücret miktarı, yaptığı hizmete ve eğer yola çıkmışsa geçirdiği yolculuk safhasının bütün yolculuk derecesine olan nispetine göre tayin olunur. 1008 inci maddede yazılı iki veya dört aylık miktarındaki tazminatın hesabında; yolculuğun vasati devam müddeti esas tutulur. Bu müddetin tayininde, yükleme ve boşaltma için gerekli zaman ile geminin durumu ve vasfı göz önünde tutulur (TTK mad.1009)

Gidiş geliş veya muayyen olmayan bir zaman için hizmete alınan kaptan, dönüş yolculuğu geminin bağlama limanında bitmezse, hizmete alındığı limana kadar parasız götürülmesini ve ayrıca tam ücret veya bunun tutarı tazminatın verilmesini isteyebilir. (TTK mad.1010)


Muayyen olmayan bir zaman için hizmete alınan kaptan; bir yolculuğa başlamış olduğu takdirde geminin bağlama limanına veya başka bir Türk limanına dönüp boşaltmasına kadar vazifesine devam etmeye mecburdur. Bununla beraber kaptan, çekilme ihbarı zamanında gemi bir Avrupa limanında veya Avrupa dışı bir limanda bulunduğuna göre, ilk çıkıştan itibaren iki veya üç yıl geçtikten sonra hizmetten çekilmesine müsaade isteyebilir. Böyle bir halde kaptan, yerine başkasının konulması için donatana münasip müddet bırakmak ve bu müddet içinde işine devam ve her halde başladığı yolculuğu bitirmek mecburiyetindedir. Donatan çekilme haberini alır almaz geminin dönmesini emrederse, kaptan, gemiyi geri getirmekle mükelleftir (TTK mad.1011)

Kaptan müşterek donatanlardan biri ise kendi istemeden yol verildiğinde müşterek donatanlarla yaptığı sözleşme gereğince iştirakte donatan Sıfatı ile haiz olduğu payın, diğer donatanlar tarafından, bilirkişilerce takdir edilecek değeri ile satın alınmasını isteyebilir. Kaptan muhik bir sebep olmadan bu hakkını istemekte gecikirse hakkı düşer. (TTK mad.1012)

Kaptan; hizmete girdikten sonra hastalık veya yaralanma dolayısı ile tedaviye muhtaç olur veya çalışamayacak bir hale gelirse; gemi üzerinde veya vazifenin icap ettirdiği yolculukta bulunduğu müddetçe donatan geçim ve bakım masraflarını vermekle mükelleftir. Eğer kaptan yabancı memlekette işe girmiş ve hastalık veya yaralanma hizmete girmeden evvel olmuş ve kaptan hastalıktan veya yaralanmadan dolayı yolculuğa başlamamış ise donatan yukarda yazılı masrafları vermekle mükellef değildir. Bakım hastanın bakılması ve tedaviye şamildir. Tedaviye hekime gösterme ve gemide bulunması mecburi olan veya bir limanda durulduğu esnada tedarik edilmesi kabil olan ilaç ve mutat tedavi vasıtaları ile bakım da dahildir. Donatan, yabancı memlekette kaptanın bakım ve tedavisini bir hastanede temin edebilir. Hastalıktan veya yaralanmadan dolayı yabancı memlekette kalmış olan kaptan, kendisinin ve hekimin veya deniz işleriyle uğraşan dairenin muvafakati ile bir Türk limanına gönderilebilir. Eğer kaptan muvafakatini bildirmeyecek halde olur veya haklı sebep olmaksızın rıza göstermezse bir hekim dinlendikten sonra kaptanın bulunduğu yerdeki deniz işleriyle uğraşan daire izin verebilir. Teklif edilen tedaviyi veya bir hastanede bakılmayı haklı bir sebep olmaksızın kabul etmekten kaçınan kaptan bu kaçınma müddetince parasız bakılmak hakkını kaybeder. Bu müddet geçim ve bakım için muayyen zamana dahil olur. Kaptan gemiyi Türk limanlarından birine bırakınca geçim ve bakım mükellefiyeti sona erer. Şu kadar ki, hastanın kendi haline bırakılması tehlikeli ise bakıma devam olunmak lazımdır. Kaptan hastalıktan veya yaralanmadan dolayı yabancı bir memlekette gemiyi bırakmaya mecbur kalmış ise, donatan, gemi bırakıldıktan sonraki zaman için de geçim ve bakıma borçludur. Geçim ve bakım mükellefiyeti geminin bırakılmasından itibaren 26 haftanın geçmesiyle sona erer. Şayet kaptan daha evvel memlekete iade edilir veya kendisi avdet ederse bu müddet daha evvel de sona erebilir. (TTK mad.1013)

Geçim ve bakım mükellefiyetinden dolayı kaptan ile donatan arasında çıkan ihtilaf en evvel salahiyetli deniz işleri memurluğu tarafından muvakkaten karara bağlanır. Karar, ihtiyati tedbir kararı gibi icra olunur. Eğer kaptan gemi ile memleketi limanına veya hizmet sözleşmesinin yapıldığı limana dönmezse parasız götürülmek veya muvafık bir tazminat istemek hakkını da haiz olur. Hastalanan veya yaralanan kaptan, yola çıkmamışsa hizmetin tatiline kadar, yola çıkmışsa gemiden ayrıldığı güne kadar meşrut olan diğer bütün menfaatler de dahil olmak üzere ücret alır. Bir hastanede ikamet sırasında ücret alacağına halel gelmez.Bundan başka kaptan geminin müdafaası sırasında bir zarara uğrarsa münasip ve lüzumu halinde hakim tarafından tayin edilecek bir ikramiye isteyebilir. Hastalığa veya aralanmaya, cezayı mucip bir fiili ile sebebiyet veren veya hizmeti haksız surette bırakan kaptan hakkında yukarıdaki hükümler tatbik olunmaz. (TTK mad.1013)

Kaptan hizmete alındıktan sonra ölürse, öldüğü güne kadar olan ücretini ve kararlaştırılmış diğer bütün menfaatlerini donatanın, ödemesi lazımdır. Kaptan, yolculuk başladıktan sonra ölürse, donatan cenaze masraflarını da verir. Kaptan gemiyi müdafaa ederken ölürse, donatan fazla olarak münasip bir ikramiye de vermekle mükelleftir. (TTK mad.1014)

Gemi zayi olsa bile kaptan, deniz raporunu tespit ettirmeye ve icap ettiği müddetçe donatanın menfaatlerini korumaya mecburdur. Kaptan bu müddete ait ücret ve geçim masraflarından başka 1007 nci madde gereğince parasız götürülmesini ve bunun tutarı olan tazminatı isteyebilir. Deniz İş Kanununa tabi olan bir gemide çalışan kaptanın belli bir hukuki hadiseden doğan hakları, Deniz İş Kanuniyle bu kanundan hangisinin hükümleri kaptanın daha lehine ise, o kanuna tabi olur. Kaptanın donatana karşı hastalık ve kaza sebebiyle bu kanundan doğan hakları, onun hastalanması ve kazaya uğraması hallerinde, aksine bir kanun hükmü bulunmadıkça, içtimai sigorta kanunları uyarınca kendisine fiilen sağlanmış bulunan menfaatler nispetinde düşer. (TTK mad.1015)

Kaptan yükü almak için gemiyi taşıtanın ve gemi birden çok kimselere tahsis edilmiş ise hepsinin gösterecekleri yere demirler. Yer, zamanında gösterilmemiş veya bütün taşıtanlar yer göstermekte birleşmemiş bulunur veyahut suyun derinliği, geminin selameti, mahalli nizamlar veya tesisler, verilen talimata göre hareket etmeye mani olursa kaptan mütat yükleme yerine demirler. (TTK mad.1013)

Kaptanın bilgisi olmaksızın gemiye eşya getiren kimse de 1024 üncü maddeye göre bu yüzden doğacak zararı tazmin etmekle mükelleftir. Kaptan bu gibi eşyayı tekrar karaya çıkarmaya ve gemiyi veya diğer yükü tehlikeye düşürürse icabında denize atmaya salahiyetlidir. Kaptan eşyayı gemide alıkorsa bunlar için yükleme yerinde ve yükleme sırasında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en yüksek navlunun ödenmesi lazımdır. (TTK mad.1013)

Denizde Can ve Mal Koruma hakkındaki Kanunun 12 nci maddesinin A - F bentlerinde yazılı olan tehlikeli eşya kaptanın bunlardan veya bunların tehlikeli vasıf veya mahiyetlerinden bilgisi olmaksızın gemiye getirilirse, taşıtan veya yükleten, kendilerine bir kusur isnat edilmese dahi 1024 üncü maddeye göre mesul olur. Bu halde kaptan eşyayı her zaman ve her hangi bir yerde gemiden çıkarmaya, imha etmeye veya başka suretle zararsız hale sokmaya salahiyetlidir. Kaptan eşyanın tehlikeli vasıf ve mahiyetini bildiği halde, yüklemeye muvafakat etmiş olursa eşya gemiyi veya diğer yükü tehlikeye soktuğu halde aynı şekilde hareket etmeye salahiyetlidir. Bu halde de taşıyan veya kaptan, zararı tazmine mecbur değildirler. Müşterek avarya halinde zararın paylaşılmasına dair olan hükümler mahfuzdur. (TTK mad.1026)

Taşıyanın veya acentası’nın bilgisi 1024, 1025 ve 1026 maddelerdeki hallerde kaptanın bilgisi hükmündedir. (TTK mad.1027)

Geminin tamamı taşıtana tahsis edildiğinde kaptan, gemi yükü alacak hale gelir gelmez bunu taşıtana bildirir. Yükleme müddeti ihbarın ertesi gününden itibaren işlemeye başlar. Kararlaştırılmışsa taşıyan, eşyanın yükletilmesi için "yükleme müddeti"nden fazla beklemeye mecburdur. Bu fazla müddete "Sürastarya" müddeti denir. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça yükleme müddeti için ayrıca bir para istenemez. Fakat taşıtan sürastarya müddeti için taşıyana sürastarya ücreti ödemekle mükelleftir. (TTK mad.1030)

Gemi ister basit, ister mürekkep bir yolculuk için tutulmuş olsun, taşıtan, yolculuk başlamadan önce mukaveleden cayabilir. Şu kadar ki; kararlaştırılmış olan navlunun yarısını pişmanlık navlunu olarak ödemeye mecburdur. Bu hükmün tatbikinde aşağıdaki hallerin birinde dahi yolculuk başlamış sayılır: 1. Taşıtan tarafından yükleme işinin tamamlanmış olduğu sarahaten veya zımnen kaptana bildirilmiş ise; 2. Yük tamamen veya kısmen teslim edilmiş olup da bekleme müddeti dolmuş ise, Taşıtan yükün tesliminden sonra yukarda yazılı cayma hakkını kullanırsa yükleme ve boşaltma masraflarını da ödeyeceği gibi yükleme müddetini aşan boşaltma günleri için sürastarya ücreti de verir. Yükün gemiden tekrar çıkarılması mümkün olduğu kadar çabuk yapılmak lazımdır. Bekleme müddetini aşsa bile taşıyan malın gemiden çıkarılması için beklemeye mecburdur.Bekleme müddetini aşan zaman için sürastarya ücreti ve eğer bu müddetin aşılmasından doğan zarar sürastarya ücretinden fazla ise bu fazlayı da tazminat olarak isteyebilir. (TTK mad.1040)

Kırkambar mukavelesinde taşıtan, kaptanın daveti üzerine, gecikmeden eşyayı yüklemeye mecburdur. Taşıtan gecikirse taşıyan, malların teslimini beklemekle mükellef değildir. Yolculuk, mallar tesellüm edilmeden başlamış olsa bile, taşıtan tam navlun ödemekle mükelleftir. Şu kadar ki; taşıyanın teslim edilmiş olmayan mal yerine yüklediği eşyanın navlunu indirilir. Taşıyanın, geciken taşıtandan, navlun isteyebilmesi için bunu yola çıkmadan önce taşıtana bildirmesi gerekir; bildirmezse hakkını kaybeder. Taşıyanın ihbarı hakkında 1034 üncü madde hükmü tatbik olunur. (TTK mad.1046)

Taşıyan; kırkambar mukaveleleri yaparak denizde taşımak üzere eşya kabul edeceğini ilan etmiş olup da hareket anını tespit etmemişse yükleme limanındaki mahkeme; taşıtanın müracaatı üzerine, taşıyanı veya acentesini yahut kaptanı dinledikten sonra daha ziyade gecikmesi caiz olmayan hareket gününü halin icabına göre tayin eder. Mahkeme kararı katidir. (TTK mad.1048)

Her türlü navlun mukavelelerinde taşıtan, eşyanın teslimi için gerekli müddet içinde malın taşınması için lüzumlu vesikaların hepsini kaptana vermeye mecburdur. Bu vesikalardaki bütün yolsuzluklardan ve hususiyle bunların gerçeğe uymayan beyanları ihtiva etmelerinden ileri gelen zararlardan taşıtan ve yükleten taşıyana ve yükle ilgili diğer kimselere karşı 1023 üncü madde gereğince mesuldür. (TTK mad.1049)

Kaptan yükü boşaltmak için gemiyi yükü teslim alacak olan kimsenin (Gönderilen) ve bunlar birden fazla ise, hepsinin gösterecekleri yere demirler. Yer zamanında gösterilmemiş veya bütün gönderilenler yer göstermekte birleşmemiş bulunur veyahut suyun derinliği,geminin selameti, mahalli nizamlar veya tesisler verilen talimata göre hareket etmeye mani olursa kaptan, mutat boşaltma yerine demirler. (TTK mad.1050)

Geminin tamamı taşıtana tahsis edildiğinde kaptan, boşaltmaya hazır olunca bunu gönderilene bildirir. Kaptan gönderileni tanımıyorsa boşaltmaya hazır olduğunu mahallin adetine göre ilan eder.Boşaltma müddeti, ihbarın ertesi gününden itibaren işlemeye başlar,Kararlaştırılmışsa taşıyan, yükün tesellümü için boşaltma müddetinden fazla beklemeye mecburdur (Sürastarya müddeti). Aksi kararlaştırılmış olmadıkça boşaltma müddeti için ayrı bir para istenemez. Fakat sürastarya müddeti için taşıyana sürastarya ücreti verilir. Sürastarya ücretinin miktarı hakkında 1035 inci madde hükmü tatbik olunur. (TTK mad.1052)

Gönderilen, malı almaya hazır olduğunu bildirip de riayet etmeye mecbur olduğu müddeti geçirerek yükü teslim almakta gecikirse, kaptan, gönderilene haber verdikten sonra malı bir umumi ambara veya emniyetli her hangi bir yere tevdi edebilir. Gönderilen, malı teslim almaktan imtina eder yahut 1052 nci maddede yazılı ihbar veya ilan üzerine malı teslim almaya hazır olup olmadığını bildirmez veyahut da bulunamazsa kaptan, birinci fıkrada gösterilen tarzda hareket etmek ve aynı zamanda taşıtana haber vermekle mükelleftir. Kaptanın kusuru olmaksızın gönderilenin gecikmesi veya tevdi muamelesi yüzünden boşaltma müddeti geçmiş ise, taşıyan, sürastarya ücreti isteyebilir. Bugünler sürastarya müddeti mahiyetinde olmadıkça taşıyanın uğradığı daha büyük bir zararın tazminini istemek hakkı mahfuzdur. (TTK mad.1057)

Kırkambar mukavelesinde gönderilen, kaptanın daveti üzerine gecikmeden malları teslim almaya mecburdur. Kaptan, gönderileni tanımıyorsa davet, mahalli adet üzere ilan suretiyle yapılır. Kaptanın, yükü tevdi etmek salahiyet ve mecburiyeti hakkında 1057 nci madde hükmü tatbik olunur. Bu maddeye göre taşıtana yapılması icap eden ihbar mahalli adet üzere ilan suretiyle olur. Gönderilenin gecikmesi veya tevdi muamelesi yüzünden boşaltma müddeti geçmiş olursa taşıyan sürastarya ücreti isteyebilir; daha fazla tazminat istemek hakkı mahfuzdur. (TTK mad.1058)

Gönderilen malları teslim almadan, kaptan veya gönderilen malların hal ve vaziyetini, ölçü, sayı ve tartısını tespit ettirmek maksadı ile onları mahkemeye veya salahiyetli diğer makamlara yahut bu husus için resmen tayin olunmuş eksperlere muayene ettirebilir. Mümkün oldukça diğer taraf da hazır bulundurulur. (TTK mad.1059)

Müddet üzerine kararlaştırılmış olan navlun, mukavelede aksine şart bulunmadıkça, kaptanın yükü almaya hazır olduğunu haber verdiği günü takip eden günden itibaren işlemiyle başlar. Safra ile yolculukta ise, yolculuğa hazır olduğunu haber verdiği günü Takip eden günden ve bu haber yolculuğun başlamasından bir gün evveline kadar verilmemişse geminin yola çıktığı günden itibaren İşlemi ile başlar. Sürastarya kararlaştırılmışsa müddet üzerine şart edilmiş navlun, bütün hallerde ancak yolculuğun başladığı günden itibaren işlemi ile başlar. Müddet üzerine navlun boşaltmanın tamamlandığı günden sonra işlemez. Taşıyanın kusuru olmaksızın yolculuk gecikir veya kesilirse müddet üzerine navlun 1092 ve 1093 üncü maddelerin hükümleri mahfuz kalmak üzere araya giren günler için dahi ödenir. (TTK mad.1076)

Eşya taşıma mukavelesinin hükümden düşmesi, kaptanın, geminin zıyaından sonra da yükle ilgili olanların gıyabında 995 - 997 nci maddeleri gereğince onların menfaatini korumak hususundaki vazifesini değiştirmez. Bu itibarla kaptan, acil hallerde önceden danışmaya dahi lüzum kalmaksızın halin icaplarına göre ya yükü ilgililerin hesabına başka bir gemi ile varma limanına taşımaya veyahut da yükün depo edilmesini veya satılmasını temin etmeye ve yükün taşıtılması veya depo edilmesi halinde de, gerek bunun ve gerekse yükün bakımı için lazım olan paraları elde etmek maksadı ile yükün bir kısmını satmaya veya taşıtılması halinde yükü tamamen veya kısmen deniz ödüncüne karşı rehin etmeye salahiyetli ve mecburdur. Mesafe navlunu ile taşıyanın 1069 uncu madde gereğince isteyebileceği diğer alacakları ve yükü takyideden müşterek avarya gareme payları; kurtarma ve yardım masrafları ve deniz ödüncü paraları ödenmedikçe veya temin edilmedikçe kaptan yükü elden çıkarmaya veya taşıtmak üzere başka bir gemiye teslim etmeye mecbur değildir. Birinci fıkraya göre kaptana düşen vazifelerin yapılmamasından doğacak zararlardan donatan dahi navlun ile ve gemiden bir şey kurtarılmış oldukça gemi ile mesuldür. (TTK mad.1086)

Yolculuk başladıktan sonra 1083 üncü maddede yazılı umulmayan hallerde biri çıkarsa taraflardan her biri tazminat vermekle mükellef olmaksızın mukaveleden cayabilir. Ancak 1083 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci bendinde yazılı umulmayan hallerden biri çıktığı takdirde cayma hakkını kullanmak için, gemi bir Avrupa limanında bulunuyorsa üç ay, Avrupa dışı bir limanda bulunuyorsa beş ay müddetle maniin kalkmasını beklenmesi lazımdır. Kaptan manii bir limanda bulunduğu sırada öğrenirse bu müddet haber aldığı günden; aksi takdirde kendisine haber verildikten sonra gemi ile bir limana vasıl olduğu günden itibaren hesap olunur. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça gemi, caymanın bildirildiği sırada bulunduğu limanda boşaltılır. Taşıtan, yolculuğun aşılan kısmı için 1084 ve 1085 inci maddeler gereğince mesafe navlunu ödemekle mükelleftir. Manii dolayısı ile gemi kalktığı limana veya başka bir limana dönerse mesafe navlunu, geminin varma limanına en yakın olmak üzere ulaştığı noktanın esas tutulması suretiyle tespit olunan mesafe üzerinden hesap edilir. Kaptan; yukarda yazılı hallerde de eşya taşıma mukavelesinden cayma haberi verilmeden önce olduğu gibi verildikten sonra da 995, 996, 997 ve 1086 ncı maddeler gereğince yükle ilgili olanların manfaatini korumakla mükelleftir (TTK mad.1088)

Kaptanın denizde can veya mal kurtarmak maksadiyle veyahut başka haklı bir sebeple rotadan ayrılması tarafların hak ve mükellefiyetleri üzerine tesir icra etmez ve hususiyle taşıyan bu yüzden doğacak zararlardan mesul olmaz. Medeni Kanunun ikinci maddesi hükmü mahfuzdur. (TTK mad.1091)

Yük gemiye alınır alınmaz taşıyan, yükün teslim alındığı sırada verilmiş olan muvakkat makbuz veya tesellüm konişmentosunun (Fıkra 5) iadesi mukabilinde yükletenin istediği kadar nüshada "Yükleme konişmentosu" tanzim eder.Konişmentonun bütün nüshaları aynı metinde olması ve her birinde kaç nüsha tanzim edildiğinin gösterilmesi lazımdır. Yükleten, talep üzerine, konişmentonun kendisi tarafından imzalanmış olan bir kopyasını taşıyana vermeye mecburdur. Kaptan ve donatanın bu hususta salahiyetli her hangi bir temsilcisi de, taşıyanın hususi salahiyetine lüzum kalmaksızın konişmentoyu tanzim etmeye mezundur.Yükletenin muvafakatiyle taşınmak üzere teslim alınan fakat henüz gemiye yükletilmemiş olan mallara dair de konişmento (Tesellüm konişmentosu) tanzim olunabilir. Tesellüm konişmentosuna malların ne zaman ve hangi gemiye yüklenmiş olduğuna dair şerh verildiği takdirde bu konişmento "Yükleme konişmentosu" hükmündedir. (TTK mad.1097)

Kaptan veya donatanın diğer bir temsilcisi tarafından tanzim olunan bir konişmentoda taşıyanın adı gösterilmemiş olursa donatan, taşıyan sayılır. Taşıyanın adı yanlış bildirilmiş ise beyanın doğru olmamasından doğacak zarardan gönderilene karşı donatan mesuldür. (TTK mad.1099)

Konişmentonun birden çok salahiyetli hamili aynı zamanda müracaat ederse kaptan, hepsinin talebini reddederek malları bir umumi ambara veya başka emin bir yere tevdi etmeye ve hareket tarzının sebeplerini de göstererek bunu mezkür konişmento hamillerine bildirmeye mecburdur. Kaptan hareket tarzına ve sebeplerine dair resmi bir senet yaptırmaya ve bu yüzden çıkan masrafları navlunda olduğu gibi, yük üzerinden almaya salahiyetlidir. (TTK mad.1103)
Old 16-08-2007, 22:32   #8
sekerpinam

 
Varsayılan Donatan

Donatan, gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibine denir (T.K. mad. 946/1).
"Kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına deniz ticaretinde kendisi veya kaptanı ile kullanan kimse (gemi işletme müteahhiti), üçüncü şahıslara karşı da "donatan" sayılır (T.K. mad. 946/2).
Donatan, gemi adamlarından birinin görev kusurundan doğacak zararlardan dolayı üçüncü şahıslara karşı sorumludur. Bu sorumluluk zarar miktarı kadardır (T.K. mad. 947).
Donatan, üçüncü şahsın alacağından dolayı ancak gemi ve navlun ile sorumlu olur (T.K. mad. 948). Şayet gemi adamlarından hizmet ve iş sözleşmelerinden doğan alacaklılar çıkarsa, bunlara karşı yalnız gemi ve navlun ile değil şahsen de sorumludur (T.K. mad. 949).
Donatana karşı, herhangi bir alacaktan dolayı, şahsen veya gemi ve navlun ile sorumlu oİduğuna bakılmaksızın geminin bağlama limanı mahkemesinde de dava açılabilir (T.K. mad. 950).
Old 23-08-2007, 14:13   #9
Zeki

 
Varsayılan Kaptan

Mallar, kaptan veya taşıyanın diğer bir temsilcisi tarafından taşınmak üzere teslim alınınca konişmentonun, konişmento gereğince yükü tesellüme salahiyetli olan kimseye teslimi, 1105 ve 1106 ncı maddeler mahfuz kalmak şartiyle, Medeni Kanunun 871 ve 893 üncü maddelerinde yazılı hukuki neticeleri doğurur (TTK mad.1104)

Emre yazılı bir konişmento birden fazla nüsha olarak tanzim edilmişse nüshalardan birinin hamili, konişmentonun teslimine 1104 üncü madde gereğince terettübeden neticeleri, kendisi henüz teslim talebinde bulunmadan önce bir diğer nüshaya istineden 1102 nci madde uyarınca kaptandan malları teslim almış olan kimse aleyhine ileri süremez. (TTK mad.1105)

Kaptan malları henüz teslim etmeden birden çok konişmento hamili müracaatla hamili bulundukları konişmento nüshalarına dayanarak mallar üzerinde birbirine zıt haklar iddia ederlerse, konişmentonun birden çok nüshalarını muhtelif kimselere devretmiş olan müşterek ciranta tarafından malları teslim almaya salahiyetli kılacak şekilde ilk önce ciro ve teslim edilmiş olan nüshanın hamili diğerlerine tercih olunur. Ciro edilip de başka bir yere gönderilen konşimento nüshası hakkında irsal tarihi konşimentonun hamiline teslim tarihi hükmündedir. (TTK mad.1106)

Emre yazılı bir konişmento tanzim edilmişse kaptan, yükletenin malların iadesi veya teslimi hususundaki talimatına ancak kendisine konişmentonun bütün nüshaları geri verildiği takdirde riayet eder. Gemi, varma limanına vasıl olmadan bir konişmento hamili malların teslimini talebederse aynı hüküm tatbik olunur. Kaptan bu hükümlere aykırı hareket ederse taşıyan konişmentonun salahiyetli hamiline karşı mesul kalır. Konişmento emre yazılı değilse, yükleten ve konşimentoda adı yazılı gönderilen muvafakat ettikleri takdirde, konişmentonun hiçbir nüshası ibraz edilmese dahi mallar iade veya teslim olunur. Şu kadar ki; konişmentonun bütün nüshaları geri verilmiş değilse taşıyan bu yüzden doğabilecek zararlar için önce teminat gösterilmesini istiyebilir. (TTK mad.1108)

Taşıyan ile gönderilen arasındaki hukuki münasebetlerde konişmento esas tutulur. Konişmento hususiyle taşıyanın malları 1098 inci maddenin 8 inci bendinde ve 1114 üncü maddede yazılı olduğu gibi teslim aldığına dair karine teşkil eder.

Bu hüküm:

1.Konişmentoya 1100 üncü maddenin son fıkrası uyarınca bir şerhin yazılması halinde;

2.Konişmentoya: “İçindeki belli değil” veya aynı manayı ifade eden bir şerhin yazılması şartiyle kaptana ambalajlı olarak veya kapalı kablar içinde tevdi edilmiş olan malların muhtevası hakkında; tatbik olunmaz. Taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki münasebetler navlun mukavelesinin hükümlerine bağlı kalır. (TTK mad.1110)

Yolcu kaptanın gemideki nizama mütaallik bütün talimatına uymaya mecburdur. (TTK mad.1120)

Yolculuk başlamadan önce veya başladıktan sonra vaktinde gemiye gelmiyen yolcu; kaptanın kendisini beklemeksizin yolculuğa başlamış veya devam etmiş olması halinde taşıma ücretini tam olarak vermeye mecburdur. (TTK mad.1121)

Gemiye getirilen bagaj hakkında 1021 ve 1051 inci maddelerle 1072 nci maddenin ilk fıkrası hükümleri tatbik olunur. Bagaj kaptan veya bu hususa memur edilen şahıs tarafından teslim alınmış olursa zıyaı veya hasarı halinde 1061, 1063 üncü ve 1065 - 1068 inci maddeler hükümleri tatbik olunur. Kıymetli eşya, sanat eserleri, para ve kıymetli evrak için ancak malın cinsi ve kıymeti teslim sırasında kaptana veya memur edilen şahsa bildirilmiş olduğu takdirde taşıyan mesul olur. Yolcu tarafından gemiye getirilmiş olan bütün eşya hakkında 1023-1028 inci maddelerle 1073 üncü madde hükümleri de tatbik olunur. (TTK mad.1128)

Taşıyanın yolcuları sağ ve salim olarak ulaştırma mükellefiyeti ve bu mükellefiyetin yerine getirilmemesi neticesinde yolcular ve ölümleri halinde yardımlarından mahrum kalanlar lehine doğan tazminat hakları 806 ncı madde hükümlerine tabidir. Şu kadar ki; donatanın gemi ve navlunla mahdut olarak mesul tutulmasına ait hükümler mahfuzdur. Taşıyanın yukarıki fıkra hükmüne dayanan mesuliyetini hafifleten veya kaldıran bütün şartlar hakkında 766 ncı madde hükümleri tatbik olunur. Yolcu ölürse kaptan, ölenin gemide bulunan eşyasını 807 nci madde gereğince korunmakla mükelleftir. (TTK mad.1130)

Bu kanunun tatbikı bakımından deniz ödüncü bir mukaveledir ki, onunla kaptan, bu sıfatla, kanunun kendisine verdiği salahiyetlere dayanarak bir prim temin ve gemiyi, navlunu ve yükü veya bunlardan birini yahut birkaçını rehnetmek suretiyle ödünç para alır; ödünç veren kimse alacağını ancak rehin gösterilen şeyler üzerinden tahsil eder ve bunu yalnız geminin, ödünç muamelesine sebep olan yolculuğun biteceği yere ulaşmasından sonra istiyebilir. Kaptanın aynı zamanda geminin veya yükün yahut her ikisinin tek veya müşterek maliki olması veya deniz ödüncü mukavelesini ilgililerin hususi talimatlariyle yapmış bulunması; bu kısmın hükümlerinin tatbikıne mani teşkil etmez. (TTK mad.1159)

Kaptan ancak aşağıda yazılı hallerde deniz ödüncü mukavelesi yapabilir:

1.Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada geminin, yolculuğunu, 988, 998, 999, 1000 ve 1002 nci maddeler gereğince bitirebilmesi maksadiyle;

2.Yolculuk sırasında sırf yükle ilgili olanların menfaatleri icabı yükün 995, 1002 ve 1086 ncı maddeler gereğince korunması ve ileriye taşınması maksadiyle.

Birinci fıkranın 2 nci bendindeki halde kaptan deniz ödüncü almak maksadiyle yalnız başına yükü rehnetmeye salahiyetli olduğu halde diğer bütün hallerde her ne kadar yalnız gemi veya yalnız navlun karşılığında ödünç para alabilirse de yükü ancak gemi ve navlun ile birlikte deniz ödüncüne karşı rehnedebilir.

Navlun zikredilmeksizin gemi üzerine deniz ödüncü alınmışsa navlun rehne dahil değildir. Fakat gemi ve yük üzerine ödünç alınmışsa navlun rehne dahil sayılır. Navlun üzerine deniz ödüncü, ancak navlun deniz rizikosuna maruz bulunduğu müddetçe alınabilir. Yolculuğun henüz başlanmamış olan kısmına ait navlun üzerine de deniz ödüncü alınabilir. (TTK mad.1160)

Deniz ödüncü senedinin tanziminden önce muamelenin yapılmasındaki zaruret; Türk konsolosu, bulunmadığı takdirde senedin tanzim edildiği yerdeki mahkeme ve bu da yoksa salahıyetli liman başkanlığı ve bunun da bulunmaması halinde bütün gemi zabitleri tarafından yazılı olarak tevsik edildiği takdirde kaptanın, yapmış olduğu muameleye salahiyetli olduğu kabul olunur. Bununla beraber aksi ispat olunabilir. (TTK mad.1161)

Kaptanın, deniz ödüncü muamelesine dair bir deniz ödüncü senedi tanzim etmesi lazımdır. Senet tanzim edilmezse alacaklı, ihtiyacı karşılamak üzere kaptan tarafından alelade bir kredi muamelesi yapılmış olsaydı hangi hakları haiz bulunacak idiyse yalnız bunlara sahip olur.(TTK mad.1163)

Aksi kararlaştırılmış olmadıkça deniz ödüncü senedi, ödünç verenin talebi üzerine alacaklının emrine veya sadece emre yazılı olarak tanzim olunur. Bu son halde "emre" ibaresi deniz ödüncü verenin emrine demektir. Kaptanın muameleyi yapmaya salahiyetli olmadığı veya girişmiş olduğu hudut dairesinde yapmaya salahiyetli bulunmadığı hakkındaki itiraz, senedi ciro ve teslim suretiyle iktisabedene karşı da ileri sürülebilir. (TTK mad.1165)

Kaptan deniz ödüncüne karşı rehnedilen şeylerin muhafazasını temin etmeye mecburdur. Acil sebepler olmadıkça rizikonun, deniz ödüncü veren için mukavelenin yapıldığı sırada göze alınana nazaran, artmasına veya değişmesine sebebolacak hiçbir harekette bulunamaz. Kaptan bu hükümlere muhalif hareketinden doğacak zararlardan deniz ödüncü alacaklısına karşı 973 üncü madde gereğince mesuldür. (TTK mad.1172)

Alacaklının menfaati icabetmediği halde kaptan deniz ödüncü ile ilgili yolculuğu keyfi olarak değiştirir veya bu yolculuğun rotasından keyfi olarak ayrılır yahut da yolculuk bittikten sonra deniz ödüncüne karşı rehnedilmiş şeyleri, alacaklının menfaati icabetmediği halde yeniden bir deniz rizikosuna arzederse, deniz ödüncü borcundan dolayı alacaklıya karşı, bunun rehnedilmiş olan şeyler üzerinde alacağını tahsil edemediği nispette şahsan mesul olur; meğer ki, alacaklının alacağını tamamen alamaması keyfiyeti yolculuğun değiştirilmesinden veya rotadan ayrılmadan yahut da yeni deniz rizikosundan ileri gelmemiş olsun. (TTK mad.1173)

Kaptan alacaklının alacağı ödenmeden veya temin edilmeden deniz ödüncüne karşı rehnedilen yükü tamamen veya kısmen teslim edemez; ederse, teslim edilen mallar üzerinden teslim zamanında elde edilecek menfaat nispetinde şahsan mesul olur. Alacaklının, malların teslim zamanında alacağını tamamen almış olabileceği kabul olunur. (TTK mad.1174)

Donatan, 1172, 1173 ve 1174 üncü maddelerde yazılı hallerde kaptanın hareket tarzını tayin etmiş bulunursa 973 üncü maddenin ikinci fıkrası hükümleri tatbik olunur. (TTK mad.1175)

Deniz ödüncü borcu vadesinde ödenmediği takdirde, alacaklı alacağını deniz ödüncüne karşı rehnedilen şeyler üzerinden tahsil edebilir. Bu hususta rehinin paraya çevrilmesi hakkındaki hükümler tatbik olunur. Gemi ve navlun hakkındaki takibat kaptan yahut donatana karşı yapılır; kaptan aleyhine verilen hüküm donatan aleyhine de verilmiş sayılır. Yük hakkındaki takibat, malların tesliminden önce kaptana karşı yapılır. Alacaklı deniz ödüncü dolayısiyle rehnedilen yükü hüsnüniyetle iktisabeden üçüncü şahsa karşı takibatta bulunamaz.(TTK mad.1176)

Müşterek avarya masraflarını kapatmak üzere yolculuk sırasında para bulmak lazım gelip de bu hal zarar ve masraflara sebep olmuş veya ilgililer arasında yapılacak paylaşma ayrıca masrafı icabettirmişse, mezkür zarar ve masraflar da müşterek avaryaya kabul olunur. Hususiyle yolculuk sırasında satılan malların satışından doğan ziyan, lazım olan para deniz ödüncü yolu ile alınmışsa deniz ödüncü primi, deniz ödüncünden başka bir suretle alınmışsa sarf olunan paranın sigorta primi, zararların tesbit ve tayini ve müşterek avarya hesaplarının yaptırılması masrafları müşterek avarya olarak kabul olunur. Para, borçlu masaya dahil ilgililerden herhangi biri tarafından temin olunmamışsa müşterek avaryaya giren sarfiyat için yüzde iki nispetinde bir komüsyon kabul olunur. Ancak, komüsyon hesap edilirken kaptan, zabitler ve tayfaların ücretleri ve geçim masrafları ve yolculuk sırasında yeniden tedarik edilmemiş olan yakıt ve kumanya bedelleri nazara alınmaz. (TTK mad.1195)
Old 13-09-2007, 15:37   #10
Zeki

 
Varsayılan Kaptan

Müşterek avarya hallerinde zararın tesbitinde aşağıdaki şeylerin uğradıkları hasar ve zıya, hesaba katılmaz:
1. Mütat ticari teamüllere uygun şekilde taşınmış olmayan mallar;
2. Taşıyanın acentesinin veya sair temsilcisinin haberi olmaksızın veya yükleme sırasında bile bile yanlış beyanla yükletilmiş mallar; şu kadar ki, bu gibi mallar kurtarılmış olursa müşterek avarya borcuna iştirak ederler. Yükleme sırasında hakiki değerlerinden aşağı bir değer bildirmek suretiyle yükletilen mallara arız olacak zarar ve kayıplar, bildirilen değer üzerinden tazmin olunursa da müşterek avarya borcuna hakiki değerleri üzerinden girer;
3. Kaptana usulüne göre bildirilmemiş olan kıymetli eşya, sanat eserleri, para ve kıymetli evrak. (TTK mad.1197)

Kaptan, garame payları ödenmedikçe veya 1070 inci madde gereğince temin edilmedikçe garameye iştirak eden malları teslim edemez; ederse mallar üzerindeki rehin hakkına halel gelmemekle beraber kendisi de bu paylardan şahsan mesul olur. Kaptanın hareket tarzını donatan emretmişse 973 üncü maddenin 2 nci fıkrası tatbik olunur. Tazminata hakkı olanların garameye giren mallar üzerindeki rehin hakkı bunlar namına, taşıyan tarafından kullanılır. Taşıyan bu rehin hakkını kullanırken navlundan ve sarfettiği paralardan dolayı kendisinin haiz olduğu rehin hakkına dair 1077 nci madde hükümlerine tabidir. (TTK mad.1206)

Kaptan gecikmeksizin dispeçi yaptırmakla mükelleftir; bu mükellefiyetini yerine getirmezse ilgililerin her birine karşı mesul olur. Sigortacı dahil bütün ilgililerin kaptanın dispeç yaptırmaya mecbur tutulması için kaptana ve donatana karşı dava açmak hakları mahfuzdur. Dispeç vaktinde yaptırılmazsa ilgililerden her biri ve bu arada sigortacı bunun yapılmasını istemiye ve yaptırmaya salahiyetlidir. Dispeçin yapılması talebi hadisenin müşterek avarya sayılamıyacağı ileri sürülerek dispeççi tarafından reddedilirse dispeçin yapılması lazım gelip gelmediğine ilgililerden herhangi birinin ve bu arada sigortacının müracaatı üzerine 1207 nci maddede yazılı yerdeki mahkemece karar verilir. Mahkeme evrak üzerine veya ilgilileri ve bu arada sigortacıları dinliyerek bu hususta karar verir. Bu halde, basit muhakeme usulü tatbik olunur. (TTK mad.1209)

Kaptan yolculuğa devam maksadiyle fakat müşterek avaryadan olmıyan bir sarfiyat için 1000 ve 1001 inci maddeler gereğince yükü deniz ödüncüne karşı rehnetmiş olur veya satmak veya kullanmak suretiyle yükün bir kısmı üzerinde tasarruf etmiş bulunursa yükle ilgili olanlardan birinin hakkı olan tazminatı gemi ve navlun üzerinden tamamen veya kısmen alamaması yüzünden uğrıyacağı zarar yükle ilgili olanların hepsi tarafından müşterek avarya esaslarına göre çekilir. Bütün hallerde ve hususiyle 1001 inci maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesindeki halde yükle ilgili olanlara ait zarar, 1200 üncü maddede yazılı tazminata göre tesbit olunur. Satılan mallar meydana gelebilecek, müşterek avaryaların garamesine dahi yukarda yazılı tazminata esas tutulan değer üzerinden girer. (TTK mad.1214)

Kaptanın açık mümanaatına rağmen bir gemiye yardımda bulunmuş olan kimse, kurtarma veya yardım ücreti diye bir şey istiyemez;meğer ki, mümanaatın makul olmadığı anlaşılsın. Tehlike altında bulunan geminin gemiadamları da böyle bir talepte bulunamazlar. Römorkör tarafından çekilen geminin yahut yükünün emniyet altına alınmış veya kurtarılmış olmasından dolayı kurtarma veya yardım ücreti istenebilmesi için cer mukavelesinin yerine getirilmesi mahiyetinde sayılamıyacak derecede fevkalade hizmetlerde bulunulmuş olması şarttır. (TTK mad.1224)

Bir gemi veya yükü,bir başka gemi tarafından tamamen veya kısmen emniyet altına alınır veya kurtarılırsa, kurtarma veya yardım ücreti, öteki geminin donatanı, kaptanı ve diğer gemi adamları arasında; ilk önce donatana yardım veya kurtarma yüzünden geminin uğradığı zararla işletme yüzünden yapılan fazla masraflar tazmin edildikten sonra bakıyeden vapur donatanına üçte iki, yelkenli donatanına yarısı, vapur kaptanı ve diğer gemiadamlarına altıda birer, yelkenli kaptanı ve diğer gemiadamlarına dörtte birer verilmek suretiyle pay edilir. Kaptan müstesna olmak üzere gemiadamlarına düşen miktar, herbirinin bilhassa maddi ve şahsi hizmeti gözetilerek aralarında pay edilir. Pay yolculuk bitmeden gemiadamlarına bildirilir ve her birinin payını gösteren bir cetvele göre kaptan tarafından yapılır. Pay cetveline karşı cetvelin bildirilmesinden sonra ilk varılan yerdeki mahkemeye veyahut da geminin bu yolculuktan bağlama limanına dönmesinden itibaren on gün içinde o yerdeki mahkemeye itiraz olunabilir. Mahkemece ilgililer dinlendikten sonra pay cetveli aynen veya lüzumunda değiştirilerek tasdik olunur. Bu karar katidir. Kararın bir sureti mahkemece gecikmeden donatana re'sen tebliğ edilir. Bir ve ikinci fıkralara aykırı mukaveleler hükümsüzdür. Kurtarma veya yardım işlerinin bu maksada tahsis edilmiş olan gemi veya römorkör tarafından yapılması halinde yukarki hükümler tatbik olunmaz. (TTK mad.1230)

Alacaklının alacağı tediye veya temin edilmedikçe, kaptan, malları tamamen veya kısmen teslim edemez, ederse alacaklının, teslim edilen şeylerden teslim zamanında elde edebileceği miktar nispetinde alacaklıya karşı şahsan mesul olur. Kaptanın hareket tarzını donatan emretmiş ise 973 üncü maddenin 2 nci fıkrası hükümleri tatbik olunur. (TTK mad.1233)

Deniz ödüncüne karşı kendilerine gemi rehnedilmiş olan deniz ödüncü alacaklılarının alacakları ve geminin tamamına veya bir kısmına sahip olsa bile kaptanın bu sıfatla ve gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada zaruret hallerinde 988 ve 1001 inci maddeler hükümleri gereğince yaptığı diğer kredi muamelelerinden doğan alacaklar. Bağlama limanı dışında bulunduğu sırada zaruret hallerinde ve ihtiyaçla mahdut olarak geminin bakımı veya yolculuğun başarılması için bir kredi açmaksızın, kaptana bu sıfatla verilmiş levazımdan veya yapılmış hizmetlerden doğan alacaklar da bu hükümdedir; Kaptanın hususi bir vekaletle değil sırf kaptan sıfatiyle haiz bulunduğu kanuni salahiyetine (Madde 948, fıkra 1, bent 1) dayanarak yaptığı hukuki muamelelerden ve donatan tarafından aktedilmiş olup ifası kaptana düşen bir mukavelenin yerine getirilmemesinden yahut noksan veya fena ifasından doğan (Madde 948, fıkra 1, bent 2) ve yukarki bentlere girmiyen alacaklar; (TTK mad.1235)

Gemi alacaklıları, gemi ve navlun (Deniz serveti) üzerinden haklarını İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre alırlar. Şu kadar ki;
1. İcra ve İflas Kanununun rehinle temin edilmiş alacaklar için ihtiyati haciz istenmiyeceğine dair olan hükmiyle rehin paraya çevrilmeden iflas yoliyle takip yapılmasına engel olan hükmü burada tatbik olunmaz.
2. Dava veya takip donatana karşı olabileceği gibi, gemi bağlama limanında bulunsa bile, kaptana karşı da olabilir. Kaptan aleyhine verilen hüküm veya kesinleşen takip donatana saridir.
3. Mücerret gemi teferruatının veya gemi siciline kayıtlı bulunmıyan gemilerin satışı ile navlun alacağının devri hakkında İcra ve İflas Kanununun 112-121 inci maddeleri hükümleri tatbik olunur. (TTK mad.1242)

( Değişik birinci fıkra*:20/4/2004 – 5136/6 md.) Geminin;
1. Yurt içinde cebri icra yoluyla,
2. Türkiye genelinde tirajı en yüksek beş gazete arasından iki ayrı gazetede üç gün ara ile iki kez ilânen tebligat yapılmak suretiyle gemi alacaklılarının satıştan haberdar edilmeleri kaydıyla yurt dışında cebri icra yoluyla,
3. Kaptan tarafından 990 ıncı madde hükmü gereğince kanunî yetkisine dayanarak zorunlu hallerde,
Satılması durumunda gemi alacaklılarının gemi üzerindeki rehin hakları kalkar. Satış bedeli alıcı tarafından henüz ödenmediği veya kaptanın yahut acentenin elinde bulunduğu müddetçe gemi alacaklıları için gemi yerine geçer. Gemi ipoteği hakkındaki hususi hükümler mahfuz kalmak üzere 1 inci fıkra hükümleri gemi üzerindeki diğer rehin haklarına da tatbik olunur. (TTK mad.1245)

Aynı yolculuğa ait alacaklarla 1248 inci madde gereğince aynı yolculuğa ait sayılan alacaklar aşağıdaki sıraya göre ödenir:
1. Gemi, seyrüsefer ve liman resimleri (Madde 1235, bent 2);
2. Gemiadamlarının hizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacakları (Madde 1235, bent 3);
3. Kılavuz ücretleriyle kurtarma, yardım, fidye ve itiraz ücret ve masrafları (Madde 1235, bent 4), geminin müşterek avarya garame borçları (Madde 1235, bent 5), zaruret hallerinde kaptanın giriştiği deniz ödüncü muamelesinden ve diğer kredi muamelelerinden doğan alacaklarla bu mahiyette sayılan alacaklar (Madde 1235, bent 6);
4. Yük ve bagajın teslim edilmemesinden veya hasara uğramasından doğan alacaklar ile yolcu veya mal taşıma akitlerinin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemiş olmasından doğan peşin ödenmiş navlunun geri alınması dahil diğer bütün alacaklar (Madde 1235, bent 7);
5. 1235 inci maddenin 8 ve 9 sayılı bentlerinde yazılı alacaklar.(TTK mad.1249)

Yukarki maddenin 1,2, 4 ve 5 inci bentlerinde gösterilen alacaklardan aynı bent içinde bulunanları aynı sıradadırlar. Aynı maddenin 3 üncü bendinde yazılı alacaklar arasında sıra, doğuş tarihlerine göredir; aynı zamanda doğanların sırası birdir. Kaptan aynı zaruret icabı olarak birden çok muamele (Madde 1235, bent 6) yapmış olursa, bunlardan doğan alacaklar aynı zamanda doğmuş sayılır. 1249 uncu maddenin 3 üncü bendinde yazılı olanlardan daha önce doğmuş olan alacakları ödemek için kaptan tarafından yapılan kredi muamelelerinden ve bilhassa deniz ödüncü mukavelelerinden çıkan alacaklarla bu gibi önceki alacakları tanıma veya tecdit yahut bunların vadesini uzatma maksadiyle yine kaptan tarafından yapılan mukavelelerden doğan alacaklar, kredi muamelesi veya mukavele yolculuğa devam etmek için zaruri bulunmuş olsa bile ancak önceki alacağın haiz olduğu rüçhan hakkından istifade eder. 1235 inci maddenin 10 uncu bendinde yazılı alacaklar, doğuş tarihlerine bakılmaksızın diğer bütün gemi alacaklılarından sonra gelir. (TTK mad.1250)
Old 13-09-2007, 17:45   #11
uye 18849

 
Varsayılan

devamını da getiriseniz çok seviirim.Çalışmalarınızdan dolayı sizi tebrik eder saygılarımı sunarım.
Old 14-09-2007, 16:06   #12
Zeki

 
Varsayılan Kaptan

Gemi alacaklılarının navlun üzerindeki rehin hakkı (Madde 1237), ancak navlun henüz ödenmediği veya kaptan yahut acentanın elinde bulunduğu müddetçe hüküm ifade eder.1247 ila 1250 nci maddeler hükümleri bu rehin hakkına da tatbik olunur. Navlun alacağının devri halinde, gemi alacaklılarının rehin hakkı, navlun henüz ödenmediği veya parası kaptanın yahut acentanın elinde bulunduğu müddetçe devralana karşı da ileri sürülebilir (TTK mad.1251)

Navlundan, deniz ödüncü paralarından, müşterek avarya garame payından ve kurtarma veya yardım ücret ve masraflarından dolayı (1077, 1159, 1204 ve 1232 nci maddeler gereğince) yükü takyideden rehin haklarından navluna ait olanın derecesi, bütün diğerlerininkinden sonra gelir. Bu sonunculardan yeni doğanı daha önce doğana takaddüm eder; aynı zamanda doğanların sırası ise birdir. Kaptanın aynı zaruret icabiyle yapmış olduğu muamelelerden doğan alacaklar, aynı zamanda doğmuş sayılır. Müşterek avarya haliyle hukuka aykırı hareketlerden doğan zıya ve hasar hallerinde 1256, kaptan tarafından bir zıyaın önüne geçilmesi veya azaltılması için 995 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre yapılan satış halinde 1245 ve hesabına satış yapılmış olan kimse satış bedelini almışsa 1254 üncü maddeler hükümleri tatbik olunur. (TTK mad.1258)

Gemi alacakları hakkındaki müruruzaman, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak:
1. 1235 inci maddenin 3 üncü bendinde yazılı gemiadamlarının alacakları hakkında hizmet veya iş münasebetinin bittiği tarihten;
2. 1235 inci maddenin 5 inci bendinde yazılı gemiye düşen dispeç raporiyle tesbit edilmiş bulunan müşterek avarya garame paylarından doğan alacaklar hakkında dispeç raporunun tasdikına ait kararın kesinleşmesinden, ilgililer tarafından dispeç yapmaya mecbur tutulması için kaptan veya donatana karşı açılacak davalar veya 1209 uncu maddenin ikinci fıkrasındaki salahiyetin kullanılması hakkında, müşterek avarya hareketinden sonra geminin 1207 nci madde hükmünce dispeçin yapılması lazımgelen yere vardığı tarihten;
3. 1235 inci maddenin 7 ve 9 uncu bentlerinde yazılı malların veya bagajın hasarlanmasından veya geç teslim edilmesinden doğan alacaklar hakkında malların teslimi tarihinden, malların teslim edilmemesinden doğan alacaklar hakkında onların teslim edilmiş olmaları gereken tarihten;
4. Gemiadamlarından birinin kusurundan doğup 1235 inci maddenin 9 uncu bendinde yazılı ve fakat bu maddenin 2 nci bendine girmiyen alacaklar hakkında ilgilinin zararı öğrendiği tarihten, gemilerin çatmasından yahut 1220 nci maddeye giren bir hadiseden doğan tazminat alacakları hakkında ise hadisenin meydana geldiği tarihten;
5. Kurtarma ve yardım masraf ve ücretlerinden doğan alacaklar hakkında, kurtarma ve yardım işinin bittiği tarihten; itibaren işlemiye başlar. Gemiadamlarının avans veya taksit ödenmesini isteme hakları birinci bentte bildirilen müruruzaman başlangıcını değiştirmez. Kaptanın veya diğer gemi adamlarının hizmet veya iş akitlerinden doğan ücret alacakları kendileri tarafından sigorta ettirilemez.(TTK mad.1341)

Sigortalının fiili veya talimati veya muvafakatiyle yolculuğun bağlaması veya bitirilmesi gecikir veya gemi sigorta akdi ile tesbit edilen rotadan ayrılır veya sigorta akdiyle tesbit olunmuş rotaya dahil sayılamıyacak olan bir limana uğrar yahut sigortalı diğer her hangi bir şekilde rizikonun artmasına veya değişmesine sebep olursa ve bilhassa riziko durumu hakkındaki hususi vaitlerini yerine getirmezse, rizikonun artmış veya değişmiş olmasından sonra meydana gelen kazadan sigortacı mesul olmaz.
Birinci fıkra hükmü aşağıda yazılı hallerde tatbik olunmaz:
1.Rizikonun artması veya değişmesinin sonraki kaza üzerine hiçbir tesiri olmadığı halin icabından anlaşılırsa;
2.Sigortacı için riziko başladıktan sonra rizikonun artması veya değişmesine bir zaruret hali sebep olmuşsa (Meğer ki, bu zaruret hali sigortacının üstüne almadığı bir rizikodan doğurmuş olsun);
3.Kaptan insaniyet düşüncesiyle rotadan ayrılmak mecburiyetinde kalmışsa; (TTK mad.1373)

Mukavele yapılırken kaptanın ismen gösterilmesi, geminin o kaptan tarafından idaresini vadetme sayılmaz. (TTK mad.1374)

Sigortalının bir zarar için kaptan veya başka kimseden tazminat istemek hakkı olsa bile, sigortacı bu zararı tazmin etmekle mükelleftir. Sigortalı zararın tazminini önce sigortacıdan istiyebilir. Bununla beraber sigortalı, tazminat isteme hakkının müessir surette takibi için sigortacıya lüzumlu olabilecek yardımda bulunmaya ve bu hakkı emniyet altına almak maksadiyle navlunu* ödemeyip alıkoymaya, gemiyi haczettirmeye veya başka münasip bir şekilde, masrafı sigortacıya ait olmak üzere, 1378 inci madde gereğince halin icaplarına göre gerekli olan tedbirleri almaya mecburdur. (TTK mad.1381)

Sigortacının harb rizikolarını üstüne almıyacağı ve diğer rizikolar için de sigortanın yalnız harb yüzünden bir engel çıkmasına kadar süreceği kararlaştırılmış hususiyle "Harb manileri frankodur" kaydı poliçede yazılmışsa sigortacı için riziko; harb rizikosunun yolculuk üzerinde tesir etmeye başladığı, bilhassa yolculuğun başlaması veya devamı harb gemileri, korsanlar veya abluka yüzünden sekteye uğradığı veya harb rizikosunu bertaraf etmek için geciktirildiği gemi böyle bir sebeple yolunu değiştirdiği veyahut da kaptan harb yüzünden gemiyi artık serbestçe idare edemez hale düştüğü anda biter.(TTK mad.1407)

Kaptan, gemi adamlarının ve gemide bulunan diğer şahısların disiplin amiridir. Kaptan bu salahiyetinin kullanılmasını ancak güverte zabitlerinin başı olan kimse ile çarkçıbaşıya kendi hizmet sahaları ile mahdut olmak üzere bırakabilir. Kaptan, gemi hizmetlerinin gereği gibi görülmesi için veya gemide emniyet veya inzıbatı temin maksadiyle disiplin salahiyetine dayanarak lüzumlu her türlü tedbire başvurabilir;hususiyle halin icabına uygun olmak şartiyle gemi adamları ve gemide bulunan diğer şahıslar üzerinde cebir kullanmıya, itaatsizlikte ısrar edenleri uygun bir yere kapatmaya veya gemiden uzaklaştırmaya, üzerlerini ve eşyalarını aramaya, gemi adamlarının eşyalarını muhafaza altına alıp kendilerine vermemeye, vazife görmemek maksadiyle gemiden kaçanları zaruret halinde zorla gemiye getirtmeye salahiyetlidir. Kaptan, disiplin salahiyetine dayanarak vereceği emirlerin yerine getirilmesinde veya alacağı tedbirlerde, zabıta ve ihtiyaç halinde, askeri kuvvetler kendisine derhal yardım etmekle mükelleftir. Kaptan, yukarıki hükümler gereğince aldığı tedbirleri, imkan bulur bulmaz sebepleriyle birlikte gemi jurnaline yazar.(TTK mad.1467)

Gemi adamları kaptan,gemi zabitleri ve diğer amirleri tarafından verilen hizmet emirlerini hiçbir itiraz ileri sürmeksizin derhal ve harfiyen yerine getirmek ve gemi hizmetlerini ilgilendiren bütün hususlar ve bu arada diğer gemi adamları hakkında bildiklerini doğru ve tam olarak bildirmek mecburiyetindedirler.(TTK mad.1468)

Aşağıda sayılan suçlardan birini işliyen gemi adamları, kaptan veya donatanın şikayeti üzerine on beş günden bir yıla kadar hapse ve en az iki aylık ücretleri tutarınca ağır para cezasına ve hapis müddeti kadar meslek ve sanatı ifadan memnuiyet cezasına mahküm edilirler. Şu kadar ki,memnuiyet cezası iki aydan aşağı olamaz:
1.Gece nöbetlerini hiç veya gereği gibi tutmamak;
2.Kaptan, gemi zabitleri veya diğer amirlerin hizmet emirlerini yerine getirmemek;
3.İzin almadan gemiden çıkmak veya izin müddeti bittiği halde haklı bir mazeret olmaksızın gemiye dönmemek;
4.Müsaade almadan gemiden şahsına veya başkalarına ait eşyayı çıkarmak veyahut gemiye gizlice yük, eşya veya insan sokmak;
5.Hizmet sırasında sarhoş bulunmak;
6.Kumanyayı israf etmek veya salahiyeti olmadan satmak veya saklamak veyahut yok etmek;
7.Hizmetten kaçınmak maksadiyle saklanmak;
8.Gemide emniyet veya inzıbatın temini, itaatsizliklerin önlenmesi veya bastırılması için istekte bulunmalarına rağmen kaptana, gemi zabitlerine veya diğer amirlerine yardımda bulunmamak;
9.Gemi aksamını, aletleri veya cihazları istiyerek hasara uğratmak veya geminin makine ve bilcümle alet veya cihazlarının normal surette işlemelerini bozacak veya aksatacak çarelere başvurmak;
10.Kaptan veya diğer gemi adamlarını vazife görmemeye teşvik etmek veya onların vazife görmelerine tehdit,menfaat vaadi veya diğer her hangi bir suretle engel olmak;
11.Gemi hizmetlerinin esaslı şekilde aksaması neticesini doğurmuş olan ve yapmaması gereken ve yukarıki bentler şümulüne girmeyen bir hareketi bilerek yapmak veya ihmal edilmesi aynı mahiyette bulunan ve yapması gereken bir hareketten bilerek kaçınmak. Birden fazla gemi adamının anlaşarak aynı fiili işlemeleri halinde ceza yarısı kadar artırılır. Şikayette bulunan, şikayetini hüküm kesinleşinceye kadar her zaman geri alabilir.(TTK mad.1469)
Old 14-09-2007, 16:42   #13
Zeki

 
Varsayılan Kaptan

Bir gemi adamına veya gemideki diğer bir kimseye karşı disiplin salahiyetini kötüye kullanan kaptan veya gemi zabitleri, şikayet üzerine on beş günden bir seneye kadar hapis ve en az iki aylığı tutarında ağır para cezasiyle cezalandırılırlar. Gemi hizmetlerinin esaslı bir şekilde aksaması neticesini meydana getirebilecek mahiyette bulunan ve yapmaması gereken bir hareketi bilerek yapan veya ihmal edilmesi aynı mahiyette bulunan ve yapması gereken bir hareketten bilerek kaçınan veya yukarıki maddede yazılı suçların işlenmesine göz yuman veyahut bunlara iştirak eden kaptan donatanın şikayeti üzerine yukarıki maddedeki cezaya mahküm edilir.(TTK mad.1470)

Gemi yabancı bir memlekette veya denizde bulunduğu sırada gemi adamlarından veya gemideki diğer kimselerden birisinin her hangi bir suç işlemesi halinde kaptanın seçeceği gemi zabitleri ve diğer itimada değer kimselerle suçun ispatına yarıyacak bütün delilleri doğru ve tam olarak tesbit etmeye, toplamaya, delillerin zıyaa uğramaması için mümkün olan bütün tedbirleri almaya ve hususiyle şahıslar üzerinde veya eşyalarında gerekli aramaları yapmaya, gerekli kimseleri dinleyip sözlerini zapta geçirmeye, suç yerinin durumunu tesbit etmeye, suç vasıtalarını saklamaya mecburdur. Kaçması veya delilleri yok etmesi veya delillerin gereği gibi toplanmasına engel olması tehlikesi mevcut olduğu takdirde kaptan maznunu tevkif edebilir. Kaptanın bu madde hükmünce yapması gerekli olan tahkikat işlerinde gerek gemi zabitleri ve diğer itimada değer kimseler, gerekse gemide bulunan bütün diğer şahıslar kaptanın emirlerini yerine getirmeye, sorduklarına doğru ve tam olarak cevap vermeye mecburdurlar. Bu mecburiyeti yerine getirmiyen gemi adamları 1469 uncu maddede gösterilen cezalar ile, diğer kimseler ise 100 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasına mahküm edilir. Bu maddede gösterilen suçları işliyenler re'sen takip olunur.(TTK mad.1472)


Türk harb sefineleri ve ticaret ile münasebeti olmayıp Hükümete ait bulunan sair gemiler munhasıran hizmetlerine ait işler için Türk limanları arasında seyrüsefer ettikleri ve hiçbir bulaşık limana uğramadıkları ve yolcu, asker ve sair eşhas nakleylemedikleri takdirde Türk limanlarına girip çıktıkları zamanlar sıhhi muameleye tabi değildirler. Fakat gemi içinde sari hastalık zuhur ettiği takdirde bu gemilerin kaptanları muvasalat limanlarındaki hudut ve sahiller sıhhat memurlarına haber vermeğe mecburdurlar. Bu takdirde tıbbi muayene yapılmadan ve serbest pratika verilmeden kara ile ihtilat edemezler. 37 nci maddede zikredilen hastalıklarla bulaşık limanlardan gelen bu nevi gemiler sair ticaret sefineleri hakkındaki hükme tabidirler. (UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU mad.44)

Hudutlar ve Sahiller Sıhhat Umum Müdürlüğü hizmetlerine ait olan resimler ve tathir, tephir, tahaffuzhane masrafları ve kanuna muhalif hareket eden gemi kaptanlarından alınması icap eden para cezası mahsus kanuna tevfikan tahsil olunur. (UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU mad.53)

Deniz veya nehirlerde seyrüsefer eden her nevi sefinelerde 57 nci maddedeki vakalardan biri zuhur ettiği takdirde geminin kaptan ve reisi ilk limanda vakayı hükümete haber vermeğe mecburdur. (UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU mad.62)

Ecnebi memleketlerden gelen her vapur kaptanı sıhhi muamele esnasında hudutlar ve sahiller sıhhat memurlarına limına çıkacak yolcuların ve kara ile ihtilat edecek taifenin ve topluca ve kafile halinde Türkiyeye gelmek üzere bulunan eşhasın isimlerini bildiren bir liste verecek ve bunların içinde hasta mevcut olduğu takdirde gemi tabibinin tasdikiyle musap olduğu veya musabiyetinden şüphe edildiği hastalık bildirilecektir. (UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU mad.137)

Gemi tabipleri musaddak bir defter tutarak her seferdeki sıhhi vakaları hastalananların esami ve hastalıklarını ve yapılan tedaviyi umumiyetle geminin sıhhi hallerini kayıt ve imza ve kaptana tasdik ettirir. Bu defter seferden mebde limanına avdette orada sahiller sıhhi işlerine nezaretle mükellef memurlara ibraz olunur. (UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU mad.143)

Gerek uzun sefer yapan ve gerekse limanlar dahilinde veya kısa mesafeler içinde veya nehirlerde işleyen her nevi merakıp, sahiller sıhhi işlerine nezaretle mükellef memurlar tarafından murakabeye tabidir. Gemilerin kaptanları veya reisleri sari ve salgın hastalıkların zuhuruna mani olmak üzere gerek gemilerde ve gerekse mürettebata tatbikına bu makamlarca lüzum gösterilecek tedbirlere riayetle mükelleftir. (UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU mad.145)

138 inci maddedeki şeraite muvafık olmayan gemilerin kaptanları , Gemi Sağlık Resmi Kanununda yer alan para cezalarının on katı idarî para cezasıyla cezalandırılır. Eğitimli ve deneyimli sağlık personelinin tavsiyeleri göz önüne alınarak, sağlık tavsiyelerine göre hasta veya yaralıya verilecek ilacın sorumluluğu gemi kaptanına aittir. (UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU mad.293)
Old 29-09-2007, 13:14   #14
Zeki

 
Varsayılan Kaptan

İstanbul ve Çanakkale Boğazları'na girecek bütün gemiler,
a) Bayrağını taşıdıkları ülkenin mevzuatına ve uluslararası kurallara göre denize elverişli olacaktır.
b) Gemi kaptanları 6 ncı Maddenin (b) bendinde belirtilen Seyir Planı II'yi vermeden önce, gemilerin teknik bakımdan aşağıda belirtilen koşullara uygun olduğunu saptayacak ve bu durumu jurnallerine yazacaklardır.
1) Ana yürütme makine ve yardımcıları çalışır durumda olacak ve her an manevraya hazır bulundurulacaktır.
2) Acil durum jeneratörleri her an devreye girebilecek durumda olacaktır.
3) Ana ve yedek dümen donanımı ile pusula ve radar normal çalışır durumda olacaktır.
4) Köprü üstü pervane devir sayısı, dümen ve pervane dönüş açısı göstergeleri çalışır ve ışıklandırılmış durumda olacaktır.
5) Seyir fenerleri, gemi düdüğü çalışır durumda ve köprü üstü teçhizatı tamam durumda olacaktır.
6) Köprü üstü ile baş, kıç, dümen ve makine dairesi arasındakiler başta olmak üzere, tüm gemi iç haberleşme sistemleri ve alarmları işler durumda olacaktır.
7) VHF cihazı veya cihazları iyi çalışır durumda olacaktır.
8) Işıldak ve iyi durumda en az bir dürbün, köprü üstlerinde, gece ve gündüz her an kullanıma hazır olacaktır.
9) Irgat ve donanımı çalışır durumda ve her iki demir fundaya hazır olacak, başında personel bulundurulacaktır.
10) Gemilerde baş ve kıçta kullanılmaya hazır birer yedekleme halatı ve elinceleri ile roket tüfeği ve savloları bulundurulacak, tehlikeli yük taşıyan gemilerde ise, bunlara ilaveten baş ve kıç tarafta birer özel yedekleme tel halatı kullanılmaya hazır bulundurulacaktır.
11) Gemi, manevrayı ve dümen tutmayı olumsuz etkileyecek kadar kıçlı olmayacak ve hiçbir gemi Türk Boğazları'na girişlerinde başa trimli olmayacaktır.
12) Gemi, olanaklar elverdiği sürece pervanesi tamamen su düzeyinin altında kalacak şekilde trimlendirilmiş olacak ve zorunlu hallerde su düzeyinin üstünde kalan pervane kanadı kısmı pervane çapının % 5'ini geçmeyecektir.
13) Gemi, köprü üstünden bakıldığında, pruva ve ilerisindeki alanının kolayca görülebileceği biçimde trimlendirilmiş ve yüklenmiş olacaktır.
14) Bu Tüzük ve Tüzük ile ilgili notik neşriyatlar ve son düzeltmeleri yapmış Türk Boğazları'na ait seyir haritaları gemide bulundurulacaktır.
15) Gemiler, Gemiadamlarının Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Standartları Hakkındaki Uluslararası Sözleşmeye (STCW/78–95) uygun personelle donatılmış olacaktır.
16) Gemiler olası bir kaza veya yangın durumunda, müdahale ve mücadele için gerekli önlemleri alarak, uygulanacak plan ve programları hazırlayacak, bununla ilgili ekipmanı çalışır durumda bulunduracaklardır.
Yukarıda sayılan koşulları taşımayan gemilerin kaptanları, Trafik Kontrol Merkezine durumlarını bildireceklerdir. İdare, bildirimde bulunması gerektiği halde bulunmadığı saptanan gemiler için de 7 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri uygulayacaktır. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.5)

a) Seyir Planı-1 : Tehlikeli yük taşıyan gemilerle, 500 GT ve daha büyük gemilerin kaptan, donatan yada acentaları İstanbul Boğazı yada Çanakkale Boğazı'na girişten en az 24 saat önce, Trafik Kontrol Merkezine yazılı olarak şekli IMO standartlarına göre İdare'ce belirlenmiş Seyir Planı I vereceklerdir.
Trafik ayırım şeritleri içinde seyretme güçlüğü olan gemiler Seyir Planı I Raporunu 25 inci Maddede belirtilen süreler içinde vereceklerdir.
Marmara Limanlarından kalkacak tehlikeli yük taşıyan gemilerle, 500 GT ve daha büyük gemiler ise Seyir Planı I'i kalkışlarından en az 6 saat önce vereceklerdir.
b) Seyir Planı-II: (SP-I)'i vermiş olan ve teknik bakımdan gemisinin 5inci maddeye uygun durumda olduğunu saptayan gemi kaptanları, İstanbul veya Çanakkale Boğazına girişten 2 saat önce, yada 20 mil kala (hangisi önce gerçekleşirse) VHF ile Trafik Kontrol İstasyonuna şekli IMO standartlarına göre, İdarece belirlenmiş Seyir Planı II'yi vereceklerdir.
Gemiler Seyir Planı-II'yi verdikten sonra, Trafik Kontrol İstasyonu tarafından verilecek bilgiyi göz önünde tutarak hareket edecekler, Seyir Planı II'yi verdiklerini ve Boğaz trafiği ile ilgili aldıkları bilgiyi jurnallerine yazacaklardır.
c) Mevki Raporu: Boğazlar'a girecek boyu 20 metre ve daha büyük gemiler, Boğaz girişlerine 5 mil kala VHF ile giriş tarafındaki Trafik Kontrol İstasyonuna kendilerini tanıtacak bilgileri içeren, şekli IMO standartlarına göre İdarece belirlenmiş Mevki Raporunu vereceklerdir.
d) Çağırma Noktası Raporu: İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı'ndan geçiş yapan boyu 20 metre ve daha büyük gemiler, VHF ile ilgili Trafik Kontrol İstasyonuna içeriği IMO standartlarına uygun Çağırma Noktası Raporunu İdare'ce belirlenmiş mevkilerde vereceklerdir. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.6)

Türk Boğazları'na girmeden önce, seyir cihazı arızaları da dahil olmak üzere herhangi bir teknik nedenle güvenli seyir yapma yeteneğini kaybeden gemiler; telefon, faks yada VHF ile durumlarını Trafik Kontrol Merkezine bildireceklerdir.
Trafik Kontrol Merkezi; birinci fıkra uyarınca bildirimde bulunan gemiye ve durumu 5 inci Maddenin son fıkrasına uyan gemiye sörvey ve onarım işleriiçin demirde bekleyeceği yeri en kısa zamanda bildirecektir. Sörvey ve onarım işleri ve elde edilen sonuçlar hakkında bilgi verilen Merkez, bu bilgileri değerlendirerek ya geminin olağan geçiş yapabileceğini yada güvenli geçişiçin belirli tedbirler alınmak suretiyle geçiş yapabileceğini ilgili geminin kaptanına bildirir.(Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.7)


Türk Boğazları'ndan kılavuz kaptan alarak geçen gemiler gündüzleri (H) sancağını çekeceklerdir. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.8)

Gemi kaptanları, İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndan geçinceye kadar köprü üstü, harita kamarası ve kırlangıçlara görevlilerden başkasının girmesini önleyecek ve görevlilerin kumanda etme, çevreyi izleme ve gözlemlerini zorlaştırmayacak gerekli önlemleri alacaklardır. İstanbul ve Çanakkale Boğazları'nda seyreden gemilerde, ana makine kontrol istasyonu, makine dairesinde veya dışında da olsa ana makinenin başında yetkilipersonel bulunacaktır. İstanbul ve Çanakkale Boğazları'nda seyreden gemilerde, dümen elle tutulacak ve dümen tutmak için otomatik pilot aygıtı kullanılmayacaktır. Yedek dümen donanımı her an kullanılmaya hazır olacak ve başında görevli bulunacaktır.(Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.11)

İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndan geçerken kaza, arıza, zorunlu demirleme gibi bir nedenle uğraksız geçişi bozulan gemi, Trafik Kontrol İstasyonuna hemen bilgi vererek tavsiye ve talimat isteyeceklerdir.İlgili Trafik Kontrol İstasyonunca kendilerinin ve çevrenin güvenliğini sağlayacak önlemler tamamlandıktan sonra kılavuz kaptan alacaklar ve geçişin tamamlanması için öngörülenleri yerine getireceklerdir. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.15)

Denizde Çatışmayı Önleme Sözleşmesinde tanımı yapılan "kumanda altında bulunmayan tekne" ile "manevra kabiliyeti sınırlı tekne"nin İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndan geçmesi İdarenin özel iznine bağladır. Bir gemi, İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndan geçerken "kumanda altında bulunmayan tekne" konumuna düşerse, gemi kaptanı derhal bu durumu Trafik Kontrol İstasyonuna bildirecek ve kendilerine verilen talimata uyacaktır. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.16)

Trafik düzeninin uygulanabilmesi bakımından demirlemek isteyen gemilerin demirleme yerleri aşağıda belirtilmiştir.
a) İstanbul Boğazı Kuzey Girişi demirleme yerleri (Ek2)'dedir.
b) İstanbul Boğazı Güney Girişi demirleme yerleri (Ek3)'dedir.
c) Çanakkale Boğazı Kuzey Girişi demirleme yerleri (Ek4)'dedir.
d) Çanakkale Boğazı İçi, Karanlık Liman demirleme yeri (Ek5)'de dir.
e) Çanakkale Boğazı Güney Girişi demirleme yerleri (Ek 6)'dadır.
İdare demirleme yerleri için tahsisli demirleme mevkileri tesis edebilir.

a, b, c ve d bentlerinde sayılan demir yerlerine kılavuz kaptanla demirlenir ve kalkılır. Gemiler, belirtilen demirleme yerlerinde saldıkları zaman demirleme yeri alanının sınırları dışına taşmayacak şekilde demirleyeceklerdir.
Bu demirleme yerlerinin sahilden itibaren 2.5 gominası içinde demirlemek yasaktır. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.23)

a)Boyları 150–200 metre ve/veya su çekimleri 10–15 metre arasında olan gemiler SP–1 raporunu Türk Boğazları'na girmeden en az 24 saat önce, Boyları 200–300 metre ve/veya su çekimleri 15 metreden daha büyük olan gemiler SP–1 raporunu Türk Boğazları'na girmeden en az 48 saat önce; Trafik Kontrol Merkezine vereceklerdir.
b)Boyları 300 metre ve daha büyük olan gemilerin donatanı yada işleticisi tarafından, seferlerin planlanması aşamasında İdareye, gemi nitelikleri ve yükü hakkında bilgi verilecektir. Trafik Kontrol Merkezi ve gerektiğinde İdare, gemiler hakkındaki bu bilgilere dayanarak, gemilerin boyutları ve manevra yeteneği de dahil bütün özelliklerini, Türk Boğazları'nın morfolojik ve fiziksel yapısını, mevsim şartlarını, can, mal ve çevre güvenliğiyle deniz trafiğini göz önünde bulundurarak, Türk Boğazları'ndan güvenli bir geçişi sağlamak için gerekli olan şartları ve varsa tavsiyelerini ilgili geminin donatanına, işletenine yada kaptanına bildirir: bahse konu gemilerden geçiş için gerekli şartları taşıyanlar en az 72 saat önceden SP–1 Raporunu vereceklerdir. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.25)

Türk Boğazları'ndan Geçiş Yapmak İsteyen
a) Nükleer güçle yürütülen gemiler,
b) Nükleer yük veya atık taşıyan gemiler,
c) Tehlikeli ve/veya zararlı yük veya atık taşıyan gemiler, seferlerinin planlanması aşamasında ve 72 saatten az olmamak koşuluyla, ilgili mevzuat uyarınca İdareye taşıdıkları yük hakkında bilgi verecek, geminin IMO standartları ve ilgili diğer uluslararası anlaşmalarda öngörülen kurallara uygun nitelikte olduğunu ve yükün uygun şekilde taşındığını göstermek üzere bayrak devleti tarafından düzenlenen belgeleri ileteceklerdir.

Birinci fıkrada belirtilen gemilerin kaptanları, İdarenin, gemilerin Türk Boğazları'ndan güvenli geçişlerini sağlamak üzere bildireceği geçiş koşullarına uymakla yükümlüdürler.Söz konusu gemiler, uluslararası düzenlemelerde öngörülen şekil ve usule uygun olarak yüklerini taşıyacaklar, gündüz (B) sancağı çekecekler, gece de ufkun her yerinden görülebilecek bir kırmızı fener göstereceklerdir.(Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.26)

Trafik kontrol merkezince Türk Boğazları'ndan uğraksız geçiş yapacak gemilere can, mal, seyir ve çevre güvenliği bakımından kılavuz kaptan almaları önemle tavsiye edilir. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.27)

Türk Boğazları trafik ayırım düzeninde seyrederken, bildirimi dışında,* izin* almaksızın rıhtım* ve iskelelere yanaşan,* şamandıralara* bağlayan, demir yerlerine demirleyen gemiler, ilgili Liman Başkanlığı'nca sağlanacak kılavuz kaptan ve römorkörlerle kaldırtılır. Bu iş için yapılan giderler ilgili geminin donatanı, işleteni yada acentasından alınır. Trafik ayırım düzeni içinde, büyük bir tehlike durumuyla karşılaşılmadıkça demirlenemez. Böyle bir tehlike nedeniyle trafik ayırım düzeni içinde demirlemek zorunda kalan gemiler, durumu hemen trafik kontrol istasyonuna bildirirler.İdare, kılavuz kaptan ve römorkör/römorkörler sağlayarak, gemiyi trafik ayırım düzenini neta edecek biçimde, emniyetli bir demir yerine kaldırtır. Bu işiçin yapılan giderler ilgili geminin donatanı, işleteni yada acentasından alınır. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.28)

a) Türk Boğazları'nda trafik ayırım düzeni içinde seyreden gemilerin kaptanları, gemilerinde baş gösteren bulaşıcı ve salgın hastalıkları, ölüm ve yaralanma gibi olayları Trafik Kontrol İstasyonuna bildirmek zorundadır.
b) Türk Boğazları'nda yanlış seyreden yada kurallara uymayan gemileri gören kılavuz kaptanlar, gemi kaptanları ve kamu görevlileri bu gemileri derhal Trafik Kontrol İstasyonuna bildirecekler ve 24 saat içinde yazılı bir rapor vereceklerdir.
c) Kılavuz kaptanlar, kılavuzlamakta oldukları gemilerde meydana gelen deniz kazalarını ve rotaları üzerinde seyir güvenliği bakımından saptadıkları sakıncalı hususları, derhal Trafik Kontrol İstasyonuna bildirecekler ve 24 saat içinde yazılı bir rapor vereceklerdir. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.31)

İdarece, İstanbul Boğazı'nda görüş uzaklığının azalmasıyla ilgili durumlar, gemilere ve ilgililere duyurulur.
a) İstanbul Boğazı'nın herhangi bir bölgesinde görüş uzaklığı 2 mil ve altına düştüğünde, Boğaz'dan geçen gemiler, radarlarını sürekli ve iyi resim verecek biçimde açık tutacaklardır. İki radar bulunan gemilerde, bir radar kılavuz kaptanın kullanımına verilecektir.
b) İstanbul Boğazı'nın herhangi bir bölgesinde görüş uzaklığı 1 mil ve altına düştüğünde, deniz trafiği uygun görülen tek yöne açık tutulacak ve karşı yöne kapatılacaktır. Bu sırada, tehlikeli yük taşıyan gemiler, büyük gemiler ve derin su çekimli gemiler İstanbul Boğazı'na girmeyecektir.
c) İstanbul Boğazı'nın herhangi bir bölgesinde görüş uzaklığı yarım milve altına düştüğünde İstanbul Boğazı geçiş trafiği iki yöne de kapatılacaktır.
d)İstanbul Boğazı'nda görüş uzaklığının seyre elverişli duruma gelmesi üzerine Trafik Kontrol Merkezince, bekleyen gemilerin Boğaz'a giriş sırası, bu gemilerin en kısa zamanda Boğazdan geçmelerini sağlamak için, TÜBRAP'a göre tespit edilen geçiş sırasına ve gemilerin niteliklerine göre belirlenerek gemilere ve ilgililere duyurulur. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.36)

İstanbul Boğazı'nda kılavuzluk hizmetleri aşağıdaki şekilde yapılacaktır.
a) İstanbul Boğazı geçişi yapacak gemiler;
1) Karadeniz tarafında:
Kılavuz kaptan alma yeri: 41 15, 15N–29 07', 94E mevkiidir. Hava ve deniz şartlarına bağlı olarak bu mevkii ile Hamsi Limanı Feneri'ni Fil Burnu Feneri'ne birleştiren çizgi arasında, Güney yönlü trafik şeridinin mümkün olduğunca sancak tarafından yapılır.
Kılavuz kaptan çıkartma yeri: 41 14' , 48N–29 09' , 52E mevkiidir. Hava ve deniz şartlarına bağlı olarak bu mevkii ile Hamsi Limanı Feneri'ni Fil Burnu Feneri'ne birleştiren çizgi arasında, Kuzey yönlü trafik şeridinin mümkün olduğunca sancak tarafında yapılır.
2) Marmara tarafında:
Kılavuz kaptan alma yeri : 40°55' , 28N–28°58' , 75 E mevkiidir. Hava ve deniz şartlarına bağlı olarak bu mevkii ile Fenerbahçe Feneri'nden geçen enlem arasında Dikkatli Bulunulacak Bölge ve Kuzey yönlü trafik şeridinin mümkün olduğunca sancak tarafında yapılır. Kılavuz kaptan çıkartma yeri: 40°56' , 52N–28°54' , 70E mevkiidir. Havave deniz şartlarına bağlı olarak bu mevkii ile Fenerbahçe Feneri'nden geçen enlem arasında Dikkatli Bulunulacak Bölge ve Güney yönlü trafik şeridinin mümkün olduğunca sancak tarafından yapılır.

b) Limana gelen ve giden gemiler;
1) Karadeniz tarafından limana gelen gemiler, seyir halinde iken yanaşma manevrasına elverecek yeterli uzaklıkta, boğaz kılavuz kaptanlarını çıkartıp, liman kılavuz kaptanları alacaklardır.
2) Marmara tarafından limana gelen gemiler, liman kılavuz kaptanlarını Marmara tarafından İstanbul Boğazı geçişi yapan gemilerle aynı yerde alacaklardır.
3) Limanın, İstanbul Boğazı dışında kalan bir yanaşma yerine Liman sınırları dışından gelen gemiler, seyir halindeyken liman kılavuz kaptanlarını yanaşma manevrasına elverecek yeterli mesafede alacaklardır.
4) Yukarıdaki gemiler demirlemişlerse, liman kılavuz kaptanlarını demir yerlerinde alacaklardır.
c) İdarece, deniz trafiği ve seyir güvenliğinin gerektirdiği hallerde, kılavuz kaptan alma ve çıkartma yerlerinde değişiklik yapılabilir ve ilgililere duyurulur.(Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.37)

İstanbul Boğazı'nda, trafik ayırım şeritleri içinde emniyet ve gümrük denetimleri yapılamaz. Ancak, gerekli görülen durumlarda emniyet ve gümrük denetimleri gemiye çıkacak görevlilerce kılavuz kaptan alma yerlerinde, geminin gideceği limana kadar yolda, limanda veya kendilerine ayrılmış demir yerlerinde yapılır. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.38)

İstanbul Boğazı'nda sağlık denetimi kılavuz kaptan alma yerlerinden hemen önce veya seyir güvenliğini etkilemeyecek yerlerde yapılır. Bu mevkiler Trafik Kontrol Merkezince belirlenir ve gemilere bildirilir. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.39)

İdarece, Çanakkale Boğazı'nda görüş uzaklığının azalmasıyla ilgili durumlar, gemilere ve ilgililere duyurulur.
a) Çanakkale Boğazı'nın herhangi bir bölgesinde görüş uzaklığı 2 mil vealtına düştüğünde, Boğazdan geçen gemiler, radarlarını sürekli ve iyi resim verecek biçimde açık tutacaklardır. İki radar bulunan gemilerde, bir radar kılavuz kaptanın kullanımına verilecektir.
b) Çanakkale Boğazı'nın herhangi bir bölgesinde görüş uzaklığı 1 mil ve altına düştüğünde, deniz trafiği uygun görülen tek yöne açık tutulacak ve karşı yöne kapatılacaktır. Bu sırada, tehlikeli yük taşıyan gemiler, büyük gemiler ve derin su çekimli gemiler Çanakkale Boğazı'na girmeyecektir.
c) Çanakkale Boğazı'nın herhangi bir bölgesinde görüş uzaklığı yarım mil ve altına düştüğünde Çanakkale Boğazı geçiş trafiği iki yöne de kapatılacaktır.
d) Çanakkale Boğaz'nda görüş uzaklığının seyre elverişli duruma gelmesi üzerine Trafik Konkrol Merkezince, bekleyen gemilerin Boğaza giriş sırası, bubu gemilerin en kısa zamanda Boğazdan geçmelerini sağlamak için, TÜBRAP'a göre tespit edilen geçiş sırasına ve gemilerin niteliklerine göre belirlenerek gemilere ve ilgililere duyurulur. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.44)


Çanakkale Boğazı'nda kılavuzluk hizmetleri aşağıdaki şekilde yapılacaktır.
a) Çanakkale Boğazı geçişi yapacak gemiler:
1) Ege tarafında:
Kılavuz kaptan alma yeri : 40 00' 45N–26 08' , 15E mevkiidir. Hava ve deniz şartlarına bağlı olarak bu mevkii ile Kumkale Fenerinden geçen boylam arasında,Kuzey yönlü trafik şeridinin mümkün olduğunca sancak tarafında yapılır.
Kılavuz kaptan çıkartma yeri: 40 01', 55N–26 08, 20E mevkiidir. Hava ve deniz şartlarına bağlı olarak bu mevkii ile Kumkale Fenerinden geçen boylam arasında, Güney yönlü trafik şeridinin mümkün olduğunca sancak tarafında yapılır.
2) Marmara tarafında:
Kılavuz kaptan alma yeri : 40 25',70N–26 44', 15E mevkiidir. Hava ve deniz şartlarına bağlı olarak bu mevkii ile Gelibolu Fenerinden geçen boylam arasında, Güney yönlü trafik şeridinin mümkün olduğunca sancak tarafından yapılır.
Kılavuz kaptan çıkartma yeri: 40 25', 05N–26 44', 10E mevkiidir. Hava ve deniz şartlarına bağlı olarak bu mevkii ile Gelibolu Feneri'nden geçen boylamarasında, Kuzey yönlü trafik şeridinin mümkün olduğunca sancak tarafında yapılır.

b) Limana gelen ve giden gemiler;
1) Çanakkale Boğazı dışından Limana gelen gemiler, boğaz kılavuz kaptanlarını, Çanakkale Boğazı geçişi yapan gemilerle aynı yerde alacaklardır. Bu gemiler seyir halindeyken yanaşma manevrasına elverecek yeterli uzaklıkta, boğaz kılavuz kaptanlarını çıkartıp, liman kılavuz kaptanlarını alacaklardır.
2) Limanın, Çanakkale Boğazı dışında kalan bir yanaşma yerine Liman sınırları dışında gelen gemiler, seyir halindeyken, liman kılavuz kaptanlarını yanaşma manevrasına elverecek yeterli mesafede alacaklardır.
3) Yukarıdaki gemiler demirlemişlerse, liman kılavuz kaptanlarını demir yerlerine alacaklardır.

c) İdarece, deniz trafiği ve seyir güvenliğinin gerektirdiği hallerde, kılavuz kaptan alma ve çıkartma yerlerinde değişiklik yapılabilir ve ilgililere duyurulur. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.45)

Çanakkale Boğazı'nda, trafik ayırım şeritleri içinde emniyet ve gümrük denetimleri yapılamaz. Ancak, gerekli görülen durumlarda emniyet ve gümrük denetimleri gemiye çıkacak görevlilerce kılavuz kaptan alma yerlerinde; geminin gideceği limana kadar yolda, limanda veya kendilerine ayrılmış demir yerlerinde yapılabilir. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.46)

Çanakkale Boğazı'nda sağlık denetimi, Ege'den girişte ve kılavuz kaptan alma yerlerinden hemen önce veya seyir güvenliğini etkilemeyecek yerlerde yapılır. Bu mevkiler Trafik Kontrol Merkezince belirlenir ve bildirilir. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.47)

Tüzük hükümlerine aykırı davrandığı saptanan gemi kaptanlarına ve gemi adamlarına ilgili mevzuatın gerektirdiği hükümler uygulanır. (Boğazlar Trafik Tüzüğü Mad.51)
Old 10-10-2007, 15:57   #15
Zeki

 
Varsayılan Kaptan

Tehlikede bulunan bir geminin kaptanı, imdat isteğine cevap vermiş olan kaptanlarla mümkün olabildiği kadar istişarede bulunduktan sonra, yardıma en elverişli gördüğü bu gemilerden birinden veya bir kaçından yardım istemek hakkını haiz olduğu gibi bu suretle kendisinden yardım istenen kaptan veya kaptanlar da bu isteğe uyarak bütün hızları ile tehlikede bulunan kimselerin yardımına gitmek ödevindedirler. (DCME: Denizde Can Mal Emniyeti Kanunu Mad.16)

Telsizle imdat işareti alan bir kaptan kendisinden yardım istenen başka bir geminin kaptanından ve eğer yardım istenen gemi birden fazla ise bu gemilerin kaptanlarından, yardım isteğinin yerine getirilmek üzere bulunduğu yolunda haber alacak olursa, 15. madde ile kendisine yüklenmiş olan yardım ödevinden kurtulur. (DCME Mad.17)

Bir kaptan, tehlikede bulunan kimselerin yanına varan bir geminin kaptanından artık yardıma lüzum kalmadığını haber alırsa, bu kanunun 15.maddesiyle yüklenmiş olduğu ödevden ve eğer kendi gemisinden de yardım istenmemiş ise 16.madde ile yüklendiği yardım ödevinden kurtulur. (DCME Mad.18)

Tehlikeli buzlar, gemi leşleri, tropikal fırtınalar veya Beaufort mikyasına göre 10 kuvvetinde veya daha fazla rüzgar yahut deniz yolculuğu güvenini doğrudan doğruya sarsan başka tehlikeler gören her gemi kaptanı, bunları,yakınında bulunan gemilere ve haberleşebileceği ilk kıyı noktasındaki yetkili makamlara, elindebulunan bütün haberleşme araçları ile ve tüzüğü gereğince bildirmek ödevindedir.(DCME Mad.19)

Türk Ticaret Kanununun 982 ve 984 üncü maddeleri gereğince salahiyetli mahkemeye deniz raporu tesbit ettirmekle mükellef her kaptan, bu raporun tasdikli bir suretini kazadansonra uğradığı liman reisliği bulunan ilk limanda liman reisliğine verir. (DCME Mad.13)

Yolculuğuna izin verilmemiş,
Denize elverişlilik belgesi almamış,
Belgesi battal edilmiş,
Belgesinin süresi geçmiş,

Bir ticaret gemisini işleten özel donatan ve böyle bir gemiyi sevk ve idare eden kaptan üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bundan başka özel donatandan ayrıca 100 liradan 1000 liraya kadar ağır para cezası alınır. Tekerrür halinde bu cezalar bir kat artırılır.(DCME Mad.20)

Yolcu taşımasına izin verilmemiş bir ticaret gemisiyle yolcu taşıdığı veya bu kanunun 11.maddesinde sözü geçen yükleme markası üzerindeki yükleme çizgilerinin gösterdiği hadden fazla yükle yolculuk yaptığı belirtilen kaptanlar bir aydan üç aya kadar hapis Cezası ile cezalandırılır ve her iki halde de altı aydan bir yıla kadar denizde çalışmaktan alıkonulur. Yetkili olmadığı halde yükleme markasının yerini değiştirenler üç aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Donatanın kanuna aykırı emrine uymuş olması, kaptanı sorumdan kurtaramaz.(DCME Mad.21)

Patlama bakımından tehlikeli olan maddeler (Patlama maddeleri ve bilhassa paralama ve atış malzemesi-Paralama veya atış amaçlarına uygun nitelikte bulunmayan, alevle patlatılamayan ve vurma ve sürtünmeye karşı, dinitrobenzoldan daha hassas olmayan maddeler patlama maddesi sayılmaz-, Cephane, Ateşleme malzemesi, havai fişekler ve benzerleri, Sıkıştırılmış veya sıvık haline getirilmiş gazlar, Suya dokununca yanan veya yanmayı kolaylaştırıcı gazlar çıkaran maddeler)

Kendi kendine tutuşan maddeler;
Yanıcı sıvıklar ve kolay ateş alabilen katı maddeler;
Zehirli maddeler;
Yakıcı maddeler;
Fizik nitelikleri bakımından yukarıdakilere benzer başka maddeler;
Hayvan, kereste ve zahire gibi istifleri bakımından tehlikeli yükler.

Yukarda yazılı eşyanın ticaret gemileriyle taşınması tüzüğüne göre yapılır.
Yukarıdaki kanuna uymayan hareket edenlerden 50 liradan 250 liraya kadar ağır para cezası alınır. 12 nci maddede (Aşağıda yazılı maddeler bu kanuna göre "Tehlikeli eşya" sayılır:

A) Patlama bakımından tehlikeli olan maddeler:
1 – Patlama maddeleri ve bilhassa paralama ve atış malzemesi; (Paralama veya atış amaçlarına uygun nitelikte bulunmayan, alevle patlatılamayan ve vurma ve sürtünmeye karşı, dinitrobenzoldan daha hassas olmayan maddeler patlama maddesi sayılmaz).
2 – Cephane;
3 – Ateşleme malzemesi, havai fişekler ve benzerleri;
4 –Sıkıştırılmış veya sıvık haline getirilmiş gazlar;
5 – Suya dokununca yanan veya yanmayı kolaylaştırıcı gazlar çıkaran maddeler;
B) Kendi kendine tutuşan maddeler;
C) Yanıcı sıvıklar ve kolay ateş alabilen katı maddeler;
D) Zehirli maddeler;
E) Yakıcı maddeler;
F) Fizik nitelikleri bakımından yukarıdakilere benzer başka maddeler;
G) Hayvan, kereste ve zahire gibi istifleri bakımından tehlikeli yükler.
Yukarda yazılı eşyanın ticaret gemileriyle taşınması tüzüğüne göre yapılır.) yazılı tehlikeli eşyanın ticaret gemileriyle nasıl taşınacağı hakkındaki tüzük hükümlerine aykırı hareket edenlerden 50 liradan 250 liraya kadar ağır para cezası alınır.

Bu kanunun (Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanunu) 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasiyle (Çatışan gemilerin kaptanları, çatma yüzünden gemilere ve içindeki kimselere gelecek zararları önlemek veya azaltmak için, kendi gemilerini ve içinde bulunan gemi adamlarını ve yolcuları ciddi bir tehlikeye atmaksızın mümkün olan her yardımı yapmakla ödevlidirler. Bundan ötürü çatışan gemilerin kaptanları, birbirine yardıma muhtaç bulunmadıklarına inanç getirinceye kadar, gemilerini hadise yerinde tutmağa mecburdurlar.) 14 üncü maddesine (Her kaptan, denizde, can tehlikesine uğramış olarak Rast geldiği kimselere, düşman bile olsa, kendi gemisini, gemi adamlarını ve yolcusunu ciddi bir tehlikeye atmaksızın elinden gelen her yardımı yapmakla ödevlidir), 15 inci maddesinin 1inci fıkrasına (Başka gemiden imdat işareti alan bir geminin kaptanı tehlikede bulunan kimselerin yardımına bütün hızı ile gitmek ödevindedir.) ve 16 ncı maddesine (Tehlikede bulunan bir geminin kaptanı, imdat isteğine cevap vermiş olan kaptanlarla mümkün olabildiği kadar istişarede bulunduktan sonra, yardıma en elverişli gördüğü bu gemilerden birinden veya bir kaçından yardım istemek hakkını haiz olduğu gibi bu suretle kendisinden yardım istenen kaptan veya kaptanlar da bu isteğe uyarak bütün Hızları ile tehlikede bulunan kimselerin yardımına gitmek ödevindedirler.) aykırı hareket eden kaptanlar üç aydan altı aya kadar denizde çalışmaktan alıkoyma veya bir aydan üç aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Vahim hallerde her iki cezaya birlikte hükmedilir.

Tüzükle belirtilen yardım isteme işaretlerini yerinde ve gereği gibi kullanmayanlarla bu kanunun 10 uncu maddesinin 2 nci ve 3 üncü fıkralarına (Çatışan gemilerin kaptanları, gemilerini ve içindeki kimseleri ciddi tehlikeye atmadan yapabilirlerse, yollarına devama başlamadan önce, gemilerinin adını, tanınma işaretini, bağlama, kalkma ve varma limanlarının adlarını öbür gemilerin kaptanlarına bildirmek ödevindedirler ve Çatışan gemilerin kaptanları, olayın sebeplerini ve hangi hal ve şartlar altında baş gösterdiğini, kazadan hemen sonra ve mümkünse, gemi jurnallerine yazarlar. Gemi jurnalindeki bu kaydın altı, kaptan, birinci zabit ve güverte tayfasından biri tarafından beraberce imzalanır.) , 13 üncü (Türk Ticaret Kanununun 982 ve 984üncü maddeleri gereğince salahiyetli mahkemeye deniz raporu tespit ettirmekle mükellef her kaptan, bu raporun tasdikli bir suretini kazadan sonra uğradığı liman reisliği bulunan ilk limanda liman reisliğine verir. ) ve 20 nci (Bu kanunda yazılı sebeplerle:

A) Yolculuğuna izin verilmemiş,
B) Denize elverişlilik belgesi almamış
C) Belgesi battal edilmiş,
D) Belgesinin süresi geçmiş,
Bir ticaret gemisini işleten özel donatan ve böyle bir gemiyi sevk ve idare eden kaptan üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bundan başka özel donatandan ayrıca 100 liradan 1000 liraya kadar ağır para cezası alınır. Tekerrür halinde bu cezalar bir kat artırılır.) maddelerine aykırı hareket eden kaptanlardan 50 liradan 250 liraya kadar para cezası alınır.
Old 16-11-2007, 16:01   #16
Zeki

 
Varsayılan Kaptan

Gemi maliki veya kaptan,aşağıdaki hallerde bayrak şahadetnamesini, iptal edilmek üzere, gemiyi tescile salahiyetli sicil memurluğuna gecikmeden geri vermeğe mecburdurlar:
1 - Gemi tasdiknamesi verilince,
2 - Gemi Türk Bayrağını çekme hakkını kaybedince,
3 - Geminin tescili için yapılmış olan talep geri alınınca,

Geri alınan şahadetname köşeleri, çapraz şekilde kırmızı mürekkeple birleştirilmek ve en aşağı dört yerinden kenarlarından merkezine doğru kesilmek suretiyle iptal olunur. İptal keyfiyeti Münakalat Vekaletine bildirilir.Vekalet dahi nezdindeki sureti aynı şekilde iptal eder. (Mad.8 Gemi bayrak şahadetnamesi tüzüğü)

Türk Ticaret Kanununun 824 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki halde işletme mütaahhidi veya kaptan bu Nizamnamenin 11 inci maddesinin (1) numaralı bendinin a, b, d, e, f, i, j, k fıkralarında yazılı vakıalarda vukubulacak değişiklikleri mahsus sicillerine kaydedilmek üzere gecikmeden Münakalat Vekaletine ihbar etmekle mükelleftir. Mahsus sicile dercolunan her kayıt mümkün olur olmaz bayrak şahadetnamesine de şerh olunur.

Yapılan ihbar neticesinde veya başka suretle Türk Bayrağını çekme izninin verilmesi için lüzumlu şartların ortadan kalktığı veya esasen mevcut olmadığı anlaşılırsa Münakalat Vekaleti izni derhal geri alır.

Gemi kurtarılmıyacak şekilde batar ve tamiri imkansız veya tamir kabul etmez bir hale gelirse işletme mütaahhidi veya kaptan keyfiyeti gecikmeden Münakalat Vekaletine ihbar etmekle mükelleftirler.

İhbarlar hakkında onikinci maddenin 1, 2 ve 3 üncü fıkraları kıyasen tatbik olunur. (Mad.15 Gemi bayrak şahadetnamesi tüzüğü)

Türk Bayrağını çekme hakkı nihayete ererse veya onbeşinci maddenin 2 ve 3 üncü fıkralarındaki haller vukubulursa bayrak şahadetnamesi Münakalat Vekaletine iade edilir. Gemi bir Türk limanına gelir gelmez kaptan dahi şahadetnameyi iade ile mükelleftir. 16 nci maddedeki hallerde bayrak şahadetnamesi Münakalat Vekaletince sekizinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı şekilde iptal olunur. Şahadetname iade olunmaz ve zayi olduğu da kuvvetle muhtemel görülmezse iptal kararı, masarıfı işletme mütaahhidine ait olmak üzere Vekaletçe nünasip görülecek şekilde ilan olunur. İptal kararı 12 nci maddenin (2) numaralı bendinde yazılı makama bildirilir. (Mad.17 Gemi bayrak şahadetnamesi tüzüğü )

Gemi doktor ve sıhhat memurları,yolcular ile mürettebatın sıhhatleri ile ilgili umumi hallerini ve gemideki bütün yenecek ve içileceklerin fenalık ve bozukluklarını kontrol etmekle mükellef ve bundan doğrudan doğruya mesuldürler.

Doktor veya sıhhat memurları, bulundukları gemilerde gerek Umumi Hıfzıssıhha Kanununun ve gerek işbu Nizamnamenin ilgili hükümlerine aykırı hallerin zuhurunda, keyfiyeti gemi başkaptanına şifahen ve icabında yazı ile bildirmeğe mecbur olup, bunları sebepsiz olarak tatbik etmiyen başkaptanlar mesul tutulacaklardır. (Mad.17 Gemilerde yolcuların sıhhi emniyeti hakkında)

Şehir içi vapurlarında,kaptanın muhafazası altında olmak üzere bu Nizamnameye bağlı B listesinde yazılı ilaç ve tıbbi levazımı ihtiva eden bir ilaç sandığı bulunacaktır. (Mad.18 Gemilerde yolcuların sıhhi emniyeti hakkında)

Nizamname hükümlerine riayetsizliğinden dolayı seferden alıkonulmasına rağmen hareket eden gemiler,ilk muvasalat veya avdet ettikleri limanda, kaptanları hakkında takibat yapılmak üzere, keyfiyet,Müddeiumumiliğe haber verilir. (Mad.25 Gemilerde yolcuların sıhhi emniyeti hakkında)

Sahil Güvenlik Komutanlığının liman sınırları dışındaki idari görevleri aşağıda gösterilmiştir.
A – Türkiye kıyılarında ve karasularında yabancı bandıralı gemilerin bir noktadan bir noktaya deniz taşımacılığı ve deniz işleri, yabancı uyrukluların kaptanlık, çarkçılık, katiplik, tayfalık ve deniz işçiliği yapıp yapmadıklarını izlemek, yapmalarını önlemek, (Mad.3 Sahil güvenlik komutanlığının idare ve adli görevlerine ilişkin tüzük)

Liman seferi bölgesi dışına çıkan her yolcu gemisi ile 500 gros- tonilatosu ve daha büyük yük gemisinde, geminin özelliklerine uygun bir "Selamet Yönetmeliği" bulunur.

Selamet yönetmeliğinde aşağıda yazılı esaslar belirtilir:

1 – Cankurtarma tesislerinin bakımından ve gerektiğinde kullanılmasından sorumlu gemi adamları,

2 – Deniz kazalarında,ezcümle :
a) Bölme kapatma,
b) Gemide yangın,
c) Denizde çatışma,
ç) Denize adam düşme,
d) Denizaltı ve hava alarmı,
e) Gemiyi terketme hallerinde her gemi adamına ve yolculara düşen vazifeler,

3 – Tehlike hallerinde yolcuların idaresi şekilleri,

4 – Tehlike hallerinde yolcu ve gemi adamlarını görev başına çağıracak işaretler,

5 – Gemi talimlerinin yapılışı.

Yolcuları ikaz için kullanılacak alarm işareti,düdük veya sayrenle verilecek altıdan fazla kısa düdüğün peşinden tek uzun düdükten müteşekkil olmalıdır. Uzak ve yakın seferlerde çalışan yolcu gemilerinde tehlike işaretleri Türkçe, İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve İtalyanca olarak yolcu mahallerine ve kamaralara asılmalı ve gemi dahiline bu işaretleri verecek elektrikli alarm zilleri donatılmalıdır.

Her geminin selamet yönetmeliği, Ulaştırma Bakanlığınca belirtilecek örneğine göre gemi kaptanı ve donatan tarafından müştereken düzenlenir ve Ulaştırma Bakanlığınca onandıktan sonra, geminin çeşitli yerlerine ve her halde yolcu ve gemi adamları salonlarına asılır. (Mad.59 Ticaret gemilerinin teknik durumları hakkında tüzük)

Kaptan ve gemi zabitlerine yeter büyüklükte kamaralar verilir.Bunlar için ayrıca enaz bir yemek ve oturma salonu ayrılır. (Mad.86 Ticaret gemileri teknik durumları tüzüğü)

Kaptan ve gemi adamlarının istirahat ve ihtiyaçları için ayrılan mahaller, makul büyüklükte, maksada uygun ve kifayetli şekilde inşa edilmiş bulunmalıdır. "Gemi Adamlarının Sağlık, İaşe ve İkamet Şartlarını Gösterir Tüzük" ün şümulüne giren bu mahaller, adı geçen Tüzük hükümlerine uygun olacaktır. Bu mahallere, münhasıran kaptan ve gemi adamları tarafından kullanılan yatak mahalleri, yemek salonları ve yıkanma yerleri, yağmurluk ve muşambaların muhafazası için ayrılan yerler, oyun ve eğlence salonları, revirler ve ecza odaları, kuzineler, ekmek pişirme mahalleri ile münhasıran bu yerlere girip çıkmak için kullanılan koridorlar, dahildir. (Mad.46 Ticaret gemileri tonilatolarını ölçme tüzüğü)

Münhasıran kaptan ve mürettebatın sıvı ve katı kumanyasının yerleştirilmesi için ayrılan yerler, özel olarak inşa edilmiş olmak ve kesinlikle gerekli bulunmak şartiyle, gros tonilatodan indirilirler. Ancak, bu indirimiçin müsaade edilen miktar hiç bir zaman kaptan ve mürettebat için yapılmış diğer indirimlerin % 15 inden fazla olamaz. (Mad.47 Ticaret gemileri tonilatolarını ölçme tüzüğü)

Münhasıran haritaların, işaretleme alet ve vasıtalarının ve diğer navigasyon aletlerinin muhafaza edildiği harita kamaraları, navigasyonda kullanılan fenerlerin muhafaza edildiği mahaller ve portuçlar, gros tonilatoya dahil olduklarından, indirmeye tabi tutulurlar.

Haritalar için kaptan kamarası veya salondan başka uygun yer bulunmayan küçük gemilerde, üç tonilatoyu geçmemek üzere, kamara veya salonun yarısının bu maksada tahsisine müsaade edilebilir. (Mad.50 Ticaret gemileri tonilatolarını ölçme tüzüğü)
Old 09-07-2008, 15:27   #17
Zeki

 
Varsayılan Gemi

Su üstünde insan ve yük taşımaya yarayan yüzer taşıt.

Türk Ticaret Kanununa Göre;
Tahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılması,denizde hareket etme imkanına bağlı bulunan ve pek küçük olmayan her türlü tekne ‘’GEMİ’’ sayılır.

Türk Ticaret Kanununa Göre Ticaret Gemisi;
-Denizde kazanç elde etme maksadına tahsis edilen veya fiilen böyle bir maksat için kullanılan her gemi ,kimin tarafından ve kimin nam ve hesabına kullanılırsa kullanılsın bu gemi ‘’Ticaret Gemisi’’ sayılır.

4922 sayılı Deniz Can ve Mal Koruma Hakkında Kanuna Göre;
Denizde kürekten başka aletle yola çıkabilen her araca, adı, tonilotosu ve kullanım amacı ne olursa olsun ‘’Gemi’’ denir.

Menfaat sağlamak amacıyla denizde kullanılan her gemiye ‘’Ticaret Gemisi’’ denir.

Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğüne göre;
Su üstünde kalkarak seyreden ve deniz uçakları dahil,su üzerinde taşıma aracı olarak kullanılmakta olan veya kullanılmaya elverişli olan her türlü deniz aracına ‘’TEKNE ‘’denir.

GEMİNİN BÜTÜNLEYİCİ PARÇALARI VE EKLENTİLERİ:

1-Bütünleyici Parçalar: Tekneye eklenen bu şeylerin bir kısmı, geminin bütünleyici parçalarındandır. Bunlar gemi telef veya tahrip olmadıkça gemiden ayrılmayacak parçalardır.ör: Kazan,Pervane, Dümen v.b

2-Eklenti:Tekneye ilave olunan şeylerin diğer bir kısmı ise eklentilerdir.Geminin işletilmesine yardımcı olan sonradan eklenen eşyalardır; Demir, Filika,Deniz haritaları v.b

3-Sair şeyler: Gemideki bazı şeyler ise ne bütünleyici parça ne de ne de eklentidir. Misal: Kumanya, kömür, akaryakıt gibi.

GEMİ TÜRLERİ

Gemiyi hareket ettiren kuvvet bakımından:
-Buharlı gemiler
-Yelkenli gemiler
-Motorlu gemiler
-Nükleer gemiler

Taşıdıkları yüklere göre:

-Yolcu gemileri
-Yük gemileri

Hukuki yönden:
-Faaliyette bulundukları sular bakımından;
-Deniz gemileri
-İç su gemiler,

AYRIMIN HUKUKİ NETİCESİ

-Deniz hukuku hükümlerinin uygulama alanını tayin bakımından hususi bir öneme sahiptir.
-Geminin Hüviyeti
-Ulusal ve uluslararası alanda çeşitli menfaatlerin odağını teşkil eden geminin iyi tanınması ve diğer gemilerden kolaylıkla ayırt edilebilmesi gerekir. Bu da ancak geminin hüviyetinin bilinmesi ile olur.

GEMİNİN HÜVİYETİNİ TAYİN EDEN UNSURLAR

-Geminin adı
-Geminin tanınma işareti
-Geminin bağlama limanı
-Geminin tonajı
-Geminin milliyeti


KANUNLAR

*Boğaziçi Kanunu:
m) Boğaziçi su yolunda hurda gemi ve benzeri araçlar bırakılamaz.(2. bölüm Genel Esaslar)

*Çevre Kanunu:Liman, tersane, gemi bakım-onarım, gemi söküm, marina gibi kıyı tesisleri; kendi tesislerinde ve gemi ve diğer deniz araçlarında oluşan petrollü, yağlı katı atıklar ve sintine, kirli balast, slaç, slop gibi sıvı atıklar ile evsel atıksu ve katı atıkların alınması, depolanması, taşınması ve bertarafı ile ilgili işlemleri ve tesisleri yapmak veya yaptırmakla yükümlüdürler. Buna ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. (5916 sayılı hüküm)

*Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında kanun:

Madde 1 – Bu kanunun uygulanışı bakımından: A) Denizde kürekten başka aletle yola çıkabilen her araca, adı, tonilatosu ve kullanma amacı ne olursa olsun "Gemi"; B) Menfaat sağlamak kasdiyle denizde kullanılan her gemiye "Ticaret Gemisi"; C)On ikiden fazla yolcu taşıyan her ticaret gemisine "Yolcu Gemisi“ D) Kaptan ve diğer gemi adamları, gemiyi donatan ile işletenin çoluk - çocuk ve hizmetçileri, donatan ve işletenin görev ile yolculuk eden adamı, temsilcisi ve memurları, taşınan hayvanların çobanları ve mücbir sebeplerden yahut kaptanın denizde can kurtarma ödevinden dolayı gemiye alınan kimseler dışında, gemide navlunlu - navlunsuz taşınan herkese "Yolcu"; denir.

Madde 3 – Ticaret gemilerinin tahsis edildikleri işlere ve yapacakları yolculuklara göre tekne, makine, kazan, genel donanım, can kurtarma, yangından korunma ve yangın söndürme ve sair araç ve teferruatının tüzüğü gereğince haiz olmaları lazımgelen durumları yılda en az bir defa denetlenir. Şu kadar ki, yolcu gemilerinden başka ticaret gemilerinin sualtı denetlemeleri iki yılda bir yapılabilir.

Madde 4 – Denetleme sonunda durumu tüzüğe uygun olduğu anlaşılan ticaret gemisine süreli bir "Denize elverişlilik belgesi" verilir. Böyle bir belgesi olmayan yahut belgesinin süresi bitmiş olan ticaret gemisinin yola çıkmasına izin verilmeyeceği gibi herhangi bir sebeple tüzüğünde gösterilen nitelikleri kaybetmiş olan ticaret gemisinin de belgesi battal edilir.

Madde 7 – Ticaret gemilerinin, çeşitli resim ve harçlarının ödenmesinde esas olan tonilatoları, tüzüğüne göre yapılacak ölçmelerle belirtilir.

Madde 11 – Yük veya yolcu taşıyan ticaret gemilerinin her iki bordası üzerine ve güverte çizgisi altına, tatlı ve tuzlu su bölgeleri ile mevsimlere ve kereste yüküne göre konulacak yükleme (Fribord) markasının yeri tüzüğüne göre tayin olunur. Bordalarına yükleme markası konmamış ticaret gemilerinin yolcu veya yük taşımalarına veya bu markadaki yükleme çizgilerinin gösterdiğinden fazla yüklenmiş olan ticaret gemilerinin yolculuğuna izin verilmez.

*Gemi Sağlık Resmi Kanunu:

Madde 1 – (Değişik: 19/10/1983-2928/1 md.)
Türk limanları arasında seyreden, yabancı ülke limanlarından Türk limanlarına gelen, Türk limanlarından yabancı ülke limanlarına giden veya Boğazlardan transit geçen gemiler hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır.

Madde 3 – (Değişik: 19/10/1983-2928/2 md.)
Türk limanlarında, 1 inci madde kapsamına giren gemilerden, her net tonu üzerinden alınacak sağlık resmi, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından, Dışişleri ve Maliye bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle hazırlanacak ve her mali yıl başında yürürlüğe konulacak tarifeyle düzenlenir.
Kabotaj hakkına sahip gemilere, Türk limanlarına gelen özel yatlara, yalnız turist taşıyıp başka ticari işlemlerde bulunmayan turist gemilerine ve bilimsel araştırma yapan gemilere, bu sağlık resmi, aynı tarifede belirlenecek şekilde özel indirimli olarak uygulanır.
Bu sağlık resmini, Türk limanları arasında işleyen gemiler ile Türk limanlarından hareket eden gemiler, ilk hareket ettikleri limanlarda; yabancı ülkelerden gelen gemiler ise ilk uğradıkları limanlarda öderler.
Boğazlardan transit geçen gemilerden tahsil edilecek olan sağlık resmi, Montreux Sözleşmesi hükümlerine tabidir.

Madde 4 – (Değişik: 19/10/1983-2928/3 md.istisnalar) Harp gemileri, resmi ziyarette bulunan gemiler ve mücbir sebeplerle Türk limanlarına giren ve orada ticarete girişmeyen gemilerle, elli tona kadar olan gemilerden sağlık resmi alınmaz.

Madde 5 – Türk limanları arasında çalışan ve kabotaj hakkına sahip 250 tona kadar olan gemilere, o geminin indirimsiz sağlık resmi tutarı karşılığında yıllık gemi sağlık cüzdanı verilir. Ancak bu miktar 100 tonluk bir geminin ödemesi gereken miktardan az olamaz.

*Limanlar Kanunu:

Madde 3 – Gemilerin Hükümete ait şamandıralara ve liman tesisatına yapacakları hasarı gemi sahipleri ve mensup oldukları şirket ve acentalar işbu kanun mucibince tazmine mecburdur.

Madde 18 – Fırtına sebebiyle limanı terketmek mecburiyeti müstesna olmak üzere rüsumu bahriyeyi vermeyen gemilerin seferine müsaade edilmez.

KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME:
*DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞININ KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME:

d) (Değişik: 2/3/2005 – 5310/1 md.) Gemi ve deniz araçlarının teknik nitelikleri, yeterlikleri ve donatılmaları ile ilgili standart ve esasları belirlemek, bunlara uygunluğunu takip etmek, denetlemek, belgelendirmek, gerektiğinde denetleme ve belgelendirme faaliyetlerini yerine getirmek üzere kamu veya özel kuruluşları yetkilendirmek; amatör denizcilerin yeterlik şartlarıyla, eğitim, sınav ve belgelendirilmelerine ilişkin esasları belirlemek, bunların belgelendirilmelerine ilişkin işlemleri yapmak, (2)

b) Türk gemileri ile ulusal ve uluslararası sularda yapılacak ulaştırmaları ülkenin ihtiyaçlarına göre düzenlemek, bu maksatla kanun ve yönetmelik değişikliklerinin hazırlanmasına yardımcı olmak, gemilerin can ve mal güvenliği bakımından denetimini yapmak.

c) Gemi adamlarının belgelendirme ve kütükleme faaliyetlerini düzenlemek.

d) Gemilerin ve yatların haberleşme alanında denetimlerini yapmak, gemilerle yapılan sahil konuşmalarını kolaylaştırıcı tedbirler almak, deniz işletmelerinin, acentelerin ve benzerlerinin uyması gereken teknik ve idarî hususları ilgili kuruluşlarla birlikte haberleşme kurallarına uygun olarak düzenlemek(2. bölüm ana hizmet birimleri)

TÜZÜK(NİZAMNAME)
*GEMİ SİCİLİ NİZAMNAMESİ :

Madde 1 – Türk Ticaret Kanununun 839 uncu maddesine müsteniden Trabzon, Samsun, Zonguldak, İstanbul, Bandırma, Çanakkale, İzmir, Antalya, Mersin ve İskenderun limanlarında birer gemi sicil dairesi tesis olunmuştur.

Madde 2 – Gemi bağlama limanlarının tabi bulundukları gemi sicil dairelerinin coğrafi sınırları, Münakalat Vekaletinin teklifi üzerine İcra Vekilleri Heyetince tayin ve tesbit olunur.

Madde 10 – Türk gemi siciline mecburi veya ihtiyari olarak kaydedilebilecek gemiler şunlardır:
1 - Ticaret Kanununun 823 üncü maddesi gereğince Türk Bayrağını çekme hakkını haiz ticaret gemileri.
2 - Yatlar, denizci yetiştirme gemileri gibi munhasıran gezinti, spor, eğitim, öğretim ve ilim gayelerine tahsis edilmiş gemiler.
3 - Yabancı bir devlet veya onun tebaası hesabına Türkiye'de inşa olunan gemiler.
4 - Donanmaya bağlı harb gemileri ve yardımcı gemilerle Devlet, belediye veyasair amme hükmi şahıslarına ait munhasıran bir amme hizmetine tahsis edilmiş olan gemilerin gemi siciline tescili caiz değildir.

Madde 14 – Gemi kaydının sicilden terkini halinde keyfiyet Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile ilan olunur.

*TİCARET GEMİLERİNİN TONİLATOLARINI ÖLÇME TÜZÜĞÜ:

Madde 1 – Ticaret gemilerinin, çeşitli resim ve harçlarının ödenmesinde esas olan tonilatoları, bu Tüzüğe göre yapılacak ölçmelerle belirtilir.

Madde 3 –
-Liman başkanlıklarınca yapılan ölçmelere ait hesaplar, liman başkanlıklarının bağlı oldukları bölge liman ve deniz işleri müdürlükleri gemi sörvey kurullarınca incelenir ve gerekirse düzeltilir.
-Yeni yapılan ve ölçülmesi liman başkanlıklarının yetkisi dışında bulunan gemilere, en yakın ölçmeye yetkili makama gitmek üzere liman başkanlıkları tarafından bir sefer için geçici belge verilir.
-Gemiler bu seferlerinde yük ve yolcu alamazlar.
-Ulaştırma Bakanlığı, ikinci fıkrada adı geçen gemilerin ölçülmesi için sahiplerinin müracaatı halinde, geminin bulunduğu yere yetkili uzman gönderebilir.

Madde 4 – Ölçme neticeleri ve geminin sair belirtici nitelikleri (tonilato belgesi) belirtilir.

Madde 6 – Türkiye dışında yaptırılan veya satın alınan gemilerin yetkili yabancı makamlardan alacakları tonilato belgeleri, geminin ilk Türk limanına varışından başlayarak bir ay süre ile Türk limanları arasındaki seferler için de geçerlidir. Bu süre sonunda geminin bu Tüzüğe göre tonilato belgesi alması gerekir.

Madde 7 – Liman başkanlıklarınca yapılan ölçmelere, limanın bağlı bulunduğu bölge liman ve deniz işleri müdürlüğüne, bölge liman ve deniz işleri müdürlükleri gemi sörvey kurullarınca yapılan ölçmeler için de Ulaştırma Bakanlığına itiraz edilebilir.

Madde 10 – Gemi siciline kayıtlı gemilerin tonilato belgelerinde yazılı özellikler ve tonilato ölçülerinde sonradan vukubulacak her türlü değişiklikler, bunları belirtilen ölçme makamları tarafından ilgili gemi sicil memurluğuna en kısa zamanda bildirir

*TiCARET GEMİLERİNİN YÜKLEME SINIRI TÜZÜĞÜ:

Madde 1 – Yük veya yolcu taşıyan ticaret gemilerinin her iki bordası üzerine ve güverte çizgisi altına, tatlı ve tuzlu su bölgeleriyle mevsimlere ve kereste yüküne göre konulacak yükleme (fribord) markasının yeri, bu Tüzük hükümlerine göre tayin olunur.

Madde 3 – Bordalarına yükleme markası konmamış ticaret gemilerinin yolcu veya yük taşımalarına veya markalarındaki yükleme çizgilerinin gösterdiğinden veya 2 nci maddede sözü edilen Yönetmelikte belirtilen hadden fazla yüklenmiş olan ticaret gemilerinin yolculuğuna izin verilmez.

Madde 4 – Bu Tüzüğün uygulanışı bakımından:
a) Denizde kürekten başka aletle yola çıkabilen her araca; adı, tonilatosu ve kullanma amacı ne olursa olsun "Gemi";
b) Omurgası bu Tüzüğün yürürlüğe girdiği tarihte veya daha sonra kızağa konmuş gemilere "Yeni Gemi", diğer bütün gemilere " Mevcut Gemi";
c) Makina ile yürütülen her çeşit gemiye "Makineli Gemi";
d) Menfaat sağlamak amacı ile denizde kullanılan her gemiye "Ticaret Gemisi";
e) 12 den fazla yolcu taşıyan her ticaret gemisine " Yolcu Gemisi";
f) 12 ve daha az yolcu ve her türlü yük taşıyan ticaret gemisine "Yük Gemisi";
g) Dökme sıvı yük taşımak için özel olarak inşa edilmiş olan yük gemilerine "Tanker";denir.

Madde 13 – Bu Tüzük hükümleri gereğince sörveyi yapılan ve fribord markası vurulan her gemiye, şekli Ulaştırma Bakanlığınca tesbit edilecek bir fribord belgesi verilir.
Yolcu gemilerine, katılmış bulunduğumuz Milletlerarası Denizde Can Emniyeti Sözleşmesi gereğince emniyet belgesi verilmiş ise, ayrıca fribord belgesi verilmez.

Madde 14 – Bu Tüzük gereğince düzenlenecek fribord belgesinin süresi (4) yıldır. Ancak, belgenin bu süre sonuna kadar muteber olabilmesi için, belgenin düzenlenmesine esas olan sörveyin veya bir önceki sörveyin yapıldığı aydan itibaren en çok birer yıllık fasılalarla geminin sörveyden geçirilmesi şarttır.

Madde 15 – Fribord belgesinin süresi, bir yılı geçmemek şartıyla uzatılabilir

Madde 16 – Fribord belgesi:
Geminin tekne veya üst yapı kısımlarında fribord hesaplarını etkileyen bir değişiklik yapıldığı
14 üncü maddede belirtilen yıllık sörveyleri geçirmediği; takdirde, iptal edilir.

*TÜRK BOĞAZLARI DENİZ TRAFİK DÜZENİ TÜZÜĞÜ :

Madde 1 – Bu Tüzük, Türk Boğazları'nda seyir, can, mal ve çevre güvenliğini sağlamak amacıyla deniz trafik düzenlemesini gerçekleştirmek için hazırlanmış olup Türk Boğazları'nda seyir yapacak tüm gemileri kapsar.
e) Gemi: Denizde kürekten başka bir araçla yola çıkabilen her türlü araç(madde 2)
f) Uğraklı geçiş yapan gemi: Seferi, Türk Boğazları'ndan bir liman, yada iskeleye varmak yada uğramak üzere planlanmış gemi ile uğraksız geçişi bozulan yada uğraksız geçişini bozan gemi,

Madde 5 – İstanbul ve Çanakkale Boğazları'na girecek bütün gemiler,

a) Bayrağını taşıdıkları ülkenin mevzuatına ve uluslararası kurallara göre denize elverişli olacaktır.
b) Gemi kaptanları 6 ncı Maddenin (b) bendinde belirtilen Seyir Planı II'yi vermeden önce, gemilerin teknik bakımdan aşağıda belirtilen koşullara uygun olduğunu saptayacak ve bu durumu jurnallerine yazacaklardır.
1) Ana yürütme makine ve yardımcıları çalışır durumda olacak ve her an manevraya hazır bulundurulacaktır.
2) Acil durum jeneratörleri her an devreye girebilecek durumda olacaktır.
3) Ana ve yedek dümen donanımı ile pusula ve radar normal çalışır durumda olacaktır.
4) Köprü üstü pervane devir sayısı, dümen ve pervane dönüş açısı göstergeleri çalışır ve ışıklandırılmış durumda olacaktır.
5) Seyir fenerleri, gemi düdüğü çalışır durumda ve köprü üstü teçhizatı tamam durumda olacaktır.
6) Köprü üstü ile baş, kıç, dümen ve makine dairesi arasındakiler başta olmak üzere, tüm gemi iç haberleşme sistemleri ve alarmları işler durumda olacaktır.
7) VHF cihazı veya cihazları iyi çalışır durumda olacaktır
8) Işıldak ve iyi durumda en az bir dürbün, köprü üstlerinde, gece ve gündüz her an kullanıma hazır olacaktır.
9) Irgat ve donanımı çalışır durumda ve her iki demir fundaya hazır olacak, başında personel bulundurulacaktır.
10) Gemilerde baş ve kıçta kullanılmaya hazır birer yedekleme halatı ve elinceleri ile roket tüfeği ve savloları bulundurulacak, tehlikeli yük taşıyan gemilerde ise, bunlara ilaveten baş ve kıç tarafta birer özel yedekleme tel halatı kullanılmaya hazır bulundurulacaktır.
11) Gemi, manevrayı ve dümen tutmayı olumsuz etkileyecek kadar kıçlı olmayacak ve hiçbir gemi Türk Boğazları'na girişlerinde başa trimli olmayacaktır.
12) Gemi, olanaklar elverdiği sürece pervanesi tamamen su düzeyinin altında kalacak şekilde trimlendirilmiş olacak ve zorunlu hallerde su düzeyinin üstünde kalan pervane kanadı kısmı pervane çapının % 5'ini geçmeyecektir.
13) Gemi, köprü üstünden bakıldığında, pruva ve ilerisindeki alanının kolayca görülebileceği biçimde trimlendirilmiş ve yüklenmiş olacaktır.

Madde 6 –
a) Seyir Planı-1 : Tehlikeli yük taşıyan gemilerle, 500 GT ve daha büyük gemilerin kaptan, donatan yada acentaları İstanbul Boğazı yada Çanakkale Boğazı'na girişten en az 24 saat önce, Trafik Kontrol Merkezine yazılı olarak şekli IMO standartlarına göre İdare'ce belirlenmiş Seyir Planı I vereceklerdir.

b) Seyir Planı-II: (SP-I)'i vermiş olan ve teknik bakımdan gemisinin 5inci maddeye uygun durumda olduğunu saptayan gemi kaptanları, İstanbul veya Çanakkale Boğazına girişten 2 saat önce, yada 20 mil kala (hangisi önce gerçekleşirse) VHF ile Trafik Kontrol İstasyonuna şekli IMO standartlarına göre, İdarece belirlenmiş Seyir Planı II'yi vereceklerdir.

Madde 7 – Türk Boğazları'na girmeden önce, seyir cihazı arızaları da dahil olmak üzere herhangi bir teknik nedenle güvenli seyir yapma yeteneğini kaybeden gemiler; telefon, faks yada VHF ile durumlarını Trafik Kontrol Merkezine bildireceklerdir.

Madde 13 – Gemilerin İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndan geçiş hızı karaya göre saatte 10 deniz milidir. Ancak dümen dinleme yolu elde edilemediğinde, Trafik Kontrol İstasyonuna bilgi verilerek çatma ve çatışmayı önlemeye ve çevreye zarar verici dalgalar yaratmamaya özen göstererek bu hız aşılabilir.

Madde 14 – İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndan geçiş yapan gemiler, zorunluluk olmadıkça önlerinde seyreden gemiyi geçmeyeceklerdir.
Yönetmelikler

YÖNETMELİK
*DENİZ KAZALARININ İNCELENMESİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK :

Deniz kazası: Gemide olan bir olaydan kaynaklanan ve/veya bir gemi ile ilişkili olarak; Ölüm veya ölüm tehlikesi bulunan, tam/kısmi uzuv kaybı ile sonuçlanan yaralanmalar; İnsan kaybı; Geminin batması veya terk edilmesi yahut kayıp sayılması; Gemide ağır maddi hasar meydana gelmesi; Geminin çatışmaya uğraması, geminin karaya oturması; Gemi veya gemilerden kaynaklı çevresel zarar oluşması gibi sonuçların bir veya birden fazlasını meydana getiren olayı,

Bu Yönetmelik hükümleri;

a) Türk donanmasına bağlı harp ve yardımcı gemileri Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü hizmetlerine tahsisli gemiler ile idari hizmetlere tahsisli olup ticari amaçla kullanılmayan devlet gemilerine,
b) Ülkemizdeki tersane, çekek yeri, marina ve liman gibi tesislerde; bakım, onarım veya geminin bu yerlerde bulunmasını gerektiren diğer sebepler nedeniyle, kara kökenli olup da gemide çalışan işçi veya diğer personelin yaralanması veya ölümü ile sonuçlanan kazalarda uygulanmaz.

*SEFER BÖLGELERİ YÖNETMELİĞİ

MADDE 5 –
(1) Gemi ve su araçlarının inşası veya tadilatı, denize elverişliklerinin denetlenmesi ve belgelendirilmesine ilişkin kurallar ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslar, bu Yönetmelikte belirtilen sefer bölgelerine göre belirlenir.
(2) Gemi ve su araçlarının, ilgili gerekleri karşılaması durumunda sefer bölgeleri değiştirilebilir. Ancak gemi ve su araçları belirlenen sefer bölgeleri dışına çıkarak sefer yapamaz. (2.bölüm genel hükümler)

YÖNERGE (TALİMATLAR)
*GEMİLERİN TEKNİK NİTELİKLERİNE YÖNELİK UYGULAMA KURALLARI YÖNERGESİ:

c) Gemilerde köprü üstünün görüşü denizin ve güneşin zararlı ışınlarından koruyacak şekilde dizayn edilecektir. Camlar buzlanmaya karşı korunacaktır. Aynı şekilde camlarda yağmur ve kar yağışı altında emniyetli görüş imkanı sağlamak için mekanik silecek sistemi ile donatılacaktır.(madde 5)

ç) 24 metreden büyük yolcu gemileri birbirinden bağımsız en az iki ana makineye haiz olacaklardır. (madde 5)

d) 36 yolcudan fazla yolcu taşıyan gemilerin makine dairelerinde pencere, lumbuz gibi aydınlık veya havalandırma maksatlı açıklıklar olmayacaktır (madde 5)

d) Ayrıca boyları 15 m’den büyük olan gemilerde sabit yangın pompası bulunacak ve bağımsız veya sevk motoru ile tahrik edilebilir olacaktır (madde 5/26)
Diğer (Esaslar, Krıterler, Planlar,Standartlar )

GEMİ İSİM TALEBİNDE, ONAYINDA VE TERKİNİNDE ARANACAK KRİTERLER:
İSİM SEÇİMİNDE UYGULANACAK KURALLAR

-Talep edilen isim daha önceden verilmemiş ve halen sicile kayıtlı olmamalıdır.
-Gemi sahibi/işleticisi talep ettiği ismin onaylanmasından sonra 2 ay içerisinde sicile kaydettirmek mecburiyetindedir. Bu süre içinde işlem yapılmadığı takdirde verilen isim iptal olunur.
-Kaçakçılığa karışmış olan gemilerin isimleri değiştirilmez. Ancak, geminin Mahkeme kararı veya Cebri İcra yolu ile satışlarında yeni satın alan şahıs/firma yetkilisi tarafından talep halinde isim değiştirilir.
-Geminin yeni satın alınması durumunda donatan isterse yeni isim talebinde bulunabilir. Gemiyi satan donatan sattığı gemi isminin değiştirilmesini veya iptalini talep edemez.

YAZIMLA İLGİLİ KURALLAR;

-İsimlerin yazılışlarının imla kurallarına uygun olması gerekir
-İsimlerin tamamı büyük harflerle yazılır.
-İsmin sonuna hiçbir noktalama işareti konulmaz
-İsimden sonra romen rakamı römorkörler haricinde konulmaz. Römorkörlerde isim ile romen rakamı arasına bir karakter boşluk ( ) veya tire (-) işaretlerinden biri yazılır (SÖNDÜREN II veya SÖNDÜREN-II) gibi.
-İsimden önce rakam yazılmaz.
-İsim sonuna eklenecek harfler (‘) veya (/ ) işaretiyle ayrılmaz DENİZ’S, DENİZ/S gibi.
-İsim içindeki kelimeler arasına ( & # / + ) gibi işaretler konulmaz.
-Yazım kurallarına göre bileşik yazılmayan isimlerde ve birden fazla kelimeden oluşan isimlerde her kelime arasına bir boşluk verilir (FATİH REİS, HASAN KAPTAN) gibi.

Hazırlayan: Lütfullah BAYMAK (KTÜ Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü 2008 Mezunu)
Old 09-07-2008, 15:45   #18
Zeki

 
Varsayılan

DONATAN

1-TARİFİ
  • TTK MADDE 946 Donatan gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibine denir.
  • Kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına deniz ticaretinde bizzat veya kaptan marifetiyle kullanan kimse üçüncü şahıslarla olan münasebetlerinde donatan sayılır.Malik, geminin işletmesinden dolayı gemi alacaklısı sıfatıyla bir talepte bulanan kimseyi, bu işletme malike karşı haksız ve alacaklıda kötü niyet sahibi olmadıkça, hakkını istemekten menedemez.
YARGITAY KARARI-1293
  • Üçüncü kişinin “tali taşıyan” sıfatıyla davacı yük sahibi ile navlun sözleşmesi yapmış olmasına karşı donatan ziya ve hasardan sorumlu olur.
2-MESULİYETİ
1-Gemi Adamlarını Kusurlarından Dolayı;
  • TTK MADDE 947 Donatan, gemi adamlarından birinin vazifesini yaparken işlediği kusur neticesinde üçüncü şahıslara verdiği zararlardan dolayı mesuldür; şu kadar ki, donatının yükle ilgili şahıslara karşı olan mesuliyeti, taşıyanın gemi adamlarının kusurundan doğan mesuliyet derecesindedir.
AÇIKLAMA
Donatanın mesuliyetinde bahsedebilmek için;
  • Zarar, gemi adamlarından biri vazifesini yaparken meydana gelmelidir
  • Gemi adamı kusurlu olmalıdır
  • Üçüncü kişi zarara uğramış olmalıdır
  • Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunmalıdır
Donatanın yükle ilgili şahıslara karşı sorumluluğunuda;
  • Geminin sevki esnasında teknik kusur sonucu meydana gelen zarardan donatan mesul değildir
  • Donatan, yükle ilgili olarak aldıkları kusurlu önlemler sunucu yüke gelen zararlarda sadece malın piyasa değeri ile sorumludur.Eğer taşıtan malın cinsini, değerini bilerek konşimentoya yanlış yazarsa donatan yükle ilgili her türlü sorumluluktan muaf olacaktır.
YARGITAY KARARI 1294-1295
  • Gemi adamının bir kaza sonucu ölümünde donatan , onun mirasçılarına karşı şahsen sorumlu olur.
  • Gemi adamlarının birisinin kusuru ile üçüncü kişiye verilen zarardan donatanın sınırlı ayni sorumluluğu vardır.
YARGITAY KARARI 1296-1297
  • Gemi adamının kusurundan doğan zarardan dolayı üçüncü kişilerin açacağı tazminat davasında bk.55 uygulanmaz.
  • BK.Madde 55 - Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kim- selerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür. Şukadar ki böyle bir zararın vukubulmaması için hal ve maslahatın icab ettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsabile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul olmaz. İstihdam eden kimsenin, zamin olduğu şey ile zararı ika eden şahsa karşı rücu hakkı vardır.
  • Donatanın istihdam eden sıfatıyla sorumluluğu vardır.
YARGITAY KARARI 1298-1299
  • Geminin deniz altındaki kabloyu hasara uğratmasında donatanlar müteselsilen sorumlu olurlar.
  • Gemilerin çarpışması sonucu gemi dışında üçüncü şahıslara ait malın zarar görmesi halinde donatalar, müteselsilen ve fakat gemi ve navlun ile sınırlı olmak üzere sorumlu olurlar.
Donatanın Kusursuz Sorumluluğu;
  • Donatan TTK.947. maddesi uyarınca gemi adamlarının kusuru nedeniyle üçüncü şahısların uğradıkları zarardan sorumlu olduğu gibi, gemi adamları kusurlu olmasa dahi BK.55. maddesine göre istihdam eden sıfatıyla sorumlu olur.Bu nedenle zararla fiil arasında illiyet rabıtası varsa ve donatan BK.Daki kurtuluş beyyinesini de ispat edememiş ise, zarardan sorumludur.(Yargıtay kararı 1300)
3.MESULİYETİN MAHİYETİ
A)MAHDUT AYNİ MESULİYET
  • TTK MADDE.948. Aşağıdaki hallerde donatan üçüncü şahsın alacağından dolayı ancak gemi ve navlun ile mesuldür;
1. Alacak ; kaptanın hususi bir vekaletle değil sırf kaptan sıfatıyla haiz olduğu kanuni salahiyete istinaden yaptığı hukuki muamelelerden doğmuş ise;
2.Alacak ; donatan tarafından aktedilmiş olupta ifası kaptana düşen bir mukavelenin yerine getirilmemesinden yahut noksan veya fena ifasından doğmuş ise;
3.Alacak ; gemi adamlarından birinin kusurundan doğmuş ise.
- İkinci bentte yazılı hallerde; mukavelenin ifa edilmemesinin yahut noksan veya fena ifa edilmesinin gemi adamlarından birinin kusurundan mütevellit olup olmadığına bakılmaz.
- Birinci fıkranın 1 ve 2 numaralı bentlerinde yazılı hallerde ; donatan mukavelenin ifasında bizzat kusurlu olur veya mukavelenin ifasını ayrıca tekeffül etmiş bulunursa birinci fıkranın hükmü tatbik olunmaz.(açıklama)
YARGITAY KARARI 1301-1302
  • Donatanın sınırlı sorumluluğu sigorta tazminatının geminin yerine geçmesi.
Açıklama; olayda gemi batmış ve navlun da bulunamamışsa , donatan batan geminin sigortacısından tazminat alıp almadığı araştırılmalı , eğer almış ise tazminat geminin yerine geçecektir.
  • Sınırlı ayni sorumluluk müşterek donatanlar arasında teselsül.(açıkla)
YARGITAY KARARI 1304-1305-1306
  • Müşterek donatanların üçüncü şahıslara karşı pay oranında sorumlulukları vardır.Ayrıca paydaşın rücu hakkı vardır.
  • Üçüncü şahsa verilen zarardan dolayı donatanların müteselsilen sorumlu olmaları ve sınırlı sorumludur.
  • Taşımada müşterek donatanların sorumluluğu;
Taşıma sırasında malın hasara uğraması halinde müşterek donatanlar alacaklıya karşı müteselsilen ve fakat sınırlı sorumludur

B)GAYRİ MAHDUT MESULİYET
  • TTK MADDE . 949Donatan, gemi adamlarının hizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacaklarından yalnız gemi ve navlun ile değil şahsen de mesuldür.
4.SALAHİYETLİ MAHKEME
  • TTK MADDE .950. Donatan aleyhine, bu sıfatla, her hangi bir alacaktan dolayı, şahsen veya yalnız gemi ve navlun ile mesul olduğuna bakılmaksızın, geminin bağlama limanı mahkemesinde dava açabilir.
BAZI KELİMELER VE KISALTMALAR
  • Rücu; bir kişinin, hukuken diğerinin yerine geçerek üçüncü kişilere karşı onun haklarını ve sorumluluklarını devralması durumu.
  • Müteselsilen; Zincirleme olarak.
  • Salahiyette; yetki
  • Mahdut; sınırlı
  • Teselsül; Birbirine bağlı, birbiri ile ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra, silsile
  • Mesuliyet; sorumluluk
TTK : Türk Ticaret Kanunu
BK : Borçlar Kanunu

Hazırlayan: Fatih ÇELİK (KTÜ Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü 2008 Mezunu)
Old 10-07-2008, 13:46   #19
Zeki

 
Varsayılan Navlun Sözleşmeleri

Navlun sözleşmesi, deniz yoluyla eşya taşımacılığında kullanılan bir sözleşmedir. Türk Ticaret Kanununun deniz ticaretine ilişkin dördüncü kitabında düzenlenmiştir. Taşınacak olan eşyanın güvenilir bir şekilde varma limanı ya da gösterilen yere teslim edilmesi amacını güder. İvazlı bir sözleşme olup diğer sözleşmelerden farklı birçok yönü bulunmaktadır. Bu çalışmada deniz taşımacılığı ile sınırlı olarak, vergi hukuku açısından navlun sözleşmeleri incelenecek, tartışmalı konulara açıklık getirilmeye çalışılacaktır. Vergi Kanunlarında ve ilgili tebliğlerde navlun sözleşmeleri ile ilgili herhangi bir düzenleme mevcut olmadığı için hareket noktası olarak Deniz Ticaret Kanunundaki temel hükümler esas alınacaktır.

1. GİRİŞ

Navlun sözleşmeleri, konusu denizde eşya taşımak olan sözleşmelerin genel adıdır. Türk Ticaret Kanununun deniz ticaretine ilişkin dördüncü kitabının dördüncü faslında “Eşya Taşıma (Navlun) Mukaveleleri” başlığı altında düzenlenmiştir. Amacı deniz yolu ile taşınacak olan eşyanın güvenilir bir şekilde varma limanı ya da gösterilen yere teslimini sağlamaktır. İvazlı bir sözleşme olup diğer sözleşmelerden farklı birçok yönü bulunmaktadır.

Vergi hukuku açısından bakıldığında, navlun sözleşmelerinin kapsamı, hukuki nitelikleri ve bu sözleşmeler uyarınca elde edilen “navlun” dışındaki bir kısım gelirlerin vergi matrahına dahil edilip edilemeyeceği noktalarında tereddütler yaşandığı görülmektedir. Bu nedenle öncelikle vergi hukuku açısından bir navlun tanımı yapılması, navlun sözleşmelerinin kira sözleşmesi mi yoksa istisna sözleşmesi mi olduğunun açıkça ortaya konması ve navlun sözleşmesi uyarınca elde edilen bütün gelirlerin ayrı ayrı analiz edilmesi gerekmektedir. Çünkü ayrı bir navlun tanımı yapmayıp, Türk Ticaret Kanununda yer alan tanımının aynen kabul edilmesi vergilemede genellik ilkesi göz önünde bulundurulduğunda sorunlar doğuracaktır. Aynı şekilde navlun sözleşmesinin hukuki niteliği elde edilen gelirin türünü ve dolayısıyla vergilemeyi de doğrudan etkileyeceği için navlun sözleşmesinin bir kira sözleşmesi mi yoksa istisna sözleşmesi mi olduğunun tereddüde yer bırakmayacak şekilde saptanması gerekmektedir. Navlun sözleşmesi uyarınca elde edilen navlun dışındaki sürüstarya, kontrstarya, pişmanlık navlunu, hızlandırma pirimi gibi bir kısım gelirlerin navlun sözleşmesi ile bağlantısının ortaya konması da vergilendirmeyi doğrudan etkileyen üçüncü önemli noktadır.

Bu çalışmada, navlun sözleşmesinin kapsamı, hukuki niteliği ve navlun sözleşmesi uyarınca elde edilen bir kısım gelirlerin vergi hukuku karşısındaki durumu doktrindeki görüşler ve Danıştay kararları ışığında incelenecektir. Ancak başta Vergi Usul Kanunu olmak üzere Gelir, Kurumlar, Katma Değer ve Gümrük Vergisi Kanunlarında ve ilgili tebliğlerde navlun sözleşmeleri ile ilgili bir düzenleme mevcut olmaması nedeniyle daha çok Deniz Ticaret Kanunundaki temel hükümlere bağlı kalınacak ancak vergi hukukunun temel prensipleri de ayrıca göz önünde bulundurulacaktır.

2. NAVLUN SÖZLEŞMELERİNİN TÜRLERİ

Navlun sözleşmeleri “carter” ve “kırkambar” sözleşmeleri olmak üzere ikiye ayrılır. Carter sözleşmeleri bir tür yer tahsis sözleşmesi olup deniz ticaretinin güçlü sermayeye sahip birkaç firma tarafından yapıldığı ve gemi hacimlerinin küçük olduğu Sanayi Devrimi öncesi dönemin ürünüdür. Türk Ticaret Kanununda geminin tamamının veya bir kısmının taşıtana tahsis edildiği sözleşme şeklinde tanımlanmıştır. (TTK. Md. 1016). Bu tür sözleşmelerde önemli olan eşya değil, eşyayı taşıyacak olan araç (gemi) tır. Geminin tahsis ve kullanım şekline göre tam carter, kısmi carter, sefer/yolculuk carteri ve zaman carteri şeklinde isimler alır.

Sanayi Devrimini müteakip gemilerin yük taşıma kapasiteleri artınca carter sözleşmeleri de yerlerini kırkambar sözleşmelerine bırakmışlardır. Böylece tek bir gemiyle yüzlerce küçük parti mal taşımak ve çok sayıda navlun sözleşmesi yaparak daha çok kazanç sağlamak mümkün hale gelmiştir. Kırkambar sözleşmeleri ile birlikte tarifeli seferler ve muntazam posta seferleri başlamış, carter sözleşmelerinin aksine taşınacak olan eşya ve dolayısıyla da eşyayı taşıyacak olan işletmenin güvenilirliği ön plana çıkmıştır.

3. NAVLUN SÖZLEŞMELERİNİN ÖZELLİKLERİ

Bir sözleşmenin navlun sözleşmesi olarak nitelendirilebilmesi için birtakım özelliklere sahip olması gerekmektedir.

a. Türk Ticaret Kanununa göre, navlun sözleşmesinden bahsedebilmek için eşyanın deniz yolu ile taşınması gereklidir. Bu anlamda kara ve hava yolları ile yapılan taşımalar navlun sözleşmesine konu olamaz. Ancak navlun sözleşmesinin bu özelliği deniz yoluyla yapılan taşımacılık dışındaki diğer taşımacılık faaliyetlerinin vergilendirilmeyeceği anlamına gelmez. Burada navlun sözleşmesinin deniz taşımacılığına özgü olduğu vurgulanmaktadır. Kara ve hava yolu taşımacılığında da navlun sözleşmesine benzer sözleşmeler mevcut olup vergi hukuku açısından bakıldığında, vergilemede genellik ilkesinin de doğal bir sonucu olarak vergi hukuku kara ve hava yoluyla yapılan taşımacılık faaliyetlerini de kapsar.

b. Türk Ticaret Kanununa göre, yolcu taşımacılığı dışında7, taşınması mümkün olan bütün maddi şeyler navlun sözleşmesine konu olabilir. Bu Türk Ticaret Kanununa özgü bir özellik olup, Türk Ticaret Kanununun aksine vergi hukuku navlun sözleşmesinin kapsamını daha geniş tutmuştur. Kurumlar Vergisi Kanununun 18-19. maddeleri ile Katma Değer Vergisi Kanununun 14. maddeleri incelendiğinde her türlü taşımacılık faaliyetinin vergi hukukunun kapsamına alındığı görülecektir. Aynı şekilde 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanununun sağladığı teşviklerden sadece yük değil yolcu taşımacılığı faaliyeti de yararlanmaktadır. Danıştay’a göre de taşınan şeyin yük ya da yolcu olması navlun sözleşmesinin kapsamını değiştirmemektedir. Dolayısıyla vergi hukuku anlamında navlun sözleşmesi deniz yoluyla hem yük hem de yolcu taşımacılığını kapsar.

c. Türk Ticaret Kanununa göre, navlun sözleşmesinden bahsedebilmek için taşımanın kanunun kabul ettiği manada bir gemi ile yapılması gereklidir. Ancak önemli olan taşımanın gemi ile yapılması olup geminin taşıyana ait veya onun tarafından işletilmesi şart değildir. Vergi hukuku açısından bakıldığında, Türk Ticaret Kanununun bu hükmünden yola çıkarak taşıyanın yükü bir başka kimse ile navlun sözleşmesi yaparak o kimseye taşıttırmasının vergilemeye engel olamayacağını söylemek mümkündür.

d. Navlun sözleşmesi ile birlikte yük, taşıyanın zilyetliğine girer. Bu, navlun sözleşmesini taşıma sözleşmesinden ayıran en önemli özelliktir. Ancak navlun sözleşmesinin zilyetliğin devri yanında taşıma taahhüdü de içermesi şarttır. Aksi taktirde bir kira sözleşmesi söz konusu olur. Bunun vergi hukuku açısından doğuracağı sonuçlar ise navlunun hukuki niteliği bahsinde ayrıntılı olarak değerlendirilecektir.

e. Navlun sözleşmesinin son özelliği ise ivazlı bir sözleşme olması ve karşılığında mutlaka bir ücret ödenmesidir. Ancak buradaki ücret GVK m 61 anlamında ücret olmayıp, taşımacılık faaliyeti neticesi elde edilen bir bedeldir. Bu bedel olmadan navlun sözleşmesi söz konusu olamaz. Dolayısıyla navlunu sözleşmesinin vergi hukuku açısından asıl önemi de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Başta navlun olmak üzere elde edilen bütün gelirlerin vergi hukuku açısından niteliğine çalışmanın dördüncü kısmında ayrıca değinilecektir.
Bütün bu özelliklerden yola çıkarak vergi hukuku açısından bir tanım yapmak gerekirse navlun sözleşmesi ticari amaçlı olarak, deniz yoluyla hem yük hem de yolcu taşıma taahhüdü içeren, ivazlı bir sözleşmedir.

4. NAVLUN SÖZLEŞMELERİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
Navlun sözleşmesinin hukuki niteliği vergilemeye doğrudan etki ettiği için vergi hukuku açısından önemli noktalardan birisi de bu sözleşmelerin hukuki niteliğidir. Navlun sözleşmesinin bir kira sözleşmesi mi yoksa bir istisna sözleşmesi mi olduğu hususunda doktrinde çeşitli görüşler mevcuttur. O yüzden öncelikle doktrinde yer alan bu görüşlere ardından da navlun sözleşmelerinin vergi hukuku açısından niteliğine yer verilecektir.

4.1. Navlun Sözleşmesinin Hukuki Niteliği ile İlgili Görüşler
Doktrinde yer alan bir çok görüşün de benimsemiş olduğu Çağa’ya göre, navlun sözleşmesi bir kira sözleşmesi değil, muayyen bir neticenin teminini (malın alıcıya teslimi) taahhüt eden istisnai bir akittir. Çağa, deniz hukukunda da geminin çıplak olarak başkasının kullanımına terk edilmesi ya da personeli ile birlikte ve hizmet sözleşmesinin devri suretiyle kiralanmasında olduğu gibi, kira sözleşmelerinin mevcut olduğunu ancak geminin personeli ile birlikte fakat gemi adamlarının hizmet sözleşmeleri devir olunmaksızın bir süreliğine ücret karşılığında tutulmasında bu gün baskın görüşün navlun sözleşmesi olduğunu ifade etmektedir.

Benzer şekilde Tekil’e göre, “bir kişi denizden kazanç sağlamak amacıyla gemisini eşya taşımada kullanabileceği gibi aynı amaçla bir başka kişiye de tahsis edebilir. Bunun adi kira sözleşmesine göre olması mümkündür. Ancak deniz hukukunun mutad şekli bunun bir navlun sözleşmesi ile gerçekleştirilmesidir.

Uygulamada ise Danıştay kararları navlun sözleşmelerinin hukuki niteliğini belirlemede önemlidir. Danıştay’a göre, navlun sözleşmesinde gemi taşıma için tahsis edilirken, kiralamada gemi sahibinin gemisini personelli veya personelsiz fakat hizmet sözleşmesinin devri suretiyle bir ücret karşılığı başkasının kullanımına terki söz konusu olduğu için navlun sözleşmesi bir kira sözleşmesi değildir.

Görüldüğü gibi hem doktrindeki görüşler ve hem de Danıştay’ın görüşleri bir birine paralel olarak navlun sözleşmesinin kira sözleşmesi olmadığı, taşıma taahhüdü içeren bir sözleşme olduğunu yönündedir. Ancak Danıştay diğer görüşlerden farklı olarak aynı zamanda bir sözleşmenin navlun sözleşmesi olup olmadığının tespitinde önemli bazı kriterler ortaya koymaktadır. Danıştay’a göre, geminin ticari işletmesi ile ilgili tüm masrafların kiracıya, tamiri, bakımı, hazırlanması, personel ücreti ve sigorta gibi masrafların ise gemi sahibine ait olması, gemi sahibinin rızası olmadan hiçbir kargo taşınamaması, gemi mürettebatında değişiklik yapma yetkisinin ancak gemi sahibinde bulunması sözleşmenin taşıma taahhüdü içeren bir sözleşme diğer deyişle navlun sözleşmesi olduğunu gösterir. Danıştay tarafından sıralanan bu karineler vergi hukuku açısından navlun sözleşmesinin niteliğini belirlemede önemli birer yol gösterici niteliğindedir.

4.2. Vergi Hukuku Açısından Navlun Sözleşmesinin Niteliği

Navlun sözleşmesinin bir kira sözleşmesi olarak kabul edilmesi durumunda vergi hukuku açısından iki sonuç ortaya çıkar. İlk sonuç, elde edilen gelirin Gayrimenkul Sermaye İradı kabul edilerek GVK m, 70/7’ye göre vergilendirilmesidir. İkinci sonuç ise bu gelirin dar mükellef yabancı ulaştırma kurumları tarafından elde edilmesi durumunda Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesine göre kurumlar vergisi tevkifatı yapılması ve Katma Değer Vergisi Kanununun 9. maddesine göre de KDV ödenmesi zorunluluğunun doğmasıdır. Ancak kira sözleşmesi değil de bir istisna sözleşmesi olarak kabul edilmesi durumunda ise bunların hiç biri söz konusu olmayacak ve navlun sözleşmesi uyarınca elde edilen gelir, Gelir Vergisi Kanununun 37 inci maddesine göre ticari kazanç (GVK 9/4 hariç) olarak vergiye tabi tutulacaktır. O yüzden vergi hukuku açısından sorunun çözümü için öncelikle kiralama işlemlerinde Gayrimenkul Sermaye İradı ve Ticari Kazanç ayrımının ortaya konması gereklidir.

Bu ayrımı net bir şekilde ortaya koyan Özbalcı’nın da ifade ettiği gibi “bir gayrimenkulun bütünüyle karşı tarafın kullanımına bırakılması halinde elde edilen gelir Gayrimenkul Sermaye İradı olarak kabul edilir. Ancak kiracının gerekli yararı sağlayabilmesinin belli hizmetlerin yerine getirilmesine bağlı bulunduğu ve bu hizmetlerin kiraya veren tarafından üstlenilmiş olduğu durumda ise ticari faaliyet ve ticari kazanç söz konusudur.

Navlun sözleşmesinde geminin bütünüyle karşı tarafın kullanımına terk edilmesi söz konusu değildir. Danıştay tarafından sıralanan kriterler de bunu doğrulamaktadır. Doktrinde ve uygulamada benimsenen görüş de bazı istisnalar dışında bu gün için navlun sözleşmesinin bir kira sözleşmesi olmadığı yönündedir. Bu durumda Özbalcı’nın yaptığı temel ayrım da göz önüne alındığında vergi hukuku açısından navlun sözleşmesi uyarınca elde edilen kazancın tam mükellefler tarafından elde edilmesi durumunda ticari kazanca ilişkin genel hükümler, dar mükellefler tarafından elde edilmesi durumunda ise Kurumlar Vergisi Kanununun 18-19. maddelerinde öngörülen özel hükümlere göre vergilendirilmesi gereklidir.

5. NAVLUN SÖZLEŞMESİNE GÖRE ELDE EDİLEN GELİRLER

Türk Ticaret Kanununa göre, aksine anlaşma yoksa taşıyan alacağı ücret ile, kılavuzluk, liman, fener, römörkaj ücretleri ve resimleri gibi kendisinin yapması gereken gemiciliğin adi ve fevkalade masrafları ile yükleme ve boşaltma esnasındaki bekleme masraflarını karşılamış olur. Bir başka deyişle taşıyan bu masrafları önceden hesap ederek isteyeceği ücrete dahil eder ve aksine anlaşma yoksa bu ücretten başka bir şey isteyemez. Ancak sözleşme uyarınca navlun adı verilen bu ücretin yanında taşıyıcı lehine bir kısım ödemeler daha yapılır ki bunların da vergi matrahına dahil edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Vergi kanunlarında bu konuda bir netlik bulunmamakla birlikte, taşıma ile ilgili olduğu kabul edilen bütün ödemeler ismi ne olursa olsun nitelik itibariyle sözleşmenin bir parçasıdır.

5.1. Navlun
Navlun sözleşmesi uyarınca elde edilen en önemli gelir navlundur. Çünkü her ne kadar navlun sözleşmesinin amacı eşyanın deniz yolu ile taşınması ve ilgilisine teslimi olsa da taşıyan açısından asıl amaç navlun geliri elde etmek bir başka deyişle kazanç sağlamaktır. Zira taşıyıcının tacir olduğu hallerde sözleşmede taşıma ücreti hakkında herhangi bir kayıt bulunmasa dahi, Türk Ticaret Kanununun 22. maddesine dayanarak tacirin ücret talep hakkı vardır ve taşımayı ücret karşılığı üstlendiği kabul olunur.

Denizciler arasında navlun sözü bazen yük anlamında kullanılsa da (gemi navlun buldu gibi) Türk Ticaret Kanunu açısından yük hiçbir zaman navlun anlamına gelmez. Navlun yükün gemi ile taşınması karşılığında elde edilen ücreti ifade eder.

Türk Ticaret Kanununa göre, navlun sözleşme ile serbestce tespit edilir. Eğer sözleşmede açık/zımni olarak belirtilmemişse, yükleme yeri ve zamanında geçerli olan navluna göre (yükün cinsi, mesafe, taşıma şekli vs), bu şekilde de tespit edilemiyorsa emsal malların navlunları esas alınarak hakkaniyet üzere tayin olunur (TK. Md. 1073/1). Danıştay, faturada gösterilen navlun bedelinin emsallerine göre düşük olması halinde ek tarhiyat yapılacağına ve aradaki farkın satıcı (ihracatçı) firma tarafından ödenmesinin durumu değiştirmeyeceğine hükmetmektedir.

Navlunun hesaplanma şekli navlun sözleşmesinin türüne göre değişir. Kırkambar taşımalarda aksi kararlaştırılmadıkça tespit edilen “navlun tarifeleri” sözleşmenin bir parçasını teşkil eder ve burada öngörülen miktarın zımnen mukavele edildiği kabul edilir. Tarifelerde navlun birimi yükün cinsi, ağırlığı veya hacmine göre belirlenir ve seçme hakkı genellikle taşıyana bırakılır. Değeri yüksek mallar için navlun advalorem olarak tayin edilir.

Carter sözleşmelerinde ise navlun değişik şekillerde tespit edilir. Yükün tamamı için sayı, ölçü, ağırlık vs dikkate alınmaksızın sabit bir miktar kararlaştırılabileceği gibi, süre göz önünde bulundurularak da hesaplanabilir. Süreye göre hesaplanan navlunun farklı uygulama şekilleri olup günümüzde en çok karşılaşılanı navlunun yüklenen malın miktarına ve birim esasına göre, hafif yüklerde hacim, ağır yüklerde ise ağırlık esas alınarak hesaplanmasıdır.
Navlunun hesaplanmasında en fazla sorun taşıma taahhüdünde bulunan asıl taşıyıcının taşıma işlemini bir başka kimseye (aracı taşıyıcı/acente) yaptırması durumunda ortaya çıkmaktadır. Genellikle konsolide olarak yapılan bu tür taşımacılıklarda birden fazla konşimento düzenleneceği için hangi konşimentodaki miktarının esas alınacağı tartışmalıdır.

5.2. Sürastarya ve Kontrstarya
Sürastarya, taşıyandan kaynaklanmayan sebeplerden dolayı yükleme ya da boşaltmada fazladan beklenen süreyi ifade eder. Bu süre içinde taşıyanın uğrayacağı zararları telafi etmek amacıyla taşıtan tarafından navluna ek olarak bir ödeme yapılmak zorundadır. Bu ödemeye de sürastarya ücreti ya da demuraj denir.

Sürastarya sadece sefer üzerine yapılan carter sözleşmeleri için söz konusudur (TTK. Md.1030). Zaman üzerine carter sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde ise sürastarya süresi ve dolayısıyla sürastarya ücreti de yoktur.

Sürastaryanın vergi matrahına dahil edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Bu sürüstaryanın hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır. Çünkü sürastaryanın hukuki niteliği itibariyle tazminat ya da ek navlun olduğu yönünde görüşler vardır. Bu şekilde bir kabul tarzı bir anlamda sürastaryanın vergi dışı tutulması anlamına gelmektedir.

Doktrinde hakim olan görüşe göre, sürastarya bir tazminat (cezai şart) değil, akdin sağladığı bir haktır. Sürastarya ödenmesi için zarar oluşması şart olmayıp, taşıtanın sözleşmeden doğan hakkını talep etmesi yeterlidir.
Kender’e göre, sürastarya navlunun bir parçası olmadığı için ek navlun olarak da ifade edilemez. Çünkü borcun doğuşu ve muacceliyeti navlununkine tabi değildir.

Sürastaryanın en önemli özelliği navlun sözleşmesi uyarınca ve dolayısıyla gemi tahsisi karşılığında elde edilmesidir. Bir başka değişle sürastarya da navlun gibi tamamen taşıma ile ilgili olarak elde edilen bir ücrettir. Türk Ticaret Kanunu da sürastaryayı navlun sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmiş ve gemi alacaklısı haklarının içine dahil etmiştir. Her ne kadar Türk Ticaret Kanununun 1030. maddesinde kararlaştırıldığı takdirde sürastarya ödenmesi zorunludur dense de bundan kararlaştırılmamışsa sürastarya talep edilemeyeceği sonucu çıkarılamaz.

Bütün bu gerekçelerle taşıyıcı firmaların (mükelleflerin) fazladan beklenen süre için hak kazandıkları sürastarya ücretinin tazminat olduğu ya da taşıma ile ilgili olmadığı gerekçesiyle vergi matrahının dışında tutulması mümkün değildir. Dolayısıyla sürastarya ücretlerinin de vergi matrahına dahil edilerek üzerlerinden vergi ödenmesi gerekmektedir.

Türk Ticaret Kanununda sürastarya süresinin dışında ayrıca bir başka bekleme süresinden daha bahsedilmektedir ki doktrinde bu süre için kontrstarya ifadesi kullanılmaktadır. Her ne kadar Türk Ticaret Kanununda bir ayrım yapılmasa da kontrstarya, sürastaryaya ek olarak tanınan süreyi ifade eder ve kanuni bir zorunluluk olmamakla birlikte sürastarya süresi bittikten sonra eğer daha fazla beklenecekse bu süre için de bir ücret ödenmek zorundadır. (TTK. Md. 1033, 1035, 1052). Burada da amaç tıpkı sürastaryada olduğu gibi tanınan ek süre içerisinde yükleme ya da boşaltmanın tamamlanmasıdır. Sürastarya ücretine göre daha yüksek olan bu ücretin de benzer gerekçelerle vergi matrahına dahil edilmesi gereklidir.

5.3. Pişmanlık Navlunu, Mesafe Navlunu ve Boş Navlun
Deniz ticaretinin kendine özgü yapısı içerisinde taşıtana son derece geniş yetkiler tanınmıştır. Bunlardan biri de sözleşmenin tek taraflı fesih hakkıdır. Taşıtana tanınan bu önemli hak karşısında taşıyanı korumak ve sözleşmenin feshi nedeniyle uğraması muhtemel zararlarını telafi etmek amacıyla da pişmanlık navlunu müessesesine yer verilmiştir. Pişmanlık navlunu taşıtanın ödemek zorunda olduğu bir miktar paradan ibarettir. Kara taşımacılığında da vardır (TK m.778). Hava taşımacılığında ise özel bir düzenleme olmadığı için genel hükümler uygulanır. Pişmanlık navlununun amacı, taşıyanın mahrum kaldığı navlun alacağının bir kısmını, bazen de tamamını telafi etmek ve keyfiliği önleyerek usul ekonomisinin sağlanmasına yardımcı olmaktır. Çünkü bu sayede çok defa taraflar mahkemeye başvurma gereği de duymazlar.

Pişmanlık navlununun vergi kanunları karşısındaki durumu hakkında bir netlik bulunmadığı için tıpkı sürüstarya da olduğu gibi pişmanlık navlununun da vergi matrahına dahil edilip edilmeyeceği konusunda tereddütler bulunmaktadır.
Pişmanlık navlunu da navlun sözleşmesinin bir sonucudur. Ödenecek miktar yolculuğun türüne, başlayıp başlamadığına ve ne kadarının kat edildiğine göre maktu olarak tayin olunur (TK. Md. 1040 vd). Türk Ticaret Kanunu pişmanlık navlunu da deniz servetine dahil edilmiştir. Her ne kadar hukuki niteliği tartışmalı olsa da vergi hukuku açısından bakıldığında navlun sözleşmesinin bir sonucu olduğu ve ticari faaliyetle ilgili olarak elde edildiği için vergi matrahına dahil edilmesi gereklidir. Dolayısıyla pişmanlık navlunu adı altında bir gelir elde eden mükellefler bunun üzerinden de vergi ödemek zorunda kalacaklardır.
Uygulamada karşılaşılan ve tartışmalı olan bir diğer husus da mesafe navlunu ve boş navlun adı altında elde edilen ve bazen faturada ayrı olarak gösterilen bir kısım gelirlerin vergi uygulamaları karşısındaki durumudur.

Beklenmeyen bir durum sonucu zayi olan gemiden kurtarılarak emniyet altına alınmış yükün, geminin zayi olduğu ana kadar taşınması karşılığı olarak ödenen ücrete mesafe navlunu denir (Bkz., TK. Md. 1072, 1082, 1084). Mesafe navlunu sadece kurtarılan eşya için ödenir, dolayısıyla gemi ile birlikte yük de zayi olmuşsa, yolculuğun ne kadarı gerçekleşirse gerçekleşsin geminin zayi olduğu ana kadar yapılan yolculuk ve taşıma için herhangi bir navlun ödenmesine gerek yoktur. Bu nedenle taşıma işine karşılık olarak ve sadece kurtarılan yük için ödenen bu bedelin de vergi matrahına dahil edilmesi gereklidir. Uygulama da bu doğrultudadır.

Türk Ticaret Kanununa göre taşıtan yükün tamamını yüklememiş olsa bile navlunun ve icabında sürastarya ücretinin tamamını ödemekle yükümlüdür (TK. Md. 1039). Geminin tahsisine rağmen boş bırakılan kısmı için ödenen bu navluna boş navlun denir. Boş navlun da sözleşme gereği alındığı için vergi matrahına dahil edilmelidir. Faturada ayrı gösterilse dahi bu durum sonucu değiştirmez.

5.4. Hızlandırma Pirimi
Hızlandırma pirimi ya da diğer adıyla pirimaj Türk Ticaret Kanununda ayrıca düzenlenmemesine rağmen vergi hukuku açısından özel bir öneme sahiptir. Yükleme ya da boşaltma süresinden yapılan tasarruf nedeniyle taşıyan tarafından taşıtan veya gönderilene ödenen paradır.
Deniz ticaretinin kendine özgü yapısı nedeniyle uluslararası taşımacılık işlemleri genellikle acenteler tarafından organize edildiği için pirimaj ödemeleri de acentelere yapılır ve acentenin ticari kazancı olarak kabul edilir. Acentelere yapılan bu ödemenin aynı zamanda taşımacılık işini üstlenen dar mükellef yabancı ulaştırma kurumlarının hasılatına dahil olup olmadığı tartışmalıdır.
Bu kounda Hesap Uzmanları Kurulunun yaklaşık 40 yıl arayla verdiği birbirine paralel iki kararı mevcuttur (30.3.1951/49 ve 20.12.1990/271 Seri ve 280/2 Genel Sıra No’lu Danışma Komisyonu Kararları). Hesap Uzmanları Kurulu özet olarak pirimajın Yabancı Ulaştırma Kurumlarının hasılatına dahil olduğu ve mükerrer vergilemeye yol açmayacağı görüşündedir. Hesap Uzmanları Kuruluna göre, acenteler pirimajları Yabancı Ulaştırma Kurumlarının nam ve hesabına tahsil ederler ve olduğu gibi kendi gelirleri arasında yer alması bunun mahiyetini değiştirmez, sadece Yabancı Ulaştırma Kurumlarının pirimajı acenteye terk ettiğini gösterir.

Sorun Yabancı Ulaştırma Kurumlarının vergilendirilmesindeki özel düzenlemeden kaynaklanmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanununun 18-19. maddelerinde yabancı ulaştırma kurumlarının vergilendirilmesinde bir anlamda götürü usul tercih edilmiş ve vergi matrahının elde edilen hasılata ortalama emsaller uygulandıktan sonra bulunan tutar olduğu ifade edilmiştir. Bu oran deniz taşımacılığında şu an %15 olup bir anlamda hasılatın %85’inin indirilmesine baştan imkan tanındığı için ayrıca herhangi bir indirim yapılmasına izin verilmez. Bu geniş imkanın gereği olarak da Kurumlar Vergisi Kanununda gider karşılıkları dahil tahsil edilen her türlü bedelin hasılata dahil olacağı ve ayrıca hasılattan indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu nedenle, acentenin taşıma ilişkisi içerisinde taşıtandan aldığı her nevi ücret navluna bağlı bir ücret olarak kabul edilir ve Yabancı Ulaştırma Kurumlarının hasılatına dahil edilir. Ayrıca acenteye devredildiği için de mükerrerlik olmaz, çünkü Yabancı Ulaştırma Kurumları acenteler ayrı mükelleflerdir. Daha açık bir ifade ile hızlandırma pirimi sürastarya ve diğer ücretler gibi navluna ilave olarak yapılan bir ödeme olmadığı için navlun matrahına ayrıca dahil edilmez.

6. SONUÇ
Vergi hukuku açısından bakıldığında ilk olarak navlun sözleşmesinin deniz yoluyla hem yük hem de yolcu taşımacılığını kapsadığını ve dolayısıyla vergi hukukunun navlun sözleşmelerini Deniz Ticaret Kanununun aksine da geniş yorumladığını söylemek mümkündür. Bu vergilemede genellik ilkesinin de bir gereğidir.

İkinci olarak navlun sözleşmesinin bir kira sözleşmesi olmadığı görülmüştür. İstisnalar dışında doktrinde ve uygulamada hakim olan görüş de bu paraleldedir. Dolayısıyla hukuki niteliği itibariyle navlun sözleşmesi uyarınca elde edilen başta navlun olmak üzere diğer bütün kazançlar ticari kazançtır. Bu nedenle tam mükellefler tarafından elde edilmesi halinde genel hükümlere, özellikle dar mükellef yabancı ulaştırma kurumları tarafından elde edilmesi halinde ise Kurumlar Vergisi Kanunun 18-19. maddelerindeki özel rejime göre vergilendirilecektir. Ayrıca dar mükelleflere yapılan ödemelerden stopaj yapılmayacağı gibi sorumlu sıfatıyla KDV ödeme mükellefiyeti de bulunmayacaktır.

Üçüncü ve son olarak denilebilir ki, navlun sözleşme uyarınca elde edilen en önemli gelir navlun olmakla birlikte taşımacılık faaliyetinden doğan ve navlun sözleşmesi gereğince elde edilen sürastarya, kontrstarya, pişmanlık navlunu ve boş navlun ücretleri de vergi matrahına dahil edilerek vergilendirilmelidir. Ancak vergi kanunlarında yeterince açıklık bulunmadığı için vergi idaresin tarafından bu hususlarda bir açıklama yapılmasında yarar vardır.
KAYNAKLAR

• Deniz Ticareti Hukuku
http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Navlun_sözleşmeleri
http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/a...-Celikkaya.pdf

Hazırlayan: Ziya Mesut KOÇ (KTÜ Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü 2008 Mezunu)
Old 10-07-2008, 13:55   #20
Zeki

 
Varsayılan Deniz Kazaları

Üç kısımda inceliyoruz.

Birinci Kısım: Müşterek ve Hususi Avaryalar
İkinci Kısım: Çatma
Üçüncü Kısım: Kurtarma ve Yardım

Birinci Kısım: Müşterek ve Hususi Avaryalar
A. Umumi Hükümler
B. Müşterek Avarya
C. Dispeç
D. Müşterek Avarya Esaslarına Tabi Olan Başka Haller

İkinci Kısım: Çatma
A. Kusursuz Çatma
B. Kusurlu Çatma
C. Çatma Olmaksızın Zarar
D. Mahvuz Tutulan Hükümler

Üçüncü Kısım: Kurtarma ve Yardım
A. Ücret İsteme Hakkı
B. Ücretin Tayini
C. Ücretin Paylaşılması
D. Rehin ve Hapis Hakkı


BİRİNCİ KISIM
Müşterek ve Hususi Avaryalar
A) Umumi hükümler:

I - Tarifler:

1. Müşterek avarya:

TTK.Madde 1179 - Müşterek bir deniz sergüzeştine atılmış olan gemiyi ve yükü tehdit eden bir tehlikeden onları korumak maksadiyle ve makul bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde ve bile bile, fevkalade bir fedakarlık yapılması veya fevkalade bir masrafa katlanılması halinde "Müşterek avarya hareketi" mevcut sayılır ve bu hareketin ancak doğrudan doğruya neticesi olan zarar veya masraflar müşterek avaryadır.
Müşterek avarya garamesine giren zarar veya masraflar; gemi navlun ve yük arasında aşağıdaki hükümlere göre paylaşılır.
1)Bir tehlike mevcut olmalı.
2)Bu tehlike gemi ve yükü birlikte tehdit etmelidir.
3)Fevkalade bir fedakarlık ve masraf yapılmış olmalıdır.
4)Yapılan fedakarlık , masraf sonucu gemi ve yük kısmen de olsa kurtarılmış olmalıdır.
NOT:Müşterek Avarya’ya ancak Müş. Avar.’nın doğrudan doğruya neticesi olan zarar ve masraflar kabul olunur.Gecikme sonucu gemi ve yüke gelen zararlar Müş. Avarya’ya dahil değildir.

2. Hususi avarya:

TTK.Madde 1180 - Müşterek avaryadan olmıyan, 1075 inci madde hükmüne girmiyen ve bir kaza neticesinde doğan bütün zarar ve masraflar ve hususiyle, gerek yolculuk sırasındaki, gerekse yolculuktan sonraki bir gecikmeden meydana gelen (İşsiz kalma zararları gibi) gemiyi veya yükü ilgilendiren bütün zararlar veya ziyanlar ile bir müşterek avarya hareketinin dolayısiyle neticesi olan zararlar hususi avaryadır.
Hususi avaryanın olması için zarar ve masrafın bir kaza sonucu oluşması gerekir.Müşterek avaryaya ait olan zarar ve masraflar gemi,yük,navlun arasında paylaşıldığı halde hususi avaryada herkes kendi zararını ödemek zorundadır. Hususi avaryanın gemiye ait olanına gemi maliki, yüke ait olanına yük sahibi katlanır.

II - Tehlikeye sebebiyet veren kimsenin durumu:

TTK.Madde 1181 –Müşterek avaryaya sebep veren tehlike üçüncü şahsın veya ilgililerden birinin kusurundan doğmuş ise bu kişi kendi zararına katlanacağı gibi bu yüzden zarara uğrayanlara karşı da sorumludur.Bu yüzden paylaşma yapılmadan önce kusur araştırması yapmak gerekir.
Tehlike gemi adamlarından birinin vazifesini yaparken kusurlu bir hareketi sonucu meydana gelmişse,donatan zarardan ancak gemi ve navlun ile sınırlı olarak sorumlu olur.Müşterek avarya hükümleri emredici olmayıp ihtiyarı olduğu cihetle,taraflar müşterek avarya konusunda serbestçe antlaşma yapabilir hatta müşterek avarya sorunu ortadan kalkabilir.

III - Müşterek avaryadan sonra çıkan hususi avaryaların tesirleri:

1. Garameye iştirak borcu üzerine:
TTK.Madde 1182 - Kurtarılan bir şeyden dolayı avarya garamesine iştirak borcu, o şeyin sonradan hususi avaryaya uğraması halinde ortadan kalkmaz.Yani sonradan çıkan hususi avaryanın daha önce müşterek avarya nedeniyle oluşan avarya garamesine iştirak borcuna bir etkisi yoktur.

2. Tazminat istemek hakkı üzerine:
TTK.Madde 1183 - Müşterek avaryadan olan bir hasar sebebiyle tazminat istemek hakkı hasara uğrayan şeyin sonradan vukubulacak bir hususi avarya neticesinde tekrar hasara uğraması veya zayi olması ile değil, ancak sonraki kazanın önceki ile hiçbir ilgisi olmaması ve önceki zarar vaki olmasaydı dahi sonraki kazanın tek başına bu yeni zararı tevlit edebilecek mahiyette olması halinde ortadan kalkar.Örnek olarak müşterek avarya sırasında kısmen hasarlanan mal sonradan çıkan fırtına yüzünden denize düşmüş ise tazminat isteme hakkı düşer.Çünki ikinci olay birinci olaydan tamamen bağımsızdır.Böyle olmasaydı güverteye çıkarılan mal deniz sularıyla ıslanıp gitseydi ozaman iki kaza arasında irtibat bulunduğu için tazminat hakkı düşmezdi.

B) Müşterek avarya:

I - Halleri:

1. Denize yük ve sairenin atılması:

TTK.Madde 1184 - Gemide mütat ticari teamüllere göre taşınmakta olan yükü, gemi kısımlarını veya gemi aletlerini denize atma; gemi direklerini, çımaları veya yelkenlerini kesme; demirleri, demir halatları veya zincirleri bırakma yahut kesme; hallerinde gerek bizzat bu fedakarlıkların teşkil ettiği zararlar, gerek bu fedakarlıklardan gemiye veya yüke gelebilecek diğer zararlar, hususiyle denize mal atmak üzere açılan ambar kapaklarından veya başka bir delikten ambara giren suların yapacağı zararlar, müşterek avarya garamesine kabul olunur.

Daha önce denizciliğin tabii tehlikelerinden birinin tahakkuku ile kopmuş bulunan direk veya başka eşyanın kırık ve döküntülerini kesme hallerinde meydana gelen kayıp ve zararlar müşterek avarya olarak kabul olunmaz.

Tehlikeden korunmak amacıyla yükün denize atılmasından doğan fedakarlığın müşterek avaryaya dahil edilebilmesi için,yükün mutad ticari teamüllere göre taşınmış olması gerekir.Kapalı ambarda taşınması gerekirken güvertede taşınan yükün veya iyi ambalajlanmadan veya istif edilmemiş yükün mutad ticari teamüllere uygun bir şekilde taşınmamış mal olarak kabulu gerekir.

2. Geminin hafifletilmesi:

TTK.Madde 1185 - Karaya oturmuş olan geminin hafifletilmesi bir müşterek avarya hareketi teşkil ettiği takdirde, bunun için yükün, yakıtın veya kumanyanın hepsinin yahut bir kısmının mavnalara veya diğer vasıtalara aktarılması halinde; mavnalar veya diğer vasıtaların kirası ile zikri geçen şeylerin aktarılmaları ve yeniden gemiye yüklenmeleri sırasında gemiye veya kendilerine ve vasıtalarda yüklü bulundukları sırada yalnız kendilerine gelebilecek bütün zararlar müşterek avaryaya kabul olunur.

Karaya oturmuş olan geminin hafifletilmesi için,yükün,yakıtın veya kumanyanın kısmen veya tamamen mavnalara aktarılması ve yeniden gemiye yükletilmesi sebebiyle oluşan masraflarla meydana gelen zarar ve kayıplar müşterek avaryadan sayılır.Eğer gemi sığ sudan geçebilmek için hafifletilmişse müşterek avarya söz konusu değildir.

3. Geminin karaya oturtulması:
TTK.Madde 1186 - Geminin yalnız batmak veya zaptedilmek tehlikesinden korunması için bilerek karaya oturtulması halinde; karaya oturma ve yeniden yüzdürmeden çıkan zararlar ve yüzdürme masrafları müşterek avarya olarak kabul olunur. Şu kadar ki; zikri geçen tedbir alınmamış olsaydı geminin mutlaka sahil veya kayalara bindireceği anlaşılırsa yalnız yüzdürme masraf ve zararları müşterek avarya kabul olunur.

Geminin batmak veya zaptedilmek tehlikesinden korunması için kasden karaya oturtulması halinde karaya oturma veya yeniden yüzdürmeden çıkan zararlar müş. Avaryadan sayılır.Şu kadar ki karaya oturtulma tedbiri alınmamış olsaydı geminin mutlaka sahile, kayalara bindireceği anlaşılıyorsa bile bile oturtmadan doğan zararlar hariç sadece yüzdürme masraf ve zararları müşterek avaryadan sayılır.Bunlar;
1. Karaya oturtma sırasında gemi ve yüke gelen zararlar,
2. Geminin tekrar yüzdürülmesi esnasında meydana gelen zararlar.

4. Geminin yüzdürülmesi:

TTK.Madde 1187 - Gemi, kendisinin ve yükün kurtarılması için bilerek karaya oturtulmuş olmayıp da başka sebeplerden oturmuşsa, karaya oturma yüzünden çıkan zararlar müşterek avaryadan sayılmamakla beraber yeniden yüzdürme için yapılan masraflarla bu maksatla gemiye veya yüke bilerek yapılan zararlar müşterek avaryadandır. Hususiyle tehlikeli bir vaziyette bulunan gemiyi müşterek selamet uğruna yüzdürmek veya daha derin bir yere götürmek için sarf olunan gayretler yüzünden:
1. Yelken ve direk veya bunlardan birinin zıyaı yahut hasara uğramasından doğacak zararlar;
2. Makine ve kazanlara arız olan hasarlar;
3. 1185 inci maddede yazılı zararlar; müşterek avarya olarak kabul olunur.

Geminin kazaen karaya oturmuş olduğu hallerde karaya oturma yüzünden çıkan zararlar hariç,geminin yüzdürülmesi için yapılan masraflar,özellikle geminin çekilmesi için temin edilen vincin,vs’nin getirilmesi,fazladan çalıştırılan işçilerin ücretleri müşterek avaryaya dahildir.
Gemiyi daha derin yere götürürken gemide oluşacak zararlar müşterek avarya teşkil eder.

5. Gemide çıkan yangının söndürülmesi:

TTK.Madde 1188 - Gemide çıkan yangını söndürmek üzere gemide ve yükte veya bunlardan birinde su ile yahut lombarları açarak batırma da dahil olmak üzere başka suretlerle meydana getirilen zararlar; (Yükün yanmamış kalan parçalarının istif edilmeksizin veya dökme halde gemiye yüklenmiş bulunan malların ve gemi kısımlarının yanma yüzünden uğradığı zararlar hariç) müşterek avaryadandır.

Gemide çıkan yangını söndürmek üzere gemiye veya yüke gelen hasarlar,örneğin su ve kimyevi maddeler sıkılmasından dolayı yükün ıslanması,yanan gemiyi karaya oturtma,vs. gibi zararlar müşterek avaryadan sayılır.Ancak yanan gemi kısımları ile dökme halinde yüklenmiş mallara ve yüke ait kolilere yanma yüzünden gelen zararlar müşterek avaryanın dışında bırakılmıştır..Şöyleki paket,çuval haldeki yükler ıslanıp yanmış ise bunlar müş. Avarya dışıında kalır.Ancak yanmamış ama ıslanan yükler müş.avarya içindedir.Sonuç olarak gemideki yangın aslında hususi avaryadır.

6. Yakıt yerine yakılan yük, gemi eşyası ve kumanyası:

TTK.Madde 1189 - Tehlike karşısında müşterek selamet uğruna zaruri olarak yakıt gibi yakılan yük, gemi eşyası ve kumanyası veya bunlardan biri; ancak ve ancak gemi tam ve bol yakıt ile donatılmış olduğu takdirde müşterek avarya kabul olunur. Şu kadar ki; bu suretle yakılan şeylerin muadili olan yakıt miktarının muhammen kıymeti, son hareket limanı ve gününün rayici üzerinden hesaplanarak donatana zimmet ve müşterek avaryaya matlup kaydolunur.

Gemi tam ve bol yakıt ile donatılmış olduğu hallerde müş. tehlikenin bertaraf edilebilmesi için yük,gemi eşyası ve kumanyası yakıt gibi yakıldığında müş. avaryaya dahil edilir.Eğer gemide yakıt yoksa gemi yakıt bakımından yola elverişsiz bir gemidir ve bu zarar müş.avaryaya dahil olamaz.

7. Barınma limanındaki masraflar:

TTK.Madde 1190 - Kaza, fedakarlık veya başka fevkalade haller yüzünden yolculuğa devam olunması gemiye ve yüke müşterek bir tehlike getirecek olup da bunun önüne geçmek için geminin bir barınma, liman veya yerine girmesi yahut yükleme liman veya yerine dönmesi yahut gereken tamiratı yaptırmak buralarda mümkün olmadığı takdirde başka bir barınma limanına girmesi ve bu hareketlerin müşterek selamet bakımından zaruri bir tedbir mahiyetini arz etmesi halinde aşağıda sayılan zarar ve masraflar müşterek avarya olarak kabul olunur:

a) Mezkür liman veya yere giriş masraflariyle, barınma veya dönmenin neticesi sayılabilmek şartiyle; geminin bu liman veya yerden ilk yükünün tamamı veya bir kısmiyle hareketindeki çıkış masrafları;

b) Gemi hasarlarının tamiri için zaruri olmak şartiyle yük, yakıt veya kumanyayı gemi içinde koyup kaldırmak yahut bir yükleme, durma veya barınma liman yahut yerinde boşaltmak için yapılan masraflar;

c) Kaptanlara ve diğer gemi adamlarına geminin bakımı veya müşterek avaryaya girmiyen tamirler için fazla çalışma ücreti ödenmiş olduğu takdirde bu ücret bunun ödenmiş olması dolayısiyle yapılmasına hacet kalmamış bulunan ve yapılması halinde müşterek avaryaya dahil edilecek olan masraflar nispetinde müşterek avaryaya kabul olunur.

d) Gerek bu bendin, gerekse müşterek avarya ile ilgili diğer hükümlerin tatbikında, donatanın kanun ile veya iş akdiyle bunları ödemeye mecbur olduğuna bakılmaksızın, kaptan ve diğer gemi adamlarına veya onlar lehine yapılmış bulunan bütün ödemeler ücret sayılır.
Müş.avaryada barınma limanındaki masrafları müş.avaryaya dahil edilebilmesi için,geminin ve yükün müş. bir tehlike ye uğramış şartı olmayıp tehlike ihtimalinin mevcut olması yeterlidir.

8. Muvakkat tamirler:

TTK.Madde 1191 - Gemi; bir yükleme, durma veya barınma limanında müşterek salamet uğruna veya müşterek avaryadan sayılacak bir fedakarlık neticesinde hasıl olan hasarlardan dolayı muvakkaten tamir edilirse bu tamirin masrafları, müşterek avarya olarak kabul olunur. Şu kadar ki; kazaen vakı bir hasar neticesinde sadece yolculuğun ikmalini temin için muvakkat tamirlere girişilmişse yapılan masraflar ancak mezkür tamirler yapılmamış olsaydı karşılaşılacak ve müşterek avarya olarak tazmin edilecek olan masraftan elde edilen tasarruf nispetinde ve yapılmış olan masraflar yüzünden diğer ilgililerin elde edebilecekleri tasarruflara bakılmaksızın, müşterek avaryaya girebilir.Müşterek avaryadan sayılan muvakkat tamir masraflarından yeni ve eski farkı indirilmez.
Bu maddeye göre yükleme,durma vaya barınma limanında müş.bir tehlikenin giderilmesi için yapılan muvakkat tamir masrafları müş.avaryadan sayılır.Örneğin batma tehlikesi olan geminin bilerek karaya oturtulması sonucu oluşan zararın bir barınma limanında onarılması gibi.
Hususi avarya sonucu zarar oluşmuşsa sadece yolculuğun tamamlanabilmesi için yapılacak muvakkat tamir masrafları ancak ikame masrafı şeklinde müş.avaryaya kabul edilir.

9. Boşaltılma sırasında yüke gelen zararlar:

TTK.Madde 1192 - Yük, yakıt ve kumanyanın yalnız elden geçirme, boşaltma, depolama, yeniden yükleme ve istif ameliyeleri sırasında uğrayacakları hasar ve kayıplar; ancak, bu ameliyelere ait masrafların müşterek avaryadan sayılmaları halinde, müşterek avarya olarak kabul olunur.
Geminin yüzdürülmesi için yük,yakıt veya kumanyanın boşaltılmasına ihtiyaç duyulmuş olupda bu boşaltma sırasında bir zarar meydana gelmişse bu zarar müş.avarya olarak kabul olunur.

10. Geminin müdafaası:

TTK.Madde 1193 - Geminin düşman veya deniz haydutlarına karşı müdafaası halinde müdafaa sırasında gemiye veya yüke yapılan hasar, bu sırada sarf olunan cephane,gemi adamlarından biri müdafaa sırasında yaralandığı veya öldüğü takdirde tedavive cenaze masrafları, 1013 ve 1014 üncü maddelerle diğer mevzuat gereğince verilmesi lazım gelen tazminat ve mükafat, müşterek avarya olarak kabul olunur.

11. Geminin kurtarılması:

TTK.Madde 1194 - Geminin düşman veya deniz haydutları tarafından durdurulup da fidye verilerek geminin ve yükün kurtarılması halinde rehinelerin geçim ve kurtarılma masraflariyle birlikte, verilen fidye müşterek avarya olarak kabul olunur.

12. Para tedariki:

TTK.Madde 1195 - Müşterek avarya masraflarını kapatmak üzere yolculuk sırasında para bulmak lazım gelip de bu hal zarar ve masraflara sebep olmuş veya ilgililer arasında yapılacak paylaşma ayrıca masrafı icabettirmişse, mezkür zarar ve masraflar da müşterek avaryaya kabul olunur. Hususiyle yolculuk sırasında satılan malların satışından doğan ziyan, lazım olan para deniz ödüncü yolu ile alınmışsa deniz ödüncü primi, deniz ödüncünden başka bir suretle alınmışsa sarf olunan paranın sigorta primi, zararların tesbit ve tayini ve müşterek avarya hesaplarının yaptırılması masrafları müşterek avarya olarak kabul olunur.Para, borçlu masaya dahil ilgililerden herhangi biri tarafından temin olunmamışsa müşterek avaryaya giren sarfiyat için yüzde iki nispetinde bir komüsyonkabul olunur.Ancak, komüsyon hesap edilirken kaptan, zabitler ve tayfaların ücretleri vegeçim masrafları ve yolculuk sırasında yeniden tedarik edilmemiş olan yakıt vekumanya bedelleri nazara alınmaz.

Bunda müş.avarya masraflarını karşılayacak paranın tedarikinde ne gibi şeylerin müş.avaryaya dahil edileceğini hükme bağlamış bulunmaktadır.Buna göre;
1. Para deniz ödüncü ile alınmış ise deniz ödüncü primi,
2. Ödünç alınan paranın sigorta primi.


II - İstisnaları:

1. Hususi avarya halleri:

TTK.Madde 1196 - Aşağıdaki haller müşterek avaryadan olmayıp hususi avaryadan sayılır:
1. Yolculuk sırasında olsa bile hususi avarya neticesinde lazım olan paranın tedarikinden çıkan zarar ve masraflar;
2. Gemi ve yük için birlikte itiraz edilmiş ve her ikisi kurtarılmış olsalar bile itiraz masrafları;
3. Gemi yüzmekte iken yelken zorlaması veya makine ve kazanların çalıştırılması yüzünden gemi, yük ve navlun veya bunlardan birinin duçar olacağı kayıp ve hasarlar.
2. Müşterek avarya olarak kabul olunamıyacak hasarlar:

TTK.Madde 1197 - Müşterek avarya hallerinde zararın tesbitinde aşağıdaki şeylerin uğradıkları hasar ve zıya, hesaba katılmaz:
1. Mütat ticari teamüllere uygun şekilde taşınmış olmayan mallar;
2. Taşıyanın acentesinin veya sair temsilcisinin haberi olmaksızın veya yükleme sırasında bile bile yanlış beyanla yükletilmiş mallar; şu kadar ki, bu gibi mallar kurtarılmış olursa müşterek avarya borcuna iştirak ederler. Yükleme sırasında hakiki değerlerinden aşağı bir değer bildirmek suretiyle yükletilen mallara arız olacak zarar ve kayıplar, bildirilen değer üzerinden tazmin olunursa da müşterek avarya borcuna hakiki değerleri üzerinden girer;
3. Kaptana usulüne göre bildirilmemiş olan kıymetli eşya, sanat eserleri, para ve kıymetli evrak.

III - Zarar ve tazminatın tesbiti:

1. Gemi hakkında:

a) Umumi olarak:

TTK.Madde 1198 - Gemi ve teferruatının uğramış oldukları hasarlara ve ziyaa karşılık müşterek avaryaya kabul edilecek miktar, tamir yapılmış veya eski parçaların yerine yenileri konulmuş olduğu takdirde, aşağıdaki maddede gösterilen indirmeler mahfuz kalmak üzere, tamirin veya yenilemenin makul ve hakiki değerinden ibaret olacaktır.Tamirat yapılmamış ise, bilirkişinin takdir ettiği tamir masraflarını aşmamak şartiyle, müşterek avaryaya makul bir amortisman kabul olunur.Geminin fiili veya hükmi tam zıyaı halinde gemiye verilecek müşterek avarya tazminatı, müşterek avaryadan olmıyan hasarların tamir masrafları ve varsa satış tutarı çıkarıldıktan sonra kalan, geminin takdir edilen sağlam hali değerinden ibarettir.

b) Tamir tutarlarından indirilecek yeni-eski farkları:

TTK.Madde 1199 - Eski malzeme veya parçalar yenileriyle değiştirildiği takdirde müşterek avarya tazminatı hesabında müşterek avarya olarak ödenmesi kabul edilen tamir tutarlarından yeni ve eski farkları, 1191 inci maddenin son fıkrası hükmü mahfuz kalmak üzere, aşağıdaki hükümlere göre indirilir:

Esas itibariyle indirmeler geminin yaşına göre hesabedilir; geminin ilk defa olarak gemi siciline kaydolunduğu tarihten kazanın vukubulduğu tarihe kadar geçen müddet geminin yaşı itibar olunur. Ancak, kumanya ve demirbaş eşya, izolasyon tertibatı, kurtarma sandalları ve benzerleri, ciro (gyro) puslası tertibatı,telsiz aletleri, istikamet gösteren aletler ile iskandil aletleri ve benzerlerinde ve makine ve kazanlarda indirme, ilgili eşyanın kendi yaşına göre yapılır.Kullanılmamış olan kumanya, istihlak maddeleri ve aletler hakkında hiçbir indirme yapılmaz.İndirme yeni malzeme ve parçaların değeri üzerinden yapılır. Hasarı tesbit masrafları müstesna, bu değere işçilik ve yerleştirme masrafları da dahildir.

Kızak ve havuz ücretleriyle geminin yer değiştirme masrafları tam olarak kabul olunur. Kazaya takaddüm eden altı ay zarfında boyanmış ise karinayı temizleme veboyama masrafları da hesaba ithal edilir.

2. Yük hakkında:

a) Umumi olarak:

TTK.Madde 1200 - Fedakarlık neticesinde zıya veya hasara uğrayan yük için verilecek tazminat mal sahibinin bu yüzden uğradığı zarara eşit olacaktır. Zarar miktarı geminin boşaltıldığı son gündeki veya yolculuk varma limanından başka bir yerde bitirilirse yolculuğa son verildiği tarihteki piyasa fiyatı esas tutularak takdir olunur.Piyasa fiyatı yoksa yahut bu fiyat veya bu fiyatın nasıl tatbik edileceği bilhassa malın mahiyeti yüzünden kestirilemiyorsa fiyat bilirkişilere biçtirilir.Bu fiyattan, malın ziyaı neticesi tasarruf edilen navlun, Gümrük Resmi ve sair masraflar indirilir. Müşterek avaryadan sayılmıyan ve avaryaya sebep olmuş hadiseden önce veya sonra yahut hadise sırasında hasıl olan değer düşüklüğü ve ziyanlar dahi, tazminat hesap olunurken indirilir. 1183 üncü madde hükmü mahfuzdur.Müşterek avarya masraflarını kapatmak üzere 1195 inci madde hükmü gereğince satılan mallar da feda edilmiş mallardan sayılır.Buna göre yükün müş.avarya hareketi neticesinde hasara uğraması halinde yükle ilgili şahsın müş.avaryadan alacağı tazminat bu yüzden uğradığı zarara eşit olacaktır.Bu zarar geminin boşaltıldığı son gündeki veya yolculuğa son verildiği tarihteki piyasa esas alınarak takdir olunur.Malın piyasa fiyatı bilinmiyorsa bilirkişiye ihtiyaç duyulur.

b) Hasara uğrayan malların satışı:

TTK.Madde 1201 - Fedakarlık neticesinde hasara uğrıyan mallar satıldığı ve zararın tutarı hakkında taraflarca başka esaslar kabul edilmiş olmadığı takdirde hiç hasara uğramamış olduğu kabul edilmek suretiyle malların en son boşaltma günündeki veya yolculuk asıl varma limanından başka bir limanda sona ermişse yolculuğun sona erdiği gündeki safi kıymeti ile avaryalı malların safi satış tutarı arasındaki fark müşterek avaryaya ithal edilecek zarar miktarını gösterir.

3. Navlun hakkında:

TTK.Madde 1202 - Yükün zıya veya hasarından doğan navlun kayıtlarının müşterek avarya yoluyla tazmini; navlun kaybının bir müşterek avarya hareketi neticesi olmasına yahut da bizzat yükün zıya veya hasarının müşterek avaryaya kabul edilmiş bulunmasına bağlıdır.Kaybedilen gayrisafi navlundan, yapılan fedakarlık sebebiyle tasarruf edilmiş olan masraflar indirilir.
Yükün hasarından dolayı taşıyanın uğradığı navlun kaybının müş.avarya yolu ile tazmin edebilmesi için navlun kaybının müş.avarya hareketi neticesi olması yahut yükün uğradığı hasarın müş.avaryaya kabul edilmiş olması gerekir.

IV - Garameye iştirak borcu:
1. Umumi esaslar:

TTK.Madde 1203 - Müşterek avaryaya kabul olunan zararların tamamı, gemi, yük ve navlun arasında gemi ve yükün değerleri ve navlunun miktarı ile mütenasip olarak pay edilir.Müşterek avaryaya iştirak borcu, birinci fıkrada yazılı şeylerin yolculuğun sonundaki hakiki safi değerlerine, önceden ithal edilmiş olmadıkça feda olunan şeyler için kabul olunan müşterek avarya tazminatı ilave olunmak suretiyle tesbit olunur.

Geminin ve yükün müşterek avarya hareketi anında tamamiyle zıyaa uğramaları halinde, navluna hak kazanmak üzere ödenmelerine veya yapılmalarına hacet kalmıyacak olup da müşterek avaryadan sayılmıyan gemi adamları ücretleriyle masraflar, donatanın rizikoya uğrıyan yük ve yolcu navlunlarından indirilir.

Garameye iştirak eden şeyler için müşterek avarya hareketinden sonra yapılmış olan ve müşterek avaryaya kabul edilmiş olmıyan masraflar da bunların iştirak değerlerinden indirilir. Yolcuların bagajları ile konişmentoya bağlanmamış olan zati eşyaları müşterek avaryaya iştirak etmez.

2. Tazminata hakkı olanların rehin hakları:

a) Umumi olarak:

TTK.Madde 1204 - Tazminata hakkı olanlar gemi ve navluna düşen garame payları için bir gemi alacaklısı hakkını ve garameye girecek malların her biri üzerinde de o mallara düşen garame payları için bir yük alacaklısı hakkını haizdirler; şu kadar ki, yük alacaklısı hakkı, mallar teslim edildikten sonra zilyedliği hüsnüniyetle iktisap etmiş olan üçüncü şahıs zararına olarak kullanılamaz.Garameye girecek malların gönderileni; malları teslim alırken bunlara bir garame payı düşmüş olduğuna vakıf ise bu pay için, mallar teslim edilmiş olmasaydı o malların paraya çevrilmesi halinde garame payı ne nispette ödenecekidiyse o nispette malların teslim zamanındaki değerine kadar şahsan mesuldür.

b) Gemiye düşen garame payı için teminat:

TTK.Madde 1205 - Geminin 1207 nci maddeye göre zararın tesbit ve taksim edilmesi lazım gelen limandan ayrılabilmesi için gemiye düşen garame paylarına karşılık olarak yük ile ilgili olanlara teminat göstermek mecburidir.

c) Yükü takyid eden rehin hakkının kullanılması:

TTK.Madde 1206 - Kaptan, garame payları ödenmedikçe veya 1070 inci madde gereğince temin edilmedikçe garameye iştirak eden malları teslim edemez; ederse mallar üzerindeki rehin hakkına halel gelmemekle beraber kendisi de bu paylardan şahsan mesul olur.Kaptanın hareket tarzını donatan emretmişse 973 üncü maddenin 2 nci fıkrası tatbik olunur.Tazminata hakkı olanların garameye giren mallar üzerindeki rehin hakkı bunlar namına, taşıyan tarafından kullanılır. Taşıyan bu rehin hakkını kullanırken navlundan ve sarfettiği paralardan dolayı kendisinin haiz olduğu rehin hakkına dair 1077 nci madde hükümlerine tabidir.


C) Dispeç:
I - Umumi olarak:
1. Yapılacağı yer:

TTK.Madde 1207 - Zararın tesbit ve taksimi varma yerinde ve eğer buraya varılmazsa, yolculuğun bittiği limanda yapılır.

Gemi ve yükle ilgili kimselerin zararlarını,alacak ve borçlarını saptamak,belirlemek amacıyla aralarında yaptıkları hesaplamayı belgeleyen yazıya denir.Buna göre müş.avarya sonunda düzenlenen bilirkişi raporu niteliğinde olup,avarya zararına ait taksim planını içerir.Dispeç varma limanında yapılır.Gemi birden çok limana uğruyorsa limanda veya TTK’nu 1207. maddesi gereğince konişmentoya konulacak şartlarla belli bir yerde yapılacağı kararlaştırılabilir.
Dispeç bir defa yapılır.Dispeçi gecikmeksizin yaptırmak kaptanın görevidir.Dispeç raporu dört kısımdan oluşur.

1) Müşterek avarya olayı anlatılır.
2) Aktif masa (Alacaklı) yer alır.
3) Pasif masa (Borçlu) yer alır.
4) Avarya paylaştırma-garame-oranı bulunur.
Dispeçle varılmak istenen hedef,paylaşmaya katılan bütün varlıklara uygulanacak oranın bulunmasıdır.

Dispeç raporunun mahkeme tarafından tasdik edilmesi gerekir.

2. Dispeççi:

TTK.Madde 1208 - Dispeç, hükümetçe tayin edilmiş olan dispeççiler ve bunlar yoksa, mahkemenin tayin edeceği kimseler tarafından yapılır. Şu kadar ki; gemi ve yükle alakalılar da müttefikan dispeççi seçebilirler.İlgililerden her biri dispeçin yapılması için lazım olan ve elinde bulunan vesikaları hususiyle çarter partileri, konişmento ve faturaları, dispeççiye ibraz etmeye mecburdur.Dispeççinin talebi üzerine mahkeme, Usul Kanunu hükümleri gereğince ellerinde bulunan vesikaları dispeççiye ibraz etmelerini bunları elinde bulunduranlara emreder.Dispeççi; ilgililerin dispeçi tetkik etmelerine müsaade ve talepleri üzerine masraflarını çekmek şartiyle, bir kopya vermeye mecburdur.
Dispeç,esas itibariyle hükümetçe tayin edilmiş olan dispeçciler tarafından yapılır.Dispeç raporu bir hakem kararı niteliğinde olmadığı için tek başına temyiz edilemez.

3. Dispeçi yaptırma mükellefiyeti:

TTK.Madde 1209 - Kaptan gecikmeksizin dispeçi yaptırmakla mükelleftir; bu mükellefiyetini yerine getirmezse ilgililerin her birine karşı mesul olur. Sigortacı dahil bütün ilgililerin kaptanın dispeç yaptırmaya mecbur tutulması için kaptana ve donatana karşı dava açmak hakları mahfuzdur.Dispeç vaktinde yaptırılmazsa ilgililerden her biri ve bu arada sigortacı bunun yapılmasını istemiye ve yaptırmaya salahiyetlidir.Dispeçin yapılması talebi hadisenin müşterek avarya sayılamıyacağı ileri sürülerek dispeççi tarafından reddedilirse dispeçin yapılması lazım gelip gelmediğine ilgililerden herhangi birinin ve bu arada sigortacının müracaatı üzerine 1207 nci maddede yazılı yerdeki mahkemece karar verilir. Mahkeme evrak üzerine veya ilgilileri ve bu arada sigortacıları dinliyerek bu hususta karar verir. Bu halde, basit muhakeme usulü tatbik olunur.

Geminin bir kollektif şirkete ait olması halinde dispeç yapılmasını şirket ortağı değil ancak şirket talep edebilir.Dispeçin yapılmasına ve dispeçci tayinine itirazın reddine dair kararıntemyiz kabiliyeti yoktur.

II - Dispeçin tasdikını talep ve itiraz:
1. Duruşma:

TTK.Madde 1210 - İlgililer ve bu arada sigortacılar 1207 nci maddede yazılı yerdeki mahkemeden dispeçin tasdikını istiyebilecekleri gibi avaryanın nevine veya hesaplarına itiraz da edebilirler.Dilekçede duruşmaya çağırılacak olan ilgililerin ad ve soyadları bildirilmek lazımdır.Dilekçe üzerine mahkeme dispeççiden dispeç ile müsbit evrakı ister, bu vesikaların tamamlanmasına lüzum görülürse ibrazını onları elinde bulunduranlara emreder.İlgililerin hepsi duruşmaya çağırılır. Davetiyede, dispeç ile müsbit vesikaların mahkeme kaleminde incelenebileceği ve çağırılanın daha önce de dispeçe karşı mahkemede itirazda bulunabileceği muayyen günde gelmediği takdirde dispeçe muvafakat etmiş sayılacağı yazılır. Davetiyenin tebliğ için duruşma gününden en az on beş gün önce gönderilmesi lazımdır.

Dispeç raporuna itirazın en geç ilk celsede hiçbir tereddüdü gerektirmiyecek derecede açık ve etraflı olarak bildirilmesi mecburidir. Haklı sebepler dolayısiyle bu mümkün olmazsa, hakim ilgiliye itirazını bildirmek üzere bir defalık uygun bir mehil verir. İlk celsede veya en geç hakim tarafından verilecek mehil içinde gereği gibi açık ve etraflı şekilde bildirilmemiş olan itiraz vukubulmamış sayılır.
Dispeç raporu bir mahkeme ilanı gibi doğrudan doğruya infaz edilemediği için ilgililerin ve bu meyanda sigortacıların mahkemeden bunun tasdikini istemeleri gerekir.Dispeçin tasdiki ve itirazların tetkiki basit usulü muhakemeye tabidir.

2. Dispeçin tasdiki:

TTK.Madde 1211 - Tayin olunan günde hazır olanlarla duruşma yapılır. Dispeçe karşı duruşmada veya daha önce bir itiraz yapılmamış olduğu takdirde dispeç tasdik olunur. İtiraz yapılmışsa ilgililer dinlenir. İtirazın yerinde olduğu görülür, veya başka surette bir anlaşmaya varılırsa dispeç buna göre düzeltilerek tasdik olunur.İtirazın hemen karara bağlanmasının mümkün olmaması halinde dispeç raporunun itirazın şümulü dışında kalan kısımları ayrı bir kararla tasdik ve itiraz edilen kısım hakkında duruşmaya devam olunur.

Tasdiki istenen dispeç raporunun itiraz edilmeyen kısımları mahkemece ayrı bir kararla tasdik olunur.Böylece hak sahipleri boş yere beklemekten kurtarılmış olur.İlgililer itiraz edilen hususlar üzerinde bir antlaşmaya varırlarsa dispeç buna göre düzeltilerek tasdik olunur.Aksi takdirde mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak itirazın halli yoluna gidilir.

3. Tatbik olunacak usül hükümleri:

TTK.Madde 1212 - 1210 ve 1211 inci maddeler hükümleri mahfuz kalmak şartiyle dispeçin tasdikında ve itirazların tetkikında basit muhakeme usulü hükümleri tatbik olunur.

3. Dispeç raporunun tasdikı hakkındaki kararın hükmü:

TTK.Madde 1213 - Dispeç raporunun tasdikı hakkındaki kararın kesinleşmesiyle bu karar, raporda gösterilen alacakların ödetilmesi için verilmiş bir ilam mahiyetini kazanır. Şu kadar ki; itiraza uğramamış olan bir raporun tasdikı kararı kesinleşmeden önce de bu mahiyeti haizdir.
Raporun tasdikına ait ilam, tasdik talebi üzerine yapılan duruşmaya usulüne göre çağırılmış olmıyan ilgililer aleyhine hiçbir netice doğurmaz.

Dispeçin tasdikine ilişkin karar kesinleştiğinde dispeç raporunda gösterilen alacakların ödetilmesi için verilmiş bir ilan mahiyetini alır.Şu kadar ki;tasdik talebi üzerine yapılan duruşmaya usulüne göre çağrılmayan ilgililer aleyhine bu ilam,hiçbir sonuç doğurmaz.Dispeç raporu itiraza uğramamış ise bunun tasdikine ilişkin mahkeme kararı,kesinleşmeden önce de eda davasında verilmiş bir tahsil kararı niteliğini taşır.

D) Müşterek avarya esaslarına tabi olan başka haller:
1. Şartlar;
TTK.Madde 1214 - Kaptan yolculuğa devam maksadiyle fakat müşterek avaryadan olmıyan bir sarfiyat için 1000 ve 1001 inci maddeler gereğince yükü deniz ödüncüne karşı rehnetmiş olur veya satmak veya kullanmak suretiyle yükün bir kısmı üzerinde tasarruf etmiş bulunursa yükle ilgili olanlardan birinin hakkı olan tazminatı gemi ve navlun üzerinden tamamen veya kısmen alamaması yüzünden uğrıyacağızarar yükle ilgili olanların hepsi tarafından müşterek avarya esaslarına göre çekilir.Bütün hallerde ve hususiyle 1001 inci maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesindeki halde yükle ilgili olanlara ait zarar, 1200 üncü maddede yazılı tazminata göre tesbit olunur. Satılan mallar meydana gelebilecek, müşterek avaryaların garamesine dahi yukarda yazılı tazminata esas tutulan değer üzerinden girer.

Müşterek avarya söz konusu olmadan sırf yolculuğa devam maksadı ile kaptanın yük üzerinde (yükü deniz ödüncüne karşı rehnetmek,satmak)tasarrufta bulunması halinde yükle ilgili kişilerin bu yüzden uğradığı zarar, yükle ilgili olanların hepsi tarafından müş.avarya esaslarına göre çekilir.Bunun için önce zarar oluşacak,onun içinde yükle ilgilinin bu hakkını donatandan (gemi ve navlun üzerinden) tahsil edilmemiş olması gerekir.Kaptanın yük üzerinde tasarruf yetkisi TTK huh 998 ve devamı maddelerinde hükme bağlanmıştır.

2. Hükümler:

TTK.Madde 1215 - Bu kanunun 1089 ve 1214 üncü maddelerinde yazılı hallerde ödenecek garame payları ve alınacak tazminat, her hususta müşterek avarya hallerin deki garame payları ve tazminat hükmündedir.


İKİNCİ KISIM

Çatma

A) Kusursuz çatma:

TTK.Madde 1216 - Çatma umulmıyan bir hal veya mücbir kuvvet yüzünden vukua gelmiş veya neden ileri geldiği anlaşılamamışsa çarpışan gemilerin yahut gemilerde bulunan can ve malların çatma yüzünden uğradıkları zarar için tazminat istenemez.
Çatma,iki veya daha ziyade geminin birbirine çarpmasıdır.Çarpışan gemiler bağımsız durumda olmalıdır.Çatmada fiil sorumluluk söz konusudur.Bunun için çarpışan gemilerin tahsis edildikleri deniz yolculuğunda birbirleriyle akdi ilişki içersinde olmamaları gerekir.

B) Kusurlu çatma:

I - Bir taraflı kusur:

TTK.Madde 1217 - Çatma gemilerden birinin gemiadamlarının kusurundan ileri gelmişse, zararı o geminin donatanı tazmine mecburdur.

Buna göre çatma gemi adamlarının kusurundan ileri gelmişse, donatan zararı tazmin etmeye mecburdur..Burada donatan istihdam eden sıfatıyla zarardan sorumlu tutulmaktadır.Donatanın sorumlu olması için,çatmanın gemi adamlarının geminin kullanılmasıyla ilgili bir kusurundan ileri gelmiş olması gerekir.

II - Müşterek kusur:

TTK.Madde 1218 - Çatma; çarpışan gemilerin gemiadamlarının müşterek kusurlarından ileri gelmişse, bu gemilerin donatanları çatma yüzünden gemilerin veya gemide bulunan malların uğradıkları zararı kusurlarının ağırlığı nispetinde tazmin etmeye mecburdurlar.Gemide bulunan bir insanın ölümünden veya yaralanmasından yahut sıhhatinin bozulmasından doğan zararlardan, gemilerin donatanları zarar görene karşı müteselsilen mesul olurlar.Donatanların birbirine karşı olan münasebetlerinde bu gibi zararlar için dahi birinci fıkra tatbik olunur.

Buna göre çatmada müş.kusur varsa donatanların sorumlulukları kusurları oranındadır.Yük sahibi zararını tamamen kusurlu donatanların yalnız birisinden istemek hakkına sahip değildir.Donatanların her birinden ancak kusur oranlarına göre istemde bulunabilir.

Fakat bu kurala bir istisna getirilmişitir.Gemide bulunan şahıslara cismani bir zarar geldiği takdirde donatanlar bu kimselere karşı müteselsilen sorumlu olurlar.Gemideki şahsın ne olduğunun önemi yoktur.

III - Mecburi kılavuzun kusuru:

TTK.Madde 1219 - Gemi mecburi kılavuz tarafından sevk edilirken onun kusurundan ileri gelen çatmadan geminin donatanı mesul olmaz; meğer ki, gemiadamlarından olan kimseler kendilerine düşen vazifeleri yapmamış olsunlar.

“Mecburi Klavuz ” ile “Klavuz alma mecburiyeti” birbirinden ayrı şeylerdir.Birincisinde geminin idaresi ikincisinde klavuz sadece kaptana yardım eder,ona yol gösterir.Mecburi klavuzun görevi devam ettiği zaman süreci içersinde sorumluluk klavuza ait olur.Şu kadar ki;şayet gemi adamları kendilerine düşen görevi yapmamışlarsa klavuzun kusurundan ileri gelen çatmadan dolayı donatan yine sorumlu olur.TTK’nun 1219. maddesi uygulanabilmesi için klavuz alınması yeterli olmayıp geminin sevk ve idaresinin klavuza terkinin de mecburi olması gerekir.

C) Çatma olmaksızın zarar:

TTK.Madde 1220 - Gemi bir manevrayı yapmak veya yapmamak suretiyle yahut nizamlara riayetsizlik yüzünden başka bir gemiye yahut gemide bulunan can veya mallara çatma olmaksızın, bir zarar verirse bu kısım hükümleri tatbik olunur.

Bu madde fiili çarpma olmadan meydana gelen çatmadan söz etmektedir.Buna “kıyasen” veya “vasıtalı çatma” denir.Böyle bir çarpmadan söz edebilmek için gemiler arasında fiziki bir çarpma olmadan ve gemilerde herhangi bir hasar meydana gelmeden sadece gemideki yük ve şahısların zarar görmüş olması gerekmektedir.

D) Mahfuz tutulan hükümler:

TTK.Madde 1221 - Donatanın mesuliyetinin gemi ve navlun ile tahdidine ve mukavelelerden doğan mesuliyetine dair hükümlerle gemiadamlarının kusurları sebebiyle mesuliyetine dair hükümler ve Denizde Can ve Mal Koruma hakkındaki Kanun hükümleri mahfuzdur.

ÜÇÜNCÜ KISIM

Kurtarma ve Yardım

A) Ücret isteme hakkı:

I - Şartları:

TTK.Madde 1222 - Deniz tehlikesi altında bulunan bir gemi veya gemideki şeyler; gemiadamlarının idaresinden çıktıktan sonra üçüncü şahıslar tarafından ele geçirilerek emniyet altına alınır veya, bu hal haricinde, gemi veya gemide bulunan şeyler üçüncü şahısların yardımiyle deniz tehlikesinden kurtarılır ise bu kısım hükümleri gereğince kurtarma veya yardım için bir ücret istenebilir.Kurtarma veya yardım aynı donatanın birden çok gemileri arasında olsa da hüküm aynıdır.Ödenecek para, emniyet altına alınan veya kurtarılan şeylerin değerini hiçbir halde geçemez.

Buna göre gemi adamlarının idaresinden çıkan bir gemi üçüncü şahıslar tarafından ele geçirilerek emniyet altına alınmış veya geminin idaresi gemi adamlarının elinde olduğu halde tehlike ancak üçüncü şahısların yardımıyla bertaraf edilebilmiş ise ozaman kurtarma ve yardım ücreti istenebilir.Şu halde üçüncü şahısların ücrete müstahak olabilmeleri için gemi veya eşyanın bir deniz tehlikesi altında bulunması,üçüncü şahsın veya başka bir geminin tehlike içinde bulunan gemi veya eşyayı kurtarması veya ona yardım etmeso gerekmektedir.Yapılan kurtarma ve yardımın sonuçsuz olmaması gerekir.Ücret isteme hakkı kanundan doğduğundan bu konuda sözleşme yapılmış olup olmadığına bakılmaz

II - İstisnaları:

1. Neticesiz kalmış hizmetler:

TTK.Madde 1223 - Yapılan hizmetler neticesiz kalmış olursa kurtarma veya yardım ücreti diye bir şey istenemez.

Yapılan hizmetlere rağmen gemi batmış veya tehlike bertaraf edilememişse yardımda bulunanlar herhangi bir ücret talep edemezler.Ancak kurtarma işine başladıktan sonra yardım isteyen gemi donatanının talimatı üzerine işe devam edilmemiş ve kurtarma yardım hizmeti bu nedenle neticesiz kalmış ise,kısmen yardımda bulunan gemi donatanı yaptığı hizmetin karşılığını hak ve nasafet kuralları dairesinde isteyebilir.

2. Ücret istiyemiyecek kimseler:

TTK.Madde 1224 - Kaptanın açık mümanaatına rağmen bir gemiye yardımda bulunmuş olan kimse, kurtarma veya yardım ücreti diye bir şey istiyemez;meğer ki,mümanaatın makul olmadığı anlaşılsın.Tehlike altında bulunan geminin gemiadamları da böyle bir talepte bulunamazlar.Römorkör tarafından çekilen geminin yahut yükünün emniyet altına alınmış veya kurtarılmış olmasından dolayı kurtarma veya yardım ücreti istenebilmesi için cer mukavelesinin yerine getirilmesi mahiyetinde sayılamıyacak derecede fevkalade hizmetlerde bulunulmuş olması şarttır.

Gemi kaptanının mumanaatına rağmen bir gemiye yardımda bulunmuş olan kimse,kurtarma ve yardım ücreti talep edemez.Çünkü hiç kimse kaptanın emrine aykırı olarak gemiye giremez.Tehlike altında bulunan geminin gemi adamları kurtarma ve yardım ücreti talebinde bulunamaz nedenide kendi gemilerinin selametle yola devam etmesi asli görevleridir.

B) Ücretin tayini:

I - Sözleşme yoksa:

1. Umumi olarak:

TTK.Madde 1225 - Taraflar arasında bir mukavele yoksa kurtarma veya yardım ücreti, halin icabı gözetilerek hak ve nasafet dairesinde tayin olunur.1230 uncu madde hükmü mahfuz kalmak şartiyle kurtarma veya yardım işlerine iştirak etmiş olan birden çok kimseler arasında kurtarma veya yardım ücretinin pay edilmesinde de birinci fıkra hükmü tatbik olunur.Kurtarma veya yardım ücreti para olarak tesbit olunur. İlgililer rey birliğiyle istemedikçe ücret, emniyet altına alınan veya kurtarılan şeylerin değerlerinin bir yüzdesi nispetinde tesbit edilemez.

Kurtarma ve yardım için verilecek ücretin miktarı herşeyden önce taraflar arasındaki sözleşmeye göre tayin olunur.Ancak tehlikenin olduğu anda yapılan antlaşmadaki şartlar değiştirilebilir hatta iptal edilebilir.Birden fazla geminin kurtarma ve yardımından söz edebilmek için gemilerin birbirinden bağımsız olması şarttır.Şayet birden çok gemi bir donatana ait olursa bu sözleşmeden söz edilemez.

2. Gözetilecek başlıca hususlar:

TTK.Madde 1226 - Kurtarma veya yardım ücretinin tutarı tayin olunurken başlıca şunlar gözetilir:
Elde edilen netice, çalışmış olanların emeği ve hizmeti, emniyet altına alınan veya kurtarılan geminin ve içindeki can ve malların maruz kaldıkları tehlike, yardım veya kurtarmaya iştirak etmiş olanların kendileri ve gemileri için göze aldıkları tehlike, sarfedilen zaman,meydana gelen zararlar ve yapılan masraflar, kurtarma veya yardıma iştirak etmiş olanların göze aldıkları tazmin mesuliyeti veya diğer mahzurlar tehlikeye soktukları malzemenin değeri va yardım eden veya kurtaran gemi hususi bir maksada tahsis edilmişse bu maksat.Emniyet altına alınan veya kurtarılan şeylerin değeri ile hak kazanılan navlun ve yolcu taşıma ücretleri ancak ikinci derecede gözönünde tutulur.Bu hükümler 1225 inci maddenin 2 nci fıkrasında yazılı kimseler arasındakitaksim hakkına da tatbik olunur.

Ücret tayininde şu kıstaslar göz önünde tutulur:

1) Elde edilen sonuç ne derece başarılı ise ücrette o derece yüksek olur.
2) Kurtarma ve yardım işinde çalışmış olanların emeği ve hizmeti.
3) Kaybedilen zaman.
4) Kurtarma ve yardım hareketine katılan geminin uğradığı zararlar ve yaptığı masraflarla,kurtarma,yardıma iştirak edenlerin kendileri ve gemileri için göze adıkları tazmin sorumluluğu.

3.Ücrete girmiyen masraflar:

TTK.Madde 1227 - Resmi dairelerin masraf ve harcları ve emniyet altına alınan veya kurtarılan şeyler için ödenmesi lazım gelen gümrük ve diğer resimlerle bu şeylerin muhafazası, korunması, değerlerinin biçilmesi ve satılması maksatlariyle yapılan masraflar; kurtarma ve yardım ücretine dahil değildir.

II - Mukavele varsa:

1. Mukavelenin değiştirilmesi veya iptali:

TTK.Madde 1228 - Kurtarma veya yardım hakkında yapılan bir mukavele tehlike zamanında ve tehlikenin tesiri altında yapılmış ve kabul edilen şartlar hak ve nasafet esaslarına aykırı bulunmuş olursa, talep üzerine mahkeme tarafından değiştirilebilir yahut iptal olunabilir. Mukaveleyi yapanlardan biri hile ile mukaveleyi yapmaya sevk edilmiş olur yahut kurtarma veya yardım ücreti, yapılan hizmetlerle herhangi bir cihetten aşırı derecede nispetsiz bulunursa aynı hüküm tatbik olunur.

Buna göre:

1) Mukavele tehlike zamanında ve tehlikenin etkisi altında yapılmış olup da kabul edilen şartlar hak ve esaslarına aykırı bulunmuşsa;

2) Akitlerden biri diğerini hile ile mukavele yapmaya sevk etmiş yahut kurtarma veya yardım ücreti,yapılan hizmetlerle herhangi bir cihetten aşırı derecede nisbetsiz bulunursa;
talep üzerine mahkemece mukavele değiştirilebilir veya iptal olunabilir.

2. Ücretin indirilme veya kaldırılması:

TTK.Madde 1229 - Yardımda bulunan veya kurtaran kimseler kurtarma veya yardım işini kendi kusurları ile zaruri kılmış yahut hırsızlık etmiş veya mal gizlemiş yahut doğruluğa sığmıyan başka hareketlerde bulunmuş olurlarsa kurtarma veya yardım ücreti indirilebilir veya hiç verilmiyebilir.
Yardımda bulunan veya kurtaran kimseler kendi kusurlu davranışları sonucu kurtarma veya yardım işini zorunlu kılmışlarsa örneğin,çatmada kusurlu gemi çatma nedeniyle tehlike içersindeki gemiye yardımda bulunmuş ve onu kurtarmış ise kurtarma veya yardım ücreti kusur derecesine göre indirilebilir veya hiç verilmeyebilir.

C) Ücretin paylaştırılması:

1. Gemi ve yükün kurtarılması halinde:

TTK.Madde 1230 - Bir gemi veya yükü,bir başka gemi tarafından tamamen veya kısmen emniyet altına alınır veya kurtarılırsa, kurtarma veya yardım ücreti, öteki geminin donatanı, kaptanı ve diğer gemi adamları arasında; ilk önce donatana yardım veya kurtarma yüzünden geminin uğradığı zararla işletme yüzünden yapılan fazla masraflar tazmin edildikten sonra bakıyeden vapur donatanına üçte iki, yelkenli donatanına yarısı, vapur kaptanı ve diğer gemiadamlarına altıda birer,yelkenli kaptanı ve diğer gemiadamlarına dörtte birer verilmek suretiyle pay edilir.Kaptan müstesna olmak üzere gemiadamlarına düşen miktar, herbirinin bilhassa maddi ve şahsi hizmeti gözetilerek aralarında pay edilir. Pay yolculuk bitmeden gemiadamlarına bildirilir ve her birinin payını gösteren bir cetvele göre kaptan tarafından yapılır.Pay cetveline karşı cetvelin bildirilmesinden sonra ilk varılan yerdeki mahkemeye veyahut da geminin bu yolculuktan bağlama limanına dönmesinden itibaren on gün içinde o yerdeki mahkemeye itiraz olunabilir.Mahkemece ilgililer dinlendikten sonra pay cetveli aynen veya lüzumunda değiştirilerek tasdik olunur. Bu karar katidir. Kararın bir sureti mahkemece gecikmeden donatana re`sen tebliğ edilir.Bir ve ikinci fıkralara aykırı mukaveleler hükümsüzdür.Kurtarma veya yardım işlerinin bu maksada tahsis edilmiş olan gemi veya römorkör tarafından yapılması halinde yukarki hükümler tatbik olunmaz.

II - İnsan kurtaranlara tazminat:

TTK.Madde 1231 - Kurtarmayı veya yardımı icabettiren kaza sırasında insan kurtarmak için çalışmış olan kimse, gemiye veya gemide bulunan şeyleri kurtarmış olanlara ait tazminattan hak ve nasfete uygun bir pay istiyebilir. Kurtarılan kimseler kurtarma veya yardım ücreti ödemeye mecbur değildir.

D) Rehin ve hapis hakkı:

I - Umumi olarak:

TTK.Madde 1232 - Yardım ve kurtarma masrafları ile ücretinden dolayı alacaklının emniyet altına alınan veya kurtarılan şeyler üzerinde rehin hakkı ve emniyet altına alınan şeyler üzerinde teminat verilinceye kadar aynı zamanda hapis hakkı vardır.Rehin hakkının kullanılmasında 1176 ncı madde hükmü tatbik olunur.

Kurtarma ve yardım ücreti kural olarak ayni borç doğurur.Gemi,navlun ve yük,bu alacağa karşılık teşkil eder.Ancak taraflar bunun aksine bir anlaşma yapabilirler.Buna göre kurtarma ve yardım ücretinden dolayı alacaklıların,emniyet altına alınan veya kurtarılan şeyler üzerinde rehin ve hapis hakkı olduğunu hükme bağlamıştır.Buradaki rehin hakkı kanuni rehin hakkıdır.

II - Kaptanın ve donatanın mesuliyeti:

TTK.Madde 1233 - Alacaklının alacağı tediye veya temin edilmedikçe, kaptan, malları tamamen veya kısmen teslim edemez, ederse alacaklının, teslim edilen şeylerden teslim zamanında elde edebileceği miktar nispetinde alacaklıya karşı şahsan mesul olur.Kaptanın hareket tarzını donatan emretmiş ise 973 üncü maddenin 2 nci fıkrası hükümleri tatbik olunur.

Bu maddeye göre kurtarılan gemi kaptanı malları,kurtarma ücretini güvence altına almadan ilgilisine teslim ederse,alacaklılara karşı şahsen sorumlu olur.Şayet donatanın emri üzerine kaptan malları kısmen veya tamamen teslim etmişse ozaman hem kaptan hem de donatan birlikte şahsen sorumlu olur.

III - Gönderilenin mesuliyeti:

TTK.Madde 1234 - Kurtarma veya yardım keyfiyeti kendiliğinden kurtarma ve yardım masraflarını ödemek için şahsi bir borç doğurmaz.Gönderilen malları teslim alırken onlardan kurtarma veya yardım masrafı ödeneceğine vakıf ise bu masraflar için mallar teslim edilmiş olmasaydı bunların paraya çevrilmesi halinde masraflar ne nispette ödenecek idiyse o nispette şahsan mesuldür.Teslim edilen mallarla birlikte başka şeyler de emniyet altına alınmış veya kurtarılmış olursa gönderilenin şahsi mesuliyeti masrafların bütün şeyler arasında pay edilmesi halinde teslim edilen mallara düşecek miktarı geçemez.

Kurtarma ve yardım keyfiyeti kendiliğinden bir borç doğurmaz.Ancak gönderilen, malları teslim alırken onlardan kurtarma ve yardım ücreti ödeneceğini biliyor ise bu masraflar için şayet mallar teslim edilmeyip satılmış olsaydı bu satış neticesi masraflar ne oranda denecek idiyse o oranda şahsen sorumlu olur.


KULLANILAN KAYNAKLAR

-UYGULAMALI TÜRK TİCARET KANUNU (AÇIKLAMALR-İÇTİHATLAR) 2.CİLT
Yazar:Tarık BAŞBUĞOĞLU
-www.hukuki.net/kanun/6762.13.index.asp - 123k
-http://www.hukuki.net/kanun/6762.13.text.asp#link1092
-http://www.bankacilik.net/finans/mgoster.php?mid=1352

Hazırlayan: Serkan KARAKUZU (KTÜ Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü 2008 Mezunu)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Deniz Hukuku Ve Deniz Ticareti Hukuku Çalışma Grubu zazaenden Deniz Hukuku ve Deniz Ticaret Hukuku Çalışma Grubu 7 31-12-2010 09:47
Deniz Hukuku ve Deniz Ticaret Hukuku Çalışma Grubu Admin Site Haberleri 15 22-09-2010 14:57
Deniz Hukuku ve Deniz Ticareti Hukuku Çalışma Grubu Hakkında Görüşler Admin Hukuk Çalışma Grupları Hakkında 23 22-08-2007 11:59
Deniz Hukuku ve Deniz Ticaret Hukuku Çalışma Grubu Planlama Toplantısı Admin Site Haberleri 10 21-07-2007 10:56


THS Sunucusu bu sayfayı 0,19011688 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.