18-12-2005, 15:38 | #1 |
|
'Hayâ ve Edebe Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetlerinin Men'i Derneği Kuruldu.
'MÜSTEHCEN KADIN KIYAFETLERİNİN MEN'İ DERNEĞİ' KURULDU
Açık ve dar kadın kıyafetlerine savaş açıp, birçok meslektaşıyla mahkemelik olan avukat Ali Kemal Yılmaz Bayraktar, altı kişiyle birlikte 'Hayâ ve Edebe Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetlerinin Men'i Derneği'ni kurdu. Mücadelesinin 'milli dava' olduğunu savunan Bayraktar, sonunda altı kişiyle 'Hayâ, Edep ve Ahlaka Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetlerinin Men'i Derneği'ni kurdu. Bayraktar, "Açık ve dar kadın kıyafetlerine karşı mücadelemiz sürecek. Derneğimizin yurt çapında da şubelerinin açılması için çalışıyoruz. Bu dava uğruna mücadele etmek şereftir" dedi. 20 yıl ağır hapis isteniyor 52 yıldır avukatlık yapan 76 yaşındaki Ali Kemal Yılmaz Bayraktar, üç yıl önce, özellikle resmi kurumlarda pek çok kadının Kılık-Kıyafet Yönetmeliği'ne aykırı davrandığını ileri sürerek başta Valilik olmak üzere birçok kamu kurumuna şikâyette bulundu. Bayraktar'ın kadın-erkek ayrımcılığı yaptığını ve herkesi kadınlara karşı suç işlemeye teşvik ettiğini ileri süren 25'i kadın toplam 44 meslektaşı savcılığa suç duyurusunda bulundu. Bayraktar hakkında, 'hakaret', 'suç işlemeye teşvik' ve 'müstehcen yayın yapmak' suçlarından Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde yaklaşık 20 yıl ağır hapis istemiyle açılan dava halen sürüyor. RADİKAL 07.12.2005 Konuyla ilgili diğer yazılar için: http://www.turkhukuksitesi.com/hukuk...?threadid=2678 [news]MÜSTEHCEN KADIN KIYAFETLERİNİN MEN'İ DERNEĞİ KURULDU[/news] |
23-12-2005, 09:11 | #2 |
|
Derneğin amacı konusunda 2002 yılında yayınlanan "beyanname "aşağıdadır.Yeniden Bilginize.
------------------------------------------------------------------------------------ BU YAZI TÜRK MİLLETİNE,ACI BİR BEYANNAMEDİR. GÖĞÜSLER ORTADA KALÇADA İKİ TOP VE YARIKLAR ! VE GÖBEK AÇIK! MUKADDES TÜRK ANASI,BU OLAMAZ. Yazan A.Kemal Bayraktar(Avukat) Politikacılar,Devlet adamları ve ey insanlar; Bırakın şu türban hikayesini,uydurmasını,kadınlarımızın ve kızlarımızın iğrençleşen kıyafetlerinde ateş bacayı sardı.Türban idddiaları devede kulak değerinde bile değil artık. Televizyonlarımızda,gazetelerimizde,dairelerimizde ve sokaklarımızda HAYA-ADAP ve AHLAKA AYKIRI ve mÜSTEHCEN KADIN KIYAFETLERİ, ,her türk ve müslüman ferdinin ciğerini dağlamaktadır. Buna"DUR" demek önce devletimizin başındakilerinin vazifesidir. Sonra vatanını seven ve aile fertlerinin ,haya-ahlak-namus ve edebini korumakla mükellef olan babaların,kocaların,kardeşlerin vazifesidir.Bu vazifeyi ifa etmek için,el ele vererek,vilayetlerimiz çapında,Türkiye çapında,gönül birliği ile bir gayretin içine girmemiz lazımdır. Bu yazı ile böyle bir çalışma seferberliğne davet edilmektesiniz.Bu Türk soyumuzun asaletinin var olmak_yok olmak meselesidir.Çünkü soyumuzu Yüce Allah,kızlarımızdan hanımlarımızdan,gelinlerinmizden türetmekte,halketmektedir. Ve de,vatanımızın müdafaasındaki,şehitlerimiz ve gazilerimizle onları harp meydanlarında,dünyanın en kahraman ordusu başarısına ulaştıran kumandanlarımızı da ,Yüce Allah mukaddes Türk analarından dünyaya getirmektedir..Kısacası Mehmetçiğimizin analarıdırlar. Bu şerefe laikdirler,layık olmalıdırler. Bu edebi şerefi taşıyanlarüistiklal savaşımızda,cepheye sırtında silah,kucağında bebeğini taşıyan,gazilik mertebesine ulaşan,mukaddes Türk Analarının torunları olan kızlarımız ,gelinlerimiz,bu günkü Türk Müslüman nesilleridirler ve bu yazının muhattaplarıdırlar. HAYASIZ VE İKRAH EDİLEN KIYAFET,TÜRK KADINI İÇİN ZÜLDÜR. Sokaklarda,dairelerde,televizyon ve gazeteler ile okullarda,pervasızca teşhir yarışına girilen vücutların her organları,nefretle ve ikrah edilerek seyredilmekte,ciğerlerimiz dağlanmaktadır. Göğüsler iki balon,kalçalar iki balon ve ön ve arka yarıklar ile bütün vücut hatları gerilmiş,göbek ve bel derileri açık.Bir kadının yatak odasından başka yerde saklayacağı bu cinsi uzuvları teşhir meta olmuş.Karısına kızına yan bakanlara kurşunu reva gören Türk insanı,bu felaketi nasıl hazmadip,nasıl seyretmektedir? Akılları zorlayan bu rezil,bu müstehcen manzara,Milli bünyemizdeki,ahlak ve hayatımızı tarımar etmektedir.Buna seyirci kalacakmıyız? Atatürk" Öğretmenler,yeni nesil sizin eseriniz olacaktır"şeklinde verdiği emir ters döndürülmüş,yeni nesil sokaklarda,dairelerde,televizyon ve gazetelerde seyretmekten,bizler haya etmeye,iğrenmeye sırayı getirmeyi başarmışız.Ve de Atatürkçülüğüde dilimizden düşürmeden. Allah Atatürk'ü nur içinde yatırsın.İstiklal savaşını müteakip icra ettiği büyük yenilikler arasında kadın erkek kıyafet inkilabını yapmış.Türk kadınını "hanımefendi" Türk erkeğini de "beyefendi"kıyafetine sokmuştur.Bunu yapmasa idi bizler de bu çağda Pakistan,Afganistan ve arabistan halklarının perişan kıyafetlerini giyecektik. Bu konuda biz Atatürk'e ihanet ettik. Pece ile çarşafın yerine,manto,etek-tayyör,eşarp giymesini emrettiği kadınlarımız ve kızlarımız edep-haya-ahlak-saygı-terbiye ölçülerini katlederek,belden aşağı uzuvları ile ,belden yukarı uzuvlarını,pervasızca teşhir etme yarışına girmişlerdir.Milli-ahlaki,dini değerlerimizi berhava etmeye devam etmişlerdir. Bu Milli felaketi önleme çaresini aramak da bize düştü. Ne acıdır ki ,bu felaketi görmeyen,bazı parti idarecileri ile devletin yetki sahibi bazı insanlar,bir mağrifetmiş gibi Türkiye de TURBANLA BAŞ ÖRTÜSÜ'nü istismar etmekte,Milleti ve Devleti parçalamak bahasına,buna can simidi gibi sarılmaktadırlar. Be insanlar"nahır elden gitmiş,siz hala alaca dana"yı soruyorsunuz.Kadınalrımızın daha göğsünü,göbeğini,baldırını ve bacaklarını kapatamadık.Bir kadının ırzı-namusu-haya ve edebi ve de imanı bu çinsi uzuvlarının korunup korunmamasındadır.Bu değerler elden gidiyor.Bunalrın yanında hiçbir mana ifaede etmeyen "türban" iddasini "parola" olarak,siyasi iddialarına mesned edenler,başlarını NİZAMİYE PAROLASINA çarpmışlar,bölük börçük olmuşlar,ve hala abesle istigal ettiklerini anlayamamışlardır. Ben 70-75 sendir,anamın,ninemin,bacımın,karımın ve kızımın başlarını;çenberle,yaşmakla,eşarpla örterek yaşadıklarını,hiçbirinin de benin de Türban derdim olmadığını,bu"İran itahl"parolasının Türk kadınına hainlik olduğunu görüp bilmektedyim.Allah bu zihniyette olanların şerrinden bizi,devletimizi ve milletimizi korusun HAYVAN KIYAFETLERİ-İNSAN KIYAFETLERİ!... Hayvanın her cinsinde cinsi organlarını örtme arayabilirmisiniz? Sadece kuyrukları bir nebze kapatabilir.Ama insana Allah akıl,izan,haya vermiş,ırz ve namus için örtünmeyi emretmiştir.Örtünülmekteyiz. Ben örtünmem diyenler,kime benzemek istediklerini hesp etsinler. SOKAKTA YÜRÜMEK-DEVLET DAİRELERİNE GİRMEK-TV SEYRETMEK HAKKIMIZI MÜSTEHCEN KIYAFETLER MEN EDİYOR. Cumhuritetle birlikte pantolon giyen erkeklerimizin,hiçbirinin cinsi organları teşhir edilmemis,kimsede görülmemiş,haya ve ahlak korunmuştur. Ama kadınlarımız,kızlarımız,pantol giyme bahanesiyle en mahrem olan cinsel uzuvlarını pervasızca teşhir etmişler,pantolonun ismini de kendilerini de rezil etmişlerdir. Ha,şimdi biz bu kıyafetteki insanların rezil kıyafet ve cinsi organlarını,sokata yürürken,dairelerde iş görürken,tv seyrederken iğrenerek görmek zoruyndamıyız?Bizim rahat dolaşma hakkımız yok mu? Dağlarda,bu rezilliklerden uzaklarda mı yaşayacağız? CEZA KANUNU VE ULUSU PAŞANIN KIYAFET KARARNAMESİ Tck 576 Md.si edebe muhalif fiilleri suç sayıp cezalandırır. Ulusu Paşa,Başbakanken,memureler için kıyafet kararnamesi yayınladı.Başbakan Ecevit 2-3 ay evvel bunu iptalle,dairelere girilmez müstehçen kıyafetler arttı.Şimdi okullarda pantolonlaşacakmış.Bu kararnamenin yeniden eski hale getirilmesi lazım.Savcılar ile Mahkemelerin de edepsiz kıyafetleri cezalandırması lazım.Bunun için çalışacağız.Çalışma metodumuz da şöyle olacak: Yeni bir derke kuruyoruz.Adı:"TELEVİZYONLARDA-GAZETELERDE-DAİRELERDE VE SOKAKTA;HAYA EDEP VE AHLAKA AYKIRI MÜSTEHCEN KADIN KIYAFETLERİNİN MEN'İ CEMİYETİ" Kadınlarımızı-kızlarımızı"hanımefendi"kıyafetlerine kavuşturana kadar,halkımızla,basınla,radyo ve Tv.yayınları ile devletimiz nezdinde çalışmalarımıza devam edeceğiz.Gayret bizden,Tevhik Allah'tan Not:Bu yazı gazetelere,radyolara,tv.lere,bazı okullara,bazı dairelere,barolara,partilere gönderilecektir.23.10.2002 |
23-12-2005, 10:33 | #3 |
|
Merak ettim, hukukçudur, avukattır diye yasal dayanağı olmayan taleplerde bulunanları savunanlar, ömrünün 52 yılını hak ve hukuku savunmaya adamış böyle değerli bir avukatı da savunacaklar mı!?
Saygılarımla |
23-12-2005, 23:29 | #4 |
|
beyefendiyi ciddiye almak gülünç diyecektim ki, bu konuda yapılan yorumları okuyunca ne diyeceğimi şaşırdım. bkz. http://www.haber10.com/haber/10140/ bir örnek vereyim bu siteden: "göksel öztürk07.12.05 12:52 tecavüze uğramaktan sakınmayan bayanlar dışında bütün bayanların üye olması gerekir bu derneğe. bu derneğe karşı olanlar,iyi bilinki; tecavüze meyilli erkekler ve buna olumlu bakan kadınlardır vesselam"
Anlaşılan, avukat bey kesinlikle yalnız değil (en azından bu akıllara zarar derneği birlikte kurduğu arkadaşları var.) Olay avukata ceza 11.06.05 tarihli bir habere göre "..... hakkında hakaret davası açılan Avukat Ali Kemal Yılmaz Bayraktar, dava sonucunda 4 milyar para cezasına çarptırıldı." bu haberin doğruluğu nedir bilemiyorum.. ama doğru olduğunu umuyorum. |
24-12-2005, 00:18 | #5 |
|
Haber doğru.
Ilgısı bakımından aktarıyorum. Saygılar ----------------------------------------------------------------------------- Av.Ümit Kaba 'nın Site Forumları-Habarler bölümüne yazdığı mesaj konuyla ilgisi bakımından bu alana taşınmıştır. ------------------------------------------------------------------------------- Trabzon'dan Merhaba,2,5 yılı aşkındır süren hukuk mücadelemizde ilk iyi karar,dün manevi tazminat davam sonuçlandı ve Av.Ali Kemal Yılmaz Bayraktar'ın 2.000 YTL ile mahkumiyetine karar verildi.Aynı dilekçeyle Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayet ettiği diğer hanım meslektaşıma da aynı miktarı ödemeye mahkum edildi.Biz 10.000 YTL lik davalar açmıştık ama dilekçelerinin ve hareket tarzının suç teşkil ettiğinin düşünülmesi açısından karara çok sevindik.Sizinle paylaşmak istedim.Sevgiler Av.Ümit Kaba Trabzon Barosu |
24-12-2005, 00:27 | #6 |
|
bilgi için teşekkür ediyorum. merak ediyorum acaba hükmolunan bu tazminatlar, beyefendiyi, kendisi ile aynı kafa yapısındaki insanların gözünde kahraman haline getirir mi?
|
17-01-2006, 17:51 | #7 |
|
"kadın"ı sadece cinsel obje olarak görmekten (ve kadının da üzülerek söylüyorum kendisini cinsel obje olarak sunmasından!) bıkan huysuz bir ihtiyarın ilginç mücadelesi gibi geldi.. yaştan dolayı acaba akli melekelerinde teşevvüş söz konusu olabilir mi diye düşünmeden edemiyorum yine de..
öyle ya herkes nasıl istiyorsa (!) öyle giyinebilir bu ülkede.. ülkede "giyim" özgürlüğü var.. (kulağa ne de komik geliyor.. ) bence herkes kendine yakıştırdığı gibi gezsin bu "özgür" (!) ülkede.. ister hayvan gibi çıplak, ister insan gibi örtülü... sonuçta seçim,bu özgür,bu muasır ve terakkiperver milletimindir!!! (ve tabiki AİHM'nin...) ÇOK YAŞASIN ÇOĞULCU,DEMOKRATİK,ÖZGÜRLÜKÇÜ LAİK DEVLET ! ÇOK YAŞASIN ÇİÇEK ÇOCUKLAR; KİMİLERİ SOLAN.. "ÖZGÜRLÜK,HAK,HUKUK,ADALET" DEYİNCE AKLIMIZA SADECE "KENDİMİZ" GELİYOR,NE YAZIK.. |
18-01-2006, 21:48 | #8 |
|
Erotik memure aranıyor
Erotik memure aranıyor
Avukat Bayraktar'ın "Kadınlar, devlet dairelerinde göğüsleri açıkta çalışıyor" şikâyetini ciddiye alan Trabzon Valiliği il genelinde erotik memure avına çıktı. Dört yıl önce yayınladığı "Göğüsler ortada! Mukaddes Türk anası bu olamaz!" yazılı bildiri ile gündeme gelen avukat Ali Kemal Bayraktar yine sahnede... Bayraktar bu kez Trabzon'daki devlet dairelerinde çalışan memurelerden şikâyetçi. Milli vicdana tecavüz Altı arkadaşıyla kurduğu "Haya ve Edebe Aykırı Kıyafetlerin Meni Cemiyeti" valiliğe dilekçe gönderdi: Bazı memureler milli vicdana tecavüz ediyor. Devlet dairelerinde göbek, bel, sırt ve göğüslerinin büyük bölümü açık halde taytla çalışıyorlar... Erotikler bulunsun Trabzon Valiliği bu şikâyeti ciddiye alıp harekete geçti! Kamu kurumlarına gönderilen üst yazıda "erotik memureler"in bulunması ve "19 Ocak'a kadar cevap verilmesi" istendi. Yine 'Bekçi Murtaza' Kadın meslektaşlarının giyimini eleştiren avukat cepheyi genişletti. Trabzon'daki kamu kuruluşlarında açık kıyafetlerin engellenmesini istedi. Valilik de işleme koydu. Trabzonlu 78 yaşındaki avukat Ali Kemal Bayraktar, 23 Ekim 2002'de hazırladığı ve adliyedeki avukatlar odası panosuna astığı "Bu yazı türk milletine acı bir beyannamedir" başlıklı yazıda "Göğüsler ortada! Kalçada iki top ve yarıklar! Bağır ve göbek açık! Mukaddes Türk anası bu olamaz!" gibi ifadelere yer verdi. Kendi tarifine uygun giymeyenlere "hayvan" diyen Bayraktar kadının göğsünü süt fabrikası, kalçalarını çocuk taşıma organı olarak tarif ettiği yazının devamında "Kadınlarımız, kızlarımız pantolon giyme bahanesiyle en mahrem olan cinsel uzuvlarını pervasızca teşhir etmişler, pantolonun ismini de, kendilerini de rezil etmişlerdir. Türk kadını, ev içinde hizmet ettiği büyüklere sırtını dönmeden, geri geri kapıya gider" şeklinde garip ifadeler yer alıyordu. Bu arada Trabzonlu avukat Ali Kemal Bayraktar 3 Aralık 2002'de bu defa "Türk Milletine 2. Acı Beyannamesi'ni kaleme aldı. Bunun üzerine aralarında avukat Ümit Kaba'nın da bulunduğu 44 avukat Bayraktar'dan şikayetçi oldu. Bayraktar hakkında Trabzon Ağır Caza Mahkemesi'nde açılan davada "kişilerin namus ve haysiyetine taaruz" suçundan 44 kez cezalandırılması ve "halkı tahrik ederek suça teşvik etmek" suçu da dahil olmak üzere 20 yıl hapsi istendi. Ayrıca baro da Bayraktar'a 6 ay meslekten men cezası verdi. EDEBİ KORUMA DERNEĞİ Uzun süredir sessiz kalan Bayraktar kısa bir süre önce yeniden sahneye çıktı. Dernek çalışmalarını tamamlayarak 6 arkadaşı ile birlikte 2 ay önce Haya ve Edebe Aykırı Kıyafetlerin Meni Cemiyeti'ni kuran Bayraktar, 28 Aralık 2005'te dernek başkanı sıfatıyla valiliğe bir dilekçe yazarak, kadın memurların milli vicdanı rencide eden açık ve müstencen kıyafetler giydiğini öne sürdü. Dilekçesinde başlarına buyruk birkaç kadının baskıyla kanunları hiçe sayıp milli vicdana tecavüz ettiğini iddia eden Bayraktar, kadınların devlet dairelerinde göbek, bel, sırt ve göğüslerinin büyük bir bölümü açık halde taytla çalıştıklarını öne sürdü. Bayraktar'ın bu dilekçesini ciddiye alan valilikte işleme koydu. BAYAN MEMURLARIN TEPKİSİ 29 Aralık'ta kendilerine ulaşan dilekçeyi 0301-2006 tarih ve 4 sayılı üst yazıyla kamu kurumlarına gönderen vali yardımcısı Ali Şanlıer, bu konuda gerekli çalışmaların yapılmasını ve konu hakkında 19 Ocak tarihine kadar cevap verilmesini istedi. Valilik ayrıca, devlet memurluğu kılık kıyafet kanununa uymayanlar varsa bunlarında tesbitinin yapılmasını da talep etti. Kurumlarına ulaşan yazıyı gören bayan memurlar talebe tepki gösterirken, yazıyı gönderen Vali Yardımcısı Ali Şanlıer ise "Sonuçta ortada bir dernek ve bu derneğin yaptığı bir şikayet var. Trabzon'daki kamuda çalışan bayan memurlardan bugüne kadar kılık kıyafet konusunda bir şikayet almadık ama biz yenide bu konuda gerekli araştırmanın yapılmasını istedik" dedi. Kenan TAŞKIN-TRABZON/MERKEZ Sabah Gazetesi 18.01.2006 |
16-02-2006, 14:17 | #9 |
|
Kuşkusuz ki saplantılar göz önüne alınması gereken hususlardır. Ancak ben bu kadar olabilkeceğini düşünmüyordum. Toplumsal bir bakış açısını ortaya koyduğunuz için teşekkürler. Ancak bu kadar çaba gösteren derneğin ideal kadın giyimi konusunda önerisi var mı merak ediyorum. acaba nasıl bir kılıktır. Saygılar.
|
17-02-2006, 22:57 | #10 | |||||||||||||||||||
|
O konudaki tartışma, vekalet görevini ifa etmekte olan bir avukat hakkında olduğu halde, burada vekalet görevini ifa eden bir avukat değil, kendi namına avukat sıfatını bir yana koyarak şahsen bir talepte bulunan bir avukat sözkonusu. Ayrıca, bu değerli üstadımızın yasal dayanağı olmayan haksız talepte bulunduğunu da nerden çıkardınız.Bülent Ulusu döneminde çıkartılan bir kılık kıyafet genelgesini mesnet almış.Ayrıca mesnet alınabilecek Anayasa da dahil birçok kanun ve yönetmelik hükmü mevcut.Kamu görevi ifa eden insanlar hakkında kılık kıyafet konusunda düzenlenmiş birçok yönetmelik var.Bunları niçin gözardı ediyoruz.Bu hükümlere rağmen maalesef bazı meslektaşlarımız da dahil olmak üzere bu hükümleri ihlal ediyoruz.Toplumsal açıdan bakıldığında da toplumsal bir kokuşmuşluğun olduğu görülmektedir.Özellikle medya eliyle kadın bir birey olarak değil, CİNSEL META olarak sunulmakta, özgürlükler suiistimal edilmektedir.Zaten; sosyal gelişimini henüz tamamlamamış bir topluma bu kadar özgürlüğü bir anda verirseniz neticenin bu olacağı belliydi.Ülkemizde özellikle ULU ATATÜRK'ün vefatından itibaren başlayan çözülme bizi bugünlere getirdi.Atatürk ve çalışma arkadaşları AZ ZAMANDA ÇOK İŞLER BAŞARMIŞLARDI.Fakat sonradan gelen mirasyediler, 10-15 yılda edinilen bu birikimi, 55-60 yılda bitirebilmişler ve TÜRK MİLLETİNİ emperyalizme esir etmeyi başarmışlardır.Emperyalizmde kadının işlevi ise, tüketim toplumuna sunulan bir promosyon aracı olmasıdır. Kimse kendini kandırmasın, değerli üstadın yakınması haklıdır, mücadelesini de aktif olarak destekleyemesek de takdir ediyoruz.Umarım muvaffak olur.Saygılarımla... |
18-02-2006, 00:30 | #11 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
sn.mehmetdemirlek301
diyorsunuz. 1-Anayasa da dahil olmak üzere bu kaynakların neler olduğu konusunda bilginizi bizimle paylaşırmısınız? 2-Derneğin amacı,tüzüğünde şöyle belirtilmiştir: "Dernek Kanun ve Hükümet Kararnamesine uymayan çıplak kadın giysilerinin düzeltilmesi amacıyla kurulmuştur." Siz bunu nasıl karşılıyorsunuz? 3-
Topluca hangi ihlallere karıştığımızı açıklamanızı rica ediyorum 4-Özgürlüklerin ne zaman hangi dozda verileceği hakkındaki görüşünüz için ise hiç bir sorum bulunmamaktadır. Saygılarımla |
18-02-2006, 02:28 | #12 | |||||||||||||||||||
|
Sayın mehmetdemirlek301,
Düşünce sistemlerimizin birbirinden tamamen ayrı oluşundan olsa gerek, yazdıklarınızı paylaşmam olanaksız. Ama polemiğe yol açmamak için yazdıklarınıza cevap vermek istemiyorum. Buna rağmen kafama takılan bir soruyu cevaplandırırsanız memnun olacağım.
Özgürlükler az mı çok mu bir yana bırakalım. Merak ettiğim nokta: 'sosyal gelişim' ne zaman tamamlanmış olur? Sosyal gelişimini tamamlamış toplumlara örnek olarak gösterebileceğiniz toplumlar hangileridir? Saygılarımla |
19-02-2006, 05:59 | #13 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Anayasa'nın başlangıç kısmında 1. maddedeki " Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin,", devletin temel amaç ve görevleri başlıklı 5. maddesindeki "insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya ", temel hak ve hürriyetlerin niteliği başlıklı 12. maddesindeki "Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.", DİKKAT-1982 yılındaki halinden beri geçirilen tüm değişikliklere rağmen bu hükümler korunmuştur! 657 S.K.'nun 2. bölümünde ödevler ve sorumluluklar başlıklı 6. maddesinde "Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma", disiplin cezalarıyla ilgili 125. maddesindeki "g) Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak," 126. maddesindeki "l) Kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak." , Ek 19. maddede "Devlet memurları, kanun, tüzük ve yönetmeliklerin öngördüğü kılık ve kıyafet kurallarına uymak mecburiyetindedirler" ibareleri konuyu kapsamına almaktadır. Bunlar genel hükümler olup örnekseme yoluyla verdim.Daha birçok kanunda bunlar geçmekte olup, özele ilişkin yine örnek olarak 1-2 yönetmelik veya tüzük hükmü vereceğim. 16.7.1982 tarihli ve 8/5105 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kararlaştırılmış ve 25.10.1982 tarih ve 17849 sayılı resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuş, KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA ÇALIŞAN PERSONELİN KILIK VE KIYAFETİNE DAİR YÖNETMELİĞİN 5. maddesine DİKKAT "Madde 5 - 2 nci maddede sözü edilen personelin kılık ve kıyafette uyacakları hususlar: a) (Degisik 3 Ocak 2002 tarih ve 24629 tarihli R.G.) Kadınlar; Elbise, pantolon, etek temiz, düzgün, ütülü ve sade, ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı, görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taranmış veya toplanmış, tırnaklar normal kesilmiş olur. Ancak bazı hizmetler için özel iş kıyafeti varsa görev sırasında kurum amirinin izni ile bu kıyafet kullanılır. Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyilmez." denilmiştir.Eminim sadece bu yönetmelik hükmü iddiamızı haklı çıkarmıştır.Daha birçok tüzük ve yönetmelik hükmünde çıplaklık sınırına varacak derecede giyinmeyi yasaklayan hüküm mevcuttur ve ve mevcut olmaya devam etmelidir.
İlgili kuruluşların bunu re'sen gözetmeleri gerekmektedir.Fakat maalesef birçok devrim kanunu gibi bu tür mevzuat hükümleri resmi kurumlarca gözardı edilmektedir.İlgili dernek de kamu kuruluşlarını bu konuda harekete geçirebilme mücadelesi vermek amacıyla kurulmuş.Belki bu mevzuat hükümlerine aykırılığın yaptırımlarının caydırıcı olmaması sık sık ihlal edilmelerine yol açıyordur.Bu hususta daha şiddetli yaptırımlar uygulanabilmesi için kamuoyu baskısını kullanma amacında bir dernek de olabilir, gayet doğal.
TBB Avukatlık Meslek Kuralları'nın Yargı organları ve adli mercilerle ilişkiler başlıklı 3. Bölümünde "Avukatlar ve avukat stajyerleri, mesleğe yakışır bir kılık ve kıyafetle başları açık olarak mahkemelerde görev yaparlar. Duruşmalara, Türkiye Barolar Birliğince şekli saptanmış cübbe ile ve temiz bir kıyafetle çıkarlar. Erkek avukatlar iklim ve mevsim koşullarının elverdiği ölçüde kravat takarlar" ibaresini gözönüne getirdiğinizde, bazen kendimin de uymadığı bir hükümle karşılaşıyoruz.Hiç adliyelerde kravatsız avukat görmüyor muyuz?Hiç adliyelerde, abartılı dekolte giyinen bayan avukat görmüyor muyuz?Hadi ben abartıyorum, da staj eğitim merkezinde meslek kuralları dersini anlatan bir üstadımızın tespiti de mi yanlış.Aynı örnekleri kendisinden de duymuştum.Meslektaşlarımın büyük çoğunluğunu tenzih ederek söylüyorum, bazen kendim de dahil olmak üzere bu hükmü ihlal ediyoruz.
Sayın Gemici; Tanımınızda Sosyal Danışman ibaresi bulunmakta.Türkiye'de böyle bir meslek grubu bulunmadığı için işlevini bilmiyorum ama sosyolog gibi algılıyorum.Kendim bir sosyolog olmamakla birlikte bazı sosyolojik tespitler yapmaktayım doğru veya yanlış.Toplumun sosyal gelişimi tabirini belki dilsel bakımdan yanlış kullanmış olabilirim, bunu mazur görünüz.Fakat neyi vurgulamak istediğimi sanırım anlamışsınızdır.Sosyal gelişimden kastım kendini yetiştirmiş, eğitmiş bireylerin, toplmumun ortak çıkarları konusunda da hassas olabilme hedefi doğrultusundaki gelişimdir.Bireysel çıkardan ziyade kollektif çıkarların gözetildiği topluluktur, sosyal gelişimini tamamlamış toplum.Bunun için öncül olarak bireylerin herbirinin yeteri yetkinliğe sahip olması gerekir.Sosyal gelişimini tamamlamış topluma örnek istemişsiniz.Şu ana kadar bu toplum henüz yaratılamadı ama çok mesafeler katedilebildi.Bunlara örnek olarak, SSCB toplumu, Hitler dönemi Alman toplumu, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet dönemindeki yaklaşık 15 yıllık süreçteki Türk toplumu, Hz. Muhammed dönemindeki topluluk v.s. Sanırım bu başlık altında değinmiş olduğum Atatürk'ün 10. yıl nutkundaki "AZ ZAMANDA ÇOK VE BÜYÜK İŞLER BAŞARDIK" sözünün altında yatan da bu gelişimdi.Osmanlı dönemindeki Türk toplumu, devletin kurucu unsuru olmasına rağmen ikinci sınıf vatandaş muamelesine tabi tutulmuş, ezilmiş, horlanmış ve geri bırakılmıştır.Atatürk'ün kastettiği de buydu sanırım.Türk Milleti'ni layık olduğu yere getirmek.15-20 yıllık süreçte böylesi bir toplumu ne kadar da değiştirmiştir.Fakat 15-20 yıllık süreç çok yetersiz kalmıştır, sosyal gelişimi tamamlamaya.Konuyu fazla dağıttım galiba, zira forum sanırım kadın haklarıydı, özür diliyorum ama sorunuza cevap verebilmek için hukukun biraz dışına çıktım, hukuk içinde devam etsek iyi olur.Saygıyla... |
19-02-2006, 12:53 | #14 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sn.mehmetdemirlek301
1-Anayasanın başlangıç bölümündeki tanımlar,özgürlükleri ve bunu güvenceleyen ilkeleri açıklamaktadır.Devletin görevi,tanımlanan hak ve özgürlüklerin fiilen kullanılmasını sağlayacak sosyal ortamı sağlamaktır.Belirttiğiniz Anayasa düzenlemesi bir sınırlamayı değil,özgürlüğü işaret etmektedir. 2-657 sayılı yasa memurların yasasıdır.Burada hangi kıyafetlerin yasaklandığına ilişkin bir açıklama(sizin yazdıklarınız dayanak alınarak) yer almamaktadır. Yine Kamu Kurum Ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair yönetmelik bu konuda bir açıklama yapmışsa da, ceza sonuçlayan bir düzenlemenin yönetmelikle yapılması mümkün değildir, Hatırlayalım: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Suçta ve cezada kanunilik ilkesi MADDE 2. - (1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz. (2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz. (3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz 3-
Bu çok tehlikeli bir satır değil mi sayın Sn.mehmetdemirlek301 . Bir ihlale daha şiddetli yaptırım uygulanabılmesi için kamuoyu baskısını kullanma çok tehlikleli ve hukuk dışı değil mi ? Öncelikle yasaya ve yönetmeliklere uygunluğu denetleyen iç işleyiş bulunmaktadır. Dernek bu iç işleyişte yer alan bir denetim organı niteliğinde değilken -ve zaten olamayacağından ve olmaması gerektiğinden-,idarenin bu işlevini mi üstelenmeye niyetlidir.Ayrıca ,bunun için sosyal baskı oluşturmak da devlet organlarının işlevini tamamen görev edinmek ,hatta yerine geçmek ve hatta devlet dışı güç oluşturmak gibi tehlikeli sonuçlar oluşturabilecek bir anlayıştır. Hatırlayalım : ANAYASA MADDE 6 - Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. Avukatların devlet memuru olmadıklarını özellikle hatırlayarak ,
Meslektaşlarımızın kişisel olarak nasıl giyineceklerine ilişkin değerlendirmelerde bulunmanın hiç doğru olmadığını düşünüyorum.Kişisel anlayışların ,başkaları için ölçü kabul edilmesini istemek kabul edilemez bir anlayştır. Avukatların kılık kıyafetlerinin denetimine soyunan ve
Saygılarımla |
19-02-2006, 17:09 | #15 | |||||||||||||||||||
|
Sayın mehmetdemirlek301
demişsiniz. Gelişimle yaratılmayı aynı anlamda kullanmak olanaksız bence, şöyle ki gelişim kendiliğinden ve gelişmekte olan sistemin veya toplumun özünden gelen bir oluşumdur; Yaratılma ise tam tersine dışarıdan bir sisteme dayatılan bir oluşumdur. Özellikle milyonların canına mal olmuş Hitler döneminin totaliter Almanyasını sosyal gelişime örnek vermek hem gelişimi yanlış anlamak, hemde değişik uluslardan, kadın erkek, yaşlı genç milyonlarca ölünün hatırasına saygısızlık olur. Saygılarımla |
24-02-2006, 08:46 | #16 |
|
KESK başvurdu, dernek kapatılıyor
Trabzon Valiliği, kamu görevlisi kadınların müstehcen giyindiğini öne sürerek valilikten bu kadınların belirlenmesi talebinde bulunan avukat Kemal Yılmaz Bayraktar başkanlığındaki ''Haya ve Edebe Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetlerinin Meni Cemiyeti'' nin kapatılması talebiyle Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda derneğin amacının anayasa ve yasalara aykırı olduğunun belirlendiği belirtildi. Trabzon Valiliği bugün kapalılmasını istediği derneğin müstehcen giyinen memurelerin belirlenerek uyarılması talebine olumlu yanıt vermiş ve dilekçeyi bir üst yazı ile tüm kamu kurum ve kuruluşlarına iletmiş, 'Erotik memure avı' başlatmıştı. KESK Trabzon Şubeler Platformu'ndan 14 kişi bu skandal üzerine yaptıkları basın açıklamasının ardından Trabzon Valiliği'ne başvurdu. Başvuru dilekçesinde adı geçen derneğin kapatılması istenerek şu görüşlere yer verildi: ''Valiliğinizce bilindiği üzere; Türkiye'nin ve hatta büyük olasılıkla dünyanın hiçbir yerinde bir benzeri bulunmayan 'Haya ve Edebe Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetlerinin Meni Cemiyeti' adında bir dernek ilimizde faaliyet yürütmektedir. Av. A. Kemal Yılmaz BAYRAKTAR adındaki bir vatandaşın başkanlığında faaliyet sürdürmekte olan dernek, kamuoyunda akıl dışı yansımalara neden olan girişimleriyle öne çıkmıştır. Halen BAYRAKTAR hakkında benzer girişimleri nedeniyle Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi 2003/245 esasında kayıtlı bir davanın sürmekte olduğu ve adı geçenin Trabzon Barosuna kayıtlı Av. Ümit KABA ve Av. Sunay ATAMER adındaki bayan avukatlara bu tür davranışları nedeniyle yargı kararlarıyla tazminat ödemeye mahkum edildiği tarafımızca bilinmektedir. Bu gerçeklere rağmen, adı geçen kişi ya da derneğin kamuoyu vicdanında onulmaz yaralar açan faaliyetlerinin devamına Valiliğinizce göz yumulduğu kanaati kamuoyunun ortak kanaatidir. Gerek yerel ve gerekse ulusal basında, adı geçen dernek adına Valiliğinize verilen bir dilekçeye ilişkin bilgilere yer verilmekte ve Trabzon kenti hak etmediği biçimde olumsuz söylemlerle tarif edilmeye çalışılmaktadır. Hiçbir kişinin Trabzon'u kamuoyu önünde rencide etme hakkı olmadığı gibi, hiçbir derneğin de böylesi bir hakkının olamayacağı malumlarınızdır. Bu nedenle Valiliğiniz 03.01.2006 tarihinde tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, kaymakamlıklara ve merkez ve ilçe belediye başkanlıklarına yazmış olduğu yazıları ikinci bir yazıyla derhal geri çekmeli ve tüm kadın kamu emekçilerinden açık yüreklilikle özür dilemelidir'' Trabzon Valiliği İl Dernekler müdürlüğü, KESK'in derneğin feshi talebini inceledikten sonra 5.12.2005 tarihinde kurulan 'Haya ve Edebe Aykırı Kadın Kıyafetleri Meni Cemiyeti' nin amacının Anayasa ve yasalara aykırı olduğuna karar verdi. Valiliğin cevap yazısında, derneğin feshi için Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu ve kapatılmasının istendiği vali adına vali yardımcısı M. Bahattin ATÇI imzası ile bildirildi. Erotik memure avı Avukat Bayraktar'ın ''Kadınlar, devlet dairelerinde göğüsleri açıkta çalışıyor'' şikâyetini ciddiye alan Trabzon Valiliği il genelinde erotik memure avına çıkmıştı. Altı arkadaşıyla kurduğu ''Haya ve Edebe Aykırı Kıyafetlerin Meni Cemiyeti'' valiliğe dilekçe göndererek bazı memurelerin milli vicdana tecavüz etitği, devlet dairelerinde göbek, bel, sırt ve göğüslerinin büyük bölümü açık halde taytla çalıştığını iddia etmişti. Trabzon Valiliği bu şikâyeti ciddiye alıp harekete geçti. Kamu kurumlarına gönderilen üst yazıda ''erotik memureler''in bulunması ve ''19 Ocak'a kadar cevap verilmesi'' istenmişti. www.sesonline.net |
24-02-2006, 17:17 | #17 |
|
kadınların, erotik giyinme özgürlüğü konusundaki bu amansız mücadelesine sebep nedir ki?
yoksa bundan bir çıkarları mı var? enteresan bir durum ! |
27-02-2006, 17:55 | #18 |
|
Merhaba,
Kadınların eşit itibarlı ve saygın bir yurttaş gibi yaşama hakkını değil ,şiddetten korunma haklarının değil,istihdam olanaklarını değil,eğitim eşitsizliklerinin değil, ve bir çok gerçekleşmemiş haklarının değil de giyimlerini durmadan tartışmaya açanların,"bu amansız mücadelesine sebep nedir ki? yoksa bundan bir çıkarları mı var? Asıl enteresan olan budur!!! Saygılarımla |
28-02-2006, 00:18 | #19 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yukarıdaki alıntılarda göze çarpan kavramlar: 'Hayâ, Edep ve Ahlaka Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetleri ve erotik giyinme özgürlüğü Haya, Edep ve Ahlaka Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetleri aslında aklı selim sahibi ve belirli toplumsal bir eğitim almış ve belirli değer ölçülerini benimsemiş olan herkesin karşı çıkacağı ve karşı çıkması gereken kıyafetler. Hiçbir toplum değerlerini hiçe sayan bir davranışı kabul etmez ve bu türden davranışları dışlama ve yeri geldiğinde cezalandırma yoluyla önlemeye çalışır ve önler. Önemli olan önlenilmeye çalışılan davranışların gerçekten toplumun genel değerlerine ters düşmesi. Soru bazı davranışların toplumun değerlerine ters düştüğüne kimin karar vereceği. Toplumların genel değerleri devamlı bir gelişim ve değişim içindedir. Bugünkü toplumla bundan yüz veye elli sene önceki toplumun değerleri aynı değildir. Bundan elli sene önce haya, edep ve ahlaka aykırı sayılan bugün sayılmıyabilir. Şimdi haya, edep ve ahlaka aykırı sayılan bundan onbeş yirmi sene sonra normal karşılanabilir. Özellikle dış dünya ile ilişki içinde olan toplumlarda değişim kaçınılmazdır. Aslına bakılırsa günümüzün ilerlemiş iletişim vasıtaları ve küreselleşme ister istemez tüm toplumları birbirileri ile iletişime zorluyor. Bahsettiğm iletişimden ve değişimden Türkiye'de nasibini alıyor. Almaması kaçınılmazda. Burada önemli olan neyin haya, edep ve ahlaka aykırı olduğunun toplum tarafından, toplumun evrensel değerlere bağlı güçleri tarafından benimsenmesi ve belirlenmesi. Kavramların tanımlanmasının bundan elli altmış sene öncesinde kalmış ve o günden bugüne bir gelişme göstermemiş kimselerce belirlenmesi toplumu ortaçağ karanlığına götürür. erotik giyinme özgürlüğü Konu üzerinde tartışabilmek için bilinmesi gereken en önemli nokta buradaki erotik kavramından neyi anlamamız gerektiği. Erotik müstehcenle, haya edep ve ahlaka aykırı olanla aynı anlamda mı kullanılıyor? Dar pantolon giyen kadın erotik mi giyiniyor? Dar pantolonun kırmızısı mı yoksa mavisi mi erotiktir? Evde süslü iç çamaşırı giyen kadın mı erotik giyiniyor? Plajda mayo giyen kadın mı erotik giyiniyor. Kendi kafalarının milli değerlerini kurtarmaya çalışanlar bunları da mı menedecek? Çarşafın, peçenin erotik olanı yok mu? Saçını, sakalını, bıyığını boyayan erkek bunu ne için yapar? Erotiklik uğruna olmasın sakın? Erotik giyinmenin erotik giyinme olduğuna kim karar verecek?????? Saygılarımla |
19-08-2009, 00:19 | #20 |
|
Kadın memurların kıyafetini 3'üncü kez şikayet etti
Serkan KILINÇ/TRABZON, (DHA)18 Ağustos 2009 Kadınların kıyafetlerini gündeme getirmesi ile bilinen ‘Haya Edep ve Ahlaka Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetleri Men'i Cemiyeti' Başkanı 86 yaşındaki Avukat Kemal Yılmaz Bayraktar, devlet memuru olan kadınların kılık ve kıyafetlerini 3'üncü kez bölge valiliklerine şikayet etti. Avukatlık ofisinde basın toplantısı düzenleyen Bayraktar, devlet dairelerinde çalışan kadınlar ile günlük yaşamda kadınların giydiği kıyafetleri eleştirdi. 1982 ve 2001 yıllarında hükümetlerin ‘Kılık Kıyafet Kararnamesi' çıkardığını hatırlatan Bayraktar, şu iddialarda bulundu: “Kararnamedeki hükümlere uyan yok. Şimdi bu kararnameye çok aykırı giyimler oluyor. Göğsün yarısı gözüküyor. Önü açık, sıfır kol. Bu giyimler hem milli vicdanı rahatsız ediyor, hem de devleti tanımıyor. Devlet dairesinde çalışan kadınlar devleti tanımıyor. Bunları takip etmek vali, savcı ve mülki amirlerin görevi. Bunların önüne geçmeleri lazım” diye konuştu. Bayraktar, kadın memurlara az ceza verildiğini, bu nedenle kararnameye uyulmadığını ileri sürerken, “Bu kararnameye uymayanlara ceza tayin edilmiş. Sigara ve tütün yasağında büyük para cezaları geldiği için kimse sigara içemiyor. Ama bu kılık kıyafet konusunda devleti tanımayan kadınların cezaları çok hafif olduğu için umursamıyorlar. Yani resmen devleti tanımıyorlar” dedi. Bu kapsamda başta Trabzon Valiliği olmak üzere Samsun, Ordu, Giresun ve Rize Valiliği'ne yazılı başvuruda bulunan Bayraktar, kamu kurumlarında çalışan devlet memuru kadınların ‘Kılık kıyafet yönetmeliğine’ göre giyinmelerinin denetlenmesini istedi. Bayraktar, daha öncede aynı konuyla ilgili olarak 2003 ve 2006 yıllarında da yine valiliklere başvurmuştu. Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12302830.asp?gid=229 |
19-08-2009, 09:28 | #21 |
|
|
19-08-2009, 10:29 | #22 |
|
Konuya dair tüm yorumları ve konunun evveliyatını okuduktan sonra sadece şunu söyleyebilirim.
Kadının haklarına gerçek anlamda kavuşmasını sağlamak ve toplumda eşit bireyler olduğunun zihinlere kazınması amacıyla yapılan tüm çalışmalar İSABETLİ, GEREKLİ , ÖNEMLİ çalışmalardır EVET.. |
19-08-2009, 15:56 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Academic'in mesajına (vurguları da dahil olmak üzere) katılıyorum. Bu haberleri televizyonda izlediğimde, çerez cinsinden bir haber diye üzerinde pek durmamıştım. Yapacak pek bir işi kalmamış birinin (ki burada Avukat sıfatının olay ile bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum) kendisine meşgale bulma çabası olarak nitelemiştim. Anlaşılan o ki destek veren de bulunuyormuş . Özellikle hemcinslerime; kadınların kıyafetlerinden (olumlu ya da olumsuz farketmez) ellerinizi bir çekseniz, diyorum... Saygılar... |
19-08-2009, 23:13 | #24 |
|
Merak ettiğim şuki bu yaşlı üstadımızın ofisinde yada adliyede uğraşacağı başka işi gücü yok mu? Kadınlara baktığında sadece kendi ifadesiyle önce iki balon göğüs arkada iki balon kalça mı görüyor yada görmek istiyor?
Her ne hikmetse kadınların nasıl giyineceğini de hala erkekler belirlemeye çalışıyor ve bu yaşlı adam bu hakkı olduğuna hala nasıl inanabiliyor? benimse inanamadığım tüm bu sözleri yazan böyle garip bir derneği kuranın bir Avukat olması!!! Ben buna inanmak istemiyorum... |
20-08-2009, 15:00 | #25 |
|
Derneğin amacının imkansız olması sebebiyle için feshedilmesi gerekmektedir.
Giyimenin veya soyunmanın önüne geçilemez. |
21-08-2009, 10:38 | #26 |
|
Bunları iddia edenin mesleğinin çok önemli olmadığını düşünmek daha uygun olur zira bu şaşırtıcı fikirleri savunan farklı meslek mensupları da bulunmaktadır. Burada belli düzeyde bir eğitim almış insanın hala kadının kılık kıyafetini bu pencereden değerlendiriyor olmasını ilginç buluyorum.
|
21-08-2009, 10:57 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence; kadın- erkek ayırımı yapmaksızın, insanın insana, nereden ve nereye baktığı ile ilgili. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Eşcinsellerin Dernek Kurması Ahlaka Aykırı Mıdır? | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Meslektaşların Soruları | 174 | 13-03-2010 11:38 |
[TÜRKİYE 301. MADDEYİ TARTIŞIYOR] Düşünce suçu ahlaka aykırıdır | Hasan Bahadır Büyükavcı | Hukuk Haberleri | 3 | 11-03-2007 23:41 |
Müşterek Mülkiyette Müdahalenin Men'i Talebi | Desarac | Hukuk Soruları Arşivi | 4 | 29-08-2006 12:10 |
Müdahalenin Men'i | Av. Can DOĞANEL | Meslektaşların Soruları | 2 | 26-07-2006 23:12 |
İsraf,Edep Ve İncelik | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 0 | 20-12-2004 16:11 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |