Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Anlaşmalı Boşanmanın Kapsamı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-11-2012, 15:07   #1
law89

 
Varsayılan Anlaşmalı Boşanmanın Kapsamı

Eşlerin anlaşmalı boşanmasına ilişkin davalarda anlaşmanın kapsamının sadece maddi,manevi tazminat,nafaka ile çocukların durumu olduğu düşüncesindeyim.Buna karşılık olarak mal rejimsel talepler bakımından da anlaşma gereklidir, denebilir mi? Bu hususta herhangi bir yargı kararı mevcut mudur?

Saygılarımla.
Old 12-11-2012, 15:24   #2
Burak Ülker

 
Varsayılan

Anlaşmalı boşanmada mali konulardan maksat, boşanmanın eki niteliğindeki maddi manevi tazminat, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasıdır. Bu konudaki anlaşmalar eşler arasındaki mal rejimi, alacak ve borç ilişkisinin tasfiyesini kapsamaz. Tabii tarafların bu konularda ayrıca anlaşmasını engelleyen bir kural yoktur.

Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Mal rejimine ilişkin hususlar ayrı bir davanın konusu olabileceğinden dava şartı değildir diye düşünmekteyim.
saygılarımla
Old 12-11-2012, 15:26   #3
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan law89
Eşlerin anlaşmalı boşanmasına ilişkin davalarda anlaşmanın kapsamının sadece maddi,manevi tazminat,nafaka ile çocukların durumu olduğu düşüncesindeyim.Buna karşılık olarak mal rejimsel talepler bakımından da anlaşma gereklidir, denebilir mi? Bu hususta herhangi bir yargı kararı mevcut mudur?

Saygılarımla.


Yargıtay 8. H.D. 2010/4983 E. 2011/2095 K. 12.04.2011 Tarih
...
Kural olarak tarafların boşanma davasındaki nafaka, maddi ve manevi tazminat (TMK.'nın m. 174, 175, 182) bakımından anlaşmaları boşanmanın eki niteliğindeki taleplerle ilgili olup, boşanma davasının eki niteliğinde olma-yan-mal rejiminden kaynaklanan alacak davasını kapsamaz. Ancak eldeki davada çözülmesi gereken sorun, boşanma davası sırasında davacı M.’in <Karşı taraftan herhangi bir eşya ve başkaca alacağa ilişkin haklarımdan feragat ediyorum> şeklinde beyanının açılan mal rejiminin tasfiyesi davası bakımından M.'i bağlayıp bağlamayacağı, mal rejimi tasfiyesi ile ilgili açılan davada değer ifade edip etmeyeceğidir.

TMK.'nın 166/3. maddesindeki boşanmanın mali sonuçları üzerinde anlaşma şartı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesinde düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk ve 182. maddesinde düzenlenen iştirak nafakası talep haklarına ilişkindir. Anlaşmada ayrıca yer verilmemişse tarafların aralarındaki akdi ilişkiyi tasfiye ettikleri kabul edilemez. Görüldüğü üzere, mal rejiminin tasfiyesi anlaşmalı boşanma kapsamında değildir. Başka bir anlatımla boşanmanın mali sonuçları hususunda taraflarca kabul edilecek düzenleme, mal rejiminin tasfiyesine yönelik istemleri içermez. Ne var ki, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin isteklerin boşanma davasına ait anlaşma protokolü kapsamına alınmasını engelleyen bir hüküm de bulunmamaktadır. Diğer yandan bir davada yapılan mahkeme içi ikrar, başka bir davada da geçerli olup, kesin delil teşkil eder (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı baskı, İstanbul 2001, C:2, S:2045 ve HUMK.'nın 236/1. m.). Açıklanan maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde; davacı M.'in boşanma davasında 04.03.2008 tarihli duruşmadaki beyanı HUMK.'nın 236/1. maddesinde öngörülen mahkeme içi ikrar niteliğinde olup; görülmekte olan davada davacı aleyhine kesin delil teşkil ettiği ve 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında öngörülen yazılı belge mahiyetinde bulunduğu, her türlü kuşku ve duraksamadan uzaktır.

Davacı M. boşanma davası sırasında 04.03.2008 tarihli duruşmada aralarındaki anlaşmaya göre boşanmaya karar verilmesini istediğine ve davalı kadının da bu anlaşmadaki düzenlemeye güvenerek boşanmayı kabul ettiğine göre; bundan sonra davacının bu beyanını yok sayarak görülmekte olan bu davayı açıp, talepte bulunması 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde düzenlenen <Dürüst Davranma> kuralına da aykırılık teşkil etmekte; eş söyleyişle hakkın kötüye kullanılması anlamına gelmektedir. Yukarıda yapılan açıklamaların sonucu olarak; mal rejiminden kaynaklanan talepler boşanmanın fer'ilerinden olmadığından ayrıca dava konusu edilebilirler. Somut olayda, davacının boşanma dosyasındaki 04.03.2008 tarihli duruşmadaki beyanı, boşanma kararının gerekçe ve hüküm kısmında bu beyandan bahsedilmiş oluşu dikkate alındığında, boşanma dava dosyasındaki bu beyan mahkeme içi ikrar niteliğinde olup; böylece, görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak tamamen aksini ileri sürmekle dürüstlük kuralına aykırı davrandığının ve bu durumun hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğinin kabulü gerekir. Ayrıca davacı M.'in beyanında geçen <eşya> kavramının taşınmaz ve taşınır mallar ile boşanmanın fer'i niteliğinde olmayan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan <değer artış payı ve katılma alacağı> taleplerini de kapsadığında duraksamamak gerekir.

Diğer yandan davacının doğmamış haktan feragat edemeyeceği ileri sürülebilirse de; boşanma nedeniyle eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının dava tarihi itibarıyla sona ermekte olup (TMK.'nın 225/2. m.), mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı boşanma dava tarihi itibarıyla doğar ancak bu hakkın dava yolu ile kullanılabilmesi, tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesi gerekir. Bu durumda davacı M.'in beyanının boşanma davasının yargılaması devam ederken yapıldığı anlaşıldığına göre doğmamış haktan söz etmek de mümkün değildir.
...
Old 12-11-2012, 15:31   #4
üye32062

 
Varsayılan

Bende aynı fikirdeyim ancak karşı taraf mal rejiminin tasfiyesi için dava açmasın diyorsanız protokole madde koyabilirsiniz, ben genelde böyle bir madde ekliyorum. Yoksa zorunlu değil. iyi çalışmalar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
çekişmeli boşanmanın anlaşmalı boşanmaya çevrilmesi davut Meslektaşların Soruları 9 07-12-2012 14:31
anlaşmalı boşanmanın çekişmeli boşanmaya dönüşmesi av.aybeg Meslektaşların Soruları 9 28-09-2011 13:22
Anlaşmalı Boşanmanın Çekişmeli Hale Dönüşmesi Konuk boşanma davası Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 07-07-2010 18:48
Anlaşmalı boşanmanın süresi varmı konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 09-01-2009 16:44
Anlaşmalı Boşanmanın Mülga Tck 434/1 Maddesine Etkisi av.umut Meslektaşların Soruları 5 25-04-2008 22:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04880309 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.