Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

sözleşmenin feshinden kaynaklanan dava

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-01-2012, 14:17   #1
gunay30

 
Önemli sözleşmenin feshinden kaynaklanan dava

Taraflar arasında bir sözleşme yapılıyor. Bu sözleşme ile bir taraf bir proje yapımını üstlenecek diğer tarafta proje bitiminde sözleşmede belirlenen şekilde ödeme yapacaktır. Proje tamamlandıktan sonra ödemeyi yapacak taraf tek taraflı olarak sözleşmeyi feshediyor. Sözleşmenin tarafları tacir olmayan kamu tüzel kişileri ancak sözleşme özel hukuk sözleşmesi.

Burada sözleşmenin feshinin haksız olduğunu kabul edersek, alacak davası mı açılmalıdır yoksa haksız feshin geçersizliği ile birlikte tazminat davası mı?

Saygılar.
Old 07-02-2012, 12:58   #4
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gunay30
Taraflar arasında bir sözleşme yapılıyor. Bu sözleşme ile bir taraf bir proje yapımını üstlenecek diğer tarafta proje bitiminde sözleşmede belirlenen şekilde ödeme yapacaktır. Proje tamamlandıktan sonra ödemeyi yapacak taraf tek taraflı olarak sözleşmeyi feshediyor. Sözleşmenin tarafları tacir olmayan kamu tüzel kişileri ancak sözleşme özel hukuk sözleşmesi.

Burada sözleşmenin feshinin haksız olduğunu kabul edersek, alacak davası mı açılmalıdır yoksa haksız feshin geçersizliği ile birlikte tazminat davası mı?

Saygılar.

Bence, menfi zararını, varsa yapmış olduğu ödemeleri ve kar mahrumiyetini talep edebilir.
Old 07-02-2012, 14:33   #5
Av. Gnc

 
Varsayılan

Aynı şekilde bir davayı biz 2010 yılında açtık. Feshin haksız olduğunun tespitini, sözleşmenin aynen ifasını, irat kaydedilen teminatın iadesini ve sözleşmenin dava süresince geçerliliğini devam ettirmesi için tedbir talep ettik. Muarazanın meni davası deniyor. Hem tespit hem eda davası şeklinde. Tedbir talebimiz kabul edilmedi. Dava da halen derdest.7 aydır bilirkişi de dosya, uyarılmasına rağmen gelmedi. Bu arada idare 2 yıldır farklı kişilerle aynı nitelikte sözleşme imzaladı. Sonuç ne olacak merakla bekliyoruz. Siz de aynı şekilde dava açabilirsiniz.
Old 07-02-2012, 23:44   #6
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Gnc
Aynı şekilde bir davayı biz 2010 yılında açtık. Feshin haksız olduğunun tespitini, sözleşmenin aynen ifasını, irat kaydedilen teminatın iadesini ve sözleşmenin dava süresince geçerliliğini devam ettirmesi için tedbir talep ettik. Muarazanın meni davası deniyor. Hem tespit hem eda davası şeklinde. Tedbir talebimiz kabul edilmedi. Dava da halen derdest.7 aydır bilirkişi de dosya, uyarılmasına rağmen gelmedi. Bu arada idare 2 yıldır farklı kişilerle aynı nitelikte sözleşme imzaladı. Sonuç ne olacak merakla bekliyoruz. Siz de aynı şekilde dava açabilirsiniz.


Sn. Günay30
Öncelikle sözleşmenin karşı tarafça feshedilmiş olması üzerinde durmak gerekir.

Av. Gnc; sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitini, sözleşmenin aynen ifasını, irat kaydedilen teminatın iadesini, sözleşmenin dava süresince geçerliliğini sürdürdüğüne ilişkin tedbir verilmesini istemenin doğru olacağını söylemiş. Ancak ben aynı kanaatte değilim. Zira;
Akdin feshine ilişkin irade beyanı, tek taraflı bozucu yenilik doğuran haklardan olup karşı tarafa ulaşmasıyla hüküm doğurur. Yanlar arasındaki sözleşmenin taraflarınca sözleşme ifa ile sonuçlanmadıkça, haklı ya da haksız tek yanlı irade beyanıyla geriye etkili sonuç doğurur şekilde fesih olunabilir. Ancak, sözleşmeyi haksız ya da kusuruyla fesheden taraf, fesih bildiriminin sonuçlarına da katlanmak durumundadır. Bu açıklama Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2009/390 E, 2010/182 K sayılı ilamında aynen yer almaktadır.

Fesih; tek taraflı bozucu yenilik doğuran nitelikte olduğundan sözleşme bir kez feshedildikten sonra artık sözleşmenin ayakta olduğu döneme geri dönülemez. Fesihten sonra sözleşmenin tekrar canlandırılması veya aynen ifası artık mümkün olmaz. Bu nedenle bir sözleşmenin HAKSIZ FESHEDİLDİĞİNİN TESPİTİNİ istemek mümkündür fakat haksız fesih var diye sözleşmenin aynen ifası talep edilemez.Ayrıca BK 106/2’de karşı taraf temerrüde düştüğü taktirde SÖZLEŞMEYİ FESHETMEDEN ÖNCE EDİMİN AYNEN İFASI İLE GECİKMEDEN DOĞAN ZARARIN İSTENEBİLECEĞİ açıkça belirtilmiş. Demek ki sadece FESİHTEN ÖNCE AYNEN İFA MÜMKÜNDÜR. Sözleşme feshedildikten sonra ise; AYNEN İFANIN yerini MÜSPET ZARAR TAZMİNİ alır. (Bkz:BK 106/2) Dolayısı ile karşı taraf sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinde aynen ifa değil MÜSPET ZARAR (çoğu zaman kar kaybı: yani sözleşme gereği gibi ifa edilse idi elde edilecek faydalar) istenebilir. Bu nedenle Sn. Av. GNC’nin sözleşmenin aynen ifası (tedbir v.s.: Mahkemenin tedbir talebinin reddi kararı isabetlidir) talebi reddedilecektir. (Müspet zarar talep edilmeli idi. Şu durumda aynen ifa talebini, müspet zarara çevirmek, yani aynen ifa talebini ISLAH ETMEK son derece isabetli bir karar olacaktır)

Av. GNC bir de teminat mektubunun irad kaydı nedeni ile tazmin talep etmiştir. (Av. Gnc yukarıdaki şekilde aynen ifa -ki istenemez- yerine müspet zarar talep ettiğinde mektubun tazmini talebinin reddi gerekecektir) Zira bu talep verdiğini geri istemek anlamına gelir ve menfi zarar niteliğindedir. MEKTUPTAN DOĞAN ZARAR SÖZLEŞME YAPILMAMIŞ OLSA UĞRANILMAYACAK BİR ZARARDIR. Ek olarak bir taraf verdiğini geri istediğine göre artık sözleşmeyi devam ettirme gayesinde olmadığı anlaşılır. Yargıtay çoğu kararda bu görüşü dile getirir. Nitekim BK 108-ki menfi zararı tanımlar- açıkça verilen şeyin geri istenmesinden bahsetmektedir. Bu nedenle teminat mektubu nedeni ile doğan zararın istenmesi talebi ile sözleşmenin aynen ifası talebi birbirine zıt talepler olup, çelişik vaziyettedir.
Bu noktada davacı hem müspet zarar hem de menfi zararı aynı anda talep etmiş olmaktadır. Bu nedenle Av. GNC kendi davasında bir seçim yapmalıdır. Sözleşme ifa edilse idi elde edeceği kar daha büyükse bunu istemeli, sözleşme dolayısı ile yaptığı masraflar ve sözleşme yapılmasa idi uğramayacak olduğu zarar (mektup tazmini ve kaçan fırsatlar) daha büyükse bunu istemeli. Yani; aynen ifayı ıslah edip müspet zararını talep etme veya sözleşme sebebi ile yaptığı masraflar ile mektuptan doğan zararını talep etme arasında seçim yapılmalı, bunlardan biri seçildikten sonra diğer talepten vazgeçilmelidir. Çünkü; her halükarda bu taleplerden birinin reddedilme olasılığı yüksektir.
Sn. Günay30’un sorusuna dönecek olursak;

Yukarıda yaptığımız açıklamalar ışığında,
Karşı taraf haksız bir fesih yaptığına göre bu sözleşmenin feshinden doğan menfaat kaybını yani sözleşme ifa edilse idi elde edeceğiniz karın kaybından doğan zararınızı (müspet zarar) istemenizin doğru olacağı kanaatindeyim.

Selamlarımla.
Old 08-02-2012, 13:19   #7
gunay30

 
Varsayılan

Sn. Bülent Özkan ilginiz için teşekkürler.

Cevabınız son derece aydınlatıcı ancak sözleşme yapıldıktan sonra müvekkilim edimini yerine getirmiştir. Dolayısıyla sözleşmede belirlenen taşınmaz müvekkil tarafından inşa edilmiş olduğundan, müvekkilimin uğramış olduğu zarar(sözleşme yapılmasa idi uğramayacak olduğu zarar olarak niteleyip)bu zararı talep etmek doğru olacaktır diye düşünüyorum.
Old 08-02-2012, 15:49   #8
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gunay30
Sn. Bülent Özkan ilginiz için teşekkürler.

Cevabınız son derece aydınlatıcı ancak sözleşme yapıldıktan sonra müvekkilim edimini yerine getirmiştir. Dolayısıyla sözleşmede belirlenen taşınmaz müvekkil tarafından inşa edilmiş olduğundan, müvekkilimin uğramış olduğu zarar(sözleşme yapılmasa idi uğramayacak olduğu zarar olarak niteleyip)bu zararı talep etmek doğru olacaktır diye düşünüyorum.

Doğrudur; bu sözleşme gereğince tarafınız bina inşa ettiğine göre bir maliyet söz konusudur ve sözleşme sebebi ile yapılan masraf-gider menfi zarar olarak talep edilebilecektir.
Old 21-10-2015, 09:45   #9
Av.Ece Ural

 
Varsayılan

Konuyla ilgili olabileceğini düşündüğüm şöyle bir sorum var.
Özellikle Sn. Av. Bülent Özkan 'ın yanıtını merak ediyorum.
Tüketicinin (gerçek kişi müvekkil) bir GYO ortaklığı ile imzalamış olduğu taksitli satış sözleşmesi var. Satıcı, sözleşmenin kurulmasından ve müvekkilin her bir taksit için düzenlediği bonoları satıcı uhdesine bırakmasının ardından; bir kaç ay vadesi gelen bonoları geç ödediğinden bahisle (bu arada sözleşmeye göre gecikmeler için avans faiziyle birlikte ödemeler yapılmıştır.) bir ihtarname ile tek taraflı olarak feshediyor. Biz feshin haksız olduğunu, tek taraflı fesih imkanının bulunmadığını savunuyoruz ve muarazanın meni davası açmaya hazırlanıyoruz. Halen vadesi gelen aylara ilişkin ödemeler şirket banka hesabına yapılmaktadır.
Sormak istediğim :
Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşme 6502 sayılı TKHK md.41'deki şartları taşımasa da; ön ödemeli konut satışı sözleşmesi olarak nitelendirilebilir mi?
yoksa; aynı kanunun 17 v.d. maddeleri gereği taksitle satış sözleşmesi olarak mı nitelendirilmelidir?

(not: sözleşmeye uygulanacak maddeye göre yapılan bu tek taraflı fesihle ilgili düzenleme ve dolayısıyla itiraz ve taleplerimiz değişeceğinden, bu nitelemeye ihtiyaç duyduğumu da belirtmek isterim. )
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İkinci En Yüksek Peyi Süren Kişi İhalenin Feshinden Sorumlu mudur? Av.İpek Meslektaşların Soruları 17 09-02-2020 10:23
ihalenin feshinden sonra açılacak maddi tazminat davası nilkay Meslektaşların Soruları 0 17-12-2009 17:39
işçinin iş sözleşmesinin feshinden dolayı tazminat alacakları avukat152 Meslektaşların Soruları 1 21-11-2008 16:16
Alt Kiracılık ve Sözleşmenin ve Ana Sözleşmenin Sona Ermesi trongla Meslektaşların Soruları 0 10-10-2008 20:41
30'dan az işçi çalıştıran taşeronun haksız feshinden asıl işverenin sorumluluğu tolga Meslektaşların Soruları 1 05-11-2007 13:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05486202 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.