Tasarrufun İptali Davası Hk.

Merhaba Değerli meslektaşlarım;
Uygulamada çok sık rastlanantasarrufun iptali davasına ilişikin bir sorum olacak.Tasarrufun iptalidavalarında tecrübeli üstadlardan yardım istiyorum.

Davada taşınmazın rayiç bedeli vetapu satış bedeli arasında 5 misli fark olduğunu düşünelim.
Davalının taşınmazın satışbedelini bankadan ödediğini dekontla göstermesi durumunda bu duruma dayanarak hâkimdavayı reddedebilir mi?
Davacı olarak davanın kabulü içinneler yapılabilir?
Tecrübeli üstadlardan fikir veöneri bekliyorum.

Tasarrufun iptali davasında çık üstad olduğumu söyleyemem 3 tane falan bu yönde ilgilendiğim davam oldu,halen derdest olan bir davam da mevcut.Açıkcası sormuş olduğunuz soruyla alakalı çok içtihat var fakat Yargıtay'ın kesin bir içtihadı mevcut değil.Bazı kararlarında harici yapılan ödemeleri de göz önünde bulundurmak zorundasın diyor bazılarında ise tapu da yazan miktar ile keşif de taşınmaza biçilen değer arasındaki farka bakıyor.Ama size şunu söyleyebilirim . Burada esas olan tapuyu devir alan kişi kötü niyetli mi değil mi? Eğer satın alan akraba ise banka dekontu da olsa mahkemeler pek itibar etmiyor.Eğer satın alan 3. şahıs ise siz aynı zamanda bu satışın mal kaçırmak maksadıyla yapıldığını ispat etmek zorundasınız.Eğer tasarruf ile dava tarihi arasında geçen süreyi de bize bildirmiş olsanız daha net fikirler de ileri sürebilirdik.Çünkü Yargıtay'ın bir çok kararında dava tarihi ile tasarruf tarihi arasında 2 yıl bulunması durumunda genelde kesin karine olarak hileli satıştır diyor.2 yıl -5 yıl aralığında kötü niyeti ispat etmek zorundasınız.

Tasarrufun iptali davalarında, belirtmiş olduğunuz hususun başlı başına davanın kabulü ya da reddi için neden olamayacağını düşünüyorum. Eğer başka hiçbir iddia araştırılmadan sadece ödeme bankadan yapıldı diye dava reddedilirse eksiklik olacağı kanaatindeyim. Yargıtay'ın yerleşik görüşü de bu yönde. Bu iddia değerlendirilirken bir çok farklı unsurun dikkate alınması gerekiyor. Tabii dava dilekçeniz kapsamında bu iddiaları ileri sürmüşseniz...

Örneğin tasarrufun yapıldığı tarih-borcun doğum tarihinin çok yakın olması, tasarruf işleminin taraflarının birbiri ile yakınlığı (örneğin bir davamda borçlu şirketin muhasebecisine devir söz konusu idi, Yerel Mahkeme de Yargıtay da bu durumu bir bağ olarak gördü, muhasebecinin borçlu şirketin durumundan haberdar olacağı kabul edildi)- devralan kişinin devreden borçlunun mali durumundan haberdar olabilecek bir kimse oluşu, tarafların adres benzerlikleri, tapu bedeli ile rayicin oransızlığı, borçlunun karşılık olarak pek aşağı bedel kabul etmesinin bağış niteliğinde oluşu gibi şimdi aklıma da gelmeyen pek çok unsuru bir arada düşünmek gerekiyor.

Bankadan yapilan ödemenin taşınmazın devir bedeli için yapıldığı anlaşılıyorsa karşılaştırma bedeli olarak tapuda gösterilen degil bu bedel esas alınmalıdır.

Rayic bedel ile devir bedeli arasında bir misli fark yok ise dava redde dogru yol alır. Meger ki (bu kelimeyi kullanmayi ozlemisim) davanın kabulü yönünde başkaca sebepler mevcut olsun.