Adalet Bakanlığı HİGM Yazdığım Yazı

Merhabalar.

Sayın meslektaşlarımın görüşlerini ve engin bilgilerini paylaşmalarını rica ederek bilginize sunarım.

(Forumda dosya ekleme yok sanırım. Bahsi geçen dava dilekçesini ve mahkeme kararını ekleyemiyorum.)

------

Sayın Bakanlık yetkilisi,

Bilindiği üzere Tebligat Kanunu’na 2011 yılında yapılan değişiklikle 21.madde 2.fıkra eklenmiş ve uygulanmaya başlamıştır. Buna göre borçlunun bilinen adresine tebligat gönderilmesi ve bu adreste tebligatın yapılamaması durumunda borçlunun MERNİS adresine TK 21/2 hükmüne göre yeniden tebligat gönderilerek bu adreste tebligatın muhakkak suretle gerçekleştirilmesi imkanı tanınmıştır.

Ancak özellikle İstanbul (Çağlayan) Adliyesi’nde pek çok icra müdürlüğünde pek çok farklı uygulama ortaya çıkmaktadır. Bazı icra müdürlükleri bilinen adrese yapılan ilk tebligatı yeterli saymayarak, ikinci kez borçlunun MERNİS adresine TK 10 hükmüne göre yeniden tebligat çıkartılması ve bundan sonra adresi aynı ise yeniden 3.kez MERNİS adresine TK 21 hükmüne göre tebligat çıkarılması gibi hukuka aykırı bir uygulama içindedirler. Öyle ki bazı -aynı- icra müdürlüklerindeki farklı müdür yardımcıları bu konuda farklı karar vermektedir.

Bunun üzerine açtığımız memur muamelesini şikayet davası Mahkeme tarafından neredeyse hiçbir gerekçe göstermeksizin reddedilmiş; dosya temyiz sınırı altında kaldığından karar kesin olarak verilmiştir.

Malumunuz olduğu üzere, Yargıtay kararlarına göre İcra Mahkemeleri’nin, Tetkik Merci sıfatıyla verdiği kararlarda kanun yararına bozma yoluna başvurulamıyor. Oysa ki bu dosyadaki durum tam da kanun yararına bozma müessesesinin getiriliş amacına ve işleyişine uygun bir durumdur. Kanuna açıkça aykırı bir uygulama olması bir yana, aynı adliyedeki farklı icra müdürlüklerinin, farklı mahkemelerin ve hatta aynı icra müdürlüğündeki farklı müdür yardımcılarının farklı uygulamaları mevcut olduğundan hukukun birliği ve üstünlüğü azami derecede zedelenmektedir.

Kanımca bu sorunun çözümü, Sayın Bakanlık tarafından görevli hakimlere gönderilecek bir yazı (genelge) ile mümkündür. Bu yazıda dava dilekçemize de eklediğimiz karar başta olmak üzere Yargıtay kararlarına, Tebligat Kanunu Yönetmeliği’ne, 6099 sayılı kanun gerekçesine ve doktrin görüşlerine yer verilerek uygulamanın nasıl olması gerektiği konusunda yön gösterilirse madde uygulamasının sağlam bir zemine yerleşmesi mümkün olacak, hukuk birliği sağlanacaktır. Zira bu konuda daha önce yayınlanmış bir genelgeye ulaşamadık.

Konuyu daha net ortaya koyabilmek adına dava dilekçemizi ve mahkeme ilamını mailime ekliyorum.

Gereği için saygıyla arz ederim.

----