Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kefelat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-05-2009, 11:35   #1
dsahutoglu

 
Varsayılan Kefelat

Müvekkilim oğlunun bankadan almış olduğu krediye 'Y' isimli şahıs ile kefil olmuştur. Müvekkilin oğlu bankaya olan kredi borcunu ödeyemedikten sonra 'Y' şahıs bu borcu gidip bankaya ödüyor. ardındanda bu makbuzları icra dairesine ibraz ederek müvekkilim ile onun oğlu aleyhine icra takibi başlatıyor. müvekkilim okuma yazma bilmediği için postacıdan gelen ödeme emrini alıyor ama ne olduğunu bilmediği için itiraz edemiyor. itiraz süresini kaçırıpğ takip kesinleşiyor. 'Y' isimli şahıs bu borç dolayısıyla müvekkilden tüm parayı tahsil etme hakkına sahip mi yoksa iki kefil olduğu için bu borcu yarı oranında mı üstlenmek zorunda mı kalacaklar. çünkü her asıl borçlunun bu borcu ödeme gücü yok. şu an takip kesinleşmiş olduğundan dolayı menfi tespit davası açabilir miyiz? bu kefalet dolayısıyla borcu her iki taraf yarı oranında üstlenmek durumunda değiller mi?
Old 10-05-2009, 16:10   #2
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu Esas No: 1995/12-746 Karar No: 1995/906 Tarih: 1.11.1995
  • MÜŞTEREK BORÇLULAR ARASINDAKİ MÜNASEBET
  • RÜCU BELGESİ ( Müteselsil borçluya )
  • MÜTESELSİL BORÇLUNUN DİĞER BORÇLULARA RÜCUU
  • kefilin ALACAKLIYA halefiyeti
  • TAHSİLDE TEKERRÜR ( Müteselsil kefalet )
  • KREDİ BORCUNA MÜTESELSİL KEFALET
ÖZET:
Kefil, eda ettiği şey nisbetinde, alacaklının haklarında ona halef olur.
Bu sebeple borcu ödeyen kefil, asıl borçluya ödediği miktarın tamamı için, diğer müteselsil kefile payına düşen miktar kadar rücu hakkına sahiptir.
DAVA VE KARAR :
Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kırıkkale İcra Tetkik Mercii'nce davanın reddine dair verilen 12.12.1994 gün ve 334-397 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 9.2.1995 gün ve 1790-1720 sayılı ilamı.
( ...B.K.nun 146. maddesine göre borcun mahiyetinden hilafı istidlal o-lunmadıkça müteselsil borçululardan herbiri alacaklıya yapılan tediyelerden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almaya mecburdur ve hissesinden fazla tediyatta bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkında haizdir. Kırıkkale 1.İcra Müdürlüğünün 1994/2343 sayılı dosyasındaki kredi sözleşmesinde bu dosyada hakkında takip yapılan Satılmış ve Ahmet Yıldırım müşterek ve müteselsil borçludurlar. Takip yapan alacaklı yaptığı Ödemeden kendi payına düşen 1/3 oranındaki kısım dişında kalan Ödemeleri için diğer boçlulara rücu hakkını haizdir. Takip dayanağı kredi sözleşmesi ve icra müdürlüğünün belgesi ile birlikte değerlendirildiğinde bu belgeler İİK-.nun 68/1. maddesindeki belgelerdendir.İtirazın yukarıda belirtilen oranlar dahilinde kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle dosya yerine geri çevri-lerek yeniden yapılan yagılama sonunda; mahkemece önceki kararda dire-nilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Alacaklı banka tarafından, kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi ve hesap özetine dayanılarak, kredi borçlusu Satılmış Yıldırım, müşterek borçlu ve müteselsil kefiller Ulvi Siperoğlu ve Ahmet Yıldırım haklarında genel haciz yolu ile takip yapılmış, takip kesinleşmiştir. Borçlulardan Ulvi Siperoğlu dosya borcunu harice alacaklı bankaya ödemiş, alacaklı vekilinin talebi üzerine icra müdürlüğünce kendisine rücu belgesi verilmiştir. Adı geçen bu belge ile diğer iki borçlu haklarında konumuz olan takibi yapmıştır. 49 örnek Ödeme emri tebliği üzerine borçlular icra müdürlüğüne verdikleri itiraz dilekçesinde, alacaklıya hiç bir borçları bulunmadığını, takibe konu olan borca karşılık 18.4.1994 vade tarihli, biri 5.000.000.-TL diğeri 10.000.000.-TL. bedelli iki adet bono verdiklerini, bono bedellerinin bankaca tahsil edildiğini ileri sürmüşlerdir. Borçluların borca ve miktarına bir itirazları yoktur. Bonolarda, kredi borcuna atıf bulunmadığı gibi, alacaklı vekili bonoların kredi borcu nedeniyle verildiğini kabul etmediğinden, borçluların Ödeme iddiaları da sabit olmamıştır.
B.K.nun 496. maddesi uyannca, "kefil eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında, ona halef olur". Bu nedenle borcu Ödeyen Ulvi Siperoğlu asıl borçluya ödediği miktarın tamamı için, diğer müteselsil kefil Ahmet Yıldırım'a payına düşen miktar kadar rücu hakkına sahip olmuştur. B.K.nun 487 ve 488/2. maddelerine göre tahsilde tekerrür olmak kaydıyla ve yukarıda açıklanan esaslar dahilinde itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile talebin reddi isabetsizdir. Bu itibarla önceki kararda direnilmesi doğru değildir. 0 halde usul ve yasaya uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ :
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.




Yukarıdaki karar gereğince ödeyen kefil alacağın tamamı için asıl borçluya, hissesi oranında da diğer kefile rücu edebilir. Asıl borçlunun taksim def'i ileri sürmesi caiz değildir.
Old 11-05-2009, 16:50   #3
Av. İlhan SALBAŞ

 
Varsayılan

Takip kesinleşmemiş olsa idi, rücu belgesi alınarak, genel mahkemeden alınmış bir karar olmadan kefil, asıl borçluya ve kefile müracaat edemeyecekti. Ancak, takip kesinleşmiş bu sebeple usulsüz tebligat veya gecikmiş itiraz itm de dava açarak bu arada icra dairesine itirazda bulunarak davanın sonucu beklenebilir. Bunun dışında menfi tespit davası borç ödeninceye kadar menfi tespit, ödenmişse tamamen ödendikten sonra bir yıl içerisinde istirdat davası açarak kefil olduğunuz için 1/2 si yönünden borçlu olmadığınızı menfi tespit davasında ileri sürebilirsiniz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04956198 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.