Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

talep sonucunun ıslahına ilişkin yargıtay kararları ACİL

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-12-2009, 09:09   #1
avcerensenatelli

 
Varsayılan talep sonucunun ıslahına ilişkin yargıtay kararları ACİL

Sayın meslektaşlarım,
Meni müdahale ve inşaatin kali davasında davayı ıslah ederk tazminata çevirdik ancak hakim bu şekilde ıslah olmayacağına ilişkin bir kanaat içerisinde.Talep sonucunu değiştiremeyeceğimizi düşünüyor.Bu sebeple bu konuya ilişkin elinizde Yargıtay kararları gönderirseniz çok sevinrim.
Şimdiden teşekkürler
Old 07-12-2009, 09:53   #2
elevent

 
Varsayılan

Hakimin görüşünü destekler bir karar bulabildim.



T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

Esas : 2004/12876
Karar : 2004/13625
Tarih : 09.12.2004


ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL
YIKIM
ISLAH


Özet :Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yoldur. HUMK.nun 87. maddesinin "müdei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" şeklindeki son cümlesi Anayasa Mahkemesinin 7.11.2001 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 20.7.1999 tarihli kararıyla iptal edilmiş ve böylece davadaki talep sonucunun kısmi ıslah yoluyla arttırılması usulen olanaklı hale gelmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, mevcut yasal durum itibariyle kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan davacının, dilerse ek dava açmak yerine, saklı tuttuğu alacak bölümü için dava içerisinde ıslah yoluyla talepte bulunulabilmesi mümkündür. Bu durumda, dava dilekçesinde gösterilmeyen yada hiç dava edilmeyen bir hususun ıslah suretiyle dava konusu yapılması mümkün değildir. Hal böyle olunca, ecrimisil istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.


( 1086 s. HUMK m. 83, 87 ) ( 4721 s. MK m. 683, 684 )


Taraflar arasında görülen davada;

Davacı vekili, kayden idare adına kayıtlı bulunan 34 parsel sayılı taşınmaza davalının bina yapmak ve bahçe olarak kullanmak suretiyle haksız müdahalede bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.

Davalı, binayı eski malik zamanında iyiniyetli olarak yaptığını bildirip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Sadettin Akyol´un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteği ile açılmış, yargılama aşamasında ıslah dilekçesi ile de ecrimisil istenmiştir.

Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, kayden davacı idareye ait bulunan çaplı taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın bina yapmak suretiyle elattığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.

Ne var ki, davacı dava dilekçesinde sadece elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuş, ecrimisile yönelik bir talebi olmamış, yargılama aşamasında 11.3.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile ecrimisil isteminde bulunmuştur.

Bilindiği üzere; HUMK.nun 83 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yoldur.

HUMK.nun 87. maddesinin "müdei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" şeklindeki son cümlesi Anayasa Mahkemesinin 7.11.2001 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 20.7.1999 tarihli kararıyla iptal edilmiş ve böylece davadaki talep sonucunun kısmi ıslah yoluyla arttırılması usulen olanaklı hale gelmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, mevcut (Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki) yasal durum itibariyle kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan davacının, dilerse ek dava açmak yerine, saklı tuttuğu alacak bölümü için o (kısmı) dava içerisinde ıslah yoluyla talepte bulunulabilmesi mümkündür.

Bu durumda, dava dilekçesinde gösterilmeyen yada hiç dava edilmeyen bir hususun ıslah suretiyle dava konusu yapılması mümkün değildir.

Hal böyle olunca, ecrimisil istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.12.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-12-2009, 10:00   #3
av.araf

 
Varsayılan

Davayı terditli açmanız ve meni müdahale ve inşaatin kalini , tazminat ile birlikte istemeniz gerekirdi diye düşünüyorum. Taleple bağlılık ilkesi ve genişletme yasağına takılabilirsiniz.
Aşağıda eklediğim Yargıtay kararında bir talep olmaksızın hakimce resen yapılan işlemin taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu karara bağlanmış.
T.C. YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/4462 K. 2008/5187 T. 16.4.2008

• MÜDAHELENİN MEN'İ ( Mülkiyet Hazineye Ait ve Davacıya Tahsis Edilen Çaplı Taşınmaza Vaki Müdahalenin Önlenmesi Talebi )

• HAKİMİN TALEPLE BAĞLILIĞI ( İddia ve Savunmayla Bağlı Olan Hakimin Ondan Fazlasına veya Başka Bir Şeye Hüküm Verememesi )

• İYİNİYETLE YAPILAN BİNA BEDELİNİN ÖDENMESİ ( Müdahalede Bulunulan Taşınmaz Üzerinde Davalı Tarafından İyiniyetli Olarak Yapılan Binanın Bedelinin Davalı Tarafça İstenmemesine Rağmen Mahkemece Hüküm Altına Alınmasının Yasaya Aykırılığı )

1086/m.74

4721/m.683


ÖZET : HUMK.nun 74. maddesi uyarınca Hakim taleple bağlıdır. İstisnalar dışında iddia ve savunmaya bağlı olan Hakim ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Somut olayda; davalı savunma ve karşı dava yoluyla davacıdan bina bedeli ödetilmesini istememiş iken, resen bu bedelin hüküm altına alınması açıklanan taleple bağlılık kuralına aykırı olmuştur.Tahsis Dava Dışı Hazine Tarafından Yapılmış, onun tarafından da iptali sağlanmıştır. Davacı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı eldeki davada Hazinenin kendisine yaptığı tahsise dayandığından, herhangi bir bedelle sorumlu tutulamaz.Yapılan bu saptamalar karşısında, davalı yararına bedel ödetilmesinin hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.07.2003 gününde verilen dilekçe ile meni müdahale kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, mülkiyeti dava dışı Hazineye ait ve davacı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na tahsis edilen çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kaldırılması istemiyle açılmıştır.
Davalı, çekişme konusu taşınmaz için Hazinenin verdiği tapu tahsis belgesi bulunduğunu, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava kabul edilmiş, 48 parselin ifrazı ile oluşan 124 parsele davalının haksız elatmasının kal suretiyle önlenmesine, davalı bu taşınmaz üzerine iyiniyetle yapı yaptığını, tahsis belgesinde belirlenen ve bilirkişinin bulduğu, 17948.28 YTL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiştir.
Hükmü taraflar temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriği ile özellikle davalıya verilen 14.10.1987 tarihli tahsis belgesinin idari yoldan iptal edilmesine, böylelikle davalının tahsis belgesinin varlığını savunamayacağının anlaşılmasına göre davacının bütün, davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- HUMK.nun 74. maddesi uyarınca Hakim taleple bağlıdır. İstisnalar dışında iddia ve savunmaya bağlı olan Hakim ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Somut olayda; davalı savunma ve karşı dava yoluyla davacıdan bina bedeli ödetilmesini istememiş iken, resen bu bedelin hüküm altına alınması açıklanan taleple bağlılık kuralına aykırı olmuştur.
Kaldı ki; 14.10.1987 tarihli tahsis dava dışı Hazine tarafından yapılmış, onun tarafından da iptali sağlanmıştır. Davacı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı eldeki davada Hazinenin kendisine yaptığı tahsise dayandığından, herhangi bir bedelle sorumlu tutulamaz.
Mahkemece, yapılan bu saptamalar karşısında, davalı yararına bedel ödetilmesinin hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının bütün, davalının diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, hükmün 2. bent uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.04.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
kazancı


Okuduğum bir başka yargıtay kararında ise aşağıda eklediğim şekilde Islah tartışılmış işinize yarayabileceği düşüncesindeyim.


Islah, Kuru'ya göre; ""taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamının veya kısmen düzeltilmesine denir ( m. 83."" ( Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, B. 6. C. IV, İstanbul 2001, s. 3965 ). Üstündağ'a göre ise; ""Islah Müessesesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah Kurumu, yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabilmesidir."" ( Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku, C. 1. II. B. 5, İstanbul 1992 s. 534 ).
Islahı bütünsel olarak doçentlik tezinde inceleyen Yılmaz,ıslah kurumunun amacının usulün ana amacına hizmet olduğunu, hukuk yargılamasının amacının ise adaletli karar vermek olduğunu ifade ettikten sonra biçimselliğin maddi gerçeği bir yana bırakılmasına neden olmaması gerektiği; ""usul ekonomisi"" ve ""usuli hakkaniyet"" ilkelerinden hareket edilmesi gereğini vurgulamıştır. Usuli hakkaniyet ilkesinin biçimselliği hakka varmaya maddi gerçeği bulmaya onu adeta yutmasına engel olacak bir anlayış olduğunu ileri sürmüştür ( Yılmaz, Ejder: Islah, 1982, s. 44, 45, 52 ). Islahın konusunun tarafların yapmış oldukları usul işlemleri olduğu bir gerçek olduğuna göre ıslahla düzeltilebilecek usul işlemlerinden söz etmek gerekir. Gerek öğreti gerek Yargıtay davanın değiştirebileceğini ve davanın genişletilebileceğini yani savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Başka bir anlatımla ıslah yolu ile müddeabihin ( davada talep olunan miktarın ) arttırılıp artırılmayacağı olayı bir usul işlemi olup ıslahın konusudur ( Bkz, Kuru: C. IV, s. 4035 ).....
Old 07-12-2009, 17:33   #4
Referendaire

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Konu ile ilgili Yargıtay kararı bulabildiniz mi bilmiyorum. Ancak bulsanız da bulmasanız da davanız bakımından AİHS'nin 6. maddesi bakımından adil yargılanma hakkına aykırılık olabileceği kanaatindeyim.

AİHM içtihatlarına göre bir usul hükmünün hakkın özüne dokunacak şekilde aşırı şekilci şekilde yorumlanması adil yargılanma hakkına aykırıdır. İçtihadın mantığını kavrayabilmek bakımından Mesutoğlu / Türkiye kararına bakabilirsiniz (Yargıtayın internet sitesinde PDF formatında var).

Eğer derdest olan davanızın bu haliyle reddedilmesi durumunda ayrıca tazminat davası açabilmeniz konusunda hukuki bir engel yoksa davanızın bu aşamada tazminat davası olarak devam edebileceğini düşünüyorum.

İlgili başka AİHM içtihatlarını da incelerseniz yararınıza olur düşüncesindeyim.

Bildiğiniz gibi Anayasa'nın 90. maddesine göre temel hak ve özgürlükler kanun ile çelişiyorsa hakim kanununu uygulamamak durumundadır.

Kolaylık ve başarı dileklerimle...
Old 07-12-2009, 19:35   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Islahta talep sonucunun değiştirilemeyeceğine dair bir kural mevcut değildir.Talep sonucu tamamen veya kısmen değiştirilebilir. HUMK 82,88,89 maddeleri davacıya davasını tamamen ıslah ederek yeni bir dilekçe verme imkanı tanınmıştır. " davacı davasını tamamen ıslah ederek talep sonucunu değiştirebilir. " (B.KURU,R.ARSLAN,E.YILMAZ, Medeni Usul Hukuku,2006 sh:654)

Yargıtay kararları ile yasaklanan husus asıl dava muhafaza edilerek , o talebe , dava dilekçesinde yer almayan 2'nci bir olay ve talep eklenemez. Örneğin maddi tazminat istenmişken ona manevi tazminat eklenemez. Müd.Önlenmesi talep edilmşken ilaveten ecrimisil veya tazminat istenemez. Fakat diyelim ki müd.önlenmesi davası açıldı , dava sırasında davalının iyiniyetli olduğu ve kal'in fahiş zararı gerektireceği anlaşıldı .Burada davacı davasını tamamen ıslah ederek davasını tazminata dönüştürebilir. Tazminat davası müd.önlenmesi davasının yerine geçer.
Diye düşünüyorum.

""yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. "" ( aşağıdaki karardan)




T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/194

K. 2006/2652

T. 21.3.2006

• MANEVİ TAZMİNAT ( Maddi Tazminat İstemini İçeren Davada Islah Dilekçesi Verilerek Ayrıca Manevi Tazminat Talep Edilemeyeceği )

• ISLAH ( Islah Yoluyla Dava Konusu Olmayan Bir İstemin Dava Kapsamına Alınması Olanağı Olmadığı )

• DAVA KONUSU OLMAYAN BİR İSTEMİN ISLAH YOLUYLA DAVA KAPSAMINA ALINAMAYACAĞI ( Maddi Tazminat İstemini İçeren Davada Islah Dilekçesi Verilerek Ayrıca Manevi Tazminat Talep Edilemeyeceği )

• DAVA İÇİNDE ISLAHLA İKİNCİ BİR DAVANIN AÇILAMAYACAĞI ( Maddi Tazminat İstemini İçeren Davada Islah Dilekçesi Verilerek Ayrıca Manevi Tazminat Talep Edilemeyeceği )

1086/m. 83

ÖZET : Dava konusu olmayan bir istemin ıslah yoluyla dava kapsamına alınması olanağı yoktur.
Bu nedenle maddi tazminat istemini içeren davada, ıslah dilekçesi verilerek ayrıca manevi tazminat talep edilemez.
DAVA : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 17.362,55 ITL. maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.03.2006 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi ve aynı gün Tetkik Hakimi B. Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara toplanan delililere kararın dayandığı gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, iş kazası sonucu beden tamlığı bozulan davacı işçinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırmış ve ayrıca dava dilekçesinde yer almayan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat istemi dikkate alınarak, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi yanlıştır. HUMK'un 83. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunu değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur.
Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Bu nedenle "davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine" şekilde karar verilmesi gerekirken "davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 9.000.000.000 TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm kurularak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmamıştır.
Mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 400.00 YTL duruşma Avukatlık parasının istek halinde iadesine. 21.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 10-02-2015, 18:50   #6
garani

 
Varsayılan

dilekçe içeriğinde muris muvazaasından bahsedilipte sonuç kısmında sadece davanın kabulü denilmiş olması sıkıntı yaratır mı?yani sonuç kısmında ''muris muvazaası nedeni ile tapu iptali ve tescil denilmemiş olması sorun yaratır mı?
Old 10-02-2015, 20:18   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

HMK madde 119/(1)maddesindeki ;dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurlar arasında (ğ) fıkrasında “açık bir şekilde talep sonucunun yer alması” da sayılmıştır. Bu husus hakimin taleple bağlı olması, verilecek kararın kapsamının ve niteliğinin tespiti yönünden önem kazanır.
Muris muvazaasında,paya hasren tapu iptali ve tescil talepli dava açılabileceği gibi, tüm paylar hakkında taşınmaz kaydının eski haline dönüştürülmesi talep edilebiir.
Davanın kabulü şeklindeki anlatım açık şeklide talep sonucunun ifadesi anlamına gelemeyeceğinden aynı maddenin (2)nci bendi gereği eksikliğin tamamlanması için hakimin bir haftalık kesin süre vermesi gerekirdi.
Bu sürenin verilmemesi halinde davacı tarafın en kısa zamanda talep sonucunu açıklayan bir dilekçe vererek bu eksikliğin bu şekilde düzeltilebileceğini düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aidat talep edilebilir mi? ACİL! detay82 Meslektaşların Soruları 2 28-11-2020 12:45
İdari İşlem İptalinde Üst Makama Başvuru Sonucunun Beklenmesi Şart mı? Av.fatboz Meslektaşların Soruları 11 28-11-2016 15:16
Kanun yararına bozma talep edilen yerel mahkeme kararları Yargıtaydan dönüyor. av.efsun Hukuk Haberleri 15 11-10-2012 11:06
borçluya adına kayıtlı gayrimenkullere ilişkin talep av_sibelll Meslektaşların Soruları 1 22-05-2009 15:08
ayıplı araçta fer' i zararlara ilişkin talep avukat2007 Meslektaşların Soruları 3 15-07-2008 15:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08083296 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.