Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İİK.md.133/4 ve tazminat zamanaşımı süresi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-09-2010, 10:40   #1
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan İİK.md.133/4 ve tazminat zamanaşımı süresi

Sayın meslektaşlarım,

Araştırdığım kadarıyla ben rastlamadım ama belki sizler rastlamış olabilirsiniz düşüncesiyle bir konuda fikirlerinizi almak istiyorum;

Bilindiği üzere İİK133. maddede; taşınmaz kendisine ihale edilen alıcı, derhal veya verilen süre içinde ihale bedelini yatırmazsa, ihale kararı, icra memurunca kaldırılmakta ve ihale alıcısından sonra en yüksek pey süren kişinin peyi 129. madde koşullarına uymak kaydıyla o'na teklif edilmektedir. Bu kişi muhtıraya 3 gün içinde cevap vermez veyahut almayacağını beyan ederse, taşınmaz icra dairesince re'sen tamamlayıcı satışa çıkarılmaktadır.

Bu durumda İİK.133/4'e göre, ihale bedelini ödememek suretiyle ihalenin feshine neden olan ihale alıcısı/alıcıları ve varsa kefilleri vs. teklif edilen bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve faizinden ayrıca müteselsilen sorumlu tutulmaktadırlar.

Bu hüküm, ilk ihaleden sonra mutlaka bir şekilde satışın yapılabileceği düşüncesiyle tanzim edilmiş olmakla birlikte, tamamlayıcı ihalede alıcının çıkmaması durumunda satışın düşeceği ve yeni baştan ihale hazırlığının yapılması gerektiği kabul edilmektedir.

Benim sorum, böyle bir durumda tamamlayıcı satışta da alıcı çıkmazsa ve satış düşerse; ihalenin feshine neden olan ihale alıcısının farktan, diğer zarar ve faizlerden sorumluluğu için uygulanacak zamanaşımı süresi ile ilgilidir.

Bu sorumluluk için; söz konusu (İİK.133). madde hükmünün gerekçesinde haksız fiile atıf olması nedeniyle haksız fiillere uygulanan zamanaşımı süresi uygulanabilir, uygulanmalıdır kanaatindeyim. Aksi takdirde ileriki ihalelerde pey sürenin olmaması ve satışın uzunca süre yapılamaması durumunda çok uzunca bir süre ihale alıcısının tazminat sorumluluğu tehdidi altında olması gibi adil olmayan bir durum ortaya çıkabilir.

Bir görüşe göre tamamlayıcı satış ihalesi yapılamaması halinde satış düştüğü için, tazminat sorumluluğunun da sona ereceği düşünülmektedir ki ben tazminat sorumluluğunu satışın düşmesine endekslemenin çok adil olmadığı düşüncesindeyim.

Bu konudaki fikrinizi almak istiyor, Yargıtay kararı ve doktrinal kaynakları bizimle paylaşmanızı rica ediyorum.
Old 29-09-2010, 22:50   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

Saim Bey, bence bir sorumluluk varsa; zaten BK.m. 41 uyarınca, alıcının sorumluluğuna gidilmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu nedenle zamanaşımı 1 yıldır.

Zira 133 uygulama alanı bulmayacaktır, çünkü satış düşmüştür bu da herşey yeniden başlayacak demek...
Old 30-09-2010, 07:38   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Saim Bey, bence bir sorumluluk varsa; zaten BK.m. 41 uyarınca, alıcının sorumluluğuna gidilmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu nedenle zamanaşımı 1 yıldır.

Zira 133 uygulama alanı bulmayacaktır, çünkü satış düşmüştür bu da herşey yeniden başlayacak demek...

Adnan Bey Öncelikle teşekkür ederim.,

1. 1 Yıllık süre ne zamandan itibaren başlayacaktır? Zira henüz iki satış arasındaki farktan dolayı bir zarar doğmamıştır? Fark dışındaki zararlar bakımından anlıyorum ancak iki satış arasındaki farktan dolayı oluşabilecek zarar...belirsizdir.

2. İİK.133. madde kapsamındaki tamamlayıcı satışta da alıcı çıkmadığı için satışın düşmüş olmasına neden olan kişi ilk ihaleye girip, bedeli ödemeyen kişi (alıcı) değil midir? Neden satış düşünce sorumluluktan kurtulsun!?
Old 30-09-2010, 08:28   #4
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Adnan Bey Öncelikle teşekkür ederim.,

1. 1 Yıllık süre ne zamandan itibaren başlayacaktır? Zira henüz iki satış arasındaki farktan dolayı bir zarar doğmamıştır? Fark dışındaki zararlar bakımından anlıyorum ancak iki satış arasındaki farktan dolayı oluşabilecek zarar...belirsizdir.

2. İİK.133. madde kapsamındaki tamamlayıcı satışta da alıcı çıkmadığı için satışın düşmüş olmasına neden olan kişi ilk ihaleye girip, bedeli ödemeyen kişi (alıcı) değil midir? Neden satış düşünce sorumluluktan kurtulsun!?

Üstadım,sadece basit düşünmeye çalışıyorum, mesele şu;

Ortada bir satış olmadığı için iki ihale arasındaki farktan da sözedemeyiz.Yani bu durumda icra memurunun kendiliğinden hesaplayıp tahsil edeceği bir miktar yok. Bu nedenle de genel hükümlere gidererek zararın tazmini sağlarız.
Old 30-09-2010, 08:56   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Üstadım,sadece basit düşünmeye çalışıyorum, mesele şu;

Ortada bir satış olmadığı için iki ihale arasındaki farktan da sözedemeyiz.Yani bu durumda icra memurunun kendiliğinden hesaplayıp tahsil edeceği bir miktar yok. Bu nedenle de genel hükümlere gidererek zararın tazmini sağlarız.

Peki, teşekkürler.
Old 30-09-2010, 10:14   #6
Avukaat

 
Varsayılan

Sayın Mehmet Saim Bey,
Prof.Dr.Baki Kuru olayı şöyle açıklamıştır:
alıcıdan önce en yüksek pey süren kişi, taşınmazı satın almaya razı olmazsa -veya üç günlük süreyi cevapsız bırakırsa- taşınmaz icra dairesi tarafından hemen arttırmaya çıkartılır.Taşınmaz hemen arttırmaya çıkartılmazsa artık iik m133 hükmü uygulanmaz ve satış iik m123 vd. hükümleri gereğince yeniden yapılır. fakat yeniden yapılan satış sonunda ilk alıcı m133,II'deki sorumluluktan kurtulur.

eğer takiben yapılan satışta da alıcı çıkmaz ise,

yedi günlük (ikinci-tamamlayıcı) ihale, talip çıkmaması nedeniyle veya ihale için yeterli bedel teklif edilmemesi yüzünden yapılamazsa satış düşer ve istenirse alacaklı tarafından satışa yeniden başlanır. bu durumda ilk alıcının m133,II hükümlerine göre sorumluluğu söz kunusu olmaz. bu halde zarara uğrayan ilgili, ilk alıcıya karşı mahkemede dava açarak (koşulları varsa BK m41 vd. hükümlerine göre) zararının tazminini isteyebilir.

Yukarıdaki bilgilerden sonra şahsi görüşüm,

bana göre hak düşürücü süre, tamamlayıcı hacizden sonra başlamalıdır. çünkü ikinci ihalede belki de birinci ihalede verilecek tekliften daha yüksek bir teklif gelecekti. bu suretle ikinci ihaleden sonra başlaması daha adil olacaktır.

umarım yararlı olmuştur, saygılarımla
Old 30-09-2010, 11:18   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukaat
Sayın Mehmet Saim Bey,
Prof.Dr.Baki Kuru olayı şöyle açıklamıştır:
alıcıdan önce en yüksek pey süren kişi, taşınmazı satın almaya razı olmazsa -veya üç günlük süreyi cevapsız bırakırsa- taşınmaz icra dairesi tarafından hemen arttırmaya çıkartılır.Taşınmaz hemen arttırmaya çıkartılmazsa artık iik m133 hükmü uygulanmaz ve satış iik m123 vd. hükümleri gereğince yeniden yapılır. fakat yeniden yapılan satış sonunda ilk alıcı m133,II'deki sorumluluktan kurtulur.

eğer takiben yapılan satışta da alıcı çıkmaz ise,

yedi günlük (ikinci-tamamlayıcı) ihale, talip çıkmaması nedeniyle veya ihale için yeterli bedel teklif edilmemesi yüzünden yapılamazsa satış düşer ve istenirse alacaklı tarafından satışa yeniden başlanır. bu durumda ilk alıcının m133,II hükümlerine göre sorumluluğu söz kunusu olmaz. bu halde zarara uğrayan ilgili, ilk alıcıya karşı mahkemede dava açarak (koşulları varsa BK m41 vd. hükümlerine göre) zararının tazminini isteyebilir.

Yukarıdaki bilgilerden sonra şahsi görüşüm,

bana göre hak düşürücü süre, tamamlayıcı hacizden sonra başlamalıdır. çünkü ikinci ihalede belki de birinci ihalede verilecek tekliften daha yüksek bir teklif gelecekti. bu suretle ikinci ihaleden sonra başlaması daha adil olacaktır.

umarım yararlı olmuştur, saygılarımla

Teşekkür ederim. Sayın Baki Kuru'nun görüşü öyle.

Ancak bu görüşün tek dayanağı satışın düşmesi olarak gösterilmiştir. Oysa zarar riski ortadadır. Sonradan yapılacak ihalede taşınmazın daha düşük bedelle satılması halinde, arada oluşan zarar mutlaka giderilmelidir. Sorumluluğun kalkmayacağı düşüncesindeyim.

Çünkü,

Öncelikle İİK.133/son fıkra hükmünde zarardan "tüm alıcıların!" müteselsilen sorumlu olacağı açıkça yazılıdır. Tüm alıcıdan kasıt, doğal olarak ihalelere girdikleri ve ihaleyi kazandıkları halde bedeli ödemeyen kişilerdir.

Bu iki şekilde gerçekleşebilir, birincisi; ilk ihalede ödemeyen ilk ihale alıcısı ile ihale süresinde icra dairesince resen yapılan tamamlayıcı ihaleye girip, ihaleyi kazandığı halde ödemeyen alıcıdır.

İkincisi ise kanaatimce satış düştükten sonra yeni açılan ihaleye katılıp, aynı şekilde ihale bedelini ödemeyen ihale alıcılarıdır.

Bu sorumluluk, satış o aşamada henüz gerçekleşmediği için zarar da o aşamada belirsiz olduğundan İİK.133. maddede yer alan icra memuru tarafından derhal takdir edilemeyecek olsa bile, İİK.133'de yer verilen "diğer zararlar" noktasında ileride dile getirilebilecek bir tazminat olabilecektir. İlk ihaledeki alıcının sorumluluktan kurtulması için satışın mecburiyetten düşmesi sebep gösterilemez kanaatindeyim. Aksi takdirde kötü niyetli ihale alıcılarını ödüllendirmiş oluruz.
Old 30-09-2010, 11:54   #8
Avukaat

 
Varsayılan

"tüm alıcılar" kavramını şu şekilde anlıyorum; birinci ihalede en yüksek pay sürüp de zamanında ihale bedelini ödemeyen ile %40'dan ikinci ihalede en yüksek payı sürüp bedelini zamanında ödemeyen kişiler.

fakat ihale bu sebeplerden dolayı neticesiz kalarak yeniden satış işlemlerine başlatıldığında ve bu ihalelerde alıcı çıkmadığında ilk ihalelerdeki alıcılar sorumlu tutulamaz.

olaki düşen satıştan sonra düzenlenen yeni ihalelerde aynı sorunla karşılaşılırsa o kişiler ancak girdikleri ihalelerden sorumlu tutulabilirler.

yani demek istediğim ilk ihalede ihale bedelini ödemeyen kişiler (ilk ihalede %60'daki kişi "A", %40'daki kişi "B", ikinci ihalede %60'daki kişi "C", %40'daki kişi "D" olsun) olan A ve B, ikinci ihalenin neticesiz kalmasından sorumlu tutulamayacaklardır. ikinci ihalede C ve D zarardan sorumlu olacaktır.

ikinci ihalede A, B, C ve D beraber sorumlu derseniz, A ve B için zarardaki ilyet bağını çok genişletmiş olursunuz.

sayın Av.Mehmet Saim bey benim de bir sorunum olacaktı. görüş bildirirseniz sevinirim. forumlarda "hilede hak düşürücü süre" olarak geçiyor
Old 30-09-2010, 12:11   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukaat
"tüm alıcılar" kavramını şu şekilde anlıyorum; birinci ihalede en yüksek pay sürüp de zamanında ihale bedelini ödemeyen ile %40'dan ikinci ihalede en yüksek payı sürüp bedelini zamanında ödemeyen kişiler.


sayın Av.Mehmet Saim bey benim de bir sorunum olacaktı. görüş bildirirseniz sevinirim. forumlarda "hilede hak düşürücü süre" olarak geçiyor


Sayın Avukaat,

İlk bölümü açıkçası anlayamadım.

İlk satış günü zaten yeterli pey sürülmüşse ona ihale edilir, (İİK.129/1) bu durumda ilanda gösterine diğer günde ikinci artırıma geçilmez.

İİK.133. madde ayrı bir düzenlemedir.

Burada ilk ihale yapıldığında en yüksek pey sürene ihale edildiği halde bu alıcı gününde ihale bedelini ödemezse, ondan sonra en yüksek pey sürene teklifi İİK.129 uygun olmka kaydıyla teklif edilir, o da kabul etmezse eğer, bu durumda icra memuru re'sen tamamlayıcı ihale yapar... Bu ihalede de pey sürüp, ihaleyi kazandığı halde ödeme yapmayan alıcı olabilir...

Böyle bir durumda tamalayıcı ihalede sonuçsuz kalırsa satış düşer...

Daha sonra yeniden baştan ihaleler açılabilir.


Sizin sorunuzu anlayamadım ama meslektaş sorularına bakacağım.
Old 30-09-2010, 12:31   #10
Avukaat

 
Varsayılan

demek istediğim ilk ihalede en yüksek peyi sürdükten sonra ihale bedelini 10 gün içerisinde ödemeyen kişi ile tamamlama ihalesinde en yüksek peyi sürdükten sonra ihale bedelini ödemeyen kişi.

bu kişiler iki ayrı kişi olarak düşünülürse, bunlara "tüm alıcılar" (kanunun bahsettiği tüm alıcılar kavramı) denilir.
Old 30-09-2010, 15:17   #11
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Taşınırlar için m.118/2 nin benzeri düzenleme taşınmazlar için İİK m.133/2: “İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan(1) ve diğer zararlardan(2) ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesuldürler. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece tahsil olunur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur.”

(1) İki ihale bedeli arasındaki fark dava ikamesine, ayrı bir icra takibine gerek olmadan İcra Müdürlüğü tarafından tahsil olunacak kalemdir. Burada bir dava söz konusu değildir. Doktrinde (bence haklı olarak savunulan) bu kalemlerin tahsili konusunda alacaklının talebine ihtiyaç olmaması şeklinde ise de Yargıtay aynı görüşte değildir ve alacaklının talebine gerek olduğuna hükmetmektedir. Buradaki tek dava, İcra Müdürlüğünün İİK m.133/2 ye aykırı işlemi ile süresiz şikayet yoluna gidilebilmesidir. Burada Sayın Avukaat ın da belirttiği üzere

Alıntı:
Taşınmaz hemen arttırmaya çıkartılmazsa artık İİK m.133 hükmü uygulanmaz ve satış İİK m.123 vd. hükümleri gereğince yeniden yapılır. Fakat yeniden yapılan satış sonunda ilk alıcı m.133/II' deki sorumluluktan kurtulur


fikri hakimdir.
Bu durumda ilk alıcının sorumluluktan kurtulacağına ilişkin değerlendirme ve yorumun İİK m.133/2 nin ruhuna uygun olmadığı kanaatindeyim. Maddedeki tüm alıcılardan kastın taşınmaz kaç defa ihaleye çıkarılmış ve kaç alıcı ihale bedelini yatırmayarak ihalenin feshine sebep olmuşsa işbu alıcıların hepsinin müteselsil sorumluluğu esastır. Aksi ahvalde ilk ihaledeki tek alıcı için “müteselsil sorumluluk”tan bahsedilemeyeceği açıktır.
Burada herhangi bir yargılamaya ve icra takibine gerek kalmaksızın sonuca bağlanan fark bedeli bir haksız fiil sorumluluğu değil, kanundan doğan bir alacaktır. Dolayısıyla işleyecek olan zamanaşımının 10 yıllık genel zamanaşımı süresi olduğu kanaatindeyim. BK m.128:Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder.” Teminatın paraya çevrilerek ihale bedelleri arasındaki farktan mesul tutulabilmek için muacceliyet ise ihalenin yapılarak kesinleşmesi tarihidir. Kaç kez ihaleye çıkarılmış olursa olsun son ihalenin yapılarak ihale bedelinin kesinleşip icra dosyasına yatırılmasına kadar ihale bedelleri arasındaki fark henüz muaccel olmamıştır.

(2) Diğer zararlar (bu kısma "diğer" zararlar denmesi, iki ihale bedeli arasındaki farkın da haksız fiil sorumluluğuna bağlı değerlendirilmesine sebep olamaz kanaatindeyim) için dava ikamesi lazımdır. Buradaki zararlardan mesuliyetin mesnedi BK m.41 de düzenlenen haksız fiil sorumluluğudur. Bu sebeple diğer zararlarla ilgili olarak uygulanacak zamanaşımının BK m.60 a binaen 1 yıllık zamanaşımı olacağını düşünüyorum. Zarara ıttıla ise ihalenin yapılarak kesinleşip ihale bedelinin İcra Müdürlüğüne yatırıldığı tarih olmalıdır.

Bütün bunlara ek olarak 3222 sayılı kanuna(1. fıkraya) ait hükümet gerekçesinde “...ihaleye girip daha sonra ihale bedelini yatırmamak şeklindeki davranış Borçlar Kanununun 41. maddesine uyan bir haksız fiil sayılması gerektiğinden...” denmekte ise de ben, iki ihale bedeli arasındaki farkın haksız fiil hükümlerine göre değerlendirilemeyeceği kanaatindeyim. Sadece “diğer zararlar” kalemi, haksız fiil hükümleri dairesinde değerlendirilebilir.

(diye düşünüyorum )

Saygılar...
Old 30-09-2010, 16:16   #12
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Taşınırlar için m.118/2 nin benzeri düzenleme taşınmazlar için İİK m.133/2: “İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan(1) ve diğer zararlardan(2) ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesuldürler. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece tahsil olunur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur.”

(1) İki ihale bedeli arasındaki fark dava ikamesine, ayrı bir icra takibine gerek olmadan İcra Müdürlüğü tarafından tahsil olunacak kalemdir. Burada bir dava söz konusu değildir. Doktrinde (bence haklı olarak savunulan) bu kalemlerin tahsili konusunda alacaklının talebine ihtiyaç olmaması şeklinde ise de Yargıtay aynı görüşte değildir ve alacaklının talebine gerek olduğuna hükmetmektedir. Buradaki tek dava, İcra Müdürlüğünün İİK m.133/2 ye aykırı işlemi ile süresiz şikayet yoluna gidilebilmesidir. Burada Sayın Avukaat ın da belirttiği üzere



fikri hakimdir.
Bu durumda ilk alıcının sorumluluktan kurtulacağına ilişkin değerlendirme ve yorumun İİK m.133/2 nin ruhuna uygun olmadığı kanaatindeyim. Maddedeki tüm alıcılardan kastın taşınmaz kaç defa ihaleye çıkarılmış ve kaç alıcı ihale bedelini yatırmayarak ihalenin feshine sebep olmuşsa işbu alıcıların hepsinin müteselsil sorumluluğu esastır. Aksi ahvalde ilk ihaledeki tek alıcı için “müteselsil sorumluluk”tan bahsedilemeyeceği açıktır.
Burada herhangi bir yargılamaya ve icra takibine gerek kalmaksızın sonuca bağlanan fark bedeli bir haksız fiil sorumluluğu değil, kanundan doğan bir alacaktır. Dolayısıyla işleyecek olan zamanaşımının 10 yıllık genel zamanaşımı süresi olduğu kanaatindeyim. BK m.128:Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder.” Teminatın paraya çevrilerek ihale bedelleri arasındaki farktan mesul tutulabilmek için muacceliyet ise ihalenin yapılarak kesinleşmesi tarihidir. Kaç kez ihaleye çıkarılmış olursa olsun son ihalenin yapılarak ihale bedelinin kesinleşip icra dosyasına yatırılmasına kadar ihale bedelleri arasındaki fark henüz muaccel olmamıştır.

(2) Diğer zararlar (bu kısma "diğer" zararlar denmesi, iki ihale bedeli arasındaki farkın da haksız fiil sorumluluğuna bağlı değerlendirilmesine sebep olamaz kanaatindeyim) için dava ikamesi lazımdır. Buradaki zararlardan mesuliyetin mesnedi BK m.41 de düzenlenen haksız fiil sorumluluğudur. Bu sebeple diğer zararlarla ilgili olarak uygulanacak zamanaşımının BK m.60 a binaen 1 yıllık zamanaşımı olacağını düşünüyorum. Zarara ıttıla ise ihalenin yapılarak kesinleşip ihale bedelinin İcra Müdürlüğüne yatırıldığı tarih olmalıdır.

Bütün bunlara ek olarak 3222 sayılı kanuna(1. fıkraya) ait hükümet gerekçesinde “...ihaleye girip daha sonra ihale bedelini yatırmamak şeklindeki davranış Borçlar Kanununun 41. maddesine uyan bir haksız fiil sayılması gerektiğinden...” denmekte ise de ben, iki ihale bedeli arasındaki farkın haksız fiil hükümlerine göre değerlendirilemeyeceği kanaatindeyim. Sadece “diğer zararlar” kalemi, haksız fiil hükümleri dairesinde değerlendirilebilir.

(diye düşünüyorum )

Saygılar...

Sayın Av. Nevra Öksüz,

Özenli cevabınız için çok teşekkür ederim. Esası itibariyle bu konuda sizinle aynı fikirdeyim.

Belki bir iki küçük noktada itirazım olabilir. O küçük itirazlarımı bu akşam olmayabilir ama yarın bir aksilik olmazsa dile getireceğim.

Tekrar teşekkürler.
Old 30-09-2010, 16:37   #13
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Nevra Öksüz


Burada herhangi bir yargılamaya ve icra takibine gerek kalmaksızın sonuca bağlanan fark bedeli bir haksız fiil sorumluluğu değil, kanundan doğan bir alacaktır. Dolayısıyla işleyecek olan zamanaşımının 10 yıllık genel zamanaşımı süresi olduğu kanaatindeyim. BK m.128:Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder.” Teminatın paraya çevrilerek ihale bedelleri arasındaki farktan mesul tutulabilmek için muacceliyet ise ihalenin yapılarak kesinleşmesi tarihidir. Kaç kez ihaleye çıkarılmış olursa olsun son ihalenin yapılarak ihale bedelinin kesinleşip icra dosyasına yatırılmasına kadar ihale bedelleri arasındaki fark henüz muaccel olmamı




İhale kendisine yapılan kimsenin verilen sürede bedeli yatırmaması, "haksız fiildir". Doktrinde, Borçlar hukuku kitaplarında Borçlar Kanunun 41. maddesinin dışında haksız fiilin düzenlediği maddeler arasında İİK.m.118 ve 133 maddeleri gösterilmiştir.( Oser/Schönenberger, Fritz/ Funk vb.. Mine Erturgut/ Menkullerin Paraya Çevrilmesi, S. 141)

Bahsedildiği gibi Kanunun gerekçesinde de ihale bedelinin yatırılmaması haksız fiil sayılmalıdır, denmiştir.
Old 01-10-2010, 09:59   #14
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
İhale kendisine yapılan kimsenin verilen sürede bedeli yatırmaması, "haksız fiildir". Doktrinde, Borçlar hukuku kitaplarında Borçlar Kanunun 41. maddesinin dışında haksız fiilin düzenlediği maddeler arasında İİK.m.118 ve 133 maddeleri gösterilmiştir.( Oser/Schönenberger, Fritz/ Funk vb.. Mine Erturgut/ Menkullerin Paraya Çevrilmesi, S. 141)

Bahsedildiği gibi Kanunun gerekçesinde de ihale bedelinin yatırılmaması haksız fiil sayılmalıdır, denmiştir.

Ve?... İki ihale bedeli arasındaki fark kanunun düzenlediği "haksız fiil tazminatı bedeli" midir? Haksız fiilden mütevellit "cezai şart" mıdır? Haksız fiilin en az tazminat miktarı mıdır? Haksız fiilde ispata gerek duyulmayacak zarar miktarı mıdır? Veya?...

Sayın Koray, "İki ihale bedeli arasındaki fark"ın alacak olduğuna mı karşı çıktınız anlamadım? Ben de "diğer zararlar" kısmının haksız fiil sorumluluğunda talep edileceğini belirttiğime göre yazımınızdaki hususta söylediğim bir şey yok zaten...

Saygılar...
Old 01-10-2010, 10:21   #15
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Evet, Adnan Bey'in belirttiği gibi ben de, ihaleyi kazandığı halde bedeli ödememenin "haksız fiil eylemi" olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Küçük itirazlarıımdan birisi buydu.

Dolayısıyla zamanaşımı süresi bakımından da tatbik edilecek hükmün Haksız Fiile müteallik BK.60. madde hükmü olabileceği ve 1 ve 10 yıllık sürelerin geçerli olması gerektiği düşüncesindeyim.

Söz konusu iki ihale arasındaki farkın, hukuki niteliğinin haksız fiil temelinde talep edilmesi gereken bir "tazminat" olabileceği kanaatindeyim.

Kanaatimce bu farkın cezai şart olarak nitelendirilmesi BK.158.maddenin lafzı itibariyle de mümkün değildir. Zira bilindiği üzere Cezai şartın temelinde bir taraf işlemi olan mukavele bulunur. Bu itibarla ve bilindiği gibi cezai şart ancak mukaveleden doğar, düşüncesindeyim. Somut olayda bir mukavelede taraflarca kararlaştırılan bir tutar söz konusu olmadığı için, iki ihale bedeli arasındaki fark cezai şart olarak nitelendirilemez.(Diye düşünüyorum)

Zamanaşımının başlangıcının ise, 1 yıllık süre bakımından öğrenmenin gerçekleştiği en erken tarih olan ikinci ihalenin kesinleştiği tarihten önce olamayacağı düşüncesindeyim.

Özetle, zamanaşımı bakımından uygulanacak hükmün kanundan doğan tazminatlar için geçerli olan 10 yıllık genel süre değil, haksız fiiler için geçerli olan 1 ve 10 yıllık süre olması gerektiği düşüncesindeyim.
Old 01-10-2010, 10:54   #16
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Evet, Adnan Bey'in belirttiği gibi ben de, ihaleyi kazandığı halde bedeli ödememenin "haksız fiil eylemi" olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Küçük itirazlarıımdan birisi buydu.

Dolayısıyla zamanaşımı süresi bakımından da tatbik edilecek hükmün Haksız Fiile müteallik BK.60. madde hükmü olabileceği ve 1 ve 10 yıllık sürelerin geçerli olması gerektiği düşüncesindeyim.

Söz konusu iki ihale arasındaki farkın, hukuki niteliğinin haksız fiil temelinde talep edilmesi gereken bir "tazminat" olabileceği kanaatindeyim.

Kanaatimce bu farkın cezai şart olarak nitelendirilmesi BK.158.maddenin lafzı itibariyle de mümkün değildir. Zira bilindiği üzere Cezai şartın temelinde bir taraf işlemi olan mukavele bulunur. Bu itibarla ve bilindiği gibi cezai şart ancak mukaveleden doğar, düşüncesindeyim. Somut olayda bir mukavelede taraflarca kararlaştırılan bir tutar söz konusu olmadığı için, iki ihale bedeli arasındaki fark cezai şart olarak nitelendirilemez.(Diye düşünüyorum)

Zamanaşımının başlangıcının ise, 1 yıllık süre bakımından öğrenmenin gerçekleştiği en erken tarih olan ikinci ihalenin kesinleştiği tarihten önce olamayacağı düşüncesindeyim.

Özetle, zamanaşımı bakımından uygulanacak hükmün kanundan doğan tazminatlar için geçerli olan 10 yıllık genel süre değil, haksız fiiler için geçerli olan 1 ve 10 yıllık süre olması gerektiği düşüncesindeyim.

İki ihale bedeli arasındaki farkın davaya ve icra takibine konu edilemeyeceğinde; tüm alıcılardan kastın ihale bedelini ödemeyerek ihalenin feshine sebep olan alıcılar olduğunda mutabıkız sanırım

O halde şayet icra dosyası alacaklısı (1. alacaklı ihale bedelini yatırmadı; İİK m.133 mucibince 2.ihale alacaklısı da ihale bedelini yatırmadı ve devamla) 3.-4. ... ihaleleri geciktirmişse; tam sürelerinde ihaleler yapılmayıp arada zaman geçmişse; BK m.41 i uyguladığınızda ve dolayısıyla BK m.44: " Mutazarrır olan taraf zarara razı olduğu yahut kendisinin fiili zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği ve zararı yapan şahsın hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hâkim, zarar ve ziyan miktarını tenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilir." ü uygulamak gerekeceğinde iki ihale bedeli arasındaki farktan tenkis talep edilebilecek midir? Nereden? Ne şekilde?

Saygılar...
Old 01-10-2010, 11:55   #17
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
İki ihale bedeli arasındaki farkın davaya ve icra takibine konu edilemeyeceğinde; tüm alıcılardan kastın ihale bedelini ödemeyerek ihalenin feshine sebep olan alıcılar olduğunda mutabıkız sanırım

O halde şayet icra dosyası alacaklısı (1. alacaklı ihale bedelini yatırmadı; İİK m.133 mucibince 2.ihale alacaklısı da ihale bedelini yatırmadı ve devamla) 3.-4. ... ihaleleri geciktirmişse; tam sürelerinde ihaleler yapılmayıp arada zaman geçmişse; BK m.41 i uyguladığınızda ve dolayısıyla BK m.44: " Mutazarrır olan taraf zarara razı olduğu yahut kendisinin fiili zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği ve zararı yapan şahsın hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hâkim, zarar ve ziyan miktarını tenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilir." ü uygulamak gerekeceğinde iki ihale bedeli arasındaki farktan tenkis talep edilebilecek midir? Nereden? Ne şekilde?

Saygılar...

Evet, ilk bölümde mutabık olduğumuz açık.

Sorunuza gelince:

Zarar, iki ihale arasındaki farktan kaynakladığına göre; birden fazla ihale bakımından alıcıların ihaleyi kazandığı halde bedeli ödememesi nedeniyle İhalelerin yapılamamasına mutazarrır olan tarafın bir katkısının olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle de bir tenkis olamaz kanaatindeyim.
Old 01-10-2010, 12:16   #18
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Evet, ilk bölümde mutabık olduğumuz açık.

Sorunuza gelince:

Zarar, iki ihale arasındaki farktan kaynakladığına göre; birden fazla ihale bakımından alıcıların ihaleyi kazandığı halde bedeli ödememesi nedeniyle İhalelerin yapılamamasına mutazarrır olan tarafın bir katkısının olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle de bir tenkis olamaz kanaatindeyim.

Haksız fiilden mütevellit zarar olarak nitelendirilen kısım=iki ihale bedeli arasındaki fark.

İİK m.133 te 2. ihaleden sonraki ihaleler İİK m.123 vd.na göre yapılacak.

Alacaklının İİK m.123 vd. na göre istemleri ve ihale yapılması prosedürü; zaman aralıkları v.b. hususlarda zararın (iki ihale bedeli farkının) büyümesine sebep olacak davranışı olabilir (diye düşünüyorum ).

Sormak istediğim de bu idi.

Fikir ve yorumunuza saygı duymakla birlikte ben halen "iki ihale bedeli arasındaki" farkın BK m.41 vd. na göre nitelendirilemeyeceği, direkt kanunca belirlenen zarar, dava ve icra takibi olanağı ortadan kaldırılmış olan zarar, kasıt ve kusur değerlendirmesi yapılmadan re'sen tahsil olunan zarar... değerlendirmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağı kanaatindeyim.

Saygılar...
Old 01-10-2010, 14:39   #19
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz

Alacaklının İİK m.123 vd. na göre istemleri ve ihale yapılması prosedürü; zaman aralıkları v.b. hususlarda zararın (iki ihale bedeli farkının) büyümesine sebep olacak davranışı olabilir (diye düşünüyorum ).

Sormak istediğim de bu idi.

..

Böyle bir durum kural değil, istisnadır ve eğer olursa hakim gerektiğinde, BK:44'ü de değerlendirebilir elbette ki.

Not: Ancak böyle bir durum, (yani geciktirerek ihale işlemlerini yaptırmak gibi...) iki ihale arasındaki farktan daha fazla bir zarara neden olursa, sadece fazla kısım için BK.44 uygulaması söz konusu olabilir. (düşüncesindeyim)
Old 01-10-2010, 14:47   #20
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Böyle bir durum kural değil, istisnadır ve eğer olursa hakim gerekirse BK:44'ü de değerlendirebilir elbette ki.

Not: Ancak böyle bir durum, (yani geciktirerek ihale işlemlerini yaptırmak gibi...) iki ihale arasındaki farktan daha fazla bir zarara neden olursa, sadece fazla kısım için BK.44 uygulaması söz konusu olabilir. (düşüncesindeyim)

Bu ahvalde "iki ihale arasındaki fark"ı sabit (yargılamaya ihtiyaç duymayan ) zarar olarak mı kabul ettiğinizi varsaymalıyım peki?
Old 01-10-2010, 14:54   #21
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Bu ahvalde "iki ihale arasındaki fark"ı sabit (yargılamaya ihtiyaç duymayan ) zarar olarak mı kabul ettiğinizi varsaymalıyım peki?

İcra tazminatına benzer nitelikte bir tazminat olduğunu düşünüyorum.

Yani, iki ihale arasındaki fark tutarı doğrudan bir zarardır ve tutarı bellidir. Eksilmesi mümkün olmasa da artması (diğer zararlar noktasında) mümkündür.
Old 27-12-2010, 13:11   #22
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

"İİK m.118/2 ile 133/2. fıkrada sözü edilen tazminatın hukuki kaynağının ne olduğu sorununu saptamaya çalışarak, bunun klasik borç kaynakları olarak akit veya haksız fiil sebebine dayandırılması mümkün değildir. Zira ihale için müşteri ile bir hukuki ilişki doğmuştur, ama, bu ilişki özel hukukun anladığı anlamda bir satım akdi değildir (BK m.225/1'e rağmen). Gerçekten de yeni telakkilere göre; İİK. artık, mülkiyet intikalinin bu özel türünün ortaya çıkaracağı problemlerin en önemlilerini ayrıca düzenleyerek; böylece ihaleyi basit bir satım akdinden ayırmıştır (Jager, 125, N.2). Bu gerçeği göz önünde tutarsak ihalenin hükümlerine adem-i riayeti de İİK m.118 ve 133 özel olarak düzenlemiş olduğuna göre, bu sorumluluğun şu veya bu borç kaynağından doğduğunun araştırılmasına da artık gerek yoktur. Zira, kanun, ihale bedelinin ödenmemesi halinde neler yapılabileceğini ayrıca ve açıkça düzenlemiş olmaktadır. Burada olsa olsa, bazı hukukçular kavramı kabul etmeseler bile (Kocayusufpaşaoğlu, Borçlar Hukuku Dersleri, Genel Hükümler, birinci fasikül, İst. 1978, s.83 vd)bir kanundan doğan borç söz konusudur." ( Prof. Dr. Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İst. 2004, s.283)

Saygılar...
Old 23-05-2011, 13:21   #23
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
"İİK m.118/2 ile 133/2. fıkrada sözü edilen tazminatın hukuki kaynağının ne olduğu sorununu saptamaya çalışarak, bunun klasik borç kaynakları olarak akit veya haksız fiil sebebine dayandırılması mümkün değildir. Zira ihale için müşteri ile bir hukuki ilişki doğmuştur, ama, bu ilişki özel hukukun anladığı anlamda bir satım akdi değildir (BK m.225/1'e rağmen). Gerçekten de yeni telakkilere göre; İİK. artık, mülkiyet intikalinin bu özel türünün ortaya çıkaracağı problemlerin en önemlilerini ayrıca düzenleyerek; böylece ihaleyi basit bir satım akdinden ayırmıştır (Jager, 125, N.2). Bu gerçeği göz önünde tutarsak ihalenin hükümlerine adem-i riayeti de İİK m.118 ve 133 özel olarak düzenlemiş olduğuna göre, bu sorumluluğun şu veya bu borç kaynağından doğduğunun araştırılmasına da artık gerek yoktur. Zira, kanun, ihale bedelinin ödenmemesi halinde neler yapılabileceğini ayrıca ve açıkça düzenlemiş olmaktadır. Burada olsa olsa, bazı hukukçular kavramı kabul etmeseler bile (Kocayusufpaşaoğlu, Borçlar Hukuku Dersleri, Genel Hükümler, birinci fasikül, İst. 1978, s.83 vd)bir kanundan doğan borç söz konusudur." ( Prof. Dr. Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İst. 2004, s.283)

Saygılar...

Peki ya zamanaşımı süresi ne olacak? Bu görüşe göre zorunlu olarak 10 yıl mı olacak?
Old 23-05-2011, 15:52   #24
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Peki ya zamanaşımı süresi ne olacak? Bu görüşe göre zorunlu olarak 10 yıl mı olacak?

Bkz 11 no'lu mesajım:
http://www.turkhukuksitesi.com/showp...8&postcount=11

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
...Burada herhangi bir yargılamaya ve icra takibine gerek kalmaksızın sonuca bağlanan fark bedeli bir haksız fiil sorumluluğu değil, kanundan doğan bir alacaktır. Dolayısıyla işleyecek olan zamanaşımının 10 yıllık genel zamanaşımı süresi olduğu kanaatindeyim...



Saygılar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakaret/ Maddi- Manevi Tazminat Davası İçin Zamanaşımı Süresi. ACİL!! thalassa Meslektaşların Soruları 6 04-01-2013 10:16
Avukata Tazminat Davasında dava açma ve zamanaşımı süresi furugferruhzad Meslektaşların Soruları 33 10-06-2010 17:54
Kasten Yaralamada tazminat davası için zamanaşımı süresi Av.Gizem Meslektaşların Soruları 4 27-05-2009 17:33
dava zamanaşımı süresi avsafran Meslektaşların Soruları 1 04-11-2008 11:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09998989 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.