Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Acil Danıştay Kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-05-2012, 16:20   #1
hırs

 
Varsayılan Acil Danıştay Kararı

Merhaba sayın meslektaşlarım,

Danıştay 6.Dairesinin imar para cezalarının şahsiliği ile ilgili şirket yetkilisine imar para cezası verilemeyeceğine dair kararını arıyoruz.
Şimdiden teşekkür ederiz.
Old 14-05-2012, 19:47   #2
özfn_34

 
Varsayılan

Tam olarak istediğiniz karar değil ama işinize yarayabileceği düşüncesiyle ekliyorum:

Esas :2008/2223
Karar:2009/11137
Tarih:16.11.2009

Temyiz İsteminde Bulunan : … Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.
Vekili : Av. …
Davacı Yanında Davaya Katılan : ... Telekomünikasyon A.Ş.
Karşı Taraf : Elazığ Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Elazığ İdare Mahkemesinin 29.06.2007 günlü, E:2005/686, K:2007/1302 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek BOZULMASI İSTENİLMEKTEDİR.
Savunmanın Özeti : SAVUNMA VERİLMEMİŞTİR.
Danıştay Tetkik Hakimi İsmet Can'ın Düşüncesi : Uyuşmazlıkta uygulanacak yasal kural niteliği taşıyan 5189 sayılı Yasanın beşinci maddesiyle 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'na eklenen Ek Madde 35'in Anayasa Mahkemesi'nin 01.10.2009 günlü, E:2006/129, K:2009/121 sayılı kararla iptal edilip yürürlüğünün ise 13.10.2009 günlü, 27375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 01.10.2009 günlü, E:2006/129, K:2009/19 (Yürürlüğü Durdurma) sayılı kararla iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlanacağı güne kadar durdurulması ile bu niteliğini kaybetmesi karşısında, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanması GEREKTİĞİ DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.
Danıştay Savcısı M.İclal Kutucu'nun Düşüncesi : Uyuşmazlık konusu olayda, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun Ek 35 inci maddesi Anayasa Mahkemesinin 1.10.2009 günlü E:2006/129 K:2009/121 sayılı kararıyla iptal edilmiş, yürürlüğü de 1.10.2009 günlü E:2006/129, K:2009/19 (yürürlüğü durdurma) sayılı kararıyla iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlanacağı güne kadar durdurulmasına karar verilmiş olup bu karar 13.10.2009 günlü 27375 sayılı Resmi Gazete'de YAYIMLANMIŞTIR. Buna göre temyiz edilen mahkeme kararının 406 sayılı Yasanın Ek 35 inci maddesine göre incelenmesine hukuken olanak bulunmadığından işin esasının 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuata göre görülüp ÇÖZÜMLENMESİ GEREKMEKTEDİR.
Elazığ İli, Merkez İlçe, Harput Mahallesi, Mezarlıklar mevkiinde bulunan GSM baz istasyonunun imar planıyla ayrılan yolda yapıldığı ileri sürülerek yıkılması ve davacı şirket adına 3194 sayılı Yasanın 42 nci maddesine göre para cezası verilmesine ilişkin belediye encümenin 23.6.2005 günlü 997 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davayı reddeden idare mahkemesi kararının bozulması davacı vekili tarafından İSTENİLMEKTEDİR.
Temyiz edilen kararın yıkıma ilişkin kısmına yönelik olarak ileri sürülen temyiz nedenleri, 2577 sayılı Yasanın 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında sayılan bozma nedenlerin HİÇBİRİSİNE UYMAMAKTADIR.
Davanın imar para cezasına ilişkin kısmına gelince;
3194 sayılı İmar Kanununun 42 nci maddesinin birinci fıkrasında, ruhsat alınmadan veya ruhsat ve eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyonla hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana 500.000 TL.dan 25 000 000 liraya kadar para cezası VERİLECEĞİ ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.
İtiraz yoluyla yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 17.4.2008 günlü ve E:2005/5, K:2008/93 sayılı Kararıyla 3194 s. Kanunun 42 nci maddesinin birinci fıkrasının "....500 000 TL.dan 25 000 000 liraya kadar para cezası verilir." bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dört ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği, kararın 5.11.2008 günlü ve 27045 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı, iptal hükmünün 5.03.2009 tarihi itibariyle yürürlüğe GİRDİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR.
Bu durumda dava konusu işlemin dayanağı Yasa hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi ve iptal hükmünün yürürlüğe girmesi nedeniyle İdare Mahkemesince bu husus gözönünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR.
Açıklanan nedenlerle temyiz konusu İdare Mahkemesi kararının para cezasına ilişkin kısmının bozulmasının yıkıma ilişkin kısmının onanmasının uygun OLACAĞI DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uyuşmazlıkta, davacı vekili tarafından 5189 sayılı Yasa'nın 5 inci maddesiyle 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'na eklenen Ek Madde 35 uyarınca, elektronik haberleşmeye ilişkin tesislerin belirli şartlarla 3194 sayılı İmar Kanunu'na tabi olmadığının ileri sürülmesi ve anılan yasal düzenlemenin görülmekte olan davada uygulanacak kural niteliği taşıması nedeniyle, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 02.07.2008 günlü, E:2008/2223 sayılı kararı ile söz konusu düzenlemenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle başvurulan Anayasa Mahkemesi'nce verilen 01.10.2009 günlü, E:2006/129, K:2009/121 sayılı karar ile söz konusu yasa maddesi iptal edilip yürürlüğü de 13.10.2009 günlü, 27375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 01.10.2009 günlü, E:2006/129, K:2009/19 (Yürürlüğü Durdurma) sayılı kararla iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlanacağı güne kadar DURDURULMUŞ BULUNMAKTADIR.
Anayasanın 153 üncü maddesinin son fıkrasına göre, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlaması nedeniyle temyize konu edilen mahkeme kararının, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilip yürürlüğü durdurulan 5189 sayılı Yasanın beşinci maddesiyle 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'na eklenen Ek Madde 35'e dayanılarak incelemesine hukuken OLANAK BULUNMAMAKTADIR. Anayasa Mahkemesince, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin tümüyle ya da belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği bilindiği halde, eldeki davaların Anayasaya aykırılığı belirlenmiş olan kurallara göre görülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine AYKIRI DÜŞECEKTİR. Uyuşmazlığa konu olayda, görülmekte olan davanın temyiz aşamasında, Anayasa Mahkemesince iptal edilip yürürlüğü durdurulan 406 sayılı Yasaya 5189 sayılı Yasayla eklenen Ek Madde 35 ile getirilen kuralların, İdare Mahkemesince yargılama sırasında uygulanmamak suretiyle işin esasının 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuata göre incelenerek çözümlenmesinde hukuka aykırı bir YÖN BULUNMAMAKTADIR.
Bu çerçevede, işin esasının incelenmesine geçildi.
Dava, Elazığ İli, Merkez İlçe, Harput Mahallesi, Mezarlıklar Mevki'inde kurulan GSM baz istasyonunun imar planında yola ayrılan alanda yapıldığı belirtilerek yıkılması ve davacı şirket adına 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42 nci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca 1.500,00 YTL para cezası verilmesine ilişkin belediye encümeninin 23.06.2005 günlü, 997 sayılı kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince; dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu edilen baz istasyonuna ait tesisinin 1/1000 ölçekli uygulama imar planında 4 metrelik yaya yolu üzerinde kaldığı, herhangi bir sahanın imar planında ayrıldığı amaç dışında kullanılması söz konusu olamayacağından, baz istasyonuna ait tesisin kaldırılması ve davacı adına para cezası verilmesi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karar davacı vekili tarafından TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
GSM baz istasyonunun imar planında yola ayrılan alanda yapılması nedeniyle yıkımı yolunda tesis edilen işleme yönelik olarak davanın reddine ilişkin temyize konu mahkeme kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır..
Davanın imar para cezasına ilişkin kısmına gelince;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Anayasa Mahkemesinin Kararları" başlıklı 153 üncü maddesinde:" Anayasa Mahkemesinin KARARLARI KESİNDİR. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar." hükmü YER ALMIŞTIR.
3194 Sayılı İmar Kanunu'nun 42 nci maddesinin birinci fıkrasında "Ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyonla hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana 500 000 TL.' dan 25 000 000 liraya kadar para cezası verilir. Ayrıca fenni mesule bu cezaların 1/5'i uygulanır." hükmüne YER VERİLMİŞTİR.
3.5.1985 günlü, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42 nci maddesinin birinci fıkrasının “...500.000 TL. dan 25 000 000 liraya kadar para cezası verilir” bölümüyle ikinci fıkrasının “...500000 TL. dan 10 000 000 liraya kadar para cezası verilir” bölümünün Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri istemiyle itiraz yoluyla Konya 1. İdare Mahkemesi'nce Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 17.04.2008 günlü, Esas:2005/5, Karar: 2008/93 sayılı kararıyla: "...3194 sayılı Yasa’nın 42 nci maddesinin;
A- İkinci fıkrasının itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından bu fıkrada yer alan “…500000 TL.dan 10000000 liraya kadar para cezası verilir” bölümüne ilişkin başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddine,
B- Birinci fıkrasında yer alan “…500 000 TL.'dan 25 000 000 liraya kadar para cezası verilir” bölümünün dosyada bir eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine" karar verilmiş, esasın incelenmesi sonucunda ise:
"...İtiraz konusu kuralda, alt ve üst sınırları gösterilmek suretiyle imar para CEZASI DÜZENLENMİŞTİR. Yasa’yla gösterilen bu sınırlar arasında elli KAT BULUNMAKTADIR. Alt ve üst sınır arasındaki bu geniş alanda, idareye, cezayı belirleme olanağı, başka bir deyişle cezanın alt ve üst sınırları arasında alt sınırdan, alt sınırın üstünde veya üst sınırdan ceza verme konusunda takdir HAKKI TANINMIŞTIR...
Anayasa’nın 2 nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi DE GEREKLİDİR. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey, yasadan, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini DOĞURDUĞUNU BİLMELİDİR. Ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Yasa kuralı, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak ŞEKİLDE DÜZENLENMELİDİR. “Öngörülebilirlik şartı” olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasanın uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde AÇIKLIKLA YAZILMALIDIR. Belirlilik, kişilerin hukuk güvenliğini korumakla birlikte idarede istikrarı da sağlar.
... İdari makamların Yasa’nın belirlediği sınırlar arasında cezanın takdirinde esas alacakları objektif ölçütler Yasa’DA GÖSTERİLMEMİŞTİR. Yasa’yla imar para cezasının alt ve üst sınırları gösterilmiş, bu alan içinde cezayı uygulama yetkisi İDAREYE BIRAKILMIŞTIR. İdarelerin hangi ölçütleri esas alacakları açık, belirgin ve somut olarak Yasa’da YER ALMAMIŞTIR. Yasa kuralı bu anlamda belirli ve ÖNGÖRÜLEBİLİR DEĞİLDİR.
Alt ve üst sınır arasında idareye bırakılan takdir alanı geniş, sınırsız VE ÖLÇÜSÜZDÜR. Cezanın belirlenmesinin alt ve üst sınır arasında elli kat gibi makul ve ölçülü olmayan şekilde genişliği, uygulamada, yorum ve değerlendirme farklılıklarına dayalı olarak eşitsizliğe, haksızlığa ve keyfiliğe yol AÇABİLECEK NİTELİKTEDİR.
Yasa koyucu, kamu düzeninin korunması amacıyla ceza hukuku alanında hangi eylemlerin suç sayılacağı ve suç sayılan bu eylemlerin hangi tür ve ölçüde cezai yaptırıma bağlanacağı konusunda takdir yetkisine sahip olmakla birlikte, cezaların yasallığı ve hukuksal güvenlik ilkelerinin gereği olarak, farklı ve keyfi uygulamalara neden olmamak için, imar hukukuna uygun geçerli sebepler ve objektif ölçütleri yasada GÖSTERMESİ GEREKİR.
Cezanın Yasa’da gösterilen sınırlar arasında idarece belirlenmesinde, yapının, taşkın, heyelan, kaya düşmesi gibi afet alanlarında bulunan, sıhhi ve jeolojik mahsurları olan veya bunlar gibi tehlikeli durumlar göstermesi nedeniyle imar planlarına veya ilgili idarelerce hazırlanmış, onaylanmış raporlara göre yapılması yasak olan alanlara, imar planlarında umumi hizmet alanlarına, kamu tesis alanlarına ve yapı sahibine ait olmayan alanlara yapılması; hangi amaçla yapıldığı, büyüklüğü ve konut, ticari, sanayi, otel, akaryakıt istasyonu gibi niteliği; fen ve sağlık kurallarına aykırılık taşıması; içinde oturacak veya çalışacak kişiler için tehlike oluşturması; çevresinde ya da aynı bölgede emsal yapılar için uygulanan imar para cezaları; kente ve çevreye etkisi; bitmiş ve kullanılır durumda olması gibi ölçütlere YER VERİLMEMİŞTİR.
Bu tür idari işlemlere karşı yargı yolu açık olmakla birlikte, bu güvencenin uygulama aşamasından sonra ve ancak itiraz yoluyla ortaya çıkacağı göz önünde bulundurulduğunda, yasa kurallarının yürürlükte olduğu sürece keyfiliği ortadan kaldırmaya yeterli olduğu söylenemez. Hukuk kuralları, yargının yorumuna ihtiyaç göstermeyecek ve uygulayıcılar tarafından anlaşılabilecek şekilde açık ve belirgin olmak, uygulayıcılara güvence VERMEK ZORUNDADIR.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural, Anayasa’nın 2 nci maddesine aykırıdır ..." gerekçesiyle 03.05.1985 günlü, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42 nci maddesinin birinci fıkrasının “...500 000 TL. dan 25 000 000 liraya kadar para cezası verilir” bölümünün iptaline karar verilmiş ve bu iptal kararının doğuracağı hukuksal boşluk, kamu yararını ihlal edici nitelikte olduğundan, gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla iptal kararının, Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dört ay sonra yürürlüğe girmesi öngörülmüş, bu karar 05.11.2008 günlü, 27045 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış ancak bu tarihten itibaren geçen dört aylık sürede bu konuda yeni bir yasal düzenleme yapılmamış ve karar 05.03.2009 tarihi itibariyle YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞTİR.
Anayasa'nın 153 üncü maddesinde, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralı, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların KORUNMASINA YÖNELİKTİR. Öte yandan; Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmeleri Anayasanın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı olduğu gibi, temyiz incelemesinin Anayasaya aykırılığı belirlenerek iptal edilen kurallara göre yapılmasına da OLANAK BULUNMAMAKTADIR.
Bu durumda, dava konusu işlemin dayanağı yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olması ve bu kararın da yürürlüğe girmiş bulunması karşısında, İdare Mahkemesince, hukuka aykırılığı Anayasa Mahkemesi kararıyla saptanmış Yasa maddesi uyarınca verilen dava konusu para cezası hakkında, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmak suretiyle yeniden bir karar VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR.
Açıklanan nedenlerle, Elazığ İdare Mahkemesinin 29.06.2007 günlü, E:2005/686, K:2007/1302 sayılı kararının, kaldırılmasına ilişkin bölümünün onanmasina, imar para cezasına ilişkin bölümünün ise bozulmasina, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 16.11.2009 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Old 14-05-2012, 22:29   #3
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

''Tüzel kişi hakkında idarî yaptırım uygulanabilmesi, organ veya temsilci sıfatıyla tüzel kişi adına hareket eden ya da tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde istihdam edilen kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanmasına engel teşkil etmez.''

Tıklayınız ve ilgili Kabahatler Kanunu maddesini ve altındaki madde gerekçesini okuyunuz:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=3361
Old 22-05-2012, 11:30   #4
hırs

 
Varsayılan

Cevap veren tüm meslektaşlarıma teşekkür ederim.Sonunda kararı bulduk Danıştay 6.Dairesinin 10.12.2007 gün E:2005/6391 K:2007/7475
Kararın özeti de " 3194 sayılı İmar Kanunu 42.maddesine göre para cezasının şirket adına verilmesi gerekirken Limited şirket ortağı adına verilmesinin hukuka aykırı olduğu.."
Old 23-05-2012, 07:36   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hırs
Kararın özeti de " 3194 sayılı İmar Kanunu 42.maddesine göre para cezasının şirket adına verilmesi gerekirken Limited şirket ortağı adına verilmesinin hukuka aykırı olduğu.."
Sayın hırs

İki konuyu ayırmak gerekir:
1 - Tüzel kişiye verilmesi gereken ceza şirket ortağına verilemez. Aktardığınız karar bu konuyla ilgilidir.

2 - Tüzel kişiye verilen cezanın yanı sıra tüzel kişiliğin çalışanlarına da ceza verilebilir. Aktardığım madde ve gerekçesi bu konuyla ilgilidir.

Sizin olayınızın hangisi ile ilgili olduğuna siz karar verin.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
DaniŞtay Karari- İvedİ Av. Özer Meslektaşların Soruları 2 12-04-2012 15:45
DaniŞtay Karari Ariyorum mdelen82 Meslektaşların Soruları 0 10-05-2011 14:26
Daniştay Karari Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 2 28-05-2009 19:46
daniştay karari Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 1 31-03-2009 23:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05326509 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.