Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İftira suçunu asil mi vekil mi işledi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-04-2016, 16:29   #1
kantar

 
Soru Vekilin Savunma Sınırını Aşmasında Asilin Sorumluluğu

Değerli Meslektaşlarım,
Savunma sınırının aşıldığı bir dilekçe sadece davacı vekili tarafından imzalanmış ise davacı asilin hiçbir sorumluluğu yok mudur? Vekilin ifadeleri aynı zamanda asil için bağlayıcılık oluşturmaz mı?

Daha açık ifade edeyim: kişilik haklarına saldırı doğrudan açık bir hakaret kelimesi ile yapılmıyor. İfade şu şekilde: "nişan ilişkisinin neden sona erdiğini açıklamıyoruz ki davalının şu anki evliliği güven sebebi ile sarsılmasın. Zaten davalının annesi ve babası davacının evine gelip uzun uzun ağlayıp nişanın neden sona erdiğinin açıklanmaması için yalvarmışlardır." v.b.

Özellikle belirteyim ki bu ifadelerin dava konusu ile hiçbir ilgisi yok.

Bu durumda sadece avukat mı sorumludur yoksa davacı asil de savunma sınırını aşmaktan dolayı sorumlu olur mu?
Old 15-04-2016, 18:10   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kantar
Değerli Meslektaşlarım,
Savunma sınırının aşıldığı bir dilekçe sadece davacı vekili tarafından imzalanmış ise davacı asilin hiçbir sorumluluğu yok mudur? Vekilin ifadeleri aynı zamanda asil için bağlayıcılık oluşturmaz mı?

Daha açık ifade edeyim: kişilik haklarına saldırı doğrudan açık bir hakaret kelimesi ile yapılmıyor. İfade şu şekilde: "nişan ilişkisinin neden sona erdiğini açıklamıyoruz ki davalının şu anki evliliği güven sebebi ile sarsılmasın. Zaten davalının annesi ve babası davacının evine gelip uzun uzun ağlayıp nişanın neden sona erdiğinin açıklanmaması için yalvarmışlardır." v.b.

Özellikle belirteyim ki bu ifadelerin dava konusu ile hiçbir ilgisi yok.

Bu durumda sadece avukat mı sorumludur yoksa davacı asil de savunma sınırını aşmaktan dolayı sorumlu olur mu?

Asilin avukatına o şekilde bir cümle yazması yönünde talimatı olduğunu ispatlamadıkça vekilin dilekçesinde yazdığı ifadelerden dolayı asil sorumlu tutulamaz düşüncesindeyim.
Old 16-04-2016, 09:17   #3
kantar

 
Varsayılan

Cevap için çok teşekkürler,

Davacı asilin de avukat olması durumunda cevabınız değişir mi?

Davacı asil avukat ve vekalet ücreti için bir dava açmış. Aynı zamanda davada kendisinin bir vekili var ve hakaret içerikli ifadeler asilin avukatı tarafından imzalanan dilekçede yer alıyor.

"Bir avukatın, kendini avukatla temsil ettirse dahi, dilekçeyi mahkemeye sunulmadan önce okumamış olması hayatın olağan akışına uygun değildir." şeklinde bir savunmayla asile karşı dava açamaz mıyız?
Old 16-04-2016, 11:21   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kantar
Cevap için çok teşekkürler,

Davacı asilin de avukat olması durumunda cevabınız değişir mi?

Davacı asil avukat ve vekalet ücreti için bir dava açmış. Aynı zamanda davada kendisinin bir vekili var ve hakaret içerikli ifadeler asilin avukatı tarafından imzalanan dilekçede yer alıyor.

"Bir avukatın, kendini avukatla temsil ettirse dahi, dilekçeyi mahkemeye sunulmadan önce okumamış olması hayatın olağan akışına uygun değildir." şeklinde bir savunmayla asile karşı dava açamaz mıyız?

Bence asilin avukat olması da durumu değiştirmez.
Old 04-05-2016, 09:26   #5
kantar

 
Çözüm İftira suçunu asil mi vekil mi işledi?

Hukuk davası devam ederken davacılar müvekkilim hakkında savcılığa şikâyette bulundu. Hukuk davasında hâkimin kanaatini etkileyebilmek için sık sık başvurulan bir yöntemdir. Ancak bu sefer biraz fazla ileri giderek müvekkilimin babasının ilaçlarını vermeyerek ölümüne sebep olduğunu, ayağını kestirdiğini falan ileri sürdüler. Hastanelerden müvekkilimin babasına ilişkin bütün sağlık kayıtları toplandı ve bilirkişiye gönderildi. Sonuç olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.

Müvekkilim hakaret davası açılmasını istiyor ancak ben iftira suçu işlendiği kanısındayım. Peki kimden şikayetçi olacağım? Davacı asillerden mi yoksa dilekçeyi imzalayan avukattan mı?

Asillerden şikâyetçi olmam durumunda "Biz bilmeyiz, avukatımız yazmış." diyerek suçlamadan sıyrılmaya çalışacaklarını tahin ediyorum ancak meslektaşım hakkında şikâyette bulunmak da hiç içime sinmiyor.
Old 04-05-2016, 11:35   #6
Av. Erdem Akçay

 
Varsayılan

Avukatın sorumlu olduğu düşüncenizin dayanağı nedir? Avukat vekaletname sunarak vekaleten suç duyurusunda bulunmuşsa, nasıl bir sorumluluğu olabilir?

Her ne kadar dosyayı bilmesem de sorunuzla ilgili görüşüm, ne hakaret ne de iftira suçu işlenmemiştir. Şikayet hakkı çok geniş bir haktır ve basit şüphe yeterlidir.
Old 04-05-2016, 13:29   #8
avgorkemgultekin

 
Varsayılan

Savunma sınırının aşılması hususunda müvekkilin anlattığı olay itibariyle bunu şekillendirip metin haline getiren avukat, metnin altındaki imza da avukatın dolayısıyla burada avukat sorumludur diye düşünüyorum. Savunma sınırının aşılmasına ilişkin Yargıtay Kararı aşağıdadır.


T.C.
YARGITAY
4.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2003/5895
KARAR NO: 2003/12559
KARAR TARİHİ: 31.10.2003

ÖZET : Somut olayda davalılar tarafından açılan tazminat davası üzerine davacının buna karşı verdiği cevapta, yukarıda da açıklandığı üzere dilekçenin asgari hukuk bilgisini içermediği, gibi sözler kullanılarak davalıların mesleki bilgilerinin yetersizliği ileri sürülmüştür. Davalılar, bu sözlerin savunma sınırlarını aştığından bahisle davacı hakkında açtıkları tazminat davasında; davaya konu edilen yukarıdaki sözleri kullanmışlardır. Davalılar tarafından açılan bu davanın yargılaması sonucunda mahkemece 8/12/1999 günlü dilekçede kullanılan sözlerin savunma sınırları içinde bulunduğu, kişilik değerlerine saldırı oluşturmadığı gerekçesi ile davalıların açtığı dava reddedilmiş ve temyiz aşamasından geçmek suretiyle karar kesinleşmiştir. Böylece davacı tarafından davaya karşı verdiği cevaptaki sözlerin hukuka aykırı olmadığı anlaşılmıştır. Buna rağmen davalılar eldeki iş bu davaya konu edilen, yukarıda yazılan ve manevi tazminata ilişkin dava dilekçesinde yer almaması gereken sözleri kullanmak suretiyle davacı hakkında değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Örneğin, davalılar davacı için, saldırgan, Hacivat-karagöz oyunu oynayan, sanki bir takım usulsüzlükler yapmışçasına mızrak çuvala sığmaz, kin ve nefretle hareket eden, iftira ve tehditkar davranan, gibi nitelendirmeler yapılmıştır. Somut olayın oluş ve gelişimi ve davacının konumu, yürüttüğü görev, sözlerin bu görev nedeniyle kullanılmış olması gözetildiğinde, vekillik görevini üstlenen bir kişi için onun meslek ve kişilik değerlerine saldırı oluşturur. Tüm bu yönler gözetilerek takdir edilecek miktarda tazminata hükmedilmek gerekir.

(818 S. K. m. 49)

Dava: Davacı Ahmet vekili Avukat tarafından, davalılar Kemal ve Evrim aleyhine 21/12/2000 gününde verilen dilekçe ile davacının kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; sabit olmayan davanın reddine dair verilen 4/2/2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

Karar: Davalılar tarafından vekil sıfatıyla açtıkları bir tazminat davasına karşı o davada davalı vekili olarak davaya karşı cevap vermiştir. Bu cevaba karşı da, davalılar cevaba cevap vermişlerdir. İşte davacı verilen bu cevaba cevap dilekçesindeki ve kendisi hakkında açılan tazminat davası dilekçesindeki sözlerden ve yine davalıların baroya verdikleri şikayet ve savunma dilekçesindeki sözlerden dolayı eldeki bu davayı açmış ve kullanılan sözlerle savunma sınırlarının aşıldığı, mesleki kişilik değerlerinin saldırıya uğradığını iddia etmek suretiyle manevi tazminat istemiştir.

Davacı, davalılar tarafından 22/12/1999 tarihli dilekçede yazılan ve davacı amaçlanarak "saldırgan tavırlara girdiği", "mızrak çuvala sığmaz", "hacivat-karagöz oyunları oynadığı" gibi değerlendirmeler yapıldığı, daha sonra Ankara Barosuna verilen 23/12/1999 tarihli dilekçelerinde de;

Davacının "saldırılarına devam ettiği", "kin ve nefretinde kararlılığı içinde bulunduğu", "iftira ve tehditkar saldırganlıklarına dayanak aradığı" gibi sözler kullanılmıştır. Mahkemece her iki tarafın baroya kayıtlı avukat oldukları, kamu görevi yürüttükleri, davalıların davacı için iddia edilen sözleri kullandıkları doğru ise de bu sözlerin hakaret kastı taşımadığı, iddia ve savunmaya yönelik açıklamalar olduğu, eleştiri niteliğinde bulunduğu, dilekçelerin hak aramaya yönelik olduğu belirtilerek dava reddedilmiştir.

Yukarıda da açıklandığı üzere, davalıların trafik kazası nedeniyle açtıkları bir tazminat davasındaki dilekçeye karşı davacı cevap vermiştir. Bu cevap, 8/12/1999 tarihini taşımakta olup dava dilekçesinin yasada öngörülen biçim koşullarını taşımadığından hareketle dava dilekçesinin usul yasasına ve asgari hukuk bilgisini içermediğinin belirtilmesi üzerine davalılar tarafından davacı aleyhine tazminat davası açmışlar ve bu arada baroya yapılan şikayetler üzerine de davalıların baroya verdikleri savunma dilekçelerinde de davacı hakkında davaya konu edilen sözleri söylemişlerdir. Şu durum itibariyle yanlar arasındaki bu davanın ve davalıların daha önce davacı ve diğer çalışan avukatlar aleyhlerine açtıkları davanın, başka bir davanın vekilliklerini yürüttükleri sırada karşılık olarak verdikleri dilekçelerdeki sözlerden kaynaklandığı görülmektedir. Sözlerin saldırı oluşturup oluşturmadığının belirlenebilmesi için asıl davanın konusunun ve o davadaki karşılık olarak verilen dilekçe ve sözlerinin irdelenmesi gerekmektedir.

Somut olayda davalılar tarafından açılan tazminat davası üzerine davacının buna karşı verdiği cevapta, yukarıda da açıklandığı üzere dilekçenin asgari hukuk bilgisini içermediği, gibi sözler kullanılarak davalıların mesleki bilgilerinin yetersizliği ileri sürülmüştür. Davalılar, bu sözlerin savunma sınırlarını aştığından bahisle davacı hakkında açtıkları tazminat davasında; davaya konu edilen yukarıdaki sözleri kullanmışlardır. Davalılar tarafından açılan bu davanın yargılaması sonucunda mahkemece 8/12/1999 günlü dilekçede kullanılan sözlerin savunma sınırları içinde bulunduğu, kişilik değerlerine saldırı oluşturmadığı gerekçesi ile davalıların açtığı dava reddedilmiş ve temyiz aşamasından geçmek suretiyle karar kesinleşmiştir. Böylece davacı tarafından davaya karşı verdiği cevaptaki sözlerin hukuka aykırı olmadığı anlaşılmıştır.

Buna rağmen davalılar eldeki iş bu davaya konu edilen, yukarıda yazılan ve manevi tazminata ilişkin dava dilekçesinde yer almaması gereken sözleri kullanmak suretiyle davacı hakkında değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Örneğin, davalılar davacı için, saldırgan, Hacivat-karagöz oyunu oynayan, sanki bir takım usulsüzlükler yapmışçasına mızrak çuvala sığmaz, kin ve nefretle hareket eden, iftira ve tehditkar davranan, gibi nitelendirmeler yapılmıştır. Somut olayın oluş ve gelişimi ve davacının konumu, yürüttüğü görev, sözlerin bu görev nedeniyle kullanılmış olması gözetildiğinde, vekillik görevini üstlenen bir kişi için onun meslek ve kişilik değerlerine saldırı oluşturur. Tüm bu yönler gözetilerek takdir edilecek miktarda tazminata hükmedilmek gerekirken davanın reddi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31/10/2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 04-05-2016, 13:55   #9
kantar

 
Varsayılan

Daha önce hakaret suçu için sormuştum haklısınız Sayın Av.Mehmet Saim Dikici. Fakat hakaret dilekçedeki ifadeden kaynaklanıyordu ve dilekçeyi kaleme alan avukat olduğuna göre "Müvekkilim özellikle bu hakareti yazmamı istedi." şeklinde savunma yapması çok zordu.

İftira suçu için durum farklı diye düşünüyorum. Her ne kadar dilekçeyi avukat imzalamış da olsa müvekkilinin talebi olmadan suç duyurusunda bulunamaz. İftirada suç ifade tarzından değil atfedilen eylemden kaynaklanıyor. İşte bu sebeple yeni bir konu başlığı açma ihtiyacı duydum.

THS affetmedi gerçekten de...
Old 04-05-2016, 14:04   #10
kantar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Erdem Akçay
Avukatın sorumlu olduğu düşüncenizin dayanağı nedir? Avukat vekaletname sunarak vekaleten suç duyurusunda bulunmuşsa, nasıl bir sorumluluğu olabilir?

Her ne kadar dosyayı bilmesem de sorunuzla ilgili görüşüm, ne hakaret ne de iftira suçu işlenmemiştir. Şikayet hakkı çok geniş bir haktır ve basit şüphe yeterlidir.


Avukatın sorumlu olabileceğini düşünme sebebim Yargıtay'ın hakaret suçunda, müvekkilin özellikle o ifadeyi kullanmak için bir talimatı olduğu ispatlanmadıkça, dilekçedeki ifadelerden dolayı avukatı sorumlu tutması. Hatta müvekkilin talimatının da yazılı olması şartını arıyor.

Ben de iftira suçunda şüpheli olarak sadece davacıları gösterirsem, kendilerinin böyle bir suçlama için talimat vermediklerini söyleyerek soruşturmanın kapanmasını sağlayabileceklerini düşündüm.

Şikâyet hakkının geniş yorumlanması gerektiği konusunda kesinlikle haklısınız ama buradaki fark davacıların babalarının sağlık durumunu bilmelerinden kaynaklanıyor. İsnat edilen fiillerin gerçekten işlenmediğini bildikleri hâlde şikâyette bulundular.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
asil olan avukatın davaya vekil olandan yetki alması nsazak Meslektaşların Soruları 6 10-12-2014 13:47
Hem asil hem vekil olmak Yilmazsunar Meslektaşların Soruları 2 03-09-2011 21:28
Mahkemede Vekil Olarak Hareket Eden Avukatın İcra Dosyasında Vekil Olmaması LePapillon Meslektaşların Soruları 2 13-05-2011 11:17
karşılıksız çek keşide etme suçunun faili vekil mi vekil eden mi? av.öznur Meslektaşların Soruları 1 20-04-2010 15:54
Avukat suç işledi mi? Seyda Ceza Hukuku Çalışma Grubu 6 25-04-2007 19:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04882693 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.