Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Yargı bağımsızlığına darbe - Yorumsuz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-03-2007, 07:44   #1
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yargı bağımsızlığına darbe - Yorumsuz

Yargı Bağımsızlığına Darbe
Siyasal iktidar, demokrasinin onsuz olmaz kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı biçimde, kendisine bağımlı bir yargı istemektedir. Bağımlılık, yargıyı kaçınılmaz olarak siyasallaştırır. Siyasallaşma, devletin temeli olan adaletin çökmesi demektir. Yargı, yetkisini Türk milleti adına kullanmaktadır. Bugüne değin sessiz kalan yargı organlarının, yürekten kutlayıp desteklediğimiz Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun seçilmiş üyelerinin onurlu direnmelerinin yanında yer almaları, milletimizin de adalet ve yargı bağımsızlığına sahip çıkması açıklanan kötü niyetleri, zihniyeti etkisiz kılmaya yeterlidir.

Sabih KANADOĞLU Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı

Kamuoyunun, Sayın Adalet Bakanı'na ve müsteşarına bir teşekkürü olmalıdır. Hiçbir söz veya eylem, onların, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun toplanarak Yargıtay ve Danıştay'ın boş bulunan üyeliklerine seçim yapmasını engellemeleri kadar çarpıcı ve etkileyici olamazdı. Türkiye'de yargı bağımsızlığının düşürüldüğü durumu, bu kadar açık ve net bir biçimde kamuoyunun dikkatine sunamazdı.
Anayasanın 159/1 maddesine göre "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar" . 2461 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasası'nın 3. maddesi uyarınca da "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bağımsızdır."
Oysa, her iki yasanın izleyen fıkra ve maddeleri "bağımsızlık" ilkesini ortadan kaldıracak hükümlerle doludur.
Anayasaya göre adli ve idari yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme yüksek kurulun görevindedir. Ancak, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yasası'na göre, adaylığa kabul, Adalet Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Anayasanın 140/6 maddesine göre, hâkimler ve savcılar, idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığı'na bağlıdırlar. Yine anayasanın 144'üncü maddesi uyarınca hâkim ve savcıların denetimi, haklarındaki inceleme ve soruşturma Adalet Bakanlığı'nın izniyle adalet müfettişleri tarafından yapılır ve adalet müfettişleri, Adalet Bakanı tarafından göreve atanırlar ve yine onun iradesiyle başka bir göreve gönderilirler. Ve en önemlisi, tüm siyasi partilerin muhalefette dile getirdikleri ve iktidar olduklarında umursamadıkları, Adalet Bakanı'nın, yüksek kurulun başkanı (2992 sayılı Adalet Bakanlığı Teşkilat Yasası uyarınca), onun emri altındaki müsteşarının ise kurulun doğal üyesi olmasıdır. Yargı bağımsızlığı yönünden sakıncalı görülen anayasanın 159/2 maddesinde yer alan bu hüküm, 2461 sayılı yasanın 10'uncu maddesiyle adeta pekiştirilmiştir. Maddeye göre Adalet Bakanı'nın yokluğunda, yüksek kurul, başkanvekilinin daveti üzerine toplanabilir. Ancak, müsteşar bulunmadığı zaman kendisine vekâlet etmekte olan kurula katılır. Müsteşar, görevde olduğu halde kurula katılmazsa, kurulun toplanma olanağı yoktur. İşte 20 Mart 2007 günü görevde olan müsteşar, kurula katılmamış ve kurul toplanamamıştır. Aynı durum 22 Mart 2007 tarihinde de tekrarlanmıştır. Müsteşarın katılmama nedeni araştırıldığında, ortaya çıkan gerçek, yargı bağımsızlığının ne kadar sözde kaldığının ve siyasal iktidar tarafından özümsenmediğinin ve önemsenmediğinin acı kanıtıdır.
Adalet Bakanı yasalara uymadı
2797 sayılı Yargıtay Yasası'nın 29/3 maddesine göre, boşalan üyeliklerin sayısı 10'u, 2575 sayılı Danıştay Yasası'nın 9/3-4 maddesine göre ise 4'ü bulması halinde, her iki yüksek kurumun başkanları, durumu aynı zamanda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı olan Adalet Bakanlığı'na bildirirler. HSYK en geç iki ay içinde boşalan üyeliklere seçim yapmak zorundadır. Boşalmaların yeterli sayıya ulaşmasından itibaren bu iki yüksek mahkemenin başkanları, birçok kez gerekli başvuruları yapmalarına rağmen, HSYK'nin başkanı olan Adalet Bakanı seçimleri gündeme almadı ve yasaların açık hükmüne uymadı.
Öncelikle, vurgulanmalıdır ki bağımsız olduğu gerek anayasada ve gerekse özel yasasında belirtilen HSYK, kendi gündemine egemen değildir. Gündemi siyasal iktidar temsilcisinin elinde olan bir kurulun bağımsız olduğu nasıl ileri sürülebilir? Bu saptama, aynı zamanda HSYK'de siyasal iktidarı temsil eden 2'nin, yüksek yargının seçilmiş 5'inden daha etkili olduğunun açık kanıtıdır.
Olayın gelişme sürecinde, bakanın katılmadığı 13.3.2007 günlü toplantıda, yerine yedek üyenin katılımıyla toplanan yüksek kurul, gündem belirleme yetkisini elde eden başkanvekilinin önerisini müsteşarın karşıoyuyla kabul ederek 20 Mart 2007 günü üye seçimlerinin yapılmasını kararlaştırdı. (Bu karar kuşkusuz, karşıoy kullanan müsteşarı da bağlamaktadır). 19 Mart günü saat 17.00'de bakan, yüksek kurul üyelerine bir yazı göndererek "seçim için gündem belirlenmesinin yönetmeliğin vasfına ve ruhuna aykırılık teşkil ettiğini" ileri sürdü. Kendisi yurtdışında olmasına rağmen verdiği talimata uygun biçimde hareket eden müsteşar görevde olduğu halde toplantıya katılmadı ve kurul toplanamadı.
Yüksek kurulun, seçimle göreve gelen 5 asıl ve 5 yedek olmak üzere 10 üyesi adına konuşan Başkanvekili Mahmut Acar, gerçeği yansıtan bir saptamayla, "Bu durum, sadece yargı bağımsızlığına karşı bir duruş, yüksek kurulun faaliyetlerini engelleme, yargıya müdahale niteliği arz etmektedir" açıklamasını yaptı.
Sayın Acar'ın saptaması bütünüyle doğrudur. Yapılan, yargı bağımsızlığına yönelmiş kaba bir saldırıdır. Bakanından aldığı talimatla ve azmettirmesiyle bir müsteşarın anayasal görevini bilerek ve isteyerek yerine getirmemesidir. Eylemi, savsaklamanın ötesinde kurulu çalıştırmamak ve üye seçimini önlemek kastına yöneldiğinden, görevi kötüye kullanmaktır.
Şu anda Yargıtay'da 23, Danıştay'da 6 üyelik boş bulunmaktadır. Her iki yargı organının iş yükü gözetildiğinde, bu boşlukların davaların sonuçlanmasını önleyici bir etken olduğu açıktır. Dava taraflarının, ortaya çıkan ve giderek artacak olan uzamalardan zarar göreceği kuşkusuzdur. Ceza davalarını bekleyen zamanaşımı tehlikesi ayrı bir endişe konusudur.
O halde, siyasal iktidarın suç işleme pahasına, yargı bağımsızlığına karşı durarak, yargıya müdahale etmekteki pervasızlığının nedenini araştırmak gerekir.
Danıştay üyeliklerine seçim yapılamamasına, sözde de olsa herhangi bir gerekçe gösterilmemiştir. Yargıtay üyelikleri için göstermelik gerekçe, TBMM gündeminde olan "Yargıtay Yasasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Tasarısı'dır" . 01.6.2007'de faaliyete geçmesi kararlaştırılan bölge adliye mahkemelerine, görevlerinin yüzde yetmiş beşini devredecek olan Yargıtay'ın üye sayısı, bu tasarıyla 150'ye indirilmekle, yeni üye seçimine gerek görülmemektedir.
Üniter yapımıza uygunluğu tartışmalı, bölgelere göre hukuk uygulamasını beraberinde taşıyan, davaların daha da uzamasına ve masraflı olmasına yol açabilecek, Adalet Bakanlığı'nın denetimi altında bu denetim organının; önemli temel yasaların, hazırlıksız, yeterli tartışması yapılmadan peşi sıra yürürl0areketle, Yargıtay üyelerini 150'ye indirme çabaları, öncelikle bireylere ve yargıya büyük zarar verecektir. Yargıtay'ın büyük dosya birikimi ve elindeki dosyaları, (bölge adliye mahkemeleri hangi tarihte kurulursa kurulsun), sonuçlandırmak zorunluluğu vardır. Bu nedenle, boşalan üyelik seçimlerinin bir an önce yapılması gereklidir.
Gerçekte, bu durum siyasal iktidar temsilcileri tarafından da bilinmektedir. Amaçlanan kadrolaşma sonucunun alınamayacağı kuşku ve korkusu, seçimin önlenmesi darbesini yaratmıştır. Yüksek kurulun seçilmiş üyeleri, yargı bağımsızlığını koruma sorumluluğu altında, kararlı tutumlarını sürdüreceklerini, 22 Mart 2007 tarihinde aynı gündemle toplanacaklarını ve gelmemesi halinde müsteşar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıklamışlardır.
Suç duyurusunun disiplin ve cezai sonuçları nelerdir?
Müsteşarın eylemi, HSYK tarafından da benimsenen, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına yönelik hükümler içeren Birleşmiş Milletler (BM) Bangalor Yargı Etiği kurallarına açıkça aykırıdır. Öncelikle bir disiplin suçudur. Müsteşar 2802 sayılı yasanın 98. maddesi uyarınca disiplin cezası bakımından Yargıtay üyeleri hakkındaki hükümlere tabidir. Bu konuda görevli olan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'dur. Yargıtay Yasası'nın 19'uncu maddesinde öngörülen görev icaplarına uymayan davranışı, her ne biçimde olursa olsun haber alan Yargıtay Birinci Başkanı, gerekli soruşturma işlemini yapmak üzere durumu birinci başkanlık kuruluna bildirir. Deliller yeterli görüldüğünde dosya, yüksek disiplin kuruluna gönderilir. Eylem sabit görülürse, ağırlığına göre "uyarma" veya "görevden çekilmeye davet" işlemleri nden biri uygulanır.
Eylem aynı zamanda, keyfi davranarak görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. Soruşturma yine Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nca yapılacak, yetkili ve görevli mahkemede yargılanacaktır. Azmettirenin siyasi ve cezai sorumluluğu ayrı bir konudur.
Kendi ifadelerine göre, "yargı, yargıya bırakılamaz" zihniyetindeki bu siyasal iktidarın baskısı, zaten hırpalanmış ve törpülenmiş yargı bağımsızlığı için bugün bir tehdit haline gelmiştir. Bu zihniyet aynı zamanda pervasızdır. Avrupa Birliği'nin istekleri doğrultusunda, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konularında meslek yararlarını sağlamak amacıyla hâkim ve savcıların birlik kurmaları önündeki yasal engeller kaldırılmış, ancak kurulan birliğin "YARSAV" amacı doğrultusundaki çalışmalarının verdiği rahatsızlıkla TBMM ne, "Türkiye Hâkimler ve Savcılar Birliği Yasa Tasarısı" sevk edilmiştir. Tasarı yasalaştığında "YARSAV'ın" tüzelkişiliği sona erecektir. Bu tasarı uyarınca kurulacak birliğin, Adalet Bakanlığı'nın vesayetinde olacağı da kuşkusuzudur. Yasayla dernek kapatma hangi çağdaş demokraside vardır.
Siyasal iktidar, demokrasinin onsuz olmaz kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı biçimde, kendisine bağımlı bir yargı istemektedir. Bağımlılık, yargıyı kaçınılmaz olarak siyasallaştırır. Siyasallaşma, devletin temeli olan adaletin çökmesi demektir. Yargı, yetkisini Türk milleti adına kullanmaktadır. Bugüne değin sessiz kalan yargı organlarının, yürekten kutlayıp desteklediğimiz Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun seçilmiş üyelerinin onurlu direnmelerinin yanında yer almaları, milletimizin de adalet ve yargı bağımsızlığına sahip çıkması açıklanan kötü niyetleri, zihniyeti etkisiz kılmaya yeterlidir. (Cumhuriyet, 23.03.2007, s.2 ve 8)
Old 24-03-2007, 08:09   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan İğneyi kendimize

Yargıya Baskı ve Denetim
Ali Rıza AYDIN
YARSAV Genel Sekreteri
Cumhuriyet 24.03.2007


Yargıtay Yasa Tasarısı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu toplantılarının yürütme organı tarafından engellenerek Yargıtay ve Danıştay üyelikleri seçimlerinin yapılamaması, Sayıştay seçimlerinin yapılamaması, yargıç ve savcıların kurulu ilk ve tek derneği Yargıçlar ve Savcılar Birliği YARSAV'ın yasayla kapatılması girişimleri, yargıç ve savcıların dernek kurma ve derneklere üye olma özgürlüklerinin engellenmesi, Türkiye Hâkimler ve Savcılar Birliği kurulması yoluyla tüm yargıç ve savcıların yürütme organının denetiminde bir örgütlenme modeline bağlı tutulması, UYAP kapsamında yargılama alanının da içinde yer aldığı bir projenin yürütme organı tarafından yönetilmesi, genelgelerle yargıya müdahale, yargıç ve savcılarla adalet mensuplarının sorunlarına gerekli duyarlığın gösterilmemesi, yargıçlara yapılan saldırılar karşısında önlem alınamaması gibi birçok alanda yargı baskı altında tutulmaktadır. Bunların, son dönemde eşzamanlı olarak gündeme gelmesi bir rastlantı değildir. Parçalar bir araya getirildiğinde, yargı üzerindeki baskının sistemli bir programın ürünü olduğu izlenimi ortaya çıkmaktadır. Buna bir de başta avukatlık sınavının kaldırılması olmak üzere birçok alanda, yargının savunma ayağının sorunları eklendiğinde tablo tamamlanmaktadır.

Denetim, "hukuk kurallarına uygunluğun saptanması" şeklindeki dar anlamından kurtarıldığında, "söz ve karar sahibi olmak" demektir. Denetimi elinde tutan, egemenliği de elinde tutar. Anayasa yürütme, yasama ve yargı denetimini öngörürken özellikle yasama ve yargı denetimine yüklediği işlevle toplum ve toplumsal denetim arasındaki bağlantıyı da kurmuştur. Yasama denetimi, demokratik katılım yöntemleri yok sayılarak parmak hesabı yöntemiyle işlevsiz hale getirilmiş, yürütme denetimi de hukuka uygunluk denetiminden kurtarılarak talimatlı incelemeye çevrilmişken yargı denetimiyle oynanmaması düşünülemezdi. Bunun yolu da yargıyı yürütme güdümünde tutmak, güvenceli ve bağımsız yargıç yerine yanlı mensupları çoğaltmak, yargıçların özgür iradeleriyle örgütlenerek sorunlarını dile getirmelerine engel olmak şeklinde ortaya çıkmıştır.

Toplumsal sessizlik, haksız gücün kullanılabilmesi için gerekli ortamı yaratır. Kimi azınlıkta kalan seslerse kaybolur gider. Yargıtay gibi bir yüksek yargı organının yasasını yürütme organının hazırlamasına ve yüksek yargıya müdahale edilmesine sessiz kalınmıştır. Yüksek yargı organlarının seçimlerinin yapılamamasına sessiz kalınmıştır. Yargı kararlarına uyulmamasına, siyasal iktidarın, yargı kararlarının kendilerine karşı alındığı şeklindeki söylemine sessiz kalınmıştır.

Çok sayıda hukuk fakültesi açılarak, niteliksiz hukuk eğitimi yapılmasına sessiz kalınmıştır. Yargıçların, yürütme organına bağlı müfettişler tarafından denetlenmesine sessiz kalınmıştır. Yargıç ve savcıların özgür iradeyle kurdukları derneklerinin, anayasaya aykırı olarak yasayla kapatılması girişimlerine sessiz kalınmıştır.

Yargı denetimi, toplumsal denetimin, hukuk devletinin, hukuksal güvencenin, temel hak ve özgürlükleri korumanın, maddi ve manevi yaşam hakkının ve ulusal egemenlik ve bağımsızlığın korunmasının en etkili yoludur.

Yargı yetkisinin, ulus adına bağımsız mahkemelerce kullanılması yerine belirli kesimlerin adına kullanılmaya başlanmasıyla birlikte, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinden ve "Cumhuriyet" olan bir devletten söz edilemez; bırakın "adil yargılanma hakkını" "hak arama özgürlüğünden" söz edilemez. Hele buna bir de uluslararası kuruluşların devlet ve toplum üzerindeki denetimi eklenirse, toplumun söz ve karar sahipliği ve ulusal bağımsızlıktan da söz edilemez.

Yargıya baskıya ve yargı üzerinde oynanan oyunlara bu bütünlük içinde yaklaşılmazsa ve topluca karşı çıkılmazsa, Walter Benjamin 'in deyişiyle, "insanlar, yaşamın kendisi üzerindeki söz haklarını yitirdikleri ölçüde, yaşamın kendisi değil, bazı odaklarca estetize edilmiş replikasını yaşamakla yetinmek zorunda kalırlar".
Old 24-03-2007, 09:25   #3
irfan AYDIN

 
Varsayılan Yargıçlar ve Savcılar Yıllardır Savunmasızdır.

YARSAV Genel Sekreteri Sn. Ali Rıza AYDIN'ın açıklamalarının altına imzamı atıyorum.
Yargıçlar ve savcıların hiç bir dönemde güvencesi olmamıştır.HSYK, yapılanması sebebiyle bu güvenceyi sağlayamamıştır.Bu günkü durum,mevcut koşullar nedeniyle problemin somut olarak algılanabilir hale gelmiş olmasından ibarettir.
Zamanın birinde Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı'nı yürüten (X), özel toplantılarda " Ben HSYK'nın iki üyesini yanına çekemeyen ya da etkileyemeyen müsteşara müsteşar demem " şeklinde konuşmalarda bulunmuş ve benim inancıma göre de Sn. Müsteşar uzun Müsteşarlık döneminde dediğini yapma başarısını gösterebilmiştir.Öyle olunca da Bakan,müsteşar ve artı iki üye =4 kişi HSYK 7 kişiden oluştuğundan hemen her zaman yargıç ve savcılarla ilgili tasarruflarda HSYK'nın dediği değil de Adalet Bakanlığı'nın dediği olmuştur.
Öyle anlaşılıyor ki ilk kez Adalet bakanlığı HSYK' da 4 oyu bulamamaktadır.Yani Müsteşar ya da Bakan'ın HSYK'nın seçimle gelen üyelerinden en az ikisini etkisi altına alamadığı anlaşılmakta yani Adalet Bakanlığı'nın iradesiyle HSYK'nın iradesinin örtüşmediği anlaşılmaktadır. Böyle olunca da Yargıç ve savcılarla ilgili tasarruflarda HSYK'nın iradesinin geçerli olması gerekir .Nevarki,bu kere de HSYK nın sekreteryasını Adalet Bakanlığı personel Genel Müdürlüğünün yapmış olması sebebiyle, HSYK Adalet Bakanlığı'nca işlevsiz hale getirilmiştir.
Bu sorun yıllardır vardır. İlk kez açık ve net olarak ortaya çıkmıştır.Soruna, tüm yargıç ve savcıların örgütleri YARSAV aracılığıyla ve tüm avukatlarda baroları aracılığıyla sahip çıkmalıdır. Çünkü, Ülkemizde adalet isteniyorsa öncelikle Yargıç ve Savcı güvencesi sağlanmalıdır.Bu amaçla tüm sivil toplum örgütleri de olaya duyarsız kalmamlı,Muhalefet Partileri ile iktidarın hakdan ve adaletten yana olan vekilleri hiç vakit kaybetmeden olayın üzerine gitmeli ve üzerlerine düşen görevi yerine getirmelidirler.
Konuyu gündeme taşıdığı için Sn.METİN'e teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Old 24-03-2007, 09:51   #4
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Özetle

ORHAN ERİNÇ
Yargı Bağımsızlığı Türkiye'de çok partili döneme geçildiğinden bu yana en çok tartışılan konuların başında yargı bağımsızlığının geldiğini söylemek yanlış olmasa gerek.

1961 Anayasası'nın bu duruma duyulan tepkiyi sonuçlandıran maddelerinden biri yargıçlarla cumhuriyet savcılarının ayrı bir personel yasasına tabi tutulmasını, diğeri de hâkimler ve savcılar için ayrı ayrı yüksek kurul oluşturulmasını öngören maddeleri oldu.
1982 Anayasası ile birleştirilerek oluşturulan 7 kişilik yeni kurulun iki üyeliğinin Adalet Bakanı ile müsteşarına ayrılması, başlangıçta tepki uyandırmıştı ama uygulamadaki özen, "yargı bağımsızlığına tehdit" algılamasını yumuşatmıştı.
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile müzakerelere başlaması sürecinde "yargı bağımsızlığı" yeniden gündeme geldi.
Avrupa'dan iki kez ülkemize gelen yargıçlar heyeti, incelemelerinin sonunda Türkiye'deki yargı sistemi üzerine raporlar hazırladılar.
Bu raporlarda, yargıda değiştirilmesi önerilen konular da yer almıştı.
Bu önerilerden, daha doğrusu eleştirilerden ikisi dikkatleri çekiyordu. Raporlarda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda siyasal kimlik sahibi Adalet Bakanı ile müsteşarının yer almakta oluşuna yönelik eleştiri ilk plandaydı. İkinci eleştiri de yargıçlarla cumhuriyet savcıları hakkındaki başvuruları inceleyecek olan teftiş kurulunun Adalet Bakanı'nın emrinde olmasına yönelikti.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun sekretarya görevinin bakanlıktan alınması ve kurulun bağımsız olarak örgütlenmesi de öneriler arasındaydı.
Raporlar Türkiye'deki tozlu raflarda kaldı. Avrupa Birliği ile müzakerelerin tavsamasıyla birlikte de unutulup gitti.
…..
Adalet Bakanı Çiçek 'in, bir yandan "Türk Ceza Yasası'nın kimi maddeleri için dava açmak için izin verme yetkisini" siyasetin yargıya müdahalesi olarak algılarken Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığı sıfatından rahatsız olmamasını anlamak giderek zorlaşıyor...

"Yargı bağımsızlığı", anlaşılıyor ki siyasetteki gelişmelerle tartışma konusu olmaktan kurtulamayacağı gibi daha da yoğunlaşarak gündemde kalacak.
Cumhuriyet,24.03.2007
Old 24-03-2007, 09:55   #5
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Üniversitelerimizin sesi...

Dekanlar: Yargıya müdahale ediliyor
Marmara, Dokuz Eylül, Akdeniz, Başkent, Bilkent, Yeditepe, İstanbul Kültür, Maltepe, Çankaya, Galatasaray, Ankara üniversitelerinin hukuk fakültesi dekanları, yüksek yargı organlarındaki boş üyeliklere ilişkin yapılacak seçimin hükümet tarafından engellenmesine tepki gösterdi. Dekanlar, yargı bağımsızlığına müdahale edildiğini vurgulayarak bir an önce bu duruma son verilmesi çağrısında bulundular.
Çeşitli üniversitelerden 11 hukuk fakültesi dekanı, yüksek yargı organlarındaki boş üyeliklere ilişkin yapılacak seçimin hükümet tarafından engellenmesinin "yargı bağımsızlığına müdahale '' olduğunu belirterek seçime karşı geliştirilen "dirence '' son verilmesini istedi.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Antalya tarafından, Marmara, Dokuz Eylül, Akdeniz, Başkent, Bilkent, Yeditepe, İstanbul Kültür, Maltepe, Çankaya, Galatasaray ve Ankara üniversitelerinin hukuk fakültesi dekanları adına yapılan açıklamada, Sayıştay'da 2 yıl önce boşalan 7 üyelik için 2005 yılında Sayıştay Genel Kurulu'nca 28 aday belirlendiği anımsatıldı. Sayıştay, Yargıtay ve Danıştay'daki boş üyeliklere ilişkin seçimin yapılamadığına dikkat çekilen açıklamada, " Uzun zamandan beri boşalan üyeliklere seçim maddesi Adalet Bakanı'nca gündeme getirilmeyerek HSYK'nin çalışmaları engellenmektedir ve seçimin gerçekleşmemesi için direnç gösterilmektedir. Bu durum, yargı bağımsızlığına karşı bir duruş, Yüksek Kurulun faaliyetlerini engelleme ve yargıya müdahale niteliği arz etmektedir. Bizler, yetkilileri bir an önce göreve davet ediyor ve yargı bağımsızlığına müdahale teşkil eden bu duruma son verilmesini bekliyoruz '' denildi.
Cumhuriyet, İstanbul Haber Servisi, 24.03.2007
Old 24-03-2007, 11:30   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Karşı görüş - Yorumsuz

Yargıda kavga
Taha AKYOL
Milliyet, 24.03.2007


Neden şimdi?
Buradaki "şimdi"yi biraz açalım:
• Yıl sonunda Yargıtay üyeleri yeni Yargıtay Başsavcısı'nı seçecekler. Yeni daire başkanları da seçilecek. Biliyoruz ki bunlar çok çekişmeli seçimlerdir, kişiler ve gruplar çarpışır. Acaba HSYK durup durup da "şimdi" Yargıtay'a yeni üyeler seçmek için gayrete gelirken, Yargıtay'da yapılacak seçimleri mi dikkate almıştır? Bilmiyoruz.
• Yeni Yargıtay yasa tasarısının Meclis'te bir iki ayda yasalaşması bekleniyor. Bizzat Yargıtay'ın hazırladığı tasarı Yargıtay üye sayısının 250'den 150'ye inmesini öngörüyor. Bu sebeple, tasarının 9. maddesi artık "boşalan üyeliklere yeni üye seçilmeyeceği" hükmünü getiriyor. Tasarı yasalaşınca HSYK mevcut boş üyeliklere üye seçmeyecek.
Acaba şu bir iki ay içinde tasarı Meclis'ten geçmeden, "Bizim seçeceğimiz kişiler Yargıtay üyesi olsun da başsavcı seçiminde falan oy kullansınlar" diye mi acele ediyorlar? Bir yıl bekledikten sonra?..
Cevabını bulamadığım bir soru daha var: Müsteşar hakkında "Toplantıya katılmayarak Yargıtay'a üye seçmemizi engelliyor, yasal görevini yapmıyor" diye suç duyurusunda bulunacak HSYK'nın sayın üyeleri, kanun emri olan "iki ay içinde üye seçmek" görevini niye bir yıldır yerine getirmediklerini hukuken nasıl izah edecekler?..
http://www.milliyet.com.tr/2007/03/24/yazar/akyol.html
Old 24-03-2007, 11:40   #7
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Adalet herkese lazım

Adalet herkese lazım
Oktay EKŞİ
Hürriyet, 24 Mart 2007


…..

Not: Yargıya yapılan tasalluta Barolar Birliği’nin de adını vererek "tepki göstermemiş olmalarını" bu sütunda eleştirmiştik.
Barolar Birliği, İstanbul ve İzmir Baroları konuyla ilgili açıklama yaptıklarını ancak basında bunların yer almadığını ifade ettiler. Keza Yargıçlar ve Savcılar Birliği yetkilileri de televizyon ve radyo programlarına katılarak yargı bağımsızlığını koruma mücadelesi verdiklerini bildirdiler. Okuyucuların takdirine sunuyoruz. O.E.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...zarid=1&gid=61
Old 24-03-2007, 11:49   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Okuyucuların takdirine sunuyoruz. O.E.

Neyi okuyucuların takdirine sunduğunu anlayamadım. Basının eleştirdiği Barolar ve Barolar Birliği, açıklamalarının basında yer bulamadığını söylemeleri karşısında "eleştirilecek" bir yer aranıyorsa onun "basın" olduğu açıktır. Barolara ve hukukçulara ağır eleştiri yöneltirken çekinmeyen en azından olayı kamu oyunun takdirine bırakmayan Sayın Ekşi'nin, eksikliğin sebebi basın olunca topu kamuoyunun takdirine bırakması en hafif deyimle topu taca atmaktır. Böyle bir durumda basına da eleştiri getirmekten çekinmemeliydi...

Not: Bu açıklamalarım Barolar Birliği ve Baroların görevlerini eksiksiz yaptıklarını düşündüğüm anlamında değerlendirilmemelidir. Zira, bir çok konuda pasif kaldıklarını düşünüyorum.
Old 24-03-2007, 13:05   #9
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
(Yargı bağımsızlığı konusu)Avrupa Birliği ile müzakerelerin tavsamasıyla birlikte de unutulup gitti.
Başkaları kolumuzdan tutup, zorla çekmezse, kendimiz el ele verip ilerleyemiyoruz.

YARSAV iyi bir başlangıç. Yargı bağımsızlığını ancak yargı sağlayabilir. Yeter ki el ele versinler.

Saygılarımla
Old 25-03-2007, 18:57   #10
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Bakanın açıklaması - Yorumsuz

Çiçek: "Hiçbir zaman 'seçim yapılmasın' demedik"
İstanbul - Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Yargıtay ve Danıştay'a üye seçimine ilişkin, kendilerinin hiçbir zaman "seçim yapılmasın" demediklerini belirterek, "2006'da Yargıtay'da 18 üyelik boşalmış, eğer 'bu konunun nesi var, nesi yok' demek istiyorsak, 'niye 2006'da bu seçim yapılmadı'yı sormak lazım" dedi.
Bakırköy Adalet Sarayı'nın açılışı, İstanbul Anadolu Yakası Adalet Sarayı'nın da temelinin atılması nedeniyle düzenlenen törene katılan Cemil Çiçek, son günlerdeki tartışmaların, Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu sürecin hassasiyeti dikkate alındığında, biraz bilgi verilmesi gereken bir konu olarak gözüktüğünü ifade etti.
Çiçek, kayıtlara baktığını, 1992 yılından bu yana süresi içinde seçimin yapıldığı dönemler de, uzunca bir süre beklenildiği dönemler de olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bunun sebebi, en azından iyimser bir tahminle şöyle bakıyorum; üyeliklerdeki boşalmalar birbirine yakın olunca, 'bunları birleştirelim de birlikte yapalım' gibi bir düşünceden hareketle büyük ölçüde bunlar olmuş olabilir. Eğer her gecikmeyi bu kapsama koyuyorsanız 1992'den bu tarafa o zaman bu yazılar niye yazılmadı, diye sormak da benim hakkımdır."
Yargıtay'da 10, Danıştay'da ise 4 üye boşaldığı zaman seçimin yapılması için yazı yazıldığını dile getiren Bakan Çiçek, "2006'da Yargıtay'da boşalan üye sayısı 18. Hiçbir zaman 'seçim yapılmasın' demedik biz" diye konuştu.
Çiçek, şöyle konuştu:
"2006'da Yargıtay'da 18 üyelik boşalmış. Eğer 'bu konunun nesi var, nesi yok' demek istiyorsak, 'niye 2006'da bu seçim yapılmadı'yı sormak lazım. 2006'da seçim niye yapılmadı? 5 tane de 2007'de boşalma olmuş, 23 kişi.Seçimin neden yapılamadığını ilgili makamlar biliyor. Bilmesi gerekenler biliyor. Çünkü biz bu bilgileri verdik. En son sayın Yargıtay Başkanı bize ekim başında yazı yazdı. Daha evvel seçimlerin neden yapılamadığıyla ilgili kendisine bilgi arz ettik. Çünkü arada boşluklar var."
Kaynak : Anadolu Ajansı
Old 27-03-2007, 18:26   #11
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Seçim yapılacak - Yorumsuz

"Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Danıştay ve Yargıtay'ın boş üyelikleri için 15 Nisan'da seçim yapacağını bildirdi".
Anadolu Ajansı - Ankara
Old 16-04-2007, 06:48   #12
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Tartışmalı seçim yapıldı - Yorumsuz

Cumhuriyet 16.04.2007,ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)

Adalet Bakanı Çiçek ve müsteşarı Kasırga'nın, HSYK toplantılara katılmaması nedeniyle yaklaşık 7 aydır seçilemeyen Yargıtay ve Danıştay üyeleri sonunda belirlendi

Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve müsteşarı Fahri Kasırga 'nın toplantılara katılamaması nedeniyle yaklaşık 7 aydır Yargıtay ve Danıştay kadrolarına üye seçemeyen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), dünkü toplantısında seçimini yaptı.

Çiçek ve Kasırga'nın katıldığı toplantıda Yargıtay'daki 23, Danıştay'daki 9 boş üyelik için seçim yapıldı. Yargıtay'a seçilen yeni üyelerin isimleri şöyle: "Ankara Ticaret Mahkemesi Başkanı Ayşe Albayrak Doğan , Ankara Ticaret Mahkemesi Başkanı Satı Ateşel , Ankara Hakimi Ayşe İnce Özden , Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Saniye Tarhan , Eskişehir Ticaret Mahkemesi Başkanı Mehmet Gündüz İpek , Kadıköy Ticaret Mahkemesi Başkanı Kemalettin Yüksel , Ticaret Mahkemesi Başkanı Mustafa Acır , Balıkesir Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Karayiğit , Yargıtay Tetkik Hâkimleri Ahmet Duru, Bahri Demirel, Nuray Taşçıoğlu Duranoğlu, Mahmut Kamacı, Ayşe Ayten Güllüoğlu, Ayşe Zehra Tepedelenlioğlu, Mesut Balcı, Rıza Sarıtaş ve Filiz Pınarcı , Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü Sadık Demircioğlu , Yargıtay Cumhuriyet Savcıları Ramazan Özkepir , Haydar Metiner, İbrahim Şahbaz, Günsal Albayrak ve Osman Baş ." Danıştay üyeliklerine ise şu isimler seçildi: "Danıştay savcıları Tülin Özgenç, Emin Celalettin Özkan, Yakup Kaya, Ülkü Erbük ve Erkan Cantekin , Danıştay Tetkik Hâkimleri Tülin Özdemir ve Nilgün İpek , Ankara Vergi Mahkemesi Başkanı Fatih Hakçı , Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Nurben Ömerbaş ."

Bakan Çiçek, dairelerin ihtiyacına göre belirlenen üyeleri oy birliği ile seçtiklerini kaydetti.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Emekli Maaşı için Muvazaalı Boşanmaya Yargıdan Darbe ahmetsacit Hukuk Haberleri 39 26-03-2014 15:21
Ankara Barosu'ndan "Yasayla Darbe" İddiası niles82 Hukuk Haberleri 5 26-03-2007 01:46
Adli Yargı Mı, İdari Yargı Mı? mehmet sirn Meslektaşların Soruları 4 04-10-2006 12:21
Yargı bağımsızlığı- Yorumsuz Av. Hulusi Metin Hukuk Sohbetleri 3 25-04-2006 04:27
Yüksek Yargı Üyelerinin Gezi Paraları -yorumsuz- Av. Hulusi Metin Hukuk Sohbetleri 8 14-08-2004 12:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06687689 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.