Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Muhtıra veriyorum!

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-03-2009, 21:36   #1
duyurucu1

 
Rahatsiz Muhtıra veriyorum!

12-MUHTIRA VERİYORUM!

Bu gün 12.Mart.Yaşı müsait olanlar bilirler.12 mart denince insanın kanı kaynıyor ve bir yerlere muhtıra vermek ihtiyacı içerisine Malum havalar da ısındı.Bahar geliyor.Havaya ,suya ve toprağa cemre de düştü.Bu nedenle ve esasında teamüller ve gelenekler de var.Ben uzunca bir süreden beri bahar aylarında muhtıra verileceğini unutmuşum.Çünkü çok oldu.

Bugün sabah uyandığımda önce yüzümü yıkadım.Tam traş oluyordum ki bu günün 12 Mart olduğunu anımsadım.Ve muhtıra vermem gerektiğinin bilincine vardım.

Esasında her 12 Martı muhtıra günü ilan etmek gerek.Bu gün okullar tatil edilmeli,işyerleri kapatılmalı ve insanlar gerek gördükleri yerlere muhtıra vermeliler.

Bu nedenlerle ve Vatanın ve Milletin bekası için ve de avukatların can güvenliği ve mal güvenliği ve hatta cüppe güvenliği için bu muhtıranın altında imzaları bulunan bizler avukatlarla yakından uzaktan ilgisi bulunan herkese karşı iş bu muhtırayı veriyoruz.

MUHTIRADIR

Bundan böyle;
1)Ceza mahkemelerinde ister tutuklu olsun ister tutuksuz olsun,sanık ile müdafisi yan yana olacaklardır!

2)Yargılamanın aşamalarında(soru sorarken,sorulara cevap verirken,savunma yaparken…)ve hakimler GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ dediklerinde ve verdikleri ara kararları tutanağa yazdırırken, avukatlar ayağa kalkmayacaklardır.!

Avukatlar sadece yemin sırasında ve Türk Milleti adına nihai hüküm verildiğinde, hakim,savcı ve herkesle birlikte ayağa kalkacaklardır!

3)Avukatların bundan böyle mübaşirlere,kalem memurlarına,icra müdürlerine,icra şoförlerine ve tarafik polislerine,tapu müdürlerine ve çalışanlarına ve devletin tüm erkanına şeker bayramı dahi olsa bonbon şekeri ve çukulata dağıtmaları yasaklanmıştır.!

Yasağa riayet etmeyenlerin ve şeker dağıtan avukatların baş parmağı siyah mürekkeple boyanacaktır.Şeker alan ,çukulata isteyen memurların da alınlarına kırmızı iki çizgi çekilecektir.

4)Mahkemelerin dizaynı bu muhtıra ile değiştirilmiştir.

Yargılama kürsüsü yerden 12.99 cm yüksekte olacak.Ortada hakimler,hakimin sağında savcı ve katılan vekili,solunda ise müdafii oturacaklardır.Katılan ise vekilin sağında ve ondan 12.99 cm aşağıda ,sanık ise müdafisinin solunda ve ondan 12.99cm aşağıda olacaktır.

Orta boşluk tanıklar için kullanılacaktır.Mahkemelerde demir kafes kaldırılmıştır.

5)Avukatların sigaralarını adliye bahçesinde ve merdivenin solundaki üstü açık yerde pejmürde manzara sergileyerek içmesi, yasaklanmıştır.

Hakimler ve savcılar ile mahkeme kalemi nerede içiyorsa,avukatlarında buna benzer yerlerde içmesi gerekir cümlesinden esinlenerek, ,avukatlarında sigaralarını,nargilelerini,çay ve gazozlarını ve eğer çekirdek çıtlatacaklarsa çekirdeklerini çıtlatacakları avukatlığın vakarına yakışır bir yerde olmaları için mekan tahsis edilecektir.Eğer avukatlara böylesi bir mekan tahsis edilme olanakları yoksa avukatlar çay,kahve,sigara,çekirdek ve gazozlarını baro başkanlarının odasında içeceklerdir.

6)Bundan böyle yargılamadaki hakim-savcı ve avukat sac ayağı kaldırılmıştır.Eskiciye verilmiştir.

Bunun yerine fiili durumu yansıtan “iki koltuk değneği ilkesi” benimsenmiştir.İki koltuk değneğinin bir tarafı hakim ve savcılardan oluşacak diğer tarafı ise avukatlardan daha doğrusu savunmacılardan oluşacaktır.Sac ayağı cümlesi de yasaklanmıştır.

7)Baro seçimlerinde avukatların oylarına ambargo konulduğu düşünülerek ve avukatların bir sonraki seçimlere kadar kendilerini ifade etmelerini ve tanıtımlarını yapmak üzere,internetteki her baro sitesine avukatların ve yargının sorunlarının tartışıldığı bir forum sayfası konulmasına karar verilmiştir.Ayrıca her baro odasına da ”Ne olur buraya düşüncesi yaz ve as’”levhası asılacaktır.

8)Avukatların vekalet ücretleri, barolar tarafından daha davanın başında vatandaştan, devletin kendi vergisini aldığı usul ve esaslara benzer yöntemlerle alınacak ve avukata davayı aldığını belgelemesi koşuluyla iade edilecektir.

9)Her baro bünyesinde “Alo avukat!”servisi kurulacaktır.Avukatları her türlü haşerelere karşı,sivrisinek ve hayvan ısırmalarına karşı koruyacak ve kollayacak ve gerektiğinde ona savunma hizmeti verecektir.

10)”Hukuk Bilirkişiliği” kaldırılmıştır.Avukatların,hakimlerin ve savcıların üçünün de hukuk fakülte çıkışlı oldukları dikkate alınarak,işlerin hukuk bilir kişisine havale edilmesinin altından pis kokular çıkacağı endişesiyle,Hukuk Bilirkişiliği ünvanı ve işi kaldırılmıştır.

11)Avukatlar korkaklık sınavından geçirilecektir.Korkak avukatların ruhsatnameleri iptal edilecek ve kendileri barolarda çaycılık yapacaklardır.

12)Bu muhtırayı kaleme alan ve tek kişilik gazete aracılığıyla ve Türk Hukuk Sitesi aracılı ile dağıtan Duyurucu1’e ve diğer gelmiş geçmiş tüm muhtıracılara,dokunulmazlık verilmiştir.Bu cümleden olarak kendilerine Mersinin 20 Km kuzeyindeki Sarnıç yakınlarında Avukat Ormanında bir çadır tahsis edilecek,bir tuval ve bir ud verilerek orada ömürlerinin geri kalan kısmında resim yapmaları ve ud çalmaları sağlanacaktır.Yemekleri de Sarnıç lokantalarından sağlanacaktır.Ve hatta denize de girsinler diye oraya deniz de getirilecektir.

12 Mart olması nedeniyle sadece 12 maddeden oluşan İş bu muhtıradaki ve daha sonra buna ek olarak verilecek ek muhtıralardaki hususları 5 Nisan Avukatlar gününe kadar yerine getirmeyenler , 12 Eylülde bütün yönetimlere el konacağı için kesin cezalandırılacaklardır. İş bu muhtıra ilgililere emir ilgisizlere ise tavsiye niteliğindedir.

Duyurucu1

Not:Benden başka bu muhtırayı imzalayan olmadığı için sadece ben imzaladım.Diğer avukatlar korkak olduğu için son anda kaçtılar.”Hele sen muhtırayı bir ver.Eğer tutturursan biz arkandan geliriz”diye beni öne sürdüler.

Ve muhtıra maddelerinin gerekçesi daha sonra tek tek açıklanacaktır.

(DEVAM EDECEK)

Old 15-03-2009, 23:43   #2
duyurucu1

 
Mutsuz Madde 1’in gerekçesi:

Madde 1’in gerekçesi:

Hakimler çoğu kez,müdafi avukatların “Hakim amca!Hakim amca! Ne olur sanık ile beni yan yana bulundur” şeklindeki talepleri çoğu kez hakimleri şaşırtıyor.”Düğün değil bayram değil,eniştem beni niye öptü?”türünden tepki veriyorlar.Bu müdafi avukatlar acaba ne yapmak istiyor?Şurada güzel güzel ,yıllardan beri sanık ile müdafisi ayrı iken şimdi bu sanık ile samimiyet neden?gibilerden düşüncelere kapılıyorlar .Ve doğal olarak “Olmaz!Valla olmaz!Karından zarar eder.Eğer mümkünatı olsa dükkan senin”türünden gerekçelerle talepler geri çevriliyor.

Esasında Hakimler tutuksuz sanıklar için bir şey demiyorlar.”Al sanığını tepe tepe kullan”diyerek sanık ile müdafisini yan yana oturtuyorlar.Ancak avukatlar yıllardan beri alışmış oldukları için,hakimlerden de birazcık korktuklarından “Hakim amca!Hakim Amca ne olur sanığı benim yanıma oturt”diyemiyorlar.Kendi aralarında konuşurken aslan kesiliyorlar.Baro başkanı yada yöneticisi ile konuşurken aslan kesiliyorlar.Mangalda kül bırakmıyorlar.Ama hakimlerden, savundukları sanığı yanlarına istemiyorlar.

Müdafi avukatlar Esasında bu talepte bulunmamakla görevlerini kötüye kullanıyorlar.Nasıl mı?Sanığa duruşma sırasında hukuki yardımda bulunmuyorlar. Bir avukat duruşma sırasında sanığa hukuki yardımda bulunmazsa ve bulunmak için de kılını kıpırdatmazsa bunun adı ne olur?Hadi hadi çekinmeyin söyleyin ne olur?Görevi kötüye kullanmak olmaz mı? Şimdi sanık güzel güzel ceza aldıktan sonra kalkıp müdafi avukatı ,”İş bu müdafi,görevini kötüye kullandı.Duruşmalarda bana hukuki yardımda bulunmadı.Ben ağzımı açtığımda “ağzını öyle açma içine sinek kaçar.Ağzını böyle aç.O zaman sinek kaçmaz “diye uyarmadı dese ve o müdafiyi iki satır dilekçe ile şikayet etse müdafinin hali nice olur?Hiç düşündünüz mü?Zaten avukatların kaç satırlık canları var?Kafası bozulan müvekkiller dahi iki,bilemedin üç satır şikayet dilekçesi yazdıklarında,terazı bakanlığı bastırıyor”İlada yargılansın!İllada yargılansın!”Hal böyle olduğuna göre sanığın beş satırlık altı satırlık ,”Müdafi bana hukuki yardımda bulunmadı” şeklindeki dilekçeyi verdiğinde müdafinin ne müdafiliği kalır nede avukatlığı.

Hakimlere gelecek olursak;hakimler bilhassa tutuklu sanıklarla müdafilerini yan yana getirmiyorlar.Gerekçeleri de şu:”Efendim güvenlik.Eğer tutuklu sanığı müdafisi ile yan yana getirirsek,sanık müdafisine saldırırsa,sanık diğer sanığa saldırırsa,sanık diğer sanığın avukatına saldırırsa,sanık mahkeme heyetine saldırırsa,sanık zabit katibine saldırırsa,sanık savcıya saldırısa,…bu nedenlerle tutuklu sanıklarla müdafilerini yan yana getirmiyoruz.Allah! Allah!Sanki sanık potansiyel suçlu.Oysa bize hukuk fakültesinde hocalarımız ne demişti?Sanık hakkında hüküm tesis edilinceye kadar masumdur.

Bunlar sudan gerekçeler.Hakimlerin, “Güvenlik sağlanamıyor,sanık müdafisine saldırır gözlüğünü kırar,sanık hakimlere saldırır ve “hakim amca hakim amca ne olursun bana bir hikaye anlat” teşebbüslerinde bulunabilir” türünden mazeretleri kabul edilemez.

Çünkü,kardeşim sanık dediğin zavallı bir mahlukat.Gelen vuruyor giden vuruyor.Şunun şurasında azıcık anayasayı yada kanunları ihlal etmişse ne olmuş yani?Bu memlekette hasta hakları var,insan hakları var,ağaç hakları var,hayvan hakları var,kadın hakları var,var var var…Sanık hakları neden olmasın.Hem sanık dediğin henüz daha suçlu bilem değil.Avukat hakları neden olmasın.Bak müdafi dediğimiz muhterem zatlar duruşmalarda ne yapıyorlar?Sanıklarla kaş göz işareti ile konuşuyorlar.Sanığın ağzından mahrem bir kelam çıkaracak diye ödleri kopuyor.Hani hastanelerde sus işareti yapan hemşireler var ya onun gibi parmakları dudaklarında, sanığa sus işareti yapıyorlar.Kaş göz işareti yaparak sanığa hukuki yardımda bulunmaya çalışıyorlar.Yazık değil mi avukatlara.Avukatlarında kendi tapulu ve tescilli malları olan sanıklarla Türkçe ve sözlü olarak konuşmak avukat hakları içerisine girmez mi?

Tüm bu olumsuzlukları gidermek için kesinlikle sanık ile müdafiinin yan yana durması gerekir.Aralarında fis kos yapmaları gerekir.

Hem silahların eşitliği ilkesi gereği mağdur ile avukatı fis kos yaparken ,sanık ile müdafiinin kaş göz ve de dilsizlerin konuştuğu el kol ve de parmak hareketleri ile konuşmaları uygun olmaz.Sanık ile şikayetçi katılan arasında kıskançlığa sebep olur.Ya şikayetçi “Bende avukatım ile kaş göz işareti ile konuşacağım.Sanığa müdafisi kaş göz işareti yapıyor da benim avukatım niye bana kaş göz işareti yapmıyor?Bu uzaktan uzağa kaş göz işareti ile konuşmak belki de bir taktik.Bende avukatımın bu taktiği kullanmasını ve hakimleri etkilemesini istiyorum”,diyebilir.Vede mahkemelerde kıskançlık yaratabilirler.

Bu nedenlerle mahkemelerde sanık ile müdafiinin yan yana getirilmesi gerekir.

Bu gerekçelere istinaden verilen muhtıranın birinci maddesi uyarınca;Hemen ve acilen tüm mahkemelerin dizaynı değiştirilerek orta kısım sadece tanıklara ayrılacaktır.Kafese tanık girecektir.Soldan katılan vekili sağdan da müdafi tanığa soru soracaktır.Hakim susacaktır.Hakim duruşmalarda çay kahve içecektir.Hatta sigara dahi içebilir.Nargile fokurdatabilir.

Tanığa soruları savcı ve katılan ile sanık ve müdafi soracaktır.Ve tanıklarda bundan böyle “Bir daha bende bu mahkemeye gelirsem ne olayım diyecektir..Ne bu be!İki taraf beni soru yağmuruna tuttular.Az kalsın beni sanık diye hapse atacaklardı”düşüncesine ulaşarak tanıklık müessesesi ortadan kaldırılacak ve böylece mahkemelerin yükü hafifletilecektir.Giderek tanık krizi yaratılacak her şey yazılı belgeye dayandırılacaktır.

Ceza mahkemelerinde de yazılı belge esas kılınacaktır.Örneğin ;adam öldürmek isteyenler önceden ilgili makamlara öldürecekleri kişinin bilgilerini verecekler veya verememişler ise tutanakla ispat kuralı geçerli olacaktır.Ne demek bu?Hemen açıklayalım:hani her şey tutanaklara derc edildi ya.Teknik anlamda bütün insanların telefonları da dinleneceği için herkesin telefonlarda ne konuştukları belli.Katilin de hırsızında ne konuştuğu belli.Hemen Melekom müdürlüğüne bir yazı yazılacak ve isnat altında olan sanığın telefon konuşma tutanakları incelenecek.Sonra teknik gelişti ya,Mahkeme kararına lüzüm bile olmadan otomatik olarak insanların yaşadığı alanların kamera kayıtları incelenecek.Kim kimi ne zaman nerede nasıl neden niçin ne alaka öldürdüğü şak diye bulunacak.Öyle tanıkla falan uğraşılmayacak.

Yani bu kadar uzun ve karmaşık gerekçenin anlatmak istediği:Sanık ile müdafisi yan yana olacaklardır.İşte bu kadar.

(DEVAM EDECEK)
Old 16-03-2009, 00:54   #3
Av.Barış

 
Varsayılan

üşenmeden sıkılmadan yazmış olduğunuz yazılar gerçekten çok güzel.Ancak ütopik.

Muhtıra apoletli insanlar tarafından verilince daha bir önem arzeder.Yıllardır yazmış olduğunuz şeyleri hemen hemen bütün hukuk adamları söyler durur. Hukukçunun apoleti cübbesi ve kararlılığındadır.O kararlılık elimizde silah olmadığı,omuzumuzda yıldız olmadığı için bir işe yaramaz.Ama bunların gerçekleşmesi için herhalde Hukukçu kimliği olan apoletli insanların çıkıp zorla yaptırması lazım.Yoksa bunların gerçekleşmesini bizim torunlar ancak veya belki görür.

Saygılar....
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05388904 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.