Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Günlük Hukuk Haberleri

Yanıt
Konu Notu: 49 oy, 4,82 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-06-2010, 18:51   #151
Av.Barış

 
Varsayılan İşkenceye ilk kez müebbet

Engin Çeber'in polis merkezinde ve Metris Cezaevi'nde "İşkence ve kötü muamele" sonucu hayatını kaybettiği iddiasına ilişkin kamu görevlisi 60 sanığın yargılandığı dava 1,5 yıl süren 14 celse sonra karara bağlandı. Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi, olay tarihinde Metris Cezaevinde görevli olan ikinci müdür ile 3 infaz koruma memurunu müebbet hapis cezasına mahkum etti. Böylece ilk kez bir kamu görevlisi işkence dolayısıyla müebbet hapis cezası aldı

İSMAİL SAYMAZ

İSTANBUL - İstinye Şehit Muhsin Polis Polis Merkezi'nde ve Metris Cezaevinde gördüğü işkence sonucunda ölen Engin Çeber davası sonuçlandı. Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Metris Cezaevi 2. Müdürü Fuat Karaosmanoğlu ile üç infaz koruma memuruna 'ağırlaştrılmış işkence' suçlamasıyla müebbet hapis cezası verdi. Ayrıca iki infaz koruma memuruna ve dört polise de işkence suçlamasıyla hapis cezasına çarptırdı. Ceza alan alan kamu görevlileri meslekten ihraç edildi. Bu aynı zamanda Türkiye'de, işkence suçuna karşı verilmiş en yüksek ceza niteliğini taşıyor.
Engin Çeber’in Metris Cezaevi’nde 'işkence ve kötü muamele' sonucu ölmesine ilişkin 60 sanığın yargılandığı Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın dünkü 14. ve son duruşmasında karar çıktı. Mahkeme, Çeber'in öldüresiye dövülmesinden sonra koğuşa girerek, "Bundan sonra sayıma kalkmayanlar böyle olur" dediği ileri sürülen Metris Cezaevi İkinci Müdürü Fuat Karaosmanoğlu ile Çeber'i döven infaz koruma memurları Nihat Kızılkaya, Selahattin Apaydın ve Sami Ergazi'yi 'ağırlaştırılmış işkence' suçlamasıyla müebbet hapis cezasına mahkum etti.
Diğer tutuklu sanıklardan Yavuz Uzun ve Murat Çise ise işkence suçunu üçer kez işledikleri gerekçesiyle 90'ar ay hapise çarptırıldı. Ancak iki sanık tahliye edildi. İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi görevlilerinden Abdulmuttalip Bozyel ve Mehmet Pek adlı polisler için de 90'ar, polis Aliye Uçak için de iki yıl 6 ay hapis cezası verildi. Sahve evrak düzenlediği ileri sürülen cezaevi doktoru Yemliha Söylemez de 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ceza alan kamu görevlileri meslekten ihraç edildi.
Jandarma Başçavuş Abdulkadir Öztekin ve iki gardiyana kasten yaralama, yedi gardiyana görevi ihmal, bir gardiyana suçu bildirmeme suçlarından beşer ay hapis cezası verildi. Bu cezalar ertelendi.

Çeber Ailesi'nin avukatı Taylan Tanay, mahkemenin tarihi bir karar verdiğini, işkenceye doğrudan katılmadığı halde gözetimi altında Çeber'e işkence uygulanan 2. Müdür Fuat Karaosmanoğlu'na bile hapis cezası verildiğini belirterek, "Bu açıdan çok tarihi bir karardır. Bundan sonra Türkiye cezaevlerinde ve nezarethanelerinde bu kadar kolay işkence suçu işlenemeyecek" dedi. Tanay, sadece, jandarmaların 'işkence' suçlaması dışına çıkarılarak, korunduklarını ileri sürdü.

Çeber, Sarıyer’de 28 Eylül 2008 tarihinde yaklaşık 10 kişilik bir grup ile izinsiz toplantı ve gösteri yapmak isterken kimlik kontrolü yapan polislerce arandığı için gözaltına alınmıştı. Daha sonra tutuklanarak Metris Cezaevi’ne götürülen Çeber, kaldırıldığı hastanede ölmüştü.
Old 03-06-2010, 21:52   #152
Av.Barış

 
Varsayılan Sahte avukat Kadıköy Adliyesi'nde yakalandı.

Sahte avukat Kadıköy Adliyesi'nde yakalandı.

Hapisten kaçan sahte avukat uslanmadı. Büro açıp yanında iki gerçek avukat çalıştırmaya başladı. Sahte avukat son model cipiyle geldiği Kadıköy Adliyesi'nde yakalandı.

YÜZLERCE DURUŞMAYA GİRDİ

İstanbul’da Yıldırım T. 2004 yılında hukuk fakültesinden mezun olduğunu söyleyerek davalar almaya başladı. Kartal ve Pendik adliyelerinde iki yıl boyunca yüzlerce duruşmaya girdi. Sonra sahte avukatlık yaptığı için tutuklandı ve 7 yıl hapis cezasına mahkum edildi.

BÖYLESİ TÜRKİYE'DE OLUR

Sahte avukat Yıldırım T. üç yıl önce Bolu Cezaevi’nden kaçıp İstanbul’a döndü. Sanki hiçbir şey olmamış gibi Kadıköy’de avukatlık bürosu açtı. İşin en komik tarafı, yanında iki gerçek avukat çalıştırmaya başladı. Sahte avukatın aldığı davaların duruşmasına ‘gerçek’leri girdi.

KISA SÜREDE 'KÖŞE' OLDU

Sahte avukatlık yaparak iyi para kazanan Yıldırım T. kısa süre içinde altına son model bir cip çekmeyi de ihmal etmedi. Polisler, Yıldırım T.’nin izini cezaevinden kaçtıktan tam üç yıl sonra Kadıköy’de buldu. Yıldırım T. böylece polis tarafından yakın takibe alındı.

'BEN YANDIM' DİYE AĞLADI

Yıldırım T. cipiyle geldiği Kadıköy Adliyesi’nde kendisini bekleyen polisler tarafından gözaltına alındı. Mahkemeye çıkarılan Yıldırım T. sahte avukatlık yaptığı için bir kez daha tutuklandı. Hapishaneye götürülürken “Ben yandım” diye ağladı. (Posta)
Old 03-06-2010, 22:48   #153
oguzhand0

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Sahte avukat Kadıköy Adliyesi'nde yakalandı.

Hapisten kaçan sahte avukat uslanmadı. Büro açıp yanında iki gerçek avukat çalıştırmaya başladı. Sahte avukat son model cipiyle geldiği Kadıköy Adliyesi'nde yakalandı.

YÜZLERCE DURUŞMAYA GİRDİ

İstanbul’da Yıldırım T. 2004 yılında hukuk fakültesinden mezun olduğunu söyleyerek davalar almaya başladı. Kartal ve Pendik adliyelerinde iki yıl boyunca yüzlerce duruşmaya girdi. Sonra sahte avukatlık yaptığı için tutuklandı ve 7 yıl hapis cezasına mahkum edildi.

BÖYLESİ TÜRKİYE'DE OLUR

Sahte avukat Yıldırım T. üç yıl önce Bolu Cezaevi’nden kaçıp İstanbul’a döndü. Sanki hiçbir şey olmamış gibi Kadıköy’de avukatlık bürosu açtı. İşin en komik tarafı, yanında iki gerçek avukat çalıştırmaya başladı. Sahte avukatın aldığı davaların duruşmasına ‘gerçek’leri girdi.

KISA SÜREDE 'KÖŞE' OLDU

Sahte avukatlık yaparak iyi para kazanan Yıldırım T. kısa süre içinde altına son model bir cip çekmeyi de ihmal etmedi. Polisler, Yıldırım T.’nin izini cezaevinden kaçtıktan tam üç yıl sonra Kadıköy’de buldu. Yıldırım T. böylece polis tarafından yakın takibe alındı.

'BEN YANDIM' DİYE AĞLADI

Yıldırım T. cipiyle geldiği Kadıköy Adliyesi’nde kendisini bekleyen polisler tarafından gözaltına alındı. Mahkemeye çıkarılan Yıldırım T. sahte avukatlık yaptığı için bir kez daha tutuklandı. Hapishaneye götürülürken “Ben yandım” diye ağladı. (Posta)
İyiymiş... Cip almış he mi!
Old 03-06-2010, 23:10   #154
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Oğuzhan Dayar
İyiymiş... Cip almış he mi!

Yanında çalışan avukatların ruh halini çok merak ediyorum doğrusu.
Onlarda köşeyi dönmüş olsalar bari. Yazık olmuş çalışanlara.
Old 04-06-2010, 00:35   #155
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Sahte avukat

bu haber için özellikle teşekkür ediyotum. Sanırım !0 yıl önce Ankara da da böyle biri yakalanmıştı. Habr keyifli.
Old 04-06-2010, 22:43   #156
Av.Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nur Deniz
Yanında çalışan avukatların ruh halini çok merak ediyorum doğrusu.
Onlarda köşeyi dönmüş olsalar bari. Yazık olmuş çalışanlara.

Ruh hallerini bende çok merak ediyorum. hatta çevrelerinde ki insanların bu arkadaşlara karşı şu an takındıkları tavrı daha çok merak ediyorum.

yıllarca alay konusu olacakları kesin
Old 05-06-2010, 09:29   #157
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Hapishaneye götürülürken “Ben yandım” diye ağladı.
En çok bu kısmına güldüm.
Old 05-06-2010, 11:25   #158
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Sahte avukat Kadıköy Adliyesi'nde yakalandı.

Hapisten kaçan sahte avukat uslanmadı. Büro açıp yanında iki gerçek avukat çalıştırmaya başladı. Sahte avukat son model cipiyle geldiği Kadıköy Adliyesi'nde yakalandı.

YÜZLERCE DURUŞMAYA GİRDİ

İstanbulda Yıldırım T. 2004 yılında hukuk fakültesinden mezun olduğunu söyleyerek davalar almaya başladı. Kartal ve Pendik adliyelerinde iki yıl boyunca yüzlerce duruşmaya girdi. Sonra sahte avukatlık yaptığı için tutuklandı ve 7 yıl hapis cezasına mahkum edildi.

BÖYLESİ TÜRKİYE'DE OLUR

Sahte avukat Yıldırım T. üç yıl önce Bolu Cezaevinden kaçıp İstanbula döndü. Sanki hiçbir şey olmamış gibi Kadıköyde avukatlık bürosu açtı. İşin en komik tarafı, yanında iki gerçek avukat çalıştırmaya başladı. Sahte avukatın aldığı davaların duruşmasına gerçekleri girdi.

KISA SÜREDE 'KÖŞE' OLDU

Sahte avukatlık yaparak iyi para kazanan Yıldırım T. kısa süre içinde altına son model bir cip çekmeyi de ihmal etmedi. Polisler, Yıldırım T.nin izini cezaevinden kaçtıktan tam üç yıl sonra Kadıköyde buldu. Yıldırım T. böylece polis tarafından yakın takibe alındı.

'BEN YANDIM' DİYE AĞLADI

Yıldırım T. cipiyle geldiği Kadıköy Adliyesinde kendisini bekleyen polisler tarafından gözaltına alındı. Mahkemeye çıkarılan Yıldırım T. sahte avukatlık yaptığı için bir kez daha tutuklandı. Hapishaneye götürülürken Ben yandım diye ağladı. (Posta)

Bir de şu konuya bakalım: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?p=407609

Avukat olmayan gerçek kişi yanında gerçek avukat çalıştırıp dava alırsa "sahte avukatlık" oluyor da, aynı uygulamayı bir şirket yaptığında "danışmanlık şirketi" mi oluyor? Bence aynı şey...
Old 12-06-2010, 00:42   #159
Av.Barış

 
Varsayılan Avukatın imzasını taklit eden mubaşir tutuklandı

Rize Adliyesinde görevli mübaşir, aynı zamanda Rize Baro Başkanı olan avukatın imzasını taklit ederek, alacak davası nedeniyle tutuklanmasına karar verilen zanlının serbest kalmasını sağladığı iddiasıyla tutuklandı.

Alınan bilgiye göre, N.E, Rize'de müteahhitlik yapan Mustafa D'nin, satın aldığı 60 bin liralık inşaat malzemesinin parasını ödememesi üzerine şikayetçi oldu ve dava açıldı.

N.E'nin avukatlığını Rize Baro Başkanı da olan Ateş Hatinoğlu'nun yaptığı dava sonucunda, Rize İcra Mahkemesi, 4 Haziranda Mustafa D'nin tutuklanmasına karar verdi.

5 Haziranda gözaltına alınan Mustafa D, adliyeye gönderildi.

Bu arada, avukat Ateş Hatinoğlu'nun imzasının bulunduğu, N.E'nin alacağını tahsil ettiği ve şikayetinden vazgeçtiğine yönelik dilekçe, İcra Mahkemesi mübaşiri Salih T. tarafından mahkemeye sunuldu. Bunun üzerine hakkındaki tutuklama kararı kaldırılan Mustafa D. serbest bırakıldı.

Aynı gün Salih T'nin avukat Hatinoğlu'na giderek Mustafa D'nin borcunu ödeyeceğini, şikayetinden vazgeçmeleri yönünde talepte bulunması üzerine şüphelenen Hatinoğlu, olayı araştırınca Mustafa D'nin önce gözaltına alındığını, daha sonra şikayetten vazgeçilmesi üzerine serbest bırakıldığını öğrendi. Olayın nasıl gerçekleştiğini araştıran Hatinoğlu, Mustafa D'nin kendi imzasıyla şikayetten vazgeçildiğine yönelik dilekçe verilmesi nedeniyle serbest bırakıldığını belirledi. Avukat Hatinoğlu yerine mübaşir Salih T'nin dilekçe yazdığı ve imza attığı anlaşıldı.

Araştırma sonucu, Salih T'nin yazıp imzaladığı dilekçenin kayıp olduğu belirlendi.

Bunun üzerine gözaltına alınan Salih T, rüşvet, görevi kötüye kullanma, evrakta sahtecilik, delilleri yok etme suçlarından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Serbest bırakılan Mustafa D'nin yakalanması için çalışma başlatıldı.

Rize Cumhuriyet Başsavcısı İsmet Özkorul, gazetecilere yaptığı açıklamada, olayla ilgili adli soruşturma başlatıldığını belirterek, ''Olay adliyeye intikal etti. Mübaşir Salih T. görevden alındı ve tutuklandı. Bundan sonraki süreç adli bir süreçtir'' dedi.
Old 15-06-2010, 09:02   #160
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan Aldatılsan da aldatma!

Yargıtay, boşanma davasına neden olan aldatma eylemi ile boşanma davası açıldıktan sonra girilen ilişkiyi ‘eşit’ saydı

Yargıtay, “sadakat yükümlülüğü” konusunda emsal niteliğinde bir karara imza atarak, aldatılan eşin açtığı boşanma davası bitmeden bir başkasıyla ilişkiye girmesi halinde tazminat alamayacağına hükmetti.
Emsal niteliğindeki karara konu olay İstanbul’da yaşandı. İstanbul 2. Aile Mahkemesi’ne başvurarak kocasından boşanmak istediğini belirten kadın, buna gerekçe olarak da aldatılmasını gösterdi. Kadın, kocasının kendisini aldattığını kanıtlarla ortaya koydu. Kadın, boşanma kararı verilmesi ile birlikte uğradığı manevi zarardan dolayı kendisine tazminat ödenmesi gerektiğini de belirtti.
İstanbul 2. Aile Mahkemesi de kadının aldatıldığının net olduğunu belirterek çiftlerin boşanmasına ve “kusurlu” erkeğin kadına tazminat ödemesine hükmetti. Ancak kararı temyiz eden koca dilekçesinde ilginç bir iddiada bulundu. Koca, boşanma davası sürerken eşinin de bir başkasıyla birlikte olduğunu belirtti. Temyiz edilen davayı Yargıtay 2. Hukuk Dairesi görüştü. Daire, kadının boşanma davası açtıktan sonra başka biriyle ilişkisi olduğunun ispatlandığına dikkati çekerek davacı kadının da eşit derecede kusurlu olduğu için tazminat isteyemeyeceğini belirtti.
Kararda “Sadakatsiz tutum içinde bulunan kocaya karşı boşanma davası açan kadının da dava sırasında bir başka erkekle ilişkide bulunduğu bu suretle sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu olduğu” savunuldu.
Daire bu gerekçeyle mahkemenin kararını bozdu. Karar 1’e karşı 4 oyla alındı. Muhalif üye, “Davadan sonraki olayların kusur tespitinde esas alınamayacağı dairenin yerleşik uygulamasıdır” diyerek karara karşı çıktı.

Kaynak : www.milliyet.com.tr
Old 15-06-2010, 14:14   #161
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

HAYIRSIZ AİLEYE İBRETLİK CEZA
Evlatlık olduğunu 2 yıl önce öğrenen Damla, kendisine ilgi ve sevgi göstermediği gerekçesiyle öz anne-babasına açtığı tazminat davasını kazandı. Karar, hukukta da bir ilk
İstanbul'da 3 yaşındayken evlatlık verilen 20 yaşındaki Damla Demirçelik, yıllar sonra bulduğu öz anne babasından yeterli sevgi ve şefkat göremediği gerekçesiyle açtığı tazminat davasını kazandı. Mahkeme, aileyi yasal faiziyle 20 bin lira ödemeye mahkûm etti. Hukukçulara göre de bir ilk olan karar emsal oluşturacak. Damla Demirçelik, 11 aylıkken Bandırma Çocuk Esirgeme Kurumu'na bırakıldı. Küçük kız, 3 yıl devlet himayesinde kaldıktan sonra, evlatlık olarak Feride ve Mehmet Demirçelik çiftine verildi. 2 yıl önce öz babası sandığı Mehmet Demirçelik'in trafik kazasında ölmesiyle büyük üzüntü yaşadı.

ARKADAŞINDAN ÖĞRENDİ
Ancak 18 yaşına geldiğinde, tartıştığı bir arkadaşının "Sen evlatlıksın" demesiyle gerçeği öğrendi ve büyük bir şok geçirdi. Durumu, Feride Demirçelik'in ağzından da doğrulatan Damla, soluğu evlatlık olarak verildiği Bandırma Çocuk Esirgeme Kurumu'nda aldı. Kayıtlardan kendisini 11 aylıkken Çocuk Esirgeme Kurumu'na bırakanların o tarihlerde şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanan menajer Mine Kılıç ve mali müşavir Levent Durul çifti olduğunu öğrendi. Ancak adresi bulup karşılarına çıktığı anne- babasından beklediği sıcaklığı bulamayınca ikinci bir hayal kırıklığı daha yaşadı ve Feride Demirçelik'in yanına geri döndü. Bunalıma giren genç kızın, dersleri de kötü gitmeye başladı. Damla'nın bu durumuna çok üzülen Feride Hanım da kısmi felç geçirdi.

'ELEM VE KEDERE DÜŞTÜ'
Yıllar sonra kavuştuğu öz anne babasının kendisini istememesini hazmedemeyen Damla, hukuk mücadelesi başlattı. Avukatı Cuma Hamiş aracılığıyla önce nafaka davası açıp aylık 800 lira talep eden Damla, daha sonra yaşadığı psikolojik çöküntünün karşılığı olarak 80 bin liralık manevi tazminat davası açtı. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi de genç kızı haklı bularak tazminat davasını karara bağladı. Anne babanın 20 bin lira tazminat ödemesine hükmedilen kararda, "Öz ailesinden şefkat görmedi. Manevi yıkıma uğradı. Elem ve kedere düştü" denildi.

VİCDANLARI SIZLASIN
Mahkeme kararını, "Beni dünyaya getirip sokağa bırakan insanların vicdanlarını sızlatmak istedim" sözleriyle yorumlayan Damla şunları söyledi: "Kimsenin parasında gözüm yok. Önce davayı kazanamayacağımı düşündüm. Ama Allah'ın ve hâkimin vicdanı sayesinde hukuk savaşımı kazandım. Bu karar, aileleri tarafından devlete bırakılan çocuklara örnek olsun. 11 aylıkken beni yurda bırakmışlar. Şimdi 20 yaşındayım. Dimdik ayaktayım. Suçsuz yere sokağa atılan tüm çocuklar benim gibi yapsın." Üniversiteyi kazanıp hukuk okumak istediğini belirten Damla, "Öz ailemden aldığım parayı eğitimime harcayacağım" diye konuştu.

Kaynak : www.milliyet.com.tr
Old 23-06-2010, 16:53   #162
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Bu ölümün cezası yok!

1 öğrencinin öldüğü rögar davasının 6'ncı yılında, karar çıktı.

4 belediye görevlisinin cezaları ertelendi.

17:43 | 23 Haziran 2010



ANTALYA'da 2004 yılında kapağı açık bırakılan rögar çukuruna düşen 14 yaşındaki lise öğrencisi Süheyla Yöntem'in ölümüyle ilgili açılan ceza davasında 4 belediye görevlisine 3 ay 22'şer gün hapis cezası verildi. Mahkeme, cezaları erteledi.

Serik Lisesi öğrencisi Süheyla Yöntem, 15 Kasım 2004 tarihinde Antalya'da, annesiyle yürürken kapağı açık bırakılan rögar çukuruna düşmüş, kanalda sürüklenerek boğulmuştu. Genç kızın ailesinin şikayeti üzerine açılan ceza davasının karar duruşması bugün Antalya 1'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapıldı.

Saat 14.00’da başlayan duruşma yaklaşık 1.5 saat sürdü. Duruşmaya, ‘Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek’ suçlaması kapsamında 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan Kepez Belediyesi'nde görevli dönemin Fen İşleri Müdür Vekili İsmail Serinkaya, Fen İşleri Müdürlüğü Ekip Şefi Ali Akpınar, İnşaat Mühendisi Muslan Gülfidan ve Saha Amiri Turan Çakmak ile genç kızın ailesi katıldı.

Cumhuriyet Savcısı Adem Çetiner, son bilirkişi raporunda olayın meydana gelmesinde 1/8 oranında kusurlu oldukları bildirilen sanıkların, ‘taksirle ölüme sebebiyet vermek’ suçundan cezalandırılmalarını talep etti.

Mahkemedeki son savunmalarında suçlamaları kabul etmeyen sanıklar, beraatlerini istediler.

Söz alan Süheyla'nın annesi Hatice Yöntem, “Pazar günü babalar günüydü ve benim çocuğum yoktu. Biz bu acımızı yıllardır yaşıyoruz. Daha da yaşamaya devam edeceğiz” dedi.

Ailenin avukatı Ümit Uysal da Süheyla Yöntem'in ölümüyle ilgili çok uzun bir yargılama sürecinin geçtiğini, zaman aşımına uğramadan karar aşamasına gelinmesinin de sevindirici olduğunu belirterek, sanıkların her birinin haklarındaki suçlamalara ilişkin ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep etti.

Sanıkların avukatları ise asıl suçlunun Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Antalya Su ve Atıksu İdaresi (ASAT) Genel Müdürlüğü olduğunu belirterek “Ancak zamanaşımı nedeniyle ASAT görevlileri bu yargılamadan muaf hale gelmişlerdir” diye savunma yaptı.

Mahkeme Başkanı Hakan Soybir, 4 belediye görevlisiyle ilgili ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan önce 3'er yıl hapis ile 800'er TL adli para cezasına çarptırdı. Soybir, bilirkişi raporundaki 1/8 oranı nedeniyle de sanıklara verilen cezada 7/8 oranında indirim yapılarak cezanın 4 ay 15'er gün hapis ve 100'er TL adli para cezasına dönüştürüldüğünü bildirerek, sanıkların mahkemedeki iyi halleriyle ilgili yapılan indirimle de sonuçta 3 ay 22'şer gün hapis 83'er TL adli para cezasına çarptırıldıklarını açıkladı. Hakim Soybir, verilen cezaların ertelenerek, hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına da karar verdi.

‘KIZIM ÖLDÜĞÜYLE KALDI’
Yöntem ailesinin avukatı Ümit Uysal ise “Zamanaşımı süresine 6 ay gibi bir süre kala kararın verilmesi bile bizim için sevindiricidir” dedi. Avukat Uysal, karara itiraz için temyiz başvurusunda bulunacaklarını da kaydetti.

Duruşma çıkışı ise anne Hatice Yöntem gözyaşları içinde, “Benim kızım bugün yaşamış olsaydı 20 yaşında olacaktı. Benim kızım öldüğüyle kaldı. Biz acıların içinde kaldık, onları da Allaha havale ediyorum” dedi. Baba Bünyamin Yöntem ise, “Cezayı az buluyorum ama yine de ceza almaları beni sevindirdi” diye konuştu.

Kaynak:www.milliyet.com.tr
Old 24-06-2010, 15:13   #163
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

İnşaat işçisi babanın azmi

İzmir’de, aile hekiminin yanlış tedavisi sonucu 11 yaşındaki kızları Şeyma’yı kaybeden çift, doktor aleyhine açtığı davada, yasal faiziyle 130 bin lira tazminat kazandı.

İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen tazminat davasında mahkeme, aile hekimi olarak görev yapan Dr. Bora Övünç’ün, davacı Şeref-Gönül Över çiftin yasal faiziyle birlikte 130 bin lira tazminat ödemesine karar verdi.

Över çiftinin avukatı Ali Topçu, aile hekimi olarak görev yapan Dr. Bora Övünç’ten parayı tahsil edebilmek için 25. İcra Dairesinde icra takibi başlattıklarını söyledi.

Över çifti, şiddetli karın ağrısı şikayeti bulunan Yunus Emre İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi olan kızları 11 yaşındaki Şeyma Över’i evlerinin yakınındaki
Yenişehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Dahiliye Uzmanı Dr. Bora Övünç’ün özel muayenehanesine götürdü.

Şeyma Över’i muayene eden Övünç, ailenin iddiasına göre böbreklerini üşüttüğü gerekçesiyle çocuğa iğne yaptı. Över çiftinin, gece tekrar rahatsızlanınca hastaneye götürdükleri kızları yolda hayatını kaybetti. Şeyma Över’in yapılan otopsisinde bağırsak düğümlenmesi sonucu öldüğü belirlendi. Bunun üzerine Över ailesi, Dr. Bora Övünç’ten şikayetçi oldu. Övünç, Asliye Ceza Mahkemesi’nde "Tedbirsizlik, meslek ve sanatta acemilik, nizam ve emirlere riayetsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek" suçundan yargılandı.

Yargılama sonucunda 10 ay
hapis cezası alan Övünç’ün cezası paraya çevrilip ertelendi. Över ailesi, daha sonra da doktor aleyhine maddi ve manevi 120 bin liralık tazminat davası açmıştı.

Kaynak:www.milliyet.com.tr
Old 28-06-2010, 14:39   #164
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Naklen sansüre suç duyurusu!

İnternet Teknolojileri Derneği (İNETD), şifreli maç yayınlarını izinsiz yayınlayan bazı internet sitelerine erişimin engellenmesi için mahkemenin yanlış IP adresi tespitinde bulunması sonucu bazı Google servislerine erişimin engellendiği iddiasıyla, Digiturk, Ligtv, İstanbul Basın Savcısı, mahkeme hakimi ve Türk Telekom hakkında suç duyurusunda bulundu.

İNETD Başkanı Mustafa Akgül, Digiturk ve LigTV'nin, maç yayınlarını izinsiz yayınlayan internet sitelerini engellemek amacıyla, bu siteler hakkında erişimi engelleme talebiyle İstanbul Basın Savcılığına başvurduğunu bildirdi.

İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde açılan ve 28 Nisan 2010 tarihindeki dava sonucunda ''servis sağlayıcının içerik sağlayıcıya hizmetini durdurması'' yoluyla bu internet sitelerine erişimin engellenmesine karar verildiğini aktaran Akgül, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ne var ki mahkeme kararında, bu sitelerin IP'leri yazılırken ligtv-izle.tv IP numarası olarak 216.239.32.21 yerine 74.125.43.121 yazılmıştır. Mahkeme kararında erişimin engellenmesine karar verilen bu IP, pek çok Google hizmeti için kritik olan ghs.google.com adresine aittir. TİB ise 28 Nisan 2010 tarihinde alınan bu kararı, 5651 kapsamında olmadığı gerekçesiyle uygulamaya almadı.

Türk Telekom da mahkeme kararını 07 Haziran 2010 tarihinde uygulamaya koydu. Karardan zarar gören bir avukatın suç duyurusu üzerine bu durum ortaya çıktı. Karar hala yürürlükte.''

''YANLIŞ IP'LER TESPİT EDİLDİ''
Erişime engellenen yanlış IP'ler nedeniyle Digiturk, LigTV, İstanbul Basın Savcısı ve İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi hakiminin görevlerini ihmal ettiğini ileri süren Akgül, şöyle konuştu:

''Digitürk ve Lig Tv'nin yanlış IP bildirmesi, Basın Savcılığı ve Mahkemenin ilgili dilekçede yazılı IP'yi doğrulamadan karara aktarması ile mümkündür. Açıkca bu görevi ihmal gözüküyor. Mahkemenin bilirkişiye başvurması ve IP'leri bilirkişiye tespit ettirmesi gerekirdi.

Şu andaki erişimin engellenmesi gerekli IP numaraları ile mahkeme kararındaki IP'ler arasında önemli farklar var. Bu yanlış tespit ve kararın uygulaması sonucunda pek çok Google servisine ulaşmakta sıkıntı yaşandı. Özellikle maps.google.com'u kullanan bireyler ve şirketler ciddi sıkıntı yaşadı. Derneğimize bu yönde pek çok şikayet geldi.''

''KİŞİSEL HAKLAR KISITLANDI''
IP tespitinde yapılan ihmal sonucunda binlerce internet kullanıcısının iletişim, iş yapma, öğrenme haklarına kısıtlama getirildiğini savunan Akgül, mahkeme kararında açıkça IP engellemesi ibaresinin kullanılmamasına karşı, Türk Telekom'un mahkeme kararını yorumlayarak, IP bloklaması yaptığını da öne sürdü. Akgül, ''Türk Telekomun böyle bir yetkisi yoktur. Mahkemeye başvurup, durumun açıklığa kavuşmasını istemesi gerekirdi'' dedi.

IP adresinin bir binanın adresine benzetileceğinden söz eden Akgül, web sitesinin ise bu binadaki bir daire gibi olduğunu belirterek, ''Bina tek bir daireye dönüşmüş de olabilir ya da binlerce küçük mağazadan oluşan bir iş hanı ya da alış veriş merkezi olabilir. Bunu araştırmadan, karar vermek, binlerce site sahibini ve milyonlarca site kullanıcısına mağdur etmek anlamına gelecektir'' diye konuştu.

Bir ihmal yüzünden milyonlarca kişinin pek çok internet hizmetinden mağdur edildiğini öne süren Akgül, bunun da temel anayasal hakları ihmal anlamına geldiğini söyledi. Akgül, ihmali olanların konuyu düzeltme çabasında içinde olmamaları nedeniyle, ihmali olanlar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'n suç duyurusunda bulunduklarını ve kamu davası açılmasını istediklerini bildirdi.

AA

Kaynak:www.haberturk.com
Old 30-06-2010, 13:26   #165
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Şampiyon Bursaspor'a şok

A.A.
30 Haziran 2010


Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 9 Haziran 2009'da yapılan ve mevcut yönetimin seçildiği olağan genel kurulun iptaline karar verdi.

İBRAHİM YAZICI: DUYDUM AMA GEREKÇEYİ BİLMİYORUZ
Bursaspor Kulübü eski başkanlarından Recep Günay ile kongre üyelerinden Ahmet Toprak'ın, genel kurulun iptali istemiyle açtığı dava, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde karara bağlandı.

Mahkeme kararında, şöyle denildi: “Davacıların davasının kabulü ile davalı derneğin 9 Haziran 2009 tarihli genel kurul toplantısının tüm sonuçlarıyla iptaline, karar kesinleştiğinde Türk Medeni Kanunu'nun 427. maddesi gereğince derneğe kayyum tayini için tarafların görevli mahkemeye başvuruda muhtariyetlerine dair verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, Yargıtay yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen tefhim kılındı.”
Bursaspor Kulübü'nün karara 15 gün içinde itiraz hakkının bulunduğu bildirildi.

Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen genel kurula, oy kullanma hakkı bulunan 1514 üyeden 1061'i katılmış, başkan İbrahim Yazıcı, 619 oyla güven tazeleyip, yeniden başkanlığa seçilmişti.

Diğer başkan adaylarından Osman Çelik 240, Lemi Keskin ise 147 oyda kalmıştı.

Not: Haberin içeriğinden anlaşıldığına göre, 5N 1K açısından "neden" sorusunun cevabı, gerekçeli kararla ortaya çıkacak (Av.Engin)

Kaynak:www.hurriyet.com.tr
Old 02-07-2010, 17:16   #166
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Metin Kaplan'a 17,5 yıl ceza

AFİD/İCCB yöneticisi Kaplan'a 17,5 yıl hapis cezası verildi
02 Temmuz 2010 Cuma

Yasa dışı ''Anadolu Federe İslam Devleti/İslami Cemaat ve Cemiyetler Birliği (AFİD/İCCB)'' yöneticisi Metin Kaplan'ın, ''silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek'' suçundan 17,5 yıl hapis cezasına mahkum edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Metin Kaplan katıldı. Duruşmada kararını açıklayan mahkeme heyeti, Kaplan'ı ''silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek'' suçundan 17,5 yıl hapis cezasına çarptırdı.

Kaynak:www.haberturk.com
Old 03-07-2010, 00:06   #167
Av.Barış

 
Varsayılan

AİHM kararı emsal oldu, Savcı Özdemir'e avukatlık yolu açıldı
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından meslekten ihraç edilen eski Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Necati Özdemir'in, eski Savcı Sacit Kayasu'nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) açtığı davayı kazanmasını emsal göstererek Diyarbakır Barosu'na yaptığı avukatlık müracaatı kabul edildi.

Özdemir'in avukatlık yapıp yapamayacağı Barolar Birliği'nin vereceği cevap doğrultusunda netlik kazanacak.

Kenan Evren hakkında iddianame hazırladığı için HSYK tarafından meslekten ihraç edilen eski Savcı Sacit Kayasu'nun AİHM açtığı davada Türkiye'nin 41 bin Euro tazminata mahkum edilmesi ve Kayasu'nun avukatlık yapabilme iznini geri alması, Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Necati Özdemir için de emsal oldu. AİHM'in Türkiye'yi tazminata mahkum ettiği karar sonrası Kayasu'nun avukatlık yapma yetkisini aldığını hatırlatan Özdemir, kendisinin durumunun da Kayasu ile çok benzer olduğunu belirterek Diyarbakır Barosu'na başvurdu. Barodan olumlu cevap alan Özdemir hakkındaki karar, Barolar Birliği'nin kararıyla netlik kazanacak.

HSYK'nın meslekten çıkarma, disiplin cezaları ve benzer konularda çok büyük yetkileri olduğunu hatırlatan ve bu kararlarla ilgili başvuralacak bir idari merciin olmamasından yakınan Özdemir, HSYK kararlarının adeta krallık hükmü gibi olduğunu dile getirdi. İstanbul'daki ofisinde Cihan'ın sorularını cevaplandıran Özdemir, Sacit Kayasu, Ferhat Sarıkaya ve benzer durumdaki birçok kişi hakkında meslekten ihraç kararı verildiğini ve kendisi de dahil bu isimlerin hiçbir yere başvuramadığını hatırlattı.

Hakimlikten atılan Sacit Kayasu'nun AİHM kararının ardından avukatlık için başvurduğu İstanbul Barosu ve Barolar Birliği arasındaki hukuki süreci anlatan eski Savcı Necati Özdemir, kendi durumunun da Kayasu ile aynı olduğunu ifade etti. Kendi hakkında verilmiş herhangi bir ceza olmadığını, sadece HSYK'nın meslekten çıkartma cezası olduğunu belirten Özdemir, "Sacit beyin kararı hepimiz için, HSYK mağdurları için bir emsal oldu. Ben de bu karar doğrultusunda Diyarbakır Barosu'na başvuruda bulundum. Diyarbakır Barosu, başvurumu inceledi ve AİHM kararı doğrultusunda avukatlık başvurumu kabul etti. Bundan sonraki süreçte dosyam, Barolar Birliği'ne gidecek ve umuyoruz ki, Sacit beyde olduğu gibi benim başvurum da kabul edilecek. Bir ay içerisinde karar verileceğini tahmin ediyoruz." şeklinde konuştu.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİNDE HSYK KISMEN DÜZENLENİYOR

Necati Özdemir, Anayasa değişiklik paketinde yer alan HSYK'yı ilgilendiren değişikliklerle ilgili soruları ise şöyle cevaplandırdı, "HSYK kararlarının mağduriyete yol açtığı, çok uzun süredir herkes tarafından biliniyor. Parlamento bu mağduriyetleri ve hukuksuzluğu giderebilmek için HSYK kararları karşısında yargı yoluna başvurma hakkı getiriyor. Bu çok ciddi ve önemli bir olay. Meslektaşların hakim ve savcıların güvencesiz olmaktan kurtarılması demektir. Kısmi bir düzenleme yapılıyor. Sadece meslekten çıkarmalara karşı bir düzenleme, diğer cezalar için şu an için bir düzenleme yok. Ama bu bir adımdır. Önümüzdeki süreçte diğer cezalar için de yargı yolunun açılacağını umut ediyorum."

Konuşmasının sonunda Özdemir, Sacit Kayasu olayında AİHM'nin verdiği 40 bin euroluk para cezası ve benzer konularda tazminatı devletin değil, bu kararı verenlerin ödemesi gerektiğinin altını çizdi.

Kaynak: www.hukukihaber.net
Old 03-07-2010, 00:08   #168
Av.Barış

 
Varsayılan

Hasta almaya giden ambulansa haciz şoku!
Mahkemenin yanlış icra kararı, Antalya'nın Manavgat ilçesinde özel bir sağlık merkezinin hasta almaya giden ambulansına el koydurdu. 10 gün önce Manavgat Yediemini'ne çekilen ambulansın bir an önce kurtarılması bekleniyor.

Ankara 27. İcra Mahkemesi'nin vermiş olduğu yanlış karar, Manavgat Anıl Sağlık Hizmetleri Limitet Şirketi Özel Hisar Tıp Merkezi'nin ambulansı, hasta almaya giderken polis tarafından durdurularak hacizli olduğu gerekçesiyle el konuldu. Anıl Sağlık Hizmetleri Limitet Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Emin Canan, Manavgat Vergi Dairesi'ne kayıtlı şirketlerinin hiç bir borcunun bulunmadığını belirtti. Ankara 27. İcra Mahkemesi'nin Afyonkarahisar'da bulunan Hisar Sağlık Hizmetleri Limitet Şirketi'nin borç hacziyle ilgili geniş çaplı araştırma yapmadan isim yanlışlığı yaptığını belirten Dr. Emin Canan, haksız yere 10 gündür ambulans ve bir araçlarına el konulduğu için mağdur olduklarını söyledi.

Mahkemenin böyle bir yanlışa nasıl imza attığına halen bir anlam veremediğini dile getiren Canan, basit bir araştırma sonucunda şirketlerinin Manavgat Vergi Dairesi'ne kayıtlı olduğunun rahatlıkla görülebileceğini kaydetti. Canan, "Ankara 27 İcra Mahkemesi yanlış karar vererek 10 gün önce hasta almaya giden ambulansımıza el koydurdu. Bize ait olan sağlık hizmetleri kuruluşumuzun ismi Anıl Sağlık Limitet Şirketi. Şirketimizin Özel Hisar Tıp Merkezi ismiyle sağlık kuruluşu var. Afyonkarahisar'da icralık olan Hisar Sağlık Hizmetleri Limitet Şirketi'yle hiç bir ilgimiz ve bağımız yok. Biz Manavgat Vergi Dairesi'ne kayıtlıyız. Onlar ise Afyon'a. 3 yıl önce de aynı sağlık kuruluşunun sigorta borçlarıyla ilgili yanlış verilen karardan ötürü sıkıntı olmuştu. O zaman gerekli yerlere yaptığı yazılı başvurular neticesinde yanlışı düzelttirmiştik. Bu sefer çok büyük yanlışlık yapıldı. Turizmin en yoğun olduğu dönemde ambulansımıza el konuldu. Ambulansımıza hasta almaya giderken el konuldu. Ya içinde hasta olsaydı. Düşünmek bile istemiyorum. 10 gündür çok mağduruz. Mahkemenin verdiği yanlış haciz kararının bir önce kaldırılmasını istiyoruz." diye konuştu. Yanlış kararın kaldırılması için haciz işlemini işleme koyduran tarafın avukatlarıyla görüştüklerini belirten Canan, haciz işleminin kaldırılması için avukatın 5 Temmuz'da İzmir'den Manavgat'a geleceğini belirttiğini ifade etti. Canan, mağduriyetlerinden ötürü karşı tarafa tazminat davası açacaklarını kaydetti.

Özel Hisar Tıp Merkezi ambulans şoförü Mehmet Ali Ay, hasta almaya giderken yolda aracın polisler tarafından durdurulup el konulduğunda bir anda şaşkınlık yaşadığını söyledi. Mehmet Ali Ay,Türk turizminin gözbebeği Manavgat'a sezonun en hareketli olduğu günlerde ambulanslarına el konulmasını ellerini kollarını bağladığını ifade etti. Ambulanslarının Manavgat Yediemini'ne çekildikten sonra içinde bulunan tıbbi cihazı olmak için bir sürü bürokratik işlemle uğraştıklarını anlatan Ay, böyle bir yanlışlığın nasıl yapıldığına halen bir anlam veremediğini söyledi. Ay, "Ambulansımıza el konulma hasta almaya giderken konuldu. Polisler, ambulansın hacizlik olduğunu söyleyince şaşkına döndüm. Ne yapacağımız şaşırdım.Ya birde hastayı aldıktan sonra yapılsa idi. O zaman hasta sahibine ne derdik bilemiyorum. Mağduriyetimizin acil giderilmesini istiyorum." diye konuştu.

www.hukukihaber.net
Old 04-07-2010, 14:26   #169
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Ankara'da 27 tane İcra Mahkemesi olduğunu bilmiyordum

Haciz kararına ilişkin olduğuna göre arkadaşlar "İcra Müdürlüğü" demek istiyorlar sanırım
Old 05-07-2010, 12:34   #170
Av.Barış

 
Varsayılan Yargıtay'dan 'kızlık zarı bozma' davasında karar

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, "kızlık zarı bozma" davasında önemli bir karara daha imza attı. Daire, resmi nikah olmaksızın kendi iradesi ile evlenmeyi kabul eden kadının daha sonradan "kızlığı bozulduğu" iddiasıyla manevi tazminat isteminde bulunamayacağına hükmetti.

Davacı kadın, davalı ile düğün yaparak gayriresmi olarak evlendiklerini, aradan geçen sürede davalının resmi nikah yapmadığını ve başka biri ile evli olup çocuğu bulunduğunu öğrendiğini, kendisinin evden kovulduğunu, evlilik vaadi ile kandırılıp kızlığının bozulduğunu ileri sürüp maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açtı. Davacı ayrıca, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen, olmazsa bedellerinin de ödenmesini talep etti.

Davayı görüşen yerel mahkeme eşya ve ziynet eşyası bedeli istemini reddederken, manevi tazminat talebini ise kabul etti.

-"EKSİLME VE KAYIPLAR MANEVİ ZARARI OLUŞTURUR"

Bunun üzerine yerel mahkeme kararı davalı eş tarafından temyiz edildi. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, manevi tazminat isteme durumlarını şöyle açıkladı:

"Bir kişinin fiziki, sosyal ve duygusal kişilik değerlerine iradesi dışı saldırma sonucu meydana gelen eksilme ve kayıplar manevi zararı oluşturur. Bu tür kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse, manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Yasalarımız manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi, isme saldırı, nişan bozulması, evlenmenin feshi, babalığın benimsenmemesi, bedensel zarar ve öldürmedir".

Daire kararında, davacı kadının, gayriresmi evliliğin gerçekleştiği yılda reşit olduğununun ve resmi nikah olmaksızın kendi iradesiyle evlenmeyi kabul ettiğinin anlaşıldığı belirtildi.

Davacının, davalının başka biriyle evli olduğunu ve bu evlilikten çocukları olduğunu da bildiği ifade edilen Daire kararında, davacı kadının "buna rağmen evlilik vaadi ile kandırıp kızlığı bozulduğu iddiası ile manevi tazminat isteminde bulunamayacağına" karar verdi.

Daire, yerel mahkemece manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiğini, istemin kabul edilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak mahkeme kararını bozdu.

Milliyet
Old 06-07-2010, 09:23   #171
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Porno izleyenler hapis yatacak

500 bin kişi hakkında yasal işlem başlatıldı

İnternet üzerinden File Sharing programları aracılığıyla bilgisayarına porno film indiren, paylaşan ve çoğaltanlar teknik takibe takıldı. Filmlerin telif hakkını elinde bulunduran Alman firması, Türkiye'deki 500 bin IP numarası hakkında yasal işlem başlattı. IP numarasından kimliği ve adresi tespit edilenler bin 285 TL telif hakkı ödeyip, izinsiz kullanım nedeniyle 1 ila 5 yıl arasında hapis cezasıyla yargılanacak. Davalar başladı.
Özgür ÖNDER / ANTALYA (AHT)
Türkiye'de internet üzerinden File Sharing (dosya paylaşım) programları aracılığıyla porno film indiren, bu filmleri çoğaltan ve paylaşanlar yandı. Merkezi Almanya'daki filmlerin telif haklarını elinde bulunduran firma, Türkiye'deki avukatı Ali Fuat Özbakır aracılığıyla harekete geçti. Porno filmleri izinsiz olarak bilgisayarına indiren, çoğaltan ve paylaşıma açanlar hakkında yasal işlem başlatıldı.
500 BİN PORNOCU TEKNİK TAKİBE TAKILDI
Teknik takip sonucu pornoları File Sharing programlarıyla paylaşan Türkiye'deki 500 bin bilgisayarın IP numarası belirlendi. Özbakır'ın suç duyurusunun ardından IP numaralarının kimlere ait olduğunun tespit edilmesi için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ve Türk Telekom'da çalışma başlatıldı ve 10 bin kişinin kimlik ve adres bilgilerine ulaşıldı. Bu kişilerin 130'u hakkında dava açılırken, 8 bini ile anlaşmaya varıldı.
EN ÇOK KULLANILAN PROGRAMLAR
Özbakır, "Filmler P2P ve Napster, Limewire, BearShare, Gnutella, Morpheus, Freenet, KazaA, eMula gibi File Sharing programlarıyla bilgisayara indiriliyor. Kullanıcı, izinsiz kopyaladığı filmi bu programlar altında açtığı klasöre ekleyip, paylaşıma açıyor. Bu işlem tüm dünyada aynı programa sahip başka kişilerin dosyayı kendi bilgisayarına aktarmasına ve paylaşmasına olanak sağlıyor. Bu Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na aykırı" dedi.
KULLANICI IP NUMARASINDAN TESPİT EDİLİYOR
Müzik ve sinema endüstrisine büyük zararlar veren korsanların bu eylemlerine son vermek için Türkiye genelinde takip başlattıklarını söyleyen Özbakır, "Avrupa'daki internet güvenlik, yazılım ve donanım firması ile işbirliği yapıyoruz. Teknik takibi yapan firma görevlileri filmi kopyalayıp, paylaşıma açanların IP numarasını belirliyor. Hangi filmin hangi saatte paylaşıldığını tespit ediyor. Biz de haklarında yasal işlem başlatıyoruz" diye konuştu.
BİN 285 TL PARA 1 İLA 5 YIL ARASI HAPİS CEZASI
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre filmi bilgisayarına izinsiz indirerek paylaşanların 1285 TL telif hakkı ödemesi gerektiğini vurgulayan Özbakır, "Açılan ceza davası sonucunda korsanlara 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilebilmekte. Ayrıca telifin dışında para cezası da veriliyor. Filmleri izinsiz kopyalayıp paylaşıma açanlar için yasal işlem yapacağız. Filmlerin izinsiz paylaşımına artık izin vermeyeceğiz. Bu işlemden vazgeçilip, telifli filmler alınsın" dedi.
AYDA 25 BİN KİŞİ TESPİT EDİLİYOR
Türkiye'de ayda 25 bin bilgisayar kullanıcısının File Sharing programları aracılığıyla porno film kopyalayıp, paylaştığı belirlendi. Geçen yıl Eylül ayında başlayan takip sonucunda 500 bine yakın kişinin aynı yöntemle porno film indirdiğinin belirlendiği ve bu rakamın sürekli arttığı kaydedildi. Filmleri kopyalayanlar en çok İstanbul'da yaşıyor. İstanbul'u, Kayseri, Bursa, Kars, Isparta, Adana ve Gaziantep izliyor.

Kaynak: www.haberturk.com
Old 06-07-2010, 09:25   #172
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Tetikçilikten birinciliğe

Dibe vuran bir hayat, bir avukatın sayesinde nasıl değişti?

Manisa'nın Soma İlçesi'nde yaşayan 25 yaşındaki Yücel Ünal'ın hayatı, 'suçlu' olarak görülen kişilere gereken destek verildiğinde her şeye yeniden başlayabileceğinin kanıtı adeta.

Akşam'dan Cumhur Erkek'in haberine göre, lise eğitimini tamamladıktan sonra çetelerin tuzağına düşen Yücel Ünal, önce uyuşturucu batağına saplandı. Ardından bir cebine biraz para, diğerine silah konularak sokağa salındı. Çetelerin emrine giren Ünal, suç işlemeye başladı.

Tam 'Bu bataktan artık kurtuluş yok' derken emekli DGM Savcısı Avukat İsmet Erkul çıktı karşısına. Erkul önce Yücel'in avukatlığını üstlendi. İki çocuk babası Erkul, o dönem 18 yaşında olan Yücel Ünal'ın önce uyuşturucudan kurtulmasını sağladı ardından ofisinde iş verdi.

YENİ YAŞAM VERDİ
Sonra yaşanan gelişmeleri Yücel Ünal şöyle anlattı: 'O bataktan kurtulmak istiyordum. İsmet Bey, beni okumaya teşvik etti. Önce iki yıllık Burhaniye Meslek Yüksek Okulu'nu bitirdim. Ardından İsmet Bey beni Dikey Geçiş Sınavı'na girmeye zorladı. Özel hoca tuttu. 100 bin kişi içinde 435'inci oldum. İsmet Bey, yanında okumamı istedi. Uşak Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'ne girdim. Eğitimim boyunca tüm masraflarımı bir baba gibi karşıladı. Ben de onu mahcup etmedim. Geçtiğimiz hafta işletme bölümünü birincilikle bitirdi. Fakültede ikinci oldum.'

KENDİMİ MAFYANIN PENÇESİNDE BULDUM
Ailesinin çok yoksul olduğunu söyleyen Yücel Ünal, 'Bana 'Seni okutamayız başının çaresine bak dediler. Kendimi mafyanın pençesinde buldum. Her gece uyuşturucu kullanıyor, belimize silah takıp bize gösterilen adamları dövüyor, yaralıyorduk. Çok kez gözaltına alındım ancak cezaevine girmedim' dedi. Okulunu birincilikle bitiren Ünal, mafyanın elinde olan gençlere seslendi: 'Gelin siz de benim gibi okuyun. İstedikten sonra her şeyi başarabilirsiniz.'

Kaynak: www.haberturk.com
Old 08-07-2010, 08:45   #173
av.sally

 
Varsayılan Yargıtay'dan, trafik kazalarına karışanlar için emsal karar

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 8 şeritli ve etrafında yerleşim yeri olmayan bir yolda önüne çıkan yayaya çarparak ölümüne neden olan şoföre ceza verilmesi gerektiğine hükmetti

Etrafında yerleşim yolu olmayan 4 şeritli bir yola atlayan yayaya çarpan, hız sınırını aşmamış bir şoföre ceza verilir mi? Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bu soruya hukuki açıdan son noktayı koydu. "Bir şoför her an her yerden yaya çıkabileceğini hesaplamalıdır" diyerek şoföre ceza verilmesi gerektiğini savundu. Emsal niteliğindeki kararın dayanağı olan kaza, Ankara-Konya karayolu üzerindeki Gölbaşı ilçesi yakınlarında yaşandı. Özgür Akbıyık isimli yaya etrafında yerleşim yeri bulunmayan ve 4 şerit gidişi bulunan Konya yoluna atladı. Şoför R.K. 70 kilometre hızla gidiyordu. Ancak yokuş aşağı olduğu için duramayarak, önüne atlayan Akbıyık'a çarptı ve ölümüne neden oldu.

HIZ SINIRINI AŞMASA BİLE SUÇLU

Kazadan sonra R.K. hakkında "Taksirle ölüme neden olmak" suçundan dava açıldı. Ankara 10'uncu Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmalarda Adli Tıp Kurumu'ndan bilirkişi raporu alındı. Rapora göre sürücü 70 kilometrenin altında bir hızla, trafik kurallarına uygun seyrediyordu. Yaya, 1 metre yükseklikteki refüjden yola atlamıştı. Her ne kadar kusurun büyüğü yayada olsa da şoförün de dikkatli olması gerektiği belirtiliyordu. Hâkim, sanık şoförün beraatine karar verirken şöyle dedi: "Şehir içinde ya da şehirlerarası yollarda bir sürücünün her an, her saniye sağdan, soldan, ortadan bir insan çıkacak diye araç kullanmasını beklemek de hayatın olağan akışına uygun değildir." Ölen Özgür Akbıyık'ın yakınları kararı temyiz etti. Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi kararı "Adli Tıp ve bilirkişi raporlarında sürücünün de kusurunun bulunduğu belirtilmektedir, bu raporlara rağmen beraat kararı verilmesi uygun değildir" görüşüyle bozdu. Yerel mahkeme ise kararında direndi. Dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na geldi. Genel Kurul, iki hafta boyunca tartıştı ve sonunda yerel mahkeme kararını bozdu. Şimdi 10'uncu Asliye Ceza Mahkemesi, yargıladığı şoföre "Taksirle ölüme neden olmak" suçundan 3-6 yıl arası hapis cezası verecek.

Kaynak : Sabah Gazetesi
Old 08-07-2010, 10:00   #174
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avsevil
Hâkim, sanık şoförün beraatine karar verirken şöyle dedi: Şehir içinde ya da şehirlerarası yollarda bir sürücünün her an, her saniye sağdan, soldan, ortadan bir insan çıkacak diye araç kullanmasını beklemek de hayatın olağan akışına uygun değildir.

Gerekçeli kararı görmemekle birlikte aynen haberde aktarıldığı şekilde olduğunu kabul edersek, yerel mahkemenin karardaki gerekçesinin yerinde olduğu kanaatindeyim.
Old 14-07-2010, 00:06   #175
Av.Barış

 
Varsayılan Müvekkilini dolandıran avukata 11 ay hapis cezası

MERSİN’de, 2 binin üzerinde apartman dairesi inşa eden müteahhit E.Ç.un (37), ekonomik krize girince tefecilerden kurtulmak için banka hesabındaki parayı ve 66 daireyi anlaşmalı olarak devrettiği avukatı A.K., ‘müvekkilini dolandırmak’ suçundan 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Ceza ertelenirken, E.Ç., para ile gayrimenkullerini geri almak için tapu iptal davası açacağını belirtti. Ç. şöyle dedi: “Tefecilerden kurtulmak için benim ve ağabeyimin malvarlığımızı devredip Mersin’i terk etmemizi istedi. Ona çok güvenip, söylediklerini yaptık. Davalarımızı takip edip, işleri yoluna koyduğunda, geri dönerek verdiğimiz malları alacaktık. Mallarımızı vermedi. Eşlerimiz, mal varlıklarımızı aileden birine devretmememize tepki gösterdi, boşandık” dedi.
Old 14-07-2010, 01:54   #176
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Ceza ertelenirken, E. Ç., para ile gayrimenkullerini geri almak için tapu iptal davası açacağını belirtti. Ç. şöyle dedi: “Tefecilerden kurtulmak için benim ve ağabeyimin malvarlığımızı devredip Mersin’i terk etmemizi istedi. Ona çok güvenip, söylediklerini yaptık. Davalarımızı takip edip, işleri yoluna koyduğunda, geri dönerek verdiğimiz malları alacaktık. Mallarımızı vermedi. Eşlerimiz, mal varlıklarımızı aileden birine devretmememize tepki gösterdi, boşandık” dedi.

Güleriz ağlanacak halimize...
Ticaret yapanlar tefecilerden kaçıyor, sığındığı kişi tefeciden beter çıkıyor.
Eşler, eşlerin mal kaçırdığına birşey demiyor da, kendi üzerlerine yapmadıkları için boşanıyor.

Sonuç: Kocaman 0.....
Old 19-07-2010, 23:46   #177
Av.Barış

 
Varsayılan

Kuyumcu soyan polise 17 yıl hapis cezası
İZMİR'de soyduğu kuyumcuya, kendisini tanıyıp tanımadığını öğrenmek için gittiğinde soygun yaptığı ortaya çıkan polis memuru E.C., 17 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Geçen yıl mayıs ayında Hacıoğlu Kuyumcusu'na giren tabancalı bir kişi, kuyumcu Selim Gümüştekin'i tehdit ederek vitrindeki bilezikleri alıp kaçtı. Olaydan 15 gün sonra kuyumcu dükkanına gelen, üniformalı polisin kendisini soyan kişi olduğunu anlayan Selim Gümüştekin, polisi arayıp haber verdi. Kuyumcu dükkanına gelen polis, taksiye binerek kaçan polisin peşine düştü. Taksiden indikten sonra belediye otobüsüne binen E.C., meslektaşları tarafından gözaltına alındı. Gültepe Karakolu’nda görevli polis memuru E.C., getirildiği gasp büro amirliğinde bir kez daha teşhis edildi.

Çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanan polis memuru E.C. hakkında İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ‘Soygun, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, iki kez de tehdit’ suçlarından dava açıldı. Son duruşmaya tutuklu sanık E.C., avukatı ve kuyumcu Yücel Gümüştekin katıldı. Sanık polis memuru E.C. son savunmasında, “12 yıllık polis memuruyum. Normal vatandaş bile kuyumcuda kamera olduğunu biliyor. Ben suçsuzum ve masum olduğumu biliyorum. Kimseye silah doğrultmadım. Ben bir müşteri olarak uğradım, karşı taraf yalan söylüyor, suçsuzum” dedi. E.C.’nin avukatı da müvekkilinin suç işlediğine dair somut delil bulunmadığını savunarak beraatine karar verilmesini istedi.

Ancak mahkeme heyeti, E.C.’nin silahlı soygun suçunu işlediği kanaatine vararak, 12 yıl hapisle cezalandırdı. Daha sonra iyi hali nedeniyle cezasını 9 yıla nidirdi. Mahkeme heyeti E.C.’ye ayrıca, kuyumcuyu hürriyetinden yoksun bıraktığı için 4 yıl 5 ay, kaçarken kendisini göreni tehdit ettiği için 2 yıl 2 ay, bindiği taksi şoförünü silahla tehdit ettiği için de 1 yıl 8 ay olmak üzere, toplam 17 yıl 2 ay hapis cezası verdi.




DHA
Old 19-07-2010, 23:51   #178
Av.Barış

 
Varsayılan

YARSAV, teşhir etti; bakın kimler var !

Maliye Bakanlığı'nın vergi borçlularını kamuoyuna teşhir etme fikri YARSAV'a örnek oldu. İnternet sitesinden aidatını ödemeyen üyelerini açıkladı. Aidatlarını ödemeyenler arasında tanıdık simalar var.


Maliye Bakanlığı'nın "vergi borçlarını ödemeyenleri" kamuoyuna teşhir etme fikri, YARSAV'a ilham kaynağı oldu. Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) aidatını ödemeyen üyelerini internette açık-layarak, aidat borçlarını ödemelerini istedi. Aidatını ödemeyerek YARSAV tarafından teşhir edilen üyeler arasında CumhurbaşkanıAbdullah Gülve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki "Kovuşturmaya gerek yoktur ve takipsizlik" kararını kaldırarak haklarında yargılama kararı veren Sincan 1. Ağır Ceza Hakimi Osman Kaçmaz, ortaya çıkan ses kaydında bazı sanıkları kurtarma girişiminde bulunduğu iddia edilen Yargıtay 8. Daire Üyesi Hamdi Yaver Aktan, İlhan Cihaner'i fotoko-piler üzerinden tahliye eden Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker, Yargıtay tarafından Musa Tekin'in yerine HSYK üyeliğine aday gösterilen Zeynep Nilgün Hacımahmutoğlu, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek gibi yüzlerce isim bulunuyor.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek'in 2006 yılından beri üye aidatını ödemediği belirlendi. YARSAV tarafından kendi internet sitesinde yayınlanan listede Özbek, 2006 yılında 50 TL, 2007 yılında 75 TL ve 2008 yılında 75 TL olmak üzere 3 yıllık toplam 200 TL'lik aidatı ödemediği kaydedildi.

Sincan 1.Ağır Ceza MahkemesiBaşkanı Hakim Osman Kaçmaz da YARSAV tarafından hazırlanan üye aidatını ödemeyenler listesinde yer aldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkındaAnkaraCumhuriyet Başsavcılığı'nın "Kovuşturmaya gerek yok" kararını kaldırarak yargılanmasını isteyen Osman Kaçmaz'ın YARSAV'a 2007 yılında üye olduğu belirtildi.

Yargıtay 8. Dairesi üyesi Hakim Hamdi Yaver Aktan ise YARSAV'a üyelik aidatını 2 yıl ödemediği belirtildi. Kamuoyu Aktan'ı Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in davasının Yargıtay'a alınıp üzerinin nasıl kapatılacağına ilişkin konuşmaların internete düşmesinden tanıyor. Ortam dinlemesi ile ortaya çıkan konuşmada Aktan'ın Yargıtay 11. Ceza Dairesinde yargılanan Cihaner'in nasıl kurtarılacağına ilişkin yapılan planları anlattığı iddia edilmişti. YARSAV listesine göre Derneğe 2006 yılında üye olan Aktan'ın 2006 ve 2007 yıllarına ait toplam 125 TL'lik üye aidatını ödemediği belirtildi.

VURAL SAVAŞ BİR YIL ÖDEMEMİŞ

Refah Partisi'ne kapatma davası açan Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş da YARSAV'a kurulduğu yıldan itibaren üye olmuş. 2006 yılındaki üyelik aidatını ödemeyen Savaş'ın YARSAV'a 50 TL borcu bulunuyor.

Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay ileAnayasa değişikliğipaketi üzerinde yaptığı görüşmeler teknik takibe takılan ve "ihsas-ı reyde" bulunduğu iddiasıyla istifası istenenAnayasa Mahkemesiüyesi Fulya Kantarcıoğlu'nun eşi Zafer Kantarcıoğlu'nun da YARSAV'a üyelik aidatını ödemediği açıklandı. Kurulduğu yıldan itibaren üyesi olduğu derneğe 3 yıl üye aidatı ödemeyen Kantarcıoğlu'nun ismi YARSAV tarafından internette yayınlanan listede yer aldı.

Yargıtay tarafından Musa Tekin'in yerine HSYK'ya aday gösterilen üç isimden biri olan Zeynep Nilgün Hacımahmutoğlu da kurulduğu 2006 yılından beri üyesi olduğu YARSAV'a 3 yıl (2006-2007-2008) aidat vermediği Derneğin internet sitesinde yer aldı. Nuh Mete Yüksel ise 2006 yılında üye olmuş aynı yıl üyelik aidatını ödememiş.


YENİ ŞAFAK
Old 20-07-2010, 00:06   #179
Av.Barış

 
Varsayılan Mahkemelere "alternatif" geliyor!

Uyuşmazlıkların mahkemeler önünde değil de tarafların tercih ettiği "tahkim" veya bir alternatif çözüm yöntemi ile çözüme kavuşturulmasını amaçlayan İstanbul Tahkim Merkezi'nin kurulmasına ilişkin kanun tasarı taslağı görüş bildirilmesi için ilgili kurum ve kuruluşları gönderildi.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü, İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı Taslağı'nı hazırladı.

Tahkimin toplumsal barışın korunması, uyuşmazlığın etkin ve göreceli olarak az masrafla çözümlenmesi ve mahkemelerin iş yükünün azalması gibi faydaları olacağını ifade eden Bakanlık, taslağı görüş bildirmeleri için ilgili kurum ve kuruluşlara gönderdi.

Tasarı, tahkime ilişkin maddi kuralları içermiyor, sadece, kurulacak olan Tahkim Merkezinin yapısını düzenliyor. Tahkim Merkezi'nin, Genel Kurul, Yönetim Kurulu, Denetçi, Danışma Kurulu, Milli ve Milletlerarası Tahkim Divanları ile Genel Sekreterlikten oluşması öngörülüyor. Tasarıda, bu kurulların nasıl oluşturulacağı, nasıl çalışacağı ve görevleri ayrıntılı bir şekilde
düzenleniyor.

Adalet Bakanlığı, tahkim merkezine ilişkin çoğu akademisyen ve hakimlerden oluşan bir çalışma grubu kurarak, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Tahkim Merkezi, Alman, Amerikan tahkim dernekleri, Çek Cumhuriyeti Ticaret ve Tarım Odası Tahkim Mahkemesi, Dubai, Romanya, Singapur, St. Petersburg ve Zürih tahkim merkezleri, Londra Milletlerarası Tahkim Mahkemesi, Milletlerarası Ticaret Odası ve Milletlerarası Tahkim Mahkemesinde incelemelerde bulundu.

Merkezin yapısı "bağımsız ve tarafsız olacak şekilde, ilgili tüm kurum ve kuruluşları kapsar nitelikte geniş tutuldu" ve oluşturulacak tahkim kurumunun toplumun bütün çevrelerinde kabul görmesi amaçlandı.

Uyuşmazlıkların mahkeme dışında çözümü konusunda en çok bilinen ve kullanılan yöntem olan tahkimi düzenleyecek kanun tasarı taslağı 19 maddeden oluşuyor.

Taslakta kanunun amacı, "yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere,tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri ve özel hukuk ilişkisinden doğan anlaşmazlıkların, tahkim veya alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleriyle çözülmesini sağlamak üzere İstanbul Tahkim Merkezinin kurulması, teşkilat ve faaliyetine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek" olarak belirtiliyor.

İdari ve mali özerklik

Taslağa göre, İstanbul Tahkim Merkezi "kanunla kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere tüzel kişiliği haiz, özel hukuk hükümlerine tabi, idari ve mali özerkliğe sahip" bir yapıda kurulacak.

İstanbul Tahkim Merkezi'nin, Merkez, Genel Kurul, Yönetim Kurulu, Denetçi, Danışma Kurulu, Milli ve Milletlerarası Tahkim Divanları ile Genel Sekreterlikten oluşması öngörülüyor.

Taslakta Merkez'in görevleri şöyle sıralandı:

"Tahkim veya alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine ilişkin yönetmelikle belirlenecek hizmetlerin yürütülmesini sağlamak.
Yıllık ücret tarifesini hazırlamak ve verilen hizmet bedellerini tahsil etmek.

Yıllık faaliyet raporunu ve gelecek yıla ait faaliyet planını hazırlayarak Genel Kurulun bilgisine sunmak.

Tahkim veya alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleriyle ilgili tanıtım ve yayın yapmak, bu konudaki bilimsel çalışmaları teşvik etmek, desteklemek, ilgili kişi ve kurumlarla işbirliği yapmak."

15 kişilik genel kurula TOBB'dan 6 üye

Taslağa göre İstanbul Tahkim Merkezi'nin Genel Kurul'u 15 kişiden oluşacak.

Buna göre, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), mesleğinde en az 10 yıl tecrübeye sahip deniz ticaret odalarından 1, sanayi odalarından 2, ticaret odalarından 3 kişi olmak üzere toplam 6 kişi ile Genel Kurul'da temsil edilecek.

Genel Kurul da Türkiye Barolar Birliği baroya kayıtlı 4 avukat ile temsil edilirken, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Katılım Bankaları Birliği, Sermaye Piyasası Kurulu, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği de 1'er kişi ile Genel Kurul'da yer alacak. Bu kişiler kurumlarının yönetim organları tarafından seçilecek. Genel Kurul üyeleri 4 yıllığına seçilecek, süresi dolan üye yeniden seçilebilecek, üyeliğin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, bu üyenin kalan süresini tamamlamak üzere seçim yapılacak.

Ne iş yapacak?

Yönetim Kurulu ve Danışma Kurulu üyeleri ile denetçileri seçme görevi bulunan Genel Kurul'un diğer görevleri şöyle:

"Yönetim Kurulu faaliyet raporu ve bilançosu ile Denetçi raporunu inceleyip, Yönetim Kurulunun ibrası hakkında karar vermek.
Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan yönetmelik taslakları ile bütçeyi inceleyip onaylamak.

Genel Kurul, Yönetim Kurulu ve Danışma Kurulu üyeleri ile denetçilerin huzur hakkı, ücret ve masraflarını belirlemek."

Her yıl Ekim ayında toplanacak olan Genel Kurul'u, Yönetim Kurulu Başkanı veya Denetçi, gerektiği takdirde Genel Kurulu toplantıya çağırabilecek. Genel Kurul, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanacak ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar alacak.

Yönetim Kurulu Başkanı hukukçu olacak

İstanbul Tahkim Merkezi Yönetim Kurulu, Genel Kurulun kendi üyeleri arasından 4 yıl için seçilen 3 asıl ve 2 yedek üyeden oluşacak. Yönetim Kurulu, hukukçu üyeleri arasından bir Başkan seçecek.

Yönetim Kurulu salt çoğunluk ile karar alacak, Yönetim Kurulu üyeliğinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, seçimle belirlenen sıraya göre yedek üye kalan süreyi tamamlayacak. Yönetim Kurulu üyelerinin görevi, yeni Yönetim Kurulu oluşuncaya kadar devam edecek.

Merkez Genel Kurulu bir veya birden fazla kişiyi 4 yıl için denetçi olarak seçecek ve Denetçi, Yönetim Kurulunun yıllık faaliyetlerini denetleyerek, Genel Kurula sunmak üzere bir rapor hazırlayacak.

Danışma Kurulu da tahkim veya alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri konusunda yeterli tecrübeye sahip 15 üyeden oluşacak. Danışma Kurulu üyeleri, Yönetim Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurul tarafından 4 yıl için seçilecek.

Yönetim Kurulu, gerekli gördüğü hallerde Danışma Kurulunun görüşüne başvuracak.

Merkez içerisinde Milli ve Milletlerarası Tahkim divanları oluşturulacak.

Bu divanlar, Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Sekreter ile Yönetim Kurulu tarafından mesleğinde en az 15 yıllık tecrübeye sahip hukukçular arasından seçilecek 3 üyeden oluşacak. Tahkim Divanı üyelerinin görev süresi 5 yıl olacak.

Tahkim Divanı Başkanı, Divan üyeleri tarafından toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile seçilecek.

Elektronik ortamda toplantı yapması ve karar alması taslakta öngörülen Tahkim Divanı, Divan Başkanının başkanlığında üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanacak ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar alacak.

Merkez'in Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcısı uyuşmazlık çözümü konusunda en az 10 yıllık mesleki tecrübeye sahip hukukçular arasından, Yönetim Kurulu tarafından seçilecek.

Merkez'de tahkim yargılamasına ilişkin işler ile diğer işleri görmek üzere Genel Sekreterin nezaretinde, yeteri kadar büro personeli çalıştırılacak. Genel Sekreter ve büro personeli, 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olacak.

Hakemlik yapamayacaklar

Yönetim Kurulu, denetçiler, Tahkim Divanı üyeleri ile Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı ve Merkez çalışanları görev süreleri boyunca Merkez bünyesinde hakemlik yapamayacaklar.

Merkez, bağışlar ve ücretli olarak sunduğu hizmetler karşılığında gelir elde edebilecek.

Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan ve Genel Kurul tarafından tasdik edilen bütçenin gelir ve bağışlarla karşılanamayan kısmı, temsilci sayısı esas alınarak belirlenen orana göre temsilci seçen kuruluşlarca tahsis edilen ödeneklerden karşılanacak.

Merkez, görevlerinin ifası için gereken harcamaları yapma yetkisine sahip olacak.

Taslakta, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile 5253 sayılı Dernekler Kanunu hükümleri uygulanacak.

İlk yıl bütçesini Başbakanlığın karşılaması etik mi?

Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları gösteren yönetmelikler, 6 ay içinde ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Merkez tarafından hazırlanacak ve yürürlüğe konulacak.

Taslağın tek geçici maddesi ile Merkez'in faaliyetlerini yürütebilmesi için ilk yıl bütçesi Başbakanlık tarafından karşılanacak.

AA
Old 20-07-2010, 12:33   #180
ozlemdurucan

 
Varsayılan

İzmir'in Balçova İlçesi'nde psikolojik tedavi gören avukat 26 yaşındaki Mesut Sarı, üst geçitten atlayıp yaşamına son verdi.

Olay, saat 16.30'da Orgeneral Eşref Bitlis Köprülü Kavşağı'nda meydana geldi. 3 yıl önce Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiren ve 1 yıldır Kocaeli'de avukatlık yapan Mesut Sarı, işleri bozuk olduğu için 6 aydır İstanbul ve Kocaeli'ndeki hastanelerde psikolojik tedavi görmeye başladı. Kocaeli'de yaşaya Mesut Sarı, bir süre önce, İzmir Balçova'da yaşayan ailesini ziyarete geldi.

Kardeşi Mustafa Sarı ile birlikte bir alışveriş merkezine gezmeye çıkan Mesut Sarı, Orgeneral Eşref Bitlis Köprülü Kavşağı'na geldiklerinde, hiçbir şey söylemeden kendini 4 metre 80 santimetre yüksekliğindeki viyadükten aşağı attı. Ağabeyi gözlerinin önünde atlayan Mustafa Sarı, büyük şok yaşadı. Mustafa Sarı'nın ihbarı üzerine olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri genç avukatın öldüğünü belirledi.


Mustafa Sarı, polis tarafından ifadesi alınmak üzere karakola götürüldü. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.Kocaeli Barosu Başkanı Mehmet Cumhur Arıkan, Mesut Sarı'nın 2009 yılı Haziran ayında yemin edip cüppe giydiğini, önce bir şirkette, daha sonra da bir arkadaşının yanında kısa süre avukatlık yaptığını, ardından hakimlik ve savcılık sınavı için İzmir'e ailesinin yanına gittiğini söyledi. Avukat Arıkan, “Kendisinin maddi bir proplemi yoktu. Futbol takımımızda oynuyordu. Çok efendi ve arkadaşları tarafından sevilen biriydi. Neden böyle yaptı anlamış değilim” dedi.

www.hurriyet.com asitesinden alıntıdır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12446404 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.